Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - minrand

Sayfa: [1] 2 3 ... 6
1
Duyurular / Ynt: Biz Bunu İstiyoruz #2.5: Robot Serisi
« : 01 Aralık 2014, 22:21:17 »
Birazdan yazıyorum, ha şimdi yazıyorum, bu defa kesin yazıyorum diye diye bir türlü yazamadım. Ama artık fazlaca bekledi diyeceklerim. O nedenle hemen şimdi söylenmeli.

Bu projede en büyük emek sevgili minrand'ındır. Yazım süreci boyunca tüm eleştirilerimi oldukça profesyönel biçimde karşılamış ve yazılarının içinden yeni yazılar çıkarmama da itiraz etmemiştir. İş yükünü artırdım bir nevi. Böylece kendi güzel yazıları bölüne bölüne bu projenin hayati parçalarını oluşturmuştur.

Kendisinin Çelik Mağaralar ve Güneşin Tanrıları incelemeleriyle 3 Robot Yasası adlı makalesini mutlaka okuyun. Bu konuda çok konuşuluyor ama "dolu dolu" konuşan kişilerin sayısı çok az. Bunu başaranlardan biri, içimizden biri.

Ne mutlu bize.

Yukarıda yazılanların doğru olmasını çok isterdim ama ne yazık ki hak ettiğimden çok daha fazla kredi veriliyor bana. Benim durduğum yerden olayların gelişimi pek de anlatıldığı gibi değildi. En azından onu söyleyeyim.

Ben bir yazı gönderdiğimde aldığım cevap aşağı yukarı şöyle bir şey oluyordu:

"Selam minrand,
Şurada güzel bir noktaya değinmişsin ama şöyle şöyle yapsak sence de daha güzel olmaz mı? Bu kitapta şu şu şu noktalar bence çok önemliydi sence de  onlardan da bahsetmemiz gerekmez mi ? Şu bölümde şöyle bir sıkıntı var o kısmı şöyle değiştirmemiz gerekiyor bence."

Sonuçta elimde yukarıdakine benzer cümlelerle dolu, neredeyse kendi yazdığım yazılar kadar uzun bir eleştiri geçerdi ki bunun çok da gurur oşayıcı olmadığını söylemem gerekiyor. Bu noktada şunu da söylemeden geçemeyeceğim  3 Robot Yasası isimli yazının var olma sebebi fırtınakıran'ın yazdığım eleştirideki koca bir bölümü hunharca kesmesiydi :üü En azından o bülümü ayrı bir yazı olarak yayınlamayı kabul etti de yazdıklarımı kurtarmş olduk.

Projede sunulan yazılarla benim ilk gönderdiğim yazılar aynı yazıların farklı versiyonları olması gerekirken, garip bir şekilde aynı konudan bahseden bütünüyle alakasız yazılar gibi görünüyorlar. Bu değişimin büyük bir bölümünden ben sorumlu değilim. Bu yüzden fırtınakıran'a egomu sarsan fakat yazıların kalitesini artıran geri bildirimleri ve düzeltileri için çok teşekkür ederim. Son olarak şunu da söyleyeyim kendisinin yazıların son halini almasında en az benim kadar hatta benden daha fazla bile katkısı olduğu söylenebilir.

Neyse bunları da içimden attığıma göre artık kaçabilirim. Umarım hoşunuza gitmiştir proje.

2
Diğer Fantastik Eserler / Ynt: Ötekiler Arasında - Jo Walton
« : 19 Mayıs 2014, 19:06:40 »
Le Guin'in bu kitap hakkında yazdığı bir inceleme var şu adresten ulaşabilirsiniz.

 Le Guin'in düşünceleri önemsediğim ve mümkün olduğunca çok kişiye ulaşmasını istediğimden, yazıyı elimden geldiğince ve haddim olmayarak çevirmeye çalıştım. Kitabı okuyup okumama konusundaki kararınızı etkiler belki.

