Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Spectre

Sayfa: [1] 2
1
Müzik / A Perfect Circle
« : 27 Nisan 2008, 14:46:41 »


Tool vokalisti Maynard James Keenan’ın Nine Inch Nails, Tool ve The Smashing Pumpkins gibi grupların gitar teknisyeni Billy Howerdel’a grup oluşturma fikriyle oluşan A Perfect Circle, ilk olarak kadrosunda Vandals davulcusu Josh Freese, Failure gitaristi Troy Van Leeuwen ve basçı Paz Lenchantin’i bulunduruyordu.

2000 senesinde “Mer de Mons” adlı ilk albümünü yayınlayan A Perfect Circle, bu albümle Amerika listelerinde 4 numara oldu. Albümün prodüktörlüğünü Billy Howerdel üstlenirken, albümde ayrıca Primus’un davulcusu Tim Alexander konuk müzisyen olarak yer aldı. İlk haftada 188,000 kopya satan albümden çıkan single’lar “3 Libras”, “Judith” ve “The Hollow” oldu ve “Judith” Modern Rock Listeleri’nde 5 numara olmayı başararak grubu 2. albüme doğru yönlendirdi.

Gitarist Troy Van Leeuwen’in Queens Of The Stone Age’e ve basçı Paz Lenchantin’in Billy Corgan’ın yeni grubu Zwan’a geçmesiyle basçı ve gitarist arayışına yönelen A Perfect Circle, kadrosuna Smashing Pumpkins gitaristi James Iha’yı ve Marilyn Manson basçısı Twiggy Ramirez’i dahil ederek 2003 senesinde “Thirteenth Step” adlı 2. albümünü yayınladı. Bir önceki albümde olduğu gibi Virgin Records etiketiyle yayınlanan albümün prodüktörlüğünde yine Billy Howerdel bulunuyordu. İçerik olarak farklı insanların bağımlılık problemlerini çeşitli perspektiflerden dile getiren albüm, Amerika listelerinde 2 numara olarak ilk haftada 231,000 kopya sattı. Albümden çıkan single’lar “Blue”, “The Outsider” ve “Weak And Powerless” olurken, “Weak And Powerless” single’ı Amerika Modern Rock Listeleri’nde zirveye yerleşti.

“Underworld” ve “Resident Evil: Apocalypse” filmlerinin soundtrack’lerine birer şarkıyla katılan A Perfect Circle, 2004 senesinde Virgin Records etiketiyle ve Billy Howerdel prodüktörlüğünde “eMOTIVe” adlı 3. stüdyo albümünü hayranlarına sundu.
John Lennon ve Joni Mitchell gibi sanatçıların savaş karşıtı parçalarını baştan yorumlayarak albüme aktaran grup, bu albümle Amerika listelerinde 2 numaraya yerleşti. Albümde grubun eski basçısı Paz Lenchantin gruba piyano ile eşlik ederken, albümden çıkan single’lar “Imagine” ve “Passive” oldu.

Aynı sene “aMOTION” adlı derleme albümü piyasaya süren A Perfect Circle, bu albümde ilk üç albümde yer alan parçaların remix versiyonlarını hayranlarına ulaştırdı. Ayrıca albümle birlikte bir de DVD’ye yer veren grup, bu DVD içerisinde yayınlanan video kliplerle birlikte hiç yayınlanmamış video klipleri de bulundurdu.

Grubun resmi internet sitesinden yapılan açıklamalara göre, grubun geleceği şu an için belli değil. Keenan, Tool ile birlikte turlamaya devam ederken Puscifer adını taşıyan yan projeyle de uğraşıyor. "A Perfect Circle" dağıldı demeye kimsenin dile varmadığından grup, çalışmalarına ara verdi demek herkes için daha ılımlı bir ifade belki de...


Grup Üyeleri:
* Billy Howerdel (gitar)
* Maynard James Keenan (vokal)
* Josh Freese (davul)
* Jeordie White (bas gitar)
* James Iha (gitar)

Albümleri:

A Perfect Circle - Mer De Noms (2000)



1.The Hollow
2.Magdalena
3.Rose
4.Judith
5.Orestes
6.3 Libras
7.Sleeping Beauty
8.Thomas
9.Renholder
10.Thinking of You
11.Brena
12.Over


A Perfect Circle - Thirteenth Step (2003)



1.The Package
2.Weak and Powerless
3.The Noose
4.Blue
5.Vanishing
6.A Stranger
7.The Outsider
8.Crimes
9.The Nurse Who Loved Me
10.Pet
11.Lullaby
12.Gravity


A Perfect Circle - eMOTIVe (2004)



1 - Annihilation (crucifix cover)
2 - Imagine (john lennon cover)
3 - What's So Funny About Peace Love and Understanding (nick lowe cover)
4 - What's Going On (marvin gaye cover)
5 - Passive
6 - Gimmie Gimmie Gimmie (black flag cover)
7 - People are People (depeche mode cover)
8 - Freedom of Choice (devo cover)
9 - Let's Have a War(fear cover)
10 - Counting Bodies Like Sheep to the Rhythm of the War Drums
11 - When the Levee Breaks (led zeppelin cover)
12 - Fiddle and the Drum (joni mitchell cover)

