Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Edebiyatı => Fantastik Edebiyat => Diğer Fantastik Eserler => Konuyu başlatan: Bay_Karamsar - 18 Haziran 2016, 14:54:37

Başlık: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 18 Haziran 2016, 14:54:37
(https://4.bp.blogspot.com/-6mj5iYrDt4Y/V2HLAZGRYGI/AAAAAAAAAFI/2yN2vevoyDonsaxeaROp9uzrvG4W7_9ogCLcB/s350/Canavarin_Cagrisi_A_Monster_Calls_Patrick_Ness_Siobhan_Dowd.jpg)

Künye:

Adı: Canavarın Çağrısı
İngilizce Adı: A Monster Calls
Yazar: Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
İllüstrasyon: Jim Kay
Türü: Fantastik (Gençlik Edebiyatı)
Basım Yılı: 2011
Türkiye Yayın Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 216
Türkçe Çeviri: Arif Cem Ünver
Editör: Tuğçe Akyüz
Türkçe Basımı: Tudem Yayınları

Tanıtım:

     Gözlerini kapatıp, uykuya dalmaya hazırlanırken, kendini, hayatına giren kâbusun gece tiyatrosunu bir kez daha izlemeye hazırlar genç Conor O'Malley. Lakin o gece, yüz göz olmayı beklediği kâbusu için uykuya dalmadan evvel, kadim ve gür sesin onu adıyla çağırdığını işitir. Sesin sahibi, Conor’a, kâbusu kadar korkunç gözükmediğindeyse; inadın, merakın, anlam arayışının ve umudun iç içe geçtiği hikâyeciklerle dolu bir hikâye başlar.
    
İnceleme:

     Canavarın Çağrısı’nın attığı adımlarda yarattığı kendine haslığı, ömrümüz boyunca haşır neşir olsak da, üstüne düşünmediğimiz bir olguyu irdelemesinde yatmakta. “Hikâye” kavramının, hayatımızla ki iç içe yapısı, kitabın Canavarı’yla Conor arasındaki hikâyesi çerçevesinde en yalın haliyle ortaya seriliyor. Kadim Canavar’ın öyküleri, zamansal ve deneyimsel olarak, uzaktan yakına doğru bir sıra izlemekte. Bu sıranın özelliğiyse, Canavar’ın yorumlarında, hikâye denilenin kökeni ve ona dair algının zamanla değişen doğasını göstermesinde. İnsan zihninden kaynaklı kararlar ile şekillenen dış dünyada vuku bulan hadiselerin, unutulmuş geçmiş, yakın geçmiş, şimdi ve nihayetinde tüm bu hikâyelerin kaynağı olan insan zihnine doğru bir kronoloji izlenmekte. Sırası gelen her hikâye, beklentilerden ötürü göz ardı edilen gerçeklikle sımsıkı olan bağlılığından; güvenli ve bilindik cevaplar arayan Conor’u –ve okuyucuyu– gafil avlamakta. Canavarın kadim sesinden dökülen cümleler de belirttiği gibi, hikâye denen yaratığın vahşi doğası ve böyle olmasının hikmeti, (belirttiğim sıradakine paralelce) Conor’un dış dünyasından iç dünyasına doğru ki tesiriyle kendini göstermekte.

     İlk başta, karşısına çıkan mucizeye, sırf düşündüğü gibi olmadığından kendini kolayca teslim etmeyen Conor; kitabı okumadan önce kendini mucizenin varlığına teslim eden okur için şaşırtıcı, hatta hatalı gelebilir. Ama şunu unutmamak gerekir; ne Canavar’ın anlattıkları, ne de Conor’un anlatamadığı öyküsü, kolayca itiraf edilemeyen, hatta yanlış gayeler ile görmezden gelinen gerçekleri içermektedirler. Conor’un buradaki asıl sorunu da, Canavar’ın sunduğu yeni bakış açısını kavrayamamasında yatmaktadır. Ki bu kavrayamamanın kökenini, hayatını çevreleyen insanların davranışlarında görebiliriz. Conor’un yaşamında vuku bulan huzursuzluğu karşılayabilmekte çevresindekilerin yaptığı, çaresizlik karşısında toplumsal rollerini en samimiyetsiz şekilde oynamaktır. Otoriter sert büyükanne, oğluyla dost geçinmeye çalışan baba, anlayışlı öğretmenler; bir rol edasıyla, ideal ve yapılması en uygun düşen davranışları gerçekleştirmektedirler. Gerçeklik içinde, bir hikâyeyi canlandırıyormuş gibidirler. İşleri daha çekilmez kılansa, Conor’un da, içinde bulunduğu topluluğun ideal rol modellerinde, kendine en uygun düşeni yapmaya çalışarak, derman aramasındadır. Ve bu da, çıkışsızlığının verdiği kederi sonsuz bir ıstıraba dönüştürmüştür.

     İşte bu noktada Canavar çıkagelir. Conor’a ve bize, ideallerimizi ve hayatımızı yönlendirmede fikirler vermeyi aşıp, zihnimizi şekillendirmeye ve onu sınırlı roller oynamaya iten, evcil öyküleri bir kenara iti verir. Vahşi hikâyelerin asıl doğasını dillendirmeye başlar. Buna paralel olarak, Conor’ın, onu çıkışsızlığa mahkûm eden rolünü oynamaya iten dış dünyasıyla iç dünyası; hikâyelerin gerçek doğasınca parçalanıp lime lime edilmeye başlanır.