Spoiler: Göster

Bu güzelce isimlendirilmiş kitap, sanırım bir peri masalı. Çünkü içinde periler yahut peri olarak adlandırdığımız yaratıklar var. Periler herkese görünür olmamasına rağmen kendilerini görmeyen ya da kendilerine inanmayan insanların hayatlarını etkileyebiliyorlar. Bir bakıma onlar modern endüstriyel İngiltere'de geçmiş folklordeki rollerini oynamalarına rağmen bir perinin nasıl görünmesi gerektiğine dair benimsediğimiz görüşlere uymuyorlar: Periler, sizi tepenin altına taşıyacak uzun, adil yaratıklar olmadıkları gibi Victoria döneminde aşık olunan küçük sevimli cinler de değiller, Tinker Bell gibi olmadıkları da bir gerçek. Walton'un betimlemeleri, büyük ressam Arthur Rackham'ın perileri görebilen çok az sayıda insandan bir olduğunu akla getiriyor: "Meşe ağaçlarının el şeklinde yaprakları ve palamudu, fındık ağaçlarının fındığı ve hafif kıvrımlı yaprakları olduğu gibi, perilerin çoğu da yamru yumrudur; gri, yeşil veya kahverengi olabilirler ve çoğunlukla bir yerlerinde tüylü bir şeyler vardır. Bu peri ise gri ve oldukça boğumluydu ve kesinlikle çok çirkindi."


Hikayenin başkahramanı ve anlatıcısı Mori perilerin var olduğunu bilip onları görebilmesine rağmen, perilerin Tolkien'in elfleri gibi olmalarını istiyordu. Fakat periler güçlü ve nazik değillerdi. Aksine sinir bozucu, aykırı, gölgemsi yaratıklardı. Bazıları büyük ihtimalle hayaletti. Yabani, barbar ve tahmin edilemezdiler. Çoğunlukla Gal dilini konuşurlardı. Hiçbir isme cevap vermemelerine rağmen uygun bir dille istendiğinde dilekleri gerçekleştiriyorlardı. Vahşi hayatın bir parçası gibiydiler, sadece ormanlık alanlarda yaşayıp insanların terkettiği yerlere dadanıyorlardı: eski parklar, sanayi öncesi işlenmemiş topraklar, kasaba ve tarlaların yanından geçen unutulmuş yollar.  

Fakat Ötekiler Arasında klişeleşmiş yaban hayatı büyüsü üzerine kurulmamış, hikayede oldukça sıradan görünen birçok insan da doğaüstü güçlere sahip. Bir periyle dileğini gerçekleştirmesi için nasıl konuşacağını bilmek bir büyü türü, fakat başka tür büyüler de var, çok daha kötü büyüler.

Olağanüstü olayları sıradan modern hayatın içine sokmak -bu kitap için Oswestry 1979- bir romancı için kolay bir iş değil. Realistler bize fantazinin sadece çocuklar hakkında veya çocuklar için olduğunda kabul edilebilir olduğunu düşüncesini benimsettiler.  Fakat doğal olanla doğaüstünün kesişmesinin, doğası gereği çocuksu hiçbir tarafı yoktur ve yetişkinler için yazılan birçok roman, realizmin altın çağındakiler de dahil bu kesişimi içerir. Aklıma ilk gelen örnek keskin ve göz alıcı Tilki Olan Kadın (Lady into Fox). Pek çok hikayedeki gibi David Garnett'in hikayesinde de doğaüstü unsurlar basitçe varlar; açıklanmamış, tartışılmamış- güzel bir estetik hile- eğer tartışılsaydı yazar hem inandırıcılık hem de nedensellik problemleriyle doğrudan uğraşmak zorunda kalırdı.

Birçok fantazi eseri, modern bir romanda imkansızı inanılabilir kılma şansından, sihire gerçekçi bir sistemde sorumluluk vermekten yahut büyüye ahlaki ve duygusal ağırlık vermekten kaçınır. Jo Walton bu iki kat zorlu meydan okumayı kabul edip, bu durumla cesaret ve yetenekle yüzleşiyor. Bir sihrin etkilerinin nasıl kolaylıkla gürülüp açıklanabileceğini, sebep olduğu her değişikliğin bedelinin ödenmesi gerektiğini gösteriyor. Walton'un üç dilek dünyasında bedel ödeme gerekliliği Newton'un üçüncü yasası("Her etkiye karşılık eşit ve zıt yönde bir tepki vardır.") kadar kesin.  

