Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - RomanaGallifrey

Sayfa: [1]
1
Kurgu İskelesi / Albino Drow
« : 17 Mayıs 2013, 00:16:46 »

                                         
Hayatta Kalmak
                                                                             
Benim adım Vorawin'ther Vandree;diğer bir bilindiğim isimle Vora Winter.Menzoberranzan'ın on yedinci evinin en küçük kızı.
Şimdi muhtemelen hikayeme geçmeliyim;evimi,ismimi ve drow olduğumu bildiğinize göre...
Yazacağım hikaye benim gibi birisi için bile olağandışı;işte bu yüzden maceramı kağıda geçirmeye karar verdim.
Çok fazla yolculuk ettim,insanlar tanıdım... Sizde belki hakkımdaki fısıltıları duydunuz ya da beni şahsen tanıyorsunuz ama bana ne kadar yakın olursanız olun yaşadıklarımı benim kadar iyi bilemezsiniz.
Merzoberranzan'da albino bir drow olmanın zorlukları çoktu.Geçmişe baktığımda nasıl hayatta kaldığıma hala şaşırıyordum.Çünkü ne bir savaşçıydım ne de büyücü.Ne bir insanın iyi vefakar kalbine,ne de bir drowun güce olan bitmez tükenmez tutkusuna sahiptim.
İşte bu yüzden;hiçbir zaman yeryüzüne ya da Underdark'a uyum sağlayabileceğimi düşünmedim.En azından gençken öyle sanıyordum.Eh...Bir yere uyum sağlayamayacaksam iyi olmanın anlamı neydi.Kulağa ne kadar vahşi gelirse gelsin o zamanlar Drow öldürmek en sevdiğim hobilerimden biriydi.O beni tiksintiyle küçümseyen kızıl gözlerden yaşam pırıltılarının solmasını izlemek sefil hayatımda bana zevk veren tek şeydi.En azından bir yere kadar öyleydi;ama siz gerisini öğrenmek için biraz bekleyeceksiniz.
İşte bu aşağılık duygusu ile göz açıp kapayıncaya kadar en başarılı seri katillerden biri haline gelmiştim.Belki de böylece çcoukluğumda başıma gelenlerin intikamını alıyordum.Gerçi buna pek çocukluk denemezdi;daha çok görevlerle dolu zorlayıcı bir dönem...
Dünyada inanamayacağınız şeyler gördüm ve duyduğunuzda dehşete girmenize neden olacak şeyler yaptım.Ben iyi kalpli bir drow değildim,asla iyi kalpli bir drow olduğumu iddaa etmedim;hayatta kalmak istiyordum ve bunun için elimden geleni yaptım.
Hayır,hayır kesinlikle pişman değilim!
Ama yine de bazen aklımdan gemiyor değil.Yaşamak gerçekten önemli mi? Yaptıklarıma değmiş miydi? Boşuna mı çabalamıştım.Bencil bir aşkla hayata tutunmuştum,o sözünü ettiğim güç delisi drowlardan ne farkım vardı...
İşte geriye baksam,bütün bu soruları tekrar tekrar düşünsem muhtemelen herşeye bir son getirmek için bileklerimi kesip uçurumdan atlayabilirdim
ve inanın,bende ki bu şansla hayatta kalırdım...
Pekala,pekala başıma gelenlerin hepsi o kadar korkunç değildi.Muhteşem insanlarla karşılaştım,bütün dünyayı baştan sona gezdim ve en harika maceralar yaşadım.
Şunu aklınızda tutun ki herşey başladığında çok gençtim,öldürmenin yaşamak için tek yol olduğunu düşünüyordum ve bunun sonucunda hatalar yaptım.
Umarım yazdıklarımı okur ve beni affedersiniz.

-..-..-..-..-



-1250 DR,Menzorberranzan-

''Şu renge bak!''dedi dişi drow fısıldayarak.

Bebeği daha iyi incelemek ve kusurdan emin olmak için daha aydınlık bir bölgeye geçmek üzere uzaklaşırken topuk sesleri doğum odasında yankılandı.Fazlasıyla geniş alanda bir kaç gerekli eşya dışında hiç birşey yoktu,burası pek fazla önem görmezdi de zaten.                                                           

Vandree Evi;ne yazık ki rahibelerinin çokluğuyla bilinmiyordu.

Matron Troken'ther doğum sandalyesinde doğrularak çenesini kaldırdı ve bitkinlikten görüşü zayıflamış gözleriyle yeni doğmuş bebeğin ısısını aradı.Her doğumda olduğu gibi oda neredeyse zifiri karanlıktı ve Matron en büyük kızı Fiirnel'ther'in elinde iğrenerek tuttuğu debelenen yaratıkta neyin yanlış olduğunu anlamakta zorlanıyordu.

Oturduğu yerde biraz daha doğruldu ve bebeği kurban etmek için sabırsızlanan kızına seslendi;

''Sakat mı? Ya da daha kötü...Erkek mi?Eğer öyleyse tutmakla zahmet etme,bu evde yeterince erkek var!''

Fiirnel'ther başını sallayınca Matron gözle görülür bir şekilde rahatladı zira bir dişiye karşılık dört erkek çocuk yeterince utanç vericiydi.Kendisiyle birlikte iki ve eğer bu ufaklıkta hayatta kalacak kadar güçlü olursa tam üç dişi!

Üç rahibe dişi...Pekala daha iyisi olabilir...

Troken'ther kızıl gözlerini öfkeyle kıstı ve hala kalkacak kadar güçlü hissetmediğinden bebeği almak için kollarını uzattı;ayağa kalksa hala sızlayan vücuduyla sendelerdi ve yerini almak için gerekenden büyük bir hırsla bekleyen en büyük kızına bu zayıflığı göstermemeye kararlıydı.

