Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Jean Valjean

Sayfa: [1] 2 3 ... 18
1
Güncel / Ynt: Bayram
« : 17 Temmuz 2015, 10:06:26 »
Hayırlı bayramlar arkadaşlar!

Şeker gibi ufak ve tatlı bir bayram hediyesi,

http://ahmetnesin.com/2012/08/21/bayram-tebrigi-aziz-nesin-2/

Spoiler: Göster
1965 senesiydi. İşe gireli henüz iki hafta olmuştu. Bir genel müdürlükte, özel kalem müdürünün yardımcısıydım. Bayrama on gün kala, müdürüm hastalandı ve rapor aldı. Ertesi gün, genel müdür, beni odasına çağırdı.
Buyrun efendim.
Tebrik kartları hazır mı evladım?
Hangi tebrik kartları efendim?
Eyvahlar olsun, Şükrü sana söylemedi mi? Bayram geldi, tebrik kartı göndermeli. Şimdiye çoktan postaya vermiş olmamız gerekirdi.
Hiç haberim olmadı efendim
Hemen, hemen hemen ! Yarına istiyorum üç bin adet kartı sabaha kadar yaz ve postaya ver.
Emredersiniz efendim! dedim ve odadan çıktım. Ancak üç bin adet bayram tebrik kartını tek tek nasıl yazacağım
Genel müdür, kartların çini mürekkeple ve güzel bir yazıyla yazılmasını isterdi. Üç bin adet kartın iki bin tanesi makamca kendinden aşağıda olanlara şu şekilde yazacaktım:
Bayramını kutlar, gözlerinden öperim.
Kalan bin tanesi de, daha üst makamdakilere:
Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim. şeklinde yazılacaktı
Hiç vakit geçirmeden masamın başına geçip kolları sıvadım. Önümde davetiyelerden oluşan irili ufaklı pek çok dağ duruyordu. Ben mesaim bitiyor, az sonra çıkar evime giderim derken, sabaha kadar burada kalıp üçbin kartı yazmak zorunda kaldım. Sızlanmanın faydası yok, işe başlayım:
Bayramını kutlar, gözlerinden öperim.
Bayramını kutlar, gözlerinden öperim.
5,10,20,50,100, 750,875. Yazıyorum yazıyorum bitmiyor! Vakit gece yarısını geçti gitti bana öyle bir sıkıntı bastı ki, tarif edemem.
Yazıyorum, yazıyorum, yazıyorum.. bitmiyor.
En nihayetinde alt makam kartları bitti. Ama ben de bittim. Şafak sökmek üzereydi. İşi biten kartları masamın üzerinden alıp başka bir yere koydum.
Ama önümde hâlâ bin adetlik bir kart yığını durmaktaydı. Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederime başladım..
Durmadan yazıyordum. Göz kapaklarIm öyle ağırlaşmıştı ki, gözlerimi açık tutmam her bir karttan sonra daha da zor bir hale gelmişti. Resmen işkence çekiyordum.
125,279,400, 689. yazdım yazdım yazdım. Bir vakit sonra, artık ben kaleme değil o bana hakim olmaya başladı. Ama hâlâ yazıyordum:
Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.
Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.
Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin bayramını kutlarken…
Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim…
Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim…
Önce bayramınızı eder, sonra eşinizle Niyazi’ye başarılı günler dilerim…
Sizin de eşinizin de Niyazi’nin de bayramını saygıyla eder, sıhhat dilerim..
Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi’ye başarılar diler aynı zamanda ederim…
Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi’nin gözlerinden öperim…
Sizin de, eşinizin de, Niyazi’nin de, bayramını da, tatilini de, gelmişini de, geçmişini de.. saygıyla ederim…
Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim.. Genel müdür bir-ikisine şöyle bir baktı:
Aferin dedi. Bitirmen iyi olmuş. Hemen postalayın!
Hemen postaladık.
Üç gün sonra da önce bizim genel müdürü, ardından bendenizi postaladılar.

2
Yapıcı eleştirilerin için çok teşekkürler mit. Sanırım espritüel bir üslup edinmem için senin gibi yazarları daha çok okumam gerekiyor. Öyküyü Kurgu İskelesi'ne koymam da sırf uzayda geçiyor diye Yıldız Savaşları'na bilim-kurgu filmi demeye benzemiş, haklısın.

