Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - karayosun

Sayfa: [1]
1
Müzik / Ynt: Şu Anda Ne Dinliyorsunuz?
« : 18 Eylül 2014, 21:43:19 »
Cem Adrian - Kurtar Beni

2
Kurgu İskelesi / Ynt: Oğluma Mektup
« : 16 Eylül 2014, 15:15:51 »
Bu açıklamanızı okuyunca, "Haaaaaaaaaaaaaaaaaaa" şeklinde bir tepki verdim. Şimdi anladım, ve sanırım bu tespiti ancak bir kadın yapabilirdi :) Sahiden, erkeklerin testislerine yumurtalık diyip durmaları sonucu beynim resmen alışıvermiş. Düzeltiyorum an itibariyle. Anca anlayabildim, afedersiniz. :D Pek güldüm de doğrusu, nasıl düşünememişim bunu diye.

Affedilecek bir şey yok. Lütfen böyle bir kullanımı kabul etmiyorum, bizim işimiz bu okuyup size hatalarınızı münasip bir dille anlatmak. "Sahiden, erkeklerin testislerine yumurtalık diyip durmaları sonucu beynim resmen alışıvermiş."  demişsiniz ben bir erkeğin hiç testisine yumurtalık dediğini duymadım, aslında bir erkeğin hiç testislerinden bahsettiğini duymadım :-[ , bu ayrı konu... Ve sonunda doğru yapabildiğim bir alıntıyla karşınızdayım efendim :).

3
Kurgu İskelesi / Ynt: Oğluma Mektup
« : 13 Eylül 2014, 22:51:31 »

"Merhaba karayosun.

Hikayede yalnızca bir kişi olduğu düşünülürse bence kişilerin karışması biraz zor olmaz mı sizce de :P Şaka yapıyorum, kızmayın lütfen.

"En baştan beri babanın gözünden yazılırken aniden baba kendi yumurtalıklarından bahsetmiş sanki " demişsiniz. Evet, baba kendi gözünden anlatıyor, sonra kendi gözünden yumurtalıklarından bahsediyor. Kişilerin karıştığını söyleyip ardından bunu söylemeniz biraz kafamı karıştırdı doğrusu. Ancak isterseniz şöyle netleştireyim; babaya hastaneden mektup geliyor, mektupta kısır olduğu yazıyor. Kısacası orada bahsedilen şey bu. Belki bir iki ufak değişiklik yapabilirim bunun için, ancak buna gerek olmadığı düşüncesindeydim aslında :)

Teşekkür ederim, güzel kalın efendim."

Babanin yani bir erkeğin yumurtalıkları olması sizce de garip değil mi? Benim bildiğim üzere erkekler de üreme sisteminde ki üreme hücrelerini testis üretiyor. Yani bu konuda kafam karıştı yoksa başka herhangi bir şey değil saygıdeğer yazar. Ve sizden alıntıyı bir kez daha yapamayarak sergilediğim bu cahillikle karışık beceriksizlikten dolayı tekrar özür diliyorum.

4
Kurgu İskelesi / Ynt: Güven
« : 01 Eylül 2014, 21:04:26 »
Korku yüklü son kısmı anlayabilmek ve iyice sindirebilmek adına üç kere okuduğumu itiraf ediyorum :=). Yaptığınız bu kısacık kelime kombinasyonlarıyla oluşan yazıdan, tarz sahibi ve yetenekli olduğunuzu anlamanın zor olmadığını belirtmek istiyorum. Şahsen bu kısacık yazının daha uzun olmasını isterdim. Bir kitabın ortadan açılan herhangi sayfası gibi kesik olmuş ve merak uyandırmış. Yani bence benim burada okuduğum yazı bir gerilim romanının arka kapağında ki tanıtım yazısı niteliğinde. Başı ve devamı olmasını beklerdim  :) .

5
Kurgu İskelesi / Ynt: Oğluma Mektup
« : 01 Eylül 2014, 20:44:26 »
"Annen hakkında o kadar konuştum ki, kağıdımda başka şeylere hiç yer kalmamış oğlum. Biraz da annenle -ve seninle- ilgileneyim. Söylemiştim ya, başlarda muazzam acılar çekiyordu, neyse ki saatlerdir çıtı çıkmıyor. Ama sana bir şey diyeyim mi? Kadıncağızın buna çok ihtiyacı vardı güzel oğlum, sana çok ihtiyacı vardı. Geçen haftalarda doktorumdan muayenemin sonuçları geldi. Yumurtalıklarımda doğuştan beri var olan bir hastalık sonucu kısır olduğum, asla bir evlat sahibi olamayacağım yazıyordu."

