Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - HoLier

Sayfa: [1]
1
Müzik / Sagopa Kajmer
« : 20 Haziran 2008, 13:13:16 »


Sagopa Kajmer (d. 1978, Samsun) DJ, prodüktör, turntablist ve Türkçe Sözlü Rap Müzik sanatçısı.

Asıl adı Yunus Özyavuz olan Sagopa Kajmer, müzik yaşantısına kişisel meraklarının ardından Samsun'da yerel bir radyoda djlik yaparak başladı. Bu sırada Rapper M.C. (Rapper Mic Check) müstear ismini kullandı. Öğrenim hayatında 1997'de İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazanması dolayısıyla İstanbul'a geldi. İstanbul'a gelişinden bir yıl sonra 1998'de yeraltı rap dünyasında halen varlığını sürdüren bir oluşum olan Kuvvetmira'yı kurdu. 1999'da "Silahsız Kuvvet" mahlasıyla Yeraltı Operasyonu isimli toplama (compilation) albümünde yer aldı. 2001 ve 2002'de "Silahsız Kuvvet" mahlasıyla peşpeşe "Sözlerim Silahm" ve "İhtiyar Heyeti" isimli 2 albüm çıkardı. 2006'nın Ağustos ayında Kolera ile hayatını birleştirdi.


Sagopa Kajmer'in doğuşu

Sagopa (Yunus) uğraşlarının sonucunda rapçı olmuştur. Özyavuz, 'Sagopa Kajmer' stilini oluşturdu. Silahsız Kuvvet üzerine bir süre suskunluğunu koruyan Özyavuz artık Silahsız Kuvvet döneminin bittiğini belirtti. Yine aynı yıl içerisinde yeni mahlasının adını taşıyan Sagopa Kajmer albümünü çıkardı. Bu albümden sonra 2. albümü olan 10 Kurşun'u çıkardı. Çalışmalarında farklı üslubu ile dikkat çeken Özyavuz bunu "Rap Yaparken Günahamı Girdim" şarkısında '...Bir yatakta 3 kişi yatarız. 1 Silahsız Kuvvet 2 Mic Check 3 Sagopa Kajmer...' şeklinde dile getiriyor. Silahsız Kuvveti tarihe gömmesinin ardından bu sayı 2'ye düşmüştü. Dj olarak Mic Check mahlasını kullanan Özyavuz, Türkiye'de turntablizm akımını başlatmıştır. Yine 2002 yılında Cezanın 'Med Cezir' albümündeki prodüksiyonuyla adından söz ettirdi.

2004'te çıkardığı 'Bir Pesimistin Göz Yaşları' isimli albümüyle yepyeni bir tarzın öncüsü oldu. Daha öncesinde "10 Kurşun" albümünde pesimist stilden izler vardı ancak pesimist stilin doğuşunun 3. albümüyle kabul edilmesi daha doğru olacaktır. Pesimistin Türkçe karşılığı karamsardır. Daha önceki 2 albümde sokak/battle tarzına ağırlık veren Sagopa Kajmer 3. albümde karamsar bir havada hayatı ele alıyor, savaş ve insanlık üzerine şarkılar yapıyor.

DJ'lik yönü

Mic Check 2004'te Cezanın Nefretteki grup arkadaşı Dr Fuchs'un 'Huzur N Darem' albümünün prodüktörlüğünü yaptı. DJ'lik yönüyle kendini her zaman geliştiren Özyavuz 'Turntablizm' denilen olayın Türkiye'deki öncüsü olarak kabul edilir. Ayrıca Özyavuz Türkiye'nin köklü radyolarında DJ'lik ve müzik direktörlüğü yaptı. Türkiye'nin en iyi beatmakerı olarak da bilinir.

Bir yandan dj'lik diğer yandan sanatçı olarak sürekli çalışmalarını sürdüren Sagopa Kajmer 2004'te Türkiyenin en çok izlenen filmlerinden olan G.O.R.A'ya müzikler ve soundtrackler hazırladı. 'Al Bir de Burdan Yak' isimli parçasına video klip çekildi. Bu gelişme Sagopa Kajmeri tarzının dışındaki dinleyici kitlesine ulaştırdı. Türkiyede birçok insan Sagopa Kajmeri bu kelime ile tanıdı. 2005'te Koleranın 'Karantina Embriyo' albümünün prodüktörlüğünü yapan Sagopa Kajmer yine aynı yılda İrem Recordstan çıkardığı 'Romantizma' isimli albümüyle kariyerinin zirvesine ulaşmıştır. Bu albümün ilk video klibi olan 'Vasiyet' Kral Tv'de 2005 yılının 'en iyi klip' ödülüne layık görülmüştür.2006 yılında Kuvvetmirayla beraber Kafile isimli albümü çıkardı.2007 yılında Kolerayla düet albümleri olan İkimiz Anlatan Birşey'i dinleyicileriyle buluşturdu,çift cdlik özel koleksyon basımı büyük ilgi gördü.Ayrıca Mc Salazar ile birlikte İçimdeki Şeytanın Ensesindeyim parçasını çıkarmıştır.

Sagopa Kajmer ve eşi Kolera (Esen Özyavuz) birlikte Melankolia Müzik isimli müzik şirketini kurdular. Bu ikili ve Kuvvetmirada yer alan diğer rap müzik yapanlar Melankolia müziğin ilk albümü 'Kafile'yi çıkardılar. Albümün prodüktörlüğü yine Sagopa Kajmer'e aittir.


Diskografi

EPler

* Pesimist Ep 1
* Pesimist Ep 2
* Pesimist Ep 3
* Disstortion Ep
* Pesimist Ep 4
* Kuvvetmira Megamix-Tape Radio Mic Beatz'de albüm kutlaması yapılırken canlı olarak doldurulmuş olan sadece internet üzerinden indirilen 62 dk. albüm.