     Bu dışsal ve içsel parçalanışta, Conor’un zorbası Harry’den ayrıca durmak gerek. Conor’un parçalanıp yeniden şekillenmesi sürecinde, Harry ve onunla olan münasebetinin doğası da, hikâye ilerledikçe aralanmaya başlanmaktadır. Aralarındaki sözsüz(!) ilişkinin, Conor’un zihnindeki önemi, daha Canavar’ca yıkılmamış ilkel ahlak duygusunda yatmakta. Ama Canavarın Çağrısı’nda, hiçbir öykünün beklendiği gibi gitmediği unutmamalıdır. Ve anlaşılacağı üzere, Conor’un hikâyesinin iç ve dış dünyasındaki düğümünün çözülüşünde, Harry ve Harry’le yaşananlar, kitabın ayağı yere basan aykırılığına hizmet etmektedir. Bu yönden, Harry’nin doğasıyla alakalı gerçek, ilk başlarda Conor’un tutumu gibi hatalı gelse de; ana hikâyeye katkısı haricinde, iyi-kötü ayrımıyla içimize huzur vermesini beklediğimiz evcil hikâyelerdeki gibi bir dünyanın pekte ideal olmadığı fısıldanır bizlere.

     Canavarın Çağrısı, “hikâye” denen o ıslah olamaz şeyle ki ilişkimizi, yapısal olarak kendine tezat düşmeyecek şekilde yeniden ele aldırmaktadır. Alışılagelmiş hikâyelerin, hayatımız için rehber olmaya soyunan güvenli kucağında sakladığı tehlikelerine dair bir uyarı da taşımakta. Ve bu yapıyla birlikte, Conor yoluyla bizlere, kalıplaşmış iyilik ve kötülük algılarımızdan türeme ceza ve kurtuluş yöntemlerimizin, hayatımız için sanıldığı kadar yeterli olamayabileceği vurgusunu yapmaktadır.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: mit - 02 Temmuz 2016, 22:11:55
“Hikâyeler her şeyden daha vahşidir. Hikâyeler kovalar… ısırır… avlar.”

Patrick Ness’in rahmetli Siobhan Dowd’ın son öyküsünden yola çıkarak kaleme aldığı Canavarın Çağrısı adlı bu sıra dışı eseri özetlemenin en iyi yolu kitabın sayfalarında da yer alan bu iki cümle belki de. Çünkü ilk sayfasından son kelimesine dek kitabın size yaptığı şey tam olarak bu: Sürükleyici yapısıyla sizi oradan oraya koşturuyor, hiç beklemediğiniz anda ısırıyor ve fena hâlde gafil avlıyor.

Kayıp Rıhtım’ın video incelemeleri (https://youtu.be/2xsfR9pni-U) olmasaydı Tudem Yayınları’nın 2014’te dilimize kazandırdığı bu kitaptan hiç haberim olmazdı herhâlde. Çok da yazık olurdu. Çünkü, biraz klişe olacak ama, iyi ki okumuşum, iyi ki hayatıma bu sayfaları da kattım dedirten eserlerden birisi kendisi. Ama işin özü hiç de sandığınız gibi değil…

Kitap size heyecandan sayfaları yırtarcasına çevireceğiniz bir macera sunmuyor, ama onun yerine aklınızdan hiç çıkmayacak bir hikâye okutuyor size. Yüzünüzde gülücükler açtırmıyor, boğazınızda en irisinden bir düğüm oluşturuyor. Mutlu bir son vermiyor, unutulmaz bir son yaşatıyor. Klişelere sığınmıyor, onları Canavar’ın o koca yumruklarıyla yıkarak sizi her seferinde şaşırtıp merakta bırakıyor.

On üç yaşındaki bir oğlan olan Conor O’Malley ile kansere yakalanan annesinin hikâyesini konu alıyor Canavarın Çağrısı. Conor’ın babası uzun zaman önce onları terk edip başka bir kadınla evlenerek Amerika’ya taşınmış. Annesi de aldığı kemoterapi tedavisi yüzünden gün geçtikçe yorgun düştüğünden evin bazı sorumlulukları Conor’ın omuzlarında. Okuldaki arkadaşları ve öğretmenleri durumu bildiklerinden oğlana aşırı mesafeli ve sinir bozucu bir anlayışlılıkla yaklaşıyorlar. O yaklaşınca kesilen fısıldaşmalar, kendisine atılan kaçamak bakışlar, herkesin ona acıması… Eğer hayatınızda bir kere bile böyle bir durumda kaldıysanız ne kadar sinir bozucu olduğunu bilirsiniz.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Conor her gece tekrar tekrar aynı kâbusu görmektedir. Bu öyle korkunç bir rüyadır ki bir gece, saat tam 12:07’yi gösterirken arka bahçelerindeki porsuk ağacı kanlı canlı, devasa bir canavara dönüşüp de penceresine dayandığında baş karakterimiz oralı bile olmaz. “Korkmuyorum! Senden çok daha korkunçlarını gördüm ben!” diye bağırır hatta.

İkilinin arasındaki fırtınalı başlangıcın ardından Canavar oğlana üç hikâye anlatacağını ve en sonunda da Conor’dan ona kendi öyküsünü anlatmasını isteyeceğini söylüyor. Ufaklık itiraz etse de başka seçeneği yokmuş gibi görünüyor, çünkü Canavar bunu hiç umursamıyor. Böylece gündüzleri okul arkadaşlarıyla ve annesiyle, geceleriyse Canavar’la yaşadıklarını okumaya başlıyoruz karakterimizin. İşin en güzel yanlarından biri Canavar’ın anlattığı hikâyelerinin hiçbirisinin beklediğiniz gibi bitmemesi, hatta sizi ters köşe üstüne ters köşeye yatırarak hepten şaşkına çevirmesi. Peki Conor’a her gece musallat olan kâbus nedir? Baş karakterimizin okuldaki davranışlarının altında yatan gerçek sebep ne? Canavar neden sürekli 12:07’de geliyor? İşte tüm kitap boyunca kafanızda dönüp duran, açıklığa kavuştuğunda da sizi hüzne boğan sorulardan bazıları da bunlar.

