Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Eisrie Noctem Orissa

Sayfa: [1] 2 3
1
Kurgu konusunda size şöyle bir bilgi vereceğim, biraz tartışılabilir bir yöntemdir ama çok da kullanılır.

İngilizceniz iyiyse IMDB sitesine girin, değilse Türkçe bir film tanıtım sitesine girin. Bir tanıtım yazısı bulun ve içindeki öğeleri sırayla isteğinize göre değiştirin. Değiştirmeyeceğiniz tek şeyler bağlaçlar kalana kadar değiştirin. Esinlenme bile olmayacak kadar değişeceği için için rahat olsun. Örneğin;

Inception filmini herkes izlemiştir. Onun tanıtımını kullanalım:

"Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği herşeye malolmuştur. Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkansız “başlangıç”ı tamamlayabilirse. Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır. Ama ne dikkatle yapılan planlamalar, ne de uzmanlıkları, onları, her hareketlerini önceden tahmin ettiği anlaşılan tehlikeli düşmanlarına karşı hazırlıklı kılabilir. Bu, gelişini sadece Cobb’un görebildiği bir düşmandır."

Dom Cobb yerine, (isim bulursunuz, ben şimdilik Turist Ömer diyeyim). Yetenekli yerine, beceriksiz diyelim. Hırsız yerine, hmm, şövalye diyelim. Uzmanlık alanı yerine, en büyük korkusu diyelim. En büyük korkusu da, mesela ejderhalar olsun. Demek istediğimi sanırım anlatabildim. Devamını açıklama yapmadan sallayacak olursam kafamdan, şöyle bir kurgu kalır elimizde:

"Turist ömer, yeteneksiz bir Şövalyedir. En büyük korkusu, bir gün ejderha öldürmekle görevlendirilmek ve beceremeyip hayatını kaybetmektir. Ömer'in bu özelliği, onu tüm krallığın dalga geçtiği biri yapmıştır. Ancak, ona verilen işlerden kaça kaça bu durum onu mükemmel bir diplomat, olağanüstü bir konuşmacı yapmıştır. Ömer'e, şövalyelik onurunu kurtarabilmesi için bir fırsat verilir. Ona onurunu geri verecek tek bir iş, tabii eğer çok basit bir diplomatik belgeyi ulaştırabilirse. Ejderha öldürmek yerine, Ömer ve hizmetkarı bu sefer tam tersini yapmak zorundandır, görevleri bir ejderhayı öldürmek değil, onu kendi taraflarına çekmeye ikna etmek olacaktır. Eğer başarırlarsa, şövalyelerin de üzerinde bir itibara sahip olacaktır. Ama ne dikkatle söyleyecekleri övgü cümleleri ne de parlak silahları onları bu kurnaz düşmana hazırlıklı kılabilir. Bu, üstesinden yalnızca Turist Ömer'in gelebileceği bir ejderhadır."

Gördüğünüz gibi her ne kadar kötü bir kurgu olsa da, az çok bize bir şablon sunmuştur ve üzerinden kendi kurgumuzu kendi yaratıcılığımızı kullanarak inşa etmemize imkan vermiştir. Inception ile hiçbir ortak yanı olmadığını görebilirsiniz.

Ben genellikle kısa hikaye yazdığım için kurgularım tek cümlelerden oluşur. Hatta bir gün uykumdan uyanıp duvarıma "anoreksik papatya" yazıp geri uyumuşum. Nedir, ne anlama gelir hala bilmem :D

Ama kitap yazacak olsam kurguyu ya böyle yapardım, ya da girişini yazıp, girişin üzerinden hareket ederdim. Değişik yöntemlerle ilgili daha uzun açıklama ve örnekleme yapabilirim, isterseniz, söylemeniz yeterli.

Kolaylıklar dilerim.