Prodüksiyon

* Silahsız Kuvvet - İhtiyar Heyeti
* Silahsız Kuvvet - Sözlerim Silahım
* Sagopa Kajmer - Sagopa Kajmer
* Ceza - Med Cezir
* Sagopa Kajmer - Bir Pesimistin Gözyaşları
* Dr Fuchs - Huzur N Darem
* Sagopa Kajmer - Gora Soundtrack
* Kolera - Karantina Embryo
* Sagopa Kajmer - Romantizma
* Kuvvetmira - Kafile
* Abluka Alarm - Ahenk
* Sagopa Kajmer & Kolera - İkimizi Anlatan Bir Şey

Albümler

* Sözlerim Silahım (2001)
* İhtiyar Heyeti (2002)
* Sagopa Kajmer (2002)
* 10 Kurşun (2002)
* Bir Pesimistin Gözyaşları (2003)
* Romantizma (2005)
* Kurşun Asker (2006)
* Kafile (2006)
* İkimizi Anlatan Bir Şey (2007)

Alıntı.

2
Başka Kurgular / Genç Werther'in Acıları - Goethe
« : 05 Haziran 2008, 16:42:34 »

Goethe, bu romanı yazdığında 25 yaşındaydı. “Bir kitap okudum, hayatım değişti” lafı gibi, “bir kitap yazmış ve hayatı değişmiştir” Goethe'nin; üstelik okuyucularının hayatlarını da değiştirerek. Gerçekten de, romanın piyasaya çıkmasının ardından hem pek çok intihar vakası ile karşılaşılmış, hem de Almanya sokakları bir “Werther salgınına” uğrayarak, ortalığı mavi ceket, sarı pantolon giyen duygulu gençler istila etmiştir.

Hikaye, Werther’in mektuplaştığı arkadaşı Willhelm’in eliyle, mektuplar biçiminde anlatılır, zaman zaman, Willhelm sonradan öğrendiklerini de ekler (bu kısımlar bir sahne canlandırması tarzındadır); Büyük kentin yarattığı ruhsal çöküntüden doğaya kaçarak Wahlheim’e yerleşen aydın bir gençtir Werther. Orada tanıştığı soylu bir ailenin güzel kızı Lotte’ye aşık olur. Lotte de kayıtsız değildir bu aşka ama Albert’le nişanlıdır ve verilen sözler, ahlaki değerler önemlidir. Lotte Albert ile evlenir. Werther ise bir aile dostu olarak yer alır yanlarında. Ne var ki aşk ve dostluk arasındaki sınır çizgisi zayıftır. Sınırı geçmekten korkan Lotte, bir daha görüşmemeleri gerektiğini bildirir genç adama. Werther’in bu acıya dayanması ise imkansızdır. Lotte’ye bir mektup yazar; “Bak Lotte! bana ölümün sarhoşluğunu tarttıracak olan o soğuk ve korkunç kadehi elime alıyorum. Onu bana sen uzatıyorsun, ben de alırken hiç duraklamıyorum. Hayatımın bütün istekleri ve ümitleri yerine geldi. Ölümün çelikten kapısını vurmak öylesine titretici ve çetin ki” diyen Werther, “Silahlar dolu. Saat on ikiyi vuruyor. Alınyazısı bu, önüne geçilmez. Lotte! Elveda Lotte! Elveda” sözleriyle son verir mektubuna ve yaşamına...

Tıpkı şiirleri gibi, Werther’de de kendi yaşamından bir parça vardır Goethe’nin. 1772 yılında hukuk stajını yaparken, bir arkadaşının nişanlısına aşık olduğu için yaşadığı duygu ve ahlak çatışmasından esinlenmiştir bu romanını yazarken. Sondaki intihar vakası ise, o sıralarda gazetelere yansıyan bir haberin verdiği ilhamla olmuştur. Onun başardığı, tekil yaşanmışlıkları, genel toplumsal bir bunalımın eşliğinde anlatabilmesindedir. Ve elbette, Goethe’nin şiirsel, tasvirlerle dolu zengin dili/üslubu, hikayenin büyüsünü benzersiz biçimde derinleştirir.

Werther, “Sturm und Drang” (coşumculuk) akımının bütün izlerini taşıyan bir metin. Güçlü duygularla hareket etme, doğaya, çocuklara, pastoral bir hayata duyulan özlem, toplumsal kurumlara yönelik eleştiri hemen fark ediliyor. Ancak bütün bunlar yalnızca estetik bir tercihten kaynaklanmıyor; o yıllar Almanya’sının -Avrupa olarak genelleyebiliriz de- bireyi köşeye sıkıştıran koşullarını yansıtıyor! Dikkat edilirse, “doğa tercihi” romantizmin ve İngiliz Gotiğinin de çok önemli bir motifi olmuştur. İnsanda derin izler bırakan şey, bir edebi metinde yazarın hayal ürünü olarak anlattıkları değil, o metinde -somut gerçekliği- yansıtan duygu ve düşüncelerdir. Werther’in yarattığı coşkunluk da, özellikle Almanya’da, anlatılanların Alman ulusal kimliği ile çakışmasından kaynaklanmıştır. Onu yaratan değil, varolanı tasvir edendir Goethe! Goethe, kişisel olanla toplumsal olan arasındaki kopmanın kaçınılmazlığını ve bunun toplumsal nedenlerini, insanın manevi yaşamı ile coşku dünyasını benzersiz bir lirizm ve çözümsel bir sezgiyle ortaya koymuştur bu romanında. Goethe’nin Werther’i, bireysel tutku, toplumsal zorunluluk ve bu tür bireysel tutkuların genel temsili anlamı arasındaki doğrudan ilişkiyi çok açık biçimde gösterir.

Kitap fazla acıklı olduğu için midir bilmem okuyanların bazıları intihar etmiş.Türkiye'de böyle bi olay yasanmamıs ama .

