Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Aget

Sayfa: [1]
1
Kurgu İskelesi / Ynt: Hayal Gücünü Buluş
« : 28 Ağustos 2014, 00:56:25 »
Tek kelime ile bayıldım. Tebrikler. :D

Yalnız benim de yakındığım bir şey var; Cem umutsuzluk cini ile karşılaştığı sırada birkaç darbe alıyor. Umutsuzluk cininin 2 metre olduğunu, eliyle kalın tahta sopayı kırdığını, hatta çelik dahi olsa kırabileceğini söylediniz. Böyle bir yaratığın tek darbesi Cem'in pestilini çıkarmaya yeter de artar bile. :D


Ayrıca umutsuzluk cinleri ile savaşma kısmı daha güzel olabilirdi diye düşünüyorum.

Kurguyu sevdim devamını sabırsızlıkla bekliyorum. :D

Tekrar tebrikler.

2
Kurgu İskelesi / Ynt: Kihra'nın Ateşi
« : 18 Ağustos 2014, 01:49:38 »
Birkaç eleştirim olacak;

Alıntı
“Sonuna geliyoruz.”

“Aylardır bunun için uğraşıyoruz. Bittiği için mutluyum efendim.”


Bu dialoglar kime ait anlaşılmıyor.


Rai’lur ve kadın neden bir araya geliyorlar? Orada ne işleri var?

Biraz kafa karıştırıcı  olmuş.



Alıntı
...Rai’lur ve kadın mağarada yürümeye devam etti. Kadınlardan biri orta yaşlıydı.  ...

Alıntı
...Aslına bakarsanız bıçaklarında. Kıyafetinin her tarafında bıçakları gizliydi. Yıllardır hayatta olmasını bıçaklarına ve yeteneğine borçluydu.
"Orta yaşta" demek yerine "orta yaşlı" demeniz daha doğru olur ve "aslında bıçaklarında" kısmı çok itici duruyor. İki kelime de "da" ile bittiğinden olabilir belki.

Ayrıca karakterlerinizden bahsederken sadece "kadın" demeniz çok basit kaçmış. Bir adı yok mu bu kadının? Bir isim vermek istemediyseniz, o zaman Rahip v.s diyebilirdiniz.

Alıntı
Rai’lur bu düşünceler içindeyken efendisi bilmediği bir dilde fısıldamaya başladı.

Rai’lur'ın efendisi? Anlamadım bu kısmı. Daha önce bahsetmeliydiniz.

Alıntı
Rai’lur’u bir el hareketiyle yere serdi.

Neden yaptı bunu? Dediğim gibi acele etmiş gibisiniz.

Bunların dışında başarılı. Tebrikler. :) Devamını bekliyorum.  :)

3
Kurgu İskelesi / Ynt: Son Nokta
« : 10 Ağustos 2014, 01:34:45 »
Spoiler: Göster
Peşin not: Fazla acemiyim ;D



Acele etmeliydi, her an gelebilirlerdi. Eğer yaptığı şeyi bitirmeden önce kapıdan içeri girerlerse her şey ama her şey mahvolabilirdi. Tüm o hazırlıklar, onca emek... Bu olumsuz düşüncelerden kurtulmak için başını iki yana silkeledi ve ellerine hız verdi. Tam o esnada kapının öteki tarafında bir ses duyar gibi oldu. Kapıya doğru baktı, kapının topuzunun zorlandığını gördü; bir sağa, bir sola. "İyi ki kapıyı kilitlemişim." diye düşündü. Kapı topuzu tekrar hareketsiz bir hal aldı. Taner, hiç vakit kaybetmeden masanın üzerinde kalmış birkaç deste 100 dolarlık banknotu da çantasına atıverdi.

Bir müddet para dolu çanta kucağında, sanki aniden bir tehtit belirecekmiş gibi silahını çekip kapıya doğrulttu. Herhangi bir ses veya hareket yoktu. Tabancanın horozunu başparmağı ile indirip, arka kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledi. Kapıyı açıp tam ilk adımını atacaktı ki, önünde iri yarı iki dazlak korumayı fark etti. Öylece, hiç hareketsiz ve korkmuş bir vaziyette kalakaldı.

Zayıf, uzun boylu, orta yaşlı bir adam ona doğru geliyordu.
Korumalardan biri elindeki çantayı çekiştirip alıverdi ve uzun boylu adama doğru uzattı.

