Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Har Atvil

Sayfa: [1]
1
Merhaba Berweuli, nasılsın?
Martı kitabındaki muhabbet tekniğini tavsiye edebilrim. Hem uzun sohbetleri kaldırabilecek yapıda, hem de yazarın sözleri ile karakterin sözlerini iç içe geçirerek okuyucunun zihnini meşgul edebilmekte.

Kişisel not: Bence Uli'nin espri anlayışıyla ilgili bir problem var :P

2
Merhabalar, forumu okudukça hangi maddelere öncelik vereceğimi daha iyi kestirebiliyorum.
Anlatımla ilgili bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
Yazınızdaki bir karakteri tanımlarken, "Güzel, Yakışıklı, İyi, Güçlü" kelimelerini tek başına kullanmak yerine, okuyucuya o karakterin güzel olduğunu inandırmak, o karakterin yakışıklılığını anlatmak veya diğer tek kelimelik tanımlar yerine okuyucuyu ikna etmek daha iyi olabilir.

Yine anlatımla ilgili olan, şahsen çok takıldığım bir konu var. Diğer tüm önerilerim gibi bu da kendi kişisel görüşüm olduğu için, özgürce yazıyorum. Bazı yazılarda, zaman ve dış ortam tutarlı bir şekilde anlatılır ve yazı mümkün olduğunca gerçekçi ve kronolojik yapılmaya çalışılır. Bunların dışındaki bazı yazılarda; eğer yazıya bir etkisi olmayacaksa ve anlatımı güzelleştirme amacı taşımıyorsa, soğuk bir sonbahar sabahı olduğu veya sıcak bir yaz akşamı olduğu çok da mühim değildir, dünya edebiyatından esinlenilmiş ve gereksiz yere oraya koyulmuş laf kalabalığı gibi görünür.

Karşılıklı konuşmalar kısmı da dikkat çekicidir. Genelde, karakterlerin karşılıklı konuşmalarını çok uzatmamak gerektiği söylenir. Bunun tersini yapıp başarılı olan eserler de mevcuttur. Bence, okuyucuyu kolundan tutup, diyalog yaşanan ana sürükledikten ve o anı yaşattıktan sonra; konuşmalar istediği kadar uzun olabilir.

3
3- Nosferatu (1922)

İnceleme-öğrenme amaçlı olarak film izlerken, karakterlerin kendi aralarındaki eğlenceli sohbetlerden ziyade yaptıkları roller, ana senaryonun gidişatı ve bazı detaylara dikkat etmek bazen daha iyi olabilir. Bu sebeple, sessiz film olarak çekilmiş olan Nosferatu'da, diğer bazı filmlerden alamayacağınız detayları alabilirsiniz.

Her ne kadar Vampir, Nosferatu, Dracula, Vladimir, Voyvoda olarak bildiğimiz karaktere ait kurgunun atası diyemesek de, ilgili karaktere ait çekilen filmlerde bir öncül olduğunu söyleyebiliriz.
Nosferatu filminin getirdiği yeniliklerden biri de, kan emici karaktere bir "zayıf nokta" vermiş olmasıdır. Zamanla kan emicilerin zayıf noktaları arttı, değişti, azaldı vesaire.

Not: Araştırıp öğrenebildiğim kadarıyla, bu filmin telif hakları hala mevcut ve umuma açık değil. Bu yüzden bu filme ait bir izleme linki de veremeyeceğim.

Tamamen alakasız olarak not düşeyim, özellikle 1940 öncesi çekilen filmlerin yüksek kaliteli versiyonları bazı popüler video izleme sitelerinde bulunabiliyor.

Frp dersi kısmına gelelim.
1- Hangi karakter, mistik bir sınıfa aittir? (Bu sınıfın D&D benzeri sistemlerde olması gerekmemektedir)
2- Nosferatu'nun zayıf noktası nedir?
3- Bazı sistemlerde evrensel büyü ağı olarak bilinen fenomen, bu filmde nasıl işlenmiştir?
4- Nosferatu karakterinin film boyunca sergilediği yetenek ve marifetler (feats, skills) nelerdir?


4
Merhaba Bay_Karamsar,

Bir süreliğine forumda bulunmadığım için mesajınıza şimdi cevap yazabiliyorum.
Conan ve Sonja gerçekten çok iyi örnekler, bu konuları da işleyeceğim.
Bugün için Nosferatu (1922) filmine hazırlık yapmıştım, daha sonraki mesajlarımda bahsettiğiniz filmleri örnek verip sorular soracağım.

