Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Gece Dirilen

Sayfa: [1]
1
Sinema / Film Sahnelerinden Yaptığım 1 Dakikalık Klipler
« : 30 Mayıs 2017, 17:34:26 »
Merhaba arkadaşlar. Hobi amaçlı bir işe başladım; film, dizi sahnelerinden 1 dakikalık klipler yapıyorum. En son Joker klibi yaptım. Görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim.

Kötülüğü Sevdiren Karakter Joker https://m.youtube.com/watch?v=eCjop5rmmp8

Edit: Hiç bir kazancım yok bu kanaldan, tamamen hobi


2

1.BÖLÜM: İLK GÖZLEMLER, KARMAŞIK CİNAYET
İsmet arabayı karlı yolda zar zor sürerken, kısık bir ses tonuyla "Seni bu saatte rahatsız ettiğim için kusura bakma dostum, cinayetin işleniş tarzı imkansız gibi durmasa seni bu saatte zorlamazdım. Olayı görünce bana hak vereceksin" dedi. Cavit yüzünü buruşturarak "Bırak şimdi özür dilemeyi! Ne kadar erken o kadar iyi. Şimdi olayı bildiğin kadarıyla anlat" dedi. İsmet arabayı yolda tutmaya çalışıyordu. Boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı. "Selda adında zengin bir iş kadını ufak bir parti veriyor. Partiye en yakın arkadaşlarını çağrıyor. Eve toplandıklarında saat 18:00'ı gösteriyor. Herkes son derece eğleniyormuş, ortada hiç bir şüpheli durum yokmuş. Gece 22:00'da evin hizmetçisini Derya'nın alt kattan çığlık sesi duyulmuş. Herkes aşağı koşmuş. Derya, depo olarak kullanılan odanın önünde ağlıyormuş. Kapıyı göstererek "İçeri de" demiş. Odanın kapısı içeriden kilitliymiş, şu zincirli kilit modellerinden; zaten hizmetçi kız da yerde yatan maktülü kapının aralığından görmüş. Selim adlı adam hemen kapıyı omzuyla kırmış ve korkunç manzara ile karşı karşıya kalmışlar. Yerde yatan maktül Selda'nın kocası Enver'den başkası değilmiş. Enver'in o akşam iş gezisinde olması gerekiyormuş. Oradaki işim bir saat sürdü. İşte bütün olay bundan ibaret" dedi. Cavit ellerini ovuşturarak "Peki şüpheli sayısı kaç? Şüpheliler hala evde mi?é diye sordu. İsmet "Evet, hala evdeler. Hava çok kötü, gece boyunca evde kalacaklar. Şüpheliler toplam da 10 kişi" dedi. Cavit gülümseyerek "Çok güzel" dedi. Kar giderek etkisini arttırıyor, bir fırtınanın sinyalini veriyordu. Bir buçuk saat sonra Cavit ve İsmet olay yerine gelmişlerdi.

