Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Güncesi => Tartışma Platformu => Konuyu başlatan: SrNimble - 14 Ocak 2017, 21:46:59

Başlık: Aşk ve Yaşam
Gönderen: SrNimble - 14 Ocak 2017, 21:46:59
    Arkadaşlar biraz farklı bir konu olabilir ama duygularımın hat safhada olduğu bu anlarda bu yazıyı yazmak istiyorum.
    Sizce aşk olmadan yaşayabilir miyiz? Nelere aşık olabiliriz? Aşkın dünyamıza, bakış açımıza, hislerimize ve hayatımıza katkıları ve zararları nelerdir?
    Sadece öğrenmek istiyorum sizin aşk hakkındaki hislerinizi ve düşüncelerinizi. Benim için son zamanlarda umuttan bile önemli, yegane duygu olan aşk...
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Sindella - 14 Ocak 2017, 23:35:12
Zannediyorum ki ergenlikten kaynaklanan bir duyguyu yaşamaktasın. Böyle bir duyguyu ümidin önüne koymak anlamsız olur çünkü ümit olmadan aşk kalmaz hatta bir çok edebiyatçıya göre yaşam olmaz.
 Aşk olmadan tabi ki yaşanabilir çünkü aşk hayat dediğimiz birçok farklı rengi bulunan yolun renklerinden sadece biri. Aşk, mutluluk gibi bir duygu olduğu için birçok şeye aşık olabilirsin. Tarih birçok farklı aşkı yazmış; Narsius gibi kendine aşık olanlar ve Tanrıya aşık olan birçok insan gibi.
Aşk arapça kökenlidir ve ağacı sarıp kurutan bir sarmaşık türünün isminden türemiştir. Yani aşk kelimesinin kökeninden belli olacağı gibi ait olduğu kişiyi çürütür. Kişiliğini, hayat standartlarını, düşünce tarzını değiştirir. Hele ki karşılık bulunmassa melankoliye sebep olabilir. İdeallerden vazgeçirtir belki yaşam standartlarını düşürür. Tabi ki olumsuz yönleri bunlar.
Olumlu yönden bakıcak olursam hayata yeni bir renk ve mutluluk katar. Özsaygıyı ve özgüveni artırır.
Yine de gereksiz olarak düşündüğüm bir duygudur. Zamanını boşa geçirmek isteyen herkese tavsiye edeceğim duygu. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile...
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Tenekeci - 15 Ocak 2017, 02:05:34
Aşk ilahidir, ulaşılmaza karşı hissedilir. Bu nedenle gelmiş geçmiş en büyük aşklar ilahlara, hayal gücüne ve hayallerde yaratılmış güzelliklere duyulmuştur. Mecnun bile Leyla'yı bulduktan sonra görmek istemez, çünkü zihninde yarattığı Leyla'ya aşıktır o.

Bu nedenle ben ulaşılabilir kişi veya nesnelere duyulan aşka inanmam. Aşkı aşk yapan ulaşamamak, ulaşamayınca ona karşı duyulan hasret ve hayal ile karışık sevgi hissidir. Eğer bir gün ulaşırsan o büyü bozulur.

Aşk denen kavrama kadın ve erkek ilişkisinden ibaret bakmamanı öneririm. Kadın erkek ilişkileri bence bambaşka bir düzlem üzerine kuruludur ve aşk ile ilgisi yoktur. Aşk sadece her şeye duyulabilecek özlem ve ulaşılamazlığın, kadın ve erkek hissiyatı üzerine kurulmuş halidir. Yani kadın veya bir adam yerine sen bir köpek cinsini koyup ona sahip olmak, onunla koşmak, onun sana sevgi göstermesi, birbirinize yarenlik etmeniz gibi hayaller koysaydın gene aşk olacaktı o.

