Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Güncesi => Kurgu İskelesi => Konuyu başlatan: Black Helen - 22 Ocak 2011, 18:14:19

Başlık: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: Black Helen - 22 Ocak 2011, 18:14:19
Cehennemdeki Donmuş Nehir

Katil ellerindeki kana bakakaldı. Yerde kadının cesetinin yanında kendisine yollar açarak ilerlemekte olan kırmızı  birikinti, sokak lambalarının ışığının altında ölümün yumuşak parıltısını saçmaktaydı. Kadının gözleri parlaklığını yitirmiş, çöp tenekelerinin yanındaki basit ve zamansız ölümünü kabullenmiş bir ifadeye bürünmüştü.

Katil iki adım geriledi ve tenekelerin karşısında duran, ara sokağın sınırlarını belirleyen duvarın dibine çöktü. Bu işte yeni olduğu faltaşı gibi açılmış kara gözlerinden belliydi. O gözlerde az önce bir can almış olmanın getirdiği inanmazlık ve delilik rüzgarları uğulduyordu. Nedensiz cinayetin getirdiği delilik.

Çöp tenekelerinin üstünde kara bir kedinin, gözlerini hiç kırpmadan kendisine baktığını, dehşetinden kurtulmaya başladığı zaman farketti. Suçlayan mavi gözler, şaşırtıcı zeka parıltılarıyla yanıp sönerek, acıyan bir insanın bakışlarındaki kederi taşıyordu. Katil dehşetinin yeniden başının arkasını dürtüklediğini hissetti.

Gözleri kanların ortasında boylu boyunca uzanmış kadına kaydı. Onun yerinde olmak istedi. Huzurlu ve umursamaz. Kendisiyle dalga geçercesine dingin bakan açık kalmış gözleriyle, öylece yatıyordu işte.

Katil daha fazla bakmaya dayanamadığından kafasını çevirdi ve kedinin eski yerinde duran küçük kızı gördü. İki yandan örgü yapılmış saçları, alaycı mavi gözleri ve donuk yarım gülümsemesiyle oradaydı. Bir intikam meleği gibi dikiliyordu. Ölmüş kızını görüyor olmanın verdiği dehşetle, yarım bir çığlık bile atamadı katil. O susunca sessizleşen dünyada, ruhunun kırıldığını, paramparça olduğunu duydu.
-----------------
                                                         
Yeşil çayıra baktım. Önümde sonsuz bir düzlükle uzanıyordu. Yeşilin her tonunda, çıldırtıcı derecede mükemmel. Ortasından geçen safir rengi nehire nispet yapar gibi dalgalanıyordu çimenler, nereden geldiği belli olmayan rüzgarlarla. Dünyada safir rengi ya da mavinin herhangi bir tonunda nehir göremezsiniz. Aynı şekilde dünyada kutsal bir nehir de göremeyeceğiniz için pek garipsememelisiniz bu durumu. Hiçbir yer ölüler diyarı kadar yapmacık değildir bu bakımdan.

Masmavi bir göyüzü, parlak yeşil çimenler, kaz tüyü gibi yumuşak görünen bulutlar ve safir rengi bir nehir. Hepsi bir cehennem yaratmak için yeterlidir. En azından benim cehennemimi yaratmak için yeterlidir, sizinkini bilemem.

Ah, hayır ben bir ölü değilim. Ben bir Görevli'yim.  Keşke bir ölü kadar sorumsuz olabilsem ama ölümsüz olmanın getirdiği bazı sorumluluklar var. Zamansız ölenler geçidi görevlisi olmak gibi, mızmız ruhlara çayırın sonuna kadar eşlik etmek gibi. Boş işler müdürüydüm kısaca.

Yanağımı yalayan rüzgar bana sorumluluklarımı hatılattı tekrar. Kafamı kaldırıp artık beyaz olamayan bulutlara baktım. Bir mezar gibi kararmışlardı. Çayır artık o kadar da güzel görünmezdi gözünüze. Çılgınca bir rüzgar çimenleri ağır ağır dalgalandırarak yeni bir ruhun gelişini haber veriyordu.

Bulutlara baktığımda merhumun yüzünü gördüm. Güzel bir kadındı, ölmek için çok gençti. Fakat ölüm seçiçi bir arkadaş değildi. Bilirsiniz herkes ölür. Benim gibi zavallılar dışında.
 Bulutlarda dalgalanan yüz solmaya başladı. Eğer bulutları okumayı biliyorsanız, ya da en azından kafanızı kaldırıp yukarıya bakmayı hatırlarsanız, bu beyaz yığınlar size çok şey anlatabilirler. Ölenlerin yoludur bulutlar.

Nehire doğru yürümeye başladığımda havanın soğduğunu da hissetmek şerefine nail oldum. Çayırdaki otlar buz tutuyor, nehir yavaşça donuyordu. Anormal bir durum değildi. Bir ruh buraya geldiğinde ortalık hep buz tutardı. Çünkü ruhlar sıcak havaları sevmezler. Bu yüzden cehennem sıcaktır. En azından sizin cehenneminiz sıcak. Benimkinde donmuş nehirler var çünkü.