3
12 Nisan 1576

İnanamıyorum. Olan biteni olduğu gibi aktaracağıma dair kendime söz vermiştim halbuki. İki gündür kalemi elime almak alımın ucundan bile geçmedi bu kadar yoğunluktan. Handaki hesap güverteye uymaza benzer bir atasözünü hatırlar gibiyim. Her neyse, laf salatasını bırakayım da esas amacıma geleyim: İki gün önce, batıda yeni diyarlar keşfetme tutkusuyla, çok da kalabalık olmayan bir mürettebatla Londra’dan yola koyulan maceracılardan biri olarak yaşadıklarımı kağıda aktarmak niyetindeyim. Henüz her zamanki gemi işlerinden başka bir şeyle karşılaşmadığımdan yazıya dökebileceğim bir olay yok, ancak yine de en ufak ayrıntıları bile deftere nakletmeye kararlıyım. Kim bilir, bakarsın bir gün seyahatimde aldığım notlar sayesinde bir kitap yazabilir, Tanrı’ya kavuşmadan önce insanlık adına bir şey daha bırakabilirim. Ah, bir de yaşlanıp torunlarıma şömine karşısında maceralarımı anlatabilirsem benden daha mutlu bir kul olamaz herhalde.

13 Nisan 1576

Tanrım sana şükürler olsun! Dün geceki fırtınadan sen olmadan hiçbir şekilde kurtulamazdık. Ah, o sesleri bir duysaydınız! Gök gürlüyor, çığlıklar duyuluyor, dalgalar bir canavar gibi üstümüze atlıyordu. Şiddetli rüzgardan ana direğimiz bile kırıldı. Kaptan Martin yola kürek çekerek devam etmek yerine ana direği onarma kararı aldı. Şimdi birkaç kişi direği tamir etmeye çalışıyor, umarım işlerini bir an önce bitirirler de tekrar yola koyuluruz. Ne olursa olsun kitabıma ekleyebileceğim etkileyici bir anı oldu bu. İşte, çağırıyorlar beni. Yapılacak çok iş var.

14 Nisan 1576

Bu sabah masmavi bir gökyüzü karşıladı bizi, hava gerçekten çok güzel. Dünkü fırtınanın yerinde şimdi yüzümüze hafifçe yalayan yeller esiyor.
Bugün Theo adında Sussexli biriyle tanıştım. Yolculuğa katılma amacı benimkinden tamamen farklıymış: yeni dönemin Odysseus’u olmak istiyor. Durup durup Sirenlere rastladığımızda neleri yapmamam gerektiğini, Kirke’nin adasına düştüğümüzde bizi nasıl kurtaracağını anlattı. Mitolojiye olan bu merakını gençliğine veriyorum. Kutsal Kitap’tan anlattığım bazı olayları kafasını sallayarak geçiştirse de özünde iyi bir Hristiyan olduğunu biliyorum.

19 Nisan 1576

Birkaç gündür kayda değer bir vaka olmadığından günlüğümü boş geçtim. Gerçi bugün de bir şey yoktu ancak belki yazma alışkanlığımı geri kazanırım diye kalemimden çıkıyor bu kelimeler. Gemide de bir sessizlik var zaten. Keşif gezimiz sıkıcı bir yolculuğa dönüşüyor gibi. Umarım en kısa sürede heyecan verici şeylere tesadüf ederiz.

29 Ağustos 2047

Eh, bu kadar kaşiflik yeter. 16. yüzyılda yaşamış birinin anılarını yazma fikri kulağıma çok da matah gelmiyor artık. En iyisi gidip çay demleyeyim de öyle intergalaktik seyahatime hazırlanayım. Gemideki çay zehir gibi mübarek. Çaymatikten çıkıyor diye canımıza çektikleri şeyi bir içseniz...

4
Eğlence & Mizah / Ynt: Tek Cümleyle Kitap Özeti
« : 14 Mayıs 2013, 01:38:19 »
Spoiler: Göster
Spoiler olabilir
[spoiler]İkinci Nesil/Second Generation
[/spoiler]

Bu kahramanlardan yeterince malzeme çıktı, çocuklarıyla devam etsek ya.

5
Liman Kütüphanesi / Ynt: Marşandiz Fanzin Yayında
« : 07 Mayıs 2013, 16:40:42 »
Fanzininiz hayırlı, yolunuz açık olsun demiryolu hikâyecileri.

Marşandiz isimli bir fanzinde Özgürcan Uzunyaşa ve Onur Selamet isimlerini görmemek tuhaf olurdu zaten, değil mi?

6
Eğlence & Mizah / Ynt: Tek Cümleyle Kitap Özeti
« : 25 Nisan 2013, 16:23:55 »
Spoiler: Göster
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti

Burjuvadan gelenler ancak tatlı su sosyalisti olabilir.

Spoiler: Göster
Yalnızlar

Dekolteni derinleştir, sınıf atla.

Spoiler: Göster
Puslu Kıtalar Atlası

Osmanlı'da geçen bir hikaye yazmak istiyorum, kafamda acayip şeyler var.

Spoiler: Göster
Oğullar ve Rencide Ruhlar

Albert Camus 5 yaşında olsaydı nasıl olurdu?