Adam çantayı aldı ve yere bıraktı. Ardından İki koruma kollarına girip Taner'i sıkıca tutmaya başladı.
Sıska adam elinin tersiyle sert bir tokat savurdu, elini silkeleyip kısık sesle bağırdı. Eli acımış olmalı.

"Patron kendisine kazık atanlara ne yapar? Biliyor musun o*****u çocuğu?" dedi ve Taner'in çenesini sıkıca tutup "Ha? Biliyor musun?" diye sorusunu yineledi. Taner, adamın yüzüne kanla karışık tükürerek; "Üzgünüm. Unutmuş olmalıyım." dedi.

Sıska herif, cebinden çıkardığı mendille yüzünü silip, bir tokat daha savurdu.

"Çok değil, birazdan hatırlayacaksın kuş beyinli. Gerçek saat nerede! ?"

 Taner bir tarihi eser kaçakcısıydı. Başı belada olduğuna göre, bu sefer önemli bir şeyi kendisine saklamış olmalıydı.

Taner alaycı bir gülüş takınarak; "Size verdiğimin nesi var ?" diye sordu.

Sıska adam, Taner'in karın boşluğuna sıkı bir yumruk attı. Taner bir süre nefes almakta zorlandı.

"Sana yapacaklarımdan sonra dişlerin öyle beyaz ve parlak olacak mı acaba!" dedi ve tam elini tekrar kaldırmıştı ki, zaman durdu. Her şey dondu. Gelen Taner'in ortağı Tuna'ydı. Aradıkları saat elindeydi. Taner'in evine girdi ve tamir aletlerini karıştırmaya başladı. Sonunda bir kerpeten de karar kılıp, yeniden arka bahçeye indi. Sıska adamın yumruğunu önüne indirip avucunu açtı.  Tehtidini duymuş olsa gerek, dişlerini sökmeye koyuldu. Adamın 32 dişini tek tek söküp eline bıraktı. Ardından yerde duran para dolu çantayı alıp arabaya atladı. Geri dönüp Taner'i aldı ve oradan tam gaz uzaklaştı.

Saatin pimini yeniden indirdi ve zaman tekrar akmaya başladı. Taner'in kendine gelmesi biraz zaman aldı. "Neden bu kadar geciktin? Az kalsın ölecektim alçak herif!" dedi sinirli bir ses tonuyla.

"Ama ölmedin." dedi Tuna gülümseyerek.

"Ayrıca şu an, 32 dişini birden senin bahçene savurmuş bir adamın daha büyük sorunları var." dedi ve kahkaha atarak gülmeye başladı.

4
Kurgu İskelesi / Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan
« : 03 Ağustos 2014, 01:01:16 »
Alıntı
Bir kaç günlük yolculuk sonunda yaşlı bir köylü gördü. Yaşlı adam uzun boylu, top sakalı olan irice bir adamdı.

Sevgili Mert, daha önce de belirttiğim gibi köylünün en azından top sakalını kirli sakal ile değiştirsen, köylü en azından mühendis havasını atar üzerinden. :D Böyle de iyi ama, takıntı yaptı bende :D

Alıntı
  Serdar bilmese de kızın yeninin içinde bir hançer vardı.


Gwoilith'in yeninde taşıdığı hançer gereksiz ayrıntı gibi geldi. Sadece böyle bir hançerin varlığından söz ediliyor fakat karakter bu hançere elini bile sürmüyor.



Bunların dışında mükemmel bir kurgu, özellikle 3. bölümde olaylar zihnimde çok net canlandı. 3. bölümde Sadece Maegar'ın gelir gelmez Serdar'ın yerini bilmesine anlam veremedim ben.

Devamını merakla bekliyorum. Tebrikler Mert. :)

5
Güncel / Ynt: Twitter
« : 01 Ağustos 2014, 19:34:37 »
Sansürden etkilenmemek istiyorsanız eğer DNS ye alternatif bir eklenti önerebilirim.

Google Chrome kullanıcısıysanız, Zenmate eklentisini indirin ve kurun.

Zenmate başka ülkeler üzerinden internete bağlanmanıza yarayan bir program. İngiltere, Norveç, Almanya, ABD v.s.

6
Kurgu İskelesi / Ynt: Hayat Kadar Kısa Hikayeler Serisi
« : 28 Temmuz 2014, 02:10:06 »
Tahmin edim. Steve Jobs ? :)

7
Başarılı bir hikaye. Tebrikler. Yalnız çocuğu yeme kısmını betimlemeseydinde "çocuğu yedi" deseydin sadece. Rahatsız ediyor çünkü.