Nehrin üzerinde yürüyen ruhu gördüğümde kıyıya varmıştım çoktan. Süzülürcesine yürüyerek önüme geldi.

“Ne oldu bana?” diye sordu, titrek bir sesle. Sesi yankı yaparmış gibi çıkıyordu.
“ Öldün.” dedim uzatmadan.

Cevabı, yüzyıllardır ilk defa bu kadar şaşırmama neden oldu. Diğer gelenler gibi ağlamaya başlamadı, kendisini dünyaya döndürmem konusunda yalvarmaya ya da rüşvet vermeye de çalışmadı. Sadace bir süre düşünüp “Hmm. Sanırım hatırlıyorum.” dedi. Kabullenişi çok ilginçti doğrusu.

Yüzümü buruşturdum. Bir insanın ölümünü hatırlaması kadar pis bir şey yoktur. Tam ona refakat edebilmek için elimi uzatıyordum ki yeniden konuşmaya başladı.
“Önce bir isteğim olacak.”

Az daha kahkaha atacaktım. Bir istekmiş daha neler! Hangi insan ölüp bir şey ister ki? Yine de bu kadının ne isteyeceğini merak ediyordum. Hem ilginç bir kadındı hem de şamata koparıp beni yormamıştı.
“Neymiş bakalım?” dedim sabırsızaca.

“Beni öldüren herifi bulup, bunu ona ödetir misin?”

Gözlerimin içine baktı. Bir “ taş attım da kolum mu yoruldu?” vakaasıyla daha karşı karşıyaydım. Yıllardır dünyaya gitmemiştim. Dükkanı kapatıp on dakika sonra döneceğim diyen esnaflar kadar rahat da davranamazdım. Ama bir şekilde beni cezbetmişti.
 Hem bu kadına acıdığımdan hem de küçük bir tatil bana iyi geleceğinden hayır diyemedim.
Kafamı olumlu anlamda salladığımda yüzüne yerleşen huzuru unutamayacaktım. Sessizce çayırın sonuna yürüdü ve gözden kayboldu. Ben de ufak bir işi halletmek için geri döndüm, kovulduğum cennete. Dünyaya.

-------------------

Adamın zihninin kırıldığını duyunca gülümsedi küçük kız. Onu öldürmemişti. Öldürülmeyi haketmiyordu çünkü. Ama ölünceye değin taşıyacağı izdırap ve delilik tohumları ekmişti beynine.

Küçük kız duvarın önünde kıvranıp kendi kendine sayıklayan adamın yanından geçip yerdeki cesedin yanına çömeldi. Kadının kulağına “Huzur bul. “ diye fısıldadı rüzgarın uğultusuna karışan bir sesle.  Sonra da geldiği yere, bulutların üstüne, cehennemdeki donmuş nehrine geri döndü.
Başlık: Ynt: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: Wanderer - 22 Ocak 2011, 20:12:48
Vaov... Mükemmeldi be, başlık çok ilgi çekiciydi, konun mükemmeldi, ölümü de çok güzel anlatmıştın, lakin kafada çok fazla soru işareti bıraktın, bu iyi midir anlayamadım. Dur bakalım kendi kendime cevaplayamazsam bir beş dakika daha, bu kötüdür :D

Ellerine sağlık. :)
Başlık: Ynt: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: Black Helen - 23 Ocak 2011, 13:06:50
Öncelikle yorumun için teşekkürler antiseptik. Soru işaretlerinden bahsetmişsin, evet doğrudur. Çünkü yazarken benim bile cevaplayamadığım sorular oldu. Ama bu şekilde kafa karıştırıcı olmasının ve sonrasında da düşündürtmesinin daha iyi olduğu fikrindeyim. Düşünmeye devam et elbet yanıtı bulacaksın (olmasa da ) :P
Başlık: Ynt: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: Arlinon - 23 Ocak 2011, 13:33:00
Romantik, güzel! Tebrikler
Başlık: Ynt: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: Madam Vio - 23 Ocak 2011, 15:20:12
Özellikle intikamın bu şekilde alınması, ve melek için cennetin dünya olması, oldukça iyi bir etki bıraktı ben de. Kutlarım...
Başlık: Ynt: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: Black Helen - 23 Ocak 2011, 15:31:39
Yorumun için teşekkürler arlinon. Beğenmene sevindim :)
Ve Gökçe, iyi bir etki bıraktıysa ne ala. Sana da teşekkür ediyorum yorum için :)
Başlık: Ynt: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: Bars Elsa - 25 Ocak 2011, 02:02:39
Güzel, orijinal bir öyküydü. Teşekkürler.
Öyküsünü yazdığın şu Görevli için onlarca daha hikâye çıkarılabilir. Hatta birkaç seri oluşturacak roman bile yazılabilir. Eğer kurgun varsa devam et derim. (=

Gördüğüm, birkaç hatanı yazmak isterim izin verirsen. Öykü yazan hiç kimse, kendi yazdıklarındaki hataları fark edemez. Burada da biz okuyuculara iş düşüyor doğal olarak. Umarım iyi niyetimi anlarsın.