Fiilnel'ther teredüt edince,Matron en büyük kızın itaatsizliğine sinirlenmeye başladı;içinde dişi drowun kafasını mermer duvara çarpıp yüzünü dağıtmakla ilgili dayanılmaz bir istek doğdu.Fakat öfkesini nadir zamanlarda yaptığı gibi kontrol altına alıp,kaşlarını çatmakla ve dik dik bakmakla yetindi;

''Sen ne yapmaya çalışıyorsun?Sakat olmayan dişi bir bebek! Eğer onu şimdiden,büyüyüp rütbeni ele geçirir diye kurban etmek istiyorsan Lloth adına yemin ederim ki seni...''

Matron kucağına itilen bebekle afallayıp konuşmasını yarıda kesti.İlk tepkisi memnuniyetti.Şanssızlık eseri yıllar önce,ilk çocuğu erkek olarak doğmuştu;pekala ondan sonraki dişiydi ama daha sonra doğan dört bebekte aynı şanssızlığı takip etmişti.Üçüncü oğlanı kurban ettiklerinde bile Matron iki sevgilisi,dört oğlan çocuğu olmak üzere altı erkek ve yalnızca bir kızı ile kalmıştı.Bu dişi ev için oldukça iyi olacaktı.
Aklını düşüncelerden sıyırıp bebeğe odakladığında dehşetle donması uzun sürmedi.Büyük kızının rahatsız edici sırıtışına karşın daimi buz gibi ifadesini değiştirmemeye çalıştı ama kollarında ki yaratık Matron'u hayalkırıklığı ile şoka sokmuştu.

Karanlık doğum odasında bile yüzeyde yaşayan pisliklerden daha soluk,mermer gibi beyaz bir cildi olduğu görülüyordu.Kusursuzca yuvarlak başı dalgalı gümüş saçlarla kaplıydı ve yumuşak kızıl tonlarındaki neredeyse pembe gözleri ile Matron'un gördüğü en tuhaf bebekti.

Bir Albino...

Szarkai diye düşündü Troken'ther Lloth bunu hak etmek için ne yaptım?

Anormal bebeği öldürüp öldürmemek arasında kalmıştı.Bir yandan evin başka bir dişiye daha ihtiyacı vardı;bir yandan da böylesine tuhaf bir bebek utanç verici olacaktı.Vandree evini zayıf gösterirdi ve, Menzoberranzan'da ki herkes bilirdi ki zayıf görünürsen erken yok olmaya mahkumdun.
En sonunda bir karara vardı.Bebek başka bir kızın doğmama ihtimaline karşı yaşamalıydı.Szarkai ya da değil Vandree evi albino da olsa bir dişiyi kurban edebilecek kadar güçlü bir konumda değildi.

Gerekli rahibe sayısına ulaşınca yaratığın hayatına son verilirdi.

Planından memnun bir şekilde sandalyenin arkasına yaslandı ve minik şaşkın bebeği göğsüne yaslayıp alnına yapışmış nemli beyaz saçlarını bir kenara itti.

''Çocuk kalıyor.''dedi ''Sende biliyorsun ki rahibelere ihtiyacımız var;tuhaf ya da değil.Bu evin dişilere ihtiyacı var!''

O düşünceler arasına kaybolmuşken eline örümcek ağlarıyla süslü bir hançer almış ve bir umutla bebeğe yaklaşmış olan Fiilnel'ther annesinin akılsızlığına lanet okudu ama itaatsizlik etmeden bıçağı bir kaç mumunda durduğu masanın üstüne koydu;arkasını döndüğünde dudaklarında keskin ve donuk bir gülümseme belirmişti;

''İsmi nedir,Matron?''

Troken'ther bebeğin başını göğsünden kaldırıp minik kollarının altından tuttu ve kendisi oturur posizyona geçip kızına bir mum yakmasını işaret etti.Szarkai;ufak bir porselen bebeğe benziyordu.Aklına ona tamamen uyacak bir isim geldiğinde;bebeğin küçük,inkar edilemez tatlılıktaki yüzüne baktı ve sanki yetişkin bir drowmuş gibi ona söyledi;

''Vorawin...Vorwin'ther Vandree.''

Bu minik bebeğin onu neden etkilediğini bilmiyordu.Belkide yalnızca yıllardan sonra bir dişiye sahip olmanın sevinciydi.En sonunda bacaklarının eski haline döndüğünü hissetti,titremeden ayağa kalktı.Sanki zavallı yaratıktan güç alıyordu;vücudunda en ufak bir ağrı bile kalmamıştı.Vorawin'i daha iyi incelemek için yakılmış mumun yanına ilerlerken göz ucuyla büyük kızının çıkış kapısına yürüdüğünü gördü;çıkmadan Fiilnel'ther son bir kez arkasını döndü;

''Neden ona 'yaratık' demiyoruz?Nasıl olsa fazla yaşayamayacak...''

Daha sonra Matron'un delici bakışlarını göremeden hızla dışarı çıktı.Kapı arkasından kapandığında az önce kız kardeşini öldürmek için elinde tuttuğu hançerin sert bir sesle saplanışını duydu.Bıçağın kapıdan görünen ucuna alayla sırıttı ve hole doğru ilerledi.

Kim bilir belki işler zavallı yaratığın doğumu ile sandığından daha eğlenceli bir hale gelirdi.Biraz rekabetin kimseye zararı dokunmazdı,değil mi?

Szarkai:Albino Drow    Edit:İsim

Sayfa: [1]