Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - vampireLLa

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 56
46
Eğlence & Mizah / Ynt: bir vampir'den çizimler =)
« : 04 Ağustos 2009, 22:43:47 »
teşekkür ederim =)

47
Düşler Limanı / Ynt: Gerçek...
« : 04 Ağustos 2009, 22:19:12 »
teşekkür ederim =)

48
Düşler Limanı / Ynt: Gerçek...
« : 04 Ağustos 2009, 21:44:47 »
eh işte herkese koymuyor =) o kdr duygusuz olan yada olduğunu göstermeye calısanlar oluyo =) .. kısaca hayat işte

49
Müzik / Ynt: Anathema!
« : 04 Ağustos 2009, 19:37:38 »
one last goodbye (akustik versiyonu) ve lost control. . . eskiye dönüşü , rahatlamamı sağlayan 2 sarkı

50
Düşler Limanı / Gerçek...
« : 04 Ağustos 2009, 18:26:26 »
Gerçekten sevmiştim
Daha tanımadan
Hani bazen sıcak sütün buğusu
Bazen sigaramın dumanı gibi
Sahiplenmiştim nefesini
Neden?
Neden anlamıyorsun?
Biz seninle bilmediğimiz
Daha önce hiç kimseden duymadığımız
Bir dilde konuşuyorduk
Masallar gibiydi,
Evet öyleydi abartmıyorum
Sahiplen beni...

Tertemiz bir yalandın en çok, hani sana yazdığım onca alın yazısını bir kenara itecek kadar haklı, evet benden giderken, içimizdeki birşeyleri tüketirken, bedenimde temizledin kendini, kirini bende bıraktın, bırak kirlendiğimle kalayım, tertemiz bir bedene konmuş küçük bir ben kadar masum yapışayım en yumuşak iklimlerine, ben seninle kırılmış bir şeyleri bütünlemeye çalışıyorum kendi içimde.

Farkında mısın, seninle çaba verirken nelerimi kaybettiğimin? Hayat bembeyaz bir muamma öyle mi? Bu kadar kolay mı bir şeyleri yerine oturtmak, seni severken neredeydin, ulan. Kimsenin bilmediği bir dil yok, masal yok, yumuşak iklimlerim yok artık yok, yok ,yok!

Beni bulmak istiyorsan getto sokaklarda ara, herhangi bir kaldırımın kenarında, çokça dokunulmuş, okunmuş gazete parçalarına sarılarak ağlıyor bulursun belki, belki sokak kedileriyle bir şeyler paylaşmak istiyorumdur, bir parça ekmek ya da bir tutam sevgi. Bu kimsesizlik ürkütür oldu beni, sensizlik değil... Sokak kedileryle bir Beyoğlu akşamı balık istifi o kalabalıkta açtığım kucağıma ilk kim düşerse sahiplenirim belki, ama seni değil. Sen benim ölen bedenime bir ben değil, bir çamur damlası olup düşemezsin bile artık. Hayat yıkar, hazırlar, hayat gömer bile beni. Ama sen değil!...
İçimin acısını bastırabilecek bir beden yok bende!

Hayat bir makyöz gibi kaldırımda duran bedenimi kamufle edebilirmiş... Ama sen değil.

Git buradan artık giiiit... Hayır, gitme...
Gelde eriyen içimi gör, yüzüme bak ne kadar eski, elimi tutma hayır, gözlerime bak, umutlandır beni. Eski sahte bir yalan söyle bana “seninim” de, ben alıp ruhumu, bedenimi gideyim, bir köşede içime atayım, kendimi öldüreyim, içimi sökeyim. Bak, ne kadar onurlu ve gururluyum. Senin yaptığın yanlışı ben alacağım.

İyi günler sana tutkulu aşkım!
Kendimi seni sakladığım sokaklarda
Aramaya adayacağım...
Yüzün yüzüme değdi
Ay parçalandı o akşam...

51
Düşler Limanı / Karanlık Kutu...
« : 04 Ağustos 2009, 18:25:16 »
Karanlık bir kutu bu.İnsanın karakutusu, kurukafasıdır diyen uzak arkadaşımın, ayaklarını sallaya sallaya oturduğu duvardan üzerime, kağıttan uçaklar attığı gece! Onun havaalanı olduğum saatlere yargısız sadakatlerin çöküşü! Kur yapan bir karınca yuvası vardı gözbebeklerinde!

Hüznün çiçeği pek yakışır sevgilinin ağzına! Hafif hafif ısırır! Bir savaşa gidiyordur, öldürecektir! Barış yanlısı olamayacak kadar talihsizdir!

