Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Edebiyatı => Çizgi Roman & Manga => Konuyu başlatan: Dúrgonath - 10 Nisan 2010, 20:37:17

Başlık: The Sandman
Gönderen: Dúrgonath - 10 Nisan 2010, 20:37:17
(http://i33.tinypic.com/10cubtz.jpg)

Tanrı olmayan, ve tanrılar insanları düşlemeden önce de varolan, ve son tanrı ölünce de varolacak olan yedi varlık vardır. Bu yedi varlık, biz kalplerimizin derinlerinde varolduklarına inandığımız için yaşarlar.

Sandman. Neil Gaiman adlı tanımlanamayan insansı cismin muhteşem yaratılarından sadece biri (diğerleri için; bkz. The Black Orchid, Coraline, Mezarlık Kitabı, American Gods vs vs vs.)

Şöyle söyleyeyim; bu çizgi roman serisi 90'ların simgelerinden biridir. En azından Dünya'nın öteki ucunda. Neredeyse yayımladıkları her işi mükemmel sıfatını hakeden Vertigo'nun da en ünlü dizisi. World Fantasy Award'ı alnının akıyla kazanmayı başarmış bir sayıyı barındırır.

Temelleri 70'lerde DC bünyesindeki Sandman (ilgilenenleri şuraya alayım: http://en.wikipedia.org/wiki/Sandman_(DC_Comics) (http://en.wikipedia.org/wiki/Sandman_(DC_Comics)), burada kapakları görünen iki karakteri de bu dizide yan karakter olarak görebiliyoruz) isimli bir çizgi romanı Neil Gaiman'ın yeniden yorumlamak istemesine dayanan serimiz 89-96 arası yayımlanmış 75 sayıdan oluşuyor. Bu 75 sayı, Endless ailesinden Dream (Morpheus, Kai'ckul, Oneiros...), yani Rüyalar Alemi'nin Efendisi'nin bir kült tarafından 70 yıl boyunca hapsedilip kaçışından sonra yaşadıklarını, ve bazen de çok eskiden olmuş olayları (A Dream Of Thousand Cats mesela, şu ana kadarki favori sayım) göz alıcı bir şekilde anlatıyor.

Seri Türkiye'de Arkabahçe Yayıncılık tarafından çevirilmiş 11 kitap halinde (hepsi çevirildi mi emin değilim, ve zaten bulmak da zor. E-book'a talim.) bulunuyor. Bunlar sırayla:


Sanırım çok konuştum, belki de seriyi tamamına erdirince adam gibi bir bölüm haline getirebilirim bu konuyu.

Bence durduğunuz kabahat, bir şekilde edinin ve derhal okuyun! Ve Dave McKean'in muhteşem kapak tasarımlarına, dünyanın en iyi çizerlerinin çizgilerine hayranlıkla göz gezdirin. Film izler gibi.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: TheWaLL - 12 Nisan 2010, 21:37:41
En yakın zamanda okumak istiyorum.Biraz pahalı ama değer sanırım :) Türkçe baskısının kaliteli olmadığı şeklinde yorumlar okudum doğrumudur?
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Dúrgonath - 13 Nisan 2010, 17:41:48
Eh, doğal olarak vertigo'nun ciltlerinin kalitesinin yanına yaklaşamıyor, ama dikkatli kullanırsan hayatta kalırlar. Spawn'ın ciltleri hayatımda gördüklerimin en berbatıydı. Üçü de dağıldı ühü. Çeviriler de biraz yarım yamalak ama o kadar göze batmıyor.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Elijah - 20 Nisan 2010, 20:05:21
Güzele benziyor.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Erymnys - 15 Şubat 2011, 22:54:31
ilk ciltlerin basımları bir daha yapılmayacak diye duymuştum. artık sahaflara kaldı bulma işi, hoş sahafa düşecek şeyler de değil bunlar.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: jericho909 - 18 Şubat 2011, 23:48:37
Ah, içime oturan serilerden birisidir Sandman serisi. Hep okumak istedim, bulamadım. İnternetten temin edilebiliyorsa anında almayı planlıyorum.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Dúrgonath - 20 Şubat 2011, 00:18:33
İnternetten temin edilebiliyorsa anında almayı planlıyorum.

idefixé'ye yahut Vertigo'nun internet sitesine veyahut Amazon Books'a bakmayı deneyebilirsin.[*]Ya da isohunt'a, vicdanına kalmış.[/*]
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Erymnys - 04 Nisan 2011, 18:23:39
ilk ciltlerin basımları bir daha yapılmayacak diye duymuştum. artık sahaflara kaldı bulma işi, hoş sahafa düşecek şeyler de değil bunlar.

son aldığım duyum eski ciltlerin baskıda olduğu ve nisan-mayıs gibi raflarda yerini alacağı. ne kadar doğru bilemem.
Başlık: Sandman 8. ve 9. Cilt Raflarda!
Gönderen: Fırtınakıran - 22 Nisan 2011, 14:15:14
(http://i363.photobucket.com/albums/oo79/kayiprihtim/sandman/sandman-8-9-top.jpg)

Neil Gaiman'ın popüler çizgiroman serisi Sandman'in sekizinci ve dokuzuncu cildi, Dünyaların Sonu ve Merhametliler adıyla raflardaki yerini aldı!

Sekizinci cilt Dünyaların Sonu'nda bir gerçeklik fırtınasının girdabına kapılmış, zaman, söylenceler ve hayallerin yolcuları, Dünyaların Sonu'ndaki bir hana sığınırlar. Chaucer'in Canterbury Öyküleri'nin geleneğine uygun olarak fırtınanın dinmesini beklerken gittikleri yerlerin, gördükleri şeylerin ve düşlerinin öykülerini anlatırlar.

