Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - LegalMc

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 69
16
Sinema / Ynt: 2015 Oscar Hakkında Düşünceleriniz?
« : 22 Şubat 2015, 20:55:11 »
İlk mesajdaki listeyi direk yapıştırıyorum alta, favorilerim kırmızıyla işaretli. 3 yanlış 1 doğruyu götürmüyorsa emin olmadıklarımı da sallayacağım.

Spoiler: Göster

En İyi Film:
Keskin Nişancı
Birdman
Çocukluk
Büyük Budapeşte Oteli
The Imitation Game
Özgürlük Yürüyüşü
Her Şeyin Teorisi
Whiplash

En İyi Yönetmen:
Alejandro Gonzalez Innaritu – Birdman
Richard Linklater – Çocukluk
Bennett Miller, Foxcatcher
Wes Anderson – Büyük Budapeşte Oteli
Morten Tyldum, The Imitation Game

En İyi Erkek Oyuncu:
Steve Carell – Foxcatcher
Bradley Cooper, Keskin Nişancı
Benedict Cumberbatch – The Imitation Game
Michael Keaton – Birdman
Eddie Redmayne - Her Şeyin Teorisi

En İyi Kadın Oyuncu:
Marion Cotillard, İki Gün ve Bir Gece
Felicity Jones – Her Şeyin Teorisi
Julianne Moore – Still Alice
Rosamund Pike – Kayıp Kız
Reese Witherspoon – Yaban

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu:
Patricia Arquette – Çocukluk
Keira Knightley – The Imitation Game
Emma Stone – Birdman
Meryl Streep – Sihirli Orman
Laura Dern– Yaban

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu:
Robert Duvall – Yargıç
Ethan Hawke – Çocukluk
Edward Norton – Birdman
Mark Ruffalo – Foxcatcher
J.K. Simmons – Whiplash

En İyi Animasyon:
6 Süper Kahraman
Hayat Kitabı
Kutu Cüceleri: Yaratıklar Aramızda
Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2
The Tale of Princess Kaguya

En İyi Kurgu:
Keskin Nişancı
Çocukluk
Büyük Budapeşte Oteli
The Imitation Game
Whiplash

En İyi Görüntü Yönetimi:
Birdman
Büyük Budapeşte Oteli
Ida
Mr. Turner
Unbroken

Yabancı Dildeki En İyi Film:
Ida
Leviathan
Tangerines
Timbuktu
Wild Tales

En İyi Uyarlama Senaryo:
Keskin Nişancı
The Imitation Game
Inherent Vice
Her Şeyin Teorisi
Whiplash

En İyi Özgün Senaryo:
Birdman
Çocukluk
Foxcatcher
Büyük Budapeşte Oteli
Gece Vurgunu

En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı:
Foxcatcher
Büyük Budapeşte Oteli
Galaksinin Koruyucuları

En İyi Şarkı:
Lego Filmi (Everything Is Awesome)
Özgürlük Yürüyüşü (Glory)
Beyond The Lights (Grateful)
Glen Campbell: I'll Be Me  (I'm Not Gonna Miss You)
Begin Again  (Lost Stars)

En İyi Soundtrack:
Büyük Budapeşte Oteli
The Imitation Game
Yıldızlararası
Mr. Turner
The Theory of Everything

En İyi Yapım Tasarımı:
Büyük Budapeşte Oteli
The Imitation Game
Yıldızlararası
Sihirli Orman
Mr. Turner

En İyi Kostüm Tasarımı:
Büyük Budapeşte Oteli
Inherent Vice
Sihirli Orman
Malefiz
Mr. Turner

En İyi Ses Kurgusu:
Keskin Nişancı
Birdman
The Hobbit: Beş Ordunun Savaşı
Yıldızlararası
Boğun Eğmez

En İyi Ses Miksajı:
Keskin Nişancı
Birdman
Yıldızlararası
Boğun Eğmez
Whiplash

En İyi Görsel Efekt:
Captain America: The Winter Soldier
Dawn of the Planet of the Apes
Guardians of the Galaxy
Interstellar
X-Men: Days of Future Past



17
Sinema / Ynt: Enigma (The Imitation Game - 2014)
« : 22 Şubat 2015, 20:34:18 »
Güncelliğini yitirmeyecek, yıllarca kendini izlettirecek bir film, çok da başarılı bir biyografi. Alan Turing'in yaşadığı dönemi ve kendisini oldukça iyi yansıtmış. Ödül konusunda rakiplerinden geri kalacaktır ama kalıcılık konusunda diğerlerinden çok daha önde bana kalırsa.

