Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Berke

Sayfa: [1]
1
Genel Kültür / Türkiye Devletinin Kuruluş Tarihi Nedir?
« : 01 Mayıs 2008, 18:25:23 »
Ya aklıma iki-üç gündür takılıp duran bir soru bu aslında.Şimdi ilk başta sormak istediğim soru Türkiye Devleti ne zaman kuruldu.Ama şuandaki Türkiye Cumhuriyeti Devletinden bahsetmiyorum.Kurtuluş savaşında savaşmış olan Türkiye Devletinden bahsediyorum.Eğer öyle bir Devlet yok devlet kurmaya çalışıyolardı diyorsanız bir meclisi olan topluluk devlet değilmidir?İnsanın aklına Osmanlı adına savaştıklarıda geliyor ama savaşırken dile getirilen eski meclisin bir numaralı gündemi Osmanlı devleti yok sayılmıştır.Siz temsil ettiğiniz bir devleti yok sayamazsınız.Düşündüm ve aklıma Türk Devletinin kuruluş tarihinin TBMM'nin açıldığı zaman olduğu olabileceği aklıma geldi.Ama o da olamaz.Çünkü ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Samsuna Osmanlı devleti için gitmiş olabilir ama Erzurum Kongresinden önce görevinden istifa etmişti.Amasya görüşmelerindede Osmanlıyla birlikte hareket etmeye çalışıyorlardı.Doğrusu Osmanlı Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla haraket etmek istiyordu.Bir devlet iki grup insanı bu kadar önemsemez.Aynı bir devlet gibi.Şimdi soruma geleyim acaba Türkiye Devleti ne zaman kuruldu ??? Bizim şimdi böle yaşamamızı sağlayan insanlar hangi devlet için canlarını feda ettiler Osmanlı için mi kuracakları Türkiye Cumhuriyeti içinmi yoksa bir devlet için değil de sadece canlarından çok sevdikleri Türk halkı için mi  ???

2
Kurgu İskelesi / Yüzüklerin Efendisi 4
« : 26 Nisan 2008, 21:29:28 »
Fantastik denemeler evet bunlar üzerine baya yazarım.Ama hepsi amatör komikçe şeyler.Genellikle hp,lotr ve karayip korsanlarını komedi türünde yazdım şu ana kadar.Ama ilk kez ciddi bir şey yazmayı denedim ve sizinle paylaşmak istedim.Burda okuduklarım kadar güzel değil yazdığım.Ama geliştirmeye çalışıyorum.Bu arada bazı isimler yanlış olabilir kusura bakmayın.İşte size Yüzüklerin efendisi serisinin devamı


                                                            Yüzüklerin Efendisi İhanet ve Karanlığın Çöküşü


Bölüm 1: İhanet ve Pusu

       Yüzük yok edilmişti.Sauron yıllardır süren büyük savaşı kaybetmiş ve beklediği gibi yeniden dirilmek yerine yok olup gitmişti.İnsanlar o büyük günden beri kutluyorlardı bu büyük zaferi.Her yıl o gün Frodo ve arkadaşları anılıyor asil kral Aratorn oğlu Aragorn’un Minastrith’te verdiği kutlamalarla insanlar,cüceler ve elfler burada toplanıyordu.
 
   Şimdi ise o günün gelmesine sadece bir ay vardı.Aragorn şimdiden Rohan’a cücelere ve elflere haberci göndermiş ve onları çağırmıştı.Rohan’ın yeni yöneticisi Earwen cücelerin savaşta gösterdiği büyük başarı tarafından kendilerine lider seçtiği Gimli ve Elf kralı Elrond Bu daveti kabul ettiler.Hazırlıklar tüm ihtişamıyla başladı.