-------------

Arkadaşlar geçen ay bana A Perfect Circle T-shirt'ü getirmişlerdi.GrupLa tanışmam böyLe oLdu.Önceden TooL dinLemiştim.TarzLarı çok benziyor zaten. Grubun Passive, What's Going On, İmagine,Judith şarkıLarı çok hoşuma gidiyor.HeLe Counting Bodies Like Sheep to the Rhythm of the War Drums şarkılarının müziği hasta etti beni. (:

2
Sinema / Asteriks Olimpiyat Oyunlarında
« : 27 Şubat 2008, 18:08:55 »


Film, genç ve korkusuz Galyalı Alafolix’in Yunan prensesi Irina’ya aşık olmasını ve Asterix ile Hopdediks’in yardımıyla olimpiyat oyunlarını ve Irina’nın kalbini kazanabilmek için Yunanistan’a gelmesini işliyor.

Senaryosunu Alexandre Charlot, Franck Magnier, Olivier Dazat ve Thomas Langmann’ın yazdığı filmi, Langmann ile Frederic Forestier yönetti. Toplam 75-80 milyon Euro’luk bütçesiyle “şimdiye kadar çekilen en pahalı” Fransız filmi olma özelliğini taşıyor.

Filmde, Gerard Depardieu (Oburiks), Clovis Cornillac (Asteriks), Benoit Poelvoorde (Brütüs), Alain Delon (Jül Sezar), Vanessa Hessler (İrena), Franck Dubosc (Kakofoniks), Jose Garcia (Manyakus), Stephane Rousseau (Mecnuniks), Jean-Pierre Cassel (Hokusfokus), Elie Semoun (Beta) ve Alexandre Astier (Kaypakus) rol aldı.

Türkçe seslendirmeli olarak vizyona girecen filmde, Asteriks’i Keremcem, Oburiks’i Sezai Aydın, Hokusfokus’u Levent Dönmez, Toptoriks’i Faruk Akgören, Kakofoniks’i Levent Özdilek, Eskitopraks’ı Nur Subaşı, Bayan Eskitopraks’i Ece Sükan, İrena’yı Pınar Altuğ, Kaypakus’u Sungun Babacan, Tonus Parker’ı Kaan Kural seslendirdi.

Görüntü yönetmenliğini Thierry Arbogast, müziklerini Frederic Talgorn’ın yaptığı filmin dekoru Aline Bonetto, kostümleri Madeline Fontaine imzası taşıyor.

Genç ve korkusuz Galyalı Alafolix, Yunan prensesi Irina’ya aşık olur. Asterix ve Hopdediks’in yardımıyla, olimpiyat oyunlarını ve başta da Irina’nın kalbini kazanabilmek için Yunanistan’a gelir...

FİLMDEN NOTLAR


Toplam 75-80 milyon Euro’luk bütçesiyle “şimdiye kadar çekilen en pahalı” Fransız filmi özelliği taşıyan “Asteriks Olimpiyat Oyunları”nın çekimlerinin yüzde 95’i, İspanya’da yer alan Alicante şehrindeki “La Cuidad de la Luz” adlı köyde kurulan setlerde gerçekleştirildi.

Filmdeki Olimpiyat sahnelerinde kullanılan yarış arabalarında eski dönemlere ait unsurlar kullanılırken, günümüzün Formula 1 yarış arabalarına benzetildi. Yarışlar için kullanılacak stadın tasarımı 20, inşası ise yaklaşık 500 kişi tarafından 3 ayda yapıldı. Film için stat dışında 20 set daha kuruldu. İnşa edilen Yunan sarayına, yapımı Paris’te gerçekleştirilen 8 metre boyunda heykeller yerleştirildi ve yüzme havuzu büyüklüğünde bir banyo yapıldı.

Kostümlerin tümü Fas’tan getirilirken, sadece Prenses İrena için 10 elbise hazırlandı. Film için tasarlanan yaklaşık 300 peruk gerçek saçtan üretildi.

Yönetmen: Frederic Forestier, Thomas Langmann

Oyuncular: Clovis Cornillac, Gérard Depardieu, Alain Delon, Franck Dubosc

Senaryo: Olivier Dazat, Alexandre Charlot

Tür: Fantastik, Komedi, Macera

Web Sitesi: http://www.asterixauxjeuxolympiques.com/index.php

---------------

Bugün okuLu asıp sinemaya gittik hafiften bu filmi izLedik çok iyi oLmasa da fena bir fiLm değiLdi güldürdü baya bizi =)

3
Televizyon / The Simpsons
« : 20 Şubat 2008, 19:50:29 »


The Simpsons (veya Simpsonlar), Matt Groening tarafından yaratılan dünyaca ünlü çizgi dizi.