Bilgisayara, matematiğe ilgisi olan ya da iyi bir biyografi izlemek isteyenlere önerimdir.

18
Sinema / Ynt: Whiplash (2014)
« : 14 Şubat 2015, 10:38:49 »
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kesin alacak filmdir. J.K. Simmons adeta rolü parçalamış. Ama En İyi Film'i alabileceğini düşünmüyorum. Diğer filmlerden aşağı kaldığı için değil de, bilmiyorum, Boyhood'a verecekler gibi geliyor. Öyle olursa akademinin "emeğe saygı +rep" ya da "oo amerika falan +rep" mantalitesi beni baya üzer.

Bu arada bu filmi seven Inside Llewyn Davis'i de sevdi, izlemeyen varsa izlesin.

19
Oyunlar / Ynt: Steam ve Diğer Platformlar - Son Haberler!
« : 18 Aralık 2014, 19:25:09 »
Sanırım bugün, 35 dakika sonra kış indirimleri başlayacak.

20
Filmler / Ynt: Hobbit Haberleri!
« : 16 Aralık 2014, 22:43:07 »
Tartışmak isterdim, ama fanatik olduğunuzu ve hiçbir şeyin fikrinizi değiştirmeyeceğini söylemişsiniz. Umarım bir gün bu faşizanlığınızı sona erdirecek bir eserle karşılaşırsınız. Daha büyük dertlerinizin olmadığı bir yaşam dilerim.

21
Filmler / Ynt: Hobbit Haberleri!
« : 16 Aralık 2014, 19:55:55 »
Şöyle mükemmel bir video/klip yayınlamışlar. Yeri gelince aldık duvardan duvara fırlattık Peter Jackson'ı ama Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serileri iyisiyle kötüsüyle her zaman aklımızda kalacak. Yalnız bunun için bile sevebiliriz PJ'i.

22
Diğer Bilimkurgu Eserleri / Ynt: Cam Kule - Robert Silverberg
« : 09 Aralık 2014, 14:32:42 »
Henüz kitabın yarısındayım ama:

Yüce Silverberg'e şükürler olsun.

O kadar doğal, o kadar rahat yazıyor ki hayran olmamak elde değil. Bilimkurgu yazarken sadece bilimkurgu anlatmıyor, insanlık her zaman ön planda anlattıklarında. Yanlışlarımız ve hırslarımız sayfalardan yükselip "Şimdi diğer yanağını çevir" diyor sürekli. Cam Kule de aynı bu ritimde, Silverberg yine bize bir şeyler göstermeye çalışıyor. "Neden?" diye sorgulatıyor kitap sürekli, içeriden içeriden öldürüyor bizi.

Daha çok Silverberg okumak istiyorum, belki oralarda bir yerde İçeriden Ölmek'ten daha güzel bir kitabı vardır diye. Geri kalan kitapları da bir ana önce çevrilmeli ve Türk okuru arasında daha yaygınlaşmalı.

23
Kapağıyla, konusuyla ve aldığı övgülerle harika görünüyor kitap. Büyük ihtimalle fuardan aldığım diğer kitapların önüne koyup okuyacağım bir eser olacak. Eski okuma alışkanlığımı Silverberg ve bilimkurguyla geri getirmeye çalıştığım bu günlerde ilaç gibi gelecektir diye tahmin ediyorum.

24
Cem yayınevi gerçekten takdire şayan bir iş yaparak Stanislaw LEM kitaplarını basmaya devam ediyor.
Tamam çok güzel de, bu kapak nedir Allah aşkına! :blink

Orjinali de böyle midir hiç bilmiyorum ama insanın azcık merakı varsa da bu kapağı görünce kayboluyor hani! :P

Spoiler: Göster


Keşke atmasaydınız bunu. Artık eskisine göre daha hüzünlü bir insanım.

25

Gaiman'ın yazmış olduğu çoğu romanı okudum. Tarzına ve anlatım stiline alışkın olduğumu söyleyebilirim. Fakat Anansi Çocukları'nda Gaiman'ın o bilindik stilinden uzak bir hava vardı. Eğlenceli ve okurken yer yer tebessüm ettiren bir kitaptı.