7
Televizyon / Ynt: Vikings
« : 18 Nisan 2013, 15:53:51 »
Bir de bu sezon ilgi artarsa gelecek sezona daha sağlam bir bütçe ile gireceklerini düşünüyorum.

Evet, gelecek sene ikinci sezonu izleyebileceğiz.

http://www.tv.com/news/history-renews-vikings-for-season-2-136518569155/

Son birkaç bölümdür heyecan tavan yaptı bende, umarım bunu sürdürmeyi başarabilirler.

8
"Bir kumaşın içindeki iplik ya da bir ot sapı gibi. O nasıl öylece varsa, biz de öylece varız. Bizim yaptıklarımız, çimenleri yalayıp geçen rüzgara benziyor."

Kitapta benim de dikkatimi en çok çeken yerlerden biriydi alıntının olduğu kısımlar. Le Guin'in bu düşüncesi ateist olmasından ziyade bir Taocu olmasıyla ilintili bence. Ancak bilmiyorum, belki de yazarın beni derinden etkileyen önceki romanlarının tesiriyle "çimenleri yalayıp geçen rüzgar" fikri bana oldukça akla yatkın geldi. Nasıl Shevek Urras'ta konuşmasını yaptığı sırada yaklaşan helikopterlerin pervanelerinin neden olduğu rüzgar, çimenleri yalayıp geçerken protestocular devlete karşı hiçbir şey yapamadıysa veya nasıl Atuan Mezarları'nda havada öyle bir durağanlık, bir dinginlik varsa, hatta Rüzgargülü'nde Akasya Tohumlarının Yazarı adlı hikayede yosunlarla, kayalarla iletişime geçmek hayali varsa burada da öyle bir değişmezlik, bir denge hali, hayali var.

Her ne kadar annelerimiz bize belki beşikteyken ninniler eşliğinde, dünyayı değiştirecek ve daha yaşanılabilecek bir yer haline getirecek bir insan olmamızı telkin etse de Le Guin'in döngü inancı bu rüyayı biraz bastırıyor gibi.

Lelache'ın ruhunun gri tenli evrende yok olması ne kadar sarsıcı olsa da bununla ilgili fikirlerimi uykumun daha az olduğu bir saatte, daha makul bir zamanda aktarmak istiyorum.

Son olarak Fırtınakıran'a teşekkür etmek de isterim bu güzel etkinlik fikri için.

9
Tartışma Platformu / Ynt: H.P. Lovecraft Ve Cthulhu
« : 24 Aralık 2012, 23:50:34 »
Ben derim ki Cthulhu'ya odaklanıp yalnızca onunla ilgili hikayeleri değil, Lovecraft'in diğer eserlerini de oku. Parçaları birleştirip yap-bozu kendin tamamlamaya çalış. ;)

İthaki ve 6.45'ten ayrı olarak Dost Kitabevi Yayınları'ndan H.P. Lovecraft'in toplu eserlerine de ulaşabilirsin, bulabilirsen.

10
Filmler / Ynt: The Hobbit: An Unexpected Journey
« : 23 Aralık 2012, 17:28:28 »
Evet, kitapta (İthaki Yay. s.30) geçiyormuş. Haksız eleştirim affola.

11
Filmler / Ynt: The Hobbit: An Unexpected Journey
« : 23 Aralık 2012, 14:55:45 »
Ben de ancak dün gece gidebilme ve bir kez daha o toprakları ziyaret edebilme şansına sahip oldum. Film çıkmadan önceki endişelerimin ve güvensizliğimin boşa çıkmasının tıpkısını Thorin'de görmek yüzümde bir düşünceli gülümsemenin oluşmasını sağladı.

Filmle ilgili benim de katıldığım güzel yorumlar yukarıda belirtilmiş zaten, dolayısıyla ben de birkaç takıldığım noktayı belirteyim:

Spoiler: Göster
Öncelikle Kirpi Sebastian. Yahu Tolkien o kadar uğraşmış, çabalamış her karakterine dinle alakalı olmayan isimler bulmuş, sonra gelsin film yapımcıları minik, sevimli bir kirpiye Sebastian adını layık görsün. Kitapta böyle bir şey var mıydı, hatırlatan olursa sevinirim gerçekten. Takıldığım şey gerçekten ufak ve önemsiz görünüyor ama Sam isminin bile Samuel'in değil, Samwise'ın kısaltması olduğuna dikkat eden Tolkien'a biraz haksızlık olmuş.

Filmde birbirine taş atan devleri görünce de epey bir bozulmuştum neyse kitapta varmış onlar da, biraz araştırınca buldum :P

O golf esprisi gibi şeylere lüzum yoktu, biz yine de eğlenirdik.



Son olarak, Radagast çok iyi olmuş, şimdi Beorn'u bekliyoruz.