* «Yerde kadının cesetinin yanında kendisine yollar açarak ilerlemekte olan kırmızı  birikinti, sokak lambalarının ışığının altında ölümün yumuşak parıltısını saçmaktaydı.»
* «Yerde, kadının cesedinin yanından kendine yol açarak ilerleyen küçük kırmızı nehir, sokak lambalarının ışığı altında ölümün yumuşak parıltısını yansıtmaktaydı.»
Gibi bir anlatım kullansan hem daha akıcı olurdu, hem de anlatımın şiirselliği daha güzel yansıtılırdı gibime geldi. Ayrıca, ‘cesetinin’ değil ‘cesedinin’ olmalıydı.

* «Nedensiz cinayetin getirdiği delilik.»
«Yeşilin her tonunda, çıldırtıcı derecede mükemmel. »
* Buralarda, cümle sonuna üç nokta koyman gerekirdi.

* «Çöp tenekelerinin üstünde kara bir kedinin, gözlerini hiç kırpmadan kendisine baktığını, dehşetinden kurtulmaya başladığı zaman farketti. Suçlayan mavi gözler, şaşırtıcı zeka parıltılarıyla yanıp sönerek, acıyan bir insanın bakışlarındaki kederi taşıyordu. Katil dehşetinin yeniden başının arkasını dürtüklediğini hissetti.»
* Çöp tenekesinin üzerine kurulmuş kara kedinin, gözlerini hiç kırpmadan kendisine baktığını, ölümün getirdiği dehşetten sıyrılmaya başladığı zaman fark edebildi. Suçlulukla bakan mavi gözler, zekâ pırıltılarıyla aydınlanarak acıyan bir insanın kederini taşıyordu. Katil, o malum dehşetin, kafasının içine yeniden hücum ettiğini hissetti. »
   Burada da kendimce bir takım değişiklikler yaptım; misal o “dürtüklemek” deyimi bana acayip göründü öykü içinde. (= Orayı kendimce daha bir kıvamına uygun olarak değiştirdim. Yaptığım düzeltmelerin kesinlikle haklı ve doğru olduğunu savunmuyorum tabii. (=


* «Boş işler müdürüydüm kısaca.»
   Burada da çok daha uygun başka bir deyim kullanabilirdin.

* «Bulutlara baktığımda merhumun yüzünü gördüm. »
   “Merhum” hmm, sanki merhum yerine ‘yeni ziyaretçi’ gibi daha bir sanat kokan bir şey kullansan hoş dururdu. (=

* « “Önce bir isteğim olacak.”
Az daha kahkaha atacaktım. Bir istekmiş daha neler! Hangi insan ölüp bir şey ister ki? Yine de bu kadının ne isteyeceğini merak ediyordum. Hem ilginç bir kadındı hem de şamata koparıp beni yormamıştı.
“Neymiş bakalım?” dedim sabırsızaca. »
* Burada düzeltmek istediğim şey, öykünün içeriğiyle alakalı. Biraz yukarılarda, zamanından önce ölüp onun yanına gelenlerin, ağlayıp sızlayarak onu tekrar dünyaya götürdüğünü istediklerini yazmışsın. Ancak burada, kadının ‘Önce bir isteğim olacak’ lafını yadırgayan bir tutum içerisine sokmuşsun Görevliyi. Şöyle yapabiliriz;
   «”Önce senden bir isteğim olacak…”
   Az daha kahkahalara boğulacaktım. İlk defa, ölümüne şaşırmayan birisi geldi, ancak yaşamın tadı herkes için aynı paha biçilemez seviyede sanırım. İşte bu garip kadın da kendisini tekrar dünyaya götürmem için rüşvet teklifinde bulunacaktı bana. Ancak yine de, şaşırmış gibi davranarak ne istediğini sordum. Aldığım yanıt, ilk tepkisinden daha da şaşırtıcıydı. »

   Anlatımda kullandığın bazı tabirler, söyleyişin ürpertici havasını olumsuz etkilemiş. Yukarıda belirttiklerimin dışında örneğin, “Dükkanı kapatıp on dakika sonra döneceğim diyen esnaflar kadar rahat da davranamazdım.” Gibi… Biraz daha üzerinde çalışırsan çok etkileyici bir öykü olacağından eminim.

   Bunların dışında hatalı yazdığın birkaç kelime daha var bunlar; “nehire - nehre, göyüzü - gökyüzü, hatılattı - hatırlattı, seçiçi - seçici, soğduğunu – soğuduğunu, Sadace – sadece, sabırsızaca – sabırsızca, izdırap – ıstırap ( bazı yerlerde ızdırap olarak da geçer ama emin değilim hangisinin doğru olduğundan ), Gerçi bunlar daha çok klavye hataları ama yazdıktan sonra şöyle bir gözden geçirirsen daha güzel olur.

   Tekrar teşekkür ederim bu güzel öykü için. (=
Başlık: Ynt: Cehennemdeki Donmuş Nehir
Gönderen: KingKiller - 27 Ekim 2012, 21:28:48
Ellerine sağlık. Öykünün konusu çok özgün. Anlatım tarzın çok güzel. Kısacası öykünü çok beğendim.