Gaiman'ın stiline düşündüğünüz kadar alışık değilsiniz gibi görünüyor bana. Çünkü Amerikan Tanrıları dışındaki neredeyse bütün kitaplarında/öykülerinde mizahi yönüyle ve eğlenceli anlatımıyla öne çıkar Gaiman. Amerikan Tanrıları ise diğer hepsinden farklı olarak daha ciddi bir dille, daha ciddi bir roman olarak yazılmıştır.

Ayrıca, Amerikan Tanrıları ve Anansi Çocukları bir seriye ait değiller. Anansi, sadece diğer kitapta geçen bir Tanrı'ydı. Tek bağlantıları bu.

26
Filmler / Ynt: Hobbit Haberleri!
« : 26 Ekim 2014, 16:56:27 »
Bunu ; http://www.youtube.com/watch?v=qOw44VFNk8Y&feature=youtu.be

İzleyen var mı? Koskoca külliyatı ne hale getirdiler. Garipsedim.

İnanılmaz hoşuma gitti. Koskoca külliyat değişik bir hale gelmemiş bence, hatta bunlar daha fazla yapılmalı. Özellikle "saf reklam" değil de kamu spotu-reklam karışımı olmasını çok beğendim.

27
Oyunlar / Ynt: Steam ve Diğer Platformlar - Son Haberler!
« : 25 Ekim 2014, 14:20:52 »
Steam'in - genellikle AAA oyunlarda - gösterip de vermediği fiyatlar hakkında hala imza atmayan varsa, lütfen; imza atın.

İmzalar beklemediğim kadar hızlı atılıyor. Ben attıktan sonraki 15 dakikada yaklaşık 600 imza atılmış, 10.000 hedefini bugün yarın bulacak gibi. Açıkçası bu change.org işleri ne kadar başarıya ulaşıyor bilmiyorum, ama denemekten zarar gelmez. Zaten en fazla 1 dakikanızı alır imza, Nurettin Tan zaten açıklamada her şeyi güzelce anlatmış, onu da okumanızı öneririm. Türkiye'deki oyuncu topluluğuna biraz rahat nefes aldırmak için lütfen imza atın.

Not: Bunları yazarken 200 kişi daha imza atmış.

28
5. kitap Ölüm Maskeleri (Death Mask) 15 Ağustos'ta çıkıyormuş. Artık seriyi yakalamamıza sadece 10 (on) kitap kalacağı için sevinç gözyaşları sel oldu aktı.


29
Bitmeyen Hikayeler / Ynt: NES 6.0 - Oyun Sayfası
« : 11 Temmuz 2014, 18:46:21 »
Soğuk bir yaz gecesi, Vahnis balkonunda oturmuş denizden esen ılık rüzgarlarla serinlemeye çalışıyordu. Polma yanında oturuyordu ve bir şeyler anlatıyordu, Vahnis ise sürekli kafa sallayıp dinliyormuş gibi yapıyordu. İçkiyi yine fazla kaçırdığı için eşi ne kadar önemli meselelerden bahsederse bahsetsin dediklerini anlayacak kadar kafasının parçaları bir araya gelmiyordu. Karnında bir gaz sıkışması hissedince uzunca ve güçlü bir şekilde geğirdi, ama bu bile kadını susturamamıştı. Başının dönmeye başladığını hissedince kalktı ve balkonun trabzanlarına yaslanıp şehrinden yükselen ışıkları inceledi. İç kabilelerin ateşlerinin etrafında hareket eden küçük siluetleri az çok seçebiliyordu. Deniz havası Vahnis’i biraz daha kendine getirmişti. Polma tam konuşmayı bırakıp Vahnis’in yanına gelip koluna girmişti ki uzaklardan kaşif borusunun tiz sesi duyuldu. Ellerinde meşalelerle otuz, belki kırk adam şehir merkezine doğru yürümeye başladı. Vahnis geldiklerini görünce gülümsedi ve uzunca bir süre gerindi. Neler bulduklarını çok merak ediyordu, sonunda gelebilmişlerdi.