İşin ilginç tarafı, hikâyenin asıl yazarı olan Siobhan Dowd bunu göğüs kanseri olduğu dönemde kaleme almış. Ve daha sonra da basıldığını göremeden hayata gözlerini yummuş. Nasıl bir ruh hâliyle yazdığını tahmin edemiyorum doğrusu. Çizer Jim Kay ise hiç görmediğim bir teknikle, neredeyse dört sayfayı birden kaplayan harika karakalem çizimleriyle kitabın atmosferine tavan yaptırmış. Çeviri ve editörlük açısından da çok temiz, hatasız bir roman Canavarın Çağrısı. Tek eleştirim Conor adının çok ama çok sık kullanılması. Bazen “oğlan” denebilirmiş pekâlâ kendisine. Onun haricinde her zamanki Tudem kalitesiyle, dört dörtlük bir çalışma var karşımızda.

Bu kitabı hem çok sevecek hem de ondan nefret edeceksiniz; çünkü size ya kaybettiğiniz birini hatırlatacak ya da sevdiklerinizi kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu düşündürecek. Çünkü hikâyeler her şeyden daha vahşidir. Hikâyeler kovalar… ısırır… avlar.

Not: 21 Ekim'de sinema uyarlaması da geliyor. Hatta fragmanı bile çıkmış
https://youtu.be/iaRlWbEswo4

Spoiler: Göster
Conor'ın annesinin her birkaç bölümde bir porsuk ağacına bakarak "O sadece bir ağaç, biliyorsun değil mi?" diye sormasından işkillenen tek kişi ben miyim? Bence kadın da gençliğinde, hatta belki de kocasından boşandığında onu görmüş olabilir. Siz ne dersiniz?
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 02 Temmuz 2016, 22:54:41
Canavarın Çağrısı, ne olursa olsun tanışılması gereken eserler listesinde olmalı :).

Spoiler: Göster
Conor'ın annesinin her birkaç bölümde bir porsuk ağacına bakarak "O sadece bir ağaç, biliyorsun değil mi?" diye sormasından işkillenen tek kişi ben miyim? Bence kadın da gençliğinde, hatta belki de kocasından boşandığında onu görmüş olabilir. Siz ne dersiniz?
Spoiler: Göster

Porsuk ağacının içerdiği, olası mucizevi şifanın anne için öneminden bu kadar bahsediyor olabilir. Ama Canavarın anlattığı hikayelerden birini, yöresel olarak dilden dile aktarılmış ve annede porsuk ağacının kerametiyle alakalı söylentiyi duymuş olabilir. Tıbbın hizmetindeki şifalı porsuk ağacı ile söylencelerde duyduğu kerametli porsuk ağacı zihninde örtüşüp, bel bağlayacabileceği bir mucize isteğini doğurmuştur belki de.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: mit - 03 Temmuz 2016, 12:17:06
Spoiler: Göster
Belki :) Ama o zaman neden "O sadece bir porsuk ağacı, biliyorsun değil mi?" desin ki? Oradaki o "sadece" önemli. Ben öteki türlü olduğunu düşünmek istiyorum belki de :D
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 03 Temmuz 2016, 14:07:19
Spoiler: Göster

Vulcanlı Özentisi olarak, mantığım aksini düşündürtemiyor Kaptan :D.

"Vulcan Oyunbozan" özelliğimi kapatarak yazsam daha iyi olacak :D.

"Sadece" kısmı üzerinden biraz spekülasyonda bulunursam; her ne kadar Canavarın kendisini çocuğun çağırdığını söylese de, onu çağıranın aslında anne olabileceğine kadar götürülebiliriz. Onca olay ve dönüşüm, evladının, kendi durumunun yarattığı belirsizliğin içinde boğulduğunu gören ama bunu değiştirmeye gücü yetmeyen annenin dileği sonucu yaşanıyordur belki :).

Anne, boşandıktan sonra değilde, durumunu öğrenip çocuğu için endişelendiği sırada Canavar ona uğramış olabilir. Belki, Conor'un hikayesine paralel olarak, anneyi de ziyaret ediyordur Canavar :).

Dünyalı taklidi yapan Vulcanlı Özentisi bir dünyalı olarak, en dünyalı bakış açım bu :D.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 16 Ağustos 2016, 19:51:28
Tam da mahrumiyet durumları yaşadığım sıralarda, film uyarlaması için yeni fragman yayınlanmış. Bir ay rotarla izlemiş oldum. Meraklısı çoktan izlemiştir zaten. Bir dakika önce çıkmış gibi davranarak, karşınızda o fragman:

Canavarın Çağrısı (A Monster Call) Fragman 2 (https://m.youtube.com/watch?v=R2Xbo-irtBA)

Fragmandan çıkardığım, Canavar'ımızın hayal mi gerçek mi olduğu sorusu biraz daha mulaklaştırılmaya çalışılmış sanki. Kitabın ilk kısımları biraz acabalar içerse de, bu konuda ikisinden biri daha ağır basıyormuş gibiydi (Hangisi söylemem! Okuyun, öğrenin). İzleyicinin merakını canlı tutmak için bu tarzda gidebilmeleri olasıydı. Kitap buna imkan sağlıyor zaten. Birebir uyarlanmasını beklemiyordum da.

Gene de, fragmandan edindiğim izlenim, bu değişikliğin kitabın organik yapısı uyarınca başka değişiklikleri tetiklediği yönünde. Canavar'ın hikayeleri anlattığı kısımları, "bir çocuğun zihin dünyasından çıkabilecek tarzda" bakış açısında tasarlanmış. Doğaüstü tecrübenin Conor'un hayalgücü olabileceği kuşkusunu vermek için atılmış bu adım, kitapla olan bağını ve odak noktasını değiştirmeye meyleder. Kitabın devamını merak ettiren; Canavar'ın sahi mi gerçek mi sorusu değil (kitapta, imalardan kanıtlara doğru giderek bunun cevabı veriliyor bence), Conor'un ne sebeple bu durumu yaşadığının yarattığı gizemdi.