Dokuzuncu cilt Merhametliler'in konusu ise şöyle:

Bir sürü isimleri vardı: Erinyesler, Eumenidesler, Diraeler, Öfkeliler. İntikamın, affetmezliğin ve durdurulmazlığın temsilcileri: cezalandırmak için aradıkları suç kanla yıkanıncaya kadar durmazlar. Merhametliler, Lytha Hal bebeği Daniel ondan alınınca onlara gider ve Ebediler'den Düş onların hedefi olur. Ama annenin kederi ve boyun eğmez öfkesinin arkasında daha karanlık güçler iş başındadır ve onlar sonunda Düş Diyarı'nda daha önce kimsenin görmediği bir fedakarlık isteyecektir.

Çevirilerini Egemen Görçek ve Fulya İçöz'ün yaptığı çizgiromanların sekizinci cildindeki önsözü Stephen King, dokuzuncu cilttekisini ise Frank McConnell yazmış. Detaylı künye bilgileri için buraya (http://www.kayiprihtim.org/portal/sandman/#8) tıklayabilirsiniz.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Dúrgonath - 22 Mayıs 2011, 21:19:26
Eski ciltler basılıp satışa çıkarılmış gibi görünüyor.
Bugün kendi kitapçımda gördüm, bayağı bir cilt vardı. Birinci cildi göremedim ama iki, üç ve sekiz ile dokuzuncuları gördüm.
Gazamız mübarek olsun. Baskıları da biraz daha kaliteli gibi duruyor.
Başlık: Sandman 10. ve 11. Cilt Çıktı!
Gönderen: Fırtınakıran - 14 Haziran 2011, 19:42:37
(http://i363.photobucket.com/albums/oo79/kayiprihtim/sandman/sandman-10-11-top.jpg)

Neil Gaiman denilince, şüphesiz akla ilk gelen eserlerinden biri Sandman'dir. Kendisinin magnum opusu olarak kabul edilen ve Neil Gaiman için de çok ayrı bir yere sahip olan Sandman serisinde nihayet 10.cilt Uyanış ve son cilt olan Ebedi Geceler piyasaya çıktı!

Ne mutlu ki Türk okurları, Sandman'den aldığı tadı tatlı bir son ile noktalamaya hak kazandı!

Alıntı
"İşte çizgi roman budur; ciddi bir sanatla desteklenen güçlü, garip öyküler…"
       -New York Post-

    "Gaiman’ın mükemmel dönüşü…"
    -The Washington Post-

    "Gaiman’ın romanlarının okurlarının Sandman’i keşfetmesinin tam zamanı; tabii henüz keşfetmeyen kaldıysa…"
    -The Guardian-

Uyanış'ta, kadim tanrılar, eski dostlar ve düşmanlar, Düşler'in eski Kral'ını anmak için toplanıyorlar ve Ebediler'in Morpheus'unun uzun öyküsü sona eriyor. En garip uyanışlardan birinin ertesinde Morpheus'un yankıları aksediyor ve ölmeyi reddeden bir adama, düşler çölünde kaybolmuş Çin'li bir alime ve kendi alacakaranlık yıllarında Sandman'a olan son yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olan yaşlı William Shakespare'e dokunuyor…

Yedi fasikülden oluşan son ciltte ise Ebediler'in birer öyküsü yer alıyor.

Çevirilerini Egemen Görçek ve Koray Özbudak'ın yaptığı çizgi romanların tanıtım ve künye bilgilerine buradan (http://www.kayiprihtim.org/portal/cizgi-roman/sandman/#10) ulaşabilirsiniz.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: - 27 Aralık 2011, 14:51:53
Sandman 1 - Düş Müziği...

Hayallerimin ötesinde birşey çıktı, betimleyemiyorum...
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Daarlan Gardan - 05 Ağustos 2012, 05:24:10
Bende çizgi romandan alıntı sıkıştırayım o zaman araya ;

L: ''Ve ölümlüler! Soruyorum sana. Neden? Söyle bana neden?''
M: ''Ne neden ilk düşen?''
L: ''Bütün önemsiz başarıları için neden beni suçluyorlar? Sanki bütün günümü onların
omuzlarına tüneyip, aslında iğrenç buldukları bir hareketi zorla yapmalarını sağlayarak
geçiriyormuşum gibi benim adımı anıp duruyorlar. 'Şeytana uydum.' Bir tanesini bile hiçbir şeye
kışkırtmadım. Asla. Kendi küçük hayatlarını kendileri yaşarlar ben onlar adına onların
hayatını yaşamam. Ve sonra ölüp buraya gelirler. Ve acıya ceza çekmeye karşı duydukları arzularını doyurmamızı beklerler. Onları Nuraya ben getirmiyorum. Sanki etrafta dolanıp ruhları satın alıyormuşum gibi hakkımda konuşuyorlar. Pazar yerindeki balıkçı kadınım sanki, Bir kere bile durup kendilerine neden diye sormuyorlar. Benim hiçbir ruha ihtiyacım yok. Hem birisi bir ruha nasıl sahip olabilir ki? Hayır onlar kendilerinden mesuller. Sadece bununla yüzleşmek zorunda olmaktan nefret ediyorlar.  Evet ben başkaldırdım. Çok uzun bir zaman önceydi. Ama o tek hareketin cezasını daha ne kadar çekeceğim? Artık bitti. Hepsini uzaklara gönderdim. Cehennemin bütün sakinlerini.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Erymnys - 08 Ağustos 2012, 00:52:21
Yarın itibariyle ikinci cilde başlayacağım.
İlkini bitmesin diye okumaya kıyamayıp yavaş yavaş okumuştum, öyle birşey.
Başlık: Ynt: The Sandman.
Gönderen: Daarlan Gardan - 16 Ağustos 2012, 00:09:18
Comic-Con'da seriye yeni bir kitap ekleneceğini açıkladı Neil Gaiman. Hayırlı, uğurlu olsun!
Başlık: Sandman Çizgi Roman Sayfalarından Beyaz Perdeye Transfer Oluyor
Gönderen: Denaro Forbin - 19 Aralık 2013, 18:49:30
(http://www.kayiprihtim.org/portal/gorsel/sandman.jpg)

Gün geçmiyor ki yeni bir çizgi roman iki boyuttan kurtulup üçüncü boyuta ulaşmasın. Çizgi romandan sinemaya uyarlananlar kervanına bu defa ne bir süper kahraman, ne de bir süper kötü katılıyor. Bu kez gelen isim Sandman (http://www.kayiprihtim.org/portal/seri/sandman//)!

