Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Slyffindor

Sayfa: [1] 2
1
Duyurular / 2 Nisan 2012 İstanbul- Moda Sahili Buluşması
« : 31 Mart 2012, 22:54:09 »
Bahar geldi, çimler yeşerdi, kuşlar ötüştü.
Evde sıkılıyor musunuz? Vizelere çalışmaktan beyninizin motoru mu arızalandı?
Dersi kırmak, kırda bayırda demlenmek mi istiyorsunuz?
Bu buluşma tam size göre.

2 Nisan 2012 Pazartesi günü saat 14.00 te Kadıköy Haldun Taner'in önünde bizle buluşun.

Bim ve migros sponsorluğunda pazartesi günü modadayız.

not:Gelmek isteyenler pm atmak yerine buraya yazsa çok güzel olur, zira özel mesaj bölümümle ilgili ciddi problemlerim var.

Katılım listesi:
Sophié
Nickini vermek istemeyen bir üye
Phoenixman

2
Şu an yarım metre ötemde aynen bu gerçekleşiyor, Türk olmanın verdiği sonsuz gurur bu olsa gerek..
Uyanınca kirli sakalını kaşıyacak bir iki kanal zaplatacak , sağın üstünde olan sol ayağının yerini değiştirerek aksini yapacak. Bu bir spor evet. Sonraa gene dalacak ve aynı senfoni...
Annem gene mırıldanacak kızgınlıkla...


#
Baba git bari içeri yatda televizyonun sesini duyalım?
Bu baba örneği kesinlikle uyumadığını, gözlerini dinlendirdiğini iddia edecektir.
Birde elinde kumandayla uyumaları yok mu? Kumanda bende güç bende diye mi düşünüyor ne?
Ancak yine de her türlü ısrara rağmen kumandayı son ana kadar elinde tutar. ve sonunda korktuğunuz başınıza gelmiştir, koltuktan horlama sesleri yükselmeye başlar. Ayrıca baba kişisi uyumadan hemen önce zap yapmıştır ve azeri tv açık kalmıştır.
Bu noktadan sonra yapacağınız şeyler sınırlıdır. Ya acı çekerek azeri tv izleyeceksinizdir, ya acı çekerek devamlı televizyonun üstünden kanalları ve sesi ayarlayacağınızdır. Ya da en korkuncu, uzaktan kumandayı uyuyan babanın elinden almak adlı maceraya atlayacaksınızdır...



Bu hikayenin devamını bilen var mı? :D

3
Güncel / İstanbul'da Bir Sürrealist: Salvador Dalí
« : 08 Eylül 2008, 13:39:14 »
20.09.2008 - 20.01.2009



Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Akbank'ın sponsorluğunda ve
Gala-Salvador Dalí Vakfı'nın işbirliğiyle,
20. yüzyılın en önemli sanatçılarından, sürrealizm akımının temsilcisi Salvador Dalí'yi Eylül 2008'de ağırlamaya hazırlanıyor.



Salvador Dalí'nin kapsamlı bir retrospektifi niteliğini taşıyacak sergide; yağlıboya tablolar, çizimler ve grafiklerden oluşan 270 eserin yanı sıra, el yazmaları, fotoğraflar ve çeşitli dokümanlar yer alacak. Gala-Salvador Dalí Vakfı koleksiyonuna ait eserlerle, vakıf dışında gerçekleştirilen en büyük geçici sergi olma özelliğini taşıyacak sergi, 20 Eylül 2008 -
20 Ocak 2009 tarihleri arasında izlenebilecek.

Serginin küratörü Montse Aguer Teixidor, İstanbulluların Salvador Dalí'yi ve onun olağanüstü sürreel dünyasını sergi sayesinde daha yakından tanıyacak olmasının altını çiziyor: "Sergi, eşsiz, yenilikçi, yetenekli ve farklı bir sanatçı olan Salvador Dalí'yi, ilk kez İstanbullularla buluşturacak. Bu evrensel ve provokatif sanatçının düşüncelerini, saplantılarını, ikonografisini ve olağanüstü sürreel dünyasını herkesin anlayabilmesini, daha yakından tanımasını sağlamayı amaçlıyoruz."

http://muze.sabanciuniv.edu/exhibition/exhibition.php?lngExhibitionID=84


Salvador Dali gelirde gidilmez mi? Heyecanla beliyoruz 20 eylülü!




4
Güncel / 6 Eylül 2oo8 Ermenistan-Türkiye Maçı
« : 06 Eylül 2008, 19:39:22 »
Türkiye A Milli Futbol Takımı, 2010 yılında Güney Afrika'da düzenlenecek 19. Dünya Kupası Finalleri öncesi Avrupa elemeleri 5. Grup'taki ilk maçında Ermenistan deplasmanında...


35. dk  şu an berabere.Bu maçı Türkiye alsın, 14 ekim de mabedde( Şükrü Saracoğlu) yapılacak rövanşa Ermenistan  formamla gideceğim!

5
Düşler Limanı / Bahar kokuları
« : 26 Ağustos 2008, 22:21:44 »
Yazı yayınlama konusunda çok çekingenim aslında. Oturup düzgün birşeyler yazamıyorum zaten , ama içimden geldiği için bunu paylaşmak istedim.
                                  -


Daha dün yüzüme yastık dayayıp boğmaya çalışıyordum kendimi. Şimdi ne değişti? Çok şey!
Bahar kokularını çekiyorum içime, derin derin… Her saniyesinden faydalanmaya çabalayarak.

Bu şehir kanımızı ememedi; o kadar sıkı sarılmıştık ki, benliğimden sıyrılmıştım o an. Kendimi senin kalıbında hissediyordum o bütün korkularımdan , endişelerimden , hayretlerimden sıyrılmış vaziyette. Ben, ben değildim artık sendim.