Ayrıca, Hazal Hanım ilk fragmanı yorumlarken, Canavar ile Çocuk arasındaki ilişkinin dostluk çerçevesinde işlenebilmiş olabileceğinden bahsetmiş ve haklı olarak bu olası değişiklikten memnun kalmamıştı. Kitaptaki çocuk ve canavar ilişkisi, inat, inkar ve çekişme üstüne kuruluydu. Kitabın kendine has dokusunu ve meraklandırıp içine çeken işlevsel yanları, uyarlamadaki tek bir değişikliğin yarattığı domino etkisiyle köklü değişimlere uğrama tehdidinde.

Filmdeki renk tonlamaları "aman karanlık olmayalım," mantığında geldi. Kitap kara kara sayfaları ile hikayesinin tonuna cuk oturuyordu. Filmin, karanlığa mukayet olmaya çalışan görsel yapısı beni daha da kuşkulandırdı.

İlk fragmandan daha umutluydum. İkinci fragmanın ima ettikleri, beni uyarlama konusunda umutsuzluğa sevketti. Uyarlanmaya gayet müsait kitabın, sinemaya uyarlamaya değer kılan özelliklerinin değiştirilmesini anlayamıyorum.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: mit - 16 Ağustos 2016, 23:06:53
Spoiler: Göster
Sevgili Bay Karamsar :) Lütfen çok uzun paragraflar yazmayın ve aralarında biraz boşluk bırakın. Kâğıt üzerinde sıkıntı yaratmasa da bu tür sıkışık ve bol karakterli yazıları ekranda okumak çok zor oluyor, insanın gözleri yanıyor. Affınıza sığınarak son mesajınızı biraz düzenledim.


İkinci fragmanı ben pek sevmedim. Neden derseniz kitapta olmayan çok fazla sahne var ve olayların seyri pek bir yavaş gelişiyor gibi göründü gözüme. Umarım filmin temposunu iyi ayarlayabilirler.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Film Uyarlaması
Gönderen: Bay_Karamsar - 18 Ağustos 2016, 18:39:53
Spoiler: Göster
Alıntı
Affınıza sığınarak son mesajınızı biraz düzenledim.
Ben de ek olarak, gereksiz "haklı da"lardan birini çıkardım :). Affedin :-[. Derdimi tam anlatayım diye uzattıkça uzatıyorum :-[.
Düzeltmeye çalıştığım yönlerimden biri :-\.


Alıntı
Umarım filmin temposunu iyi ayarlayabilirler.

Edebiyat ile sinema ayrımından kaynaklanabilecek sıkıntılar olması olası. Kitabı okurken gerçek ile gerçeküstüyü iç içe algılamak kolay. Okurken görselliği biz belirliyoruz nasılsa. Film izlerken, başkasının yorumunu izliyoruz sonuçta. Filmde, gerçek ile gerçeküstü anlar farklı görselliklerde olacaklarından, algılanmalarında bariz fark yaratacaktır.

Conor ile Canavar arasındaki ilişkiyi içeren bölümler öne çıkarken, filmin geri kalan bölümleri basit ve sıkıcı hale dönüşebilir :-\.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Fırtınakıran - 19 Ekim 2016, 21:45:07
Efendim şimdi de illüstrasyonsuz, roman versiyonu geliyor :). 25 Ekim'e kadar ön siparişte.

Bu versiyonu bu yılın Şubat ayında yurtdışında çıkmış. Şimdi sıra bizde.

Ama ondan da önemlisi, Delidolu Kitap bize harika bir sürpriz yapmış. Bakın bu yeni kitabın tanıtım metninde ve büyük ihtimalle arka kapağında da yer alacak yerde ne yazıyor:

Alıntı
"Canavarın Çağrısı'nın özgünlüğü, ömrümüz boyunca haşır neşir olsak da, üstüne düşünmediğimiz bir olguyu irdelemesinde yatmakta: 'Hikâye' kavramının, hayatımızla iç içe yapısı."
-Kayıp Rıhtım-

As bayrakları, as, as!
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: milenya - 19 Ekim 2016, 21:59:52
O zaman bu eseri illüstrasyonsuz alsak da mı okusak, illüstrasyonlu alsak da mı okusak? (Ben daha almadım da :=) )
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Fırtınakıran - 19 Ekim 2016, 22:01:39
Her ikisi de satışta olmaya devam edecek ^^. Seç beğen al!

Roman versiyonunu henüz okumadım ama illüstrasyonlu olanı ilk göz ağrım olduğu için bende ayrı bir yeri var.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 19 Ekim 2016, 22:14:53
@Fırtınakıran, Kayıp Rıhtım'a özel flama mı yaptırılsa acaba :)?

@milenya, ben de @Fırtınakıran'ın ki gibi kitabı ilk illüstrasyonlu versiyondan okuduğum için gönlüm ondan yana. Yine de ikisi de önerilir. Sonuçta olayın büyüsü, vahşi hikayenin kendisi.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: -Kötü karakteR- - 19 Ekim 2016, 22:17:03
Yüksek ihtimalle fuar listemde yer alacak bir kitap cidden merak ediyorum kitabı ama ne zaman okurum bilinmez :D
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 19 Ekim 2016, 22:18:55
@-Kötü karakteR-, başlar başlamaz bir çırpıda okunur. Alır almaz okumaya başlayın derim :).
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: -Kötü karakteR- - 19 Ekim 2016, 22:25:11
Gönül ister öyle olsun ama gerçekçi olacak olursam geçen fuardan alıp hala okumadığım kitaplar var ve bunlardan biri de Silo :(
Edit: Elimde okunmayı bekleyen kitaplardan konuşmaya hiç başlamayayım çünkü üç sayfa muhabbetini edebileceğim kadar var o yüzden ben yavaş yavaş uzaklaşayım buralardan :uhe
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 19 Ekim 2016, 22:32:55
@-Kötü karakteR-, o sorunu hepimiz az çok yaşıyoruz  :).
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: mit - 19 Ekim 2016, 22:45:07
Helal Delidolu'ya! Çok sevindim bu jeste :) Kendilerine verdiğimiz değere ve desteğe bu şekilde karşılık vermeleri çok hoş olmuş gerçekten.