Değişik bulduğum ve en kısa zamanda uygulayacağım bir yöntem olacak. Teşekkürler. :)
Ve elbette her türlü yardım ve öneriye de açığım. ^_^

2
Açıkçası ben ayda en az 3 kitap alan ve okuyan biriyim. Bazen internetten, bazen de kitapçıdan. Ama çoğunlukla kitapçıdan alırım. Bazen aynı kitabın internetteki ve kitapçıdaki fiyatları arasında dağ gibi bir fark olabiliyor. Çok fazla param olmadığında ve daha uygun fiyata bulduğumda internetten alıyorum. Onun dışında kitapçıya gidip dolaşmak, kitap kokusunu hissetmek ve alacağım kitaba karar verdiysem bile en alakasız kitapları incelemek ayrı bir zevk benim için.
Ha, bir de alacağım kitabın aciliyeti önemli. Eğer manyaklık derecesinde alıp okumak istediğim bir kitapsa, param çok yoksa ve internetten daha uygun fiyata bulduysam alırım. Onun dışında şöyle bir durup düşünürüm. "Bunu okumak bekleyebilir mi? Ne kadar çok istiyorum bunu okumayı?" diye sorarım kendime. Eğer cevabı hemen okumasam da olur gibi bir şey ise almam.Bekler o. Sonra para bulduğumda gider kitapçıdan alırım. :)

3
Tartışma Platformu / Ynt: Kurguya Başlamak
« : 24 Temmuz 2015, 09:40:16 »
Günlük olaylardan ve sıradan işlerden başlayabilirsin, eğer konu buna müsade ediyorsa. Hem sana hem de okuyucuya güzel ve kolay bir giriş olur derim ben.

Sıradan işlerle başlamaya çok da müsait değil aslında. Ondan kaynaklı da biraz zorlanmış olabilirim.

Kurgu bir ağaç gibidir. Sen toprağa tohumunu gömebilirsin ancak, dallarının nereden ayrılacağı, ne tarafa uzayacağı, bunlar hikayenin gidişatına bağlı olarak değişir, tıpkı ağacın toprağının, suyunun kalitesi gibi.

Bence sağlam bir kurgunun ana unsuru sağlam bir geçmiştir. Bir olay yazmaya başladığı zaman illaki "konu" vardır zaten ortada. Önemli olan bu konunun nasıl ortaya çıktığı, nasıl filiz verdiğidir. Yani geçmişidir. Geçmiş, geleceğe bırakılmış soru işaretleri, çözülmesi gereken sorular, veya gelecekte sorulacak olan soruların cevaplarını barındırabilir.

Bu nedenle önemlidir. Hikaye topraktan filizlendiği gibi yazım kısmı başlar, geçmiş kısmı biter. Buradan ana kol her zaman ilerlemeye devam ederken, kurgu içinde karakterlere özel yan hikayeler farklı dalları oluşturur. Söz konusu ağacın, yani hikayenin dolgun ve zengin görünmesi için bunlara gerek vardır. Ancak ana kol, ağacın gövdesi, yani ana hikaye her zaman belirgin ve ön plandadır.

Hikayeyi başından sonuna bu şekilde düşünmek ve sadece geçmişi tasarlamak bence iyi bir başlangıçtır. Karakter tasarlamak bana kalırsa hikayeyi yapay gösterir. Elbette karakter tasarlanabilir ama öncelikle hikaye tasarlanmalıdır derim. Karakter tasarlama, tıkanır kalırsın.

Yazın eserlerinin amacı bir mesaj vermek, bir şeyler anlatmaktır. Bu nedenle her şeyin özü, fikir ve o fikrin sahibi, kaynağı olmalıdır. Bir şehadet unsuru olmalıdır. Öyle bir unsur olmalıdır ki, başlangıcı ve bitişinin ortak noktaları olmalıdır.

Bana göre sağlam bir kurgunun olmazsa olmazları bunlardır. Hikayenin başı ve sonu tasarlanabilir ancak ortası ve karakterler tasarlanamaz özetle yani, hem sıkıntılara, hem de sınırlara sebep olur çünkü. Yazmasından da zevk alamazsın.

Kolay gelsin.