Kurak  çatlamış topraklarıma suydun, başımdan aşağı boşaldı o serinlik bir dolu misali. Diyarlarımda yeni umutlar yeşerdi. Gözlerimi kapadığım her an serap mıdır bilinmez suyu görüyordum; bana hayatı tekrar armağan eden suyu.

İklimimde seyahat etmeyi istedin, bende bu seyyahı misafir etmekten büyük haz duydum. İnsan misafirine bağlanır mı bir anda bu kadar?

Ciğerlerimi kaplayan duman, sen çare olur musun özlemime? İlaç sen misin yoksa hastalığın ta kendisi misin? Hayır bu defa boğulmayacağım ben bu dumanda, ciğerim nefessiz kalmayacak; bahar kokuları var artık! Özleme dayanabilecek kadar mutluluk depoladım yüreğime. Yetecek onlar biliyorum. Ve sen hain midir ilaç mıdır bilinmez duman, biliyor musun geçicisin, mutluluk ve özlem etkilerinin yansımasısın iliklerimde.

6
Müzik / Zeki Müren
« : 23 Ağustos 2008, 16:42:38 »
Zeki Müren (d. 6 Aralık 1931, Bursa - ö. 24 Eylül 1996, İzmir), Türk Sanat Müziği sanatçısı, oyuncu.

Bursa'da başladığı orta öğrenimini İstanbul'da Boğaziçi Lisesi'nde tamamladı. İstanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak pekçok kez sergiledi.

Zeki Müren, Bursa'da tamburi İzzet Gerçeker'den aldığı solfej ve usül dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949'da, Boğaziçi Lisesi'nde okurken Agopos Efendi (sinema yönetmeni ve senaryo yazan Arşavir Alyanak'ın babası) ile udi Kirkor'dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdü. Daha sonra fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif İçli'den çeşitli eserler meşk etti; Refik Fersan'dan, Sadi Işılay'dan, Kadri Şençalar'dan yararlandı.

1950'de sınavla İstanbul radyosu'na girdi. İstanbul radyosunda 1951'de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Bundan sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak okumaya başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. Müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. Alışılmış kalıpları zorlayan elbiseleri ve sahne davranışı ile halkın ilgisini sürekli olarak üstünde tutmayı başardı.

Zeki Müren 600'ü aşkın plak ve kaset doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın "Bir muhabbet kuşu" güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te "Manolyam" adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı.

Zeki Müren Türkiye'de en çok konser veren ses sanatçısıdır. Bir yılda yüz konser verdiği dönemler olmuştur. Kendisine 'sanat güneşi' ünvanı verilmiştir. Yabancı ülkelerde de birçok konser vermiştir.

1958 yılında yedek subay olarak İstanbul Ordu Temsil Bürosu'nda askerliğini yaptı.

İki yüz dolayında şarkı besteledi. On yedi yaşındayken bestelediği "Zehretme hayatı bana cânânım" mısraıyla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu" (suzinâk), "Manolyam" (kürdilihicazkâr), "Bir demet yasemen" (nihavend), "Gözlerinin içine başka hayal girmesin" (nihavend) güfteli şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır. Müren bu şarkıları plaklara da okumuştur.Unutulmaz Maksim Gazinosu sahnelerinde aralıksız 11 yıl Behiye Aksoy ile dönüşümlü olarak sahne almıştır.

Zeki Müren 1954'te Beklenen Şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başladı. Büyük bir ticari başarı kazanan bu filmden sonra şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği on sekiz filmde daha oynadı. 1955'te de Arena Tiyatrosu'nca sahneye koyulan Çay ve Sempati adlı oyunda da baş roldeki oyuncuydu. Ayrıca 'Bıldırcın Yağmuru' isimli bir şiir kitabı da vardır.

Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980'den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. Bodrum'daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 Eylül 1996 Çarşamba günü, TRT İzmir Televizyonu'nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Cenazesi görülmemiş bir halk kalabalığının katılmasıyla büyük bir törenle kaldırıldı. Mezarı, doğum yeri olan Bursa'da Emirsultan mezarlığındadır.

Vasiyetinde mirasının en büyük bölümünü Mehmetçik Vakfı'na bıraktı.





Küçüklükten beri annemden ötürü hep bir kulak aşinalığımın olduğu bu sanatçının sesinin verdiği huzurun yeni yeni farkına varmaya başladım. Hakkaten lan güzel söylüyo dinleyin ,dinleyin. Ha giyim tarzıdır saçıdır herkesin tepkisini alır ama biz sanatına bakıyoruz, böyle bir ses zor gelir bir daha (annem gibi konuşmuş bulundum)


7
Yazarlar / Ray Bradbury
« : 22 Ağustos 2008, 19:44:12 »
Roman, kisa öykü, deneme, senaryo, oyun ve siir gibi, edebiyatin mevcut her dalinda eserler veren çok yönlü bir yazar olan Bradbury, 22 Agustos 1920’de Illinois’de dünyaya geldi. Çocuklugu boyunca kendisini çok etkileyen Tarzan, Buck Rogers, Flash Gordon gibi çizgi romanlar ve Frankenstein karakteri, gelecekte üreteceklerinin sinyalini veriyordu. Henüz onbir yasindayken hikayeler yazmaya baslamisti.