Yayın hayatına 1987 yılında Tracy Ulmann Show’da kısa skeçler olarak başladı. Yarım saatlik çizgi dizi formatına dönüştürülürken orijinal karakterlerin görünüşleri de değişen The Simpsons ailesi, televizyon tarihinin en önemli yapımlarından biri oldu. Amerika'da en uzun süre yayında kalan komedi yapımı ve çizgi dizi oldu. 2007 senesinde 400. bölümünün yayınlanması bekleniyor. Orjinal müziği Danny Elfman tarafından yapılmıştır.


Aile

The Simpsons ailesinin baba rolünü oynayan Homer Simpson, lise aşkı Marge ile evlendikten sonra Springfield’ın orta sınıf ailelerinin yaşadığı Evergreen Terrace’da bir yaşam kurar. Marge ile Homer'in Bart, Lisa ve Maggie adında üç çocuğu olur. Bart hep 10, Lisa 8, Maggie ise 1 yaşındadır.

Türkiye'deki Yayını

Türkiye'de ilk olarak 90'lı yıllarda Show TV-Cine 5 ile izlenen program; artık her perşembe 20:00'de yeni haftasonu hergün saat 11.30'da tekrar bölümleriyle CNBC-E'de yayınlanmaktadır.


Karakterler

-Homer
-Marge
-Maggie
-Noel Baba'nın Küçük Yardımcısı Köpek
-Bart
-Kartopu II
-Lisa
-C.M Burns ( homerin patronu)
-Ned Flanders (homerin arkadaşı)
-Metallica ( kirk hammet , james , lars , robert )
-Başkanlar (tonny blair , clinton , vs )
-Herschel Krustovski (Palyaço)
-Fareleri
-Nelson Muntz (okuldaki serseri çocuk)
-Patty Bouvier (çok sigara içen kadın)
-Otto mann (otobüs şoförü)
-Simpson Abraham (dede simpson)
-Moe Szyslak ( homerin arkadaşı ve barmen genellikle margeye sarkar )
-M.Van Houten (lisanın arkadaşı mavi saçlı)
-Clancy Wiggum (polis)
-G.Willie (bahçivan)

-----------------------

OnLar süper ya yıLLar boyu hiç büyümeyen çocukLar Bart,Lisa vve Maggie  ;D Bütün böLümLerini kaçırmadan seyrediorum.kahkaha makinesi Homer  :P

4
Çizgi / KaranLık Cevher AvatarLar
« : 18 Şubat 2008, 21:37:24 »












5
Genel Kültür / Karanlık Cevher İmzalar
« : 18 Şubat 2008, 21:22:01 »





aLıntı...





bunLar da benim yapımım.

6
Genel Kültür / TekerLekLerin Tersine Dönmesi
« : 18 Şubat 2008, 15:34:05 »
Bunun için önce şunu bilmemiz lazım. Filim kamerası ile fotoğraf makinesi arasında teknik açıdan büyük bir fark yoktur. Fotoğraf makinesinde her deklanşöre basışta film karesine bir görüntü kaydedilir, film kamerasında ise akan film üzerinde saniyede 24 görüntü karesi kaydedilir. Bunu aynı hızda perdeye yansıtırsanız gözümüz arka arkaya gelen karelerdeki küçük farkları algılayamaz, devamlı ve hareketli bir görüntü olarak görür.

Şimdi gelelim filmlerdeki tekerlekler meselesine. Kovboy filmlerindeki at arabalarının veya trenlerin tekerlekleri aracın hareketi ile ileriye doğru dönmeye başlar. Aracın hızı arttıkça perdede görüntüdeki tekerleğin dönüş hızı gittikçe yavaşlar, bir an durma noktasına gelir ve sonra araç ileri doğru gitmesine rağmen tekerlekler tersine dönmeye başlarlar, daha doğrusu gözümüze öyle görünürler.

Tekerlekleri saniyede 24 defa dönen ve hızla giden bir at arabasını düşünelim. Bunu saniyede 24 kare çeken bir kamera ile görüntülersek her kare tekerleğin aynı pozisyonunu aynı noktada görüntüleyeceği için gözümüz tekerleği duruyormuş gibi algılar.

Tekerleklerin dönüş hızına bağlı olarak filmin her karesi tekerleğin tam tur atmamış halini görüntülerse bu sefer de tekerlekler geri dönüyormuş gibi görünürler. Gerek at arabaları ve gerekse trenlerde tekerleğin merkezi ile çevresi arasında bağlayıcı elemanlar olduğundan bunların pozisyonları ve sayıları daha değişik dönüş hızlarında da benzer görüntüyü vererek gözü iyice yanıltır. Bu tekerlekler düz daire şeklinde bir kapakla kapatılmış olsalar bu görüntü yanılgısı olmayabilir.