O halde önce geçmişi dolduracak ve sonra günümüz - gelecek kısmını yazmaya başlayacağım. Teşekkürler yardımınız için. :)

4
Tartışma Platformu / Kurguya Başlamak (Sorun Halledildi)
« : 23 Temmuz 2015, 14:17:59 »
Sıkıntım kurgu. Konu tamam. Karakterler tamam. Ama iş kurguya gelince bir türlü başlayamıyorum. Ne yapmalıyım? Nereden ve nasıl başlamalıyım? Siz nasıl başlıyor ve hangi yöntemleri kullanıyorsunuz? :-\ :blink

5
Tartışma Platformu / Ynt: Yazamıyorsak Ne Yapsak?
« : 24 Ocak 2015, 11:50:28 »
Sanırım en az iki üç hafta bir ara versem iyi olacak gibi :)
Ben genelde müzik dinlerken yazmayı tercih ederim. Müzik epey bir işe yarıyor. Yeni müzikler arayışına gireceğim sanırım. :)

Yorum ve önerileriniz için teşekkürler. :))

6
Tartışma Platformu / Yazamıyorsak Ne Yapsak?
« : 23 Ocak 2015, 19:36:14 »
Selam. :) Böyle bir başlık daha önce açıldı mı emin değilim. Açıldıysa kusura bakmayınız lütfen.
Son zamanlarda (yaklaşık 2-3 haftadır) içime sinen bir cümle dahi yazamıyorum. Okuyorum. Yazmaya çalışıyorum. Ama yok efendim! Aklımda hiçbir fikir yok. (Konu için.) Ama izlek mevcut. (Tek başına ne işe yarayacaksa?:P) Çok sinir oluyor şu aralar kendime.  :(

Böyle hiç yazamadığınızda,konu dahi bulamadığınızda,en ufak bir ilham kırıntısı yoksa ne yapıyorsunuz efenim?  :anem

7
Uzun bir aradan sonra döndüm ve hikayeme devam etme kararı aldım. Yakın zamanda üçüncü bölüm yayında olur. Duyurusunu yapmak istedim. Önerilerinizi de bekliyorum bu arada. (hikaye konusunda ya da genel olarak yazma konusunda) :D

8
Teşekkür ederim. Kelime tekrarını daha sonra okuyunca farkettim ve düzelteceğim. Devamını düşünmeye başladım bile. Teşekkürler zaman ayırdığın için :)

9
Teşekkür ederim. :)
Evane'nin ruhsal durumunu 3. ya da 4. bölümde biraz daha göstereceğim. Bu bölüm heyecanı baskın bir bölüm olmaktan ziyade bir durum hikayesinin bir bölümü gibi oldu.

Zaman ayırdığın için teşekkür ederim. :)

10
Şuan okuduğum bir kitap yok ama okuduğum son üç kitap hakkında yorumlarımı yapmak istedim.

Üç kitapta Kerstin Gier'in Yakut Kırmızı, Safir Mavi ve Zümrüt Yeşili kitapları. İki zaman yolcusunun başından geçenleri anlatıyor.

Yakut Kırmızı serinin ilk kitabı. Oldukça akıcı bir üsluba sahip ve hikaye sizi çekiyor. 16 yaşındaki bir kızın bir günde hayatının tamamen tepetaklak olmasına neden olan gerçek ve bu gerçek yüzünden yaşadıklarını mükemmel anlatıyor.

Safir Mavi ikinci kitap. İşler daha da karışıyor ve kendini bir an olayın içine daha da girmiş hissediyorsunuz. Bu arada zaman yolcularımız aşkı da ilerliyor. Saint Germain Kontu ve amaçları hakkında bilinmeyenlerin akıbeti devam ederken, konsey 12'lerin çemberinin kapanmasını önlemeye çalışıyor.

Serinin son kitabı Zümrüt Yeşil de ise zaman yolcularından biri olan kızımız ailesi hakkındaki asıl gerçeği öğrenirken, ciddi bir ölümden dönüyor ve Saint Germain Kontu'nun reenkarnasyonu ile uğraşmak zorunda kalıyor.