1934'te ailesiyle Los Angeles'a tasindi. 1938’de liseyi bitirinceye kadar burada yasadi. Mezun olmasi, egitimine son verdigi anlamina gelmiyordu; gecelerini kütüphanede, günlerini daktilosunun basinda geçirmekteydi. Para kazanmak içinse sokaklarda gazete satiyordu. Bu çalismalarinin meyvelerini toplamakta gecikmedi. 1938 yilinda Imagination dergisinde kisa bir hikayesi yayinlandi. Düzenli olarak bilimkurgu yazarlari çevrelerine katilan Bradbury, tanistigi ünlü yazarlarla ufkunu sürekli genisletti. Bir yil sonra, Futura Fantazia adini verdigi dergisini yayinladi. Ancak ilk profesyonel çalismasi, 1941 senesinde basilan Pendulum olan sanatçi, The Lake ile kendi tarzini yakaladi ve nihayet gazete saticiligini birakip full-time yazmaya basladi. 1945’te, The Big Black and White Game ile En Iyi Amerikan Kisa Hikaye ödülüne layik görüldü.

Bradbury, 1947’de Marguerite McLure ile evlendi. Simdi yetiskin olan dört kizlari var.

1950'de basilan ilk önemli romani Mars Yilliklari , bilimkurgu klasikleri arasinda yerini aldi. Kitap, Amerikan toplumunun endiselerini temel alan konusuyla sosyal bir elestiride de bulunuyordu.

Bradbury’nin belki de en iyi taninan eseri olan “Fahrenheit 451”, 1953’te yayinlandi. Kitaplarin yasaklandigi bir gelecegi anlatan konusuyla, yeni bir “Büyük Birader” paranoyasini dile getirmekteydi.

Bugün Dünya'nin en büyük bilimkurgu ve fantezi yazarlarindan biri olan Ray Bradbury, yirmi yasindayken Weird Tafeî'de yayinlanan ilk öyküsünden bu yana, 500'e yakin öykü, roman, oyun ve siir kaleme aldi. John Huston'in 1956 yapimi Moby Dick'inin televizyon senaryosunu yazdi. Sonralari, Alfred Hitchcock Sov ve Rod Ster-ling'in Alacakaranlik Kusagi için senaryolar yazdi.

Apollo astronot grubundan biri Ay'a indiginde, Brad-bury'nin romani Dandelion Wine onuruna, bir kratere Dandelion Crater adini verdiler. Bradbury'den, Tokyo yakinlarinda bir 21. yüzyil kentinin tasarimi konusunda yardimci olmasi Istendi. Fahrenheit 451 operasi 1988 sonbaharinda sergilendi. Filmi versiyonu da, 1966 yilinda Fran-çois Truffaut tarafindan yönetilmisti.

ÖDÜL ZENGiNi
Yazar kariyerini, aldigi çok sayida ödül ile zenginlestirdi. Amerikan Kisa Hikaye ödülünü üç kez evine götüren Bradbury’nin aldigi diger ödüller arasinda O’Henry Memorial Memorial Ödülü, Benjamin Franklin Ödülü, Uzay-Havacilik Yazarlari Birligi En Iyi Uzay Makalesi Ödülü, Dünya Fantazi Edebiyati Yasam Boyu Onur Ödülü, Amerikan Bilimkurgu Yazarlari Büyük Usta Ödülü yer alir. Uçmanin tarihi hakkindaki animasyon filmi Icarus Montgolfier Wright ile Oscar ödüllerine aday gösterildi, ve The Halloween Tree ile Emmy Ödülü kazandi. Sanatçi, bütün bu ödüllerden daha anlamli bir sekilde onurlandirilacakti: Apollo uzay gemisinin Ay’da kesfettigi kratere, yazarin ünlü romani Dandelion Wine’dan yola çikarak Dandelion adi verildi.

Eserlerinde bireyin yalnizligini, çaresizligini ve hayatin monotonlugunu anlatarak siirsel ve karamsar ortamlar yaratan Bradbury, halen California’da yasamakta ve edebi kariyerine devam etmekte..



8
Yazarlar / Isaac Asimov
« : 22 Ağustos 2008, 19:37:04 »
Bilimkurgu türünün büyük ustasi Isaac Asimov 1920 yilinda Rusya'da dogdu. 1923'de ailesiyle birlikte B. Amerika'ya göç etti. Columbia Üniversitesine giderken babasinin öngördügü tip meslegi yerine, kimyager olmaya karar verdi. Kisa bir süre Amerikan Deniz Kuvvetlerinde görev yaptiktan sonra 1949'da kimya doktorasini alan Asimov, Boston Üniversitesine bagli Tip Fakültesinde biyokimya dersleri vermeye basladi. Bir yandan da nükleer asit alaninda arastirmalar yapiyordu. Kimya arastirmalarini yazarlik meslegiyle birlikte sürdürmenin giderek zorlasmasi sonucu, 1958'de tüm zamanini yazarliga adamak üzere üniversiteden ayrildi. Böylece bilim kurgu türünün dünyaya yayilmasini saglayan büyük bir yazar olarak edebiyat alaninin unutulmaz adlan arasina katildi.