Sinema konusunda en çok merak edilenlerden biri de sessiz sinema zamanındaki eski filmlerde insanların niçin hızlı hareket ettikleridir. Aslında bunun iki nedeni vardır. Birincisi ilk filmlerin saniyede 16 görüntü geçecek şekilde çekilmesidir. Bunlar günümüzün saniyede 24 görüntü veren makinelerinde oynatıldığı zaman hareketler neredeyse yüzde elli hızlanmaktadır.

Diğer sebep ise eski filmlerin çoğunluğunu oluşturan komedilerin bu şekilde gösterilmesinin filmi daha gülünç kılmasıdır. Bu nedenle o zamanlarda, yani 1915 yılı civarında bile bazı komedi filmleri düşük hızda çekilir, saniyede 16 görüntü hızıyla oynatılarak karakterlerin daha komik görüntü vermeleri sağlanırdı. Günümüzdeki filmlerde bile bazen karakterler hızlı hareket ettirilerek komedi, yavaş hareket ettirilerek romantizm veya daha fazla şiddet etkisi yaratma yollarına başvuruluyor.

7
Genel Kültür / Şah Neden Pasiftir ?
« : 18 Şubat 2008, 15:22:03 »
Satranç oyununda Şah koruma altındadır. O sanki bir köşede korkudan sinmiş bir şekilde olanlara bakan, titrek adımlarla birer birer ilerleyen, arada sırada 'hadi ne zaman rok yapacaksanız, yapın' diye inleyen bir insan görünüşü verir. Halbuki vezir, satranç tahtasını oradan oraya dolaşarak, atlayarak, zıplayarak, rakibi yıpratarak, son derecede etkin bir şekilde hareket etmektedir.

Bu taşın bizdeki adı vezir (bakan gibi bir şey) olduğu için bu hareketlilik normal görülebilir ama Batı ülkelerinin bu taşa kraliçe anlamında 'queen' adını verdiklerini düşünürseniz ortaya tuhaf bir durum çıkar. Hele satrancın tarihinin 7. yüzyıldan öncesine gittiği göz önüne alınırsa, o zamanlar daima ordularının başında savaşa giden krallara, şahlara satrançta niçin böyle pasif bir rol verilmiştir, anlaşılmaz.

Satrancın ilk olarak 6. yüzyıl içinde Hindular tarafından oynanmaya başlanıldığı, daha doğrusu Hinduların 'chaturunga' (şaturanga) isimli oyunundan geliştiği ileri sürülüyor. 'Chaturunga' sözcüğü Sanskritce'de 'dört kol', 'dört kollu ordu' veya 'dört silah' anlamına gelmektedir.

O zamanki Hint ordusu dört bölümden oluşuyordu. Filler, savaş arabaları, süvariler ve piyade. Bugün bu dört kola, fil, kale, at ve piyon diyoruz. Avrupa savaşlarında fil kullanılmadığı için bu taşa piskopos (bishop) adı verilmiştir. Bizdeki at Arapçada süvari, Avrupa'da ise şövalye olarak adlandırılmıştır. Yani medeniyetler satranç terimlerinde kendilerine göre bazı değişiklikler yapmışlardır.

Şaturanga Hindistan'dan önce İran'a geçti ve geçerken ismi 'şatrang' oldu. Arap orduları onu 1000 yıl kadar önce, fethettikleri İspanya üzerinden Avrupa'ya getirdiler. Araplar oyuna 'şatranj' veya 'al-şah-mat' (şah ölü) ismini verdiler. Ancak şah oyunda hiçbir zaman ölmez, diğer taşlar gibi oyun tahtasının dışına çıkartılamaz. Vatanı olan karelerde kımıldayamaz hale gelince esir düşer. Satranç ismi Türkçeye Arapçadan girmiştir.

İlk oynanış şeklinde bugünkü hareket kabiliyetindeki bir vezir veya kraliçe yoktu. Gerçi şahın yanında Araplar tarafından akıllı adam diye isimlendirilen bir taş vardı ama hareket imkanı çok kısıtlıydı. Sadece bir kere o da çapraz olmak koşuluyla ilerleyebiliyordu.

Asırdan aşıra, ülkeden ülkeye satranç oyunu gittikçe gelişti ve bazı değişikliklere uğradı. Avrupa'ya ulaştığında vezirin ismi kraliçe oldu ama hareket imkanı hala kısıtlıydı. Bununla belki o yıllarda Avrupa'da yaşayan güçlü kraliçelerin, krallarının daima yanında olup onları kollamaları şeklinde sosyal bir bağlantı kurulabilir.

Bu şekli ile satranç oyunu çok yavaş oynanabildiğinden oyunu süratlendirmek için kraliçe (vezir) ve filin güçleri, yani hareket imkanları arttırıldı, etkinlik sahaları genişletildi. Bir başka kural değişikliği ile satranç tahtasının karşı kenarına varabilen bir piyonun kraliçe (vezir) olabilmesi imkanı tanındı.

