Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Güncesi => Kurgu İskelesi => Konuyu başlatan: Gilderoy - 01 Nisan 2011, 20:45:01

Başlık: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 01 Nisan 2011, 20:45:01
(http://i1105.hizliresim.com/2011/5/20/10771.png)

1. Eoldynn ve Zamanın Başlangıcı

Hiçliğin ortasında var olan Tanrı Ned, atomlar henüz oluşmuşken ve kararsızken onları harekete geçirdi ve yeni dünya Eoldynn’i oluşturmaya başladı. Eoldynn, zamanın başlarında bir bulutsudan ibaretti. Amaçsızdı ve güçsüzdü. Fakat Ned, ilk ezgiyi mırıldandı boşluğa ve hiçliğin ortasındaki bulutsu şekil almaya başladı. Bulutsunun merkezinde parlak ateş çekirdeği oluşmaya başladı. Hemen çevresinde dönen ve çekirdeği saran toprak meydana geldi. Toprağı da sarmalayan bir katman daha belirdi, Eoldynn’i hiçlikten koruyan gaz bulutu. Böylece yeni dünya ilk hâline büründü. Bu başlangıçtı. Eoldynn’in yeşermesi için bir takım dönüşüme daha ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç, tek olan Ned tarafından ikinci ezgi ile hayat buldu. Birinciden daha güçlü olan ikinci ezgiyle birlikte yeni dünyanın yüzeyine yaşamın tohumları serpildi.

Eoldynn, sonraki birkaç dönem Tanrı’dan habersiz dönüşümler yaşadı. Filizlenmeyi bekleyen yaşam tohumları farklılaştı tıpkı yeryüzü gibi. Yeryüzünde inanılması güç sarsıntılar yaşanmaya başladı ve toprak katmanı kırılarak parçalara ayrıldı. Ayrılan parçaların arasını topraktan göğe fışkıran renksiz bir sıvı doldurdu. Bu sıvı, ileride toprağa yaşamı, güzellikleri bahşedecekti. Eoldynn yüzeyine serpilen birçok tür, ya çöken topraklar altında göçüp gitti ya da derin yarıkları dolduran hayat sıvısının, suyun, altında ebediyen boğuldu. Ned, durumu fark etti, derhal felaketlere bir son vermek istedi. Felaketlerin durdurulması için Tanrı’nın Asilleri’ni yarattı: Yidhe, Radhe ve Kradhe. Asiller kendilerine has özellikleriyle Eoldynn’e gönderildi. Yidhe, hava katmanında yaşanan olumsuzlukları giderdi ve hava tacını taktı. Radhe, toprak katmanında ki sarsıntıları yok denebilecek kadar az bir orana düşürmeyi başardı ve toprak tacını taktı. Kradhe ise en derin katman olan ateş çekirdeğindeki patlamalara kısmen son verdi ve ateş tacını taktı.

Tanrı Ned, dünyanın oluşumunda kendine yardımcı olarak atadığı Asiller’e güvenerek Eoldynn’in gelişimini onlara emanet etti. Tanrı’nın buyruğunca onlar, artık dünyanın bekçileriydiler. Elementlerin dengelerinden, karalar ile su kütlelerinin birbiriyle uyumlarından ve en önemlisi yaşam tohumlarının filizlenmesi için gerekli tüm koşulların sağlanmasından sorumluydular. Böylece Asiller’in Zamanı başlamış oldu.