Kitaptaki anlatıcı, Mori'nin 15 yaşındayken yazdığı günlük fakat yetişkin Mori de dolaylı olarak kitabın içinde ve bu durum kitabı büyük ölçüde zenginleştiriyor. Mori bir tarzla yazıp tutkuyla okuyor. Çoğunlukla bilimkurgu okumasına rağmen şans verdiğinde Plato'yu da Heilein ve Zelazny gibi istekle okuyup, bir çırpıda bitiriveriyor. Yaşının getirdiği enerjik samimiyetle sunulan eleştirel notlarını okumak bir zevk. TS Elliot'un "kral" olduğunu öğrenmek çok hoşuma gitti.

Zihinsel ve fiziksel çok büyük acılar çekmiş olan Mori kitap okumayı bir çeşit telafi olarak görüyor. Aslında kitaplar onun tutkulu ve korkusuz zekasının, sanat ve düşüncenin daha büyük gerçeklerine ulaşmasını sağlıyor. Kitaplar, neredeyse sevdiği herkesten ayrı düşmesinin acısının üstesinden gelmesine yetiyor; parçalanmış bir leğen kemiğinin acısı, çok saygıdeğer ve garip halalarının yolladığı yatılı okuldaki kızların boğucu baskısı ve deli bir cadının -annnesinin- esrarengiz saldırıları. Fakat sonunda, hayatındaki arkadaşlık ve bir insanın sıcaklığını hissetme arayışında kitaplar bile yetersiz kalınca, çareyi büyüye başvurmakta buluyor.

Ötekiler Arasında son anına kadar eğlenceli, özenli, keskin ve merak uyandırıcı bir öykü, fakat büyü kısmında bundan çok daha fazlası. Mori'nin yeni arkadaşlarının dostluklarını kendi istekleriyle değil de, üzerlerine yaptığı büyü sebebiyle ona sunmuş olabileceklerini farkettiğinde hissettiği manevi ızdırap, gücün sorumluluğuyla dürüstçe yüzleşebilen birinin çektiği ızdırabın aynısıdır ve bu yakın zamanda veya kolaylıkla çözülebilecek bir ikilem değildir.

Kitabın kalbi Gal tepelerinde Mori'nin ölülerin ruhlarının öteki tarafa geçebilmeleri için perilere yardım ettiği sahnede yatıyor. Mori'nin sakatlanıp ikiz kardeşinin öldüğü kaza sonunda Mori'nin kardeşinin ruhu karanlık geçide tutunup kalmış ve Mori'nin kendisini bırakmasına izin vermemektedir. Ketumluğuna ve sanatsallığına vurulduğumuz bu sahnede, kayıp ve gereksinimin elemi dayanılmayacak bir şekilde bir araya gelip, tıpkı eski baladlarda olduğu gibi sessiz ve gerçekçi anlatım, açıklanamaz deneyimi derinleştirerek tuhaflığı gerçeğe dönüştürüyor.  



Ben kitabı çok sevmiştim. Gerçek anlamıyla bir kitap karakterine aşık olduğum ender kitaplardan birisidir. Serçe'yi göz ardı edersem son zamanlarda okuduğum en iyi kitap olduğunu da gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Not: Çevirideki hatalarım için şimdiden özür dilerim.

3
Steelheart karakterin soyadı mı acaba? Sturm Brightblade gibi... Yine de Demiryürek/Çelikyürek bence de daha hoş duruyor. Neyse, vardır bunda da bir hayır. Yalnız Hazal, nasıl bildin 7-8 ay önce, helal olsun sana valla :)

Valla çok pis sallıyor olabilirim ama hatırladığım kadarıyla bir çeşit güce sahip olanlara Epics deniyor kitabın geçtiği evrende. Steelheart abimiz de bu Epicslerden biri ve kendisini imparator filan ilan ediyordu. Sanderson kitabın ön okuması niyetine birkaç bölüm yayınlamıştı internette bulabilirsiniz sanırım.  Ha bak şurada kitabın trailerı var http://www.youtube.com/watch?v=6sC9NtpXLH4

I’ve seen Steelheart bleed and i will see him bleed again. Sanırım buradan Steelheart'ın abinin ismi olduğunu varsayabiliriz. Ayrıntılı ve muhtemelen daha sağlıklı bilgiler için Sanderson'un kendi sitesini tavsiye ederim yine de.

