Kayıp Rıhtım Arşiv Forum
Oyun Masası => FRP Arşivleri => Dipsiz Konak => Ejderha Mızrağı FRP => Konuyu başlatan: Canina - 25 Aralık 2010, 18:31:54
-
Wayreth'de ki odanda kitap okurken yeniyetme çıraklardan biri özür dileyerek kapıyı açıyor ve ustanın seni çok acele yanına beklediğini söylüyor.
-
Tek kaşımı kaldırıyorum. Zarifçe ayağa kalkıp çaylağa "Düş önüme." diyorum.
-
Çırak önünden yürüyerek sana yolu gösteriyor. Ustanın odası zaten çok yakında.
İçeriye girdiğinde garip bir hava ile karşılaşıyorsun. Her zaman neşeli olan ustan bugün bütün perdeleri çekmiş tek başına karanlıkta şarap içiyor. Yüzünden bir sorun olduğunu anlayabiliyorsun.
Ustan odaya girdiğini fark ettiğinde eliyle karşısında ki koltuğa oturmanı işaret ediyor.
-
Meraklanıyorum. İşaret ettiği yere oturup "Neler oluyor usta?" diyorum.
-
"Senin için bir görevim var." diyor. Kadehinden bir yudum daha alıp yutkunuyor ve devam ediyor. "Birine teslim etmen gereken bir paket var. Özellikle sen yapmalısın. Başkasına güvenemem bu konuda. Kendime bile." dedikten sonra sana basit, kapaklı tahta bir kutu veriyor.
-
O kutunun içinde neler olduğunu -ne gibi güçlü büyü eşyaları- düşününce gözlerim parlıyor. Kutuyu aldığım anda açmamak için irademi son demlerine kadar harcıyorum. Gülümsüyorum ve soruyorum.
"Elbette usta, bana güvenebilirsiniz. Sorabilir miyiym kime götürmem gerekiyor bu emaneti?"
-
"Palanthas'ya birine. Kör Aygır adlı bir handa seni bekleyecek biri var." Yutkundu. "Dikkatli olmalısın. Bunun arkasındakileri kestiremiyorum. Her an tetikte ol."
-
"Palanthas? Hıh, budala şövalyelerin şehri. Pekala usta. İzninizle odama gidip hazırlalıklarımı yapmalıyıum. Yalnız bir şey çok merak ediyorum. Bu kutunun içinde ne var?"
-
Adamın yüzü çarpılıyor.
Boğuk bir ses ile "Bilmiyorum." diyor ve odadan çıkıyor.
-
Aklımdaki binlerce soru işaretiyle kalkıyorum. Ustamın yeni çırağını yok sayıp yanından geçiyorum ve odama doğru yürüyorum. İçeri giriyorum ve kapıyı ardımdan hızla kapatıyorum.
Kutuyu incelemeye koyuluyorum. Önce parmaklarımı kutunun üzerinde gezdirip büyü titreşimleri almaya çalışıyorum.
-
Kutu bilmediğin bir ağaçtan yapılmış. Dokunduğunda anlıyorsun ki kaygan bir yüzeyi var. Asıl garip olan ise verdiği his. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi. Bırak içinde ki şeyi hissetmeyi kutunun varlığını bile psişik olarak hissedemiyorsun. Sanki kutunun varlığı sadece gözlerinin ve ellerinin sana bir oyunu gibi.
-
İyiyce meraklanıyorum. Kutuyu açmatya çalışıyorum ama açılmadığını görüyorum, bir mızrağa benzeyen asamın ucunu kutuya vuruyorum.
-
Hiçbir şey olmuyor.
-
Sinirden çıldıracak gibi oluyorum. Garip kutuyu boşverip gözümün önünden kaldırıyorum. Yolculuk için hazırlıklarımı yapıp yatağama uzanıyorum. Gözlerimi kapatıp kendimi uyumaya zorluyorum.
-
Dört veya beş saatlik bir uykudan sonra dinlenmiş bir şekilde uyanıyorsun.
-
Gerinip kalkıyorum. Omzuma heybemi ve belime de bir sürü kesenin sallandığı kemerimi takıyorum. Kürk pelerinimi giyip asamı da elime alıyorum. Yavaşça ustamın odasına doğru yürüyorum. Bu arada elimi kemerimdeki keselerden birine atıyorum ve kutunun ağırlığını hissediyorum. Hem de nasıl ağır bir yük. Yavaşça, kapıyı tıklatıyorum.
-
Boğukça bir "Girin." sesi geliyor içeriden.