Neil Gaiman (http://www.kayiprihtim.org/portal/yazar/neil-gaiman//) denilince aklınıza pek çok eseri gelebilir, ama onu Gaiman yapan şüphesiz ki yaratıcılığının doruk noktasına ulaştığı Sandman serisiydi. Ancak sürprizler bununla da bitmiyor! Özellikle Inception, 500 Days of Summer, Batman: The Dark Knight Returns ile adından söz ettiren Joseph Gordon-Levitt’in de filmde olacağı kendisi tarafından onaylandı.

Geçtiğimiz pazartesi Joseph Gordon-Levitt (https://twitter.com/hitRECordJoe/) kendi Twitter sayfasında şöyle bir mesaj yayınladı:

Alıntı
Bayanlar ve baylar; David Goyer, Warner Bros ve Neil Gaiman ile  SANDMAN’de çalışmaktan son derece onur duyuyorum. #Prelude (https://twitter.com/search?q=%23Prelude&src=hash/)

(http://www.kayiprihtim.org/portal/gorsel/joseph-gordon-levitt.png)

David Goyer tarafından uyarlanacak filmin prodüktörlüğünü Warner Bros. üstleniyor. Joseph Gordon-Levitt ise sadece oyuncu olarak değil, yönetmen koltuğuna oturacak gibi görünüyor.

Ünlü oyuncunun tweet’inde kullandığı #Prelude (https://twitter.com/search?q=%23Prelude&src=hash/) hashtag’inin de Warner Bros. tarafından önerildiği gelen duyumlar arasında. Çünkü Sandman’i tek bir filme sığdırmak yerine bir film serisi yapma yolunda ilerlemeyi düşünüyorlar. Elbette Sandman serisinin ilk kitabı olan "Preludes & Nocturnes. (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitap/dus-muzigi//)" adının da bu hashtag de katkısı yok değil.

Warner Bros. büyük bir taşın altına elini koymuş durumda. Bu defaki uyarlama hiçbirine benzemiyor. Heyecanımız dorukta!
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Sayhh - 19 Aralık 2013, 21:21:43
Bu film olayı günün en iyi haberi oldu. 5. ve 6. ciltler de yeniden basılır artık, eski Türkçe baskılarını bulmak mümkün olmuyordu.
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: mit - 30 Ekim 2016, 13:39:54
(https://1.bp.blogspot.com/-ZahJxJSrp_g/WBXMKGVTa9I/AAAAAAAAFA4/ENkmes2zB4M0_I8NNpkgjHEFaQCMkdt7ACEw/s1600/sandman-1-ust.jpg)

İthaki Yayınları'ndan çıkan Prelüdler ve Noktürnler'i okudum ve böylece ben de Sandman'i okuyanlar kervanına katılmış oldum. Tek kelimeyle muhteşemdi!

Sandman konu olarak Avrupa folklörünün bilindik figürlerinden biri olan ‘Düşlerin Efendisi’ni alıyor merkezine. Kendisi insanların üzerine büyülü bir kum döken ve güzel rüyalar görmelerini sağlayan bir karakter olarak geçer masallarda. Hatta o kadar popülerdir ki şarkılara, filmlere ve romanlara konu olmuştur birçok kez. The Chordettes grubunun Mr. Sandman (https://youtu.be/umfRT7MgTu0) (1954) adlı parçasını mutlaka duymuşsunuzdur. Tabii Metallica’nın Enter Sandman şarkısını da unutmamak lazım…

Mitoloji ve gerçek dünyayı bir araya getirmeyi çok seven Neil Gaiman da işte tam da bu efsaneyi alıp “Ya Sandman gerçek olsaydı? Ya tüm mitolojiler ve çizgi roman evreni bizim dünyamızla bir şekilde ilintili olsaydı?” sorusundan yola çıkarak Düşler Efendisi Morpheus’u tasarlamış. Evet, o Morpheus. Hani Yunan mitolojisinde uyku tanrısı olan… Anlayacağınız daha ilk adımda türleri aynı potada eritmeye başlamış yazarımız.

Sandman, Düş, Rüyalar Efendisi, Morpheus… pek çok farklı ismi var bu beyaz tenli, uzun siyah saçlı ve yankılı sesli kahramanımızın. Kendisi (adından ve şimdiye dek anlattıklarımdan da anlayacağınız üzere) rüyalar âlemine ve tüm düşlere hükmeden, hatta onları yaratan kadim ve ölümsüz bir varlık. Altı tane de kardeşi var Düş’ün: Kader, Ölüm, Yıkım, İhtiras, Umutsuzluk ve Hezeyan. Kendilerine “Sonsuzlar” diyen bu yedi ölümsüz varlık düş ile gerçekliğin, mitoloji ile tarihin, cennet ile cehennemin, hatta periler diyarının bile iç içe geçtiği, apayrı bir düzlemde, hepsinde birden aynı anda varolabiliyorlar.

