Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - DarLy OpuS

Sayfa: [1] 2 3 ... 17
1
Aylık Öykü Seçkisi / Sayı #101: “Şapka Öyküleri”
« : 22 Kasım 2017, 18:05:05 »

Bir çay partisinin ortasındayız. Alice, tavşan, kedi ve Şapkacı. Harikalar Diyarı sayısız kurala sahip. Ama biri hepsini tek tek yıkıyor. Şapkacı hain bir el tarafından kucaklanıp sahneden alınıyor. Şimdi bol ışıklı bir sahnenin ortasında. Takım elbisesi siyah ve şık. Yerlere kadar eğilmeden önce şapkasını çıkartıyor. Parmakları sihirle kıvrılıyor. Tavşanlar karanlık delikten dökülürken izleyicilerin gözleri parlıyor. Parıltı dindiğinde mekân da değişiyor. Şimdi havada uçuşan şapkalar var.

Birileri bir şeyleri kutluyor. Gökyüzündeki her şapka, yere düşene kadar sözü alıyor, sesini temizliyor ve anlatmaya başlıyor.

O anlattıkça yerle arasındaki mesafe uzuyor. Yeryüzü sayısız kurala sahip. Ama öyküler anlatılırken bütün kurallar yıkılıyor.

Öyküler:

Spoiler: Göster
– Anjiyo Gecesinde Kayıplar adlı öyküsü ile Toğrul Sultanzade

– Aşılan Sınırlar adlı öyküsü ile Bayram Sarıkaya

– Atullin’in Şapkası adlı öyküsü ile Erdoğan Küçükçelik

– Baron Samedi’nin Şapkası adlı öyküsü ile Emir Şekercioğlu

– Beni Öldürebilir misin Mia? adlı öyküsü ile Umut Külen ve Osman Eliuz

– Dağın Beşinci Katı adlı öyküsü ile Batuhan Öztürk

– Deniz ve Ben adlı öyküsü ile Ufuk Yasin Yurtbil

– Doğru Tercih adlı öyküsü ile Evren Erarslan

– Eski Canlı Ayaklar, Eller, Dizler adlı öyküsü ile Elif Şeyda Doğan

– Gerçek Sihir adlı öyküsü ile Rumeysa Canbaz

– Gizemli Şapka adlı öyküsü ile Serenay Ağın

– Göçebe Nehir adlı öyküsü ile Berivan H. Kan

– Hermes’in Şapkası adlı öyküsü ile Emre Eryılmaz

– İskelet Prenses ve Zehirli Şapka adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

– Kamyon Arkası Yazılarına Aldanma adlı öyküsü ile Ezgi Özbek

– Kaptan’ın Şapkası adlı öyküsü ile Türker Beşe

– Kara Nemrut’un Hikâyesi adlı öyküsü ile Uygar Özdemir

– Kırmızı Şapkalı Kız adlı öyküsü ile Ferdi Güçtekin

– Kıyıya Vuran Dalga adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

– Mars İstilası adlı öyküsü ile Bahadır Satır

– Şapka adlı öyküsü ile İlknur Kılıç

– Söz adlı öyküsü ile Mustafa Güngören

– Susuzluk adlı öyküsü ile Piri Sağırgürgen

– Tavşana Yuva Olmak adlı öyküsü ile Pınar Birol

– VantrilOK adlı öyküsü ile Onur Özgüner

– Yalnızlık adlı öyküsü ile Nurdan Atay

– Yalnızlık Şarkısı adlı öyküsü ile Anıl Teryaki

– Yazarın Yanılgısı adlı öyküsü ile Öznur Babur


ÖYKÜLERE ULAŞMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYIN!

ŞAPKA” temalı seçkimizin illüstrasyonu Bahar Koşar’dan geldi. Kendisine bu harika çizimi için teşekkür ediyoruz.

Gelecek ay Seçki’de Japon kültüründen “KAMİKAZE”yi ağırlayacağız. Hikâyelerinizi 17 Aralık’a kadar oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Seçki’ye katılmadan evvel Öykü Gönderim Koşulları’na mutlaka göz atmanızı rica ediyoruz.

#102’de görüşmek üzere.

Keyifli okumalar!
Onur Selamet

2

Fantastik Canavarlar serisi bildiğiniz gibi bir beşleme olacak. Serinin ilk filminin yayınlandığı tarihte, ikinci filminin adı duyuruldu ve şekilli bir video yayınlandı.

Filmin adı Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları ve 16 Kasım 2018'de vizyona girecek.

Detaylar ise şurada ve dahası da burada.

İşte dev kadro:

Spoiler: Göster

3
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Doksan Dokuzuncu Ay
« : 20 Eylül 2017, 20:58:32 »

Merhaba,

Mahşerin Dört Atlısı’ndan belki de en sevimsizi, ufukta gözüktü. Soluk benizli atını şahlandırarak tepelerin ardından Rıhtım’a doğru ilerliyor. Salgın hastalıkları seviyor. Veba onun favorisi. Atının toynakları arasında yüzlerce fare. Kasabaya geliyorlar. Karınları aç ve sırtları pireli. Onu sadece iyi hikâyelerle durdurabiliriz.

Öykü Seçkisi bunun için en doğru adres. Mahşerin Atlısı’na onun modasının Orta Çağ’da kaldığını hatırlatmamız gerek. Öykü anlatma zamanı. Bunu doksan dokuzuncu defa yapıyoruz.

İşte bu yüzden büyülü. Fareler Rıhtım’a yanaşmadan dişlerini dökmeye başlıyor. Pireler isyanda.

