Nasıl bir adam bu, her okuduğumda şaşıyorum. Bilmiyorum başkalarına da oluyor mu ama bir kitabı bitirdiğimde bir diğerine başlamakta biraz zorlanırım her zaman. İlkinin üzerimde yarattığı gerçeklikten sıyrılıp diğerinin gerçekliğine geçmek hep biraz zaman almıştır benim için. O yüzden kitapların ilk başlarını sindire sindire, yavaş yavaş okurum sürekli. Bu adamın kitaplarını okuduktan hemen sonraysa o kurgusal gerçeklik oluşmuyor üzerimde. O kadar gerçek ki anlattıkları... Yalın haliyle insanı anlatıyor; ne kadar iyilik varsa içimizde, ne kadar canavarsak gerçek hayatta Dostoyevski kitaplarında da öyleyiz. Onun kurgularında kendinden kaçamıyor insan, her şeyiyle kendini görüyor orada. Bireyi bu derece iyi anlatabilen en iyi, belki de tek yazardır. Hatta Kafka'dan bile iyidir bu konuda.