Kötü karakteR, o konuya hiç girmeyelim. Ağlama duvarına döner burası :D
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Fırtınakıran - 11 Kasım 2016, 08:52:14
Filmi bugün vizyona giriyor :3
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Kasım 2016, 19:39:25
Planda kız kardeşimle bu hafta sonu gidecektik :( Ama hafta sonu şehir dışında olması gerektiği için filmi izlemekte gelecek haftaya kaldı.

En azından, uyarlama olarak beklediğime değdiğini biliyorum :)
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 17 Kasım 2016, 00:47:24
Bugün kardeşimle gittik filme.

Kitabı okudukça aldığım duygu ve düşünceler vasıtasıyla, hikayedeki boşlukları bir fiil doldurarak hikayeyi özümsüyordum.

Film, seyircinin bunu daha rahat yapabilmesi için yardımcı olacak değişiklik ve düzenlemeler gitmiş. Tabii yönetmen de kendinden bayağı şeyler katmış.

Kitabın da filmin de mesajı aynı olsa da hissiyat olarak iki farklı hikaye izlemiş gibiyim. Tamam, sonuçta biri kitap biri film. Belki, kitabı bilmemden ötürü böyle bir tat almışımdır.

Canavar'ın varlığı konusunda filmin vardığı nokta, olayın neden yaşandığını bağlama konusunda, "Evet bu sebeple bunu yaşadı." diyebilecek bir dayanak noktası oluşturuyor. Dolaylı yoldan verilen bu cevap, kitabın içerdiği sertliğin filmde yumuşatılmasını sağlamış. Yumuşatma demişken, büyükannenin, beni ürkütüp hüzünlendirmesini beklediğim sahnesi, kitaba kıyasla oktavı düşük geldi. Seyir notu; yanımdaki seyirci büyükannenin ne yapacağını bilmediği için kıkırdarken, ben "Ne olacak bir bilsen." kıvamındaydım :(.

Kimi izleyen çok kasvetli diye yorumlarken, ben, film kitaba göre yumuşatılmış mı ne yorumunda bulunacağım. Bahsettiğim gibi, kitabı bilmek sanırım ben de filme karşı farklı duygular içerisinde olmama sebep olmuş olabilir.

Şimdi düşünüyorum da, film zaten başkaları kederlendirmişken, bu yeterli değil dememde biraz yersiz biraz. Sanırım, Canavar'ın, kitaptaki varlığı ile filmdeki varlığının bağlandığı köklerin farklı olması, ikisini de farklı duygu durumlarıyla algılamama sebep oldu.

Filmi beğendim. Ama gönlüm yine de kitaptan yana.

Bu tuhaf duygu durumundan çıkıp, oyunculuklara ve hoşuma giden bir ayrıntılara atlayayım.

Oyunculuklar harika. Bundan fazla bahsetmeye gerek yok.

Sigourney Weaver'ın başlardaki bakımlı hali ne kadar kendinden emin bir portre çizmişse, sonlara doğru ki bakımsız ve bitap halleri de karakterin değişimini anlatmada önemli bir görsel ayrıntı olmuş.

12:07. Bu saatteki rakamlarla sıkça karşılaşıyoruz. Conor'un annesi ile hastane odasında konuştuğu sahnede, gene bu rakamlarla, 17:02 olarak karşılaşıyoruz. 07:12 olarak da karşılaşıyoruz galiba. Orayı tam hatırlayamıyorum işte :(

Geçeyim, filme dair gelen bazı yorumlara dair görüşlerime.

Film devamlı Pan'ın Labirenti'ne benzetiliyor. İki film de yaşanan olaylar gerçek miydi değil miydi sorunu sordurmuyor değil. Film olarak Canavarın Çağrısı, sizi yaşananların gerçek olup olmadığı konusunda ikileme bırakmada Pan'ın Labirenti kadar başarılı olamıyor bence. Yönetmen J.A Bayona'da, Pan'ın Labirenti'nin yönetmeni Guillermo del Toro'nun yapımcısı olduğu 2007 tarihli Yetimhane'nin yönetmeni. İkisi de İspanyol. Hikayeyi ele alış açısından kanı del Toro'ya çekmiş olabilir :D Bu arada film Amerikan-İspanyol ortak yapımıymış. İlginç geldi. Belki, filmin iyi bir uyarlama olmasının sebebi de budur ha? Ne dersiniz :)?

Filmin yeterince fantastik olmadığı yorumları kulağıma çalındı. Bunu, kardeşimin arkadaşından öğrendim. O da filme dair kendisinin okuduğu eleştirilerden almış bu yorumu. Sanırım, Canavar'ın olup olmaması konusunda ikilemde kalınınca bu tip yorumlar oluşmuş. Tabii kişinin "fantastik" denince filmden ne beklediği de önemli.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 24 Aralık 2016, 20:26:51
Film uyarlamasında Canavar'a sesiyle hayat veren Liam Neeson kitaptan bir parçayı okuyor:

Liam Neeson Reads 'A MONSTER CALLS' (https://www.youtube.com/watch?v=lkrxAYCQi0Q)
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: cankutpotter - 25 Aralık 2016, 12:50:08
O bölüm neydi öyle ya, resmen tüylerim diken diken oldu yahu! Her ne kadar üpersem de kitabı okuma listeme aldım.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Rosemary - 06 Mayıs 2017, 03:42:16
Kitabı okuduğumda pek sevmemiştim hatta bayağı sıradan bulmuştum. Bitirdikten sonra ara ara aklıma geldiğinde okuduğum kısımlar, daha da tiksinmeye başladım. Hele bu aralar goodreads'te övgü dolu yorumlara denk geliyorum ve okudukça acayip oluyorum. Bu kitap nasıl bu kadar seviliyor cidden hayret ediyorum. Bir taraftan insanların kitabı benimsemesi de hoşuma gitmiyor değil. Bir de yerli ve yabancı yorumlarda kitabı gözyaşı eşliğinde okuduğunu söyleyen yorumları görünce işte o zaman uçmaya başlıyorum.