5
Arkadaşınızın bilgisine itimat ediyorsanız, uzun bir sohbette bilgilerini emebilirsiniz. Belli bir konuda her şeyi anlattırıp, anlamadığınız her şeyi sorup; arkadaşınızın ve arkadaşlığın imkânlarından sonuna kadar faydalanabilirsiniz. İkinci soruda bilgiye açlık, birinci soruda arkadaşınızın farklı bir konuda bilgili olmasından bahsetmişsiniz. Bir taşla iki kuş.

6
2- Willow
Dersten önce, bu filmin oldukça eğlenceli olduğunu söylemeliyim.
Film, başrol karakterinden dolayı, olaylara farklı bir açıdan ve ebattan bakıyor. Ana karakter olmak için her zaman en kuvvetli, en zeki, en asil, en rörerö olmak gerekmiyor. Bir bacaksızın yolculuğu, sorumlulukları ve en kuvvetsiz olmasına rağmen sergilediği liderlik (bu son madde en önemlisi) konu alınıyor.
Filmde alışılmış ırkların cümbüşü yok, her taraftan ork fışkırırken onları çim gibi biçen süper kahramanlar göremeyeceksiniz.

Şimdi ders kısmına gelelim.
Acemiler için: Başrol oyuncusunun filmde yansıtıldığı ırk mı yoksa başka bir ırk mı olduğunu bulunuz. Eğer Willow kardeşimiz söylendiği gibi bir cüceyse, başka bir sistem(settings) olabilir mi?
Ustalar için:
1-Bir noktada, bir trol(troll) göreceksiniz. Bu trolün alışılmışın dışında olduğu hemen fark ediliyor. Hangi sistem(settings) dahilindeki, hangi cins trol olduğunu bulabilecek misiniz?
2-Kılıç ustası dediğimde anlayacağınız karakterin sınıf(class) tanımını yapabilir misiniz? (Tek sınıf, prestif sınıf, çoklu sınıf gibi unsurlar görürseniz çekinmeyin yazın, her şey olabilir.)


7
FRP Genel / Frp Öğrenmenin Kolay Yollarından Biri - Sinema
« : 23 Eylül 2016, 22:49:44 »
Merhabalar,

Frp artık ülkemizde yaygınlaşmış olduğu için, Frp nedir, yenilir mi içilir mi gibi konulardan ziyade, iş kolaylaştıran konular daha gerekli hale geldi.
Bundan 20-30 yıl önce, Frp öğrenmek bambaşka bir durumdaydı. Yabancı dili olan Abiler-Ablalar, para ayırıp veya bir şekilde para biriktirip, yurt dışından yayınlar getirtiyordu. Bu yayınları kendi imkânlarıyla çevirdikten sonra çevreleriyle paylaşıyor, bazı durumlarda Türkçe olarak yayınlıyorlardı. O zamanlar, Frp öğrenmek için gerçekten çaba sarf etmek gerekiyordu ve bununla paralel şekilde, Frp'yi öğrenenler, kafalarındaki Frp olgusunu mantıklı bir şekilde çizebiliyorlardı.

2016'ya dönersek, şu an Frp ile ilgilenenler hakkında kötü bir şey söyleyeceğimi düşünmeyiniz :)
Ortam değişti, şartlar değişti ve bunların hem artı hem de eksi yönleri oldu.
Şu an eserlerin çoğu Türkçe, internet vasıtasıyla kaynak sınırsız. Bu hem iyi, hem de kötü bir şey. Mesela, çok fazla yanlış bilgi var, çok fazla yanlış çeviri var.
Başka bir açıdan bakınca, insanlar okudukları eserler arasından birini seçip, ona sımsıkı sarılıyor ve ne olursa olsun okudukları o eserleri yargılamıyorlar. Bir öğrenci bile öğretmenini sorgular, yargılar, öğrencinin kendi düşüncesi yanlış olsa bile bu sorgulamanın iyi bir sonucu olacaktır, öğrenci kafasını bol bol çalıştırmış ve anlamadığı konuyu daha iyi anlamış olacaktır.

Konumuza dönersek, Sinema yoluyla Frp öğrenmek için kişilerin doğru yönlendirilmeleri gerekir.
"Şu filmi izle" diyerek birine yol göstermiş olamayız, "Şu filmi izle, şunlara dikkat et ve filmin yanlışlarını bul" daha doğru bir yaklaşım olabilir.