Öncelikle aşkı yenmeni, o büyüyü bozduğun ana ulaşmanı dilerim. Çünkü uzun süre o hissiyatta kalmak insanın psikolojisini kötü etkiler. Daha sonra ise kadın-erkek ilişkilerinin kurulu olduğu düzlemde ayakta kalabilmeni dilerim. Boks maçı gibidir birçok açıdan, yumruğu nereden yiyeceğin belli olmaz. :D
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: SrNimble - 15 Ocak 2017, 21:07:00
   Gösterdiğiniz yeni bakış açıları için teşekkür ederim aslında bende melankoli gibi bir şey oluşturması pek mümkün değil çünkü bu hisse hayal kırıklığı oluşturma ihtimali olan bir duygu olduğunu düşünmeden yaklaşıyorum ki aşk benim için bir kadından başka güzel olan herhangi bir nesneye karşı, hislerimi paylaşan herhangi bir şeye karşıda olabilir. Sevdiğim sözlerden birisi olan '' Aşk aslında sevdiğinle yaşamak değil, sevdiğini yaşamaktır.'' sözünde söylendiği gibi birlikte olmak ya da olmamak kafama takacağım bir şey değil yalnızca aşkı hayatıma renk katması için, yağmurlu bir sabaha doğan güneş gibi kalbimi ısıtması için hissetmek istiyorum. Ve bencede aşk bir kadına indirgenmemesi gereken bir his bu duyguyu daha çok şeylere karşı duyabiliriz, hislerimizi bizimle paylaşan ve gülümsememize ortak olan bir nesne bile olabilir. Yapıcı yorumlarınız için teşekkür ederim :)
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 20 Ocak 2017, 19:27:34
Aşk, iyi genlere sahip çocuklar doğurmak için ihtiyaç duyduğumuz bir duygudur. Sindella aşkı gereksiz bir duygu olarak gördüğünü söylemiş, bence yanlış; çünkü aşk bireyin isteği dışında, hormonlarının etkisiyle oluşan bir duygudur. Kimse isteyerek aşık olmaz. Kontrol dışında olan bir şeye gereksiz demek de yanlış bence. Ayrıca fazla abartıldığını söylemeliyim. Aşk sıradan bir duygudur ve beyinde başlayıp beyinde biter. Neden gereksiz olmadığını da daha detaylıca anlatayım;

İşin evrimsel kısmına bakarsak anahtar kelimenin seks olduğunu görürüz. İnsanlar ilk çağlardan beri hayatta kalmanın ve üremenin derdinde, bu onların doğasının bir gereği. Aşkın içerisinde seks vardır ve seks çoğalmayı sağlar. Kısacası aşk neslin devamı için önemli bir unsurdur. Yukarıda aşık olacağımız kişiyi seçemeyeceğimizi, elimizde olan bir durumun olmadığını dile getirmeye çalışmıştım. Ancak şöyle bir şey var ki, genetik yapınız ve biyokimyasal durumunuz bazen aşık olabileceğiniz kriterleri sizin yerinize seçebiliyor. Buna kısaca cinsel seçilim gibi bir şey diyebiliriz. Çevre koşullarına ( günümüzde hayat koşullarına dönüştü) uygun bireylerin üreyebilmesi için cinsel seçilime, yani aşka ihtiyaç var. Sen, karşı cinsten kendine en uygun bireyi içgüdüsel olarak seçmek zorundasın çünkü evrim bunu istiyor. Kendimize en uygun bireyi seçerken dikkat ettiğimiz özellikler farklı oluyor. Bizden farklı genlere sahip olan bireylere karşı daha meyilli olduğumuz söylenir; örneğin esmerlerin yoğun olduğu bir popülasyonda sarışınlara olan ilgi.

Bu seçilimi yaparken her zaman genlere, fiziksel özelliklere bakmıyoruz tabii ki. Sosyal statü de - özellikle günümüzde - önemli bir yer tutuyor. Kadınların sosyal statü olarak kendilerinden daha yüksekte erkeklere yöneldiklerini okumuştum. Bahsettiğim seçilim çok önemli çünkü doğacak çocuğumuzun genetik yapısına doğrudan etki edecek ve biz kusursuz, çevre koşullarına ayak uydurabilecek genlere sahip çocuklarımız olsun istiyoruz. Yani, aşk dediğimiz duygu, tüm bunların yaşanabilmesi için cinsel seçilimle beraber desteklenen sıradan bir duygudur.