Kendimce insanlara bu kitabın fos olduğunu açıklamaya girişmek istiyorum her seferinde ama her girişimimde tıpkı Joe (Johnny Got His Gun) gibi çaresiz kalıyorum. İnsanlara o zaman nasılsın? diye bağırmak istiyorum. Ama, dünya ha geldi ha gitti, diyerek elimi yine tuzludan uzak tutuyorum.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 06 Mayıs 2017, 13:02:44
Sıradanın güzel sonuçları da oluyor da :D herkeste de aynı etkiyi oluşturması beklenemez tabii ki :)

Bence tepkiniz gayet normal. Kitabı değerlendirirken ele aldığı konunun okurdaki karşılığının türü ve derecesi de önemli. Ben öykücülük-yalan-gerçek-kabul etme/etmeme yönü sebebiyle kitabı bağrına basanlardanım. Tabii buna ek olarak erkek çocuğu olarak Conor'un yaşadığı hallerde ilgimi çekmişti.

Ön planda olan anne, oğul, canavar ve çevre ilişkisinde, okurun kişisel olarak hikayede kendinden ne bulduğu da önemli. Abartılı duygusallığı olmamasına rağmen kimisini hüngür hüngür ağlatmasını veya yine aynı sebeple mesafeli durmasını buna bağlıyorum. Olay okurun bu basit yapı içinde kendilerinden ne bulduklarıyla da bağlantılı. Ama bu bile karışık yorumlara sebep olabiliyor. Mesela sinema uyaralaması için yapılan yorumların bazılarında Conor'un durumuna benzer tecrübeler ettiklerini belirtenler, filmin fena olmadığını ama aşırı trajik bulduklarını belirtiyordu ve bu sebeple beğenip beğenmemekte kararsızdılar. Ki benim için ne kitap ne de film dram için dram barındırıyormuş gibi gelmediğinden "aşırı trajik" ve "hüngür hüngür ağlattı" durumları bende karşılığını pek bulmadı. Hüznü hissetmiştim. Ama sıradan hayatın bağrından kopan bir hüzündü hissettiğim, ne çok ne az.

Tabii sizi "tiksinindiren" yönlerini sormadan edemeyeceğim; forum muhabbeti için bahane gerek :D

Spoiler: Göster
Acaba, Conor'un gördüğü kabusun barındırdığı gerçekten mi tiksindiniz? Canavar'ın anlattığı hikayeleri mi rahatsız etti sizi? Ya da... İşte anlatın canım :D
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: mit - 06 Mayıs 2017, 15:46:31
Kitabın beni bu kadar etkilemesinin başlıca sebebi çok yakınım olan bir sürü eşimi dostumu kanser denen illet yüzünden kaybetmiş olmam. O nedenle Connor'ın o kabullenmek istemeyişi, yaşadıkları, sonraki günlerinizde sizin için dünyalara bedel olan bir tebessümü bir daha asla göremeyecek olduğunuzu bilmeniz... çok tanıdıktı. Belki gelmiş geçmiş en iyi kitap değil ama bazı duygulara çok fena tercüman oluyor. Asıl yazarının da aynı hastalıktan öldüğünü ve bu kitabı hiçbir zaman tamamlayamadığını da düşününce...

Kitabı benimseyemeyenlerin hiçbir zaman yapamaması, sevdiklerini asla kaybetmemeleri dileğiyle...
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Rosemary - 07 Mayıs 2017, 03:53:58
Bay_Karamsar, aslında mevzubahis eser öyle yüksek edebi nitelik veya derinlik taşımadığı için ben de bir şey demeye çekiniyorum doğrusu. Bana göre oldukça sıradan bir hikâye ve kurgu barındırıyor ve de içerisine katılan bolca duygusal unsurla okuyucuyu domine ediyor. Yani aslında demek istediğim ne müthiş sevilecek ne de düşman olunacak bir eser değil çünkü ancak üstün eserler bu iki niteliği birden barındırırlar. Piyasasını hiç bilmiyorum ama bakarsak böyle çok eser vardır sanırım. Mesela yıllar evvel Ben Ölmeden Önce adında yine kanserin ne büyük illet olduğu üzerine bir roman okumuştum ve fantastik unsuru olsaydı o eserin az çok bizim Canavarın aynısı diyebilirdim.

Ama canavarın hikâyelerini sorun etmedim. Ben böyle eserlerde en çok evrenin sırrını çözmüş simitçi dayı tarzında felsefi veya kişisel gelişim tarzı son vuruşlara (headshot) bitiyorum. Yani ne gerek var, hepimiz biliyoruz bunun çocuk kitabı olduğunu niye araya gereksiz yetişkinlik katmaya çalışıyorsun ki? Dimi ama? Daha geçen Montague Amca’nın Dehşet Hikâyeleri adlı kitabı okudum, o Canavardan da beterdi bu konuda ve el kadar çocuk bir çözümleme yapıyordu pat diye sanki Sokrates disipliniyle yetişmiş bir yunan beyefendisi dedim yumurcağa. Birkaç alıntı vereyim ki pekişsin.

