Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Borealis113

Sayfa: 1 [2] 3 4
16
Kurgu İskelesi / Geçmişin Son Kalıntıları 1-5
« : 21 Mart 2011, 23:17:26 »
                                        GEÇMİŞİN SON KALINTILARI

                                                               BEŞİNCİ BÖLÜM;

                                                                ZAMAN FARKI


Bir kişi kendi kendiyle sesli konuşursa kişilik bölünmesi olarak düşünülebilir… Bir kişi kendinden kaçıyorsa,  karakteristi özelliklerinden hoşlanmadığı içindir… Bir kişi  kendi kendine dokunuyorsa bu da cildini mi keşfetmeye girer? Bunu bilmiyorum ancak bu bahsettiklerim tek bir ruhun, tek bir bedeni, iki kişi olarak saymasıyla olan şeylerdir… Ancak iki aynı ruhun ve bu ruhu saran iki aynı kılıfın bir arada bulunması hiç de iyiye alamet değildir! Cesedi gördükten sonra asansörden çıkıp cesedi incelemeye giden bu fantastik Delilah'lı dörtlü, karşılaştıkları şey karşısında küçük dillerinin (Senezata ve Canx için geçerli olmasa da) üzerindeki iki yana uzayan kıkırdak benzeri yapıyı yutmak üzereydiler. Bunun sebebi ise cesedin, Loi’nin ta kendisine ait olmasıydı. İlk önce bir klon olarak düşünseler de Loi’nin, kendi cesedine yaklaşmasıyla aralarında elektron parçacıklarının yer değiştirmesi durumu gayet rahat açıklıyordu. Senezata ve Canx hemen Loi’yi cesetten uzaklaştırdılar ve;

—Canx, sen Keata ile birlikte Loi’nin cesedini incele ve doku örneği al; mümkün olursa karbon sayısından hangi Loi’nin gelecekteki ve hangsinin geçmişteki olduğunu öğrenebiliriz.
—Bunun gelecekteki olduğu gayet belli, eğer geçmişteki olsa şu an burada canlı olarak bulunmazdı değil mi?
—Emin olmak zorundayız Canx…

Fazla sorgulamayıp, Keata’nın yanına giden Canx, işe bir tutam saç teli alarak başlar. O sırada Senezata bir şok halinde bulunan Loi’yi bir üst kata çıkarır. Burası eskiden konferans salonuydu. Şimdi ise bir duvarı olmayan ve içindeki tüm eşyaların yanmış olduğu bir harabe… Loi ayaklarının güçsüzleştiğini hissetti ve yere çöktü. Senezata onu yakaladı ve yavaşça yatırdı. Loi ağlamaklı bir sesle:

—Ben..ben ölüyorum Senezata, bunlar benim son günlerim!
—Sakin ol dostum böyle bir şey olmayacak hangi sebepten öldüğünü keşfedeceğiz ve işaretler kendini gösterdiğinde seni oradan uzaklaştıracağız…
—Hayır! Bu işe yaramaz! Eğer ölmem gerekiyorsa zaten öleceğim bunu sen de biliyorsun, beni kandırmaya çalışma! Ama ben Keata’yı gerç…

Konuşmanın devamını getirmedi, Senezata zaten sürekli aklından geçenleri biliyordu, ona anlatmasının bir faydası yoktu. Loi başını diğer yana çevirdi ve gözünden bir damla yaş süzüldü. O anda  “ding”  sesiyle açılan asansörden Canx ve Keata çıktı. Senezata merakla Keata’ya baktı.

—(Loi’ye bakarak) Lordum!... Sanırım ölüm sebebiniz… ( çantasından tuhaf şekilde bir hançer çıkararak) Bu hançer!
Loi yavaş yavaş ayağa kalkar. Gözleri hyroch taşı gibi açılmış hançere bakıyordu.
—Sakın hançerin ucuna dokunma! Onu hemen yere koy!
—Loi neler oluyor?

Loi koşarak Keata’dan hançeri kapar ve 3-4 metre ilerisine savurur. Mekanik kolundaki iyon saati evrensel saatle tam 11:13:108’i göstermekteydi.