-
Kapıyı yavaşça açıp içeriye giriyorum. "Usta, yola çıkıyorum. Veda etmek için gelmiştim." diyorum.
-
"Güle güle." diyor ve eliyle git işareti yapıyor.
-
Ona şaşkınlıkla baktım. Sonra gülümseyip dışarı çıktım. Bu kişi benim ustam olamazdı. Her zaman müşfik, her zaman eğlenceli ustam şimdi nasıl biri olmuştu?
Aklımdaki binlerce soruyla ahıra gidiyorum ve akşam hazırlattığım ata biniyorum. Sağrısına vurunca koşmaya başlıyor. Wayreth ormanının içine girerken ustamın gerip hallerini düşünüyorum.
-
Ne gizlerin barındığını kimselerin bilmediği ormanın içinden geçip gidiyorsun. Palanthas'a giden yol uzun. Atla veya gemiyle gidebilirsin.
-
Atımı Yeni Deniz'e, dolayısıyla Solace'a doğru sürüyorum.
-
Solace'a giden yol üzerinde yan devrilmiş bir araba, ölü atlar ve ölü sürücülerini görüyorsun. Cepleri ters yüz edilmiş sandıklar ve kutular açılmış, içleri boş.
-
Sandıkların içi boş olduğunda hayal kırıklığına uğruyorum. Sonra insan leşlerini inceleyip nasıl öldüklerini öğrnemeye çalışıyorum.
-
Basitçe kılıçtan geçirilmişler. Büyük ihtimalle çapulcular.
-
Elimi asama atıyorum. Bunu bir gruba yapanlar bana da yapmaya kalkabilirler. Olası bir saldırıya karşı tetikteyim. Tekrar atıma binip uzaklaşıyorum.
-
Uzaklaşamadan atın seni üzerinden atıyor. Yere yapışıyorsun.
Sonradan fark ediyorsun ki yerde gerilmiş bir ipe takılmış.
Ağaçların arasından beş kişi çıkıyor. Tepeden tırnağa silahlı.
-
Kesemden kurumuş gül yaprakları çıkarıp parmaklarımla eziyorum. Haydutların üzerine doğru atıp büyü sözcüklerini söylüyorum.[*]*Sleep*[/*]
-
Adamlardan bir tanesi yere düşüp horlamaya başlıyor. Bunu gören adamlar artık senin tehlikeli olduğuna karar verip üzerine doğru koşmaya başlıyor
-
Ayağa kalkıyorum. Elimle havada işaretler çiziyorum. Büyünün o garip dilinde haykırıyorum.[*]*Magic Missile*[/*]
-
Bir diğerinin göğsünde patlıyor ve adam yere yıkılıyor. Kalan üç kişi artık yanında. Sana daha yakın olan kılıcını savuruyor. Yana çekilip kaçmayı başarıyorsun ama bir diğerinin hançeri kolunu sıyırıyor.
-
Asamı bir mızrakmış gibi savurup birincinin göğsüne saplıyorum. İkinciye dönüyorum. Büyü sözlerini haykırıyorum. Ellerimi ateşler kaplıyor. Adamın suratına saldırıyorum.
-
Saplayamıyorsun. Adam basitçe asanı tutup çekiyor. Bir anlık şaşkınlıkla asanı bırakmak zorunda kalıyorsun. Adam asanla suratına bir tane vuruyor. Geriye düşüyorsun. Büyüyü yapamadın.
-
Yerde duruyorum. Bedenimi gevşetip soluk alıp vermelerimi en alt seviyeye indiriyorum. Hafifçe inleyip gözlerimi kapıyorum. Adamalrın ölü numaramı çakmamasını umuyorum.
-
Zayıf bedenin nefes nefese başaramıyorsun. Adamlar üzerine doğru gelmeye başlıyor.
-
Lanet okuyorum. Nuitari'ye bir dua fısıldayıp ellerini ateşle kaplayan bir büyü yaptı. Adamlara doğru saldırdı.
[*]Oyun dışı[/*] [*]Beni öldürmeye mi çalışıyorsun :D[/*]
-
Adamlardan biri pekte küçük sayılmayan bir hançer çıkartıyor ve sana doğru fırlatıyor. Hançer gözünden içeri girip göz çukur kemiğini delerek beynine doğru ilerken seni önemsemeyen bir tanrıya dua ediyordun.
Öldün.
[*]Her canlı bir gün ölümü tadacaktır.[/*]
-
[*]Undead olamam değil mi? :D[/*]