Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Legolas

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 18
16
Sinema / Sihirbaz
« : 31 Mayıs 2008, 11:36:12 »


Yönetmen Neil Burger
Senaryo Neil Burger, Steven Millhauser
Oyuncular Edward Norton, James Babson, Jessica Biel, Matthew Blood-Smyth, Brian Caspe
Filmin Türü  Drama, Romantik 
Orijinal Adı The Illusionist
Yapımcı Firma Bulls Eye Entertainment
Yapım Yılı 2006
Yapım Ülkesi ABD
Orijinal Dili İngilizce
Filmin Süresi 110 dakika
Resmi Sitesi www.IllusionistTheFilm.com   
Dağıtıcı Firma Warner Bros
Vizyon Tarihi  18.08.2006


Konusu

Eisenheim, Viyana’da muazzam sihirbazlıklarını sergilemeye başladığında, kendisinin dünya dışı güçlere sahip olduğu insanlar arasında konuşulmaya başlanır. . . hatta bu Avrupa’nın en güçlü ve pragmatik adamı olan Prens Leopold’un (Rufus Sewell, Dark City) kulağına kadar gider. Sihirbazlık denen şeyin aslında sahtekarlıktan başka birşey olmadığına inanan Leopold, tüm foyasını ortaya çıkartmak için Eisenheim’ın gösterilerinden birine katılmaya karar verir. Nitekim, Prens’in güzel nişanlısı Sophie von Teschen, sahnedeki sihirbaza yardımcı olurken, Eisenheim ve Sophie birbirlerini çocukluktan tanıdıklarını farkederler – ve sönmüş bir aşk yeniden alev alır. Eisenheim ve Leopold, Sophie’nin aşkını kazanmak için yarışırken, her ikisinin de ona sevgisini ispat etmek için herşeyi yapabilecekleri gayet aşikar bir hal alır.

Bu gizli aşk devam ederken, Leonard, Eisenheim’in halk arasındaki ününün giderek artmış olmasına rağmen, sihirbazın foyasını ortaya çıkartmak için Uhl’a görev vermiştir. Uhl, bildiğinden şaşmaz bir şekilde bu adamı ve arkasındaki hilekarlığı araştırmaya koyulmuşken, Eisenheim ise, o güne kadar yapılmamış en iyi gösterisini sergilemek için çalışmalarına devam eder.

17
Sinema / Annapolis
« : 26 Mayıs 2008, 18:56:46 »


Yapım : 2006, ABD
Tür : Dram / Spor
Yönetmen : Justin Lin
Senaryo : David Collard
Oyuncular : James Franco, Jordana Brewster, Tyrese Gibson, Donnie Wahlberg, Roger Fan, Wilmer Calderon
Görüntü Yönetmeni : Phil Abraham
Süre : 1 saat, 48 dk.
Gösterim Tarihi : 17 Mart 2006


Konusu

ABD Deniz Akademisine gitmek isteyen yoksul bir genç olan Jake'in düşleri gerçek olur. Zengin sınıftan gelen güzel Alison Jake'in akademideki boks kariyerine yardımcı olur. Jake ringlerde yükselirken iki genç arasında da bir aşk başlar. Oysa askeri kurallar kesindir.

18
Sinema / Alçak Adam-Shallow Hal
« : 26 Mayıs 2008, 18:53:27 »


Yapım Yılı: 2001
Süre: 113 dk

Oyuncular
Gwyneth Paltrow
-- Rosemary
Jack Black
-- Hal
Jason Alexander
-- Mauricio
Joe Viterelli
-- Steve
Rene Kirby
-- Walt

Yönetmen
Bobby Farrelly
Peter Farrelly

Senarist
Sean Moynihan

Müzik
Ivy
Sheryl Crow

Görüntü Yönetmeni
Russel Carpenter

Konusu

Hal Larsen, güzelliği süpermodellerde ve kapak kızlarında bulan bir adamdır. Bir kadında aradığı ilk şey güzelliktir ve vücudu ya da gülümsemesi tam anlamıyla mükemmel olmadıkça bir kadınla çıkmak aklının ucundan bile geçmemektedir.

Fakat kendi kendini tedavi konusunda bir uzman olan Tony Robbins'in kendisini hipnotize etmesiyle Hal'in kadınlara bakışı bir anda tam tersine dönecek ve onların içindeki güzelliği keşfetmeye başlayacaktır. Bu sırada hayatına giren barış kuvvetleri gönüllüsü Rosemary adlı kadındaki şefkat, nezaket ve espri anlayışı aralarında romantik bir ilişki başlatır. Fakat kendisine yapılan "büyü" etkisini yitirdiğinde Hal, hiç tanımadığı bir Rosemary ile karşılaşacak ve hayatında hiç almadığı kadar önemli bir ders alacaktır.