Sorularına kısaca cevap vermek gerekirse- aslında yukarıda  her şeyi yazdım.

Aşk olmadan yaşayamayız. Dediğim gibi aşk, üremek için gereklidir.  Aşkın hayatımıza bakış açıları yukarıdaki arkadaşların yazdığı gibidir. Büyütürüz, abartırız, ulaşılmazdır, şöyledir böyledir deriz ama esasında basit bir seçilim yardımcısıdır. Zararı konusunda pek fikrim yok.

Kadın-erkek ilişkileri dışındaki nesnelere karşı duyulan aşkın ne olduğunu bilmiyorum. Bu konu hakkında hiçbir bilgim yok. Ama bence yoğun bir ilgi ama seçilim gibi konularla hiç alakası yok tabii ki ;D Gitara karşı olan aşkın genle, hormonla bir ilişkisi olamaz ne de olsa.

Edit: İmla.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: SrNimble - 21 Ocak 2017, 12:26:02
    Söyledikleriniz, olayın benim daha önce üzerine fazla düşünmediğim tarafıydı. Yeni bir bakış açısı, pratik yeni bilgiler gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
     Cinsel seçilim gibi olayları anladım, aşkın üreme olayına büyük katkısı olduğunuda; fakat merak ettiğim bir şey var ki, mesela iki kişiden birisinin kısır olduğu bir evlilikte bu evliliği ölüme kadar devam ettiren insanların hissettiği duygu diğerlerine göre farklı bir aşk falan mı? Sonuçta yolun sonunda neslin devamı yok ama bu insanlar birbirlerinden vazgeçmiyor.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 21 Ocak 2017, 12:29:44
O aşk değil, sevgi. Aşk ile sevgi arasındaki fark budur işte. Sevgi hormonla, genle alakalı değildir. Fiziğini beğendiğin birine aşık olabilirsin ama bu onu seveceksin anlamına gelmiyor.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: SrNimble - 21 Ocak 2017, 12:35:35
   Burada haklısın fakat söylediğin anahtar kelime olan seks bu iki insan arasında da (üreme olmadan) mümkün değil mi? Sonuçta buda bu iki kişinin arasında sevgiden fazlasının olduğunu göstermez mi?
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 21 Ocak 2017, 12:45:33
Seks her zaman üreme amacıyla yapılmıyor, evet. Bazen sadece sevdiğin kadının tenini hissetmek isteyebilirsin. Yine de sevgiden fazlasının olduğunu düşünmüyorum ben. Sevgiden fazlası ancak tutku, bağlılık olabilir. Aşk sadece bir başlangıçtır. İlişkinin devamı için gerekli değildir.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: SrNimble - 21 Ocak 2017, 12:49:23
   Aşk başlangıçtır ve ilişkinin devamı için gerekli değildir mi yoksa aşk başlangıçtır ve ilişkinin devamında var olmaz mı? Yani aşk sadece başlangıcı mı oluşturur?
    Tutku ve bağlılık; bunlar bizim aşkı tanımlarken kullandığımız bir takım sözcükler değil mi, ben mi yanlış biliyorum?
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 21 Ocak 2017, 12:59:04
Şimdi söyleyeceklerim benim kişisel görüşlerim. Evet, Aşk sadece başlangıçtır, ilişkinin devamı için gerekli olan şey sevgidir. İlişkinin devamında varolan şey de sevgi ve bağlılıktır. Tutku ve bağlılık ise aşkı tanımlarken kullanılıyor ama bence doğru değil. Tutkulu aşk diye bir şey olamaz. Zaten yazdıklarımı okuduğunda aşkı geçici bir şey olarak gördüğümü anlamışsındır. Yani ben aşkın tutkulu olabileceğini sanmıyorum.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: SrNimble - 21 Ocak 2017, 13:29:55
Psikolojide