3
Başka Kurgular / Mutluluk - Guy De Maupassant
« : 30 Nisan 2008, 18:20:49 »


Guy de Maupassant, Avrupa gerçekçiliği içinde önemli bir yer tutar. Onun öykü kişileri Korsikalı haydutlardan Fransız orta sınıfına, oradan da soylu sınıfın sınırlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alır. Köpeğine duyduğu derin bağlılıkla sonunda aklını yitiren bir bahçıvan; dünya güzeli karısı elinden kaçmasın diye üst üste yedi çocuk doğurtan kocanın içine düştüğü açmaz... Bütün bu öyküler. Maupassant'ın ölüm, mutluluk, doğa ve kültür üzerine görüşlerini aktarmasına olanak verir.

Mutluluk: Maupassant öyküleri karşımıza ani ve sürprizli gelişmeler çıkartarak bizi şaşırtırlar.

Kitap güzeL ama kitaba ismini veren mutLuLuk eseri çok sıradan geLdi bana ama biLemicem onun dönemini  :-X  

4
Müzik / Black Eyed Peas
« : 26 Nisan 2008, 19:55:37 »

1989 senesinde Los Angeles’da tanışan William Adams (will.i.am) ile Allan Pineda (Apl.de.ap), o senelerde rap performanslarında bulunduktan sonra yanlarına yakın dostları Dante Sandiago’yu da alıp rapçi Easy-E’nin plak şirketi Ruthless Records ile anlaşmaya vardılar. İlk adları “Atban Klann” olan üçlü “Grass Roots” adında bir albüm hazırladı. Ancak Ruthless Records albümün içeriğini beğenmeyip albümü piyasaya sürmedi. 1995 senesinde Easy-E’nin AIDS’den ölmesinden sonra isimlerini “Black Eyed Roots” yapan üçlü, daha sonra isim konusunda “Black Eyed Peas”de karar kıldı. Kadrolarına Jaime Gomez (Taboo)’i katarak 1996’da Brian Austin Green’in albümü “One Stop Carnival”a “That’s Right” parçasıyla katılan Black Eyed Peas, Kim Hill’i de ekibe ekledi ve böylece bayan vokal eksikliğini gidermiş oldu. Los Angeles’ın Ozomatli ve Jurassic 5 gibi mekanlarında sahne almaya başlayan ekip, o sıralarda sürmekte olan ‘gangsta rap’ akımından farklı bir şekilde müziklerini lanse ediyordu.

Sahnede canlı performanslarda bulunan ve özellikle sahne kostümleriyle dikkat çeken Black Eyed Peas, 1998 senesinde Interscope Records ile anlaşarak ilk albümleri “Behind The Front”u piyasaya sürdü. İlk albüme gelen eleştiriler pozitif olurken albümden sadece bir tane single çıktı; “Joints And Jam”.

2000 senesinde “Bridging The Rap” isimli 2. albümünü çıkartan Black Eyed Peas, bu albümden çıkardıkları single “Request + Line”da Macy Gray ile beraber çalıştı. Albümde ayrıca Mos Def, Wyclef Jean, De La Soul, Esthero ve Chali 2na grubun bazı parçalarında gruba eşlik ederken, albüm listelerde bir başarı yakalayamadı.

2003 yılında Kim Hill’in yerine Wild Orchid grubundan Stacy Ferguson (Fergie)’ın gelmesiyle aynı sene 3. albümleri “Elephunk”ı çıkartan Black Eyed Peas, bu albümle Amerika listelerinde 14 numara olurken İngiltere listlerinde 3 numaraya ulaştı. Tüm dünyada 7 milyon satarak Amerika’da 2 kez platin plak kazanan “Elephunk” albümünden çıkan hit şarkılar “Where Is The Love?”, “Shut Up”, “Hey Mama” ve “Let’s Get Retarted” oldu. Savaş karşıtı parça “Where Is The Love?”da Justin Timberlake ile düet yapan grup, bu parçayla Amerika listelerinde 8 numara oldu ve İngiltere listelerinde de 6 hafta boyunca 1 numarada kalmayı başardı. Diğer hit parça “Let’s Get Retarted”, gruba 2005 Grammy’lerinden “En iyi Rap Perfromansı” ödülünü kazandırırken, parça aynı zamanda NBA’de “Let’s Get Started” olarak değiştirilerek reklamlarda kullanılmaya başlandı.

2005 senesinde “Monkey Business” ile Amerika listelerinde 2 numara olan Black Eyed Peas, bu albümle İngiltere listelerinde 4 numarada kaldı. Albümdeki çoğu şarkı 2004 senesindeki N.E.R.D. ile katıldıkları turne sırasında oluşurken, albümden çıkan ilk single “Don’t Phunk With My Heart”, Amerika listelerinde 3 numaraya ulaştı. Single, gruba ayrıca 2006 Grammy’lerinden “En iyi Rap Performansı” ödülünü kazandırırken, “Monkey Business” tüm dünyada 10,5 milyon satarak Amerika’da 4 kez platin plak kazandı. Albümden çıkan bir diğer single “My Humps”, radyolarda hit oldu ve Amerika listelerinde 3 numara olmayı başardı.

Dünyadaki yardıma muhtaç çocuklar için “Pea Pod Foundation” adlı bir organizyon kuran Black Eyed Peas, 2006 Şubat ayında Justin Timberlake, John Legend ve Sergio Mendes gibi sanatçılarla bu organizasyona yardım amaçlı bir konser düzenledi. Aynı senenin Mart ayında “Renegotiations: The Remixes” isimli bir remix EP’si çıkartan grup,
Nisan ayında İtalya, İsrail, Almanya, İrlanda ve İngiltere’de konserler gerçekleştirdi. Temmuz ayında Tayland’da konsere giden Black Eyed Peas, burada “Where Is The Love?” parçasını, Nobel Barış Ödülü sahibi Aung San Suu Kyi’ye armağan ettiklerini belirtti.