Ekleme:
Eoldynn ile ilgili not: Klasik fantastik eserlerde kullanılan elf, ork, cüce gibi ırkları pek kullanmak istemiyorum. Fakat troll, goblin ve hobgoblin, bu dünyanın kötü ırklarından birkaçı olacak gibi görünüyor.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Wanderer - 01 Nisan 2011, 21:40:01
Güzel bir destan başlıyor gibi, kelimeleri kullanış biçimin çok hoş. :) Ellerine sağlık.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 02 Nisan 2011, 13:45:08
Teşekkürler Wanderer. Evet bir destan diyebiliriz :) Uzun bir süredir kendi fantastik dünyamı yaratma çabaları içindeyim. Bu çabalarla ilgili ilk somut belge şu anda budur. Belli bir hikâye taslağı var kafamda ama önce yaratmak istediğim dünyanın tarihçesini belirlemem gerekiyor. Bunun içinde iyice kafa yormak gerek :D
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Nate - 03 Nisan 2011, 18:44:39
Gerçekten güzele benziyor. Takip edeceğim...
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: LegalMc - 03 Nisan 2011, 18:46:36
Giriş bölümünde bile o destansı koku geliyor insanın burnuna. Bir dünyanın tarihçesini okumak zevkli olacak :) Ellerine sağlık çok güzel olmuş ve çok güzel devam edeceğine inanıyorum :)
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: suphi - 03 Nisan 2011, 18:51:48
Devam etmeni bekliyorum(yada bekliyoruz)
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Artyom - 03 Nisan 2011, 19:12:59
Gerçekten de mükemmel! Bakarsın belki bir iki şey öğrenirim senden ;)
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 04 Nisan 2011, 18:53:16
Eşsiz yorumlarınız için teşekkür ediyorum :) Bu beni daha da motive etti. Umarım beklenileni en iyi şekilde karşılayabilirim. :)
Not: 2. bölümde Asiller'in Zamanı'ndan bahsetmeyi düşünüyorum.
Başlık: Eoldynn: 2. Asiller'in Zamanı ve Büyük Felaket
Gönderen: Gilderoy - 16 Nisan 2011, 14:56:08
2. Asiller'in Zamanı ve Büyük Felaket
   

Tanrı Ned, yavaşça Eoldynn’i kaderine terk ederken yerini doldurmaları için Asilleri’ni yarattı. Hava katmanının sonsuz güzellikte, sevecen bir bekçisi vardı. Adı Yidhe idi. Toprak katmanının efsunlu ve huzur dolu şarkılar mırıldanan Radhe isimli bir bekçisi vardı. Ateş katmanının ise Kradhe adında oldukça güçlü bir o kadar da gururlu bir bekçisi vardı.

Eoldynn’de geçen yıllar boyunca hava sakindi, toprak durgundu. Fakat yerin altında bir felaket çığ gibi birikiyordu. Ateş katmanı her geçen gün daha çok köpürüyordu. Ta ki, Büyük Felaket kapıya dayanana kadar. Biriken öfke dayanılmaz boyutlara ulaştığı zaman Kradhe derinlerde ki titreşimleri hissetti ve yatıştırmaya çalıştı. Ama o uğraşa dursun, ateş katmanı biriken öfkesini yeryüzüne kusmaya başlamıştı. Kâbus öyle bir büyüdü ki Kradhe, Radhe’nin yardımına muhtaç kaldı. Radhe, kuzey ve güney topraklarının üzerinde belirlediği iki bölgeyi yükseltti ve zirvelerini oydu. Böylelikle bu zirveler Eoldynn’in ilk yanardağları oldu, kuzeydeki yanardağa Carbared, güneydekine Ontoran dendi. Ateş, artık yer altında dayanamayarak, açılan devasa deliklerden fışkırmaya başladı. Artık Kradhe’nin elinden bir şey gelmiyordu. Tek yapabildiği susup ona emanet edilen katmanın gazabını hissetmek ve tatmaktı. İki dev oluktan fışkıran her ateş zerresi toprağı küle çeviriyordu. Her zerrecikte Radhe hüzünleniyordu. Haklı bir şekilde hüzünleniyordu çünkü Tanrı’nın Eoldynn’e bahşettiği yaşam formları zarar görüyordu. Şimdiden bazı türler yok olmaya yüz tutmuştu bile.