“11:13:109” —Keata! Senezata! Geri çekilin! “11:13:110”, “11:13:111”, “11:13:112”, “11:13:113”!

Hançerin sapında kırmızıyken yeşile dönen küçük sinyal ışığıyla birlikte hançerin tpkı bir yılanın dişlerinden zehir gelmesi gibi, hançerin uçlarından fosforlu yeşil denilebilecek bir sıvı salınımı gerçekleşti ve ardından da Loi şaşkınlıkla bağırdı;

—Henüz ölmedim!
— Henüz ölmedin de ne demek? Alt katta sana ait bir ceset var!
—Kolu mekanik miydi?
—Ben… aslında ben hançeri bulduktan sonra… koluna pek dikkat ettiğimi söyleyemem, üstünde uzun bir ceket vardı!
—Keata! 9 yıl önce bu binada bir Nagoi ajanı beni etkisiz hale getirdi ve koluma bu hançeri sapladı ancak hiç gücüm kalmadığından onu çıkaramadım bile ve ardından bilincim kapandı. Uyandığımda hastanedeydim, kolum sadece sarılıydı ve şirkette çalışan birkaç arkadaş yanımda duruyorlardı. O hançerin kolumdan ne zaman çıktığını ve hastaneye ne zaman götürüldüğümü hatırlamıyorum…
—…Çabuk alt kata!

Oraya gittiklerinde cesedin bulunduğu yerde sarı, Loi’nin cesedinin şeklinde bir enerji alanı yavaş yavaş sönmekteydi. Tahminler bu enerji alanının bir iyon bulutu olduğu yönündeydi.

—Yani az önce burada bulunan ceset geçmiştendi ama bilinmeyen bir nedenden ötürü şimdiki zamana geldi ve biz onun hayatını mı kurtardık? Yani senin?

Keata’nın oldukça aklı karışmıştı, Loi ise tam tersine her şeyi şimdi anlamıştı.

—Evet, yani bir bakıma… Ama bu durumda ya burada olmamız bir tesadüf değil, yada bu yarı ölü Loi’nin burada olması bir tesadüf değil!

O anda dışarıda bir tür motor sesi duyarlar ve hepsi üst kata çıkıp yıkılmış duvardan dışarıya bakar. Tuhaf görünümlü bir araç tıpkı o ceset gibi sarı bir iyon bulutuyla kayboluverir! İz bırakmadan…(6 saniyelik bir iyon bulutu hariç.)


                            BEŞİNCİ BÖLÜMÜN SONU

17
Sinema / Ynt: Donnie Darko
« : 26 Şubat 2011, 18:56:27 »
Alıntı
Ben de materyal sanmıştım.
Film ve replikamsı şeyleri biriktirme konusunda bir rahatsızlığım vardı da
Arşive dahil etmek güzel olur demiştim lakin aydınlanma açısından okuyabilirim. Teşekkürler. =)

:D maalesef gerçek bi kitap değil, ama öyle olsa gerçekten güzel olurdu, hepsini okurdum şahsen (5-6 sayfalık bi yazı aslında) :/ ama yine de çok şey anlatıyor :)

18
Sinema / Ynt: Donnie Darko
« : 23 Şubat 2011, 16:13:45 »
Hayatımda izlediğim en iyi film diyebilirm, gerçekten muhteşem bir kurgusu vardı ve bağımsız sinema olmasına rağmen Richard Kelly gibi biri sayesinde bir çok büyük bütçeli filmden çok daha muhteşem olmuş. Ancak yine Richard Kelly nin yazdığı Philosophy Of Time Travel kitabını okuyana kadar filmden çok fazla şey çıkaramamıştım :)