Cavit eve girer girmez her yere gözünü gezdirdi. Herkes ağlıyordu. Cavit hemen alt kata indi. Olay yeri inceleme uzmanları hala araştırma yapıyordu. Cavit eldivenleri eline giydikten sonra etrafı didik didik aramaya başladı. "Başkomiserim maktülü götürmek zorundayız. Yollar kapanacak gibi" İsmet olumlu bir şekilde kafasını sallayıp "Götürün" dedi. Cavit hemen atladı "Durun bir saniye! Maktülü benim de incelemem lazım" dedi. Cavit büyük bir dikkatle maktülü incelerken kendine kendine konuşuyordu "Boğaza atılan derin bir kesik. Kalbin üzerine saplı bırakılan bir bıçak. Darp izi yok, herhangi bir boğuşma izi yok. Maktül, katili tanıyormuş. O kişiden böyle bir hamle beklemediği için kendini savunamadan her şey bir anda oluvermiş" maktülün başından kalkarak "Tamam götürebilirsiniz" dedi, ardından olay yeri inceleme uzmanı Sercan'a "Bütün incelemeleriniz bitti değil mi? Yani istediğim yere dokunabilirim" diye sordu. Sercan gülümseyerek "Evet, işimiz bitti" dedi. Olay yeri inceleme ekibi evden ayrıldıktan sonra maktül de evden çıkarıldı. Odada sadece İsmet ve Cavit kalmıştı. Cavit "Sabaha kadar evden kaçan olmaz değil mi? Kaç tane görevli var?" diye sordu. İsmet kendinden emin bir şekilde "Merak etme, evde 5 tane görevli memur var; sabaha kadar nöbet tutacaklar " dedi. Cavit odanın içinde dönüp duruyordu. Odanın tek bir penceresi ve tek bir girişi vardı. Odanın içinde ıvır zıvırlar doldurulmuştu. Cavit hem sesli düşünüp hem İsmet'e olayı detaylandırmaya başladı.
"Maktül, katilini tanıyordu. Katil tamamen canice saldırmıştı. Odanın tek bir girişi var. Kapı hem içeriden, hem dışarıdan kilitlenebiliyor; ayrıca kapının ardına ekstra zincirli kilit mekanizması takılmış... Acaba bunun bir sebebi var mı? Katil içeriden kilitli ve penceresi kapalı odadan nasıl kaçmış olabilir? Baca yok! Duvarlarda kırık yok! Yerde açılan gizli bir geçit tarzı bir şey yok!"

Cavit bir anda pencereye doğru yöneldi "Olayın karmaşıklığını defalarca dile getirmekte fayda yok! İnceleme zamanı" dedi. İsmet suratını ekşiterek "Telefonuma mesaj geldi. Kar fırtınası çıkmış; yollar kapanmış. Yarın bile açılamayabilirmiş. İyi ki şüphelileri evden çıkarmadık. Sorgulamadan sonra serbest kalacaklardı ve belki de katil bu karmaşıklığı kullanarak kaçacaktı" dedi. Cavit sanki İsmet'i duymuyordu. Dikkatle pencereyi inceliyordu. "Senin çocuklar bir şey bulabildi mi?" diye sordu. İsmet "Kayda değer bir şey yok" dedi. Cavit heyecanlı bir ses tonuyla "Şuraya bak" dedi, pencerenin alt tarafındaki ufak noktayı gösterek. İsmet dikkatle baktı "Bu ne?" diye sordu. Cavit gülümseyerek "Silikon damlası" dedi. Cavit kafasını pencereden dışarı uzattı. Bir insan rahatlıkla bu mesafeden atlayabilirdi. Cavit hemen dışarı koştu, İsmet'te peşinden gitti. Cavit durduğunda karşısına baktı. Cinayetin işlendiği odanın penceresi net bir şekilde gözüküyordu; aradaki mesafe çok azdı. Cavit bulunduğu yerdeki ağacı ve çevresini dikkatle incelemeye koyuldu "Kar üzerini kapatmış olabilir. Belki de hiç böyle bir hata yapmadı" diye söyleniyordu, bir anda "İşte" diye haykırdı. Elindeki misina parçasını gösterdi. "Şimdi rahatlıkla evdekileri sorgulayabiliriz" dedi...

3
Merhabalar arkadaşlar :) Yeni yazmaya başladığım bir dedektif hikayem var, bu hikayeyi taze taze sizlerle paylaşacağım. Kısa bir hikaye olacak. Umarım hoşunuza gider. Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi (Amatör olduğumu unutmazsanız sevinirim :) ) yaparsanız sevinirim.

1. BÖLÜM: GİRİŞ:
Başkomiser Rasim elindeki gazeteyi sallayarak "Dünkü cinayetle birlikte toplam sayı 4 oldu!" dedi. Enver evin içinde volta atan arkadaşını inceliyordu"Evet, takip ediyorum gazeteleri" dedi. Başkomiser Rasim kaşlarını çatarak "Bana yardım et, bu iş umduğumdan daha karışık" dedi. Enver ayağa fırladı "Yılların başkomiseri Rasim uzun yılların ardından eski dostu Enver'den yardım istiyor" dedi kinayeli bir ses tonuyla. Rasim yüzünü ekşiterek "Şuan burada başkomiser kimliğimle değil, senin arkadaşın olarak karşındayım ve dosthane bir yardım istiyorum. Masum insanlar ölüyor Enver, yardım et!" dedi. Enver duvardaki çocuk tablosunu düzeltirken "Bildiğin her şeyi anlat! Sana yardım edeceğim." dedi.

