Akıcılık... İşte tüm mesele bu. İçime sinmeyen kısmı da bu. Ama elim kolum bağlıydı bir bakıma. Nedeni ise şu; bir insanı betimleyebilir, el kol hareketleri, kafa sallamaları ile kişiliğini anlatabilir, düşünceleri ve ihtirasları ya da sevgisi ile ona duygusal ve düşünsel anlamda tam bir ruh katabilirsiniz. Hatta bir kurt adam, bir vampir, bir cüce, bir elf, bir bitkiyi bile anlatmak buna nazaran kolay.
Gel gelelim söz konusu şey bir metal olunca, ortada ne el kol hareketi kalıyor, ne de neyi arzuladığını biliyorsun. Lav denizi kısmını koymasam, sadece hareketsiz düşünsel bir varlık olacaktı. 'Bir metal neyi arzular ve nelerden hoşlanır ya da nelerden nefret eder?' sorusunu defalarca kendime sordum ve anlatım zenginliği kazandıracak kadar çok cevap alamadım. Bu yüzdendir ki o kısımlar biraz yavan kaldı gibi.