Kazandigi Ödüller:
-------------------------------------
Nebula Best Short story nominee (1965) : Founding Father
Nebula Best Short story nominee (1965) : Eyes Do More Than See
Nebula Best Novel winner (1972) : The Gods Themselves
Hugo Best Novel winner (1973) : The Gods Themselves
Hugo Best Novellette nominee (1975) : That Thou Art Mindful of Him!
Nebula Best Novellette winner (1976) : The Bicentennial Man
Hugo Best Novellette winner (1977) : The Bicentennial Man
Nebula Best Novel nominee (1982) : Foundation's Edge
Hugo Best Novel winner (1983) : Foundation's Edge
Hugo Best Novel nominee (1984) : The Robots of Dawn
Nebula Best Short story nominee (1986) : Robot Dreams
Hugo Best Short story nominee (1987) : Robot Dreams
Hugo Best Novellette winner (1992) : Gold


9
Başka Kurgular / Kanatlar - Danielle Steel
« : 22 Ağustos 2008, 19:20:50 »
Cassie' nin babasının küçük bir havaalanı vardır. Babası çok iyi bir pilot olan Cassie de uçmayı istemektedir. Fakat, babası buna izin vermez. Babasının ortağı olan Nick ona gizlice uçmayı öğretir. Nick, Cassie' den yaşça büyük olmasına rağmen birbirlerine aşık olurlar Cassie artık çok iyi bir pilottur babası da bunu kabul eder. Nick, Cassie' den yaşça büyük olduğu gerekçesi ile onunla evlenmeyi kabul etmez. Cassie ise, Desmond Wiliams adında çok zengin biri tarafından bir hava gösterisinde keşfedilir. Cassie bir havayolu şirketinin sahibi olan Williams ile kontrat yapar. Bir yandan uçuşlara, diğer yandan da reklam çalışmalarına devam eder. Sonra, Desmond Williams ile evlenir. Ama Desmond, Cassie ile havayolunun reklamı için evlenmiştir. Beraber bir Pasifik turuna çıkarlar. Bu arada Cassie, Desmond'un gerçek yüzünü görmüş ve ayrılmaya karar vermiştir. Cassie, kontratının bitmesi sonucu İngiltere'ye Nick'in yanına gider.

                              


     Havacılıkla ilgili bir roman! Ve gökyüzü bağımlısı bir kadının hikayesi, kitap tadı budur derim ve de tavsiye ederim.

10
Oyunlar / Rise of Nations
« : 08 Temmuz 2008, 10:22:06 »
Rise of Nations (Türkçe: Ulusların Yükselişi), Civilization 2 ve Alpha Centauri oyunlarında çalışmış olan Brian Reynolds öncülüğündeki Big Huge Games'in yapımcılığını, Microsoft Game Studios'un ise dağıtımcılığını üstlendiği gerçek zamanlı strateji türünde bir oyundur.

28 Ekim 2004 tarihinde oyuna Thrones and Patriots (Türkçe: Tahtlar ve Yurtseverler) adlı bir ek paket çıkarıldı. 2004'ün ilerleyen günlerinde ikisi birden Gold Edition/Altın Edisyon adı altında satılmaya başlandı.






Rise of Nations, yüzeysel bakıldığında normal bir strateji oyunu gibi. Oyuna bir üsle başlayıp, ardından birkaç bina yaparak hammadde toplamaya, ve bir ordu kurup düşman şehirlerini yağmalamaya çalışıyorsunuz. Fakat Rise of Nations'u bir klasik yapan ufak oynanış detayları.

Oyun Territory, yani bölge fikrini uygulamış. Oyunda yeni şehirler dikerek sınırımızı genişletebiliyoruz. Bir şehrin yanına diktiğimiz tapınak ve kaleler o şehrin sınırlar üzerindeki etkisini arttırabiliyor. Şehirlerin önemi oyunda fazla olduğu için, düşman saldırısında şehirler yokedilmiyor, onun yerine belli bir süre asimile edilene kadar nötr kalıyor, ardından da eğer geri alınamamışsa düşman kontrolüne geçiyor.

Şehirler aynı zamanda ekonomiye de katkıda bulunuyor. Oyundaki toplamamız gereken kaynaklardan biri para, ve para sadece kendi şehirlerin veya müttefiklerinin şehirleri arasında karavanlar kurarak ele geçirilebiliyor. Bu nedenle şehir kurmak, iyi bir oyunun her açıdan temeli oluyor.

Diğer kaynaklar ise Food/Yiyecek, Wood/Odun, Metal, Oil/Petrol ve Knowledge/Bilgi'den oluşuyor. Yiyecek, Odun ve Para kaynakları ilk çağdan (Antik Çağ) itibaren oyunda açıkken, diğer çağlarda sırasıyla Metal, Bilgi ve Petrol açılıyor. Kaynak toplama sistemi diğer stratejilerden farklı işliyor. Bir citizen/vatandaşı direk ağaca veya madenlere götürmek yerine belli binalar dikerek vatandaşları bu binalara görevlendiriyoruz. Mesela odun toplamak için bir ormanın kenarına Woodcutter's Camp/Ormancı Kampı kurmak zorunda kalıyoruz.

Rise of Nations'taki 18 milletinde kendine has güçleri ve özel üniteleri var. Mesela Türk'lerin Yeniçerileri ile Japonların Samuraylarını örnek olarak verebiliriz. Özel güçler ise Power of the.../... gücü olarak adlandırılıyor. Mesela Rusların Power of the Motherland/Anavatan Gücü var. Bu, onların bölgelerine girenlerin normalden iki kat fazla hasar almasına sebep oluyor. Türkler ise Power of the Siege/Kuşatma Gücü'ne sahip, ve bir şehri daha çabuk asimile edebiliyorlar.


Tek kişilik bir senaryosu da bulunan Rise of Nations'un bu senaryosunun ismi Conquer the World/Dünyayı Fethet. Bu senaryolarda her turda ordularımızı Risk-vari bir haritada hareket ettiriyoruz, ve eğer bir orduyla karşılaşırsak harita yakınlaşıyor, ve GZS kamerasında orduları kontrol ediyoruz.

