Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - eretrusilden

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 9
31
Diğer Fantastik Eserler / Ynt: Atla // Mercan Aytuna
« : 12 Ekim 2014, 20:33:40 »
:) Keşke şu an mutluluğumu tarif edebilsem.

Kitabımın çıkması bir.... Dostlarımın desteği paha biçilemez :D

Var olun.

32
Harry Potter / Ynt: Cry, foe! Run amok! Fa awry!
« : 12 Ekim 2014, 15:21:37 »
 :elf hazırım ihsan :fight: hazırım :D


33
Harry Potter / Ynt: Cry, foe! Run amok! Fa awry!
« : 09 Ekim 2014, 20:33:31 »
Ben şunu çok merak ediyorum. Acaba kadın akşam çocukların gürültüsünden kurtulmak için bir kaç dakikalığına internete girip tweet okuyor. Sonra birinin tweetini görüyor "Aaa ben bi anagram yazayım, çok eğlenceli olur, hayranlarım sever." mi diyor?

yoksa menajeri arayıp "hey jo, senaryoyu bitirmek üzereysen tweeterdan duyur ama şöyle ses getirecek bişi yap. Film çekimlerine kadar milleti oyalasın. Çekimler başlayınca zaten fotolar sızdırırız." mı diyor?

Neler oluyor çok merak ediyorum. :D

34
-Cumartesi planın yoksa beraber bir şeyler yapalım mı?
-Aaa, o gün müsait değilim;  radyo dinlicem.
-......!
-Bizde böyle :)

35
Harry Potter / Cry, foe! Run amok! Fa awry!
« : 08 Ekim 2014, 01:42:15 »
Rowling, twitter'da oyun oynuyor.

Twitter'da bir takipçisinin "Rowling'in tweetlerine bir saat bakıp anlam çıkarmaya çalışıyorum." demesi üzerine, yazar twiterda bir anagram (Harflerinin yeri değiştirilerek oluşturulan bilmece)  yayınladı.

İşte anagram:  Cry, foe!  Run amok!  Fa awry! My wand won’t tolerate this nonsense.

Bunu üzerine tweetler gelmeye başladı. Kimisi tersten okunduğunda hp nin geri döneceği mesajını verdiğini iddia etti.

Bir takipçisinin   "Newt Scamander's History of New York Fauna: One town, my tale" demesine yaklaştın diye cevap verdikten sonra tahminler artmaya başladı.

Yazar neredeyse yarım saat  twitterdan canlı olarak tahminleri değerlendirdi ve sonunda ipuçları vererek hayranlarını yönlendirdi. Bir hayranın doğru cevabı bulmasıyla oyun sona erdi.

Newt Scamender only meant to stay in New York for a few hours.  (Newt Scamender sadece bir kaç saatliğine New York'ta kalma niyetindeydi.)

Bu anagramla yeni filminin senaryosu üzerine ipuçları veren yazar, senaryosunun kontrollerini bitirmek üzere olduğunu da ilan etti.

(Ben konuyu doğru yere mi açtım hiçbir fikrim yok:)   )

36
Çizgi Roman & Manga / Ynt: Seyfettin Efendi
« : 07 Ekim 2014, 14:36:19 »
Çizgiromanı okurken bir yandan müthiş keyif alıyorum bir yandan da kıskanıyorum. Türkiye'de böyle işlerin olması "sanki ben yapmışım gibi" beni gururlandırıyor :D

kalemine kuvvet!

37
Yazarlar / Ynt: J. K. Rowling
« : 06 Ekim 2014, 22:47:22 »
Hani "Önceden seviyordum şimdi ne kadar çocukça olduğunu görüyorum." diyenler var ya... Lafım biraz onlara!

Beynimiz, edebi algımız, edebi zevkimiz gelişirken bizi geliştiren biri, hayatımız boyunca bizimle demektir. Dolayısıyla Rowling, ister doktor olun ister makinist hayatımızda. Artık başka şeyler okuyor olun; Bukowski okuyun ya da Grinin Elli Tonu ama o içimizde (Kdvsi... içimizde. ;D)

Ben, gezi olaylarında da Rowling'i gördüm; Şemsiye Devrimi'nde de... Hoşgörünün gençler arasında arttığı her ortamda Rowling'i gördüm. HP okuyan biri ile arkadaş olduğumda, onun bilincinin nasıl şekillendiğini bildiğim için ona güvendim.

Çocuk kitabı yazana "Olsun gittikçe gelişirsin!" denen bir toplumun çocuklarıyız. Sanki çocuk kitabı, İlber Ortaylı'nın kitabından aşağıymış gibi düşünüyoruz. Halbuki ben çocuk edebiyatını, çocuğu şekillendirdiği için, daha kıymetli bilirim. 40 yaşında öğrendiğin şey içine işlemez; ama rowling işler.

Yukarıda yazdıklarım okuyucu olarak bakış açımdı; aşağıda yazacaklarım ise nacizane bir yazar olarak görüşlerimdir:

Sanat üst üste ilerler. Bu "Odyssey"i değersiz kılmaz; sadece Homeros'u Paul Auster'la kıyaslayamazsınız o kadar.