Çok teşekkürler minrand! Ne kadar rahatladım anlatamam :) Kitabın konusu çok ilgi çekici görünüyor. Acaba kitap bir serinin ilk kitabı mı yoksa tek kitap mı, bu konuda bilgin var mı? :)

Şöyle oluyor bildiğim kadarıyla.Burada yine konuya çok hakim olmadığımı ve ciddi şekilde yamuluyor olma ihtimalimin olduğunu tekrarlayayım. Kitap Reckoner serisinin ilk kitabı. Serinin üç kitap olması planlanıyor. Reckonerlar ise Epicleri avlayan bir çeşit yeraltı örgütü.  David Charleston'a gelince kendisi şimdilik esas oğlan gibi gözükmekte ve Reckoner olmak isteyen yağız bir delikanlı. Tam burada trailerda alıntıladığım kısım (I’ve seen Steelheart bleed and i will see him bleed again.) devreye giriyor. David Charleston ya Steelheart'ın ya da genel olarak Epiclerin bir zaafını biliyor sanırım.


4
Steelheart karakterin soyadı mı acaba? Sturm Brightblade gibi... Yine de Demiryürek/Çelikyürek bence de daha hoş duruyor. Neyse, vardır bunda da bir hayır. Yalnız Hazal, nasıl bildin 7-8 ay önce, helal olsun sana valla :)

Valla çok pis sallıyor olabilirim ama hatırladığım kadarıyla bir çeşit güce sahip olanlara Epic deniyor kitabın geçtiği evrende. Steelheart abimiz de bu Epiclerden biri ve kendisini imparator filan ilan ediyordu. Sanderson kitabın ön okuması niyetine birkaç bölüm yayınlamıştı internette bulabilirsiniz sanırım.  Ha bak şurada kitabın trailerı var http://www.youtube.com/watch?v=6sC9NtpXLH4

I’ve seen Steelheart bleed and i will see him bleed again. Sanırım buradan Steelheart'ın abinin ismi olduğunu varsayabiliriz. Ayrıntılı ve muhtemelen daha sağlıklı bilgiler için Sanderson'un kendi sitesini tavsiye ederim yine de.

5
Bana kalırsa şimdiden öbür dünya diye kafa yoracağımıza bizim gezegen giderek ısınıyor mu ne, diye kafa patlatsak daha mantıklı. :D



İnşallah dinimiz amin :)

6
Kraliyet Meydanı / Ynt: ALINIK - Uzayda Piknik
« : 03 Aralık 2013, 19:16:55 »
Mesajı atalı epey bir zaman geçmiş. Halen daha arayıp aramadığınızı bilmiyorum fakat aradığınız kitap şu adreste fahişten daha öte bir fiyata satılıyor. Gerçi şöyle de bir durum var. Bu kitap yakın zamanda(ya da yakın olduğunu umduğum bir zamanda diyeyim) tekrardan basılabilir. Bu linkte kitabın ilgili yayınevinin yayın programında olduğu yazıyor ama ne zaman çıkar bilemem.

7
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« : 03 Kasım 2013, 19:09:56 »
Öncelikle size hitap ederken sen kelimesini kullandığım için özür dilerim.

Diğer meseleye gelince sorun kitabın fuara yetişmemesi değil. Sizin bana yanlış bilgi vermeniz. Başka birisi bana o kitap fuara erken gönderiliyor deseydi problem etmezdim. Demek ki o da yanlış biliyormuş der geçerdim. Fakat sizin isminizin altında yayınevi yetkilisi yazıyor. Eğer sizden aldığım bilgiler de kulaktan dolma bilgilerden daha sağlıklı olmayacaksa, bu ünvanla sorulara cevap vermeniz bana pek mantıklı gelmiyor açıkçası.

"Ben fuarda çalışmıyorum, İstanbul'da bile değilim, yayınevine freelance iş yapan bir redaktörüm. Burada sırf okurlar cevapsız kalmasın diye, sorduğunuz şeyleri, en azından büyük kısmını öğrenip size cevap veriyorum." Anlatmak istediğim nokta tam olarak bu. Okurlar cevapsız kalmasın diye okurlara yanlış bilgi vermek pek sağlıklı bir sistem gibi gelmedi bana. Sizden gelen bilgiler doğru olmayacaksa verdiğinizin cevapların da pek bir önemi kalmıyor açıkçası.