Sinema yoluyla Frp öğrenme başlığı açtıktan sonra, ilk örneği kendim vermeliyim diye düşünüyorum. Tabii ki, tüm forum üyeleri katılmakta özgürdür ve herkesin film tavsiyesini beklerim, benim de öğrenmem gereken çok şey var.

1- In The Name of The King
Bu filmin imdb puanı veya sizi eğlendirme yetisi konumuz için önemli değil. Bu filmde(tam adını yazmaya üşeniyorum) izleyenlere ders olabilecek bir husus var. Filmin senaryosunun -biçimi-.

Filmdeki başrol karakterinin bir karakter kağıdı var. Tüm film boyunca, oyuncu bu kağıda sadık kalıyor ve resmen zar atılmış bir Frp oyunu gibi görsel şölen ortaya çıkıyor.
Filmdeki karakterin; tur başına yaptığı atak sayısı sabit. Hamleleri zar atılmışçasına, bazen iyi bazen de kötü.
Masaüstü oyunu tecrübesine benzer bir şekilde, bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.
Filmdeki kötü karakterler arasında, Frp gözüyle bakıp Masaüstü oyunu kurallarıyla yargıladığınızda, tutarsız olduğunu düşündüğünüz karakterleri bulabilirsiniz. Buraya yazarsanız, filmi izleyen diğer arkadaşlar için de eşsiz birer ders olabilir.


8
Televizyon / Ynt: Hangi dizileri seyrediyorsunuz?
« : 23 Eylül 2016, 22:32:57 »
Merhabalar,

İzlediğim bazı dizileri tavsiye usulüyle yazabilirim.
Kendi milletimi hakir görmediğim için, Türk dizisi - Yabancı dizi diye ayırmayacağım, herkes için önemli hususlar vardır, bunlardan oyunculuk-senaryo-müzik gibi bazıları, diziyi kimin yaptığına bakmadan diziyi güzel kılabilir.

Öncelikle, Deli Saraylı dizisini seyredip, buraya yazmaya değer bulduğumu söyleyebilirim.
Bazı tarihi gerçekleri çaktırmadan anlatan, hem oyuncuları çok iyi olan hem de o oyuncuların o dizide çok iyi oynadıkları güzel bir dizidir. Senaryosunun hem kurguya kaçacak kadar değiştirilmiş olması, hem de buna rağmen gerçekleri yüzümüze vuracak kadar sert olabilmesi, büyük bir ustalık ürünü olarak görünüyor benim için. Önceki sayfalardan birinde, Deli Saraylı dizisini yazan 2010 tarihli bir mesaj gördüm. Dizi ~nedense yayından kaldırıldıktan sonra, bir süre internette bulunamaz hale geldi. 2016 yazında, yeniden ilgili kanalın internet sitesinde ve meşhur video sitesinde düşük kalite görüntü ile yayınlanmaya başladı.

İkinci olarak Endgame dizisini önerebilirim. Başrol oyuncusunun gözünden, o karakterin beyninin nasıl işlediğin hem felsefi hem de bilimsel olarak anlatmaya çalışan başarılı bir dizi. Oyuncuların hepsi olmasa da, bir kısmı kaliteli oyunculuk sergilemiştir. Dizinin çekim teknikleri hoş olup, senaryosu bir noktadan sonra aceleye gelmiştir. Planlanan ana senaryo tam anlamıyla işlenmeden bittiği için, dizi bittikten sonra içinizde rahatsız edici bir his bırakabilir.

Şimdilik bu kadar, iyi akşamlar.

9
Tekrardan merhaba, Herkül ve Aragorn örneklerimi biraz açarak devam etmek istiyorum.

Herkül örneğinde dikkat çekmek istediğim husus, dayanıklılık(stamina) noktasıydı. Herkül, bazı bölümlerde devlerle ya da çok güçlü rakiplerle kavga ediyordu ve bazen 'kafasına' kocaman, ağaç kadar lobutlar yiyordu. Fizik ortamında ölçersek, 200 kilogramlık bir lobutu aşağı yukarı 100km/saat hızla kafasına yiyor, biraz sersemleyip sonra dövüşmeye devam ediyordu.
Kafasının arkasına hançerin sapını yediği bölümde ise, birkaç yüz gramlık bir hançer benzer bir hızda kafasında patlıyor ve bu sefer kahramanımız bayılıyor.