Eşine hızlı bir öpücük kondurduktan sonra hızlı adımlarla Kabul Salonu’na indi. Kaşiflerden önce oğlu Klaark’ın salona gelmiş olduğunu ve masada tek başına oturmakta olduğunu gördü. Klaark da babasını görünce ayağa kalktı ve kısaca sarıldılar. Vahnis oğlunu dört gündür göremiyordu, ne yaptığı hakkında da hiçbir fikri yoktu ama o artık bir yetişkindi ve yapacaklarını önceden haber vermek zorunda değildi.

“Ortalarda yoktun kaç gündür. Başını belaya sokmamışsındır umarım. Biliyorsun babalar kızları hakkında pek bir hassas. Anlarsın ya.” dedi ve göz kırptı. Klaark da gülerek karşılık verdi.

“Şimdilik suçsuzum denebilir.” dedi oğlu.

Tam Vahnis tekrar konuşmaya başlayacaktı ki gönderilen kaşiflerin lideri odaya girdi. Vahnis adamı kucakladı. “Umarım güzel haberler getirmişsindir.” Dedi tehditkar bir bakışla. “Diğer türlüsü pek hoşuma gitmez. Anlarsın ya.”

Kaşif başıyla sertçe onayladı ve makine gibi görevdeyken gördükleri her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı. Daha fazla geyik, daha fazla demir, biraz da taş bulunmuştu. Onlardan daha önemlisi de attı. Daha askerlik eğitimlerine başlamamışlardı ama at süvari yetiştirmek için lazımdı, süvari ise kendi dünyalarından hatırladığı kadarıyla bir çok savaşın kilit noktasıydı.

“At murattır.” diye sesli düşündü. Kaşif onu da başıyla onayladı. Sonra da dokunduğu şeyleri boyayan bitkiden bahsetti. Vahnis’in hoşuna gitmişti, böylece daha renkli zırhlar, daha renkli silahlar, daha renkli yapılar yapabilirlerdi. At kadar acil ihtiyaç olan bir kaynak değildi, ama eninde sonunda elde etmek isteyeceği bir kaynaktı.

Adamı alnından öptü. “Ulu Tora formunuzu korusun. Beni mutlu ettiğiniz için mutlu olmayı da hak ettiniz. Bütün ekibini alıp sofraya geçin. Yeterince geyik etimiz var, sayenizde daha da çok olacak.”

Adamlarını yemekle baş başa bıraktıktan sonra girişini ve çıkışını kimsenin bilmediği, hatta görevi olmayan kimsenin varlığından haberi bile olmadığı bir odaya gitti. Odaya girmeden birkaç saat önce duvardan iki tuğla çıkartılıp içeri hava girmesi sağlanıyordu. Duvarlarda iki tane meşale vardı ve tek ışık kaynağı oydu. İçeri girdiğinde dört kişinin kendisini beklediğini gördü. Çok dikkat çekecek kadar iyi giyimli ya da kötü giyimli değillerdi. Halktan normal insanlar olarak görünüyorlardı. Hepsi hangi kabilelerde görevliyse onun rengini giymişti.

“Hatırlatın da bu odanın bir tuğlasını daha çıkartalım yoksa bu sıcakta entrika çevirmeyi bırakın geyik çevirme oluruz. Anlarsınız ya.” Casusların hepsi olabilecek en ciddi şekilde güldü. “Sorun çıkaran var mı, anlatın.”

Doğudaki Komsh kabilesindeki casus öne çıktı. Sakince anlatmaya başladı. “Son yapılan keşif çalışmalarında yer alamadıkları için alınmış durumdalar. Görev vermenizi umuyorlar. Reisin torunu oldu, kabile içi bir yemek vermeyi düşünüyor.”

Sonra kuzeydeki Poloja’nın casusu konuşmaya başladı. “Aynı şeyler Poloja için de geçerli. Görev bekliyorlar. Sadakatleri sarsılmış değil.”

Odanın desturu hızlı ve sade konuşmaktı. Herkesten gizli toplantı ne kadar çabuk biterse o kadar az dikkat çekerdi. Batı ve güney kabilelerinden sorun yaratacak herhangi bir haber gelmemesi Vahnis’i sevindirdi. Kabilelerin en azından yarısının sorgulamaksızın kendisine güvenmesi gerekiyordu. Daha yeni kurulmuş sayılırlardı o yüzden henüz korkulacak bir şey yoktu. Her toplantı bitiminde yaptıkları gibi casuslar teker teker asli görevlerini hiçbir koşul altında açık etmeyeceklerine Ulu Tora üzerine yemin ettiler, Vahnis hepsine teker teker teşekkür etti ve odadan çıktı. Tekrar kabul salonuna indiğinde oğlunun da kaşiflerle birlikte yemek yediğini gördü. Eliyle yanına çağırdı.