    Daha güneş doğmamıştı ama Minastrith’de bir koşuşturmadır sürüyordu.Sokakta su taşıyan kadınlar,tahta ve araç gereç taşıyan erkekler ve aralarda kaybolan minik çocuklar sokakları doldurmuştu.Şehir eskisinden daha sağlamdı ve büyük çok büyük bir saldırıya dayanabilecek bir güçteydi.Savaştan sonra yıkılan her şey yeniden yapılmıştı.Kimse yapılması taraftarı değildi çünkü Kralların Şehrini alıcak güçte bir ordu kalmamıştı yer yüzünde.Sadece küçük orc kabileleri vardı ve onlarında goblinlerin arasında kaybolup gittikleri düşünülüyordu.Ama Kral Aragorn aynı fikirde değildi.Her zaman kötülüğün doğabileceğini düşünerek şehrin surlarını cücelerin eşsiz taşlarıyla savunma planını üstün insan zekasıyla ordu eğitimi ve saldırı planlarını ise savaşçı elflerle yapmıştı.O yüzden şehrin surları bu büyük günden önce çok fazla askerle doluydu.Askerler şafak vaktinin serin havasında şehirdeki hareketliliği izliyorlardı.Heybetli bir dağa kurulu olan kralların şehrinin bir bölümü tamamen bu şenlik için ayrılmıştı.Kral Aragorn Frodo’ya ve bu mücadelede yer alan herkeze çok önem verdiğinden bu hazırlıkları bizzat kendisi denetliyordu.

     Yeni bir gün daha kan akmadan doğmuştu.İnsanlar buna halağa alışkın değillerdi.Ölme korkusuyla yaşamaya o kadar alışmışlardı ki bazıları halağa orclardan söz ediyor ve onlardan korkuyordu.Ama artık orclar sadece çocukları korkutmak için anlatılan hikayelerde vardı.Aragorn gözlerini yavaşça araladı.Karısı Earwen yanında beyaz geceliğiyle halağa uyuyordu.Simsiyah saçları elf kulaklarını örtmüş ve asil bir şekilde sırtına kadar inmişti.Aragorn doğruldu ve Earwenin yanağına bir öpücük verdikten sonra yerinde doğruldu.Mermer kaplı odayı açık balkondan gelen güneş ışıkları besliyordu.Aragorn halağa bu hayata alışamamıştı.Yıllarını savaşa vermiş bir insan nasıl olurda böyle hiç savaşmadan günlerini geçirirdi ki.Bunları düşünürken çoktan giyinmiş ve kapıyı arkasından hafif bir ‘’tık’’ sesiyle kapatmıştı.Kapının iki yanında bekleyen askerlere selam verdikten ve onlarla kısa bir sohbete girdikten sonra hazırlıkları teftiş etmek için hazırlıkların sürdüğü yere doğru yürümeye başladı.Oraya vardığında tüm çalışan insanlar işlerini yarıda kesip Aragorna selam verdiler.Şimdi sokaktaki karmaşa yerini büyük bir sessizliğe bırakmıştı.Ama bu sessizlik uzun sürmedi.

  -‘’Kralım kralım’’ diye bir ses ve koşan ayak sesleri.Bu tüm sessizliği fırlatıp bir çöpe atmıştı.Daha demin başlarını yere kadar eğen insanlar şimdi merakla Minastrith’in habercilerinden olan Chirs’e bakıyorlardı.

   -‘’Ne oldu Chris bir sorun mu var??’’

   -‘’Kralım (soluğu kesilen çocuk nefes aldıktan sonra) Hobit köyüne gönderdiğiniz üç bin yaya süvari hepside ölmüş görenler elf’lerin yaptığını sölüyorlar.’’

  Bunun  üzerine Aragorn’un gözleri hiç olmadığı kadar endişeli baktı.Eğer bir isyan varsa Legolas’a bir şey olmuş olabilirdi.Yada ihanet edenler orclarla birleşip Ottgiliath’a saldırı yapabilirlerdi.

   -‘’Ottgiliath halkını şehre sokun şehirdeki okçu birliklerinin bir kısmını Ottgiliath’a kaydırın ve hemen atımı hazırlayın yanımada beş yüz kişilik bir atlı birlik istiyorum.’’

   Sözlerin ardından herkezi bir heycan kapladı.Aragorn kral olduğundan beri hiç savaş hazırlığı olmamıştı yani gerçek bir savaş hazırlığı.