Bu örneği verirken söylemek istediğim, dizinin çok yanlış çekildiği veya senaristlerin tütü pis olduğu değildir. Yarı tanrı olan bu karakterin, senaryo icabı olarak "normalde olduğundan daha dayanıksız" gösterilmesidir.
Bu detaylar belki dikkat çekmez, kimisine göre de kabul edilebilir olabilir; ben sadece böyle bir şeyin dikkatli bir okuyucuyu rahatsız edebileceğini söylemek istiyorum.

Aragorn örneğine girmekten maalesef vaz geçtim, bir Frp forumunda kutsal Lotr serisine haklı veya haksız dil uzatmak ölüm fermanıdır :) Merak edenler zaten ipuçlarını görürler.

Başlığı açmaktaki amacım, diğer forum üyelerinden de tavsiyeler almaktı. Ben de sizlerden bir şeyler öğrenmek isterim, katkıda bulunmak isteyenler lütfen elinizi korkak alıştırmayın. Tartışmadan ziyade tavsiye başlığı olarak görülürse, yazar arkadaşlara daha faydalı olacağı kanaatindeyim. İyi akşamlar.

10
Merhaba Şenaydın, ben aslında herkesin tavsiyeler vermesini ummuştum. Önerilerime getirdiğiniz yorumlar ilginç, olumlu bir sonuç çıkması için devam ettirmek istiyorum.

Tutarlılık kısmını sonraya bırakarak Stat konusuna gelmek isterim. Kurgudaki karakterleri geçtim, gerçek hayattaki insanların bile stat değerleri vardır. Sizin de statlarınız var, benim de.

Burada anlaşmazlık yaşanan konu, statlara bakış açısıdır. Benim masaüstü tecrübem var lakin hiç bir zaman, hiç bir masaüstü oyunda ve asla ve tekrarlayarak asla, kağıda bakarak oyun oynamadım ve oynatmadım. Kazandığı tecrübe puanlarıyla (exp) seviye atlayan birinin, ASLA kağıdı eline alıp "Aga kaç puan geldi?" demesine izin vermedim. Bu, benim için kabul edilemez.

***Konuyu burada dağıtıyorum, toparlayacağım***
Frp'de hiç bir karakter seviye atlayınca parlak ışıklarla yanıp üstüne spot lambaları çevrilmez.
Mesela bir barbar seviye atladıysa, oyuncunun bunu betimlemesi gerekir. Yalnız başına biraz düşünebilir, silahıyla biraz sohbet edip kata çizebilir, tabiat ile baş başa kalıp çığlık atabilir; nihayetinde herkesin bir usulü vardır ve bu barbar, seviye atladığını önce kendisine inandırmalıdır.
Başka bir örnek, bir düzenbaz seviye atladıysa ve zekâ puanını artırmak niyetindeyse, kağıdı kalemi alıp iki çiziktirerek bunu başaramaz. Daha zeki olduğunu göstermeli, anlatmalıdır. Kafasındaki planları değiştirebilir, teçhizatlarında daha akıllıca bir seçime gidebilir, silah tutuşunu değiştirebilir, bir gece başını alıp gidebilir ve sabaha geri döndüğünde 'herşey çok farklı' diyebilir; tekrar aynı cümle olacak, herkesin bir usulü vardır.
***Konuyu toparlıyorum***

Stat konusu da, Frp kültürüne diğer tüm öğeler gibi gerçek dünyadan esinlenerek gitmiştir ve dolayısıyla gerçek dünya ile açıklanabilir.
Üniversitedeki hocamın zekâ puanı 14 diyemem belki, bu hoca matematik hocasıysa ve IQ puanı 140 ise, Zekâ puanı 140 IQ'dur diyebilirim. (Tabii ki biliyorum, EQ, CQ gibi çok fazla zekâ yönelimine ait ölçüm var, bu bir örnektir.)
Spor salonundaki fitness hocamın bir kuvvet(strength) puanı vardır, deadlift yaparken kaldırdığı kilogram değerini 10 ile çarparak, vücudu o pozisyondayken uyguladığı Newton değerini; 'Deadlift durumunda uygulanan kuvvet ayarı' olarak stat haline getirebiliriz.
Yüzme hocamın dayanıklılık(stamina) puanı, tabii ki vardır. Bu adam fiziki şartlar ve sağlığı aynı olduğu müddetçe, bir gün 1 saat yüzerken, diğer gün 3 saat yüzmez. Aşağı yukarı (yanılma payı tabii ki olacak) yüzme hocamın kapasitesi bellidir. Balıklama olarak dinlenmeden 45 dakika yüzebiliyorsa bu adam, balıklama yüzme referans alınarak 45 dakikalık bir dayanıklılığa sahiptir diyebiliriz.