8
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« : 03 Kasım 2013, 14:43:00 »
Jo Walton'un - Among Others(Ötekiler Arsında) kitabı fuara yetişecek mi? İlknoktada  7 Kasım'da satışa çıkacak deniyor. Portaldaki yazıda ise kitap fuarına yetişeceği söyleniyor. Hangisi doğru acaba bunların?

İlknokta'daki tarih kitapçılarda satışa çıkacağı tarih. Fuara önceden geliyor kitaplar.

Bu konuşmadan benim anladığım şu: Ötekiler Arasında normalde 7 Kasım'da satışa çıkacak bir kitap. Fakat bahsi geçen kitabı daha önce almak istiyorsanız, kitap fuarından da alabilirsiniz. Kafamda bu durumu destekleyecek seneryalor bile hazırlamıştım. İthaki normalde fuara yetişmeyecek bir kitabı, sırf kitap fuarına yetiştirebilmek için önceden sınırlı sayıda basmıştır belki demiştim.

Bugün durumun pek de öyle olmadığını anladım. O kadar yol tepip almak için gittiğim kitabın henüz satışa çıkmadığını öğrendim fuardaki satış görevlisinden. Kitap önümüzdeki Perşembe günü(7 Kasım) gelecekmiş fuara, eğer istersem o zaman tekrar gelip alabilirmişim.

Benim sorularım şunlar Giskard:"İlknokta'daki tarih kitapçılarda satışa çıkacağı tarih. Fuara önceden geliyor kitaplar." derken tam olarak ne demek istedin acaba? Ben bu cümleyi nasıl yorumlarsam, Ötekiler Arasında'nın Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi kitap fuarında da 7 Kasım'da satılmaya başlayacağını anlarım ? Senin doğruyu söylemiş olman fakat satış görevlisinin bana uyuz olup elinde var olan kitabı satmaması gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Yok eğer böyle bir durum söz konusu değilse vaktimi çaldığın için pişman mısın?

9
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« : 01 Kasım 2013, 00:00:00 »
Jo Walton'un - Among Others(Ötekiler Arsında) kitabı fuara yetişecek mi? İlknoktada  7 Kasım'da satışa çıkacak deniyor. Portaldaki yazıda ise kitap fuarına yetişeceği söyleniyor. Hangisi doğru acaba bunların?

10
Bırakın bütün genç kızlar Kvothe'u oynayan erkeğe aşık olsun, erkekler de Fela'ya.

Madem öyle yapsınlar dizisini ya da filmini artık hangisini yapacaklarsa ben hemen Auri ve Devi'ye aşık olayım. Hatta eğer aşk aşırı sevgi ve bağlılık duygusu ise ben abartıp Elodin'e bile aşık olurum. Fela'ya da aşık olmak isterdim ama o benden daha iyilerini hak ediyor bir de ayrı dünyaların insanıyız, o yüzden olmaz  :D. Ama sorun onda değil bende. Denna senle hayatta olmaz ablam(seni arkadaşım hatta kardeşim olarak görüyorum yalana bak sana uyuz oluyorum  ;)).Sen çok çirkin ve aptalsın keşke ölsen.

11
Vakıf Serisi / Ynt: Vakıf Serisi Soru Hattı
« : 28 Haziran 2013, 17:27:00 »
Merhaba

Vakıf ve Robot serisini okudum. Robot serisinde Solaria'ya gittikleri zaman gezegeni terkedilmiş halde bulmuşlardı. Vakıf serisinde ise Solaria'lılar hala gezegendeydi.

Benim kaçırdığım bir şey mi var yoksa bu Asimov'un göz ardı ettiği bir çelişki mi ?

Şöyle oluyor tam olarak Güneşin Tanrıları isimli kitapta Solarialılar kendi gezegenlerinde yaşamaktalar. Fırtınakıran'ın da dediği gibi Elijah Baley bu kitapta Solaria gezegeninde işlenmiş bir cinayeti çözüyor. Fakat Kurtarıcı isimli kitapta ki kendisi Robot serisinin son kitabıdır, Solarialılar kimseye haber vermeden bir anda gezegenlerini terk ediyorlar. Solarialıların nereye gittikleri, hayatta olup olmadıkları, hayattaysalar nerede ve ne yaptıkları sorularının cevabı Robot serisinde verilmiyor.