Bu, çok çağdaş ve demokratik bir değişimdi. Taşların en güçsüzü ve alçak gönüllüsü piyade, işlerinde sebat eder ve başarı ile ilerlerse en güçlü taş olabiliyor, hatta karşı tarafın şahını mat ederek en son sözü söyleyebiliyordu. Avrupa'da gün geçtikçe gelişen demokrasi, yıkılan krallıklar satranca da yansıyordu. Şah artık örneği çok az kalmış, güçsüz monarşik hükümdarlar gibi köşesinden pek çıkamıyordu.

Gerçeği oyunda iken ikinci bir kraliçenin ortaya çıkması ise başlangıçta oyuncuların kafasını karıştırdı ama hangi şah bir yerine iki kraliçesinin olmasını istemez ki!

8
Genel Kültür / Dünya'nın Yeni 7 Harikası
« : 17 Şubat 2008, 15:49:38 »
 Konuyu arattm ama buLamadm.Ben de böyLe bir bilgiden eksik kaLmayaLım diye ekLiyorum.

  Dünyanın yeni yedi harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'daki Benfica Stadı'nda yapılan törenle ilan edildi. Ayasofya Müzesi ve Mısır piramitleri, yeni 'harikalar listesi'nde yer almadı.

  Bu harikalar, Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Colosseum ve Hindistan'daki Taç Mahal anıt mezarı olarak açıklandı.

  Dünyanın yedi harikasının açıklandığı törene ABD'li sinema sanatçısı Hillary Swank, Hintli sinema sanatçısı Bipasha, Basu ve İngiliz sinema sanatçısı Ben Kingsley katılırken, ünlü ABD'li şarkıcı Jennifer Lopez ve ünlü opera sanatçısı Jose Carreras, seslendirdikleri parçalarla törene renk kattı.

  Dünyanın yedi harikası, başkanlığını İsviçreli Bernard Weber'in yaptığı merkezi İsviçre'de bulunan New7Wonders Vakfı tarafından, 100 milyondan fazla kişinin internetten veya cep telefonu mesajlarıyla altı yıl içindeinternet sitesine verdikleri oylarla belirlendi.
Merkezi Paris'te bulunan BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), dünyanın yeni yedi harikasını belirlemek amacıyla yapılan oylamayı, yalnızca oylamaya katılanların düşüncesini yansıttığı gerekçesiyle desteklemediğini açıklarken, New7Wonders Vakfı Başkanı Weber, oylama sonucu elde ettikleri gelirin yüzde 50'sinin tüm dünyadaki eserlerin restorasyonu amacıyla harcanacağını belirtti.

  Restorasyonu yapılacak eserler arasında, Afganistan'da 2000 yılında Taliban tarafından havaya uçurulan dev Bamiyan Buda heykeli de bulunuyor.

  Bundan 2 bin yıl önce belirlenen dünyanın yedi harikası listesi güncellenmesi için 21 adayın yer aldığı listede Türkiye'den Ayasofya Müzesi de bulunuyordu.

  Adaylar belirlerken, "2000 yılından önce inşa edilmiş olmak, insan eliyle yapılmış olmak ve belirli bir düzeyde muhafaza edilmiş olmak" koşulları gözetilmişti.

  Mısır'daki Gize piramitleri, hem eski listede, hem de yeni aday listede yer alan tek yapı oldu.

  Haber CNNTurk



Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli


Hindistan'daki Taç Mahal anıt mezarı


Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti


Meksika'daki Chichen Itza Piramidi


Çin Seddi


Ürdün'deki Petra Antik Kenti


İtalya'nın Roma kentindeki Colosseum

9
Antartika'da uzun kutup gecesi güneşin ufuktan yükselmesiyle biter ve 6 ay
sürecek gündüz başlar.

Çok geçmeden smokinlerini giymiş penguen sürüleri,kısa bacakları üzerinde
hoplayarak ilerlemeye başlar. Önlerinde yürümeleri gereken yüzlerce kilometre
buzlu yol vardır.
Ve onlar 1 adımda yalnızca 10 cm ilerleyebilir. Ama dakikada 120 adım atarlar.
Yürümekten yorulunca da beyaz göğüsleri üzerine yatıp bacaklarını bir kürek gibi kullanarak kızakla kayar gibi yol alırlar. Hedeflerine varınca bir çukur kazarlar. Çevresine taştan bir duvarcık çevirirler. Ve çukurun içine girerek beklemeye başlarlar.

Bekledikleri Şudur:
Güneşin kendilerine erkek yada dişi olduklarını bildirmesi. O zamana kadar cinsiyetlerinden haberleri yoktur.

Güneş ışığı,cinsiyet bezlerini harekete geçirir.Ve hormonlardan biri daha
fazla salgılanmaya başlar.
Cinsiyetlerinin ne olduğunu ancak o zaman anlarlar.

Eğer dişiyse çukurda kalır,ama erkekse yapacak çok işi vardır.

Penguen geleneklerine göre,gagasına bir taş alarak törenle dişinin önüne koyar. Oralarda taş çok nadir olduğundan,bundan daha mükemmel bir düğün
hediyesi yoktur.