Kemanla piyanonun gücünü gözler önüne seren nefis bir melodi olarak hatırlanacaksın sen çocuk! Düştüğün adada, sahilde yaktığın ateş gibi parlayacak göğsüm, sen beni yaşattıkça!
Bileğimi kestim, bileğini kestin. Ordan çektiğimiz iki damarı bağladık birbirimize. Artık büyük dolaşımın adı “sevda”ydı! İçimde hissederken kanını, bu şehrin daraldığını, aşağılara genişlemek istediğini düşünüyorum. Kanın beni üşütüyor.

“Hiçbir şeyi unutma! Ben unutmayacağım!” diye fısıldamıştın kulağıma otobüse binerken. Arkanda seni seven kadın duruyordu. Bakışlarımı kaçırmıştım. Bakışlarımı kaçırıp yüzümden fidye istemiştim. Şimdi aynı bardaktan su içemiyoruz! Ben bunu biliyorum, su biliyor, bardak biliyor; bir sen bilmiyorsun! Seyehat acentaları önünde ayrılan, orda kavuşan, orda tutkuya büyümesi için izin veren insanlardan bizi ayıran nedir ki... Ayrılığı 4 tekerleğin yönüne bindiren mi suçludur, o 4 tekerleğe bir beşinci tekerlek olarak eklenen mi? Ansiklopediler bile açıklayamıyor bunu.

Dallı budaklı bir bedende, teras katındayız. Bütün görüp görebileceğimiz HAYAT! O yüzden zar tutma, kağıt kurma, taş çalma aşkın peşinde koştururken! Kök salmak, bitkilere has bir özelliktir; sen bir yere yerleşemezsin. Geleceksin... Seni ölüme, aykırılığa, başkaldırıya davet eden, ait olduğun bu soktuğum cehenneme geleceksin. Bir çeşit love story meselesi! Ama cesaret, biraz da büzük meselesi!

Sesim duyuluyor mu? Sesimi işitmeye çalışanların kulakları var mı?

Gece otobüslerinde cam kenarı masalları. Gece otobüslerinde valizlere, çantalara doldurulup götürülen onca an! Gece otobüslerinin seveni karartan o soluk, sarı ışıkları. Karanlık bir kutu bu. Karanlığı yasallaştıran, karanlığı bir güç gösterisine dönüştüren, aydınlıklarla sınırlı olduğunu kanıtlayan bir kutu bu otobüs!

Muavini çağır yanına ve ona de ki: “Ben asla gelmemiştim, asla da dönmüyorum!”

Zamana arka çıkan kahramanlar, yiğitlikler-trajik çelişkiler ve bir boka yaramayacak hüzünler için yakınlaştık seninle. Yeni yıkanmış bir salkım üzüm gibiydin şarabını saklayan. Ben Orta Çağ Avrupa’sını anlatan uzun metrajlı, biraz yavan, biraz vakit geçirtici bir filmdim; sen ise Nirvana’ya ait şık bir klip!

Aşk; ağır iştir. Emekli olamazsın, sigortası yoktur, ikramiye alamazsın, yıllık tatil izni verilmez, greve kalkıştın mı yersin sopayı, her dakika nakavt tehlikesiyle burun burunasındır. Aşk ağır iştir! Yol boyunca bunu şöföre dayatamazsın. O, uykuya yenilmek üzeredir, sen ise rüyaya!

Yolculuklar neye ulaşma isteğidir? Bir inkar, bir veda, bir çarpışma, bir yaralanma nedeni midir? Böyle çekip gitmek geride kalanı zorla Stand-Up Tragedia oyuncusu kılmaz mı? Bu kılınan farz mıdır? Otobüslerin hiç vicdanı yok mudur?

Gece otobüslerinde kurduğun hikayeler, walkman’de dinlediğin ezgiler. Gece otobüslerinin konakladığı tesislerde bir kaç lokma atıştırırken kendini farklı bir açlığa ve susuzluğa gömülü bulman... Gece otobüslerinin kırgın, ezik, yılgın yolcuları! Heeyy, size diyorum! Otobüsümüz asla mola vermeyecektir ve siz ihtiyaçlarınızı gidermek için bambaşka aşk yolculukları yapmak zorunda kalacaksınız.

Karanlık bir kutu bu otobüs.