Spoiler: Göster

Ayrıca şunu da belirtmekte fayda var. Solarialılar gezegeni terketmeden önce bu iş için özel olarak yarattıkları robotlarına, gezegene ayak basan Solarialı olmayan herkesi yok etme emrini vermişlerdir. Burada 1. robot yasasının açık bir şekilde ihlal edildiği söylenebilir. 1. Robot yasasına en fazla önem veren toplumun Solarialılar olduğu da göz önüne alınınca, (kişi başına düşen robot sayısının en yüksek olduğu gezegen Solariadır.) geri dönmeyi planladıklarını söylemek yerinde olur sanırım. Zaten Vakıf serisinde de geri  döndüklerini görüyoruz.

12
Tartışma Platformu / Ynt: Baskısı tükenmekte olanlar
« : 05 Haziran 2013, 02:24:42 »
Öncelikle zamanlamam için herkesten özür dilerim. Vermiş olduğum en iyi karar olmadığının farkındayım ama belki birilerinin işine yarar umuduyla paylaşıyorum. Metis bilimkurgu serisi kapsamında çevrilen Philip K Dick'in Alfa Ayının Kabileleri, Yüksek Şatodaki Adam, Gökteki Göz ve Vulcan'ın Çekici isimli kitaplar an itibariyle şurada satılıyor.
Spoiler: Göster
Gittigidiyor'da Philip K Dick kitapları satılıyormuş hemen yayalım.(teyit edildi  ;))
Kitapları bulmak biraz zor, belki arayıp bulamayanlar vardır diye haber vereyim dedim.
Not: Kitapların baskısının tükendiğinin farkındayım ama paylaşacak daha iyi bir yerde bulamadım açıkçası. Fazla aramadığımı da itiraf edeyim.

13
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - Sohbet
« : 29 Mayıs 2013, 08:38:15 »
Ancak çoğu fantastik eseri derinlemesine incelediğinizde çoğunun kutsal kitaplardan, mitolojilerden, efsanelerden, destanlardan, tarihteki önemli olaylardan, önceki belli başlı yapıtlardan (vesaire vesaire...) yüklüce etkilendiğini görürsünüz.

İddiayı desteklemek için hemen kutsal kitaplardan destek alalım. Eski Ahit'in Ecclesiastes 1:9(Vaiz diye çeviriliyor genelde ve Hz. Süleyman ya da Kral Süleyman tarafından yazıldığına inanılır) isimli kısmında dendiği gibi.

Quid est quod fuit? Ipsum quod futurum est.
Quid est quod factum est? Ipsum quod faciendum est.
Nihil sub sole novum.

Ne olduysa yine olacak.
Ne yapıldıysa yine yapılacak.
Güneşin altında yeni bir şey yok.

Fantastik kurgu yazarken gerçekten orijinal bir şeyler yazmak bence çok zor. Daifunka_vc'nin de dediği gibi çoğu kitap zaten benzer kaynaklardan besleniyor. Zaten Robert Jordan kitaplarını yazarken mitolojilerden, destanlardan farklı milletlerin gelenek ve göreneklerinden beslendiğini sık sık belirtmiştir. Şimdi biraz beyin jimnastiği yapacağım müsadenizle.

Kitaptaki Dune aşırmaları ayrıca "Suyum Senindir" anlayışı ile de kendini gösterir. Ayrıca çok eşlilik de "Dune" serisinde işlenmiştir.
Aiel ve Fremenlerin ikiside çölde yaşayan topluluklar ve su her iki toplum içinde hayati öneme sahip. Suyun bu kadar kısıtlı olduğu topluluklarda suya alışık olduğumuzdan fazla önem verilmesi ve suyun dini ve kültürel ritüellerin bir parçası haline gelmesi bence beklenen ve olması gereken bir durum. Eğeri çölde yaşayan topluluk fikrini ilk Frank Herbert bulmuştur derseniz o zaman itiraz etmem.