Her zaman huzur dolu şarkılar söyleyen Radhe, üzüntüsünden hüzünlü şarkılar mırıldanmaya başladığı an Yidhe onu duydu. Hava tapınağından Eoldynn’in yardımına koştu. Tanrı’nın Asilleri güçlerini birleştirerek uzun geçen günler sonunda felaketi durdurabilmişlerdi. Felaket, durmasına durmuştu ama hayal edilen yeryüzünün büyüsü bozuldu. Büyük Felaket ile birlikte karaların yerleri oynadı. Büyük kara kütlesi, kuzeyde ve güneydeki yanardağların ortasından bir şerit misali kırıldı ve ayrıldı. Bu felaket, Eoldynn’in gördüğü en büyük felaketti ama kesinlikle son değildi.



Başlık: Ynt: Eoldynn (Evrenin Haritası)
Gönderen: Gilderoy - 18 Mayıs 2011, 15:11:29
Haritanın taslağını hazırladım. Renklendirme ve fiziki şekilleri ekleyince harita güncellenecektir. Üçüncü bölüm biraz aksadı ama yakın zamanda foruma kavuşacağını umuyorum. Görüşlerinizi eksik etmeyin. :)

Edit: Renklendirme ve fiziki şekiller eklendi, güncellendi. Gerekli bilgi verildikten sonra ülke ve şehir isimleri  eklenecektir.

Taslak hâli için tıklayınız (http://i1105.hizliresim.com/2011/5/18/5776.jpg)
Fiziki hâli için tıklayınız (http://i1105.hizliresim.com/2011/5/18/7554.jpg)
Başlık: Eoldynn: 3. Simurgların Doğuşu
Gönderen: Gilderoy - 21 Mayıs 2011, 18:23:30
(http://i1105.hizliresim.com/2011/5/22/856.png)

3. Simurgların Doğuşu
   
   Büyük Felaket’ten sonra Asiller, tüm Eoldynn diyarını kontrol etmeyi göze alamadılar. Tanrı’nın onlara emanet ettiği koca diyarın neredeyse yarısı, ileride su adını verecekleri büyük sıvının altında kalmıştı. Bu durum, Asiller’in özgüvenlerini kırdı ve büyük bir hüzne sürüklenmelerine sebep oldu. Tanrı’nın gözünde küçüldüklerini de biliyorlardı. Ayrıca bu durum Tanrı’ya, onlara duyduğu aşırı güvenin gereksiz, aynı zamanda zararlı olabileceğini net bir şekilde göstermiş oldu.

Uzun günler boyunca gururlarından yoksun, Eoldynn üzerinde avare bir hâlde yürüdüler. Bir daha böyle bir uçuruma düşmemek ve varlığını sürdürebilen ırkların güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınmasına kanaat getirdiler. Bu süre zarfında Tanrı, onlarla hiçbir muhataba girmedi. Fakat Asiller, Tanrı’ya duydukları sadakatten hiçbir zaman kopmadılar. Tam tersi bir duygu ile ona daha çok yakınlaşmak ve onu yarattığı dünya üzerinde mutlu edebilmek için katbekat fazla çalışmaya başladılar.

Eoldynn üzerinde kalan, korunmaya muhtaç aciz varlıklar için Üç Asil kendi aralarında bir divan oluşturdular. Bu divana da Üç Muhafız Divanı adını verdiler. Divanda aldıkları kararlar neticesinde, yeryüzündeki ırkların daha çok zarar göreceği ve Eoldynn üzerindeki kontrol paylaşımının yetmediği anlaşıldı. Irkların zarar görmesini engellemek için Eoldynn üzerindeki karaları oynattılar ve büyük ölçüde yer değiştirerek yükselttiler. Bu şekilde yeryüzünün dağları, sıradağları, kara parçaları arasından geçen nehirleri ve gölleri oluştu. Eoldynn üzerindeki paylaşımı arttırmak adına da kendilerine yardımcı bir varlık yaratma düşüncesine girdiler. Tabii ki böyle bir durumda Tanrı’dan habersiz bir işe kalkışmak, maneviyatta büyük bir ceza alacakları anlamına gelirdi. Mamafih, Tanrı’nın onları buyur ettiği ihtişamlı konağa çıktılar. Eoldynn üzerindeki kontrolün artmasını arz ettiler. Tanrı Ned, başlarda sadece fikirleri dinliyordu büyük gösterişli tahtında. Daha sonraları Asiller’in haklı olabileceğini fark etti ve nasıl bir varlık olabileceğinden söz etmelerini istedi. Asiller, hem karada hem suda hem de havada birer gözleri olsun istiyorlardı. Bunların hepsinin karşılanabilmesi için hızlı, sadık ve cesur bir varlık olması gerekiyordu.