Şayet dişi taşı kaldırır ve eğilip kalkarsa erkek dişiyi tavlamıştır. Fakat taş olduğu yerde kalırsa,erkek penguen başka bir kız arar.

Bazen iki erkeğin aynı dişiye göz koydukları olur. Bu durumda,taşları bir kenara bırakıp birbirlerinin üzerine atılırlar. Kanatlarıyla birbirlerine dakikada tam 200 tokat atarlar.

Arada durup dinlenme kuralı da olan dövüş,taraflardan biri yorulup çekilinceye dek sürer. Bu dövüşlerde yaşamını yitiren olmamıştır.

Erkekle dişi birbirini bulduktan sonra yorulmak bilmeden taş biriktirme işine başlarlar. İşin kolayını seçen penguenler komşularının taş kümelerinden taş çalarlar. Yakalanınca da kendilerini savunmaya gerek görmeden cezalarını
çekerler.

Güneş ışınları penguenleri daha çok ısıtmaya başlayınca aşk oyunları başlar.
Bazı çiftler saatlerce karşılıklı olarak eğilip kalkarlar. Bazıları ise başlarını sağa sola döndürüp kendilerini beğendirmeye çalışırlar.

Dişi yumurtladıktan sonra yuvadan ayrılamaz. Çünkü iri martılar yumurta ve yavrular için büyük bir tehlikedir. Kuluçka süresince anne ve baba yemek bile yemezler.

Ancak yavrular çıktıktan sonra baba penguen balık tutmaya gidebilir. Yürüyemeyecek duruma gelene kadar midesini doldurur.Yuvada gagasını ardına kadar açarak yavruları besler.

Yavrular 14 günlük olunca çocuk bahçesine gönderilirler.20 kadar nine ve
dede penguen burada 120 çiftin yavrularının bakımını üstlenmişlerdir.
Anne ve baba penguenler yiyecek bulurlar ve ayrım yapmaksızın tüm yavruları beslerler.

Yüzmek,penguenlerin en büyük zevklerinden biridir. Penguenler bu denli sevseler de hiçbiri denize ilk giren olmak istemez. Yüzlercesi kıyıya toplanır,kanat çırparak birbirlerini suya itmeye çalışırlar. Bu kaygının nedeni fok balıklarıdır.

Yavru penguenler yeterince büyüyünce yüzme dersleri almaya başlarlar. Bu iş yine nine ve dedelere düşer.

Bir sürü yavruyu yanlarına alarak deniz kenarına götürür ve yüzme sanatının inceliklerini bir bir öğretirler.

Mart ayı gelinceye kadar yüzmeyi,dalmayı,balık tutmayı,yürümeyi kısacası bir penguenin bilmesi gereken herşeyi öğrenmiş olurlar.

Çok geçmeden Antartika yazı sona erer.

Kışın gelişiyle penguenlerin cinsel güdüleri de söner.

Artık penguenler için kışı geçirecekleri yerlere yürüme zamanı gelmiştir.

Yüzbinlerce penguenden oluşmuş sürü,gürültüyle yol aldıkça,arkada bıraktıkları kıyı,6 aylığına sessizliğe ve karanlığa gömülür.




Alıntı.


--------------------

Okudum ve şoka girdim  ;D

10
Genel Kültür / Tarihe Yön Veren 10 İcat
« : 07 Şubat 2008, 19:38:42 »
Arşimed’in su vidası (Milattan Önce 700): Yunanlı bilgin Arşimed burgusu olarak da bilinen ve yüzlerce yıl kullanılan su yükseltme düzeneği. O dönemlerde yaşamsal önemi olan suya ulaşılmasını sağlıyordu.



Abaküs: Milattan Sonra 190’da Hun İmparatorluğu’nda bulunan, o devirde Babiller’in de kullandığı abaküsler tarihin ilk hesap makinesi olarak kabul ediliyor.


Aspirin (Yıl 1899): Ateş düşürücü ve ağrı kesici Aspirin’in temellerini Hipokrat atmıştı. Alman kimyager Felix Hoffman ise mükemmel hale getirip piyasaya çıkardı.



Atari (Yıl 1977): Bugünkü değeri 30 milyar dolar olan oyun endüstrisinin atası sayılıyor.



Dikenli tel (Yıl 1873):
Çiftçilikte devrim yaratan dikenli telleri icat eden Amerikan çiftçisi zengin oldu. Ekinlerin büyükbaş hayvanlar tarafından telef edilmesini önleyen çitler hâlâ baştacı.



Barkod (Yıl 1973):
Bir üniversite öğrencisi tarafından evrensel ürün kodu olarak geliştirilen barkodlar, ürün güvenliği alanında devrim yarattı.


Pil (Yıl 1800): Galvani tarafından bir kurbağanın vücudu kullanılarak geliştirilen ilk elektrik devresi olan piller, sürekli yenileniyor ama önemini kaybetmiyor.