Vebanın ta kendisi o an duruyor ve öykülere kulak veriyor. Gerçekten iyiler:

     - Ağır adlı öyküsü ile Ahmet Genç

     - Alevler İçinde adlı öyküsü ile İhsan Çağatay Boz

     - Arthur’un Açlığı adlı öyküsü ile Batuhan Kaluç

     - Biyolog! Biyolog!: Aktüer adlı öyküsü ile Atakan Güngör

     - Cadı adlı öyküsü ile Şafak Çakır

     - Dördüncü Mühür adlı öyküsü ile Umut Külen

     - Farelerimin Akbaba Harpia ile Savaşı ve Su Topu Kardeşim adlı öyküsü ile Elif Şeyda Doğan

     - Geriye Ne Kaldı? adlı öyküsü ile Atakan Başaran

     - Güvercinin Gözleri adlı öyküsü ile Nurdan Atay & Öznur Babur

     - Kara Hayaller adlı öyküsü ile Çağrıl Taştan

     - Kasabanın Ozanı adlı öyküsü ile Erdoğan Küçükçelik

     - Kayıp ve Kaçak adlı öyküsü ile Rumeysa Canbaz

     - Kehribar Kokusu adlı öyküsü ile Evren Erarslan

     - Kelebeklerin Tanrısı adlı öyküsü ile Mert Arıkan

     - Kuş Adamın Gözyaşları adlı öyküsü ile Tuğrul Sultanzade

     - Kutsal Hastalık adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Mavi Makarna adlı öyküsü ile Mai Vaveyla

     - Mr. Walker’ın Renkli Çiftliğinden, Güneşin 4 Yıl Doğmadığı Ülkeye adlı öyküsü ile Onur Uzer

     - Mühür adlı öyküsü ile Osman Eliuz

     - Ölüler Uyurken adlı öyküsü ile Bayram Sarıkaya

     - Ölümün İtirafı adlı öyküsü ile Serenay Ağın

     - Pangolin Mucizesi adlı öyküsü ile Caner Yalçın

     - Şifacı adlı öyküsü ile Berat Akgül

     - Ve Baharlar Aşkına adlı öyküsü ile Cihangir D.

     - Ve Balı Sevgilim adlı öyküsü ile Melda Caulfield

     - Veba Sarhoşluğu adlı öyküsü ile Zilan Damla Polat

     - Veba Temalı Bir Öykü Yazınız adlı öyküsü ile Ufuk Yasin Yurtbil

Veba” temalı 99. sayımızın çizimi Onur Akkiriş’ten geldi. Kendisine bu güzel çalışması için teşekkür ediyoruz.

Gelecek ay Öykü Seçkisi için oldukça özel. 100. sayı için uzun zamandır bekliyorduk. Özel bir sayı yapma niyetinde olduğumuzu da mutlaka duymuşsunuzdur.

Gelecek ay “100’LER KULÜBÜ KAHRAMANLARI”nı ağırlayacağız. Peki tam olarak nedir bu “100’ler Kulübü Kahramanları”?

Açıklayalım. Gelecek sayı fantastik edebiyat, korku, gerilim, bilimkurgu, polisiye gibi alt türlerin kurmaca karakterlerinin dünyalarına gideceğiz. Ancak hikâyelerine bıraktıkları yerden değil de 100 yıl ileriden devam edeceğiz. Örneğin Hogwarts Savaşı’ndan 100 yıl sonra, Potter dünyasında neler değişti? Buffyverse’ü son gördüğümüz günden 100 yıl sonra Sunnydale kasabasında neler oluyor, Cehennem Ağzı duruldu mu? +100 yıla ek olarak, ayrıca karakterlerin 100. yaş günlerine de konuk olabiliriz. Donald Duck’ın 100. yaş günü partisi gerçekten de ilgi çekici olabilir. Harry Dresden 100 yaşına girdiğinde, son bir büyük iş için suç dünyasına geri dönebilir. Anlayacağınız 100’lerle dans etmek istiyoruz. Evrenler ya da kurmaca karakterler, yeter ki biraz ileri gidelim.

Tıpkı burada, her ay yaptığımız gibi.

İleri gitmek.

100’ler Kulübü Kahramanları” temalı öykülerinizi 18 Ekim’e kadar oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Bu özel sayıda bizleri yalnız bırakmayacağınızı umuyoruz.

Keyifli okumalar dileriz!
Onur Selamet

4
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Doksan Sekizinci Ay
« : 22 Ağustos 2017, 22:06:32 »

Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi 98. ayını karşılarken üzerimizde ıslak bir yazın şaşkınlığı var. Yarasalar, gizli örgütler, Vikingler, pandalar derken sıra seçkinin gözde alanlarından birisi olan mitolojiye geldi. Türk Mitolojisinde Unutulanları dersinden başarıyla geçtikten sonra, “Yunan Mitolojisinden ne haber?” diyerek gözümüzü antik çağlara diktik.

Bizleri “Satir” karşıladı. Flütünü çalmaya başlamadan önce yâdına ateş düşüren nemflerden bahsetti. Aşk acısına ortak olurken birkaç yudum Ambrosia aldık.

Sonra diğer Satirler geldi. Anlattıkları hikâyeler çağları aşıp Rıhtım’ın sakin kıyılarına vurdu.