Tanrı Ned, onlara yol göstermek adına derinden bir ezgi mırıldandı. Başlarda solgun fakat gittikçe yeşeren, güçlenen bir ezgiye dönüştü ve biterken Asiller’in gözleri büyüdü. Düşünceleri, O’nun, yani tek olanın düşüncesiyle kaynaşmıştı.

Üç Muhafız, Eoldynn’i muhafaza edebilmek için hemen harekete geçti. Tanrı’nın büyük tahtının önünde bir çember oluşturdular. Ellerini göğe uzattılar ve kendi çevrelerinde dönmeye başladılar. Aynı anda ortak bir ezgi mırıldanmaya başladı dudakları. Aynı sesler aynı nidalar çıkıyordu ağızlardan. Önce sessiz, inceden bir tını. Sonra daha gür görkemli bir açılış. Toprağın ve havanın bekçisi kendilerini ezgiye adamışlardı tıpkı ateşin bekçisi gibi fakat ateşin bekçisi daha bir kaptırmıştı kendini. Gözleri adeta şahsına emanet edilen ateşler gibi parlıyor, köpürüyordu. Belki felaketi hissedememiş olduğu içindi, belki de hatasını telafi etmek için.  

Ezginin sonlarında ana vurguyu haykırarak yaptılar semalara doğru.

Sen ki, tüm bu diyarın bekçisi olacaksın
Sen ki, tüm alemin bilgini olacaksın
Sen ki, tüm katmanların huzur veren babası olacaksın
Sen, gözümüz, kulağımız olacaksın
Gözlerinden alevler, kanatlarından rüzgarlar savrulacak
Sen ki, bu diyarın yenilmez cesur kahramanı olacaksın.


Böylece Eoldynn üzerinde ölümü tadacak ilk canlılar doğmuş oldu. Onlar, Eoldynn’e bahşedilmiş canlı tohumlarından var olmadılar. Onlar, Tanrı’nın soyundan gelen canlılar oldular. Her ne kadar soyları Tanrı’dan gelse de, Tanrı, onların ölümlü olmasını diledi çünkü ölümsüz olmak sadece Tanrı’ya ve onun Asil hizmetkârlarına mahsus olmalıydı. Onlara, yani Eoldynn’in bekçilerine, Simurg adı verildi. Ezginin temelinde kudretli bir yeri olan Kradhe sayesinde renkleri, ateşin renkleri, yani kırmızı ve altın renginin tonları ile süslendi. Efsanevi simurg kuşları bu şekilde vücut bulabildi Eoldynn’de.


Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Vega - 26 Mayıs 2011, 23:29:07
Takipteyim!   ;D
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: grikunduz - 27 Mayıs 2011, 10:51:58
Ve sonunda yorumumu yazıyorum gecikti biraz kusura bakma
hiçliğin ortasındaki bulutsu şekil almaya başladı.
Burada gördüğüm anlatım bozukluğu haricinde hiç bir yanlış görmedim. Dilin güzel ama 3 tanrı biri aşırı gururlu o kötü olcak muhabbeti olmaz inşallah. (çok tanıdıkda) Ama hikaye ve simurga kuşunun işlenişi çok güzel tebrik ederim.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 27 Mayıs 2011, 16:51:24
Takipteyim!   ;D

Sevindirici bir haber :)

Ve sonunda yorumumu yazıyorum gecikti biraz kusura bakma
hiçliğin ortasındaki bulutsu şekil almaya başladı.
Burada gördüğüm anlatım bozukluğu haricinde hiç bir yanlış görmedim. Dilin güzel ama 3 tanrı biri aşırı gururlu o kötü olcak muhabbeti olmaz inşallah. (çok tanıdıkda) Ama hikaye ve simurga kuşunun işlenişi çok güzel tebrik ederim.