Multiplayer olarak ise oyunun ilgi çeken bir yanı, MAC sahiplerinin de kendi aralarında GameRanger'ı kullanarak oynayabilmeleri. Tabii ki MAC sahipleri PC sahipleriyle oynayamıyorlar.(Ulan Mac'im olsa pc kullananlara, yolda görsem dönüp bakmam ;D)



Oynanış

Rise of Nations taş-kağıt-makas denklemlerine dayalı bir oynanış sunuyor. Mesela Pikemen/Mızrakçılar Knight/Şövalyeleri kolayca yenebilirken, Foot Archer/Okçulara karşı çok güçsüzler.

İnce bir taktik ve dengeyi sağlayabilme yeteneğine ihtiyaç duyan Rise of Nations'ta, en büyük hedef teknolojik olarak gelişmek ile askeri anlamda gelişmek arasındaki dengeyi kurabilmek. Satranca benzer bir şekilde, burada da iki tarafta da yapabileceğiniz ufak hatalar sonradan başınıza büyük hatalar olarak konabiliyor. Mesela Antik Çağda Scout/İzci'nizi geliştirme amaçlı yapmanız gereken ama unuttuğunuz bir araştırmayı yapmış olan bir oyuncu, Information Age/Bilgi Çağında izcisinin şimdi Special Forces/Özel Kuvvet'e dönüşmüş olup casusluk yapabileceğini görüp hayıflanabilir.

Oyunun bir diğer ilginç özelliği ise Nükleer Araştırma yapmaya onay tanıması, fakat bir nükleer saldırı düzenlerseniz sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyorsunuz.


Üniteler

Oyunda 200'ün üzerinde farklı ünite var, gerek Antik Çağ'ın mızrakçıları, gerek Bilgi Çağı'nın Lav Silahı tutanları. Her ünite, çağ atladıkça belli araştırmalarla yeni şeylere dönüşebiliyor. Mesela Klasik Çağ'ın eşekli karavanları, Modern Çağ'da kamyonlar oluyor. Fakat bazı ırklar, bazı çağları göremediklerinden Rise of Nations ekibi bazı tahminlerde bulunmak zorunda kalmış. Mesela Mayalar Modern Çağ'da gerillaya benzer ünitelere evsahipliği yapıyorlar.

Ünitelerin farklılığı, oyuncuya büyük bir özgürlük tanıyor, istediği şekilde ordular oluşturabilen oyuncu, eğer dengeyi iyi kurmuşsa, büyük bir ordu kurabilir. Çoğu ünite üçer üçer geldiğinden dolayı büyük orduların meydan muharebelerine tanık olmak pek de uzak bir ihtimal değil.





11
Oyunlar / Age Of Empires
« : 08 Temmuz 2008, 10:08:59 »
   

Age of Empires (Türkçe: İmparatorluklar Çağı), 1997 yılında Ensemble Studios tarafından yapılan ve Microsoft tarafından piyasaya sürülen gerçek-zamanlı strateji oyunudur. Tarihi gerçeklerden kaynak aldığı senaryosu ile dikkat çeken oyunda, Taş Devri döneminden Demir Çağı'na dek süren bir zaman ele alınıyor. Motoru Genie ile de dikkat çeken oyun, 2B bir grafik dokusu kullanmasına rağmen o dönem için görülmemiş grafikleriyle de öne çıktı.

Popüler bir serinin ilk oyunu olan Age of Empires, sonradan Age of Empires II: The Age of Kings, Age of Mythology ve Age of Empires III gibi oyunların da atası oldu.



Oyunun asıl amacı, teknolojik olarak Taş Devrinden, Demir Çağı'na kadar ilerlemek, ve askeri bir güç oluşturup düşmanları yenmek. Kaynak toplamanın büyük önem teşkil ettiği oyunda, kaynak toplamak için vatandaşları kullanıyor. Saldırı için binalarda belli kaynaklardan feragat ederek askerler yetiştirip, bir ordu toplayabiliyoruz





Oyun farklı milletlerin oynanabildiği, değişik hedeflerin yapılmasının istendiği senaryolarla tek kişi olarak oynanabiliyor. Taş-Kağıt-Makas özünü kullanan oyundaki birimlerin çeşitliliği oyuncuyu değişik stratejiler kurmaya zorluyor. Multiplayer olarak internet üzerinden oynanmaya izin veren oyun, en fazla 8 kişilik haritalarda değişik modlara evsahipliği yapıyor. GameSpy'ın da desteklediği oyun, turnuvalar için de uzun süre kullanıldı. 12 Milletin bulunduğu oyunda bu milletler;Choson, Shang, Yamato, Babylonians (Babil), Hittites (Hitit), Persians (İran), Assyrians (Asurlular), Egyptians (Eski Mısır), Sumerians (Sümerler), Greeks (Yunanistan), Minoans(Minos Uygarlığı), Phoenicans(Fenikeliler).



Teknoloji 
Oyunda teknoloji çok büyük bir önem taşıyor. Çağ atladıkça ihtiyaç duyulan teknolojilerin fiyatları arttığından dolayı ise, verimli topraklara yerleşmenin önemi artıyor. Duvarlar her ne kadar koruma sağlasa da, oyuncuyu içeri hapsettiğinden dolayı bu açıdan oynanışa büyük darbe vurabiliyor. Oyunda, rakibe göre strateji de geliştirmek zorunlu oluyor. Mesela A Oyuncusu eğer piyadelere ağırlık vermişse, B Oyuncusunun okçulara ağırlık vermesi yerinde olur. Buradan yola çıkarak B Oyuncusunun okçu teknolojisini geliştirmek için kaynak toplaması gerekir. Aynı zamanda, aynı kural kuşatmalarda da geçerli, eğer X Oyuncusu binaların dayanıklılığını arttırmaya yönelik teknolojiler geliştirmişse, ona rakip Y Oyuncusunun mancınık benzeri kuşatma silahlarının teknolojilerini geliştirmesi uygun olur.