Peki zar atma nedir?

Zar atma şudur. Fitness hocam, ağırlığın altında kalan bir öğrencisi için kendini zorlayarak, normal 130 kilo kaldırıyor iken, 'ha gayret' diyerek 150 kaldırır, 160 kaldırır VEYA eli ayağına dolaşır ve 110 kilogramdan sonrasını kaldıramaz, eli ayağı boşalır.
Zar atma şudur. Yüzme hocam, tatilde denize girerken biraz açılır ve normalde 45 dakika yüzebildiği halde o gün kötü gününe denk gelir ve 40 dakikadan sonra sırt üstü uzanıp 'Yoruldum beyaa' der. Tam tersi, boğulmakta olan birini kurtarırken 75 dakika durmadan yüzer.

Kurgu olmak zorunda değil, bir de şu var. Fitness hocam, ağırlık altında kalan kişiyi kurtarmak için bir adrenalin patlaması yaşayarak, 200 kilo kaldırır. Fitness hocam, Barbar sınıfında bir karakter olsa, belki o adrenalini patlatınca 400 kilo kaldırır.

Zar atmaya ek ile devam ediyorum, yüzme hocam yüzerken ayağına kramp girer (Kurtarma Atışı başarısız olur ve 20'lik zarda 1 atar) ve boğulur, ölür.
Son bir örnek, üniversite matematik hocam, bir şekilde (ilham, deha, ışık hüzmesi, fark etmez) bir denklemi çözdü diyelim. O anki IQ seviyesi 190'lara ulaşmış olabilir.

Konuyu bağlamak gerekirse, insanların kapasiteleri vardır. Bu kapasitelerin bazıları doğuştan gelir, bazılarını çalışarak kazanırlar. Bu kapasitelerin bazıları gelişir (Level Up) , bazıları kısmen gelişir (Skill Up), bazıları ise gelişmez.

İnsanların statları vardır. Bizim bu statları hesaplayabiliyor olmamız ya da hesaplayamıyor olmamız, insanların kapasitelerinin(stat) olduğu gerçeğini değiştirmez. İnsanların, can havli-adrenalin-ilham gibi bazı noktalardaki patlamalarla, kapasitelerinin üstüne çıktığı (Şanslı zar, başarılı kurtarma atışı gibi) veya basireti bağlanmak-şoka girmek-nutku tutulmak-eli ayağı boşalmak gibi noktalarda, kapasitelerinin altına indiği de doğrudur.

Lütfen unutmayalım, Frp gerçek hayattan esinlenmiş bir sistemdir ve doğru ya da çarpıtılmış olsa da, Frp tanımları, o tanımları icat eden kişilerin hayata bakışlarından ilham almıştır. Tıpkı Van Gogh resimlerindeki gibi, üretici kişi, kendi hissettiğini eserine yansıtır. Ay çiçeklerini o şekilde görmesem de, onlar ay çiçeğidir.

11
Tartışma Platformu / Ynt: Tuhaf Kitap İsimleri
« : 23 Eylül 2016, 15:27:55 »
O (Stephen King)
Sadece tuhaf bulmuyorum, etkileyici ve kuvvetli bir isim olduğunu da düşünüyorum.

12
İlk adımı atayım. Yazdıklarımın şahsi tavsiyeler olduğunu unutmayınız ve ben de aynı şekilde eleştirilere açığım.

Bu tavsiyelerimi, genel bir konuda değil özel olarak Kurgu yazarlığı konusunda fikirlerimden derliyorum, üslubumu olduğundan daha yumuşak tutmaya özen göstereceğim:

1- Kurallar, kurallar, kurallar. Fantastik Kurgu yazıyorsanız ve hele ki bu bir sistem(settings) dahilinde veya etkisinde ise, kuralları sakın yok saymayın. Hikayenizin ilk yarısında karakteriniz tekmeyle demir bir kapı kırarken, ikinci yarısında çelimsiz ve sopalı bir adamdan dayak yemesin.