Neyin ne olacağını zaman gösterecek demekten başka şansım yok sanırım. Birden çok fikir var ama hangisi en uygun, en orjinal olursa onu kullanırım tabii ki. Bu arada anlatım bozukluğunu göremedim açıklarsan düzeltebilirim :)
Teşekkürler Vega ve grikunduz.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Cellox - 29 Mayıs 2011, 17:07:35
Ayrıntıya girişin, sözcükleri kullanışın bi harika. Yazının başındaki notta Elf ırkı olmayacak demişsin. Elfleri Orta-Dünya'daki haliyle yazıya dökseydin daha zevkli olurdu. Fakat bu haliyle bile mükemmel.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 30 Mayıs 2011, 17:11:34
Öncelikle teşekkür ederim. Sadece elf ırkı değil, Yüzüklerin Efendisi'ndeki diğer ırklarıda pek kullanmak istemiyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın, bende bir Yüzüklerin Efendisi hayranıyım. Fakat daha çok kendime özgü bir evren yaratmak istiyorum. Bunun için ırklarında farklı olmaları gerekiyor. Ama goblin gibi birkaç yan ırkı ele alabilirim. Tekrar teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Malkavian - 30 Mayıs 2011, 17:23:51
İlk bölümde biraz zorlandığını ama devam bölümlerinde yavaş yavaş kendine olan güvenini kazanıp daha uzun ve daha istekli yazdığını görebiliyorum. Tanrı ve Asil kelimelerinin kullanımını biraz azaltırsan daha da iyiye gideceğine eminim. Yazına en zor kısmından olayların en başından başlaman takdir-e şayan. Büyük usta Tolkien de böyle yapmıştı ama o bile diğer üç kitaptan sonra ek olarak yayınlamıştı bu yazdıklarını. Bütün bu destansı anlatımı bireysele nasıl indirgeyeceksin merakla beklemekteyim.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 30 Mayıs 2011, 17:32:26
Tabii ki ilk bölümde biraz zorlandığım gerçek. Yeni bir kurguya başlamak hiç mi hiç kolay değilmiş. Evet, bölümler ilerledikçe kurguda yerli yerine oturuyor hâliyle. Tanrı ve Asil kelimelerini mümkün olduğu kadar aza indirgemeye çalışacağım. Önerin ve takdirin için çok teşekkür ederim. Bireysele bir şekilde indirmeye çalışacağım fakat buna bir hayli zaman olduğunu düşünüyorum. Tekrar teşekkürler Malkavian.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Nate - 25 Haziran 2011, 18:25:13
Bölmüleri gerçekten harika yazıyorsun. Anlatımınla büyüledin beni. :)

(Eğer özel değilse haritaları nasıl yaptığını sormak istiyorum?)
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 25 Haziran 2011, 20:55:46
Bölmüleri gerçekten harika yazıyorsun. Anlatımınla büyüledin beni. :)

(Eğer özel değilse haritaları nasıl yaptığını sormak istiyorum?)

Çok teşekkür ederim. Böyle düşünmenize sevindim. (:
Haritayı Photoshop CS4 ile yaptım.
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Legend - 26 Haziran 2011, 01:10:39
Mouse'ı sayfada gezdirirken imzanın üzerinde tık işaretini gördüm.Bununla birlikte yaklaşık 20 dk.önce yeni bir evreni tanımış bulunmaktayım.Anlatımındaki Epik tarz evrene o kadar iyi gitmişki ,ilk başlarda Tolkien okuyorum sandım.

Devamını bekleyenlerdenim.Ve klasik ırklar yerine kendi yarattıklarını kullanmanda hoş olmuş.Bunu da destekleyenlerdenim.Ayrıca seni bir de şöyle takdir edeceğim ki.Oturma potansiyeline sahip bir evren yaratmışsın,ırklarıyla,tanrılarıyla(artık asiller mi dersin bilmem)haritasıyla...Bu cesaret ve bol emek isteyen bir iş.