Eylül 2006’da Black Eyed Peas üyesi Fergie, “The Dutches” adlı kendi solo projesini piyasaya sürerken, grup konserlere tam gaz devam ediyor.
Let's get is started [en sevdikLerimden biri :P ]
[youtube]http://youtube.com/watch?v=lzG_p1z8YSQ[/youtube]
aLıntı.

5
Çizgi & Anime / Avatar
« : 19 Nisan 2008, 18:17:30 »


Su, toprak ates hava..Bu 4 eLementin tek efendisi Avatar'dı ve yaLnız o Ateş DevLetinin dünya işgaLini durdurabiLirdi..

"Avatar: Son Hava Bükücü", kurgu bir dünyada geçer. İnsan ırkına ev sahipliği yapan bu dünyada ayrıca fantastik hayvanlar ve doğaüstü ruhlar bulunur. İnsanlar 4 ulusa ayrılmıştır: Su Kabilesi, Toprak Krallığı, Hava Gezginleri, Ateş Ulusu. Her ulusta "Bükücü" adı verilen özel insanlar kendi elementlerini kontrol etme yeteneğine sahiptir. Bu bükme stilleri özel dövüş sanatları ile birleşir.

Her jenerasyonda, bir kişi 4 elementi de Bükme yeteneğine sahip olarak doğar. Bu kişi "Avatar"dır. Gezegenin ruhunun insan formu almış şeklidir. Avatar öldüğünde, mevsimlerin döngüsüne benzer bir şekilde (kış-su, bahar-toprak, yaz-ateş, güz-hava) bir sonraki ulusta yeniden doğar. Efsaneye göre Avatar kendi elementinden başlamak üzere, 4 gücü de kontrol etmeyi öğrenmek zorundadır.

Avatar'ın kendi yeteneklerini ve bilgeliğini en üst seviyeye çıkaran özel bir savunma mekanizmasıdır: "Avatar Hâli".Bu hali hem en güçlü olduğu,hem de en zayıf olduğu halidir. Bu hâle geçtiğinde Avatar 4 gücü de kontrol eder ve dahası eski Avatarlarla da konuşma yeteneğine sahip olur. Bu hâle geçtiğinde Avatar'ın ağzı,gözleri ve dövmeleri parlamaya başlar. Bu olay Avatar Döngüsü'nün bir sembolüdür. Bir Avatar öldüğünde diğer ulusta yeniden doğar ancak "Avatar Hâli"nde öldüğünde döngü kırılır ve Avatar yok olur.

Asırlar boyunca sayısız Avatar, dört ulusu barış ve ahenk içinde tutmak için çalışmıştır. Avatar ayrıca Dünya ile Ruhlar Alemi arasında bir köprüdür.

Uluslar

Ateş Ulusu: Ateş güç elementidir, güçlerini güneşten alırlar. Ateş Ulusu insanları hırslı ve tutkulu insanlardır. Çoğunlukla ateş bükmede nefreti kullanırlar. Aynı zamanda şimşek de bükebilen güçlü şimşek bükücüler de vardır. Ateş bükmenin nefret katılmamış en saf haline 'mavi alev' denir.

Toprak Krallığı: Toprak dayanıklılık elementidir. Toprak Krallığı'nda yaşayanlar kararlı ve güçlü insanlardır. Azimli ve dayanıklılardır. Aynı zamanda çok güçlü bükücüler metal bükebilirler ve kum bükebilen kum bükücülerde vardır.

Hava Gezginleri:
Hava özgürlük elementidir. Hava Gezginleri kendilerini dünyevi endişelerinden ayırmış, barış ve huzuru bulmuş insanlardır. Aynı zamanda çok çevik ve seridirler; uçabilirler. Güçlü havabükücüler bir köyü yıkabilecek büyüklükte fırtına ve hortumlar oluşturabilir.

Su Kabilesi: Su değişkenlik elementidir. Su Kabileleri yeniliklere uyum sağlayabilen insanlardır. Güçlerini aydan alırlar. Herşeye karşı birlikte durmalarını sağlayan birlik duygularına sahiptir. Her zorluğu atlatırlar. Savunmada su buza dönüştürülür. Susuz bir ortamda bulutu içine çekip suya dönüştürebilir. Bazı subükücüler iyileştirme yeteneğinede sahiptirler. Aynı zamanda dolunayda su bükücüler kan bükebililirler.



Avatar olmasına karşın eğlenmeyi çok seven 12 (Uyanık kaldığı süre bakımından.Aslında112 yaşındadır.) yaşında bir çocuktur. Uçan dev bizonu Appa ve lemuru Momo onun hava tapınağından kalan tek arkadaşlarıdır. Henüz 12 yaşında olmasına rağmen tüm dünyanın sorumluluğu onun omuzlarındadır. Bu sorumluluğun yükü ağır geldiği içindir ki iç çelişkileri fazlaca dışarı yansımaktadır. Aynı zamanda hayatta kalan tek hava bükücüdür. Neşeli, çekingen, dost canlısı bir kişiliği vardır. Başta yalnızca hava bükmeyi bilen Aang, Katara ve Toph'un yardımlarıyla su ve toprak, Zuko'nun öğretmenliğiyle de ateş bükmeyi öğrenecektir. Dizi ilerledikçe, Aang'in karekterinde olgunlaşma görülür. Katara'dan hoşlanır.