Başkomiser Rasim ve Enver çocukluktan beri arkadaşlardı. Hayattaki tek hayali polislik olan Rasim, bu dileğini yerine getirmişti. Enver ise hayallerden uzak bir insandı; babasından kalmış olan mirasla hayatını idare ediyordu. Enver'i farklı kılan özelliği gözlem yeteneğiydi. Başkomiser Rasim bazı olaylarda -çok karışık cinayet davalarında- Enver'den yardım istiyordu. En yakın dostunun kapısını yine aynı sebepten çalmıştı.

Başkomiser Rasim kendini koltuğa bıraktı, derin bir nefes alarak konuşmaya başladı:

"Bir ay önce telsize bir cinayet ihbarı anons edilmişti. Olay yerine doğru giderken içimden 'Acaba bu sefer hangi sudan sebepten dolayı cinayet işlenmişti' dedim. İnsanlar artık canı sıkılsa birini öldürüyor" Enver araya girdi "Haklısın ama bu sosyal mesaj verici cümleleri bırakıp bir an önce asıl olaya gelsen" dedi. Rasim kafasını 'tamam' dercesine sallayıp konuşmasına devam etti "Olay yerine vardığımda kanım donmuştu. 20'li yaşlarında genç bir kız yerde kanlar içinde yatıyordu; boğazı o kadar derin kesilmiş ki kopacak gibiydi, vücüduna birçok kez bıçak darbesi almıştı. Farklı bir şey olduğunu anlamıştım. Bir hafta sonra başka bir cinayet anonsu yapıldı. Yine aynı manzara ile karşı karşıyaydım; sonraki iki cinayette de hiç bir şey değişmemişti. 4 olayda da kurbanlar birbirine benziyordu, cinayet işleniş tarzı aynıydı, sanırım bir seri katille karşı karşıyayız" dedi. Enver evin içinde dönüp duruyordu. Rasim'in yüzüne bakarak "Olay yerlerinde ilgini çeken bir şeyler var mıydı?" diye sordu. Rasim cebinden bazı notlar ve fotoğraflar çıkardı "Evet, var. Her kurbanın cebinde bir not buldum, büyük bir ihtimalle bunlar bir şifre. Bunlarda olay yerinde kurbanların çekilmiş fotoğrafları"dedi. Enver kaşlarını çatarak "Demek şifre ha" dedi. Enver ilk önce fotoğrafları inceledi, sonra şifreleri inceledi. Enver gülümseyerek "Dahiyane" dedi, bırakmaya çalıştığı sigarasından bir nefes çektikten sonra devam etti "Karşımızda dikkat çekmek isteyen bir katil var. Rasim bu katil fark edilmek istiyor" dedi.






4
Kurgu İskelesi / Öldürülen Köpek (Öykü)
« : 01 Mayıs 2017, 15:32:19 »
Merhaba arkadaşlar bu hikayeyi 2 yıl önce, başka bir forumda (Reklam olmasın diye ismini vermiyorum) yazmıştım. Acemice yazılmış bir hikaye olmasına rağmen, burada paylaşacağım ilk hikayemin bu olmasını istedim.

Bu hikayede öldürme istediğinin korkunçluğunu okuyacaksınız

“HAV…”
 “HAV…”
 “HAV…”

Karşı komşunun köpeği her zamanki gibi beni gecenin bir yarısı uyandırmıştı. Köpek o eve geleli henüz 1 ay olmuştu ama hemen hemen her gece bu işkenceyi yaşıyordum. Köpeğin sahibi olan kadını birçok kez uyarmama rağmen bir çözüm bulmamıştı. Karar vermiştim; her gece beni rahatsız eden, uykumu bölen bu köpeği öldürüp sonsuz sessizliğe gönderecektim. Onu bu gece öldürmeyecektim, biraz daha yaşamasına izini verecektim. Bölünen uykuma tekrar dalmaya çalışırken köpek hala havlıyordu.
Sabah erkenden uyandım. Pencereden baktığımda köpeği görebiliyordum. Bütün gece havlayıp beni rahatsız eden yaratık şuan uyuyordu. Gündüz bir şey yapamazdım, bir gören olabilirdi. Onu sonsuz sessizliğe bu gece gönderecektim.