Çizgi romanımız sapkın bir okült liderinin Birinci Dünya Savaşı sırasında Ölüm’ün yerine yanlışlıkla Düş’ü yakalamasıyla ve yüz yıla yakın bir zaman boyunca onu bodrumunda hapsetmesiyle başlıyor. Bu süre zarfında düşlerden mahrum kalan dünya bir sürü tuhaf olay yaşanıyor: uyuyup da bir daha uyanamayanlar, rüya göremeyenler, hiç uyuyamayanlar… Sandman sadece esir düşmekle kalmıyor, aynı zamanda kendisi için çok önemli olan üç eşyası da esareti sırasında farklı ellere geçiyor: maskesi, kum torbası ve rüya cevheri. Düşlerin Efendisi bir şekilde serbest kalmak, intikamını almak ve kendisinden çalınanları bulmak zorundadır. Ama nasıl?

Açılış hikâyesi daha ilk sayfalarından gerek çizimleri gerek karakterleri gerekse de konusuyla bilindik çizgi romanlara benzemediğini yüzünüze bas bas bağırıyor. Hellboy’a ilham verdiği çok bariz olan Lovecraftvari atmosferi sizi hemen sarıp sarmalıyor. Hem gerçek dünyanın mitolojilerini hem de DC evrenini başarıyla bir araya getirmesi de sizi âdeta mest ediyor. Örneğin Jack Kirby ve Joe Simon’ın 1974 yılında DC Comics için tasarladığı, uyku gazı püskürten silahıyla kötü adamları uyutan The Sandman adlı klasik süper kahramanın, ya da gerçek adıyla Wesley Dodds’un aslında bu uykusuzluk dönemi sırasında baş gösteren tuhaflıklar nedeniyle ortaya çıktığı söyleniyor birkaç karede. Böylece Morpheus’un gerçekliğine bir kat daha ilave edilmiş oluyor ustalıkla.

(https://1.bp.blogspot.com/--QBn3uS88l8/WBXMg2K6FRI/AAAAAAAAFBA/bQNn1lcp_NA6I_jAldNdHxAD8uS4YNh7ACEw/s640/Sandman-Morpheus-1.jpg)

Daha sonraki bölümlerde enfes bir Habil ile Kabil yorumu ve insanı dehşete düşüren bir Cehennem tasviri karşılıyor bizleri. Konuyu çok fazla açık edip tadınızı kaçırmak istemiyorum ama “Cehennem’in efendisi kim?” sorusuna üç farklı mitolojiyi birleştirerek verilen cevabın cidden zekice olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Sandman’in bir iblisle giriştiği söz düellosunu nasıl kazandığını da her fantastik veya çizgi roman okuru mutlaka görmeli diyor ve fazla ayrıntıya girmekten itinayla kaçınıyorum.

İnişli çıkışlı hikâyeleri yok muydu peki? Vardı elbette. Gaiman’ın da cildin sonunda da itiraf ettiği gibi acemilik dönemi işleri, ilk adımlar bunlar. Mesela her ne kadar John Constantine’i çok sevsem de onun bulunduğu bölüm ve DC evreniyle Sandman’i birleştirmeye çalışan bir sonraki macera o kadar da iyi değildi. Öte yandan âdeta bir Stephen King romanından fırlamış gibi olan “24 Saat” adlı öyküyse ürkütücü bir güzelliğe sahipti. Ve tabii ki Ölüm’ü ilk kez gördüğümüz “Kanatlarının Sesi” adlı kapanış hikâyesi de öyle… Bu macera Gaiman’ın kendi tarzını buluşunu da müjdelemiş âdeta.

Sandman’i okurken bu kadar büyük bir haz almamın başlıca nedenlerinden biri de hiç şüphesiz yetkin bir çeviriye ve editörlüğe sahip olmasıydı. Daha önce İçeriden Ölmek (Robert Silverberg) ve Eve Dönüş (Ray Bradbury) gibi eserlerde akıcı ve kusursuza yakın çevirisiyle gönüllerimize taht kuran Elif Ersavcı ortaya yine harika bir iş çıkarmış. Koca ciltte tek bir hataya rastladım, onun da hata olup olmadığından tam emin değilim doğrusu. Constantine’in konuşma balonlarından birinin yarısı İngilizce olarak bırakılmış; “I ain’t no mark for the venus of the hardsell,” diyor tam bu kısımda. Yani Constantine’in Hellblazer adlı çizgi-roman serisinde kahramanımızın kurduğu punk grubunun ilk ve tek parçasının nakaratını söylüyor. Neden bu lafı telaffuz etmiş, niçin bu şekilde çevrilmeden bırakılmış bilmiyorum.

Hemen onun ardından çağırmak/seslenmek (call) ile ilgili ufak ama zor bir kelime oyunu var. Orada da mecburi istikamet izlenmiş, olur o kadar. Bunların haricinde fevkaladenin fevkinde, dört dörtlük bir Türkçeleştirme olmuş. Kendisi de sıkı bir Neil Gaiman hayranı olan Elif Ersavcı hem akıcı bir çalışma koymuş ortaya hem de yazarın şiirsel dilini korumayı başarmış. Tabii editörü Alican Saygı Ortanca’nın katkılarını da unutmamak gerek…

Hani bazı çizgi romanlar vardır, onları diğerleriyle aynı kefeye koymaya gönlünüz elvermez. Mesela V For Vendetta. İşte Sandman de onlardan biri. Sadece çizgi roman severlerin değil, tüm fantastik okurlarının okuması gereken bir eser… Devamını heyecanla bekliyorum!
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Elendil_XX - 09 Kasım 2016, 22:18:29
Biri İthaki'yi durdursun  :blink. Daha bugün "2. cilt ne zaman çıkacak acaba yaa :(" diye içimden geçiriyordum ki, cevabı almak için idefix yenilere bakmam yetti.

