Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - KoyuBeyaz

Sayfa: [1] 2 3 ... 72
1
Çok hoş olacağa benziyor. Kitabı vaktinde bulamadığımdan okuyamamıştım, bakalım. Eddie Redmayne de yeni favori aktörlerimden, her role yakışıyor adam.

Kendisinin "Jupiter Yükseliyor" filmindeki performansını görsen böyle demezdin bence. :P

2
Sinema / Ynt: Batman v Superman (2016)
« : 03 Aralık 2015, 12:57:35 »
Yumulmayın.

Filmin içine eden fragmanlardan biri. Ne anlamı kaldı gidip izlemenin şimdi? Bir kere de şu en başta düşündüğümüz saçmalıkları yapmayıp şaşırtın bizi, bir merak duygusu bırakın yahu. O kadar gaz verdiniz, beklenti yükselttiniz... Ne gerek vardı şimdi? İnsanlara "acaba?" dedirttikten sonra gelip fragmanda sonunu gösterdiniz filmin. Oha artık ya.

3
Bitireli 1 saat falan oldu. Dağınık bir yorum olacak...

Fikirleri oldukça özgün. Başkarakterin durumu, amacı, hareketleri oldukça ilgi çekici. Yan karakterlerin çoğuna ısınamadım, kendilerini sevdirebilecek pek bir davranışta bulunamıyor çoğu. Bazı noktalarda hareketlerinin istikrarsız olduğunu bile söyleyebilirim. Anaander Minaai ve Teğmen Awn muhtemelen aralarında en başarılı olanları.
Spoiler: Göster
Seiverden'in yavru köpekliğe doğru kayan tavırlarından da hiç hoşlanmadığımı söylemeliyim.


Yazımı ortalamayı geçemiyor. Edebi herhangi bir değeri olduğunu düşünmüyorum kitabın. Dili sade, editör görmemiş bir halde okuduğumuz için akıcı mı değil mi emin olamıyorum ama kendisini okutuyor(aksatarak da olsa). Yaratılan evrenle ilgili bilgiye boğulmuş olan sayfalar var, bu noktalarda okuma zevkim epeyce baltalandıysa da kimileri bu kısımlar sevebileceğinden aman aman bir eksi olduğunu söyleyemem. Gene de kurguyla evren hakkındaki bilgilerin yedirilmesi konusunda çok çok daha başarılı kitaplar olduğu kesin.

Çeviri gayet güzel, bazı kelime seçimleri özellikle hoşuma gitti. Editörlük kötü diyemiyorum çünkü yok, çevrilmiş haliyle okuyoruz. (evet üçüncü kez söylüyorum) Kapağın dokusu ve resmi gayet tatlı.

Kitap uzay operası mı değil mi ben de pek umursamıyorum fakat aksiyon açısından ne çok zengin ne de çok durgun olduğu söylenebilir. Öyle sayfaları hızlı hızlı çevirmenize sebep olacak bir merak duygusunu bende çok nadir uyandırdı, buna rağmen tek oturuşta uzun uzun kendisini okutmayı da gayet iyi başardı. Bu konudaki en büyük sorunu akışının da istikrarsız ilerlemesi. Takdir okuyucunun.

Cinsiyet konusundaki ilk düşüncem ödüller için atılmış bir olta olduğuydu, ne var ki bu beni çok rahatsız etmedi. Bunun sebebi karakterlerin erkek mi yoksa kadın mı olduğunu gerçekten umursamayan bir kişinin gözünden olayları görüyor olmamız olabilir. Kurguya mantıklı bir şekilde yedirilmiş bir özellik olduğundan, cinsiyetsizlik olayı hoşnutsuzluk yaratmıyor. Kendi açımdan da söylersem, nerdeyse hiçbir karakteri cinsiyetini merak edecek kadar çok sevmediğim için herhangi bir sıkıntı yaratmadı diyebilirim.

Irklar, kültürler ve dinlerle ilgili hemen hemen hiçbir şeyin ilgi çekici bir şekilde anlatılamadığını ve çay konusundaki takıntının bizim millette bile az görülen bir boyutta olduğunu gene birer eksi olarak söyleyeceğim.

