Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Güncesi => Tartışma Platformu => Konuyu başlatan: Bay_Karamsar - 14 Mart 2017, 16:29:15

Başlık: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: Bay_Karamsar - 14 Mart 2017, 16:29:15
Yazarların düşlerinden çıkan alemler, kelimelere dökülüp bizlere ulaşıyor ve zihinlerimizde yer ediyorlar. Domino taşı etkisi yaratarak, o kurgu dünyalar da zihnimizde başka dünyaları düşmede tetikleyicilik vazifesi görebilir. Kendi bilgi, arzu ve görüşlerimize göre ve “Acaba...? Keşke...? Şöyle olsa…? Nasıl olurdu...?” gibi soruların biçimlendirmesiyle, asıllarına yakın veya uzak kurgu diyarlar düşletebileceği görüşündeyim.

Sormak istediğim iki sorum var:

1. Bambaşka dünya kurguları okurken, onlara bağlı olarak kendi tasavvurlarınızın oluşup oluşmadığı?

2. Oluşmuşsa, hangi kitaptan, nasıl ve ne türden tasavvurlar?

Okuduğumuz kitapların dünyalarından ilham alarak kendi görüş ve yorumlarımızla tasarladığımız kurgu dünyalardan bahsediyorum. Esinlendiğinden ufak farklarla ayrılanından, tamamen bağımsızlaşanına kadar geniş yelpazede olabilirler. Karakterlerin yaşadıkları ve yaptıklarından tutun; o dünyanın kökenine ve yapısına kadar, az veya çok kendi yorumlarınız.

Birinci soruyu cevaplamış sayılırım. İkinci soruya cevabım, Yerdeniz Serisini okurken aklımda canlanan dünya oldu. Kabataslak haliyle aşağıdaki gibi:

Güneybatıdan adalar topluğu olarak okyanusa dağılmış kara parçaları, kuzeydoğuya gidildikçe yerlerini daha büyük kara parçalarına ve kıtalara bırakmakta. Güneybatıyla kuzeydoğu arasındaki karasal yoğunlaşmanın sebebiyse ejderhalar.  Evet, ejderhalar karaların yaratılmasında rol oynuyorlar. Kalıplaşmış görünüm ve özellikte anladığımız türden ejderhalar değiller. Genellikle suda ikamet eden, farklı karakter ve ahlak anlayışlarına sahip dev yılanlar. Zamanında kuzeydoğu ucundan başlayıp, okyanus tabanını yükseltip karalarla doldurmak için birbirleriyle yarışmaya başlamışlar. Güneybatıya doğru ilerledikçe, kendi aralarındaki kavgaları, sayılarının azalmasına ve bazı karaların batmasına sebep olmuş. Yorulup, birbirinden uzak noktalarda adalar oluşturarak oraların ve civarlarının sahibi olmuşlar.

O dünyayı oluşturan ve içine hayatı katan ise  Kozmik ejderha-yılan. Sonsuz okyanustan kendi kuyruğunu takip ederek doğarken, aradaki boşlukta da kozmik okyanusun kalıntılarından o dünya oluşuyor. O kalıntıda oluşan ilk iki şey, okyanus ve okyanus dibi. İlk varlıklarsa, önceden bahsini ettiğim yılan-ejderhalar. Onlara beceriksizce okyanus tabanından karalar yükseltirken, o dünyayı oluşturan kozmik yılan-ejderha dönmeye devam ederek önce okyanusun içinde hayatı başlatıyor. O dönmeye devam ettikçe, sudaki hayat karalara sıçrıyor. Bitkiler, böcekler, hayvanlar ve insanımsılar böyle oluşuyor; kozmik olan döndükçe değişim ve çeşitlilik kendini hissettirmeden devam ediyor.

Kozmik olanın dönüşüyle ilk yaratılmış olan yılan-ejderhalar, oluşturdukları son adanın ve çevresinin sahipleri olarak kalıyorlar. Kimisi acımasız, kimisi merhametli; kimisi adil, kimisi adaletsiz; kimisi çıldırmış, kimisi erdem dolu; güneybatıdaki adalar kuşağında hüküm sürüyorlar. İnsanların onlarla olan tarihleri ve ilişkileri de buna göre şekillenmiş. Kuzeydoğuda türeyen insanlar,  orada gelişip güneybatıya yayılmışlar. Kozmik yılan-ejderden haberdar olsalar da, onun çocuklarıyla çok sonra karşılaşmışlar. İnsanlar yayılmalarına devam ederken, sakınılması gerekenden sakınıp, sığınılacak olanın içini hoş tutmaya gayret göstererek adalar diyarına yayılmışlar. Yılan-Ejderhalar topluluğu insanlar için hayrı da şerri de içinde barındırıyor. Dilleri yok. O an ne yapıyorsa, ona göre niyeti ve yapacakları anlaşılabilir varlıklar. Bazen karakterlerinin aksi yönde de davranabilirler. O sebeple insanların her zaman tetikte olması ve onlara saygıyla yaklaşması icap ediyor.
    