Psikoloji aşkı bilişsel ve sosyal fenomen olarak gösteriyor. Psikolog Robert Sternberg bir formülle aşkı açıkladığını savundu. Psikoloğun aşk üçgen teorisi şöyledir; aşk üç bağdan oluşur bunlar: yakınlık, bağlılık ve tutkudur. Eğer bu üçünden biri yok olursa aşk biter. Aşk ilk önce samimiyetle başlar. Aslında en başlangıç aşaması hoşlanma ve beğenmedir. Sonra samimiyet ön plana çıkar. Daha sonra aşık olunan kişi ile gülüşmeler ve selamlaşmalar başlar. Sonra yakınlık ve sohbet başlar. İşte aşkın üç bağından biri oluşmuş oldu. Yakınlık kuruldu. Daha sonra arkadaşlık duygusu kazanılır. Eğer ona yeterince güven verdiğinizi anlamanızı istiyorsanız size sırrınızı açıklamasını bekleyin. Eğer sır veya özel bir paylaşımınız olduysa ikinci bağda kurulmuş demektir. Son aşama artık arkadaşlıkla olacak bir şey değil itiraf etmeniz gerekir. Onu sevdiğinizi ve hoşlandığınızı direkt söylemenize gerek yok. Bunu belirtebilirsiniz. Mesajla, çiçekle, sürprizler ile bunu açıklayabilirsiniz. Eğer gerçekten birbirinizi seviyorsanız son aşamaya geçebilirsiniz. Ve aşkın en son aşaması tutkuya geldik. Aşkın son ve yaygın şeklidir. Diğer adı ile cinselliktir. Günümüzde aşklar bu aşamalara uğramadan en son tutkuya ulaşmaktadır. Amerikalı psikolog Zick Rubin'e göre aşk kendi arasında üçe ayrılır: Romantik aşk, sahiplenici aşk, kullanılan aşk. Romantik aşk her iki tarafında tutku ile birbirine bağlı olduğu ve mutlu edici aşktır. Sahiplenici aşk bir tarafın diğer kişiye aşırı derece sahip çıkması ve onun her konuştuğu kişiyi kıskanması sonucu ortaya çıkar. Bazıları ölümle bitebilir. Kullanılan aşk ise genelde zengin kadın ve erkeklerin aşkını paraya çevirmektir. Kendisini seven adam veya kadının parası ile yaşamak olarak da tanımlanabilir. Psikolog Erich Fromm aşkın sadece duygudan ibaret olmadığını aynı zamanda aşkın davranış ve eylemlerle de belli olabileceğini vurgulamıştır. Aynı zamanda Fromm, aşkın bilinçli bir bağlılık olduğunu söylemiş ve sadece şehvetten oluşmayacağını dile getirmiştir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Aşk  eğer burada anlatılan, ünlü psikanalizcilerin ve her tür insanın görüşlerine bakarsan farklı bir bakış açısı kazanabilirsin. Söylediklerin gayet anlamlı ve olabilitesi var olan görüşler saygı duyarım. :)
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 21 Ocak 2017, 13:43:19
Bu psikolojik bir bakış. Benimki biyolojikti. Ama yine de paylaşımında çok doğru noktalar var. Yalnız psikolog arkadaş aşkın başlangıcı olarak beğenme demiş. Bazı insanlar iki insana birden aşık olabiliyor, yani iki insanı birden beğenebiliyor. Burada tutku, bağlılık nasıl olabilir?
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: SrNimble - 21 Ocak 2017, 13:58:07
    Haklısın psikolojik bir bakış fakat aynı sayfanın biyolojik kısmı anlatan konusuna baktığımda genel olarak hormonlardan ve etkilerden bahsedildiğini gördüğüm ve bu yazının konumuzla daha yakından ilgili olduğunu düşündüğüm için bunu kullandım, istersen biyolojik aşk konusuna da bakabilirsin verdiğim linkten.
     Yani sanırım psikolog arkadaşlara göre- benim anladığım kadarıyla- aşk bir yolculuk gibidir başlangıcı beğenmedir fakat bu tamamen aşkı oluşturmaz. Demek istediğim bütün bu koşullar tamamlandığında aşk da tamamlanmış olur. Yani beğenmenin yanında bağlılık ve tutkuyu da kapsadığında bu duygu gerçekleşir diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Alanna Mosnavi - 21 Ocak 2017, 15:01:16
@Guy Fawkes