Bu tavsiyeme vereceğim örnekler acımasız ve tepki çekecek türden olacak. Lütfen eleştiri ve kişisel olduğunu unutmayınız.
Birinci örnek: Herkül dizisini çoğu kişi bilir. Dizinin bazı bölümlerinde Herkül karakteri koskoca bir devi döverken, başka bir bölümünde ensesine yediği bir hançer dipçiğiyle bir kız tarafından bayıltılıyor. Dizi boyunca, Herkül'ün karakter kağıdındaki Kuvvet ve Dayanıklılık puanları sabit değil, daha doğrusu net bir karakter kağıdı yok.
İkinci örnek: Yüzüklerin Efendisi kitaplarındaki Aragorn. Kitabın bazı kısımlarında Aragorn Seviye 7 bir korucu iken, bazı kısımlarında Seviye 14 Prestif ve Çift sınıf bambaşka bir şey oluveriyor. Aragorn da aynı şekilde, kitap boyunca sabit ve değişmez bir karakter kağıdına sahip değil.

2- Yazdığınız kurgunun danışıklı dövüş mü yoksa gerçekçi mi olması gerektiğine karar verin. Karakterlerinizin geleceğini görüyorsanız, bu danışıklı dövüştür. Kendim de çok değerli bir arkadaşımdan öğrenerek uyguluyorum, yazarken zar atarım. Ana karakterimin ikinci sayfada ölmesi bile mümkündür. Yazarken zar atabilirsiniz veya ne diyeceği belli olmayan birine üstü kapalı sorup hikayeyi o şekilde devam ettirebilirsiniz.

Bu konuda vereceğim örnek, Krizalitler kitabının son aksiyon sahnesidir. Kitabı okumayanlar için spoiler vermek istemem o yüzden özetleyeyim, kitabın son aksiyon sahnesinde yazar sadece okuyucuyu değil, kendini bile ters köşe yapmış olabilir. Sadece kendisi olduğu ve kendisi gibi davrandığı için, istenmeyen hareketler yapan karakterler konunu daha ilginç olabileceği durumları saf dışı edip sıkıcı hale bile getirebilir. Yazarın zar attığını düşünüyorum.

3- Zaman ve mekan tutarlılığı. Kurgu yazıldığını var sayarak devam ediyorum. Hikayeniz bir haritada geçiyorsa, yazıp bitirdikten sonra haritayı çizmeyin. Önce haritayı çizin ve o harita üstünden olayları oluşturun. Kolayı varken, zorlamanın manası yoktur.

Burada vereceğim örnekle, 1. maddede küplere bindirdiğim Tolkien hayranlarının gönlünü almak isterim. Yüzüklerin efendisi kitabı, hem zaman hem de mekan olarak gayet tutarlı ve bu yüzden başarısı çok artmış bir kitaptır.

Şimdilik 3 madde ile bitireyim, öğle molam da bitti :)
Hepinize iyi günler, hayırlı cumalar.

13
(Forumu yoğun bir şekilde okuyup incelesem de, başlığı yanlış bir yere açtıysam hor görülmesin.)

Merhabalar,

Günümüzde yazı yazmak için daktilo, hele kalem-kâğıt hiç gerekmiyor. Klavye ile yazılan yazıların biçimi, imla kuralları, paragraflama, süsleme gibi unsurları artık endişe edilecek şeyler değiller. Bu sebeplerden dolayı, isteyen herkes kolayca ve uzun uzun yazabiliyor. Çoğaltmak ve başkalarına okutmak da artık kolay olduğu için; amatör bir yazar eserini profesyonelce arz edebiliyor.

Uzun yazılar, hikayeler, denemeler yazmanın kolaylaşması, bir dezavantajı beraberinde getiriyor. Uygun eğitimi almamış veya alamamış insanların da yazmaya diğerleri kadar hakkı olması, bu işin eğitimini almış kişiler kadar usulüne uygun yazmalarını sağlamıyor.

Kayıp Rıhtım gibi ortak paylaşım platformlarının güzel bir yanı olan insanların birbirlerine katkıda bulunmaları hususunu burada tetiklemek istiyorum.

İster amatör, ister profesyonel olsun; yazarların ve yazmayanların birbirlerine verecekleri tavsiyeler, püf noktalar, dikkat edilecek hususları bir arada toplamak isterim.

Yazılan yazılarla ilgili dikkatinizi çeken hususlarda, diğer yazarlara ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Sayfa: [1]