Konuyla ilgili hoşuma giden kısımlar spoiler olacak.
Spoiler: Göster
Anaander Minaai'nin kendisiyle olan savaşı çok baş ağrıtıcı şekilde anlatılmış. Kim kimdir ne nedir kim ne istiyor anlayana kadar aynı cümleleri elli kez okuyorsunuz. Ama temelde tartışmasız bir liderin kendisiyle olan savaşının asıl olay olması çok hoş bir fikir. Gerçek bir düşman ya da dost yok, keskin sınırlar yok. Bu bakımdan senaryoyu çok sevdim. Aynı şekilde Berq'in de bir bütüne ait olan bir parçayken tek bir birey haline gelmesi ama bunun tam anlamıyla gerçekleşmemesi çok hoş bir ikilem yaratıyor. Zaten kitabı götüren en temel unsurun da bu ikilemler olduğunu düşünüyorum.


Kitap çok mu iyi? Hayır. Kitap kötü mü? Yoo, hiç değil. Kitap okunmazsa eksiklik yaratır mı? Bilimkurguya bakışınıza bağlı. Ödülleri hak ediyor mu? Bence tartışılır. İncelemesi söylendiği kadar iyi mi? Valla öyle.

7/10 puan en uygun değerlendirme olacaktır diye düşünüyorum. Devamını alıp okuyacağımı düşünüyorum ama okuyamazsam da çocuğumu kesmem.

4
Kitaba yeni başlaynlardanım, henüz 50 küsür sayfasını okudum. Tek bir konu hakkında yorum yapacağım; kitap bırakın son okumayı, editörlük görmemiş. Kapağında elli tane ödülün sahibi olduğu yazılıp içinde böyle bir metin sunulması ayıp değil terbiyesizliktir... İthaki'den de görmeyi beklemediğim bir kalite eksikliğiydi bu aynı zamanda. Okuduğumuz metnin ciddi şekilde ham çeviri olduğunu düşünüyorum, bunun da sebebi editörlük görmüş bir kitapta gözden kaçamayacak kadar büyük ve sık hatalara sahip olması. Bu varsayımımın ardından da çevirmen Yaprak Hanım'a, editörlük görmeden bile okunacak kalitede bir çeviri yaptığı için teşekkür ediyor ve ellerinize sağlık diyorum, muhtemelen çeviri kalitesi böyle olmasa 6:45 standardını tutturan bir kitap geçecekti elimize.

Kitabın kendisiyle ilgili yorumumu inşallah bitirdiğimde yapacağım fakat şu duruma o kadar canım sıkıldı ki önden belirtmek istedim.

5
Eskilerin Efendisi / Ynt: Eskilerin Efendisi
« : 10 Kasım 2015, 15:32:11 »
Daha önce forum üzerinden RP yaptırmış biri olarak ufak bir tavsiyem olacak Novayst, şimdiye kadar yazmış olan arkadaşların dışında fazla oyuncu almamaya çalış. Bunu söyleme sebebim başlangıçta idare ederim diye düşünülse de çok fazla oyuncu olduğunda herkes için oyunun yavaşlıyor olması ve senin de muhtemelen herkese yetişecek vaktin kalmayacak olması. Eğer idare edebiliyor gibi olup daha fazla oyuncu istersen her zaman oyuncu alımını açabilirsin nasıl olsa. Tabi son karar senindir fakat sütten ağzı yanan bir arkadaş olarak tavsiyem olsun. :)

Oyun için gerekli bölümü kısa zamanda konuşup açarız. Herkese iyi oyunlar!

6
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« : 22 Eylül 2015, 23:36:19 »
Oyunbozanlık yapmak istemem ama bu konu altında e-book tartışmasını daha fazla uzatmayıp, Tartışma Platformu altındaki uygun başlık olan E-kitap Ve Normal Kitap'ı kullanırsak konuların temizliği açısından daha güzel olur. Burayı İthaki Yayınları'na sorulacak sorulara ayıralım. :)

7
Kurgu İskelesi / Ynt: Yarın - II. Bölüm
« : 22 Eylül 2015, 14:17:33 »
Vuhu, eğlencelik hikaye! Olayların paldır küldür aktığı, yazımla ilgili hiçbir şeyin dert edilmesi gerekmeyen, her bölümde yeni bir olay ve gizem veren hikayelerin havası ayrı oluyor. Bilip sevdiğimiz bir üslupla gelmesi de ayrı güzel. Okurken abur cubur yiyormuşum hissini alıyorum, kafamı yorması gerekmediğinden ana öğün değil ama bir atıştırmalığın tüm lezzetine ve pratikliğine sahip. Kısacası sevdim.