Hmm... Her şey doğanın planına göre oynar diyorsun yani. Bizim biyoloji hocamız da böyle tanımlardı aşkı. Kaliteli gen üretme ve nesli devam ettirme amaçlı bir içgüdü olarak. Hatta daha da ileri gidip genelde daha yakışıklı/güzel görünümlü insanların daha zeki (dikkat çekiyorum, akıllı değil) olduklarını da söylerdi. Doğal seçilim ve kaliteli gen birikiminin bir sonucu olarak...

Peki eşçinselliği nasıl açıklayacaksın bu tanımlama ile? :D Onlar aşık olmuyor mu yani?

Üstelik tutku ve bağlılık niçin yalnızca bir kişiye karşı olsun ki? Bu onu tutku ve bağlılık olmaktan alıkoyar mı? Bir kişi birden fazla kişiye bağlanamaz mı?
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Sindella - 21 Ocak 2017, 15:05:19
Guy Fawkes, aşkla cinsel isteği karıştırmış sanırım veya bu onun görüşüyse kesinlikle saygı duyarım. Fakat burda bahsedilen aşk cinsel istek veya hormonların kontrol ettiği bir duygudan çok farklı olduğunu sanıyorum. Aşkı sekse indirgemek ve hormonlarla açıklamaya çalışmak insanı robotlaştırmak demek fakat bunları görmezden gelmek bazı gerçeklere göz yummak olur. Guy Fawkes'in söylediği gibi aşk, doğal bi seçilim sonucu insanların birbirine ilgi duyması olsa da aşkı bu dar alana hapsetmemek gerek . Aşk birçok farklı şeye duyulabilir ve edebiyatımıza ilahi aşk gibi birçok farklı ifadeler yer almış. Üstelik asexüal insanların da  aşık olabildiği zaten bilinen birşey. Bu tür aşkların da hormonel bir oluşum olduğunu sanmıyorum.   Bu tür farklı aşkları sevgiye bağlamak anlamsız olur çünkü sevgi aşkı kapsar, her aşkta sevgi vardır.
 Yine ilk yorumuma dönecek olursam aşk tehlikeli bir duygudur. Açıkçası 20-21 yaşından küçük insanların yaşadıkları kadına/erkeğe yönelik aşklarda gördüğüm kadarıyla bu duyguyu mutluluğa çevirebilmek çok zor. Bundan dolayı aşk en azından belli bir dönem olmaması gereken bir duygu.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 21 Ocak 2017, 15:34:41
Ben eşcinsellik ile ilgili olumsuz şeyler düşünüyorum, o yüzden aşkını bilemem; fazla girmeyelim o konuya.

Bağlılık ve tutku benim için tek kişiye karşı olur. Sevdiğin kız bugün senin elini, yarın başkasının elini tutkuyla tutacak, ister mısın böyle bir şey? Olaya sadece el ele tutuşmakla bakma. Birden fazla kişiye bağlanmış birine ben güvenmem. Duyguları gelişmemiştir zira.

Ben cinsel isteği karıştırmadım. Söylediklerim nesnel bilgilerdir. Aşkı hormonlarla açıklamak robotlaştırmak ise üzgünüm, hepimiz birer robot oluyoruz. Çünkü çoğu duygunun hormonlarla ilişkisi vardır. Ben insan ilişkilerindeki aşkı açıklamaya çalıştım.