İşte kayda geçirebildiğimiz öykülerden bazıları:

     - Ambrosia’sız Satirler Aşkına adlı öyküsü ile Elif Şeyda Doğan

     - Bizim Şarkımız adlı öyküsü ile Erdoğan Küçükçelik

     - Buluşma adlı öyküsü ile Ufuk Yasin Yurtbil

     - Çocuk ve İnsan adlı öyküsü ile İbrahim Bedirhan Bal

     - Garabet adlı öyküsü ile Umut Külen

     - İki Omzu Arasına Üç Adam Sığar adlı öyküsü ile Sefa Tursun

     - Karanlık Ruh adlı öyküsü ile Erhan Yavuz

     - Kişi ve Aksak adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Kımıllı Kadın adlı öyküsü ile Uygar Özdemir

     - Kötürüm adlı öyküsü ile Osman Eliuz

     - Parçalı Umutlu adlı öyküsü ile Rumeysa Canbaz

     - Prosopopoeia adlı öyküsü ile İhsan Çağatay Boz

     - Sarhoş adlı öyküsü ile Ahmet Genç

     - Shayla ve Daywen Efsanesi adlı öyküsü ile Novruzov Novruz

     - Silenos Fan adlı öyküsü ile Gökhan Görmez

     - Talentor’un Bıçağı adlı öyküsü ile Nedim Doğan

     - Yasaklıya Yolculuk adlı öyküsü ile Atakan Güngör

Ağustos ayımızın tema illüstrasyonu, seçkimizi yakından takip edenlerin de iyi bildiği Aslı Ekim‘den geldi. Kendisine bu harika tasviri için bir kez daha teşekkür ediyoruz!

Eylül ayının temasını ise “VEBA” olarak belirledik. Öykülerinizi 15 Eylül‘e kadar oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Öykülerinizi göndermeden önce “Öykü Gönderim Koşulları“na göz atmayı lütfen ihmal etmeyin.

Keyifli okumalar,
Onur Selamet

5
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Doksan Yedinci Ay
« : 22 Ağustos 2017, 21:57:50 »

Mağaralarında baş aşağı tavandan sarkmış gecenin inmesini bekliyorlar. Avlanmaya çıkacaklar. Kan emici, vahşi, mikroplu hayvanlar. Ama aslında sevimliler, öyle değil mi? O tatlı yarasa gif’lerini siz de görmüşsünüzdür.

Benim ilk yarasa deneyimim Stephen King’in Kujo adlı kitabıyla olmuştu. Bir yarasa tarafından ısırılan köpeğin hayatı, tamamıyla değişiyordu. Arka kapakta yanıltıcı hiçbir bilgi olmamasına rağmen, Kujo’nun vampire dönüşmesini beklemiştim. Oysa sadece kuduz oluyordu. Yine de dehşeti, dehşetti.

Bu da bana insanları dehşete sürüklemek için ille de doğa üstü bir olaya başvurmak gerekmediğini göstermişti. Önemli olan hikâyeydi. İyi bir yarasa hikâyesi, sizi dehşete düşürebilir, eğlendirebilir ya da hüzünlendirebilirdi.

Öykü Seçkisi’nin Temmuz 2017 teması da bunları yapmak için karşınıza çıktı. İşte baş aşağı anlatılan o acayip öyküler:

Spoiler: Göster
– Abidik Gubidik Bir Aşk Hikayesi adlı öyküsü ile Umut Külen

– Albino adlı öyküsü ile Burak Yüksel

– Bedel adlı öyküsü ile Hakan Kilyusufoğlu

– Bene Dönmeden adlı öyküsü ile Samed Arslan

– Bin Yıllık Azap Çağı adlı öyküsü ile Selçuk Gökhan Kalkanoğlu

– Biyolog! Biyolog!: Ölüm Makineleri adlı öyküsü ile Atakan Güngör

– Dönoktası Balosu adlı öyküsü ile Ege Emir Özkan

– Dönüşüm adlı öyküsü ile Onur Şahin

– Dönüşüm adlı öyküsü ile Rumeysa Canbaz

– Ejderboğan Hareh adlı öyküsü ile Muhammet Nadir Doğan

– Fotoğrafçı Yarasa adlı öyküsü ile Berfin Yanal

– Guranthir’in Kâbusu adlı öyküsü ile Erdoğan Küçükçelik

– Hayvan Birliği adlı öyküsü ile Nurdan Atay

– Igor Letuçayamış adlı öyküsü ile Mert Arıkan

– İlk Görüşte Aşk adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

– Kimse İnanmadı adlı öyküsü ile Enes Güler

– Kısas adlı öyküsü ile Osman Eliuz

– Kör Değil misiniz? adlı öyküsü ile Hakkı Burak Karademir

– Kör Fısıltının Dediği adlı öyküsü ile Gökhan Görmez

– Myotis Myotis Dinlenme Tesisleri adlı öyküsü ile Elif Şeyda Doğan

– Salih adlı öyküsü ile S. Ece Kaya

– Salıncak adlı öyküsü ile Ufuk Yasin Yurtbil

– Thule adlı öyküsü ile Cem Pala

– Tılsım adlı öyküsü ile Orçun Işık

– Üç Vuruş adlı öyküsü ile Gökay Yıldız

– Yarasa adlı öyküsü ile Serkan Kaya

– Yarasa Bahçesi adlı öyküsü ile Orhan Faik


ÖYKÜLERE ULAŞMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYIN!

Öykü Seçkisi’nin doksan yedinci ayının illüstrasyonu Kübra Demir’e ait. Ağustos ayının teması ise Yunan Mitolojisinden “SATİR” oldu.

Öykülerinizi 15 Ağustos’a kadar oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Öykülerinizi göndermeden önce yeni maddeler eklenen “Öykü Gönderim Koşulları“na göz atmayı ihmal etmeyin.

Keyifli okumalar,
Onur Selamet

6
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Doksan İkinci Ay
« : 20 Şubat 2017, 05:27:35 »

Panda, Türkiye’nin ilk endüstriyel ambalajlı dondurma üreticisi. Onu çılgın reklamlarıyla hatırlıyoruz. Ve daima ikinci tercih olmasıyla. Panda satan bakkallar mimlidir. Eğer elinizdeyse dondurmanızı başka yerden alırsınız. Oysa Panda da en az diğer dondurma markaları kadar lezzetli ve çeşitlidir. Panda’ya yıllarca haksızlık ettik. Bunu kabullenme vaktimiz gelmedi mi?