2. cilt "Bebek Evi" ön siparişte:
http://www.idefix.com/Kitap/Sandman-1-Bebek-Evi/Neil-Gaiman/Cizgi-Roman/urunno=0000000720901


Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: tormund - 09 Kasım 2016, 22:44:55
İthaki bu ara iyi çalışıyor. Peş peşe bombaları patlatıyor. Umarım tuhaf kurgu türünde bir kitap da görürüz yakın zamanda.
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Kasım 2016, 20:09:28
Her ay bir Sandman cildiyle mi karşılaşacağız acaba? İthaki'nin yavaş olmasını beklemiyordum. Ama bu kadar hızlı olmasını da beklemiyordum öte yandan. Nazar değmesin :)

İlk cildi bitirdim. Üç cadıdan Kader'in tereddüt ettiği kısım niyeyse hem güldürüp hem tedirgin etti. Son bölümden bir önce dedim, "Eğğ? Şimdi ne olacak?" Kitabın geneli dikkat çekici zaten ama Ölüm'ün yüzünü gösterdiği kısım özellikle dikkat çekici. Sandman okumadığım halde kendisinden tırstığım Ölüm, Rüyalar Lordunu kendine getirdiği gibi beni de sonraki ciltleri beklemeye yöneltti.
Spoiler: Göster

Rüya'nın Ablasının Ölüm olması çok manidar. Uykuya da bir tür ölüm denmiyor mu bazen?
Rüya Lordunun macerasının, dünyanın en curcunalı yüzyılının başlamasıyla aynı zamana denk düşmesine ne demeli?

Gelsin ikinci cilt.
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: ronin47 - 25 Kasım 2016, 22:14:50
Fuarda birinci cildin bi kopyasını daha aldım, böykece elimde Tr basılmış butun edisyonların bi kopyası oldu. Niye mi, çünkü Sandman buna değer...
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: kasim444 - 25 Kasım 2016, 23:02:15
Sandman ilk cildini bitirdim en bi sevdiğim yer ise cehennemden çıkarken ettiği laftı yanlış hatırlamıyorsam "Ne gücü kalırdı cehennemin , buraya hapsolanlar cenneti düşleyemese" .Bu anı hatırlıyorumda yüzümde ufak bi gülümseme oldu sonrada düşündürdü tabi :).Bakalım 2. ciltte kargoda nasıl maceralarla karşılaşacağız.
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bozhermes - 25 Kasım 2016, 23:15:39
Sandman candır. :) Arkadaştan ödünç alıp okumuş ve bayılmıştım. Dualarım kabul oldu hem Sandman hem de Borges'in Babil Kitaplığı serisi basılıyor. Ve Pratchett de var elbet. Vakıf ne durumda olacak ya da olacak mı acaba?
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: kasim444 - 25 Kasım 2016, 23:38:52
Sandman candır. :) Arkadaştan ödünç alıp okumuş ve bayılmıştım. Dualarım kabul oldu hem Sandman hem de Borges'in Babil Kitaplığı serisi basılıyor. Ve Pratchett de var elbet. Vakıf ne durumda olacak ya da olacak mı acaba?
Konu dışına çıkıyoruz ama yinede bildiklerimi aktarayım.Kitap fuarında aldığım duyumlara göre Asimov'un yayın hakları ile ilgili sorun çözülmüş .Top ithaki'de onlar ne kadar öncelik verirse o kadar Asimov göreceğiz demektir .Çok güzel bir başlangıç yaptılar kitap olarak hepsini sırasıyla basarlar umuyorumki robot > imparatorluk>vakıf kitapların okuma sıralamasıyla ile ilgili bir sürü kargaşa olsada yeterki basılsın  :P
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bozhermes - 25 Kasım 2016, 23:54:38
Sandman candır. :) Arkadaştan ödünç alıp okumuş ve bayılmıştım. Dualarım kabul oldu hem Sandman hem de Borges'in Babil Kitaplığı serisi basılıyor. Ve Pratchett de var elbet. Vakıf ne durumda olacak ya da olacak mı acaba?
Konu dışına çıkıyoruz ama yinede bildiklerimi aktarayım.Kitap fuarında aldığım duyumlara göre Asimov'un yayın hakları ile ilgili sorun çözülmüş .Top ithaki'de onlar ne kadar öncelik verirse o kadar Asimov göreceğiz demektir .Çok güzel bir başlangıç yaptılar kitap olarak hepsini sırasıyla basarlar umuyorumki robot > imparatorluk>vakıf kitapların okuma sıralamasıyla ile ilgili bir sürü kargaşa olsada yeterki basılsın  :P

Çok teşekkürler, kafamdaki karmaşıklık gitmiş oldu. :) Konuya dönebiliriz. Sandman kült bir eser ve İthaki de sıkı bir yayınevi olduğunu bir kere daha ortaya koymuş oldu.
Başlık: Ynt: The Sandman Bebek Evi
Gönderen: Bay_Karamsar - 04 Aralık 2016, 19:48:15
Bebek Evi'ni okudum.

İlk bölümde anlatılan mitsel hikaye her yönüyle dikkat çekiciydi. Gerçekten de Afrika halklarından birinin erginlenme törenlerinde anlatıla gelen bir efsane olduğu bilgisi olsa çokta şüpheye düşmezdim (ha tabii, Afrika hakkında hiç bilgim olmaması da burada etkili olurdu. Ama dahası var).

Mitsel bir öykünün her özelliğini taşıyor. Dokumacı kuşun neden kara olduğunun ve avlanmasının yasak olmasının gerekçelendirilmesi; mitlerin, dünyayı ve toplumsal kuralları aktarmadaki özelliğini göstermekte. Anlatılan hikayenin farklı versiyonları olması ve kullanım şekline göre değişime uğramasını da unutmamalı. Bu cildin sonunda, hikayenin aslını öğrenebiliyoruz neyseki.