Katara 14 yaşında. Güney Su Kabilesi'nde kalan son Su Bükücü'dür.Aynı zamanda dünyadaki 2 kan bükücüden biridir. Kardeşi Sokka ile birlikte Aang'i buzdağından çıkarır ve macera başlar. O ve Sokka, Ateş Lordu'nu yenmek üzere çıktığı yolculukta Aang'e arkadaşlık ederler. Katara olgun, sevecen ve duyarlıdır. Daima diğerlerinin iyiliğini ister ve zor durumlarda liderlik yeteneğini kullanır. Ancak bu durum onu bazen zor durumda bırakır. Katara sakin kişiliğine rağmen, zor anlarda, muhteşem su bükme yeteneği ve idealist düşünceleri ile düşmanlarına karşı oldukça yıkıcı olabilir. Annelerinin Ateş Ulusu tarafından öldürülmesinden sonra, kardeşi Sokka üzerinde anaç bir rol üstlenir. Katara aynı zamanda Aang'i Avatar Hali'ndeyken sakinleştirebilen tek kişidir. Suyla yaraları iyileştirme gücü vardır. Ateş Ulusu'nun annesini öldürmesi nedeniyle Ateş Ulusu'ndan nefret etmektedir. Karşılaştığı bir falcının (Kitap bir, kısım on dört Kahin) kendisinin güçlü bir bükücüyle evleneceğini söylemesi, seyircileri bu kişinin Aang mı yoksa Zuko mu olduğu konusunda düşündürmektedir. Ve o kişi aslında Aang dir, ama Katara, Aang'ın olgun olmayan tavırları yüzünden bunu bir türlü kabul edememiştir.

Sokka
15 yaşında bükücülük yeteneği olmayan bir savaşçıdır. Yaşının küçük olması nedeniyle Güney Su Kabilesi'deki tüm erkekler savaşa giderken, o geride bırakılmıştır. O ve kardeşi Katara, Ateş Lordu'nu yenmek üzere çıktığı yolculukta Aang'e arkadaşlık ederler. Sokka kendini "etobur" ve "iğneleyici" olarak ifade eder. Dizide birçok kez çok güvendiği fiziksel yeteneklerini kullanabileceği fırsatlarla karşılaşır. Çok zekidir ve bilime ilgi duyar. Ancak sivri dili ve aşağılayıcı tavırları onu çok zor durumlarda bırakır. Sukiden hoşlanır.

6
Müzik / Usher
« : 15 Nisan 2008, 17:59:41 »
Amerikalı müzisyen, şarkıcı. Gerçek adı Usher Raymond'dır. Yeteneğiyle küçük yaşlarda dikkat çeken Usher kısa zamanda R&B türünün en gözde sanatçıları arasına girdi. Grammy ve MTV ödüllerine doymayan ve Yeah! adlı single'ıyla tüm dünyanın tanıdığı bir isim olan Usher, oyuncu olarak da başarılı performanslar sergilemiş ve birçok filmle birlikte ünlü Broadway müzikali “Chicago”da da sahne almıştır.

14 Ekim 1978'deDallas, Texas, Amerika'da dünyaya geldi. Jonetta Patton ve Usher Terry Raymond III'ın oğluydu. Chattanooga, Tennessee'de geçen çocukluk yılları sırasında ailesiyle gerçekleştirdiği kilise ziyaretlerinde Gospel korosuna katılıyordu ve müzik konusundaki yetenekleri ilk kez bu şekilde keşfedilmişti. Bu dönemde yerel yetenek showlarına çıkmaya başlayan Usher, övgüyle karşılanıyordu. Ailesi onun daha iyi fırsatlarla karşılaşması için taşınma kararı aldı ve Raymondlar bu sebepten kısa bir süre sonra Atlanta, Georgia'ya yerleştiler. Usher burada North Springs Charter School of Arts and Sciences'a kaydoldu ve bir yetenek yarışmasına katıldı. Prodüktör LA Reid'in onu keşfetmesi uzun sürmeyecekti ve bunun sonucunda plak şirketi LaFace için seçmelere girme şansı kazandı. Ardından LaFace ile anlaşmaya varan genç yetenek ilk kontratını imzalayarak müzik dünyasına merhaba dedi.

1994'te tanıtım albümü “Usher” yayınlandı. Albümden çıkan ilk single Think of You oldukça başarılı oldu ve sanatçıya altın plak kazandırdı. Bu başarılı başlangıcı 1995’te Coca Cola için kaydettiği jingle'la sürdüren Usher, kısa bir süre sonra da Monica ile “Let’s Straighten It Out” şarkısında düet yaptı.

1997 yılında liseden mezuniyetinin hemen ardından 2. albümü “My Way”i hayranlarıyla buluşturdu. Albümde yer alan 9 şarkının altısında söz yazarı olarak kendisi vardı ve ilk single "You Make Me Wanna”, Usher’ı R&B’nin en gözde sanatçılarından biri yaptı. 11 hafta boyunca bir numarada kalan şarkı, ardından çıkan single'lar “Nice&Slow” ve “My Way”le birlikte albüme platin plak ödülü kazandırdı. Usher bir süre sonra Hollywood'dan da teklifler almaya başlamıştı ve 1998’de “The Faculty” isimli korku filminde rol aldı. 1999 yılındaysa “Light It Up” isimli film için yeniden kamera önüne geçti.

Verdiği konserlere ilgi büyüktü ve bu sebepten 1999’da “Live” isimli konser albümünü hayranlarıyla buluşturdu. Usher, 2001 yılının sonunda 3. stüdyo albümü “8701”i yayınladı ve Amerika listelerinde 4 numaraya yerleşen bu çalışmasıyla müzik eleştirmenlerinin gözdesi oldu. Listelerde gösterdiği başarıyı 2001 Grammy’lerinde aldığı “En İyi Erkek R&B Vokal Performansı” ödülüyle pekiştiren müzisyen, 2002'de yine aynı döülü “U Don’t Have To Call” adlı şarkısıyla kazandı.

2004 yılı “Confessions” adlı 4. albümünün yılı oldu. Zira albümden çıkan ilk single “Yeah!” ile altı hafta boyunca listelerde 1 numarada kalma başarısı gösterdi ve bu single'la Usher adını dünya üzerindeki herkes duymuş oldu. MTV Video Müzik Ödülleri’nden “En İyi Erkek Sanatçı” ve “En İyi Albüm” ödülünü kazanan Usher, 2005 yılındaysa “En Çağdaş R&B Albümü”, “En İyi Rap/R&B Düeti”, "En İyi R&B Grup Vokal Performansı” (My Boo) ödüllerini topladı.