Aylık Öykü Seçkisi’nin bu ayki teması bir dondurma markasına ithaf değil elbette. (Olsa, olurdu aslında değil mi?) Sadece Panda bana hep hüzünlü gelmiştir. Hep geri planda, hep tercih edilmeyen. Geçtiğimiz 4 Şubat Dünya Pandalar Günü’ydü. Seçkinin doksan ikinci ayını bu özel canlılara ayırdık.

Bambu ve yaprak katilleri. Onlardan sakınmalısınız. Panda üzerine ne kadar öykü anlatılabilirse, o kadar anlatıldı.

İşte Seçki’nin bu ayki bebekleri:

     - Ak Oldu Kara adlı öyküsü ile Latif A. Kaya

     - Aşk Benzetimi adlı öyküsü ile Evrim Kurt

     - Av adlı öyküsü ile Engin Yıldırım

     - Benekli Ayılar adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Beyaz ve Siyah adlı öyküsü ile Batuhan Şen

     - Bilge Panpong adlı öyküsü ile Servet Tursun

     - Bir Koordinat Düzlemi Macerası adlı öyküsü ile Selçuk Gökhan Kalkanoğlu

     - Canavar adlı öyküsü ile Umut Yakar

     - Elveda ve Bütün O Bambular İçin Teşekkürler adlı öyküsü ile Haluk Kapucuoğlu

     - Kelebek Etkisi adlı öyküsü ile Emine Vildan

     - Kun ve Yimu adlı öyküsü ile Kenan Demir

     - O Yorumu Yazmayacaktın! adlı öyküsü ile Cihangir D.

     - Ois Pu adlı öyküsü ile Elif Şeyda Doğan

     - Ötede Bir Yerlerde adlı öyküsü ile Osman Eliuz

     - Panda adlı öyküsü ile Muhammet Karakuş

     - Panda Merihi adlı öyküsü ile Atakan Güngör

     - Ucube adlı öyküsü ile Umut Olcay Akay

     - Ursidae adlı öyküsü ile Sefa Tursun

     - Vagonlarla Gelen adlı öyküsü ile Enes Erdem

     - Yapabileceğinden Fazlası adlı öyküsü ile Burak Malkoç

Öykü Seçkisi’nin doksan ikinci ayının illüstrasyonu Melodi Edremit’e ait. Kendisine bu harika çizimi için bir kez daha teşekkür ediyoruz!

Gelecek ayın teması ise "VİKİNG" oldu. Viking temalı öykülerinizi 15 Mart’a kadar oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Keyifli okumalar,
Onur Selamet!

7
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Doksanıncı Ay
« : 28 Aralık 2016, 22:03:30 »

Hangi hapı seçmemiz gerektiğini biliyoruz. Sonuçlarını yıllardır düşünüp durduk. Artık bir bardak suyla ileri gitme zamanı. Tavşan deliğini görür gibiyiz. Hiçbir yere varamadan yatağımızda uyandığımız o buhranlı günler sona erdi.

Öyküler var. Bizi gerçeğin ötesine taşıyacak. Öyküler var. Bu noktadan sonra hangisi gerçek, hangisi değil bilmek istemiyoruz. Sadece ileri gitmek istiyoruz, tavşanı takip etmek.

     - Altın ve Gümüş Irklar adlı öyküsü ile Servet Tursun

     - Anaxol adlı öyküsü ile Haluk Kapucuoğlu

     - Antur’da Hap adlı öyküsü ile Cihangir D.

     - Avarenin Günlüğü adlı öyküsü ile Güvenç Türkoğlu

     - Canlı Matruşka adlı öyküsü ile Ahmet Can Gürkcü

     - Çiçek adlı öyküsü ile Kerem Yıldız

     - Duvar Saatinin Sarkacı adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - H.A.P. adlı öyküsü ile Sadık Efe Sarıtunalı

     - Hayatın Ansızın Parçalandığı adlı öyküsü ile Gökay Yıldız

     - Istıraplar Dünyası adlı öyküsü ile Osman Eliuz

     - Kan Çoğalır adlı öyküsü ile Cem Ardıç

     - Karanlığın İçinde Bir Tren adlı öyküsü ile Nurdan Atay

     - Köyden Doğma Başbakan adlı öyküsü ile Cebir Esim Selenge

     - Labirent Savaşçıları adlı öyküsü ile Muhammed Hüseyin Orhan

     - Merzal Günlükleri: Anne adlı öyküsü ile H. Ali Aygün

     - Miyav! adlı öyküsü ile Ozan Evren

     - Neredesin @Baykafiye? adlı öyküsü ile Öznur Babur

     - Sadece Çocukluğunun Uyandığı Saatlerde adlı öyküsü ile Doğukan Kantaroğlu

     - Tilki adlı öyküsü ile Evrim Kurt

     - Yapaşk adlı öyküsü ile Emrecan Doğan

Eren Ersoy’un illüstrasyonunu hazırladığı “HAP” temalı seçkimize yoğun katılımınız için teşekkür ediyoruz.

Gelecek ayın teması “KOLEKSİYONCU” oldu. Öykülerinizi her zaman olduğu gibi oykuseckisi@gmail.com adresine, 17 Ocak’a kadar gönderebilirsiniz. Öncesinde Öykü Gönderim Koşulları’na göz atmayı lütfen unutmayın!