19
Genel Kültür / Ynt: Ucube Bilgiler Kenti
« : 08 Şubat 2011, 00:56:08 »
Alıntı
Ateşten daha sıcak rüzgarlar insanlığı mahvetti.(2) İnsanların önce tırnakları döküldü, derileri soyuldu, gözleri kör oldu, etleri çürüyüp dağıldı. Bu felaketten korunmak için insanlar mısır yığınları gibi evlerde üst üste yığılıp saklandılar. Fakat öldüren rüzgar her yere erişti. Hepsini eritti. Mağaralara saklanmak isteyenler, mağaraları erimiş buldular. Ağaçlara bulunan avcılardan bile pek çoğu zehirlendi, çoğunun vücutlarında büyük yaralar açıldı.�

Aslında bu kısımlar bana solar fırtınaları düşündürdü ama diğer kısımları okuyunca gerçekten de nükleerden bahsediliyor olabilir dedim. Bu tür kitaplarda geçen birçok olay da birçok bilimsel olayın açıklamasına oldukça uygun aslında ve oldukça ilgimi çeken konular. Tabi bunu daha önce okumamıştım, paylaşım için teşekkürler.

20
Radyo Kulesi / Ynt: Fantastik Yayın || Cumartesi- 21:00
« : 29 Ocak 2011, 12:56:40 »
teşekkürler, bu akşam radyo kapanmayacak  :P

21
Radyo Kulesi / Ynt: Fantastik Yayın || Cumartesi- 21:00
« : 29 Ocak 2011, 12:26:15 »
Coheed&Cambria'dan "Welcome Home" var (çoğunluğun sevdiği ortaçağ havası yok ancak Amory Wars adlı bilim kurgu çizgi romanı için yazılmış bir şarkı) ve yine aynı grubun "Keeping The Blade" işte onu şiddetle öneririm. Ayrıca Loreena McKennit'in "Santiago" adlı şarkısı (opera daha doğrusu) viking tarzında güzel bir parça. :)

22
Red Hot Chili Peppers: Don't Forget Me xD

23
Sinema / Ynt: Tim Burton
« : 28 Ocak 2011, 11:56:46 »
Paylaşımın için çok teşekkürler, Tim Burton'ın tarzına, filmlerine ve filmlerinde rol alan oyunculara büyük ilgi ve hayranlık duyuyorum, az önce bu yazıyı okuyarak daha da fazla bilgi sahibi oldum, harikaydı :)

24
Sinema / Ynt: Tiyatro
« : 28 Ocak 2011, 02:39:46 »
                                                    

                                                        HARLEQUİN

Harlequin İtalyan tiyatrosunun en bilinen soytarısı ve Commedia dell'Artenin komik karakteridir. Yüzü önceleri siyah olarak gösterilmiştir ve ismi "Arlecchino" 1611 sonrası "Harlequin" olarak değiştirilmiştir.

İfadesi kimi zaman korkutucu gelen bir büyük bir gülümseme taşır. Kıyafetleri genellikle aynı, çapraz büyük renkli karelerden oluşmaktadır.

Günümüz kültüründe Harlequinler oldukça sık görülür, örneğin New Orleans "Mardi Gras" törenlerinde.

Harlequin Batman serilerinde de "Harley Quinn" olarak görünmüştür.

Harlequin tipi iktiyozis, adını bu karakterden alan bir doğuştan oluşan hastalıktır. Harlequin tipi iktiyozis, ender görülen kalıtsal bir deri bozukluğu olup iktiyozis grubu bozukluklardan nonbüllöz iktiyozisin en ağır şeklidir. Yenidoğanlarda sıklıkla ölümcüldür ancak bu bozuklukla doğan ve hayatına devam eden kişiler vardır. Genel olarak "cildin aşırı keratinleşmesi" olarak tarif edilebilir.

Harlequin,İtalyan sokak tiyatrosunda "palyaço"ya benzer bir komedi karakteridir. Bu bozuklukla doğanların yüzlerindeki ifadeler bu karakteri andırdığından bu isim verilmiştir.

Death Metal grubu Opeth'in 2005 albümü Ghost Reveries'de "Harlequin Forest" başlığını taşıyan bir parça bulunmaktadır.

Tim Burton'nın The Nightmare Before Christmas eserinde orijinal Harlequin kıyafetli bir canavar bulunmaktadır.