 Binalar
 
Oyundaki en önemli bina Town Center / Şehir Merkezi, çünkü o yıkılınca oyun kaybediliyor. Oyunda Kışla, Ahır, Okçu Kışlası gibi birçok askeri binanın yanında nüfus sınırını arttırması için evler de bulunmakta. Fakat oyundaki önemli bir diğer bina ise Wonder/Dünya Harikası. Oyunda bir Wonder dikmemizin ardından eğer oyuncular onu 15 dakika ayakta tutabilirse kazanabiliyorlar. Fakat Wonderlar inşa etmesi çok uzun süren binalar olduğundan bu kazanma yöntemi pek kullanılmaz.


 Üniteler 
Oyunda kara ve denizde ayrı ayrı üniteler bulunmakta. Teknoloji ilerledikçe ünitelerin görünüşleri ve özellikleri değiştiğinden, her çağ için farklı taktikler bulunmak zorunda kalınıyor. Kara savaşlarının çok fazla ağırlık taşıdığı bu oyunda üniteler Barracks / Kışlalarda yetiştirebiliyor. Kuşatma silahları da yaratılabiliniyor. Gerilen sıkı duvarları ve binaları yıkmak için bunlar kullanılıyor. Stable / Ahırlarda ise atlı üniteler yetişiyor. Archery / Okçuluk Kışlarlarında ise okçular yetiştirebiliniyor. Gemi üniteleri ise limandan yaratılıyor.




12
Güncel / Lewis Hamilton evinde zirveye kuruldu
« : 07 Temmuz 2008, 10:17:43 »
 
 
                                                                       
İngiliz pilot Lewis Hamilton ülkesinde zafer sevinci yaşadı.
F1'de Silverstone Grand Prix'sini McLaren'in İngiliz pilotu Lewis Hamilton kazanırken, ikinciliği BMW Sauber'den Nick Heidfeld, üçüncülüğü ise uzun bir aradan sonra Honda'dan Rubens Barrichello elde etti. 
 
 
 
 
F1'de sezonun 9. yarışı olan Silverstone GP'sini McLaren pilotu Lewis Hamilton kazandı. Zaman zaman yoğunluğunu artıran yağmur nedeniyle pilotlar araçlarını pistte tutmakta oldukça zorlandı. Yarışa dördüncü cepte başlayan İngiliz pilot, çok iyi start alarak takım arkadaşı Kovalainen'in hemen ardından ikinci sıraya yerleşti. Fin pilot üzerindeki baskısını artıran Hamilton, dördüncü turda Kovalainen'i geride bırakarak yarışın liderliğini ele geçirdi. Yağmurun etkisini artırmasıyla birlikte bitime 23 tur kala lastik değiştirmek için pite girmek zorunda kalan İngiliz pilot, liderliğini korumayı bildi ve 2000 yılından bu yana İngiltere'de yarış kazanan ilk Britanyalı pilot oldu.

İkinci sıraya düştükten sonra spin atan Kovalainen'i, Ferrari'nin Fin pilotu Kimi Raikkonen geride bırakarak ikinciliğe yerleşti. İlk pit stopun ardından yavaşlamaya başlayan Raikkonen'i geçmeyi başaran Kovalainen, yerini korumayı başaramadı ve aradaki farkı kapatan BMW Sauber pilotu Nick Heidfeld iki Fin pilotu da geçerek ikinci sıraya yükseldi. Problem yaşayan Raikkonen ise, yarışın tamamlanmasına 30 tur kala lastik değiştirmek için yeniden pit stop yapmak zorunda kaldı ve 11. sıraya kadar geriledi. Yarışa 16. sırada başlayan Honda pilotu Rubens Barrichello, 3 kez pite girmesine karşın yağmurun etksini artırmasını iyi değerlendirdi ve diğer pilotların birçok kez spin atmasıyla birlikte yarışı üçüncü sırada bitirmeyi başardı. Sürücüler sıralamasında ilk sırada yer alan ve dokuzuncu sırada start alan Ferrari pilotu Felipe Massa, ilk turda spin atarak 17. sıraya kadar düştü.

 
 
Geçen sene son Gp de lastiğimiz parçalanmasaydı şimdi ikinci şampiyonluk için yarışıyor olacaktık..Neyse bu sene bizim o kupa :huha

13



Antropoloji tüm bilimlerin en özgürleştirici olanıdır. Irksal ya da kültürel üstünlüğün yanlış inançlarını ortaya çıkarttığı gibi aynı zamanda nerede ve nasıl yaşadıklarına bakmaksızın kendisini tüm insanların incelenmesine adar. Bilge insanların ve laboratuar şartlarında çalışan tüm bilim adamlarının firik ve düşüncelerinden esinlenerek insanın niteliğine ilişkin daha çok bilgiyi gün yüzüne çıkarmaya çalşır.' Bu iddialar aşırı derece tutkulu bir antropologa ait değildir. Tüm bu sözler, felsefeci Grace de Laguna'nın, Amerikan Felsefe Kuruluşunda yaptığı,1941 başkanlık konuşmasında söylenmiştir. Antropolojinin alanı oldukça geniştir. İnsanlığın geçmişi ve şu anı ile ilgili her şeyi içermek durumundadır. Kuşkusuz pek çok diğer disiplinler de insanoğlunun şu veya bu yönüyle ilgilendiler. Bazıları, anatomi ve fizyoloji gibi, insanı biyolojik bir organizma olarak incelerler. İnsanla ilgili diğer bilimler insan kültürünün büyük başarılarını ele alırken, sosyal bilimler insan ilişkilerinin ayırt edici şekilleri ile ilgilenirler. Antropologlar bu konuların tümüyle ilgili olmalarına rağmen, tüm mekan ve zamanlarda bunları birlikte ele almaya çalışırlar. İşte insan doğası denilen, elde edilmesi ve anlaşılması oldukça zor olan kavramı ancak bu biricik, geniş perspektifle donanmış oldukları için sağlıklı bir biçimde ele alabilirler.