Yeniden görüşmek üzere, keyifli okumalar!
Onur Selamet

8
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Seksen Yedinci Ay
« : 24 Eylül 2016, 14:41:58 »

Bir bilgisayar oyununun içine sıkışıp kalacağımız hayali daima heyecan verici olmuştu. 90’lardan beri piksellerin arasında kendimize yer bulmaya çalışıyoruz ve artık buna çok yakınız. Bin boyutlu teknolojiler neredeyse içindeymişiz gibi hissettiriyor. Fakat hiçbiri yıllar önce kurduğumuz o “bilgisayar dünyasına sıkışıp kalma” düşlerini yakalayamıyor gibi.

Sonumuz nereye doğru gidiyor, hâlâ kestirebilmek çok güç. Fakat emin olduğumuz bir şey var ki hayal etmesi; teknolojinin bir parçası olmaktan daha keyifli.

Seçki’nin seksen yedinci ayında tema “Piksel” oldu. İşte dijital dünyanın hayallerimizle kesiştiği en küçük birimin Rıhtım’daki yansımaları:

     - Anti Piksel adlı öyküsü ile Mete Ateş

     - Aşılama adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı

     - Bu Hikayenin Bir Neticesi Yoktur. adlı öyküsü ile Aydın Ağa Alaskarov

     - Büyülü Piksel adlı öyküsü ile Muhammet Nadir Doğan

     - Gabriella’nın Kovuğu adlı öyküsü ile Ece Gürkan

     - İllaki adlı öyküsü ile Burak Çakır

     - İstanbul Pikseli adlı öyküsü ile Pınar Kumsal Başdağ

     - Kategori: Yalnız adlı öyküsü ile Nurdan Atay

     - Lanetli adlı öyküsü ile Uyuryazar

     - Malignus adlı öyküsü ile Ege Emir Özkan

     - Ölü Piksellerin Hayaleti adlı öyküsü ile Emre Eryılmaz

     - Piksel Adası adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Piksel Yolculuk adlı öyküsü ile Sefa Tursun

     - Pikseller Kitabı adlı öyküsü ile Mümin Can

     - Polifonik Ruh Çözümüne Giriş adlı öyküsü ile Öznur Babur

     - Siyah Yumurta Pikseli adlı öyküsü ile Mert Solmaz

     - Tanrıyı Öldürmek adlı öyküsü ile Osman Eliuz

     - Ümran adlı öyküsü ile Bahadır Eren

     - Uzaktan Bakarsan Güzelleşecek adlı öyküsü ile Duygu Özkan

Bu ayın çizimi Aslı Ekim‘in maharetli parmaklarından geldi. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz!

Bir sonraki ayın teması ise “ADA” oldu. Öykülerinizi her zaman olduğu gibi oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Son gönderim tarihi ise 15 Ekim 2016. Öncesinde Öykü Gönderim Koşulları’na göz atmayı unutmayın!

Keyifli okumalar,
Onur Selamet

9
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Seksen Beşinci Ay
« : 22 Temmuz 2016, 22:07:48 »

Elbette fırtına var, denizaltınız okyanusun dibine çakılmak üzere. Bir girdaptan ötekine sürükleniyorsunuz. Bermuda Şeytan Üçgenleri halt yiyor. Ve mürettebat suçlayan gözlerle sana bakıyor. Biraz umut, tüm bekledikleri bu. Sonra radarda bir sinyal beliriyor, ufak bir deniz feneri sana neler olduğunu soruyor.

Telsiz bağlantısı gidip geliyor. Beklenen umut orada, elini uzatıp alman gerek. Ulaşman gereken fener denizaltındaki 20 adamın ve kadının geleceği şekillendirecek.

Onların hayatları deniz fenerinin ışığıyla yeniden alevlenecek. 20 öykü işte bundan sonra yaşanacak:

     - Açılış adlı öyküsü ile Ufuk Bayat

     - Basat Oğlu Barak adlı öyküsü ile Burak Palta

     - Çıkmaz Yollar adlı öyküsü ile Duygu Özkan

     - Dalgasız Diyar adlı öyküsü ile Ege Emir Özkan

     - Deniz Feneri adlı öyküsü ile Erdem Şenol

     - Deniz Fenerleri ve Anlamları adlı öyküsü ile Ahmet Furkan Süner

     - Denizimde Kan Sesleri adlı öyküsü ile Emrecan Doğan

     - En Yakın Dostum adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Kuz Feneri adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı

     - Marioti adlı öyküsü ile Nurdan Atay

     - Mutlak Sonlardan Yalnızca Birkaçını Görebiliyorum adlı öyküsü ile Doğukan Kantaroğlu

     - Nadati adlı öyküsü ile Mehmet Kayhan

     - Sevda adlı öyküsü ile Osman Eliuz

     - Sladon Geceleri adlı öyküsü ile Erhan Yavuz

     - Süperbalık Tâcı adlı öyküsü ile Buket Yıldırım Kantaroğlu

     - Sürgün adlı öyküsü ile Türker Beşe

     - Tabirlik Rüya adlı öyküsü ile Öznur Babur

     - Vasıflı İnşaat adlı öyküsü ile Muhammed Hüseyin Orhan

     - Veda’ın Son Sözleri adlı öyküsü ile Fatih Kaçar

     - Yargı’da Bir Gün adlı öyküsü ile Yusuf Ekici

Deniz Feneri” temalı seçkimize yoğun katılımızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Bu ayın illüstrasyonu Eren Eryürekli’den geldi, kendisine de sonsuz minnet duyuyoruz.

Gelecek ayın teması “KABADAYI” oldu. Öykülerinizi her zaman olduğu gibi oykuseckisi@gmail.com adresine, 17 Ağustos’a kadar gönderebilirsiniz. Öncesinde Öykü Gönderim Koşulları’nı okumanız muhakkak ki faydalı olacaktır.