Geleyim, şu "Seri Katipler Kongresi"ne. Aslında okuyacakların keyfi kaçmasın diye fazla ayrıntıya girmesem daha iyi olacak. Kongre katılımcılarının, Rüya Lordu'nun olaya dahil olmasına kadar ki süreçte, kendilerini ifade edişleri, ortak bir payda da buluşan insanların kendilerini değerli hissetme çabası gibiydi.

Kendi toplulukları içerisindeki cinsiyet ayrımcılığı; toplumdaki yerleri ve önemleri(!); kendilerini belli gerekçelerden ötürü mağdur taraf olarak görmeleri; mağduriyet noktasında da üstünlük iddiasında bulunulması. Bu küçük topluluğu tanıdıkça, toplum ve birey ilişkisi, küçük toplulukları meydana getiren itici güç ve kitabın "Talihli Adamlar" bölümündeki yıllara yayılan ilişki (buna sonra tekrar değineceğim) aklıma geldi. Rüya Lordu'nun "Seri Katipler" için sarf ettiği sözler; hem hikayedeki varlıkları, hem de ima ettikleri birey ve topluluk olma hususunda kafa yormaya değer bir gözlem içeriyor ("Çaya Bisküvi Batırmayı Sevenler Topluluğu" bile olsa, acaba aynı mekanizma mı işlemektedir acaba? Brrr... İçim ürperdi)

"Talihli Adamlar" bölümü ve Sonsuzlardan Arzu'yla Rüya'nın arasında geçen konuşma; Sandman evrenini anlamada oldukça yardımcı oldu. Anladığım kadarıyla, insanoğlu olduğu sürece Sonsuzlar olacak. Sonsuzlar olduğu sürece de insanlar rüya, arzu, ölüm,.. vb gibi deneyimleri yaşayabilecekler. İnsanlar inandıkları için onlar varlar. Var oldukları için insanlar onlara inanıyor. Ölüm bu tanıma göre kafa karıştırıyor tabii. (Ben de anladığım kadarını aktarıyorum sizlere). Kuklanın da kuklacının da kim olduğu belirsiz. Yani aşağı yukarı durumu böyle anladım. Daha sekiz cilt var.

Bir de, bu cildi okuyunca, Ölüm'ün yarattığı tekinsizliğin ben de yarattığı asap bozukluğuna kıyasla; Arzu'nun adiliği ve kendi doğasından gelme akılsızlığı daha çok canımı sıktı. Bakalım, ileri ki ciltlerde Rüya Lordu'muzun başına daha ne işler açacak?

Neyse, bu ciltteki bazı olayların ilk ciltle olan bağlantısı, sonraki ciltlerde de ilginç sürprizlerle karşılaşacağım fikrini doğurdu. Aslında bu ciltte de ileriye dönük hikaye yatırımı oldu aslında. Bakalım ilk ve ikinci ciltte, ilerisi için ortaya atılan yan hikayeler nerelere varacak?

Zaten Sandman serisini merak ediyordum. Bebek Evi, sonrası için merakıma tuz biber ekti. Ya da tatlı... Aman neyse! Memnuniyetimi anlatmak için ne yazacağımı bilemedim şimdi :D Gelsin efendim, gelsin :D
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bay_Karamsar - 22 Mart 2017, 00:47:24
Düş Ülke'nin ilk hikayesi olan Kalliope'u okudum.

"Yazarlar yalancıdır."
             -Erasmus Fry, bir sohbet esnasında, 6 mayıs 1986.

Kalliope öyküsü tamamen bu söz üstüne kurulu olabilir mi? :-\

Edebi olarak, yazarların bize yalanlar söylemesinden hoşnutuz. Eh, burada sıkıntı yok. Kandırılıp büyülenmek isterken, usulü ve etkileyiciliğiyle yapılınca şikayet edemem. Yazar ile okur arasındaki adı konulmamış anlaşmada var.

Peki, ya yazar, ortaya koyduklarının konu edindikleri üzerinden yalan söylüyorsa? Yazdıklarının savunduğu fikirleri, sırf başarısı için kullanıp savunur gibi yapıyorsa? O güzel yalanların yazarı da bir yalansa? :-\

Tamam, benim de "-miş" gibi yaptığım olur. Gerçekte yaptığınla, ortamlarda söylenenin zıtlığı o kadar net ki, Fly ve Madoc'a kızmadan edemiyorum yine de. Tatlı yalanlarının arkasındaki gerçeği bilince; "Kurgu dünyada güçlü kadın karakterlerin sayısı fazla değil." lafına cevaben "Açıkçası kendimi feminist bir yazar olarak görmeye meyilliğim ben de." diyen Malcon rahatsız edici. Yazdığı kitabın okurda yarattığı çağrışımları sebebiyle, oradaki görüşler Malcon'a atfediliyor. O da övgüyü karşılıksız bırakmamak yani kabul etmek için tatlı yalandan doğan görüşe göre kendiyle alakalı bir yalana sarılıyor.

Yazarlığın etkileyici yalancılar olmasına ahlaki bir soruyu katarak sormuş Neil Gaiman. Buradan kendime de pay çıkartmalıyım. Farkında bile olmadan, başkalarının takdir ve beğenisi için olmadığım birinin rolüne büründüğüm, başkalarının fikirlerini ödünç alarak rol yaptığım olmuyor mu hiç :-[?

Uzun lafın kısası; enine boyuna incelenesi bir öyküydü :)

Cildin sonunda, Nail Gaiman tarzı çizgi roman senaryosu örneği var :) Kalliope'un senaryosu. Meraklılara incelemesi için eksiksiz bir örnek sunulmuş. Neil Gaiman'ın senaryo yazmayı öğrenme hikayesinden ilk defa Ümit Kireççi'nin Çizgi Roman Senaryosu kitabında haberdar olmuştum.