Buğuladığın cama birşeyler yazarken sen, hareket ediyor araç. Bakıyorum ardından. İşte gidiyorsun! Gidiyorsun işte! Bir kenti terkediyorsun. Belki de sonsuza kadar. Sonsuzluk neyse, ne halta yararsa, sonsuza kadar terkediyorsun belki de. Kaybolan farlara, stop lambalarına şöyle seslenmek geliyor içimden:
“Ben bir silahım! Ama hiçbir silah yaralayamaz insanı, bir başka insan olmadan.”

52
Eğlence & Mizah / Ynt: bir vampir'den çizimler =)
« : 04 Ağustos 2009, 18:17:42 »
lisede başladım ama çizimlerim kelimenin tam anlamıyla berbattı cin ali'lerin çizgileri bile düz değildi.lise o sekilde geçti.. neyse kısacası sorunun cevabı bu çizimleri yaklaşık 3 senedir bu haliyle çiziyorum onun öncesi lise basını hiç saymıyorum çünkü lisede hiç bir şey öğretilmio (gerçek manasıyla) çizim konusunda

53
Mitolojiler / Ynt: Elizabeth Bathory(Vampir Kontes)
« : 03 Ağustos 2009, 18:12:21 »
zuhaha bnm sosyodan almıstım yazıyı orayı silmemişim :p

54
Mitolojiler / Ynt: Elizabeth Bathory(Vampir Kontes)
« : 03 Ağustos 2009, 18:02:49 »
hastayım bu kadınaaaa....

єlizαвєтн вαтнσяу (İlk Bayan Seri Katil)

1560-1614 yılları arasında yaşamış olan Macar kontesi. Bazıları o'nun şeytandan daha kötü olduğunu söyleseler de, işlediği suçlar "kötü" kavramının çok ötesindeydi. Bram Stroker, vampirler hakkındaki romanının araştırmasını yaptığı sıralarda Sabine Baring -Gould'un "The Book Of Werewolves " adlı kitabına rastladı. Bu çalışmada "Blood Countess" denilen merhametsiz bir kadının yaptıkları anlatılıyordu. Görünüşe bakılırsa bu hikaye Stroker'ın Kont Drakula'yı yaratmasında esin kaynağı olmuştur. Gerçekte Elizabeth'in kuzeni Stephan Bathory bir gün Transilvanya'da bir prens olacaktı.

Elizabeth iyi eğitim görmüş, akıllı bir kadın olmasına rağmen çok acımasız ve zalim bir kişiliğe sahipti. Anlaşılan kocasının ölümünden sonra ortaya çıkan ölüm korkusuyla, uşaklarına ve kölelerine karşı sadist davranışlar içersine girmişti. Sonsuzluk ya da uzun hayat olmazsa bile en azından kan banyosu yaparak genç görünümlü bir ten elde etme çabasındaydı. Kocası bir asker olarak, savaşta esir düşmüş Türk askerlerine duygusuzca işkence ederdi ve Elizabeth aslında, nasıl zulmedileceği hakkında bilgileri kocasından almıştı.

Söylendiğine göre Bathory, çok sayıda kadın öldürmüş ve yaptığı insanlık dışı eylemlerinde kendinden mevki olarak aşağıdaki kimseler tarafından yardım görmüştür.

Bathory, kurbanlarını dövmeyi alışkanlık haline getirdiği gibi aynı zamanda onları sakat bırakırdı. Yine söylentilere bakılırsa Castle Csejthe adlı evinin yakınlarında kurbanlarından bazılarını kışın karlı ve soğuk havasında üzerlerine buzlu su dökerek dondururdu. Bunun dışında olası yamyamlık davranışları da sergilemekteydi. İddiaya göre Bathory bir defasında, yaşayan hizmetçi bir kızın vücudundan birçok ısırık almıştır. Blood Countess'ın genç kalma umutları için bakire genç kızların kanıyla banyo yaptığı gibi efsanevi hikayelerde vardır. Başka bir kaynağa göre de 650 kızı öldürüp kanlarını içtiği söylenir. Yine de kesin olan tek bir şey vardır ki, o da Elizabeth Bathory gerçekten var olmuş ve şeytanca işler yapmıştır.

Ölü sayısı arttığında Bathory'nin uşakları cesetleri şatonun dışına attılar. Kan içindeki ölü vücutları bulan köylüler doğal olarak onların vampirler tarafından öldürüldüğünü düşündüler dedikodular böylelikle yayılmaya başladı.