12

Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumî’nin 1913 tarihli Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet başlıklı anlatısı Türk ütopya edebiyatının bilinmeyen ve erken örneklerinden birisidir. Bir kurmaca olmakla birlikte roman, hikâye gibi geleneksel edebi türler çerçevesine yerleştirmek mümkün değildir. Eser bu dönem ütopyalarında görüldüğü gibi klasik edebiyatın türlerinden biri olan “habnâme” geleneğine uygun olarak bir rüya biçiminde kurgulanmıştır, dolayısıyla eski gelenekle bir devamlılık göstermektedir. Ama bir yandan da Thomas More’un Utopia’sıyla başlayan bir uzlaşımın, klasik ütopyaların pek çoğunda tekrarlanan formüllerini kullanmaktadır.

Kitapta, “ben-anlatıcı” rüyasında, dört yüzyıl önce yaşamış büyük dedesi Molla Davut’la karşılaşır ve onun rehberliğinde yirmi dördüncü yüzyıl İstanbul'una gider. Dede torun bir yandan şehri gezerken bir yandan da orada hüküm süren ileri medeniyetin ayrıntılarını ve o medeniyeti mümkün kılan “geleceğin tarihi”ni aktarırlar.

Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet tahayyül ettiği ideal toplumu ince ve hayli ilginç ayrıntılarla betimleyen, bugünden o güne nasıl ulaşıldığını/ulaşılacağını açıklama çabası gösteren, yazıldığı dönemde görülmemiş kimi uygulamaları ayrıntılandıran ve okurlarında böyle bir toplum yaratma yönünde arzu uyandırma kaygısı güden bir eser ve bu yönleriyle döneminde yazılan benzer eserler arasında “en ütopik” anlatılardan birisidir.



Bildiğimiz gibi ülkemizde klasik anlamda ütopya türünde ürün veren yazar sayısı hala az olsa da türe olan ilgi gittikçe artmakta. Muhtemelen bu artmakta olan ilginin neticesinde okulum tarafından önerilen kitap, bulunduğumuz site tarafından aşılanan ütopya/distopya bilincine rağmen kendisinden bihaber olmam nedeniyle bendenizi ziyadesiyle şaşırttı. Bir Osmanlı vatandaşının geleceğe dair nasıl tahminlerinin, nasıl hayallerinin olduğunu öğrenmek ve bunların bir kısmını günümüzde gözlemleyebilmek gerçekten çok etkileyici. Ütopyaya başlamak isteyenlere değil ama gönül verenlere rahatlıkla önerebilirim.

13
Müzik / Ynt: Kitaplarla İlişkili Şarkılar
« : 14 Kasım 2012, 11:55:48 »
Güzel bir liste olmuş, ellerinize sağlık. Ek bilgi isteyenler buradan başka bir listeye veya şuradan Daarlan Gardan'ın ayrıntılı incelemesine ulaşabilir.

14
Rıhtım Okuma Etkinliği / Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği
« : 08 Kasım 2012, 21:02:00 »
Bilimkurgu:
Kaplan! Kaplan! - İlk bilimkurgu deneyimi için de deneyimli okurlar için de ideal.
Bilimkurgu için de Stanislav Lem'in 'Solaris' isimli kitabını ortaya sürüyorum.

Bu kitaplar türe henüz aşina olmayanlara biraz ağır kaçar gibi geldi bana. Gerçi bilimkurgu deyince akla bunlar geliyor ama yine de etkinliğe daha basit şeylerle başlayabiliriz bence.

Frankenstein önerilerine gelince, korku kitabı değil miydi o? Yani acaba insanlar fantastik seçeneğine basarken öyle bir kitap mı düşündüler yoksa farklı bir evrende geçen tamamen farklı bir şey mi düşündüler emin değilim.[*]Aslında zaten fantastiği seçenler Frankenstein diyor gibi, ama olsun.[/*]

Neyse, yalnızca muhalefet ediyormuş gibi olmayayım, ben de bir öneri getireyim: Hem ufkumuzu genişletmesi hem de bu sayede daha ağır kitaplar okuyabilmemizi sağlaması bakımından, İçdeniz Balıkçısı.[*]Le Guin'in kitaplarının uzaktan da olsa birbiriyle bağlantılı olması sorun teşkil edebilir gerçi.[/*]

15
Kitaplar / Ynt: Tolkien Kitapları Sıralaması ?
« : 06 Kasım 2012, 22:50:39 »
Çoğu kişi kitap sırasını bilmez
1-simmelor yanlış yazdım :)
2-hurin çocukları
4-hobbit
5-lotr
6-bitmemiş öyküler
Beş ve altıyı değiştirebilirsiniz

Dostum her şeyi geçtim 3 nerede? Yüzüğü falan mı taktı?

Sayfa: [1] 2 3 ... 18