Yeniden görüşmek üzere, keyifli okumalar!
Onur Selamet

10
Harry Potter / Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu
« : 02 Temmuz 2016, 19:00:22 »

J.K. Rowling’den

Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu

Büyük Kuzey Amerika büyücülük okulu on yedinci yüzyılda kuruldu. Greylock Dağı’nın en yüksek tepesinde, kimi zaman bir sis bulutu çemberi kaidesinde çeşitli güçlü büyüler yardımıyla büyüden uzak dünyadan saklan0aktadır.

İrlandalı Kökenleri

Isolt Sayre 1603 civarında doğmuş ve çocukluğunun ilk dönemlerini İrlanda’nın Kerry ilçesine bağlı Coomloughra vadisinde geçirmiştir. İki safkan büyücünün çocuğudur.

Babası, William Sayre, animagus hali karga olan güçlü İrlandalı cadı Morrigan’ın soyundan gelmekteydi. William, küçük yaştan itibaren her türlü doğal varlığa olan ilgisi yüzünden kızına “Morrigan” takma ismini vermişti.

Kendisini çok seven ve Muggle komşularına gerek sihirli tedavilerle gerekse hayvancılıkta ellerindekini esirgemeyen bir aile ile çocukluğunun ilk zamanları tam olarak rüya gibiydi.

Ancak 5 yaşına bastığında olanlar oldu ve evlerinde uğradıkları bir saldırı sonucu hem annesini hem de babasını kaybetti. Isolt yangından annesinin görüşmediği kız kardeşi Gormlaith Gaunt tarafından “kurtarıldı” ve daha sonra Coomcallee vadisine, diğer bir deyişle Hag’s Glen (Kocakarı Vadisi)’e götürülüp orada büyütüldü.

Isolt büyüdükçe kendisini kurtaran kişinin aslında kendisini kaçırdığını ve ailesini de öldürdüğünü anladı. Dengesiz ve acımasız Gormlaith aslında fanatik bir safkandı ve annesinin Muggle komşularına yardım edişinin Isolt’a büyücü olmayan bir erkekle evlenme gibi bir fikir vereceğine inanıyordu. Morrigan ve Salazar Slytherin’in varisi olarak bir tek safkanlarla iletişim kurma inancı ile yetiştirilme yoluna sadece kızlarını çalarak sokabileceğini düşünüyordu.

Devamı burada.

11
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Yedinci Yıl
« : 19 Haziran 2016, 22:35:51 »

Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi, koca bir canavara dönüşeli çok oldu. Canavarları severiz. Onları yatağımızın altında saklarız ve yeterince büyüdüğümüzde hepsini tek cümleyle yok ederiz: “Sen gerçek değilsin.”

Öykü Seçkisi’nin 7. yılında, her sene olduğu gibi yine özel bir dosya hazırladık. Bu seferki yaratıklar yatağımızın altında değildi. Onları bulmak için zaman makinemize atlayıp geçmişe doğru pedal çevirdik. Türk mitolojisinin kıyılarına. Çoğunlukla yerel, köşelerde kalmış o harika canavarlar için zaman suratımıza tokat gibi çarptı.

Ve sonra onları bulduk. Kocaman bir coğrafyaya dağılmışlardı ama aynı kültürden beslenmiş; aynı toprağın çocuklarını korkutmuş, aynı dereleri, çöplükleri, tepeleri mesken tutmuştu. Onlar bizim mitolojimizin unutulanlarıydı.

Hatırladık. Yazdık. Ve çizdik.

Türk mitolojisinin unutulmaya yüz tutmuş yaratıkları satırlarımızda yeniden canlandı. 13 yazar, 13 çizer ve 13 yaratık vardı:

     – Ama Bi’ Sor Neden Diye adlı öyküsüyle Özgürcan Uzunyaşa ve Bayçura temalı çizimiyle Kübra Kılıç

     – Ayin adlı öyküsüyle Cevdet Denizaltı ve Kamos temalı çizimiyle Burak Dak

     – Bahti Beyliğinin Kaderi adlı öyküsüyle Pınar Kumsal Başdağ ve Şahmeran temalı çizimiyle Devrim Kunter

     – Beşler Bom! adlı öyküsüyle Onur Selamet ve Kayış Baldur temalı çizimiyle Aslı Ekim

     – Değişen Tür adlı öyküsüyle Seran Demiral ve Yelbegen temalı çizimiyle Ömer Tunç

     – Hınkır Munkur Cinayetleri adlı öyküsüyle Gökcan Şahin ve Hınkır Munkur temalı çizimiyle Ethem Onur Bilgiç

     – Hırtık mısın Lan Sen? adlı öyküsüyle Ruhşen Doğan Nar ve Hırtık temalı çizimiyle Naz Tansel

     – Jamanlık adlı öyküsüyle Mehmet Berk Yaltırık ve Kayberen temalı çizimiyle Mehmet Özen

     – Kâbuslu Masallar adlı öyküsüyle S. İpek Ortaer Montanari ve Enkebit temalı çizimiyle Erdal Gencer

     – Karakuş ve Abagül adlı öyküsüyle Deniz Eksilen ve Karakuş temalı çizimiyle Gizem Malkoç

     – Salı Sallanır Çarşamba Beyaz Çarşafa Dolanır adlı öyküsüyle Beyza Taşdelen ve Çarşamba Karısı temalı çizimiyle Mercan Aytuna

     – Şehir Dağları Aşındırır adlı öyküsüyle Hazal Çamur ve Germakoçi temalı çizimiyle Mustafa Ahmet Kara

     – Yekta’nın Salı Günü adlı öyküsüyle A. Orçun Can ve Yek temalı çizimiyle Mert Tugen

Seçkimizin yedinci yılıyla birlikte hepsini gerçek kıldık. Artık yataklarımızın altı ya da aralık dolapların karanlığı onlarla dolu.