Bathory 1610 yılında, genç yaştaki kızları öldürme teşebbüslerinden sonra tutuklandı. Büyücülükle ilgisi olduğu iddiası tutuklama nedeni olarak gösteriliyordu. Söylentilere göre, kurbanların cesetleri kanlar içinde şatosunda bulunmuştu. 1611 yılında yapılan 2 duruşmada Bathory'nin işlediği suçlar hakkında tek ve gerçek ifadesi alındı. Kendisi bizzat mahkemede ortaya çıkmadığı halde, uşakları orda bulunuyordu. Mahkemenin ardından kontes'in sadık uşakları yetkililer tarafından öldürüldü ve Elizabeth, Karpatya dağlarında bulunan şatosundaki yatak odasına, ölümünden yıllar sonrasına değin hapsedildi. O'nun hakkında anlatılan efsaneler hala devam etmektedir. Bugün bile bazı insanlar Bathory'nin hayaletinin, anavatanı olan Karpatya'da geceleri etrafta dolaşarak kan aradığını söylerler.

Bir başka efsanede Kanlı Kontesin yaptığı işkenceler ve cinayetler şöyle anlatılır.
Kocası öldükten sonra büyücülükle uğraşmaya başlamıştır. Hatta at ve diğer hayvanların kurban edildiği ayinlere katıldığı düşünülmektedir. 40 yaşına geldiğinde yaslanmaya başladığını düşünüp güzelliğini kaybedeceği telaşına düşer. Bir gün, genç bir hizmetçi kız, sacını tararken yanlışlıkla biraz çeker ve o da kızın eline sert bir şekilde vurur, kızın elinden akan kan Elizabeth'in elinin üstüne düşer ve oda kızın güzelliğini ve tazeliğini aldığını düşünür. Daha sonra baş uşağına emir vererek kızın bütün kanını bir tekneye akıttırır ve orada "kan banyosu" yapar. Daha sonra işi iyice abartır ve zaman içerisinde 612 genç kızı kaçırarak bunların ölümüne sebep olur. Kızlar, tepeye asılı bir kafeste işkence görür ve Elizabeth de bu kafeslerden akan kanla duş alır. Çok ses çıkartan bir hizmetçisinin de ağzını diktiği söylenir, ayrıca bakire cesetlerini ormana atarak kurt adam ve vampir söylentilerinin çıkmasına neden olur. Kurbanlarını önce bağlar sonra atardamarlarına delikler açarak kanın dışarı daha kolay boşalmasını sağlar. Kurban için kan kaybından ölmeyi beklemekten başka çare yoktur artik. Kurbanlarından biri kaçmayı basarmış ve Castle Csejthe de dönen olaylar böylelikle gün yüzüne çıkmıştır. En sonunda bu yaptıkları anlaşılır ve 1611 de kazığa bağlanıp diri diri yakılmaya mahkum edilir ancak saraylı olduğu için bu cezayı şatosunda küçük bir odaya kapatmaya ve ölene kadar orada kalma cezasına dönüştürürler. Yalnız yemeğinin verilebilmesi için küçük bir delik bulunan bir oda. 1614 yılında burada ölü olarak bulunur...

55
Eğlence & Mizah / Ynt: En İyi Vampir Hangisi
« : 01 Ağustos 2009, 23:07:35 »
dimi edvırd varsa gerisi boooşş

56
Televizyon / Ynt: Heroes
« : 01 Ağustos 2009, 21:03:09 »
hakikaten öyle =s neyse sağol acıklama için =)

57
Televizyon / Ynt: Heroes
« : 01 Ağustos 2009, 20:51:21 »
ya ben diziportta 4.sezon cıkıcak diye beklerkene bi ay oldu sanırım hatırlamıyorum, cnbc-e ye bi baktım 4. sezonun son bölümüydü 5. sezondan özet gösteriodu ne sinir bi durum ya =/

58
Eğlence & Mizah / Ynt: En İyi Vampir Hangisi
« : 01 Ağustos 2009, 19:15:08 »
ya ama ama olmaz 2-3 secenek işaretlemek istiyoruuuuum

59
Eğlence & Mizah / Ynt: bir vampir'den çizimler =)
« : 01 Ağustos 2009, 19:13:21 »
teşekkür ederim efem teveccünüzz =)

60
Televizyon / Ynt: Hangi dizileri seyrediyorsunuz?
« : 31 Temmuz 2009, 19:28:31 »
tvsiz bir öğrenci evinde olduğumdan dolayı bu dönem yayınlanıpta izleyemediğim ne varsa izliyorum walla işte lost chuck the new adventures of old christine las vegas tntdekiler falan filan x)

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 56