Açık olmak gerekirse bu yapıtın ders kitabından farkı yok, fakat okuyana çok yararı var.Bakış açınız genişliyor vs. Ben okudum, beğendim, tavsiye ederim.*Darwinistlere antipatiniz varsa dokunmamanızı öneririm.

14
Oyunlar / World of Warcraft (WoW)
« : 23 Haziran 2008, 14:33:48 »
World of Warcraft (çoğunlukla WoW şeklinde kısaltılır), Blizzard Entertainment firması tarafından geliştirilen bir devasa çevrim içi rol yapma oyunudur (MMORPG-Massively Multiplayer Online Role Playing Game). Warcraft serisinin devamı olarak nitelendirilebilecek olan World of Warcraft'ın hikayesi de kendisinden önceki Warcraft oyunlarının hikaye, olay ve kahramanları çevresinde gelişmektedir. Aynı şekilde orijinal World of Warcraft önceki Warcraft oyunlarının ana dünyası olan Azeroth'ta geçmektedir. Ancak daha sonra çıkartılan The Burning Crusade genişleme paketi ile Azeroth yanında Warcraft hikayesine göre Orc ve Draeneilerin anavatanı olarak nitelenen Outland'de oyun dünyasına katılmıştır.

Şu anda 10 ırk oynanabilir durumdadır. Bunlar Dwarf'lar, Gnome'lar, Human'lar, Night Elf 'ler, Draenei'ler(TBC), Tauren'ler, Troll'ler, Orc'lar, Undead'ler, Blood Elf 'ler(TBC)'dir. Bu ırklar Faction olarak adlandırılan iki tarafa ayrılmıştır. Bu taraflar Alliance ve Horde 'dur. Yukarıda sayılan ırklardan Human, Dwarf, Gnome, Night Elf ve Draeneiler Alliance tarafını oluşturken karşısında Undead, Orc, Troll, Tauren ve Blood Elf'lerin oluşturduğu Horde bulunmaktadır. Bir karakter oluşturuken oyuncu sayılan ırklardan birisini seçmekle o ırkın içerisinde bulunuğu tarafa dahil olur. Burada herhangi bir değişiklik ve seçim söz konusu değildir. Oyunun yapısı bu iki taraf arasındaki çatışmaya dayalıdır.




Dünya

Orijinal WoW Azeroth olarak adlandırılan göreceli olarak oldukça büyük bir dünyada geçmektedir. Bu dünya Kalimdor ve Eastern Kingdoms adı verilen iki büyük kıtadan oluşmaktadır.

Kalimdor: Oyundaki orijinal ırklardan Orcların, Taurenlerin, Trollerin, Night Elflerin ayrıca The Burning Crusade ek paketi ile oyuna dahil edilen Draeneilerin başlangıç noktaları ve başkentleri bu kıtadadır. Bunlar Orgrimmar (Orc, Troll), Thunder Bluff (Tauren), Darnassus (Nightelf), Exodar (Draenei)'dır. Dolayısıyla bu sayılan ırklardan bir karakterle oynayan oyuncular ilk gelişim süreçlerini bu kıtada geçirmektedirler. Orijinal Kalimdor kıtası 17 bölgeden oluşurken The Burning Crusade ek paketiyle kıtanın kuzeybatısında bir ada üzerinde 2 bölge daha eklenmiş ve 19 bölgeye çıkmıştır


Eastern Kingdoms: Orijinal oyundaki ırklar olan Human, Dwarf, Gnome, Undead ve The Burning Crusade ile eklenen Blood Elf'lerin başlangıç noktaları ve başkentleri bu kıtadadır. Bunlar da Undercity *[Benim vazgeçilmez mekanım, topraklarında gezinmekten ve yaratık kesip XP kazanmaktan son derece haz aldığım yer. :melk](Undead), Silvermoon City(Blood Elf), Stormwind (Human), Ironforge (Dwarf, Gnome)'dur. Aynı şekilde bu ırkları seçen oyuncularda gelişimlerinin ilk aşamalarını çoğunlukla bu bölgede tamamlamaktadırlar. Orijinal kıta 21 bölgeden oluşurken The Burning Crusade ile eklenen Blood Elf'lere ait yeni 2 bölge eklenmiş ve böylece bu kıtadaki bölge sayısı da 23'e çıkmıştır.

The Burning Crusade genişleme paketi ile oyunun ana dünyası olan Azeroth dışında orc'lar ve draenei'lerin anavatanı olarak görülen Outland adında yeni bir dünya eklenmiştir. Başka bir boyutta yer alan bu dünya azeroth gibi geniş kapsamlı bir dünya olarak değil, daha çok başka parçalanmış bir dünyadan arta kalan boşlukta asılı kalmış kara parçaları olarak betimlenmiştir. Outland dünyası 7 bölgeden oluşmaktadır. Azeroth ile Outland dünyaları arasındaki geçiş Azeroth tarafında Eastern Kingdoms'da Blasted Lands bölgesinde, Outland tarafında ise Hellfire Peninsula bölgesinde yer alan bir geçit ile sağlanmaktadır. Outland dünyasındaki içerik zaten belli bir seviyeye ulaşmış oyunculara yönelik olduğundan Outland'de herhangi bir ırkın başlangıç bölgesi veya ana şehri yer almamaktadır. Ancak Outland'de Terokkar Forest bölgesinde yer alan
ve oldukça büyük olan Shattrath şehri tüm ırklar açısından ortak bir şehirdir. Ayrıca bu şehir Outland'in en büyük şehridir.