Kendimin de bir tane var ama rafta duruyor öyle.Yazmak gerçekten cesaret istiyor ve zorluyor.Evet beklemedeyim.
Başlık: Eoldynn: 4. Su Hanımı Berenidhe
Gönderen: Gilderoy - 26 Haziran 2011, 22:20:42
(http://i1106.hizliresim.com/2011/6/26/12649.jpg)

4. Su Hanımı Berenidhe

Başlangıçta üç element vardı: Toprak, hava ve ateş. Fakat daha sonra tabi unsurlar sebebiyle dördüncü element ortaya çıktı. Bu dördüncü elemente, hayat sıvısına, su dendi.
   
Su, sürekli dinamik bir yapı içerisindeydi. Ulaşabildiği her noktaya gider, girebildiği her çukuru doldururdu. O kadar büyük bir kütleydi ki Eol’ün altına dahi yayılmıştı. Öyle ki, Üç Muhafız Divanı’ndan sonra oluşan göller ve nehirler bu maddeyle dolmuştur. Sıvının her zerreciği öyle güzel motiflenmişti ki, aslında renksiz olmasına karşın gökyüzü altında mavi renk alabiliyordu.
   
Eol üzerinde hayata başlamayı uman her canlı tohumunun bu hayat sıvısına ihtiyacı vardı. Sıvının sürekli bir hareket halinde oluşu, canlılığın başlaması için çeşitli zorluklar oluşturuyordu. Diyardaki dört ana elementten üçünün koruyucusu vardı ama su elementine sahip çıkan bir varlık yoktu. Bu eksikliği doldurmak için Asiller bir araya gelerek düşünceleri Tanrı’ya sundular O’nun büyük konağında. Tanrı onlara hak verdi. Çünkü hayat sıvısının, işlevini gerçekleştirebilmesi için denetim altında olması gerekiyordu. Fakat bu denetimi nasıl bir varlığın yapacağı henüz belirlenmemişti.

Asiller bu konuda izin alarak düşüncelerini belirtmeye başladılar. Kradhe, simurglar gibi bir canlı olması gerektiğini belirtti. Fakat, denetimi elinde tutan canlı varlık bir gün öldüğü zaman denetim sona erecekti. Bu yüzden Tanrı bu isteğe sıcak bakmadı. Radhe, simurglar gibi birçok canlının olması gerektiğini belirtti. Birçok canlıya bir elementin denetiminin verilmesi, büyük bir kargaşalık yaratabilirdi. Bu düşünceden de soğudu Tanrı. Yidhe, istenileni az çok anlamıştı. Simurglar gibi ölümlü bir veya birçok canlı olmayacaktı. Kendileri gibi ölümsüz tek canlı olacaktı suyun bekçisi olan. Ve bu düşünceyi Tanrı’ya sundu. Kradhe ve Radhe bu öneriye şaşırmıştı ama Tanrı’nın hiçte şaşırmış bir hali yoktu. Aksine, bu fikri bekliyor gibiydi. Hava bekçisinin önerisini doğru buldu ve kabul etti büyük tahtında tartarak.  Yidhe çok sevinmişti fikrinin kabul gördüğüne. O’nun gözüne girdiğini düşünüyordu.

Aniden Kradhe ellerini kaldırdı altın kubbeli konağın tavanına. Ardından Radhe onu taklit etti. Sevinci yarım kalan Yidhe de hemen aynı duruşu aldı. Kradhe anlaşılması güç sözcükler mırıldanmaya başladı. Sonra Radhe daha sonra Yidhe aynı sözleri tekrarlıyordu. Sözcükleri alçak sesle söylemelerine rağmen yankılanarak ulaşıyordu Eoldynn’in her köşesine. Bu bir ezgi değildi, bu bir nevi ayindi.

Sözlerin ritmi yükseldiği zaman Asiller oldukları yönde dönmeye başladılar ve konakta bir üçgen meydana getirmeye başladılar. Fikrin öncüsü Yidhe, üçgenin O’na en yakın köşesini oluşturdu. Kradhe sağ uzak köşeyi, Radhe sol uzak köşeyi meydana getirdi.