Gıcıklık edecek olursam bu tarz konularda hep zaman aralıklarına takılırım. Toplantıda büyük bir karar alınıp ertesi gün ayrıntıları duyuracak olmaları da aynen bu şekilde gözüme battı. Bir günde alınabilecek bir karar gibi görünmüyor bu zira. Ama tabi öncesiyle ilgili bir bilgimiz olmadığı için pekala uzun süredir liderler tarafından gizlice tartışılan ve sonunda kamuoyuna açıklanmasına karar verilmiş bir karar da olabilir, o yüzden bu çok büyük bir eksik değil.

İnşallah sonuna varabileceğimiz hikayelerinden olur. İşlerin ve uğraşların arasında zaman bulup yeniden hikaye yazmaya dönmene de çok sevindim! Ellerine sağlık.

8
Kurgu İskelesi / Ynt: Rüzgarlar ve Korlar
« : 22 Eylül 2015, 13:10:32 »
Isınma turu olarak yazman en hoşuma giden kısım oldu. İlk okuduğumda bambaşka bir şeyi çağrıştırmıştı (hatta biraz alakasız kaldı şimdi) fakat üzerinden biraz vakit geçip ikinci kez baktığımda tam olarak ima ettiğin esere uyduğunu gördüm. (gizli kapaklı yazı spoiler olmasın diyedir.) Bence bu başlığı ısınmak için bir anlık yazdığın kısa yazılarla doldur, bu yazı tek kalmasın. Daha yeni şeyler denediğini de görmek isterim (görüyorum zaten çaktırma, ama başka insanlar da görsün :P)

Eline sağlık. Isınma amaçlı yazı paylaşımını arttırmasını ümit ettiğim bir yazı ve başlık olmuş. :)

9
Birkaç gündür takip ediyorum. Gerçekten kaliteli yayınları var ve eğlenceli insanlar yayın yapıyor. Oldukça da çeşitli oyunlar oynuyor, söyleşiler yapıyorlar. Benim şimdilik epey hoşuma gitti, ilgilenenlerin bir göz atmasını öneririm.

10
Oyunlar / Ynt: Golden Joystick 2015
« : 03 Eylül 2015, 20:00:02 »
Oy kullanan herkese bedava BioShock Infinite veriliyor bu arada. Baya "we have cookies" yani.

Edit: Önce ben yazdım pis. :(

11
Yayınevi farketmez bence. Zaten kitap Türkçe. Bende Dergahın eski bir basımı mevcut. (Gerçi şu an bir arkadaşımda geri alabilirsem başlayacağım.) Gayet güzel bir baskı bendeki. Hele Dergahtan Ahmet Hamdinin şiirlerini aldım bir ay kadar önce, enfes bir baskı. (Yeni baskı yapmışlar.) Gerçekten.

Birde, ne yalan söyleyeyim böyle bir tereddütü senden beklemezdim abla. Yky veya Dergah olması değil, sadece bu tereddüt. Sonuçta kitap bu. Ha tasavvufi eserleriyle öne çıkan, ha sol ha sağ yayınevi ne farkeder. Kitap yani. :)

Jean Valjean'a "Hâk yolunu" bulduran yayınevlerinin olduğu bir ülkede çok da garip bir çekince değil aslında.

12
Cevaplarınız gerçekten harika hepsi birbirinden özel bir kaynak. Soruyu soran arkadaş gerçekten tam benim için sormuşta diyebilirim. Çok merak ediyordum nasıl olduğunu. Gerçekten çok okumama rağmen ben konuyu bulduğumda malesef başka bir kitapta o konuya benzer buluyorum ve vazgeçiyorum. Açıkçası düşündükçe mutlaka benzerleri karşıma çıkıyor ve sonunda tüm fikirler çöpe gidiyor. Benzersiz olsun diye uğraşırken de kesinlikle konu bulamıyorum. Sanırım benim sorunumda bu olsa gerek. Yazmayı çok isteyip yazamamak, kalemi heyecanla alıp boş bir sayfanın üzerine tekrar bırakmak, umarım bu döngüyü bir gün kırabilirim. :(

O döngüyü kırmak için belki işinize yarayabilecek bir taktik; zaten yazılmış olan bir konuyu alıp farklı bir şekilde yazmayı deneyin bir kerelik. Yazarken doğal bir tepki olarak bildiğiniz şeyleri değiştirmek, kendinize göre şeyler ekleyip çıkarmak isteyeceksiniz ve sonuçta aynı hikaye bile çıksa içinde sizden bir şeyler olacak. Bu belki konunun orjinalliği kadar nasıl işlendiğinin de önemli olduğunu hatırlatıp ilham verebilir.