Dolayısla insanların unutmaması gereken şu ki: Rowling HP'yi yazarken HP'yi okumamıştı!

Yazarım birinci kitaptan yedinciye doğru yaşadığı inanılmaz gelişim malum.

Son kitabı ( Guguk Kuşu) ile de bence ustalığını bir kez daha kanıtlamıştır.

Yazar, yeni yazım yöntemleri denemiş; kurguyu incelikle kullanmada ustalığa erişmiş; karakter gelişimi konusunda hepimize unutulmaz dersler vermiştir.

Benim kişisel gelişimime sağladığı desteği ve hayatıma yön vermesini bir yana bırakarak... Herkesi oturup HP incelemeye; yazarın zarfları kullanmasındaki ustalığını ve dialogları dengeli olarak bölümlere yaymasındaki becerisini bir kez olsun fark etmeye davet ediyorum. Ben zaman zaman bunu yapıyorum ve  çok faydasını görüyorum. Şimdi yeri geliyor bazı öykülerimde onun dilini aşıyorum ama yeri geliyor bunu nasıl kotarmış diye dönüp dönüp belli bölümleri okuyorum. Bana öğreteceği daha çok ders var.

Yazarı tanımadan onu eleştiren; (Hayatlarımızı geçtim!)  edebiyata katkılarını fark edemeyecek kadar edebiyattan uzak olanları "Allah ıslah etsin!" diyorum.

Long live The Queen!

38
Ben de 2 kasımda oradayım :)

(destek için de çoooooook teşekkürler )

39
Canım Dostum Güzel İnsan;
Son aylarda yayınını takip edemesem de edememenin bile bir tadı vardı. İşte sen yayın yaptı mı böyle yapıyorsun :)
Fantastik dağarcığımızın ve bakış açımızın sınırlarını genişletin. Sana borcumuz nasıl ödenir ! :)
Hafif bir buruklukla beraber kararını desteklyorum ve biliyorum ki sen yerinde duramaz yeni bir konseptle karşımızda olursun.
O güne kadar dol dol dol... nasıl olsa bir gün yine taşacaksın. Ama 2,5 yılın ardından en güzel dinlenmeyi sen hakediyorsun :)
Emeğine, zihnine bilgine kültürüne dostluğuna sağlık...

40
Ya neden bu başlığı bir tek ben yanlış anlamışım ki... Ne kadar samimi samimi yazmışım; ama olay o bile değilmiş   :D

Sitenin başına gelen en güzel şeeeeey: bence radyodur!  Başta Hazal olmak üzere....

41
Sanırım sitede başıma gelen en güzel şey: arkadaşlar. (neden başıma geliyorlarsa  ;D   ) Hazal Esra Hakan İhsan Yosun Özgür… saymadıklarım kusura bakmasınlar.

Ama en güzel, en en güzel şey ise sanırım Orçun’un (Fiddlerin) yayınlarından biriydi.  Zaten 1-2 yayınına katılabildim. Onlardan birinde bana çok büyük bir ilham vermişti. Kendisi farkında değildir; öyle cümleler arası bir yere sıkışmış bir kelimecik sanırım bütün hayatımı değiştirdi. Orçun’u sevmem babasını da sevmezdim  ;D  ama sanırım ona iyi bir teşekkür borcum var  :)

Bi de kendi yayınlarım başıma gelen en güzel şeylerden biriydi. Her ne kadar çok yorucu da olsa inanılmaz keyif almıştım. Bu yıl, daha uzun aralıklarla da olsa devamını getirmeyi diliyorum.

Rıhtım sayesinde tanıştığım yeni yazarlar da olmuştur…

Aaa bi de daha önce hiiç dinlemediğim müzikleri sevdirmiştir bana Hazal.

Ya bitmez ki böyle… İyi ki var işte…

42
Eğlence & Mizah / Ynt: Bugün Ben Şunu Öğrendim:
« : 04 Ocak 2013, 10:53:52 »
Bâtıla bilgisizliğin değil ümitsizliğin neden olduğunu öğrendim.   

44
İlk olarak kitabın konusunu bir kenara bırakıp dilini yorumlamak isterim.  Klasik üslup benimsenerek yazılmış bir eser. Birkaç (zorunlu) küçük noktaya değinmezsek neredeyse klasisizm manifestona örnek olarak yazılmış. Diyaloglarda bile asillerin ruhunu sezmemiz  mümkün. Tasvirler, mekanlar, yan olaylar ve alttan altta işlenen siyasi konular da bu durumu desteklemekte. Kitabın ruhuna çok uygun olmasına rağmen ölümlerin gösterilmemesi ise, bu yolda bir  “ahaaaa!” anı yaşatıyor.