Bizden mutlusu yok.

Ve fark ettiğiniz üzere, yedinci yılla birlikte bazı ufak değişikliklere de gittik. Seçkiye özel yeni bir alan adı, okuma odaklı ve mobil erişimle de harika bir şekilde uyumlu yeni bir tema gibi. O artık kendi ayakları üzerinde durabilen –kaç ayağı olduğunu inanın biz de bilmiyoruz– bir canavar.

Ve onunla gurur duyuyoruz!

Türk Mitolojisinin Unutulanları başlıklı özel sayımız hem kalabalık kadrosu hem de teknik devrimi nedeniyle bizleri en çok zorlayan sayı oldu. Dileriz sonuçları sizlerin de içine siner. Yeni temaya geçme sürecimiz henüz sonuçlanmadığından hâlâ ufak tefek eksiklikler göze batabilir. Bunlar için de şimdiden özür diliyoruz!

Gelecek ayın teması daha önce de duyurduğumuz gibi “DENİZ FENERİ” olmuştu. Öykülerinizi oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Ve unutmadan, Öykü Gönderim Koşulları sekmesine göz atmayı da unutmayın deriz!

Neyin gerçek neyin hayal olduğundan emin olamayanlara, keyifli okumalar dileriz!
Hakan Tunç & Onur Selamet

12

1616 yılında yazılan The Chemical Wedding, dünya tarihinde kaleme alınmış ilk bilimkurgu romanı olabilir!

Johann Valentin Andrea tarafından 17. yüzyılda yazılan ve  gizemli bir kraliyet düğününe davet edilen Christian Rosencreutz’un yolculuğunu anlatan “The Chemical Wedding” (Kimyasal Düğün), World Fantasy Award sahibi John Crowley’ tarafından, farklı bir şekilde tekrar kaleme alınıyor. Crowley’e göre kitap dünya tarihinde yazılmış ilk bilimkurgu romanı olma özelliğini taşıyor.

Andrea’nın hikayesi Christian Rosencreutz’un kanatlı ve “gökyüzü rengindeki elbisesinin içerisinde çok parlak ve güzel”  bir kadın tarafından “Kraliyet Düğünü”ne çağrılmasıyla başlıyor. Crowley’nin yeni versiyonunda aynı zamanda Christian’ın, damat ve geline yardımcı olabilmek için çıktığı yedi günlük yolculuktan gönderdiği bir mektupta, “Eğer Tanrı buna hükmettiyse üç görkemli tapınağın bulunduğu dağı kat etmelisin. Oradan itibaren nereden gideceğini bileceksin. Bilge ol, kendine dikkat et, iyice temizlen ve adil görün yoksa Düğün sana yardım edemez,” dediği bir bölüm de yer alıyor.

Kitap Almanya’da 1616 yılında ilk kez basıldığında kapağında yazar olarak, hikayenin ana kahramanı ve aynı zamanda gerçek hayatta da Rozikrusyen (Gül-haçlılar) örgütünün kurucusu olan  Christian Rosencreutz’un adı yer alıyormuş. Fakat kitabın asıl yaratıcısı olan Andrea, sonradan yazdığı biyografisinde eserin ona ait olduğunu açıklamış. 400 yıl sonra yeniden, Crowley’nin yorumuyla raflardaki yerini alacak olan “The Chemical Wedding”i başarılı yazara tanıtan kişi de kitabın politik bir alegori olduğunu düşünen tarihçi Frances Yates’miş. Fakat Crowley onunla aynı fikirde olmadığını belirtiyor.

Alıntı
Kitap bir politik makale değil, alegorik olduğunu da düşünmüyorum. Bence bu, dönemin en uç simya olasılıklarının alınıp gerçekten yaşanıyorlarmış gibi hikayeye yerleştirildiği bir “Peri Masalı.” Bilimkurgu da aynı şekilde işler; en uzaktaki bilimsel olasılıkları alır ve onları bir hikayenin içine yedirir.

Crowley, simyanın bilimkurgunun neresinde yer bulabileceği konusunu biraz daha aydınlatıyor.

(...)

Peki siz ne dersiniz, simya bir bilimkurgu unsuru olabilir mi, yoksa fantastik evrene ait bir uygulama olarak görülmeye devam mı edilmeli?

Haberin devamını buradan okuyabilirsiniz.

Haber: Beyza Taşdelen


13
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Seksen Üçüncü Ay
« : 20 Mayıs 2016, 23:34:05 »

Tren ormanın içinden geçiyor. Ejderhayı ininde bulamadığı için üzgün. Biraz ileride sahipsiz bir paraşüt var, hemen yanındaysa yün çoraplar. Çorapları bir iskelet giyiyor, istemsizce sırıtıyor.

Paraşütün (ve çorapların) sahibi trenin arka vagonundan geride bırakılan rayları izliyor. Her santimde başka öyküler. Raylar boyunca.

Yolun biteceği yok, bütün dünya bu rayların ucunda. Sonra gözlere bir baraka ilişiyor. Tren barakanın önünden geçerken yavaşlıyor.

Çıplak ayaklar usulca trenden atlıyor. Bütün bakışların odağı barakada, tren onun eksikliğini fark etmemiş gibi. Yola devam ediyor.

Adam barakaya doğru yürüyor. Kapıyı açtığında, ne bulacağını biliyor gibi.