Her ada halkının adet, gelenek görenek ve yaşam biçimi, yılan-ejderhalar ile kuşaklar boyunca inişli çıkışlı ilerlemiş ve ilerlemeye devam eden ilişkilerine göre şekillenmiş. Bazı güneybatılı adalılar, kuzeydoğu ucuna giden uzun ticaret yolunu erginlenme adetleriyle birleştirerek, varlıklı ailelerden gelen genç erkeklerini yolculuğa çıkartıyor. Yolculuktan kazasız belasız geri dönenler, diğer yol arkadaşlarıyla birlikte kurdukları ticari ve dostluk  bağları sayesinde toplum içinde saygınlık ve söz sahipliği kazanıyor.
Başlık: Ynt: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: Lordmuti - 14 Mart 2017, 20:10:06
Son zamanlarda baya kaliteli, güzel başlıklar açılıyor. Süpersiniz.

Worldbuilding işi benim çok sevdiğim bir şey. Ferepeci[*]frp, fantastik rol yapma oyunu[/*] olmaktan dolayı edindiğim güzel bir beceri olduğunu da düşünüyorum. Rol yapma oyunları oynamış ve özellikle oyun yöneticiliği yapmış kişilerin bir kısmında bir evren yaratma, mitoloji oluşturma, dünya yaratıp oyunlarını orada oynatma sevdası oluyor genelde.

Fantastik ve bilimkurgu okurken buna çok büyük önem veririm, sevdiğim kitapları da genellikle çok iyi birer evren yarattıkları için severim. Mesela gerçek dünyada geçen kurguları okumayı pek fazla tercih etmem, nedeni kitaplard bu dünya yaratma işinin olmaması olabilir. Şimdi düşününce kendi adıma böyle de bir çıkarımda bulundum :D

İlk soruya gelirsek, kesinlikle okuduğum her kitaptan bir şeyler alıp bunlarla oynarım zihnimde. Yazar neyi nasıl yapmış, bunu ben yapsam nasıl yapardım diye bir düşünürüm. Güzel bir kitap okuyup oradan esinlendiğim şeylerle yeni frpler yaptığım olmuştur.

İkinci soru içinse Hazreti Brandon Sanderson reyizin tüm kitapları diyebilirim. Herkes okusun, okumayan kendine fantastik edebiyat okuruyum demesin pls. Elantris bir ayrı, Sissoylu serisi "büyücülük"e getirdiği farklı bakış açısıyla başka bir yerde. Fırtınaışığı Arşivleri hem Cosmere anlamında hem de kendi özelinde bambaşka bir şeye doğru evriliyor zaten.

Sonra China Mieville derim, çok değişik kafalar açıyor. Her tür karanlık, punk fikri özellikle Yeni Crobuzon serisinden çıkarabilirsiniz.

Sergey Lukyanenko'nun Gece Nöbeti serisi, iyi-kötü savaşına çok farklı bir bakış açısı sunar. Belli bir süre okumuş ve klişe iyi-kötü savaşlarından sıkılmışsanız birebir. Kitabın felsefesi var, goygoy bir felsefe değil kaliteli bir felsefe hem de.

Geçenlerde okuduğum Brian McClellan'dan Kan Yemini ile başlayan Barut Büyücüleri serisi bana umut vaadeden bir şey oldu. Büyücülükle barutlu tüfekli tipleri, biraz da mutantları falan birleştirmiş. Değişik bir şeyler olmuş. İleride steampunk gibi bir şeye dönecek mi, ne olacak bilmiyorum ama bakalım görelim.

Bir de oyun söyleyeceğim, son dönemlerde gördüğüm bir şey bu da. Horizon: Zero Dawn. PS4 sahibiyseniz ve imkanınız varsa kesinlikle alıp oynayın. Grafikleri muhteşem ötesi, dünyası çok güzele benziyor benim gördüğüm kadarıyla. Ve en önemlisi ROBOT DİNOZORLAR VAR VE BUNLARI SÜREBİLİYORSUNUZ!!!11 Başka sözüm yok sayın hakim.