Açıkçası benim en sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı. Nasıl bittiğini anlamadım bile. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. :)

11
Yeni bölümü biraz önce yazdım. Umarım beğenirsiniz.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
SONUN BAŞLANGICI

""Kendi Dünyasından Uzakta"

Evane o derin karanlıktan çıkıp, uzun denebilecek bir andan sonra gözlerini açabildiğinde kendini oldukça büyük, tam ortasında büyük, gümüşten ve zümrüt kaplamalarla işlenmiş bir tahtın bulunduğu salonda buldu. Tahtın iki yanında tanımadığı insanların taştan heykelleri neredeyse büyük, ahşap kapıya kadar uzanıyordu. Duvarların bazı bölümleri elmas ve yakut işlemeleriyle doluydu. Sütunlarsa oldukça kalın ve yine elmas işlemeliydi.

Buradaki hava oldukça yoğun bir gül kokusuyla sarmalanmıştı. Bir başka koku daha vardı ancak Evane ne olduğunu anlayamamıştı. Aslında özellikle çiçek kokularıyla arası gerçekten iyiydi ama galiba salonun güzelliği onun idrak yeteneğini alıp götürmüştü. O kokunun ne olduğunu anlamaya çalışırken hemen arkasından huzur dolu ve sevecen denebilecek bir erkek sesi duyuldu.

"Gül ve Portakal Çiçeği. Tanrıça'nın simgelerinden yalnızca ikisi." dedi ve aynı ses tonuyla eklerken bir yandan da kızı inceliyordu.

"Nigrum Stellam, Siyah Yıldız'a hoşgeldiniz, Evane."

Evane'nin dili tutulmuştu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Bu orta yaşlı, kel ve kısa boylu adam onun adını nereden biliyordu? Hem Siyah Yıldız da neresiydi? Adam, Evane'nin hislerini anlamış olacak ki yüzünde rahatlatıcı bir tebessümle tekrar konuşmaya başladı.

"Siyah Yıldız, Tanrıça'nın Evi'dir. Burada olduğun süre içinde rahat edeceğinden şüphen olmasın. Ben, Acrestus. Tanrıça'nın Baş Yardımcısıyım. Burada olacağın süre içinde elimden geldiği kadar sana her konuda yardım edeceğim. İhtiyacın olduğunda adımı söylemen yeterli." dedi.

Evane hala hiçbir şey söyleyemiyordu. Biraz sonra yürümeye, heybetli, gümüşten taş sütunların arasından geçerek, basamakları değerli taşlarla süslü merdivenden çıkmaya başladılar. Burası gerçekten büyüleyiciydi. Evane zamanla buranın atmosferine uyum sağlamış, içerideki kokuya bayılmıştı. Portakal Çiçeği ve Gülün birlikteliği muazzamdı. Biraz yürüdükten sonra adeta kapılarla bezeli bir koridora girdiler. Kapılar yine gümüşten ve değerli taşlarla süslü olmakla birlikte, her birinin üzerinde birer sedefli gibi görünen siyah yıldız vardı. Oldukça heybetli ve üzerinde belli belirsiz bir kadın figürünün olduğu bir sütunun önünde durunca Acrestus 'Solora!' diye seslendi.

Solora da kimdi? Evane gördükleri karşısında hiçbir şey söyleyemiyordu. Bir dakika bile geçmeden hemen önlerinde, beyaz, süt gibi bir tene sahip, yemyeşil gözlü, simsiyah saçlı bir kız belirerek ikisine de selam verdi. Acrestus tekrar konuşmaya başlarken, Evane küçük bir tebessüm ve baş selamıyla yedindi.

"Solora, bu Evane. Yarına dek onunla senin ilgilenmeni istiyorum." dedi ve Evane'ye dönerek;

"Solora, Tanrıça'nın kişisel yardımcısıdır. Senin bakımın ve yeme-içmenle yarına dek o ilgilenecek. Yine de yardımımı istersen ne yapacağını biliyorsun." dedi ve uzaklaşırken Evane'nin seslenmesiyle durdu.