“Yarın Komsh’a gidiyorsun. Reisi benim adıma torunu için tebrik et, doğumu şereflendirmek için orada bulunduğunu söyle. Seni güzel karşılayacaklardır. Sonuçta benim oğlumsun.” Klaark soru sormadan görevi kabul etti. Kendi dünyalarında da bu tarz olayları çokça yaparlardı. Ama o zaman 14 kişi oldukları için daha önemsiz geliyordu göze. Şimdi ise Lider Vahnis size tek ve biricik oğlunu gönderiyorsa kendinizi önemli hissetmelisiniz demekti.

Odasına döndüğünde Polma’yı yatakta uyumak üzere buldu. Üstünü çıkartıp yanına yattı ve boynuna bir öpücük kondurdu. “Sabah hazırlan, birkaç günlüğüne Poloja’ya gidiyoruz. Bakalım baban ne yapıyormuş ve bizi ne kadar iyi ağırlayabilirmiş. Konsey bizsiz birkaç gün idare edebilir.” Duydukları Polma’nın hoşuna gitmişti. Yatakta yavaşça dönüp kocasına baktı.

“Ne fark ettim biliyor musun? Aslında o kadar da uyumak istemiyormuşum."

Spoiler: Göster
Hamleler:

Sınır Genişletme x3: -6 Altın, -6 Kültür
Maden x1: -4 Üretim
Tarla x1: -4 Üretim

Toplam: -8 Üretim, -6 Altın, -6 Kültür


30
Bitmeyen Hikayeler / Ynt: NES 6.0 - Oyun Sayfası
« : 04 Temmuz 2014, 04:22:35 »
Vahnis kalın deriden yapılmış yorganının altında, kendisinden başka iki sıcak vücutla uyandı. Gözleri odasına giren ışığa iyice alışınca sağ yanındakinin bir senedir birlikte olduğu yeni kadını olduğunu gördü. Gerçek kadını ve 13 çocuğu kendi dünyalarında kalmışlardı, en azından öyle umuyordu Vahnis. İlk uyandıkları gün herkesi teker teker incelemiş ve sorgulamıştı, altıncı oğlu Klaark dışında ailesinden kimseyi bulamamıştı. Başka bir dünyada ailesinin hayatta olduğu fikri içini rahatlatıyordu Vahnis’in, ama rahatlaması gereken başka yerleri de vardı ve bu yüzden yeni bir kadın bulmak zorunda kalmıştı. Emrindeki her kabileye haber salmış, kendisine birer kadın sundurtmuştu. Poloja kabilesinin reisinin kızı Jaheria’yı kendisine layık bulmuştu ve hiç görkemli olmayan küçük bir törenle evlenmişlerdi.

Sol yanına baktığında başka bir kadının yattığını gördü. Tabii kı o da kızıl saçlıydı, bütün Waalkia vatandaşları gibi. Ama yüzüne dikkatlice incelediğinde tanımadığını fark etti. Bir önceki gece içkiyi fazla kaçırdığını yerdeki kadehlerden ve yatağındaki +1’den anlayabiliyordu. Yorganın altından çırılçıplak bir şekilde çıktı, herhangi bir şey giyme gereği bile duymadan yerden bir kadehi kaldırıp kendisine içki doldurdu. Balkona çıkıp şehrini izlemeye başladı. Evi bütün şehirden yüksekteydi, bu da ona iyi bir gözlem şansı sunuyordu. Kabileler kendilerine emir verildiği gibi yerleşmelilerdi, ne daha geniş, ne daha sıkışık. Balkondan baktığında her şeyin yolunda olduğunu gördü. Tarlada çalışması için görevlendirdiği kişiler tarlada çalışıyorlardı. İyi yapıyorlardı.

Kuş tüylerinden yapılma açık renkli tuniğini giyip odasından çıktı. Güneşin konumuna bakılırsa biraz geç kalkmıştı, çoktan Kabul Odası’nın önünde birkaç kişi birikmiş olmalıydı. Üç günde bir kabile reislerini ve  ricacıları istişareye kabul ediyordu. Bugün de o günlerden biriydi.