8
Kurgu İskelesi / Ynt: Hayat Kadar Kısa Hikayeler Serisi
« : 24 Temmuz 2014, 22:48:16 »
Ne söyleyeceğimi bilemiyorum, elmalarla ilgili olan hikayelerin o kadar çok hoşuma gitti ki, muhteşem. Eline, böyle fikirler üreten aklına sağlık diyeyim. Forumda böyle güzel hikayeler görmek çok mutlu etti beni.

2 Elmanın birbirleriyle tam bir tezat teşkil eden öyküleri. Tebrik ederim.

Tanrı ha ? :D

Yazmayı asla bırakma dostum.

9
Kurgu İskelesi / Ynt: Hayat Kadar Kısa Hikayeler Serisi
« : 22 Temmuz 2014, 21:30:39 »
1. Kral Ahmet/Mehmet kulağa çok komik geliyor. :D Ahmet ile Mehmet'e kral yerine şah diyebilirdiniz mesela. Kralın sağ kolluna vezir denmez; padişahınkine denir.


2. "Yüzünden boncuk boncuk ter akıyordu. Yüzünden akan terini" "yüzünden" kelimesi üst üste kullanıldığı için metnin akıcılığı zedeleniyor. Peşi sıra aynı kelimeyi kullanmaktan kaçınmalısınız.

3. "...Güneyli'ler. Bir tepenin başına geldiklerinde aşağıda Kuzeyli'lerin..." çoğul ekleri kesme işareti ile ayrılmaz.

Bu basit hatalar dışında başarılı bir hikaye. Tebrik ederim, güzel fikir.

10
Kurgu İskelesi / Ynt: Açlığın Perdesi
« : 22 Temmuz 2014, 20:31:52 »
Gerçekten çok güzel bir öykü olmuş, diğer hikayeleriniz gibi muhteşem. Tebrik ederim. Bu arada kendi öykünüze "klişe bir sona sahip" diyecek kadar mütevazisiniz fakat bir okur olarak herhangi bir klişeye rastlamadığımı belirtmek isterim. :)


11
Evet arkadaşlar forumda okuduğum birkaç öyküde dikkatimi çeken bir hususa değineceğim.(Zaten birkaç öykü okudum.)
Öncelikle emek verip , hayallerini , düşüncelerini bizlerle paylaşan  bütün arkadaşlara teşekkürü borç bilirim.Kaleminiz kırılmasın.

Gelelim beni rahatsız eden noktaya, bazı arkadaşlar yazarken ingilizce okunan isimler kullanıyor.

Örneğin : Acher(Ben uydurdum şu an bunu.Açır , Eçır artık nasıl okunuyorsa.)

Arkadaşlar eminim hepiniz fazlasıyla deneyimlisiniz. İmla kurallarını dahi doğru düzgün bilen biri değilim. Haddim değil. Ancak Türkçe yazıyorsunuz arkadaşlar. Türk Edebiyatı için yazıyorsunuz. Yazdıklarınızı Jack ile George okumuyor. Ahmet ile Mehmet okuyor. Değişik gerçekten.  :ne

(Ahmet ile Mehmet de ilginç bu arada Türklerden bahsederken söylenir ama gelin görün ki isimler arap isimleri. Harbiden ya, bize ait olan neyimiz kaldı ki? neyse.)


Ayrıca Türkçe isim kullanan üyelere de çok nadir rastlanıyor. Neyse bu da başka bir zamanın konusu.

İyi forumlar.

12
Kurgu İskelesi / Ynt: Zamanda Zamansız Yolculuklar
« : 16 Temmuz 2014, 00:09:09 »
Çok güzel bir öyküydü zevkle okudum.Ama zamanda yolculuk çok ağır bir konu.Fena halde kafa patlatmak gerek üzerinde.Eh, haliyle hikayende mantık hataları var.

Örneğin şu şeker alma ve para isteme kısımları.Gerçekten epey güldüm :) , ama sonra farkettim ki mantık hatası var.

4 numaranın 3 numaraya gitmesi için şekerinin bitmesi gerekiyor.Geçmişe yolculuk yapıp kendi şekerini bitirmesi gerekiyor.Şekeri bitmeden 3 numaranın yanına gidemez , 3 numaranın yanına gidemediği için kendi şekerini kendisi bitirmiş olamaz. :ne

2 senelik konuyu hortlattığım için kusura bakmayın bu arada : :xD

Sayfa: [1]