"Yarına dek mi? Yarın ne olacak ki?" dedi endişeyle.

Acrestus'un yüzüne sıcak, anlayış dolu bir tebessüm yerleşti. Sakin bir ses tonuyla;
"Tanrıça seni kabul edecek." dedi ve oradan uzaklaştı.

Solora, Evane'yi odasına getirmiş, geceliğini giydirmiş ve yatırıp odadan sessizce çıkmıştı. Evane olanlara hala anlam veremiyordu ama bunu düşünemeyecek kadar da yorgun hissediyordu kendini. Gözleri yavaşça kapandı ve Evane sabaha kadar deliksiz sürecek olan uykuya, kendi dünyasından çok uzakta daldı,gitti.

12
Ben nedense hep kısa yazıyorum. Sanırım daha çok seviyorum kısa yazmayı. Yazmaya başladım ve ortaya bu çıktı. Devamını birkaç gün içinde yazmaya başlayacağım. Teşekkürler. :)

13
Tartışma Platformu / Ynt: Kendimi Nasıl Geliştirebilirim?
« : 15 Nisan 2014, 15:46:53 »
Herkes için değişir elbette ama benim için;   
Brandon Sanderson-Elantris
P.C Cast - Tanrıça Serisi
Kerstin Gier- Yakut Kırmızı,Zümrüt Yeşil ve Safir Mavi
Gena Showalter- Karanlığın Efendileri serisi
Şuan aklıma gelenler bunlar.

14
Teşekkür ederim. :) Evet, belkide sadece ben öyle hissediyorum. Uzun zaman yazmayınca hep böyle oluyor sanırım. Devamı gelecek. Şu an düşünme aşamasındayım. :-P  Bakalım neler olacak. :-D  Teşekkürler zaman ayırdığın için. ;-)

15
Selam Kayıp Rıhtım Ailesi. :)
Uzun zamandır bir takım sebeplerden ötürü hikaye yazamıyordum ve ne yalan söyleyeyim, biraz körelmişim. Bu tür bir hikaye yazmayı bir süredir düşünüyordum ama şuan fırsat bulabildim. İyi ya da kötü eleştirilerinizi ve gördüğünüz eksiklerimi söylerseniz mutlu olurum.

İyi okumalar... ;)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

SONUN BAŞLANGICI

"Her şey dua ile başlar."

"Kararını verdiğinde yalnızca dua et, kızım. Tanrıça seni duyacaktır."

Kendini Kussara'da bulduğu ilk an, büyükannesinin sesi kulaklarında çınlamıştı. Öleceği yıllardır belliydi çünkü hastaydı. Yıllardır kendini buna hazırlamaya çalışmış olsa da şuan kendini sudan çıkmış bir balık gibi hissediyordu Evane. Elasrian inancına göre, ölenler Kuassara denilen bir tür ahiret alanına gönderilir ve yeni bir hayata başlarlardı. Evane'nin büyükannesi, inançlarının ilk Kızılderili inançlarına benzediğini söylese de, onlarda ne bol bol dua edilirdi ne de özel ritüelleri vardı. Dua ettikleri iki zaman vardı ki bunlar da ergenlik çağına giriş ve ölümdü. Ne de olsa ikisi de hem bir başlangıç hem de birer sondu.

"Kararını verdiğinde dua et kızım." demişti büyükannesi ama o korkuyordu. Korkusunu atlatabilmek için etrafına göz atmaya başladı. Rahatlamaya çalışıyordu. Burası oldukça loş ve ürpertici bir mezarlığı andırıyordu. Etraf yanan meşaleler ile doluydu. Gökte ne bir bulut vardı ne de yıldız. Etraf sisliydi ve sis, gittikçe kendini artırıyor gibiydi. Ancak oldukça güzel kokuyordu. Tıpkı gül gibi...