Özellikle bu hastalıkla bağlantısı olduğu için ilgimi çekti ve paylaşmak istedim...

25
Genel Kültür / Ynt: Ucube Bilgiler Kenti
« : 28 Ocak 2011, 02:07:40 »
Etiket: Genel Kültür Dükkanı                                      


                                           PHILADELPHIA DENEYİ

  Philadelphia Deneyi, 28 Ekim 1943 yılında Amerikan donanmasının Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia şehri limanında yaptığı iddia edilen deneydir. İddiaya göre donanmaya ait bir koruma destroyeri olan DE 173 sınıfı 1240 tonluk USS Eldridge birkaç dakika içerisinde 600 km.'den fazla bir uzaklığa gidip tekrar gelmiştir. Deneyin varlığı konusunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Amerikan donanması da böyle bir deneyin kayıtlarda varolmadığını belirtmiştir. Al Bielek hariç deneye katıldığı iddia edilen tüm askerler bunu yalanlamış, hikâyenin bir aldatmaca olduğunu söylemişlerdir. Bielek'in hikâyesi de daha sonra yalanlanmıştır.

  Gökkuşağı Projesi (Rainbow Project) adıyla da bilinen bu deney, 1984 yılında beyaz perdeye aktarılana kadar ciddiye alınmamıştı. Ancak o tarihden bu güne kadar resmi makamlarca defalarca yalanlanmasına rağmen en çok merak edilen konulardan biri olmuştur. Birçok çevre tarafından inkar edilse de, gerçekleği daha doğrusu ne kadar gerçek olduğu tartışılsa da, bilimkurgu severleri için oldukça ilgi çekici olan bir deneydir. Söylenenlere göre bu deneyin yapıldığını iddia eden ilk kişi Morris K. Jessup’tır.  Jessup amatör bir gökbilimciydi ve UFOlar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. Deney ile olan ilgisi ise 1955 yılında eline geçen bir mektupla başlar. Mektup, Carlos Miguel Allende adında birinden geliyordu ve deneyden detaylı olarak bahsediyordu. İddiasına göre Allende, deneye gözlem gemisi olarak katılan SS Andrew Furuseth adlı şilepte görevli bir denizciydi. Deneye baştan sona şahit olmuştu.

  Deneyin temelini Einstein’in Birleşik Alan Teorisi oluşturur. Bu teori ise bilimsel olarak şöyle açıklanabilir: Aynı kuantum alanın kuantumları olan iki özdeş parçacığın ayırt edilmesi mümkün değildir. Çünkü Heisenberg’in belirsizlik ilkesine göre, bu özdeş iki parçacığın uzaydaki yerlerini bir ölçüde bulanık hale getirir ve ikisi birbirine biraz yaklaşıp sonra ayrılırlarsa hangisinin hangisi olduğuna karar verebilmek ilkesel olarak imkânsızlaşır. Bu yüzden de kütle, spin, elektrik yükü, momentum gibi tüm ölçülebilecek özellikleri aynı olan iki özdeş fermion, aynı kuantum durumunda bulunamazlar (bunlar fermi-dirac istatistiğine uyarlar). Bu yüzden bir atomun aynı enerji durumunda, biri yukarı diğeri aşağı spinli, sadece iki elektron bulunur ve bu durum diğerlerini de başka bir enerji durumunda (yani yörüngede) bulundurmak zorunda bırakır.

  Basitçe nesneler arası çekim esası ve elektromanyetizma üzerine kurulu olduğunu söyleyebileceğimiz bu teori, Philadelphia Deneyi’nde "çok güçlü bir elektromanyetik alan oluşturup gemi üzerine gelen ışığı (ve radar sinyallerini) kırarak ya da bükerek optik görünmezlik sağlamak" şeklinde düşünülmüştü. Esas amacın görünmezlik olduğu bu deneyde gemi tüm gözlemcilerin önünde jeneratörlerin çalışmasıyla yok olmuş ve tekrar gücün kapatılmasıyla geri gelmiştir. İki gün sonra bu deney tekrarlanmış ancak bu kez gemi Philadelphia limanında kaybolup Norfolk’ta belirmiş ve ardından tekrar Philadelphia limanında geri belirmiştir. Bu olay sonrası mürettebat’ın başına korkunç şeyler geldiği söylenmektedir(Miguel Allende’in kendi gözleriyle gördüğünü iddia ettiği bu olayı aşağıda vereceğimiz kaynakçaların Vikipedi sitesine ait olanından bulabilirsiniz). Bu olaydan 2 yıl kadar sonra Jessup intihar etmiş, Miguel Allende’den ise birdaha haber alınamamıştır.