Yazar her ne kadar klasik metinlerden (ve üsluptan) etkilenmiş olsa da sınırsız hayal gücü ve belki de yaşadığı sayısız ölüm ve ayrılık; klasisizme karşı koyar gibi bizi mezarların dibine götürüyor ve ete kemiğe bürünmemizi sağlıyor.  Yazarın cesaretinin tek ispatı klasisizmi inceden inceye alaşağı eden bu tutumu değil; ayrıca  dönemin kurgu ve yazım dilini de neredeyse günümüz yazarlarıyla kapışabilecek kadar iyi kullanıyor. Neredeyse 1940 larda bırakılmaya başlanan “yazarın kitapta kendini gösterme” etkisini bir an olsun yaşamıyorsunuz; ayrıca (daha önce bir arkadaşımızın da değindiği gibi) atmosferi, mekanı ve yan olayları karakter duygusu ve olay örgüsünü  güçlendirmek için kullanıyor.  Dönem için anlaşılmaz görünen bu öğeler klasisizm ve modern edebiyat arasında adeta bir ipucu;  adeta bir yol haritası.

Bu özelliklerini düşündüğümüzde eserin neden günümüze bir “klasik” olarak ulaştığını anlamak pek de zor değil. Üstüne üstlük bir de günümüzde hala “kadın yazar” sıfatıyla  cinsel ayrımcılık sürerken; kadın yazarların isimleri kariyerlerini etkilemesin diye kısaltılırken; Marry Shelley’nin bu iddialı duruşunun edebi gücüne dayandığını da düşünebiliriz.

Kurgusal olarak düşünecek olursak: Önce dönemin özelliklerini ele almak isterim. O dönem Avrupası, keşifler devrimler Avrupa’sı olarak yeni bir döneme geçmiş; skolastik düşünceyi yıkmış olsa da halk için (ve hatta bazen aydınlar için de) geçişlerin kolay olmadığını biliyoruz.  Günümüzde nasıl Din – Bilim Savaşı varsa; o dönemde de Eski Bilim  - Yeni Bilim savaşı sürmekteydi. Nasıl biz şu an klonlamanın etiğini sorguluyorsak o zaman da yeni bilim adamlarının deneyleri, ömür uzatma çabaları, Tanrı’nın işleyişini değiştirme girişimleri eleştiriliyor ve sorgulanıyordu.
 
Durum bu haldeyken, klasik eserlerin etkisinde kalan yazarımızın eski bilim yanlısı olması da bizi şaşırtmıyor. Geleneksel tutumunu sadece dilde değil kurguda da görmek kişisel görüşümüz ne olursa olsun öykü bütünlüğünü oluşturuyor.  Bir yandan Agripa’yı aşağılarken yeni bilimle oluşturduğumuz “Ucube”  bizim en büyük korkumuz oluyor. Kendi içinde iyilikler taşımasına rağmen kontrol edemediği katil genleri modern bilimden ne kadar korkulduğunu anlamamızı sağlıyor. 
 
Modern bilim savunuculuğu yapan bir baş karakteri nasıl sevebiliriz ki? Tanrının işlerine karışmak;  masumları canından etmeye, mutlu aileleri dağıtmaya, adaleti yanıltmaya, içimize korku salmaya yetmez mi! 
Bütün bunları usta bir kurguyla bize sunarken; işlemeye çalıştığı bir diğer öğe ise yazarın gelenekselciliğini bir kez daha su yüzüne çıkarıyor.  İyi yürekli psikopat ucubemiz bile kendine eş arıyor. Tanrısının (!) bizim Tanrı’mızla uyuşmayışını ve ne kadar bencil oluşunu vurguluyor. Bizim Tanrı’mız her şeyi eşiyle yaratıp aile kurmamızı sağlayarak  “doğala” kavuşmamızı sağladı; oysaki “yapay tanrılar” doğayı bozuyorlardı.  Belki yazarın yaşadığı yasak aşk, belki aile bağlarıydı böyle düşünmesine neden olan ama her ne olursa olsun günümüzün “özgür bireyi” onun için doğal olmayan bir ucubeydi ve sağlıklı mutlu bireyler aile içinde ve eşleriyle olmalıydı.

Belki olumsuz eleştirilebilecek birkaç küçük nokta bulabilirsiniz ama modern okuyucunun ilgisini bile hala çekiyor olması, saygıyı sonuna kadar hak ettiğinin ispatı. Dönemi detaylı inceleyip kitabı eleştireceksek ne kadar ustaca birleştirilmiş bir yapboz olduğunu gözümüzden kaçmayacaktır.

Günümüzde bile bir çok yazar “kadın” sıfatından kurtulamamışken Frankeştayn’ın yazarında bu sıfatı duymuyor olmak; yazarın ustalığıyla bu tarz ayrımcı sıfatlardan sıyrıldığını görmek beni hem motive ediyor hem de içimde gereksiz bir feministliğin kabarmasına neden oluyor.

45
Duyurular / Ynt: Kayıp Rıhtım 5. Yıl Buluşması
« : 24 Aralık 2012, 01:45:31 »
Ya gelemedim ayrıca bir üzüldüm; tanışmayı çok istediğim bir çok kişiyi kaçırdım ayrıca ona da üzüldüm..

Hayır bir de ilk kez bir tasarımım pastaya dönüştü onu göremediğime ayrıca üzüldüm:(

ama bu kadar eğlenmeniz neşeli olmaz zaten yeterince harika.

Mutlu yıllar kayıp rıhtım.

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 9