Öyküler:

     - Âhçı adlı öyküsü ile Engin Yıldırım

     - Ateşten İrade adlı öyküsü ile Doğukan Kantaroğlu

     - Baltacı adlı öyküsü ile Burak Palta

     - Bana Tahtakurularını Anlatsana adlı öyküsü ile Çağlar Karatuğ

     - Bekçi adlı öyküsü ile Engin Yıldırım

     - Bin Yıllık Meditasyon adlı öyküsü ile Haluk Kapucuoğlu

     - Çocukluk Etme! adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Ejderhanın Ateşi adlı öyküsü ile Alper Bardakçı

     - Evler Ve İnsanları adlı öyküsü ile Ahmet Furkan Süner

     - Güneşi Kim Söndürdü adlı öyküsü ile Mümin Can

     - Hiçkimse; Dağdaki Baraka adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı

     - Hikaye-i Ahram yâhut Senede Bir Gün adlı öyküsü ile Öznur Babur

     - İhtiyar ve Adam adlı öyküsü ile Aydın Ağa Alaskarov

     - İki Ateş adlı öyküsü ile Duygu Özkan

     - İskelet Prenses Paradoksu adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Mavi adlı öyküsü ile Evrim Dilara Onat

     - Mektup adlı öyküsü ile Mustafa Güngören

     - Nankör adlı öyküsü ile Hilal Varlı

     - Süreviçi Baraka adlı öyküsü ile Emrecan Doğan

     - Süreyya Devran’ın Tuhaf Öyküsü adlı öyküsü ile Hakan Günay Aydınoğlu

     - Teklif adlı öyküsü ile Muhammed Hüseyin Orhan

Bu ayın muhteşem görseli Emre Karacan'dan geldi. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz!

Gelecek ay, Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi’nin 7. yaşını kutlayacağız. Her sene olduğu gibi, bu yıl dönümünde de özel bir planımız var! Dolayısıyla gelecek ayın temasını sizlerle paylaşamıyoruz.

Fakat temmuz ayının teması “DENİZ FENERİ” oldu. Öykülerinizi 15 Temmuz’a kadar oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Seçki’nin 7. yıl özel sayısı bizleri çok heyecanlandırıyor. Dileriz siz de trenimizin bir sonraki durağından memnun ayrılırsınız.

Gelecek ay görüşmek üzere,
Onur “DarLy OpuS” Selamet

14
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Seksen İkinci Ay
« : 22 Nisan 2016, 21:36:11 »

Ejderhamızı nasıl yetiştiririz? Onu saman ve yavru geyiklerle mi beslemeliyiz?

Kamp ateşi ricalarımıza orman yangınlarıyla cevap verse de onunla Gringotts'u soymak neşeli bir sanattır. Arka bahçede ailemizden saklamaya çalıştığımız minik canavar, şimdi ufak çaplı bir bina kadar. Artık ailemizi ondan saklamaya çalışıyoruz çünkü daha dün kardeşimizi yedi. Hep öyle olur.

Çin'de bayraklarda dalgalanıyor ve bundan haberi yok. İstese mağaralar dolusu altını olur ama yine de gözü tok.

Ejderhamızı seviyoruz. Bazen ona hikâyeler anlatıyoruz. Kendisini yalnız hissediyor. Hissetmesin istiyoruz. Bu hikâyelerde başka ejderhalar var:

     - AMOT adlı öyküsü ile Engin Yıldırım

     - Ateş Diyarı adlı öyküsü ile Sinan Haholu

     - Aynı Kanın Farklı Ejderhası adlı öyküsü ile Erdal Gencer

     - Bir Ejderhanın Not Defteri adlı öyküsü ile Mümin Can

     - Çocukların Ejderhaları adlı öyküsü ile Ahmet Furkan Süner

     - Dalgacı Orhan adlı öyküsü ile Emrecan Doğan

     - Düzeyli İlişki adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Ejderha Olmak İsteyen Çocuk adlı öyküsü ile Haluk Kapucuoğlu

     - Ejderhanın Dişçisi adlı öyküsü ile Nurdan Atay

     - Gümüşhokka adlı öyküsü ile Sefa Tursun

     - Her Şeyin Başladığı Yer adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı

     - His Bekçisi ve Ejderha adlı öyküsü ile Duygu Özkan

     - İskelet Prenses ve Cesur Büyücü adlı öyküsü ile Deniz Eksilen

     - Kızıl Tepe adlı öyküsü ile Erhan Yavuz

     - Ruhi adlı öyküsü ile Çağlar Karatuğ

     - Simulakrum adlı öyküsü ile Selçuk Gökhan Kalkanoğlu

     - Yalpağan adlı öyküsü ile Yusuf Ekici

     - Yaradılış adlı öyküsü ile Engin Yıldırım

Bu ayın illüstrasyonu seçkimizdeki diğer çizimler ve yazdığı öykülerden de tanıdığımız Erdal Gencer'den geldi. Kendisine bu muazzam ejderha dünyası için teşekkür ediyoruz!

Gelecek ayın teması ise “BARAKA” oldu. Öykülerinizi oykuseckisi@gmail.com adresine 14 Mayıs'a  kadar gönderebilirsiniz.

Gelecek ay görüşmek üzere, keyifli okumalar!
Onur "DarLy OpuS" Selamet

15

Broad Strokes adlı amatör bir ekip Severus Snape ve Çapulcular (Severus Snape and the Marauders) adlı, Severus Snape’in gençliğinde geçen bir kısa filme imza attı. Bu harika hayran yapımı filmi, sizlere Türkçe altyazılı olarak sunmaktan mutluluk duyuyoruz!

Hikâye 1978’te James, Sirius, Lemus ve Peter Hogwarts’tan mezun olmaları sonrasında geçiyor. Bir barda kutlama yapan Çapulcular, oraya Lily’yi görmek umuduyla gelen Snape’e küçük bir oyun oynuyorlar.

Severus Snape ve Çapulcular filmini buradan izleyebilirsiniz.

Sayfa: [1] 2 3 ... 17