Vakit öğlen olmak üzereydi. Birisi kapımı çalmaya başlamıştı. Kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımda şaşırmıştım. Karşımda, o pis yaratığın sahibi kadın duruyordu. Neredeyse hiç uğramazdı bana.

 “Buyurun” dedim şaşkınlığımı belirterek
 “Biraz vaktiniz varsa konuşabilir miyiz” dedi

 Kapının önünden çekilerek içeri davet ettim. Karşılıklı oturduk.

  “Sizi dinliyorum” dedim.

Mahcup bir şekilde “Köpeğim için sizden özür dilemeye geldim. Geceleri çok havlıyor. Dün gece çok fazla havladı ama merak etmeyin bir çözümünü bulacağım”

 “Kusura bakmayın daha öncede aynı şeyi söylemiştiniz fakat bir çözüm bulamadınız”

 “Haklısınız ama bu sefer gerçekten bir çözüm bulacağım”
 
"Umarım bulursunuz hanımefendi”

 İçimden “Merak etme bu gece ben çözeceğim bu konuyu” dedim.
Kadın  mahçup bir şekilde evden ayrildıktan sonra akşam yapacağım şeyleri düşünmeye başladım. Heyecanım ve korkumunun yüksek olmasından dolayı saat hızlı ilerliyordu.
Nihayet gece olmuştu. Pencereden bahçeyi ve evi gözetliyordum; köpek yerinde yoktu. Büyük bir ihtimalle bahçenin arka tarafına götürmüştü. Kendi kendime “Ne yani çözüm olarak köpeği bahçenin arka tarafına mı götürdü bu kadın, böyle yaparak sesinin duyulmayacağını mı sanıyor” dedim. Bu beni daha çok sinirlendirmişti. Neredeyse yarım saattir pencereden evi gözetliyordum. Ve nihayet evin ışıkları sönmüştü.

Büyük ve keskin bir bıçakla bahçeye doğru yürüdüm. Şuana kadar köpek hiç havlamamıştı, acaba öleceğini mi hissetmişti? Aslında bunu düşününce vicdanım sızlamıştı ama artık çok geçti, bir ay boyunca bana çektirdiği işkencenin bedelini ödeyecekti. Köpeğin tasmasını koparacaktım, böylelikle  sahibi köpeğin kaçtığını düşünecekti; aslında benim bahçemde cansız bir şekilde yatıyor olacaktı. Bahçenin kapısını kolayca tırmanıp içeri girmiştim. Arka tarafa doğru yürüyordum, içimde gereksiz bir ürperti vardı.

Bahçenin arka tarafına geldiğimde neredeyse korkudan bağırıyordum. Nedenini elbette merak ediyorsunuz; köpek kafasından bir ağaca bağlanmıştı, gözleri açıktı ve kan çanağına dönmüştü. O an arkamda birinin ayak seslerini duydum. Arkamı döndüğümde köpeğin sahibi kadın duruyordu.

 “Nasıl, çözümümü beğendin mi ?” diye sordu.

 “Neden böyle bir şey yaptın” dedim. Sesimde meraktan çok korku vardı.

 “Köpeğimi çok severdim; onu öldürebileceğimi hiç düşünmedim. Her şey öğlen sana gelmemle değişti; ruhuma bir canavar fısıldamıştı sanki... Kendi köpeğimi öldürmem gerektiğini söylüyordu bana; elindeki bıçağa bakılırsa canavar sadece bana fısıldamamı"

 “Aslında o canavarın ta kendisiyim. Şu köpeği gömelim"


Sayfa: [1]