Aynı yıl “In The Mix” ismindeki komedi filminde izleyici karşısına çıkan sanatçı, 2006'daysa ünlü Broadway müzikali “Chicago”da sahne aldı.

The Neptunes, Jermaine Dupri, Jimmy Jam ve Terry Lewis gibi önemli isimlerle birlikte çalıştığı yeni albümünün çıkış tarihini 2008 olarak açıklayan müzisyen, Young Jeezy ile ortak hazırladığı ilk single çalışması "Love in This Club"'ı 26 Şubat tarihinde yayınladı. Single, Billboard listesinde 1 numaraya kadar yükseldi.

Ve buraya tıkLayarakta Hürriyetin usher'ın hayatı asLı resimLerine uLasabiLirsiniz.

7
Müzik / Doa
« : 07 Nisan 2008, 17:49:43 »


[youtube]http://youtube.com/watch?v=SczwvoXjJrE[/youtube]

Türkiye'nin ilk R&B sanatçısı DOA, kendi adını taşıyacak ilk albümünü Mart ayı içinde Taşoda etiketiyle yayınlayacak. Müziğin Doa'sı adlı ilk çıkış şarkısını kendi türünün en iyi ismi CEZA ile seslendiren Doa, bestelerini kendisi yapıyor.

Doğa Üstündağ, 1984 İzmir doğumlu. Küçüklüğünden beri piyano çalan Doa, RnB ve Blues dinleyerek büyüdü. Lise yıllarında dans grubuyla şehir şehir dolaştı. Halen dans derslerine devam ediyor.

Şarkı sözlerini konuşma diliyle yazıyor. Hayatından, dolayısıyla yaşıtlarının hayatlarından onların diliyle bahsediyor.

Bestelerini kendisi yapıyor. Türkiye'de gerçek anlamda RnB müziğini icra eden tek sanatçı.

"Organize İşler" filminin soundtrack'inde "Hisset" isimli parçayla yer aldı.

Özellikle 12-18 yaş aralığındaki çocuk ve gençlere hitap eden giyimi ve tarzıyla öne çıkıyor.

Myspace profilindeki şarkılar bir ayda 6000 defa dinlendi.

ALıntı.

8
Başka Kurgular / Faust - Goethe
« : 09 Mart 2008, 16:58:28 »
Spoiler: Göster


Özeti

FAUST : Faust, latince mutluluk demektir. Faust, bilgi ihtirası içinde kıvranan karamsar bir tipi anlatır. Bilim uğruna bütün ömrünü harcamış, nefsine bütün dünya hazlarını yasak etmiş ve tam anlamıyla yasak bir ömür geçirmiş olmasına rağmen, amacına ulaşamamış olmanın ızdırabı içindedir. Bu hal içinde şeytana teslim olduktan sonra, onun akıbeti çeşitli Faust efsanelerinde türlü türlü gösterilmiş ve dünyaya beyan edilmiştir.

MEFİSTO : Mefisto’ya şeytan demek yerinde olur. Mefisto sadece fenalıkları sürükleyen bir hüviyet olmakla kalmaz, aynı zamanda bir çeşit Azrail rolünü de üstlenmektedir.

Eserin anlatımı çok sadedir. Faust, zamanın bütün bilimlerini tahsil edip bitirmiştir. Artık öğrenilecek bir bilim kalmamıştır. Fakat görmektedir ki; gerçeği bulma sahasında bütün bu bildiği şeyler kendisini bir adım bile ileriye götürmemiştir. Halbuki zamanın olanaklarından çok, ileriye göz diken bir ihtirasla, salt gerçekleri anlamak ve bilgi sahibi olmak arzusundadır. Normal bilgi edinmek yollarından bir hayır gelmeyeceğini anlamıştır. Böylece son umut olarak, kendisini büyücülüğe vermiştir. Ruh kuvveti sayesinde arzu ettiği bilgileri elde edebileceğini ummaktadır.

Gökte Tanrı ile Şeytan aralarında bir bahse tutuşmaktadırlar. Şeytan Faust’u kolayca baştan çıkartacağını onu asli kaynağından uzaklaştırıp, sapıklığa sürükleyebileceğini iddia etmektedir. Tanrı ise, insanın yaradılış itibarı ile iyi olduğunu ve yeryüzünde bir gaye için çalışırken yanılabileceğini, fakat şeytan araya girse bile yine kendi ruhunun iyiliği sayesinde doğru yolu bulabileceğini bilmektedir. Bu itibarla şeytanı Faust üzerinde deneme yapmakta serbest bırakmıştır.

Faust, büyücülükle uğraşırken, alışılmış şekilde, ruh çağırmaya başlar. Bu çağırmaların birinde Mefisto karşısına çıkar. Faust, hayattan bezgindir. Hiçbir şeyden tat almamaktadır. Oysa Mefisto, ona parlak vaatlerde bulunmaktadır. Nihayet aralarında bir sözleşme yapılır. Faust der ki; beni istediğin yere götür. Eğer bir an gelip ben, zamana, “dur geçme, ne kadar güzelsin” diyecek kadar bir mutluluk duyarsam, artık ölmeye razı olurum.