Yalnız dediğin bir şey damarıma dokundu. Ben aseksüelim ve aşık olabilirim, hatta şevişebilirim. Önce aseksüeliği öğrenmeni tavsiye ederim. Bu bir seçim ve biz bu seçimle aşkı kendimize yasaklamıyoruz.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Alanna Mosnavi - 21 Ocak 2017, 15:55:42
^Sanırım cinsellikten uzak durmayı tercih etmek ile aseksüelliği karıştırıyor olabilirsin. Yaşadığım ortam ve arkadaşlarım arasında ve okul ortamında aseksüel olan birçok tanıdığım var. Aseksüel kişi öncelikle çekim hissetmez, cinsel arzu duymaz veya az duyar(ama bu da daha çok demiseksüelliğe kayıyor.)

Bana kendini yanlış tanımlıyorsun gibi geldi daha çok.

Tamam, birden fazla kişiye bağlılığın sence olamayacağını söylüyorsun ama aynı zamanda birden fazla kişiye bağlanmış birisinden bahsedip ona güvenemeyeceğini söylüyorsun. Demek istediğin bu kişinin aslında birden fazla kişiye bağlanmış olamayacağı mı?
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Rang Baru - 21 Ocak 2017, 17:31:27
Aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir
En sevdiğim tatlı kazandibidir
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 21 Ocak 2017, 18:28:41
Hiç istek olmaması psikolojik bozukluktur. Bunu ben değil, doktorlar söylüyor. Geçici ve sürekli diye ikiye ayrılır aseksüelik. Sürekli olan hormon salımından dolayıdır. Geçici olan psikolojiktir. Eğer bunların dışındaysa kusura bakma senin arkadaşlarının durumu normal değil.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Alanna Mosnavi - 21 Ocak 2017, 19:13:04
^Guy, hangi doktorların söylediğini bilmiyorum ama bu konuda yapılmış onlarca araştırma var, BBC'ninki de dahil olmak üzere. İnanmıyorsan aç araştır.

Üstelik aseksüelliğin sebebi de bulunabilmiş değil. Hormon yalnızca bir tahmin. Tıpkı genetik olduğu iddiaları gibi. Ama hormon testi yaptıran aseksüellerin çoğunda "normalin üstünde" eşey hormonu seviyesine bile rastlanabiliyor. Açıkçası hormon ile arasında belirgin bir korelasyon yok.

Hayır, böyle bir yorumda bulunmanın ne gereği vardı arkadaşlarım hakkında, güzel güzel tartışıyoruz işte. Kimin normal olup olmadığına karar verecek olan, teşhisi koyacak olan ne sensin ne de benim. Kaldı ki başımıza ne geldiyse "normal" diyerek insanları içine kapattığımız kutudan kaynaklanıyor. Kime göre normal, neye göre normal? Boş muhabbet bunlar...
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Guy Fawkes - 21 Ocak 2017, 19:18:19
Haklısın, arkadaşların için özür dilerim. Ancak diğer söylediklerim de benim bildiğim bilgiler. Doğru ya da yanlış. Onları savunmak istiyorum haliyle. Bahsettiğin araştırmalara bakacağım.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: Alanna Mosnavi - 21 Ocak 2017, 19:40:51
Neyse, ben de sorularımla fazla üstüne gittim sanırım :3 E tabi insan bildiğini düşündüğü şeyi savunmayı sever :) Benim yaptığım da buydu sonuçta.
Başlık: Ynt: Aşk ve Yaşam
Gönderen: bakirbukowski - 15 Aralık 2017, 04:25:08
Bukowski'den bir kesitle...

"seni sever miydi?

kendinin bir uzantısı olarak, evet.

sevgi başka nedir ki?

iyi bir şeye değer verecek kadar sağduyulu olmaktır. kan bağı gerekmez. kırmızı bir deniz topu ya da üzerine tereyağı sürülmüş kızarmış ekmek de sevilebilir.

tereyağlı kızarmış ekmeğe AŞIK olabileceğini mi söylüyorsun, Stirkoff?

her zaman değil, efendim. bazı sabahlarda, güneş ışınları belli bir açıdan gelirken belki. aşk habersiz gelir gider.

bir insanı sevmek mümkün mü sence?

iyi tanımadığınız biri ise belki. ben insanları pencereden seyretmeyi severim."