   Aragorn acele bir şekilde evine gitti.Earwen uyanmıştı ve balkondaydı.Bembeyaz şehri izliyordu.Aragorn’un geldiğini anlamıdı ve yavaşça arkasını döndü.Aragorn’un yüzündeki endişeyi sezmişti.

  -‘’Neyiniz var Aragorn’’ dedi yumuşak ve çok güzel sesiyle.

  -‘’Acilen Elf diyarına gitmem gerek siz Earwen ben gelene kadar şehrin yöneticisi olarak burada bulunacaksınız.’’

  -‘’Earwen hiçbir şey sormadan başını tamam anlamında salladı ve yavaşça Aragorn’a yaklaştı.Aragorn’un dudağına usulca bir öpücük kondurdu ve hazırlanması için savaş kıyafetlerini çıkardı.’’

  Aragorn giyinmişti ve şimdi arkasında beş yüz atlıyla birlikte şehrin kapısından çıkıyordu.Önlerinde çok uzun bir yol vardı.Yanlarında yeterli erzak ve mühimmat bulunuyordu ama Aragorn’un içini kemiren bir şeyler vardı.En sonunda sürdüler atlarını Minastrirth’in kapısından elf diyarına doğru.

  Yolculuklarına başlayalı yaklaşık bir hafta olmuştu ve Rohan topraklarından elf topraklarına giriyorlardı.Bir gün daha geçtiğinde ise çok yaklaştılar Aydınlık Vadi’ye.ama bir aksilik vardı.Aragorn atlılara durmalarını emretti ve kamp kurdular.Gece yarısı geldiğinde ateşlerini söndürdüler ve atlarını bağladılar.Şimdi kamp çok sessizdi.Ama bu sessizliği çalı kıpırtıları bozuyordu derken birden çadırları yaran oklar tüm sessizliği bozdu.Oklar birkaç dakika daha durmadan çadırlara atıldıktan sonra ok yağmuru kesildi ve birden çalıların arasından ellerinde yay tutan elfler çıktı.Üstlerine geçirdikleri siyah pelerinleriyle karanlıkta gözükmüyorlardı.Liderleri gibi gözüken adam Elf’çe bir şeyler konuştu ve sırtındaki uzun kılıcını çıkarıp kralın çadırına doğru yürümeye başladı.Aragorn’un çadırı kapalıydı.Elf elini uzatıp çadırı araladı ve şaşkınlık içinde geri askerlerine doğru döndü.İçeride kimse yoktu derken birden ağaçlardan şövalyeler atlamaya başladı.En başta da Aragorn vardı.Burası korunaklı bölgeydi ve hiç asker olmadığını fark eden Aragorn tüm askerleriyle ağaçlara çıkmış ve tüm gece beklemişti.Şimdi ise bu planı hayatta kalmalarını sağlamıştı.Herkez kılıç sallıyordu.Elflerin büyük çoğunluğu ölmüştü ve Minastrith şövalyeleri zafere çok yaklaşmışlardı.Aragorn Elf hainlerinin lideriyle kıyasıya bir dövüşteydi.Yaklaşık on dakikadır aynı kişiyle dövüşüyordu ve en sonunda yaptığı bir hamleyle adamın kellesini havaya uçurdu.Şövalyelerin yanlarında okları yoktu.Eğer olsa şimdiye tüm elfler ölmüş olacaktı belki.Aragorn yaptığı bu yanlışlığı düşünürken öldürecek adam arıyordu ve karşısında bir elf ile göz göze geldi.Elf okunu Aragorn’a doğrultmuştu ve gergin yayı bırakmak üzereydi.Aragorn ise ona kilitlenmişti adeta derken elfin başını başka bir elf oku delip geçti ve serbest kalan yaydan çıkan ok Aragorn’a gelirken gene bir başka elf oku tarafından havadayken parçalandı.Şimdi şövalyeler tüm elfleri temizlemişlerdi ve bu okun sahibini arıyorlardı.Aragorn yerde duran oku eline aldı ve yüzünü bir tebessüm kapladı.

Sayfa: [1]