Şu anki hayatta ve merhum en sevdiğim iki yazar olan Hazreti Brandon Sanderson reyiz ve Sör Terry Pratchett'ı da öveyim bu vesileyle. Tamam Pratchett'ın İngiliz mizahı da beni vuran bir etmen ama Diskdünya tam anlamıyla muhteşem bir yer ya. Çok tatlı <3 Cosmere de emin adımlarla büyüyen bir evren, son derece orijinal konseptler üzerine kuruluyor. Reyiz hazretleri ne yapsa okurum zaten.

Bu iki yazarı örnek verdim ama bunlarla tanışmamdan daha öncesinde de dünya yaratma işini severek yapıyordum.  Ne kadar iyi yapıyordum onu bilemiyorum ama kendi çapımda takılıyorum işte. Hatta şu anda da üç dört yıldır içimde biriktirdiğim ilhamları birleştirip yeni bir evren hazırlamaya çalışıyorum. İşler güçler nedeniyle yavaş gitsem de zamanla içinde frp oyunları oynatılabilecek bir yer olacak inşallah.

Evrenim nasıl bir şey Bay_Karamsar gibi detaylı bahsedemeyeceğim, şu an çok taslak aşamasında. Ama klasik elfli cüceli bir şey olmayacak, değişik fikirlerim var. Üşenmezsem forumda kısa bir frp oynatmak da istiyorum. Bakalım, kısmet her şey.

Dağınık bir yazı oldu, umarım kafanız çok bulanmaz. Yazarken kafam biraz dağınıktı, geri dönüp eklemeler yaptım. Goodreads'i açıp neler okuduğuma baktım vs.
Başlık: Ynt: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: milenya - 14 Mart 2017, 21:14:19
1. Bambaşka dünya kurguları okurken, onlara bağlı olarak kendi tasavvurlarınızın oluşup oluşmadığı?
 
 Ben Rıhtımdaki bir tartışma konusundan bile kendi kafamda bir toplum kültürü oluşturabilen biriyim. Bu sorunun açıklaması zaten ikinci soru hemen ona geçeyim efendim.

2. Oluşmuşsa, hangi kitaptan, nasıl ve ne türden tasavvurlar?

Biraz kendi içime kapandığım şu sıralar sürekli yazıyor ve okuyorum lakin kafamdaki büyük işi tamamlamak için bir çok bahane uydurup tekrar küçük parçalara yöneliyorum. Bu da büyük ölçüde yaratıyor olduğum evreni hala yaratıyor oluşumun sebebi, en azından yazıya dökülenden bahsediyorum. Kafamın içindekilerden bahsetmek rıhtım suyunu bulandırabilir zira :)

Çok sık polisiye okuduğum sıralar insana en büyük zararın yine insandan geleceği fikri baskındı yarattığım dünyada. İki farklı ırkı kapıştırmazdım ki hala yapmıyorum sevmiyorum öyle çok ırk. Şu sıralar da polisiyeye dönmüş durumdayım ama onun sebebi farklı. Neyse, bilimkurgu ve garip kurgular özellikle bana şunu kazandırdı: İnsanın ayağını kaydırmaya çalışan ana faktörlerden biri de içinde bulunduğu evren. Mieville bunu güzel yapar mesela: Tork vardır, sadece sınırında iki saniye bulunduğunuz için sizi ölmekten beter edebilir. Bilim-kurgu kitapların çoğunda uzay koşulları en büyük düşmandır. Bundan çok etkilenmiş olacağım ki yarattığım evren sadece hava kirliliği ile ömür ortalamasını 15 yaş düşürür cinsten.

İkincil olarak yine kültür ve yaşam biçimi (etik) insanı kurguda çok ince işçilik gerektiriyor. Freudçuyuz en nihayetinde toplum bilinci konusunda kendisi belkide kafamdaki bazı temel noktaları dolduran kişidir. Bulunduğun toplumun yasakları seni aynı şekilde öldürebilir ya da daha kötüsü. Eski toplumlarda ensest konusundaki yasakların çığrından çıkıp anne ile oğlunun, oğlan beş altı yaşına geldiğinde hiç görüşmemesinden, baba ile kızında aynı duruma düşmesine sebep olmuştur. Benim bu konuda yazdığım yığınla küçük öykü ve not var, yakın zaman belki atarım günceye ama kısaca insanların umursamazlık eşiğinin büyümesi ne kadar zalimce olabilir diye düşünmüştüm. Kendi dünyamdan örnek verirsem birinin yan komşusunun karısını dövüp, ona zorla, şiddetle sahip olduğunu bilmesi ya hiç umurunda olmaz, ya bundan kendi sadistik keyfini çıkarır ya da buna üzülüp sineye çeker.