Tabi vermeyebilir de.

13
Fakat 9 sayfa mesaj var konuda, kitapla ilgili tartışma 1 sayfaya sığamış yani.

Yeni bitirdim. Genel olarak beğendiysem de canımı çok sıkan şeyler var.

İlk olarak kitap sürükleyici evet, ama özellikle ortalarda kendini tekrar eden bir gidişatı var. Vin'in sahnelerinin çoğu belli şeyleri açıklamak için zorlama bir şekilde yapılmış gibi geldi bana. Ayrıca o balolar... Ciddi anlamda kitabı bırakmayı düşündürttüler bana.

Asıl canımı sıkan şeyse böylesi bir evreni ince ince düşünerek yazmış olup onu ne kadar kısıtlı bir şekilde anlattığıydı. Küçük puntolarla basılmış 530 sayfalık bir kitapta böylesi geniş bir dünyanın sadece bir bölgesini görmek ve bu bölgenin de neredeyse her kısmının birbirinin aynı olması ciddi bir kısıtlılık etkisi yarattı bende. Elnatris'te de buna benzer bir duyguya kapılmıştım ama bu kitapta çok daha güçlüydü. Kitap odaklandığı şeylerin dışına neredeyse hiç çıkmıyordu ki bu da onu çok daha iyi olabilmekten uzaklaştırıyor bana kalırsa.

Bir diğer şey hikayenin gidişatının bazen yavaş, bazen gerekiz denecek kadar yavaş, bazense gümbür gümbür oluşuydu. Uzun yazmakla ilgili bir sorunu olduğunu kendisi de kabul ediyor Sanderson, fakat o uzunluk keşke yer yer içeriği boşalan sayfalara dönüşmeseydi... Her baloda vitraylara ayrılan betimlemeler, Vin'in özellikle ilk anlarında 2 cümlede bir İHANET diye düşünmesi (bu kısma fena taktım, İHANET deyip duruyorum durduk durmadık yerde), skaa'ların yaşamının ne kadar acınası olduğunun sürekli tekrar eden anlatımları... Atmosferi ya da karakterleri iyice verebilmek için gerekli şeyler olduğunun farkındayım ama kitap boyunca sürekli, sürekli, sürekli tekrarları beni yer yer çok sıktı.

Buradan sonraki kısım kitabı okumamış olanların keyfini fena kaçırır.

Spoiler: Göster
Lord Hükümdar'ın hem Ferukemist hem de Allomanser olduğunu, Sazed Ferukemistliği ilk anlattığı anda anlamak mümkünmüş. (ben anladım oradan biliyorum) Arka kapağı iyi ki kitaptan önce okumamışım, yoksa seçilmiş kişinin zifiri durdurmada başarısız olduğunu kesin olarak bilirken, Lord Hükümdar'ın da o olmadığını anlamak hiç zor olmazdı herhalde. Neden okuyucuya böyle işkenceler yapmayı uygun görüyorlar hiç anlayamayacağım.

Kitabın sonu beni zerre tatmin etmedi. Aristokrasi'nin zulmü yüzünden ayaklanan skaaların başarılı olup da en büyük evin varisini kral olarak kabul etmeleri absürttü. Vin'in sislerden güç çekmesi olayı da Kelsier'in sislerle ilgili ona ilk söylediği şeylerden beri beklediğim bir durumdu, bu tarz konularda Sanderson ya şaşırtmayı hedeflememiş ya da elini fazla açmış gibi geldi kitap boyunca. Lord Hükümdar özellikle bir sürü metal takıyor çünkü çok güçlüymüş  de hede hödö. Oradan bir şey çıkacağını göstermek için üç farklı karakterin 5 farklı noktada bunu vurgulaması gerekmiyordu yani gerçekten.