Çok eşlilik mevzusuna gelince Jordan bu konsepti Dune serisinden çalmış olabilir pek tabi ki. Ama ben biraz daha zorlama bir tahmin yapacağım. Adına Dünya denilen sıradışı bir gezegen var ve bu egzotik gezegenin bazı bölgelerinde çok eşlilik diye bilinen bazı garip gelenekler var. Jordan patenti Frank Herbert'e ait olan bu geleneği ondan çalmak yerine çok küçük bir ihtimal olsa dahi bu insanlardan almış olabilir. Biliyorum biraz zorlama bir tahmin ama idare edin.

"Kırılma" denilen olay "Ejderha Mızrağı"nın Afeti'ni andırmakta. Şer gibi görünen hayır olması nedeni ile.
Buna cevap vermek biraz güç ama deneyelim. Evet insanlığın büyük bir felaketle yüzleşip bu felaketten sağ çıkması. Bu tema o kadar nadir ki sanırım dünya üzerinde var olan mitoloji, efsane ve destanların yarısında benzer bir konu işlenmiştir. Tabi ikinci kısım biraz daha zorlayıcı. Biraz az bilinen bir kitap farkındayım ama Kur'an'da şöyle bir ifade yer alır "Sizin hayır gördüklerinizde şer, şer gördüklerinizde hayır vardır. Siz bilemezsiniz, onu ancak ben bilirim." Tabi bu fikrin Ejderha Mızrağı'ndan çalınmış olma ihtimali daha yüksek çünkü Jordan'ın Arapça bildiğini sanmıyorum açıkçası ama kim bilir.

gerek "tek güç kullanan erkek" olması, gerekse aralarında büyümese bile ailer'e lider olmasıyla Rand karakteri "Muad'Dib" karakterinin kopyası olmuş.

Bir mesih ya da kurtarıcının bir topluluğun başına geçip, onlara liderlik ederek dünyevi ve uhrevi kurtuluşları için mücadele etmesi sanırım daha önce hiç bir dinde işlenmemiş bir konu.(Mesih diye bir şey buldum çok süper  :D) Bu sebeple bu bariz hırsızlığı savunmak için söyleyebileceğim pek bir şey yok.

Açıkçası söylenecek fazla söz yok bu devirde hırsızlık yapmadan yazmak zor. Gerçi Zaman Çarkı örneğinde olduğu gibi çaldığı parçalara kendinden de bir şeyler katarak güzel bir sentez(bana göre) yapılabiliyorsa, tüm yazarlar hırsızlığa devam etsinler. Benden daha bilge bir adamın da dediği gibi, "Gunesin altinda soylenecek yeni bir sey yok madem kimse hatirlamiyor, tekrar etmekte sorun yok."

Not:Eski Ahit'ten alıntıladığım kısmı İngilizce'den çevirdim. Çeviri yaptığın İngilizce metin aşağıda,

What is it that hath been? The same thing that shall be.
What is it that hath been done? the same that shall be done.
There is nothing new under the sun.

Bu arada eğer okumadıysanız Frank Herbert'in Dune serisini okumak için çaba sarfedin bence. Zaman Çarkı o seriden çok fazla şey çalmış olabilir belki ama çalmayı başaramadağı kısımlar da bir hayli fazla  ;)

14
Eğlence & Mizah / Bilimkurgu Tarihi
« : 19 Mayıs 2013, 15:52:43 »
http://www.wardshelley.com/paintings/pages/fullpics/histSciFi.jpg
Geçenlerde karşılaştım bu resimle, tek sayfada bilimkurgu tarihini özetlemeye çalışan bir çalışma. Biraz karışık ama incelemesi zevkli bir resim.(Yakın buldum paylaştım  :))

15
Filmden bahsetmişken filmin ilk fragmanı geçenlerde çıkmıştı. Fragmanı şu adresten izleyebilirsiniz. Fragman güzel gözüküyor ya da ben filmi epey merak ettiğim için bana öyle gelmiştir  :D.

“If you succeed, you will be remembered as a hero.” Bu cümleyi duyunca gülümsemeden edemedim. Bundan kötü çok az kehanet yapılmıştır sanırım.

Sayfa: [1] 2 3 ... 6