  Bu kanıtların yanı sıra bu deneyde şöyle bir de tutarsızlık bulunmaktadır: USS Eldridge gemisi 27 Ağustos 1943'e kadar hizmete girmedi, Eylül ayına kadar da New York limanından ayrılmadı. Ekimde gemi Bahamalar'a doğru ilk deneme seferine çıkmıştı. Eldridge gemisinde görev yapanların da üyesi olduğu bir savaş gazileri birliği, Nisan 1999'da yayımladığı bildiride geminin asla Philadelphia limanına uğramadığını belirtmişlerdir.

Kaynakça:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Philadelphia_Deneyi
http://www.elektrotekno.com/about21341.html

26
Eğlence & Mizah / Ynt: Ölecek olsan hangisini seçerdin?
« : 28 Ocak 2011, 00:32:16 »
bana amazonlar yeterince fantastik yani boğaz köprüsü gibi üst-atomik fantastik bir konunun içinden çıkamam ben :/

27
Eğlence & Mizah / Ynt: Ölecek olsan hangisini seçerdin?
« : 28 Ocak 2011, 00:25:39 »
Timsahlar canlı değil mi? onlara yem olsam hayır yerine geçmez mi?? soruyorum sana? hem bilmem eğlenceli geldi diye timsahı seçtim yani gazla ölmek çok sıkıcı :/

28
Genel Kültür / Ynt: Ucube Bilgiler Kenti
« : 27 Ocak 2011, 23:59:26 »
Öncelikle bu paylaşımın için teşekkürler Gökçe. Başlayabileceğimiz en iyi konuyla açılışı yaptın. Paralel evrenler teorisi ve bununla aynı kategoride bulunan alternatif gerçeklik ve siber uzay(sanal gerçeklik bağlamında) bu siteyle doğrudan alakalı konular olduğu için tartışmak için harika olacaktır. Sitede bir çok yazar(biz de dahil) fantastik hayallerimizi yazarken, alternatif gerçeklik genelde dayanak noktamızı oluşturmuştur. Bu fantastik dünyalarımızda genelde blimkurgu veya mistik öğeler(büyü, sihir...) genel türler arasında yer almıştır. Bu türlerin temelinde yatan paralel evrenler teorisini benimsemiş olan ben ve benim gibilere oldukça yararllı bir paylaşım olmuş eline sağlık diyorum çok güzel olmuş :)...(çok mu ciddi yazdım? =/)

29
Eğlence & Mizah / Ynt: Ölecek olsan hangisini seçerdin?
« : 27 Ocak 2011, 13:41:26 »
Aslında "Nasıl intahar etmek isterdin?" diye sorsalar -böyle bir fantazisi olan var mı bilemiyorum ama- cevabım en acısız hatta ve hatta huzurlu olan 'tüpgaz zehirlenmesi' olurdu. Türkçesi açardım ocağın gazını mışıl mışıl uyurdum.

Sen direkt olarak Sylvia Plath'ın felsefesinden gidicen ama dur bakalım... Ben hep vahşi bir hayvan tarafından parçalanmak isterdim ama çok acı verse gerek :/ (daha çok timsahlar tarafından)

30
Liman Kütüphanesi / Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« : 27 Ocak 2011, 13:29:48 »
Donnie: -Neden o aptal tavşan kostümünü giyiyorsun?
Frank : -Peki ya sen neden o aptal insan kostümünü giyiyorsun?

    Donnie Darko~

Sayfa: 1 [2] 3 4