Son olarak Sandman'da dikkatimi çeken bir şeyden bahsetmek istiyorum. Sandman hikayelerinde genel olarak insanların birbirlerine ve insanüstülere çektirdikleri ağırlıkta. İkinci ciltte durum dengeliydi tabii. Onu bir kenara koyarsam, genel olarak doğaüstü güçlerin ölümlülerin hırslarından çekmelerini ilginç buluyorum. Ölümlü iyilerin, ölümsüzlerin zorluklarını aşarak saadete ermesi ucuzluğu yok. Sonsuzlar üzerinden yürüyen hikayelerde öyle olması tuhaf kaçardı zaten. Konu ölümsüzlerken, olayların ölümlü kahramanlığı olmaması harika.

Acı, adaletsizlik, çelişki, önlenememezlik,... gri tonlarda birbirlerine geçmiş. Kendine haslığı içerisinde yaşanan olaylar kitaptan soğutacak bir yabancılık hissettirmiyor. Tahlil falan da değil, olan durumu tarafsız biçimde aktarıyor.

2.25 kadar Sandman okuyup uzmanı kesilmeye başladım :P Burada gevezeliğe son veriyorum.
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bay_Karamsar - 12 Nisan 2017, 19:35:54
Üçüncü cildin diğer öykülerini de okudum. Favorim hala ilk öykü.

Bin Kedinin Rüyası: Masum gözüken şeylerin ardında bizi rahatsız edeceklerin yatıyor olması fikri tırstırdı.

Bir Yaz Gecesi Rüyası: İkinci kitaptaki yan öykücük burada cevaba kavuşuyor. Shakespeare tiyatrosu konu edinilip, yaşanmış hikayelerin kişi ve olayları farklı biçimde anlatılsalar da onları unutturmayacağı fikri var. Bu görüşe tamı tamına katılmasam da, gerçek birini veya olayı anlatırken, ister istemez, işin içine anlatıcının kurgusal dokunuşlarının devreye girdiğini de inkar edemem.

Faça: O yalıtılmışlık ve yalnızlık durumu yok mu? Ah o durum! Sırf bu yüzden olsa gerek, tırstığım Ölüm'de hikayeye konuk olmuş.

Neil Gaiman tarzı, tuhaflığı, sempatikliği ve ürkütücülüğü, olağanlık çatısı altında birleştiriyor. 4. ciltte bizi neler bekliyor bakalım.
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bay_Karamsar - 29 Nisan 2017, 20:22:41
Warner Bros. Sandman'i sinemaya uyarlamayı planlarken, Neil Gaiman tv serisi olmasının daha uygun olacağı yorumunda bulunmuş.

Haber Linki (http://www.denofgeek.com/us/books-comics/sandman/264290/neil-gaiman-thinks-sandman-should-be-a-tv-series)
Başlık: Muhteşem Bir Sandman Kısa Filmi!
Gönderen: mit - 03 Ağustos 2017, 16:22:34
(http://kayiprihtim.com/wp-content/uploads/2017/08/sandman-fan-movie-ust-800x425.jpg)

Sandman'in "24 Saat" adlı öyküsünden uyarlanan hayran yapımı kısa film hem görselleri hem de hikâyeye olan sadakatiyle izleyenleri mest ediyor.

Gerçi aslına o kadar sadık, o kadar başarılı ki hayran yapımı demeye insanın gönlü elvermiyor doğrusu. Sandman’in ilk cildinde yer alan, 1989 tarihli 24 Saat‘ten uyarlanan kısa film, Rüya Taşı’nı çalan Doktor Dee’nin bir restoranı kendine mesken edinip oradaki bir avuç müşteriye türlü türlü işkenceler yapmasını konu alıyor. Evet evet, tıpkı bir Stephen King romanından fırlamış gibi olan o hasta ruhlu öyküden bahsediyoruz.

Evan Henderson ve Nicholas Brown ikilisinin hazırladığı Sandman: 24 Hour Diner adlı kısa film aslına İ-NA-NIL-MAZ derecede sadık. Karakterlerin görünüşü, giysileri, diyalogları, televizyonda çıkan haber ve reklamlar, çalan şarkılar… Her şey ama neredeyse her şey birebir aktarılmış. Öyle ki bir noktada sadece izlemeyi bırakıp koşarak kitaplığımdan Sandman: Prelüdler ve Noktürnler (http://kayiprihtim.com/inceleme/sandman-inceleme/)‘i aldım ve bir yandan izlerken diğer yandan da sayfaları kontrol etmeye başladım. Aradaki müthiş uyum, detaylardaki muhteşem özen beni benden aldı doğrusu. İmkânınız varsa size de aynını yapmanızı tavsiye ederim.

Tabii 24 Saat aslında iki bölümden oluştuğundan bir noktadan sonra, en en en sonlara doğru ufak değişiklikler görüyoruz öyküde ama o kısımlar da o kadar güzel hazırlanmış, içine öyle tatlı bir sürpriz eklenmiş ki buna hiç de bozulmuyorsunuz doğrusu. Hatta Neil Gaiman da sonuçtan çok memnun olacak ki filmi sosyal medya hesaplarından duyurmaktan geri kalmadı.

Yalnız uyarmadı demeyin, Sandman’in en sert öykülerinden biridir bu ve bol miktarda şiddet ve cinsellik içerir. O nedenle küçük okurlarımıza izlemelerini tavsiye etmiyoruz.