Bisiklet (Yıl 1861): Ulaşım alışkanlıklarını değiştiren ve insanları özgürleştiren bisiklet, Fransız Pierre Marchaux tarafından icat edildi.


Tükenmez kalem (Yıl 1938):
Macar gazeteci Laszlo Jose Biro tarafından icat edilen tükenmez kalem, kısa sürede günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.



Yay ve ok: Avcılığın temellerini atan bu icat, ilk çağlarda insanların yaşamını sürdürmesini sağlayarak önemli işlev gördü.

ALıntı..

-----------------

Atari çok iLgimi çekti :P

11
Genel Kültür / Windows'un Manzara Resmi Kime Ait?
« : 07 Şubat 2008, 19:19:56 »


Çoğumuzun kullandığı işletim sistemi Windows XP’yi ilk yüklediğimizde Luna adlı temanın varsayılan duvar kağıdı olan bu meşhur resim kimin?
Dünyanın en ünlü fotoğraflarından biri sayılabilecek bu fotoğraf, Amerikalı profesyonel bir fotoğrafçı olan Charles O’Rear‘e ait.
Charles O’Rear‘ın, Mayıs 1979′da National Geographic‘te yayınlanan Bliss(Tam Mutluluk) adlı fotoğrafı, California yakınlarındaki Napa Valley‘de çekildi.
Yerel bir söylentiye göre burayı ziyaret eden Bill Gates‘in, burdan çok etkilenerek kendi kendine “Tam Mutluluk” dediğini ve bu yüzden kullandığı yönündedir..


ALıntı.

12
Genel Kültür / Photoshop ve Tasarım Dersleri
« : 29 Ocak 2008, 17:44:39 »
 Arkadaşlar size feather yöntemi ile photoshopta imza yapımını bir dersle anlatmaya çalıştım.Umarım anlatabilmişimdir.Takıldığınız yerlerde sorabilirsiniz. :hihi








Photoshop'a yeni başLayanLar oLduğunu düşünerek dersi ayrıntısına kadar anLattm.KoLay geLsın =)

13
Çizgi / Photoshop CaLısmaLarım =)
« : 28 Ocak 2008, 15:14:12 »
BunLar da benım caLısmaLarım.Umarım begenırsınız =)




















Daha da sürüyLe var.EkLerim beğenirseniz  :uhe

14
Sinema / Hairspray ( MutLu bır muzıkaL =)* )
« : 24 Ocak 2008, 18:36:09 »


Yapım :2007, ABD / İngiltere

Tür :Dram / Komedi / Müzikal

Yönetmen :Adam Shankman

Senaryo :Leslie Dixon, John Waters, Mark O'donnell

Oyuncular :Amanda Bynes, Christopher Walken, John Travolta, Michelle Pfeiffer, Nikki Blonsky, Zac Efron

Yapımcı :Michael Disco, Craig Zadan, Neil Meron

Görüntü Yönetmeni :Bojan Bazelli

Müzik :Marc Shaiman

Dağıtım :Medyavizyon

Süre :1 saat, 57 dk.

Gösterim Tarihi :18 Ocak 2008
   
Filmin Web Sitesi: www.hairspraymovie.com

John Waters’ın 1988 yapımı klasik kült filmi ve Tony Ödüllü ünlü Broadway müzikalinden uyarlanan Hairspray’de Edna Turnblad rolünde John Travolta, Motorçeneli Maybelle rolünde Queen Latifah, Velma Von Tussle rolünde Michelle Pfeiffer, Edna’nın kocası Wilbur Turnblad rolünde Christopher Walken rol alıyor. Filmin parıldayan kadrosunun genç ayağında ise Link Larkin rolünde Zac Efron, Amber Von Tussle rolünde Brittany Snow, Penny Pingleton rolünde Amanda Bynes, Corny Collins rolünde James Marsden, Seaweed rolünde Elijah Kelley, Prudy Pingleton rolünde Allison Janney ve Tracy Turnblad olarak başrolde, 17 yaşındaki yeni keşif Nikki Blonsky var.

 Yerinde duramayan obez genç kız Tracy, sonunda televizyondaki bir dans programına kapağı atınca, birden müthiş bir popülerlik yakalar ve rakip dansçı (anne-babasını Sonny Bono ve Debbie Harry oyunuyor) Amber'ın garezinin hedefi olur. Zencilerin maruz kaldığı davranışları gördüğünde ise, programda süregelen ayrımcılığın sona erdirilmesi için eylemlere kalkışır. Yönetmenin kendisinin de rol aldığı bu eğlenceli ve renkli film, iki farklı rolü birden üstlenen Divine'ın ölmeden önce oynadığı son film oldu.

 Halinden memnun tombiş bir genç olan Tracy Turnblad, bir televizyonda yayınlanan dans yarışmasına katılmaya hak kazanınca Baltmore’u çalkalayan müzik ve eğlence dolu bir macera da başlamış olur. Tracy’nin kendisi gibi etine dolgun annesi rolünde John Travolta, babası rolünde ise Christopher Walken rol alıyor
.