Kendimi kaybettim biraz, yanda 5-6 word dosyası açık nelerden bahsetsem başka diye bakınıyorum. Çok dağılmadan etkilenmeyişimden bahsedeyim. Yukarıda da lafını etmişim, lordmuti' de söylemiş. Elf, cüce, sadece dünyayı ele geçirmeye ya da yok etmeye çalışan uzaylılar, iyi ve kötünün en basit haliyle harmanlanması karşılaştığım ve eserimden uzak tuttuğum şeyler. Daha yeni portalda bahsi geçen Hava Uyanıyor'un ön okumasını yaptıktan sonra o kadar bilindik gelmişti ki her şey direk kafamda bitirivermiştim kitabı.  Bu da ikinci sorunun farklı bir izdüşüm cevabı olsun. (2.5 Oluşmamışsa, hangi kitaptan, nasıl ve ne türden tasavvurlar?)
Başlık: Ynt: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: Bay_Karamsar - 14 Mart 2017, 22:25:33
Alıntı yapılan: milenya
2.5 Oluşmamışsa, hangi kitaptan, nasıl ve ne türden tasavvurlar?

Şey... Soruyu biraz daha açabilir misiniz? Tam kavrayamadım :-[
Başlık: Ynt: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: milenya - 15 Mart 2017, 00:21:37
Başka kurgulara bağlı olarak oluşmayan -oluşturmak istemediğimiz- tasavvurlardan söz etmek istedim, onları sürekli okur ama artık yaratıcı bulmadığımız için hayal dünyamızın figüranları haline getiririz daha fazlası değil. Elf, cüce, sadece dünyayı ele geçirmeye ya da yok etmeye çalışan uzaylılar vb.

Kısaca biraz daha açayım. Elfler asil, atik ve zarif bir ırk ve biz bunu bu şekilde yığınla kitaptan okumuş olabiliriz. Artık bu o kadar yaygınlaştı ki içinde hayal gücü barındırmayacak kadar banalleşti. Bunları şahsen kendi kurmaca evrenime pek sokmuyorum, kopyala yapıştır gibi geliyor. Bunun gibi içine çekildiğimiz lakin türetmek konusunda tüm heyecanını yitirmiş tasavvurlardan bahsetmek istedim.

Yukarıdaki halini bir ara elleyip düzelteceğim gerçekten pek anlaşılır olmamış ama umarım ne demek istediğimi şimdi anlatabilmişimdir.  :aww

Not: Elflerin yaratıcılıktan yeteri kadar nasibini aldığını değil, zarif ve atik bir ırk olarak gösterilmesinin artık genelleştiğinden bahsettim.
Başlık: Ynt: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: Bay_Karamsar - 15 Mart 2017, 00:38:21
Tamamdır. Anladım galiba: Çok kullanıldığı için artık sıkıcılaşan bir aşinalık hissi veren, klişeleşmeye yüz tutmuş temalar mı? Yeni bir şey üretmeye kalkınca bile akla ilk üşüşen tasavvurlar?
Başlık: Ynt: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: milenya - 15 Mart 2017, 00:50:34
Galibası yok %100 anlaşmışız.  :)
Başlık: Ynt: İçine Çekildiğimiz Diyarlardan Türettiğimiz Kendi Diyarlarımız
Gönderen: Bay_Karamsar - 15 Mart 2017, 22:43:49
@Lordmuti:
Alıntı yapılan: Lordmuti
Evrenim nasıl bir şey Bay_Karamsar gibi detaylı bahsedemeyeceğim, şu an çok taslak aşamasında.

Çok zorlamaya da gerek yok efendim. İki soruyu da kendi tarzınızda cevapladınız zaten :)

@milenya: 2.5'uncu soru için; genişçe bir, belli bir tür yazımında sıkça karşılaşılan, kemikleşmiş veya ilk akla gelenler listesi çıkartılırsa, onun içerisinde cevapları aranabilir belki.

Ben daha çok, klişe veya özgün, okuduklarımızdan yola çıkarak kurgu diyarlar oluşturma güdüsüne odaklanmıştım.