Odaya girdiğinde kabile reislerinin eksiksiz bir şekilde odada bulunduğunu ve elinde içkilerle hararetli bir şekilde bir şeyler tartıştıklarını gördü. Vahnis’in içeri girdiğini görünce hepsi önce durakladı, sonra kadehlerini haykırarak yukarı kaldırıp liderlerini selamladılar. Vahnis yan yana dizilmiş bütün reislerinin ayağının dibine tükürdükten sonra  makamına geçti. Oturduğu şeye taht denemezdi, gereksiz harcamalar yapmadan etrafta buldukları birkaç kurumaya yüz tutmuş ağaçtan küçük ve rahatsız bir koltuk yapmışlardı. Koltuk yer hizasındaydı, karşısına gelenlerle aynı seviyede konuşuyordu. Vahnis halk arasında uçurum olsun istemiyordu, kabile reislerine de, çiftçiye de, madenciye de eşit davranmaya çalışıyordu.

“Hadi, bir an önce bitirelim şu işi.” dedi Vahnis ve en kuzeydeki kabile olan Poloja’nın reisi öne çıktı.

“Dediğin gibi ufak bir kaşif grubunu yakındaki kaynakları araştırmaya göndermiştim. Sonunda geri geldiler, işe yarar bir şeyler var. Bunu görmek istersin.” deyip elindeki rulo halindeki kağıdı fırlattı. Vahnis ruloyu havada yakalayıp yanındaki masaya bıraktı. Doğudan, batıdan ve güneyden sorumlu kabilelerin reisleri de gelip raporlarını sundular. En dışta kalan dört kabile şehrin savunmasından ve keşif işlerinden sorumluyken, içerideki dört kabile üretimle uğraşıyordu. İş planlaması şehrin temellerine atılan tükürükler henüz kurumadan yapılmıştı. Şimdiye kadar bir sorun çıkmamıştı.

Vahnis yakınlardaki kaynakları inceledi. Gür, kızıl sakalını sıvazlayarak biraz düşündü. Doğru seçimi yapmak önemliydi. Poloja reisini çağırdı.

“Yukarıda bulduklarınız kayda değer şeyler. Onları istiyorum. Ne yapacağını biliyorsun, her şeyi açıklamama gerek yok. Ama güvenlik önemli, oraya gidin be Waalkia topraklarına dahil olduğundan emin olun.”

Batı ve Güney koruyucuları Merken ve Heppia kabilelerinin reislerini de çağırdı. “Artık nasıl bir bok çukurunda olduğumuzu öğrenmemiz gerek. Birlikte çalışacaksınız. En hızlı, en hafif adamlarınızla küçük iki kaşif grup oluşturun ve,” şehrin haritasını açarak eliyle rotayı gösterdi, “şuralarda kemirilecek butlar, harcanacak altınlar, yatılacak kadınlar, kısa kesmek gerekirse işimize yarayacak ne varsa bulmalarını istiyorum.”

Doğu koruyucusu Komsh reisi de yanına geldi. Vahnis’in ona verecek görevi kalmamıştı şimdilik. “Siz de denizden gelen bir tehlike olmadığına emin olun. Fazla işeyip de balıkları kaçırmayın. Çok fazla işiyorsunuz.” dedi gülerek.

Sonra ayağa kalktı, kollarını onları kucaklamak istercesine açtı. “Büyüyeceğiz beyler. Büyüyeceğiz, çoğalacağız, gerekirse çoğaltacağız. Anlarsınız ya.” bardağındaki içkisini tek dikişte bitirdi. “O kadar büyüyeceğiz ki, Güneş’in doğuşunu da ilk biz göreceğiz, Güneş’in batışını da. Hatta gerekirse, Güneş’i de çoğaltacağız. Anlarsınız ya!” Bunları söylerken boştaki eliyle havayı yumrukluyordu. Bir anda kabul salonu savaş meydanına döndü. Herkes gülerek, naralar atarak içkilerini dikmeye başladı.

Spoiler: Göster
Hamleler:
Sınır Genişletme x2: -4 Altın, -4 Kültür
Dünya Keşfi x2: -4 Altın, -4 Üretim
Nüfus Arttırma x1: -4 Yemek, -2 Üretim

Toplam:-8 Altın, -6 Üretim, -4 Kültür, -4 Yemek

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 69