Bu bahislerden sonra Mefisto, mel’un teşebbüslerine başlar. O ana kadar kitapların içine kapalı kalmış Faust’u küçük ve büyük alemlerde dolaştırır. Sefil meyhanelerden, en lüks saraylara kadar her yeri gezdirir. Bir taraftan da Faust’u türlü içkilere alıştırır. Bir büyücü kadına hazırlattığı aşk içkisini Faust’a içirdikten sonra, onun karşısına masum Margaret’i çıkarır. Faust 25 yaşındaki bir gencin heyecanı ile kızcağızı sever. Kız da masum duygularla bu aşka karşılık verir. Bu yüzden rahatça baş başa kalabilmeleri için annesinin fincanına Faust’un verdiği zehiri damlatır. Kadıncağız ölür. Margaret, Faust’dan olan çocuğunu boğar. Bu yüzden Margaret’in kardeşi de Faust tarafından öldürülür. Böylece Faust’un eli kana bulanır. Margaret’i hapisten kurtarma denemesi de başarılı olmaz.

Araya Yunan güzeli Helena girer. Faust ona da aşık olur. Fakat aradığı mutluluğu burada da bulamaz. Nihayet İncil’in bir sözüne göre düşünmeye başlar. Yani yaradılışın ilk eseri “söz” müdür, “anlam” mıdır, “faaliyet” midir? Faust beşeri mutluluğu faaliyette bulur. Bir bataklık sahayı bayındır haline getirmeyi tasarladığı anda bir nevi murada erer ve zamana “dur geçme, çok güzelsin” der.

Sonuç olarak yazar her iki bölümde de insan karakterini oldukça detaylı bir şekilde dile getirmiştir. Fakat yazar isterse bir konuyu nasıl haşmetli, heybetli bir sadelik ve bütünlükle işleyebileceğini göstermiştir. Bununla birlikte bazı bölümlerinin anlaşılması ve olaylarla bağlantı kurmak çok güçtür.

Kitaba bakıldığında anlasılması oldukca oldukca güç.Elbette Goethe bu kitaba 6o koca yılını vermiş 1 kere okuyup anlamakta olmaz [zaten ben de anlamadım  :P] Zaten şöle 1 bakıldığında da her ülkede kitap farklı sekilde değerlendirilmiş ve kitap dialoglar seklinde baska okuyan varsa yorumlarını bekliyorum.

9
Müzik / Dolapdere Big Gang
« : 17 Şubat 2008, 17:12:10 »

Dolapdere Big Gang, ünlü parçaları; kanun, darbuka, klarnet, keman gibi aletlerle yorumlayan Türk müzik grubu.

Ağırlıklı olarak Dolapdere'li 9 müzisyenden oluşan Dolapdere Big Gang, geçtiğimiz yıl Yakartop Müzik'ten yayınladığı ilk albümü Local Strangers'la müzik dünyasına iddialı bir giriş yaptı. Dünyaca ünlü pop ve rock şarkılarını Türk sazlarıyla alaturka bir yorumla icra eden grup, ilk albümüyle hem yurt içinde hem de yurt dışında sesini büyük kalabalıklara duyurdu. Dolapdere Big Gang diğer gruplardan farkını şöyle anlatıyor: "Türkiye konumu itibariyle birçok kültürü içinde barındıran ve bu kültürlerden etkilenen bir ülke. Müzikte de bu etkileşimin izlerini görüyoruz. Ama bugüne kadar hep bizim müziğimiz yabancı müzik piyasasına, onların bakış açısına, ritmlerine uyarlanmaya çalışıldı. Biz ise tam tersini yapıyoruz. Çünkü yurt dışına ses vermenin yolunun onlara benzemek, onlar gibi olmaktan değil, kendi değerlerimizden ödün vermeden, kendimiz gibi kalmaktan geçtiğini düşünüyoruz. Biz, onların şarkılarını "biz" gibi yorumladık." diyor ve ekliyor "Yıllarca biz onların yaptıklarına hayran olduk. Şimdi sıra onlarda. Sting'inden Madonna'sına Deep Purple'ından Michael Jackson'una şimdi onların bize hayran olma zamanı."

İlk albümleri Local Strangers'la bir yıl içinde 80'den fazla konser veren Dolapdere Big Gang, ilk albümün yayınlanışının 1.yılında bu kez 2.albümüyle müzikseverleri selamlıyor. Grubun uzun zamandır hazırlıkları devam eden yeni albümü, 17 Aralık Pazartesi itibariyle müzik marketlerde yerini aldı. Just Feel adını verdikleri 2. albümüyle Dolapdere Big Gang, pek çok sürprizin yanı sıra; bu kez çok daha güçlü, enerjik ve farklı bir sound'la müzikseverlerle buluşuyor.

Repertuvar çalışmasının uzun ve titiz bir araştırma sürecinden sonra tamamlandığı 2.albümde, ilk albüm repertuvarında şarkıları bulunan sanatçılar yer almıyor. Bu kez tamamen farklı müzisyenlerin klasikleşmiş şarkılarını yorumlayan Dolapdere Big Gang, böylelikle yeni ve farklı tarzda şarkıları Dolapdere sound'una uyarlayarak müzikal olarak farklı deneyimlere imza atmış oldu.

15 şarkının yer aldığı albümde grup, klasikleşmiş yabancı şarkıların alaturka yorumlarının yanı sıra, ilk defa kendi bestesine de yer verdi. Aykut Sütoğlu ve Gökay Süngü'nün bestesine, grubun vokali Emir Yeşil tarafından İngilizce sözler yazıldı ve "Oh! Life" ortaya çıktı. Grup, böylelikle kendilerinden yeni şarkılar duymak isteyenleri "tadımlık" da olsa bir süprizle selamlamış oluyor. Bundan sonraki albümlerde grubun kendi bestelerinin artacağı haberini de şimdiden verebiliriz.