Kelsier'in ölümü ve Lord Hükümdar'ın aslında Rashek çıkması ciddi anlamda süpriz olan iki olaydı benim için. Marsh'ın sorgucu haline gelmiş olması ve onunla buluşmaları gereken noktada kafası parçalanmış bir ceset oluşu, cesedin de ne hikmetse tam Marsh'ın vücut ölçülerinde oluşu ve gizli masa ayağının yanında yer alışı can sıkıcı ölçüde tesadüfi olmuş. Ama sonunda Lord Hükümdar'ın Marsh'a dönüp İHANET?! tepkisi beni fena güldürdü.

On birinci metalin işlevi ve ne olduğu zannediyorum serinin ilerleyen kısımlarında daha açıklayıcı gelecektir ama bu kitaptaki varlığının neredeyse tamamen işe yaramaz olduğunu düşünüyorum. Kelsier'in efsaneleri yaymasına yardımcı olan bir araç olarak işe yaradı fakat üzerine o kadar metali sürekli taşıyor olması Lord Hükümdar'ın Ferukemi de yapabiliyor olduğu gerçeğini, onun üzerinde bu kadar çok düşünen kişilerin aklına getirmeliydi. Onu yenmek için ille de bir Terris'li olduğunu öğrenmeleri gerekmiyordu diye düşünüyorum.

Asillerin hayatları ise beni gram tatmin etmedi. Nüfus bakımından kendilerinden katlarca fazla olan skaaları köle olarak kullanıp çalıştırıyorlar ve hayatları neyden ibaret? Balo. Ticaret. Balo. İHANET. Balo. Balo. Gizli anlaşmalar. Balo. Bu mudur yani? Skaalar köle, onların yaptıkları ve yapacakları işler belli ve kitapta onlara sürekli değiniliyor fakat asiller? Kitap boyunca o dünyanın gerçek yaşamı hiç tatmin edici gelmedi ne yazık ki. Sürekli dürüm yemelerine takılmıyorum bile bunu söylerken. :P

Son bir şey; yan karakterler ne kadar sevilesi de olsalar hepsi çok yüzeysel geçilmişti. Yüzeyselden kastım şu: Vin'in değişimini ve gelişimini kitap boyunca gördük, Kelsier'in iç çatışmalarını, sebeplerini ve hareketlerindeki motivasyonu, olaylara karşı değişen tepkilerini gördük. Fakat yan karakterler her zaman belli bir boşluğu ve tam olarak spesifik bir boşluğu doldurmak için oradaydılar. Evet, karakterleri güzeldi, birbirleriyle etkileşimleri güzel ve eğlenceliydi ama hiç tamamlanmış değildiler. Normalde bir kitapta bu durum gözüme batmaz, hele ki işlerini bu denli iyi yapıyorlarsa ama kitabın uzunluğuna ve sayfaların yer yer ne kadar az şey anlattığına bakınca insan daha fazlasını bekliyor. En azından ben beklemiştim.

Sonradan eklenmiş kısım: Unutmuşum bunu yazmayı. Saraya sürekli giden tüm o Atiyum'un gerçekten depolanmıyor ama kullanılıyor olduğu da bariz olan bir diğer şeydi. Ne için olduğu kitap boyunca belli değildi neyse ki ama tahminim Lord Hükümdar'ın son sözlerinde de belirttiği gibi insanların kendi sonunu getirecek olan şeyi (ki o da muhtemelen sisler/Zifir'in kendi ya da bir parçası oluyor) engellemek için kullanıyor olması. Gelecek kitaplarla ilgili hiçbir bilgim olmasa da bu konunun giderek kendini göstereceğini ve atiyum kaynaklarının uzun süreliğine tamamen yok olmasından gelecek bir sorunun da giderek büyüyeceğini tahmin ediyorum. İnşallah yanılırım, ters köşe olurum, dediklerime pişman olurum. Amin.

Bitirirken;

İHANET.


Kocaman sızlanmalarıma rağmen kitabı sevdim. Ama öyle aman aman da sevmedim. Daha fazlasını bekliyor muydum? Bekliyordum. Bulduğumla yetinebilir miyim? Bittabi. Önümüzdeki kitaplara bakacak mıyız? Kısmet.

ihanet.

14
Ben de çok beğendim bu fikri.

15
Duyurular / Ynt: Kısa Kısa Anonslar
« : 16 Ağustos 2015, 21:04:12 »
Forumda oynanan FRP denemelerinden NES 7.0 - Yeni Dünya adlı oyun, oyun yöneticisinin isteğiyle kapatılmış ve FRP Arşivlerine taşınmıştır.

Sayfa: [1] 2 3 ... 72