Yaşam kelimelerle yazılmaz, dedi canavar. Eylemlerle yazılır. Ne düşündüğün önemli değil. Ne yaptığın önemli.

Of, of, of, bir daha of. O Niçe’leri boşuna mı okuduk şimdi.

"Bu yalnızca bir rüya," dedi yeniden.
İyi ama rüya dediğin nedir, Conor O'Malley? diye sordu canavar, eğilip yüzünü onunkine yaklaştırarak. Diğer her şeyin rüya olmadığı ne malum?


Freud? Schopenhauer? Jung? Hangisi bilemedim. Ancak Conor bilir.

Yani aslında aynı anda çocuk kitabı, felsefe ve kişisel gelişim (ağaç efendi), dram (anne), fantezi ve biraz da yeraltı diyelim mi? Demeyelim dediğinizi duyar gibiyim o yüzden size yumurcağın evi nasıl dağıttığını hatırlatayım. Ha Trainspotting’de dayı beyin bira bardağını arkaya savurması ha malum ev dağıtışı. Bir de yukarıdaki alıntılar en beğenilen alıntılar genelde, herkes gururla paylaşıyor ama bir bana mı tatsız geliyor acaba.

Ama görüyor musunuz, neden sevmediğimi o kadar güzel anlatamadım ki bu kadar olur. İnanın nereden vuracağımı bilemiyorum. Yoksa elbette ben de sevdim kitabı ama o kadar abartıldı ki -bence- neler oluyor diye şaşırmaya başladım.

Ama mit’in dediği nokta gerçekten önemli. Özellikle kanserden dolayı yakınlarını kaybeden bir kişiyle, kaybetmemiş kişinin hissedeceği şey farklıdır. Veya bir anneye sahip olan kişiyle annesini kaybetmiş bir kişinin durumu.

Ama yorumlarınızda çok da övmeyin bence. Yoksa bu defa, herkes anlamış yine bir ben anlamadım moduna girip üzülüyorum gerçekten. Proust övün, Camus övün, Clarke övün ki anlamamışsam bile net benim hatam diyeyim, olmadı Adana (https://www.youtube.com/watch?v=wIz1HcUxyqw&t=689s)’yı övün ona da kabulüm. Şaka tabii, onu yerinde övmek lazım.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Evis - 07 Mayıs 2017, 12:42:30
Yalnız buradaki önemli bir diğer nokta da o sözleri Conor'ın değil Canavar'ın söylemiş olması. Canavar'ın gerçek olup olmadığı hep muamma, hatta bazı yerlerde gerçek olmadığını düşünmek için güzel nedenlerimiz var ama bu yönde düşünürsek yazar iki ihtimale de açık kapı bırakmış olabilir. Gerçekliğini düşündüğümüzde bunu Canavar'ın söylemesi gayet normal. Diğer türlü de oluru var aslında, Conor hep kendinden büyük konuşuyor.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: milenya - 07 Mayıs 2017, 17:03:14
Kitabı okurken her ne kadar kanserden çokça yakınımı kaybetmemiş olsam da aşırı hüzünlenmiştim. Empatiyi ne derece sağladığınızla alakalı. Zaten kitap tamamen duygu seliyle yazılmış, amaç psikolojik açılımlar ya da kabullenemeyişin altında yatan bilinci analiz etmekten çok bunların nasıl yaşandığını göstermek.

"Ha Trainspotting’de dayı beyin bira bardağını arkaya savurması ha malum ev dağıtışı."

Bu cümle çok sığ olmuş mesela.  Bu şekilde düşününce çoğu kitaptan aldığınız keyif azalır. Bir şeyler okurken bunun daha iyisi, daha başarılısı ya da başka şekli şöyle şöyle bir eserde de var, o zaman bu eser o kadar da abartılmamalı düşüncesi yanlış.

"Ama yorumlarınızda çok da övmeyin bence. Yoksa bu defa, herkes anlamış yine bir ben anlamadım moduna girip üzülüyorum gerçekten. Proust övün, Camus övün, Clarke övün ki anlamamışsam bile net benim hatam diyeyim..."

Dediğim gibi kitap size bir çocuğun travmasını belli başlı yollarla anlatıyor, anlaşılmayacak bir şey yok. Kitaplar analizi yapılıp, alt metinleri okunduktan sonra elimizde kalanlar mı yalnızca? Benim yüreğimi dağladı, sonunda kalbim de sıkıştı kederden ve sırf bunu yaşatabildiği ve amacının da bu oluşu bana hedefi 12'den vurmuş bir kitap olduğunu düşündürdü. Beğenmemiş olmanız normal ama kitabı övmeyin demek gerçekten yanlış.

Basitçe bir tabirle kitap yüreğinize dokunan cinsten. Adanayı da övecektim de elim varmadı :)
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Bay_Karamsar - 07 Mayıs 2017, 21:22:18
@Rosemary, "Genç Yetişkin kitabıysa Genç Yetişkin kitaplığını bilsin; haddini aşıp başka alanlara girmesin." diyorsunuz yani :D Şikayetiniz, birazcık da benzer temalarla çok fazla karşılaşmanın yarattığı doygunluktan kaynaklanıyor olabilir. Aşina olduğunuz şeyleri anlatan kitapların çok yeni ve farklıymış gibi paylaşılıp övülmesi sizi rahatsız etmiş. İşin içinde, sıradan bulduğunuz bir kitabın fazlaca el üstünde tutuluduğunu düşünmeniz de var galiba. Daha önemli bulduğunuz yazarların ve eserlerinin önüne geçilmesinden rahatsız olmanıza anlam verebiliyorum.