Öncelikle alıntıyı düzgün yapamadığım için üzgünüm, nasıl yapılacağını bilmiyordum.. Yukarıda kendimce alıntı yaptığım kısımda kişiler karışmış galiba. En baştan beri babanın gözünden yazılırken aniden baba kendi yumurtalıklarından bahsetmiş sanki :D. Ya da senin yapmak istediğini ben anlayamadım :/.

6
Düşler Limanı / Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
« : 31 Ağustos 2014, 18:49:21 »
   ..Ve geriye doğru belki de son kez baktığında gördüğü görüntüyü aklına kazımak için elinden geleni yaptı.
   Babasına yaparken yardım ettiği küçük tahta kulübe her an çökecekmiş gibi gözüküyordu. Sanki yıllardır her bir odun parçasına yüklenen anlar, saniyeler ve günler artık onlara ağır gelmeye başlamış onlarda yavaştan boynunu büküp bir rüzgarın-ölüm meleğinin- gelip onu almasını bekler gibiydi. Kapı sonuna kadar açıktı içeride kardeşi ve kendisinin büyütüldüğü beşiği gördü bir bacağı kırıktı. Gözlerine ilerlemek isteyen damlalara geçiş izni vermese de damlaların kalbinin üstüne yağmur yağdırmasından kendini alıkoyamadı. Az öne üzerinden geçmiş olduğu ve hala ayak izlerinin taze olduğu yaz kış çamurlu olan evlerinin yoluna baktı. O bile daha hüzünlüydü bugün, daha bir koyuydu kahverengisi ama hala eski içtenliğini koruyordu. Sanki siz gelin ben yine sizin için parlayacağım, s,z gelin üzerimde yeni çamurdan kentler yapın bu sefer bozulmayacak diyordu.
   Gözlerini her sabah gökyüzüne doğru bakarken selamlaştığı dağlara çevirdi. O dağlar o kadar büyük gelirdi ki, çocukken onlara ulaşılmaz sanıyordu... Hala daha içten içe inanıyordu o dağların ailesini ve kendisini koruduğuna ama bugün o dağlar daha görkemliydi. Veda ediyorlardı ama bükmüyorlardı başlarını, hala dimdik ayakta hatıralarını  koruyacaklarını fısıldıyorlardı gönderdikleri rüzgara yükledikleri uğultularda. Yavaştan  aşağı kaydırdığı bakışları yeşilin güzelliğine takıldı. Yeşil rengini oldu olası severdi ama bugün yeşile bile kanı ısınmadı, o bile veda ediyordu sessizden. Ağaçlar kuşlarına 'Sus!' demiş, etrafı derin bir sessizliğe gömmüş. Aklına gizli ağaç kovuk geldi. Kim bilir bir daha ne zaman oraya girip saatlerce düşünecek, hayal kuracak hatta ağlayacaktı. Her zaman kaçış yeri olan kovu artık ona uzak olacaktı. Bir kez daha kalbine ufaktan bir çizik atıldı ve hafiften kan sızdı.
   Derenin hakkını yiyemezdi onu da çok severdi. her sabah yüzerdi yazın, kış aylarındaysa buz tutardı bu güzel göl. Babasıyla çok kez yaptığı buzun üzerinde yürüme yarışları aklına esti.  Balık tutarlardı sık sık. Evin hemen arka tarafındaki gürgen ağacından yapılan oklar en iyisiydi.
   Bir kez daha derin bir iç çekti Ömer. İçinden kendiyle konuştu "İşte senin hayatın burasıydı oğlum! Bu ağaçlar senin yuvanın koruyucu duvarları, bu dağlardı senin çatın. Dereydi sen eskimeyen oyuncağın, kıvrımlı bir kız gibiydi. Küçükken su perileri olduğunu sandığın zamanı  hatırlıyor musun? Onları bulmak için karşı ki köyden buraya yankı yapan sabah ezanıyla çıkar beklerdin. Artık söylenecek tek şey var Ömer... Elveda..". Gözlerinden aşağı süzülen bir damlayı silemedi. Silmek istemedi. O damladaydı şu zamana kadar evi olan bu cennet. O damlayı asla da silemedi, her aklına geldiğinde cenneti o bir damla akmaya hazırdı sağ gözünde. Bacağına sarılan altı yaşındaki kız kardeşini kucağına aldı ve yüzünü onun boyun kavisine gömdü içeriden kopup gelen hıçkırığıyla beraber. 

Sayfa: [1]