Üçgen meydana geldikten sonra Üç Muhafız, üçgenin üç köşesinde ileri geri sallanmaya, oldukları yerde dönmeye başladı tılsımlı sözcükler söyleyerek. Kadim sözler sonlanmak üzereyken üçü de diz çöktü ve üçgenin görünmeyen kenarları rengarenk parıldamaya başladı. Renk renk parıltılar tüm salonu doldurmuştu. Ansızın, üçgenin ortasında bir varlık belirmeye başladı. Şimdi onun mırıltıları yükseliyordu gösterişli konakta. Tılsımlı sözleri renkleri harekete geçirdi ve mavinin ağırlıklı olduğu bir renk oluştu. Duman misali varlığın etrafında dönmeye başladı mavi renk. Ses yükseldikçe, gücü de yükseliyordu adeta. Üçgenin etrafında bir çember oluşturan mavilik, suya dönüştü ve varlığa ulaşabilmek için gitgide daraldı.

Tanrı Ned, ağır ihtişamlı tahtından ayağa kalktı gümüş mızrağı ile. Gözleri, suyun bekçisine odaklandı. Gümüşten mızrağını iki eline alarak altın kubbeli tavana doğru kaldırdı. Derinden, çok derinden bir ses yükselmeye başladı. Bu bir ezgiydi, var oluşun ezgisi. Üç Muhafız büyülenmiş, yaratıcılarına bakıyordu. Yeni oluşmaya başlamış varlık ise gücü hissetmişti. Bu, yaratıcısının gücüydü ve güç şimdi ona bürüneceği vücudu bahşedecekti.

O’nun derin, efsunlu sesi şimdi daha gürdü. Gücü yerine sığmıyor, konağı sarsıyordu. O, su kadar narin, su kadar güzel bir bekçi olmasını istedi. Suyun bir efendisi değil bir hanımı olmasını istedi. Ve istediği gerçekleşti Tanrı’nın. Su Hanımı, Tanrı’nın buyruğunca var oldu ve ona Berenidhe denildi. Amacı su elementini yani hayat sıvısını denetimi altında tutmak ve onun durgunluğuyla canlı tohumlarına yaşamı vermekti. Bu büyük önem arz eden görevinin bir nişanesi olarak mavi kristalden tacını taktı.

Tanrı, gümüş mızrağını yere vurarak ezgiyi sonlandırdı. Üçgen bozuldu, Asiller tatlı bir rüyadan uyanırmışçasına ayağa kalktı. Yüzlerinden huzur, gözlerinden gençlik pınarları akıyordu. Eol’ün üç muhafızı Su Hanımı’nı saygıyla karşıladı. Su Hanımı Berenidhe, Tanrı’nın Asilleri’nden değildi fakat onun güzelliği zaten asilliğini kanıtlar nitelikteydi.




@azuroth: Teşekkür ederim. Yazım stilimi büyük üstad Tolkien'e benzetmene çok sevindim. :)

Irkların içinden çıkamaz oldum başlarda ama sonra bir yol bulup çıkmayı başardım, sanırım. Yine de üzerinde bayağı düşünmek gerekecek. Irkların Eol üzerinde bulundukları yerleri belirledim. Şimdi özelliklerini belirleme aşamasındayım. Tekrar teşekkür ederim :)

Not: Buradan duyurmak istiyorum. Bundan sonraki bölümlerde Eol kelimesini sıkça görebilirsiniz. Eoldynn'i Eol olarak kısaltıyorum.


Edit: Eski görünümlü Eoldynn haritası (http://i1106.hizliresim.com/2011/6/28/2991.png)
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Nate - 27 Haziran 2011, 18:33:08
Her zamanki gibi çok güzel. Bir hanım... Güzel çok beğendim, ellerine sağlık...
Başlık: Ynt: Eoldynn
Gönderen: Gilderoy - 27 Haziran 2011, 20:58:09
Her zamanki gibi çok güzel. Bir hanım... Güzel çok beğendim, ellerine sağlık...

Teşekkür ederim.