Bazı yorumlardaki övgülerde sizin zayıf bulduğunuz yönlerden güçlü olarak bahsedilmesi, sizi de ister istemez kitabın genel yapısı ve hedefleri dışına çıkan değerlendirmelere tabii tutmaya zorlamış olabileceğini düşünüyorum. Siz de zaten eleştirilerinizin genel olarak Canavarın Çağrısı'na olmadığını belirttiniz. Sanırım buradaki temel sorun kitapla alakasız ve onun amaçladığı şeylerin dışına taşan övgülerle alakalı. Bununla da bağlantılı olarak "çok da övmeyin" kısmında size tamı tamına katılamayacağımı belirtmek istiyorum. Kitapla alakasız övgülere ben de karşıyım elbette. İtirazım, övgünün ve yerginin yine kitapla bağlantılı olup temellerinin tamamen farklı yönlere dayanmasında. Herkes eserleri kendi birikimi, kişisel deneyimi, beklentisi, algılayışı ve bağlantı kurma yeteneği gibi kıstaslara göre değerlendiriyor. Yorum farkları ve beğenip beğenmeme sebepleri de haliyle bunlara bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Mesela, ben kitabı "öykücülük ile hakikat" ilişkisi içerisinde algılayıp beğendim; siz de daha öncesinden benzer hikayelere aşinalığınız ve kişisel gelişim yönünden sıradan bularak sıradan buldunuz. Bu örnekteki gibi farklı temellere dayalı beğenme ve beğenmemelere dayanan övgü ve yergilerin karşılaştırılmasını hatalı buluyorum. Ek olarak, bu karşılaştırmaya dayanarak dışlanmanız  da  mantıksız olur. Beğendiğiniz yazarların ve eserlerin ucuz kopyalarının gölgesinde kalacağı endişeniz yersiz değil. Ama Canavarın Çağrısı'nın, kendi mütevazi hedefleri çerçevesinde, o büyük laflar söylemeye pek hevesli "gölgelik" kitaplardan olduğunu sanmıyorum. O konuda içiniz rahat olsun.

Genel olarak şu an ki münazaramız bu kitaba özel olmaktan çok, "yorum ve övgünün başka okurlarda yarattığı olumlu ve olumsuz etkileri"ne odaklanıyormuş gibime geliyor.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Rosemary - 07 Mayıs 2017, 21:58:56
milenya, dedim ya bu kitaba nasıl laf atacağımı gerçekten bilmiyorum diye. Bu yüzden esprili şekilde yazdım. O alıntı kısımlarında da ciddi değilim yani. Hele yeraltı edebiyatı mevzusu tamamen gülmece amaçlı. Ben kitaba değil de okuyucularına laf atmışım gibi hissettim biraz. Yanlış anlamayın lütfen.

Hani Nietzsche diyor ya, benim hırsım, başkalarının bir kitapta söylediğini on cümlede söylemektir, başka herkesin bir kitapta söylemediğini, diye. Doğrusu artık bu düsturu her kitaptan bekliyorum. Biliyorum hiç adil değil bu ama şimdilik elimden gelen bu. İşin duygu kısmında ise yazdıklarınıza saygı duyuyorum, ne güzel ki eserin samimiyetine vâkıf olmuşsunuz. Hoşuma gidiyor yazılanlar, sizlere bulaşarak latife ediyorum azıcık.

Bay_Karamsar, güzel yazmışsınız, çoğuna katılıyorum. Birkaç söz daha etmek geliyor içimden ama dediğiniz gibi konuyu başka yollara sürüklerim kesin. Zaten yorum yazmamdaki esas amaç da suyu bulandırmaktı azıcık.
Başlık: Ynt: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
Gönderen: Fırtınakıran - 10 Mayıs 2017, 09:38:22
@Rosemary,

Yazdıklarını okudukça ben,

Spoiler: Göster
(https://img-s1.onedio.com/id-58f40b679e65fd5f60b30b44/rev-0/w-500/s-33586ec20dc2d0d490621eabcc69f8be593bcb53.jpg)


Siteminde haklı olduğun noktalar var. Bunu kabul etmemiz gerek. Ama şimdi bu kitaba sadece duygular kitabı da diyemiyorum ben kendi adıma.

Hiçbir yakınımı kanserden kaybetmedim, fakat tıpkı milenya gibi, okurken darmadağın oldum. Çok ama çok etkiledi. Beklemediğim yerden vurdu. Bugün hala Connor'ın içinde yaşadığı o sessiz öfkeyi, o gördüğü ve içinde kısılı kaldığı kabusu acı bir tatla anlıyorum. Çünkü Connor gibi anne üzerinden yaşamamış olsak da, belki aşk hayatımızda, belki de hayatımızdaki başka bir alanda buna benzer şeyler yaşadık. O eli bırakmak, işte bütün mesele bu. Pek çok alanda empati kurulabilecek bir şey bu.

Şimdi bu eserin neden özel olduğuna geleyim. Psikanalizde masallarla/hikayelerle terapi diye bir uygulama var. Bunu yapan uzmanlar var. Bu, dünyada var olan bir tedavi yöntemiyken bunu birden gerçekliği muallak bir canavarın bir çocuğa uyguladığını görmek benim için ciddi anlamda özgün ve saygı duyulası bir fikir oluverdi. Ve kol kanat geren bir ağaç adam değil, canavar yanını, vahşi yanını koruyarak yapan bir canavardan bahsediyoruz. Çünkü vahşi yan ayakta kaldıkça insan sağlığını koruyor.

Şimdi diyebiliriz ki Patrick Ness bunu biliyor muydu? Ness'den emin değilim, ama Siobhan Dowd, yani fikrin asıl sahibi, biliyordu. Kaldı ki Ness'in diğer eserlerine (asla Biz, Ölümlüler değil!) bakıldığında biliyormuş gibi görünüyor.

Kitabın alt metinlerinde değil, aslında tam da yüzeyinde bir şeyler var. Onu özel yapan, güzel yapan, yazarının tekniğine şapka çıkartan bir şeyler.