Evane birden arkasından gelen yaşlı, cızırtılı bir sesle irkildi.
"Çok gençsin. Norian'a dua et, kızım. Kurtul buradan, dua et." diyordu.

Evane arkasını döndüğünde karşısındaki yaşlı, zayıf, kısa boylu ve gözlerinde ki ışık sönmeye yüz tutmuş olan yaşlı kadını, kendisine bakarken buldu. Garip olan şey, Evane bu kadından korkmamış aksine adeta kanı kaynamıştı. Yine de Evane hareket edemiyordu. Bedeni kaskatı kesilmiş, öylece kadının karşısında duruyordu. Yaşlı kadının cızırtılı sesi etrafı yeniden doldurana kadar ikisi de sükunetlerini korumuşlardı.

"Adın ne, kızım?" dedi yaşlı kadın.

Evane kısacık bir süre sessiz kalarak ve sonunda hafif kekeleyerek konuşmaya başladı.

"Evane Brown. Ben... Ben... Ben gerçekten korkuyorum."

Kadının yüzüne hafif, anlayış dolu bir tebessüm yayıldı.

"Korkma kızım. Henüz çok gençsin. Dua et. Norian'a dua et. Hala geç değil." dedi.

Evane, Norian'ın ne yada kim olduğunu hatırlamaya çalıştı. Bir süre sonra hafif, zor duyulur bir sesle;
"O, Tanrıça. Değil mi?" dedi.

Yaşlı kadının gülümsemesi, zayıf ve esmer yüzünde biraz daha genişledi.
"Evet kızım. O, Tanrıça." dedi.


Evane endişeliydi. Ne yapacağını ya da yapması gerektiğini bilmiyor, kestiremiyordu. Bugüne kadar ona doğru düzgün nasıl dua edebileceği gösterilmemişti. Ne demesi gerektiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Korkuyordu. Yaşlı kadın onun hislerini anlamış olacak ki birden söze başladı.

"İçinden ne geliyorsa, ne hissediyor ve ne hayal ediyorsan onu söyle. Tanrıça seni duyacaktır. Duanı edip buradan bir an önce kurtulmalısın. Eğer kurtulmazsan zamanla bana benzersin. Daha çok gençsin. Duanı et ve kurtul buradan." dedi.

Evane artık ağlamaya başlamıştı. Sitemle;
"Ne istediğimi bilmiyorum. Korkuyorum. Bugüne kadar kimse bana nasıl dua edileceğini göstermedi ve bundan nefret ediyorum!" dedi.

Yaşlı kadın yorgun ayaklarını sürükleyerek Evane'ye doğru yaklaştı ve tam önünde durup yüzünü ellerinin arasına alarak gözlerin sildi ve alnın sıcak, küçük bir öpücük kondurdu.

"Yalnızca gözlerini kapat ve her şeyin senin için güzel olmasını dile. Tanrıça sana yardım edecektir. Tanrıça yüreğinin sesini duyacaktır kızım. " dedi ve yavaşça, tekrar ayaklarını sürüyerek oradan uzaklaştı. Evane kendini daha iyi hissetse de yine de çekinceleri vardı. Etrafına son kez daha göz attıktan sonra gözlerini yavaşça kapattı ve cümleler kendiliğinden ağzından birer birer dökülmeye başladı.

"Norian, umarım beni duyarsın. Korkuyorum ve ne isteyeceğimi bilmiyorum. Boğuluyor gibi hissetsem de senin beni duyacağını ve bana yardım edebileceğini umuyorum. Biliyorum ki bu, her şeyin, bir sonun, yeni bir başlangıcı olacak. Yüreğimden geçenleri şuan idrak edemesem de senin onları hissedeceğinden eminim. Lütfen Tanrıça, lütfen bana yardım et!"

Sözlerinin bittiği anda, Evane başının döndüğünü ve ayaklarının yerden kesildiğini hissetti. Etrafındaki o boşluk, O'na ciddi bir baskı uyguluyordu. Kısacık bir an sonrasında her şey koyu bir karanlığa gömüldü...


Sayfa: [1] 2 3