Yeni albümün en büyük süprizleri ise Işın Karaca ve Teoman... Albümde Europe'un efsaneleşmiş şarkısı The Final Countdown'u Işın Karaca, Helldorado'nun fenomen olan hiti A Drinking Song'u ise Teoman seslendiriyor. Albüm repertuvarı hazırlanırken, grubun dikkat ettiği bir diğer önemli nokta da, sahne performanslarında dinleyicilerin yoğun ilgi gösterdiği, ilk albümde yer almayan şarkılar oldu. Bu şarkılardan Alphaville- Big in Japan, Tom Jones- Sex Bomb, Eddy Grant- Gimme Hope Jo'anna grubun 2.albüm repertuvarına dahil edildi. Just Feel albümü, normal CD versiyonun yanı sıra çok özel bir "Special Edition Box"la birlikte piyasaya sürüldü. Koleksiyonerler ve grubun hayranları için sınırlı sayıda üretilen "Special Edition Box"ın içinde yeni albüm Just Feel'in yanı sıra grubun ilk albümü Local Strangers da yer alıyor. Ayrıca Dolapdere Big Gang için özel tasarlanmış duvar saati, 2008 takvimi, kitap ayıracı ve magnet de grubun sevenlerine yeni yıl süprizi olacak nitelikte. Yeni albüm telaşı arasında grup, bir yandan da yurt dışıyla ilgili birden fazla proje üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Projelerde istenilen ilerleme kaydedildiği zaman, yine ilk bilgileri size vermeye devam edeceğiz. Görünen o ki; 2008 yine Dolapdere Big Gang'in yılı olacak.

Cok eğlenceli müzikleri var dinleyin derim

10
Müzik / Outlandish
« : 17 Şubat 2008, 12:24:29 »

Farklı kültürlerden gelip Danimarka’da büyüyen üç gençten kurulu Outlandish ilk defa Khaled’den dinleyip sevdiğimiz "Aicha" ve radyolarda sık sık dinlediğimiz, farklı ritmiyle dikkat ceken "Guantanamo" parçalarının yer aldığı ikinci albümleri "Bread & Barrels Of Water" ile herkesin beğenisini kazanacak gibi görünüyor...

Farklı lehçelerin, dillerin ve değişik ruh hallerinin karışımına yer verilen albüm zaman zaman Les Negres Vertes’in ya da Arrested Development’ın parti havasını hatırlatıyor. İspanyol ritmli "Walou"dan bir hip hop ballad olan ve daha önce Khaled’den dinlediğimiz "Aicha"ya, türden türe atlayan "Guantanamo"dan flamenko tarzındaki "Gritty"ye, "Bread & Barrels Of Water" kültürleri ve kıtaları sağlam bir altyapıyla geçen bir albüm. Outlandish’in rakipsiz olmasının sebebi farklı kültürlerin ve izlenimlerin sadece bir türle sınırlandırılmadan bir araya getirilmesi olarak gösterilebilir.

Outlandish, dünyanın baş ettiği kötülüklere karşı koyan politik bir hareket değil. Albümde, grup üyelerinin hayatlarındaki basitlik, mahremiyet ve merhamet arayışlarından yaratıcı bir şekilde esinlenilmiş...

Grup, 1997 yılında Danimarka’da kuruldu. Isam Bachiri, Lenny Martinez ve Waqas Qadri, Kopenhag’ın çok kültürlü varoşlarından Brondby Strand’da büyüdüler. Ailevi kökleri üç farklı kıtadan gelen grup üyeleri Faslı Isam, Pakistanlı Waqas ve Honduraslı Lenny ilk gençlik yıllarından itibaren tanışıyorlardı. "Bu bir aile işine dönüştü." diyor Waqas. "Arkadaş olduğumuzu söylemek yeterli değil. Biz kardeşiz."

Üçlü birbirini aynı sahada futbol oynarken tanır ama hip hop ve break dans hayatlarına girince futbola olan ilgileri geride kalır. İngiltere’den Güney Amerika’ya, Danimarka’dan Amerika’ya kadar tüm dünyadaki pek çok yaşıtları gibi hip-hop onların da yaşam tarzlarını ele geçirir. Rap müzikten ve rap müziğin duyguları ifade etmeyeteneğinden etkilenirler. Zamanla Outlandish üyeleri hip-hop üzerine kurulu olan kendi hayatları için de soundtrack özelliği taşıyan şarkılar yaratabildiklerini görürler. Esas malzemeleri Amerikan kökenlidir ama ritm, tarz değişkenliği ve Arap popu, Hint soundtrack’i ve Latin Amerika ritimleri gibi her şeyden bir parça ekleyerek harika bir sentez oluştururlar. İngilizce, İspanyolca, Urdu ve Arapça’dan oluşan şarkı sözleriyle bu kadar kültür çeşitliliği herhalde başka bir yerde bulunamaz.

2000 yılında çıkardıkları ilk albümleri, "Outland’s Official", grubu Danimarka’da yıldız ilan eder. Outlandish, eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanır ve Danimarka’nın Grammy’leri olarak kabul edilen Danimarka Müzik Ödülleri’nde altı dalda aday gösterilerek En İyi Hip Hop Grubu Ödülünü kazanırlar.

İlk albümlerinde Danimarka’da büyürken yaşadıkları deneyimlerden esinlenen grup, yeni albümleri "Bread & Barrels Of Water" ile müzikal anlamda uluslararası platforma ulaştıklarına dikkat çekiyor...

"Kendi hayatlarımızda bir yere geldik. Tüm zamanımızı ilk albümü yapmaya adamıştık, genç olmanın ve kültürler arasında kalmanın deneyimleri hala zihnimizde canlıydı. Ama artık buna odaklanmıyoruz. Daha çok ailelerimiz ve maneviyatla ilgilenmeyi tercih ediyoruz. Dünya bizim egolarımızdan daha büyük ve biz daha büyük bir bulmacanın parçalarıyız. Bu yüzden aşk, güven, nefret, arkadaşlık, aile ve Tanrı bizim için daha önemli."

Ve şöyle diyor Outlandish üyeleri; "Hip-hop’ta kendi tarzımızı yaratmakla kendimize güvenimiz arttı. Sezgilerimize güvenmeyi ve bazı şeylerle kendi metotlarımızla mücadele etmeyi öğrendik."
Alıntıdır.

Sayfa: [1]