                       Şehirler

Oyunda gerek Azeroth'ta gerek Outland'de her bölgede irili ufaklı bir çok şehir bulunmaktadır. Bu şehirlerden 8 tanesi ırkların başkentleridir. Bu şehirler büyüklükleri ve sunduğu imkanlar açısından diğer şehirlerden bariz bir şekilde ayrılmaktadırlar. The Burning Crusade genişleme pakediyle bu sayı 9'a çıkmış bulunmaktadır. Gnome (Alliance) ve Troll (Horde) ırk olmasına karşın şehirleri bulunmamaktadır. Bunlar Ironforge (Dwarf ve Gnome'ların kenti), Stormwind (Human'ların), Darnassus (Night Elf'lerin), Exodar(Draenei), Thunder Bluff (Tauren'lerin), Orgrimmar (Orc'ların ve Troll'lerin) ve Undercity'dir (Undead'lerin),Silvermoon(Blood Elf)Fakat Terrokar'da yeralan Shattrath şehri iki tarafa da açık olup herhangi bir ırkın başlangıç bölgesinde değildir. 8 şehirde ırkların başlangıç bölgelerinde yer almaktadır. Bunlar sırayla Dun Morogh, Elwynn Forest, Teldrassil,Azuremyst Isle, Mulgore, Durotar, Tirisfal Glades ve Eversong Woods'dur. Ayrıca oyunda Shattrath City adında bir bağımsız şehir bulunmaktadır.


                    Uyarılar-Krizler
kişilerin küçük bir yüzdesi ışık oyunları,parlayan ışıklar ve bilgisayar oyunlarda görülebilecek diğer görüntülerden dolayı kriz veya baygınlık geçirebilirler.eğer epileptik sorunlarınız varsa bu oyunu kurmadan veya oynamadan önce doktorunuza danışın.önceden epilepsi sorunu olmayan kişiler bile bir bilgisayar oyunu oynarken kriz geçirebilrler.

krize şu belirtilerden biri eşlik edebilir: görüntü kaybı, kasılma, odak kaybı, göz veya kas seğirmesi, istem dışı hareketler ve hareket kaybı.

eğer bu belirtilerden birini yaşıyorsanız oyunu oynamayı derhal bırakın ve bir doktora danışın.bu oyunu oynayan çocukların ebeveynleri çocuklarını yakından takip etmelidirler.eğer çocuğunuz bu belirtilerden birini gösterirse hemen oyunu durdurun ve bir doktora başvurun.


                      Sınıflar 

Oyunda dokuz sınıf bulunmaktadır. Bunlar;

Druid (Doğa Savaçısı), Yetenek (Talent) ağaçları: Balance, Feral, Restoration
Hunter (Avcı), Yetenek ağaçları: Beast Mastery, Marksmanship, Survival
Mage (Sihirbaz), Yetenek ağaçları: Arcane, Fire, Frost
Paladin (Şovalye), Yetenek ağaçları: Holy, Protection, Retribution
Priest (Rahip), Yetenek ağaçları: Discipline, Holy, Shadow
Rogue (Suikastçı), Yetenek ağaçları: Assasination, Combat, Subtlety
Shaman (Şaman), Yetenek ağaçları: Elemental, Enhancement, Restoration
Warlock (Kara Büyücü), Yetenek ağaçları: Affliction, Destruction, Demonology
Warrior (Savaşçı), Yetenek ağaçları: Arms, Fury, Protection

                        Meslekler

Oyunda 13 adet meslek bulunmaktadır.Bunlar birincil (10 adet) ve ikincil (3 adet) olmak üzere ikiye ayrılır.Birincil mesleklerden 2 adet ikincil mesleklerin ise hepsi seçilebilir. Birincil mesleklerden Herbalism,Mining ve Skinning gathering (toplayıcı) meslektir. Diğer birincil meslekler crafting (imalat) mesleğidir, mesleğe özgü ürünler üretirler.

Birincil Meslekler

Alchemy (Simyacılık)
Blacksmithing (Demircilik)
Enchanting (Büyücülük)
Engineering (Mühendislik)
Herbalism (Bitkicilik)
Jewelcrafting (Mücevhercilik)
Leatherworking (Dericilik)
Mining (Madencilik)
Skinning (Deri Yüzme)
Tailoring (Terzilik)
İkincil Meslekler

Cooking (Aşçılık)
First Aid (İlk Yardım)
Fishing (Balıkçılık)



Ücretlendirme:
Eğer World of Warcraft oynamak istiyorsanız oyunun CD parasının yanında her ay belirli bir ücret ödemelisiniz.Bu ücret avrupa serverlarında 13€.

kaynak:özgür ansiklopedi







15
Güncel / 25 Haziran 2oo8 Almanya -Türkiye Maçı
« : 21 Haziran 2008, 20:31:40 »
Çarşamba günü saat 21.45 de yoğun oyuncu eksiğiyle, ve Kuruçeşme Arena'yı gene gümbür gümbür sallatacak maçtır.
Oğuz Çetin ve Metin yedek soyunabülür. (ayrıca bkz:arda yok emre yok tuncay yok ne var lan it oğlu it) dedirten durumdur. İtilaf devletleri durumundan ötürü, Almanya yenerse bizde yenmiş sayılacağız gibi bir avuntuyada kapılabilirz maç sonrası.
Yaprak Dökümü dizisinin reytinglerini sekteye uğratması beklenmektir.(Ferhunde affet beni :-\ bende izleyemeyeceğim)

Sayfa: [1] 2