Sandman: 24 Hour Diner‘ı hemen BURADAN (http://kayiprihtim.com/haberler/cizgi-roman-manga/muhtesem-bir-sandman-kisa-filmi/) İngilizce altyazı seçeneğiyle izleyebilirsiniz.
Başlık: Sandman Kısa Filmi Artık Türkçe
Gönderen: mit - 04 Ağustos 2017, 20:48:56
Dün paylaştığımız Sandman: 24 Hour Diner adlı kısa film, yapımcı ekibin bizimle irtibata geçmesiyle artık Türkçe altyazı seçeneğine sahip dostlar :) Bendeniz M. İhsan Tatari çevirisiyle... Hemen ilk saniyelerde beliren adımın altına Kayıp Rıhtım'ın adını ve adresini yazmayı da ihmal etmedim tabii ki, hehehe :D

Tek yapmanız gereken videodaki CC işaretine tıklamak ve Türkçe seçeneğini seçmek. Elif Ersavcı'nın şairane çevirisinden sonra benimki biraz kuru kaldı ama kısıtlı sürede elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. İyi seyirler dilerim...
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Sayhh - 04 Ağustos 2017, 23:35:55
Dün paylaştığımız Sandman: 24 Hour Diner adlı kısa film, yapımcı ekibin bizimle irtibata geçmesiyle artık Türkçe altyazı seçeneğine sahip dostlar :) Bendeniz M. İhsan Tatari çevirisiyle... Hemen ilk saniyelerde beliren adımın altına Kayıp Rıhtım'ın adını ve adresini yazmayı da ihmal etmedim tabii ki, hehehe :D

Harika! Dün vakit ayırıp izleyememiş, bu akşama bırakmıştım. Ne şanslıyım ki bir gün içinde çeviri hazırlanmış hali karşıma çıktı. :uhe Eline sağlık mit, çeviri gerçekten iyiydi. Rıhtım adını görmek de çok tatlı oldu. :)

Filme de yorum yapayım. Arkadaşlar İZLEMEYİN! Göreceklerimi önceden bilmeme rağmen yirminci dakikaya varamadan tükendim. Hepsini izleyene kadar perişan oldum, pek çok sahnede ekrana bakamadım. Şu an bunları yazarken bile midem bulanıyor. ;D

Kısa film çekmek üzere bir Sandman öyküsü seçecek olsam son tercihim bu olurdu. Haberi ilk gördüğümde de çok şaşırdım zaten ve ekrana nasıl aktardıklarını çok merak ettim. Gerçekten yapabilmişler, hikayeyi bozmadan açık açık tüm vahşeti kendi zeki yöntemleriyle işleyebilmişler. Bu işi ortaya çıkaranları çok takdir ediyorum şu anda. :)

Spoiler: Göster
Bu arada bir kabus bitmeden öbürüne geçmek nedir yahu? :-\ Ben biraz daha rahatlamak, biraz daha Sandman'e bakmak ve artık onun sesini duymak istiyordum. Ama onlar ne yaptı, tutup serideki en tiksindiğim ikinci karakteri ortaya çıkardılar. Mehh.


En dayanamadığım öyküsü bile olsa başarılı bir Sandman kısa filmi izlediğim için gerçekten çok mutluyum. Sevinç ve dehşet dolu bir akşam yaşadım. Gene de tekrar edeyim, bence İZLEMEYİN! :D (Şaka şaka izleyin. Elinizle yüzünüzü kapatın, parmaklarınızın arasından bakın filan ama bir şekilde izleyin.)
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: mit - 05 Ağustos 2017, 02:09:56
Hahaha :D Vallahi sana hak vermeden edemiyorum Sayhh. Beni de ilk ciltte en çok rahatsız eden, aklıma en çok kazınan öykü bu olmuştu. Haberi yazarken bile "Acaba?" deyip durdum :) Sosyal medyada kendi hesabımdan paylaşırken hele, offf! Annem babam, akrabalar falan kazara izleseler yandım! "Sen ne biçim şeyler okuyorsun öyle?" diyerekten kitaplığımı gaz döküp yakarlar herhalde...

Çeviriyi beğenmene sevindim :) Ben teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bay_Karamsar - 04 Ocak 2018, 00:25:56
Sisler Mevsimi'ni yarıladım.

Önceki ciltlere kıyasla daha sakin ve daha fazla ana hikayeye odaklı geldi. Öncekilerde de ana hikaye vardı. Ama buradaki gibi yan öykülere fazla girilmeksizin ana hikayeye değinilmiyordu. Şu an yan öyküde kalmış olsam da, ana hikayeden kaynaklı durum yüzünden önemli bir konuyu işliyor. Önceki ciltleri okuyunca, sonraki ciltlere hazırlık yapıldığını düşünmüştüm. Geçmiş ciltlerdeki karakterler ve meseleler karşıma çıkınca, beklentimin boşuna olmadığını anladım. İlk üç cilt enfesti. Aksini iddia edemem. Ama anlaşılan, Rüya Lord'un asıl yolculuğu dördüncü ciltten itibaren başlıyor ;D
Başlık: Ynt: The Sandman
Gönderen: Bay_Karamsar - 05 Ocak 2018, 16:28:14
Sisler Mevsimi'ni bitirdim.

Ve çoktan vermiş olmam gereken kararımı, şimdi veriyorum: Sandman, tam anlamıyla mitolojik bir hikaye. Hayır, mitolojik varlıkları konuk etmesinden ya da kendi mitolojisini oluşturduğundan değil. Ahlaki yargıdan muaf varlıkların akla hayale sığmaz işlerini okuduğum için. O yüzden, daralıp genişleyen kurallar eşliğinde yaşanan olaylara mantıksız demeye dilim varmıyor. Çünkü aşina olduğum kahramanların hikayelerini okumuyorum. Kahramanların maceralarında kurtarıcısı ya da belalısı rolünü üstlenirken, maceradaki rolünün getirdiği iyilik-kötülük payesinden soyutlanmış kadim güçlerin hikayesini okuyorum. Sandman, herhangi bir mitolojiden farkı olmayan hikayelere sahip. Arada bir fanilerin kendilerini göstermeleri mitolojikliğini değiştirmiyor.