--------------

Cok egLenceLı bır muzıkaL ya ızLemenızı tavsıye ederım =)*

15
Müzik / Catafalque (Türk Doom / Gothic Metal Grubu)
« : 21 Ocak 2008, 21:35:27 »


Gothic’in Türkiye’deki Basarili Yüzü

2005 yilinda Türkiye’deki ilk Gothic Metal albümü Unique’i piyasaya süren Catafalque, ardindan hem yurtiçi hem de yurtdisinda adindan sikça söz ettirmeye basladi. Merakla beklenilen ve Haziran 2007’de raflardaki yerini alacak olan yeni albümleri Dialectique, Catafalque’in yepyeni sound’unu ve kendilerine has sarki yapilarini içeren çok iddiali bir albüm. Dialectique, tam bir Gothic albümü olan Unique’e göre, daha teknolojik soundlarin , synth lead ve sequencelerin kullanildigi, gitar bazli Gothic Metalin yani sira Pop ve Dark–Metal türlerini de içeren bir yapiya sahip. Besteler, Arin Baykurt, Serhan Diren ve Alper Tabakçilar’a ait. Içerik olarak da klasik gothic ve romatik temalar yerine, net ifadelerin kullanildigi, ‘’kadin’’ olgusuna dair degisik açilardan yazilmis, kadin ve erkek konseptini isleyen sözler bulunuyor. Sözler Özge ÖZKAN, Metehan Mert ÇAKIR ve Alper TABAKÇILAR’a ait.

Catafalque 90’li yillarda kuruldu fakat müzikal çizgisine ve son kadrosuna 2002 yilinda sahip oldu. Özellikle 2001 yilinda çikardiklari ve self kayit katagorisinde ödül aldiklari Never To Be Burried adli EP sonrasinda ismini duyuran ve Unique ile birlikte festivallerin aranilan ismi haline gelen grup, birçok ünlü isimle ayni sahneyi paylasti ve performanslari ile de kendi fan kitlesini olusturdu.

Ilk albümleri Unique, 2002 yilinda Serdar Öztop stüdyosunda kaydedildi. 2003 yilinda çikmasi beklenen albüm label sorunlari nedeniyle ancak 2005 yilinda çikarilabildi. Poem Productions tarafindan piyasaya sürülen Unique ile birlikte grup büyük bir ilgi ve fan kitlesiyle karsilasti ve çok geçmeden ikinci albümleri Dialectique’in kayitlarina basladi.

Dialectique, Mart 2006 - Mart 2007 tarihleri arasinda Jingle Jungle ve ATM stüdyolarinda kaydedildi. Albümün kayitlari Arin Baykurt ve Alp Turaç, Mix ve Mastering’i de Suat Yilmaz tarafindan yapildi. CTF (Creative Talents Factory) Records tarafindan piyasaya sürülecek olan Dialectique’in kapagi için, Unique albümünün de tasarimlarini yapan Hakan Isik ile çalisildi.

Konserlerdeki temiz soundlari ve müzisyenlikleriyle hayranlarina albüm keyfi yasatan Catafalque, bugünlerde yurtiçi ve yurtdisi konser tekliflerini degerlendiriyor.

Grubun Kadrosu:

Metehan Mert CAKIR Vokal
Özge Özkan Vokal
Arin BAYKURT Gitar & Geri Vokal
Alper TABAKCILAR Bas Gitar
Serhan DIREN Klavye & Piyano
Gokhan Orhun DIREN Davul
Feyzi OCAK Gitar (Additional)

Diskografi:

EP (2001)
Nightfall Serenade
Sharper Than the Blade
As The Dying Calls Thee
Love


Never to Be Buried (2002)
Nightfall Serenade
Sharper Than the Blade
As the Dying Calls Thee
Love
-Love (Rockmarket videosu)



Unique (2005)
The Soothsayer
Hollowed Lands
Archangel's Touch
Dreamweaver
Lust & İnnocence
Bloodia (A Raven in the Dark)
L.O.V.E. (Legacy of Virgin Eve)
Sharper Than The Blade
Gomorrah (Eyes of Wrath)
Shadow My secret Soul
The Wells of (My) Heart
Nightfall Serenade




Dialectique (2007)
1     - Seasons
2    - The Ordeal
3    - Red Lights
4    - Fading Beauty
5    - Together With All The Pain
6    - Blamed
7    - Crimson Dust   
8    - Butterfly Inside
9    - Ballerina   
10    - Bringer Of The Night


Ayrıca MetaL TR Anketınde DıaLectıque 2007’nın en ıyı aLbumu secıLdı.

Yuxexes / GuruLtu Dergısı DıaLectıque'ı 2007’nın en ıyı aLbumu sectı.

BLue Jean / Headbang Dergısı DıaLectıque'ı 2007’nın en ıyı aLbumu sectı.

Yuxexes / GuruLtu Dergısı CatafaLque'ı 2007’nın en ıyı grubu sectı.

Sayfa: [1] 2