19
Oyunlar / Bfme-2 Osmanlı mod
« : 25 Mayıs 2008, 20:42:15 »
Yorum:Bence bfme 2 'yi bitiren herkes bu yamayı yükleyip oynamalı mükemmel bişey.Daha önce arkadaşlarımdan duyup yüklemiştim osmanlı mod'u ama sadece skirmish oynayabiliyorduk.Ama yeni mod'da Osmanlının önemli 20 savaşıda var.Ben onlarıda bitirdim ve hayran kaldım keşke daha fazla bölüm olsa diyorum ve sizde faydalann diye koyuyorum.



-Osmanli devleti ve Haclilar secenekleri oyuna eklendi.

-Kahramanlar (Padisahlar): Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Yildirim Bayezid, 4.Murad, Genc Osman, Kanuni Sultan Suleyman ve Hasan Can. Yuzuk Alindiginda Efsane Sultan Alparslan cikiyor.

- Kahramanlarin Bazi ozellikleri Degistirildi, Bazi Yeni ozellikler Eklendi.Tom Bombadil Yerine Nasreddin Hoca cikiyor.Create a hero bolumune turk cengaveri eklendi (akinci beyi)

-Askerler Degistirildi : Akinci, Sipahi, Kapikulu Neferi, Muhafiz, Sekban, Yeniceri, Acemi.


-Oyun Esnasinda Mehter Marslari caliyor.


-20 bolumden olusan tarihi Osmanli Savaslari kismi eklendi.


-Oyun Turkcelestirildi.

Bfme-2 Osmanlı Mod'u İndir

-Not: Modun duzgun calisabilmesi icin oyununuza hic mod veya yama yuklenmemis olmasi gerekir.


Oyunun ana sayfası için tıklayın.

20
Sinema / Pearl Harbor
« : 17 Mayıs 2008, 18:41:50 »


Yapım Yılı: 2000
Süre: 183 dk

Oyuncular

Ben Affleck
-- Capt. Rafe McCawley
Josh Goldsmith
-- Capt. Danny Walker
Kate Beckinsale
-- Nurse Lt. Evelyn Johnson
Cuba Gooding Jr.
-- Petty Officer Doris 'Dorie' Miller
Jon Voight
-- President Franklin Delano Roosevelt
Jennifer Garner
-- Nurse Sandra

Yönetmen
Michael Bay

Senarist
Randall Wallace

Yapımcı
Kenny Bates
Michael Bay
Jerry Bruckheimer
Scott Gardenhour

Müzik
Hans Zimmer

Konusu

Rafe ve Danny cocukluktan beri çok samimi arkadaştırlar. İkisi de büyüyünce savaş pilotu olmuş, gerçek bir savaşa katılmak için can atmaktadırlar. Rafe gönlünü onu muayene eden hemşire Evelyn'e kaptırmıştır fakat gönüllü olarak İngiltere'ye savaşmaya gider. Rafe giderken Evelyn'i en iyi dostu Danny'e emanet eder. Aylar sonra Rafe'in ölüm haberi gelir fakat gercekte Rafe ölmemiş okyanusa düşerek kurtulmuştur. Geri döndüğünde de gördükleri karşısında yıkılır çünkü Evelyn Danny ile birliktedir. Müthiş savaş sahneleri ile dolu ve romantik bir film...



Yorum:Film tamamen Amerikan propagandası üzerine çekilmiş.Ancak filmin teması olan aşk ve dostluk mükemmel işlenmiş ;)

21
Diğer Fantastik Eserler / İlahi Komedya
« : 15 Mayıs 2008, 19:11:52 »

Dünya şiirinin başyapıtı "İlahi Komedya",Dante'nin cehennem'e,Araf'a ve cennet'e yaptığı düşsel bir geziyi destanlaştırır."İlahi Komedya" 14233'e ulaşan toplam dize sayısı ile,şiir tarihinin en uzun soluklu şiiridir.Dante'nin 1300 yılının 7 Nisan Perşembe gecesi başlayan gezisi bir hafta sürer,Dante'ye cehennem ve araf yolculuğu boyunca Latin şair Vergilius rehberlik eder.Araf'ın tepesinde Vergilius yerini,cennet'te Dante'ye rehberlik edecek olan Beatrice'ye bırakır.Dante,Beatrice'yi ilk kez gördüğünde kendisi dokuz,Beatrice sekiz yaşındadır.Dante,ömrü boyunca Beatrice'ye bağlı kaldığı gibi,düşünce kaynağınında esin kaynağı olur Beatrice.Vergilius'un Aeneis destanını örnek alan ve sıradışı bir aşka mitoloji,tarih ve kutsal metinlerle de desteklenen  gerçeküstücü bir ortamda yakılan bir ağıt olarak da değerlendirilebilecek olan "İlahi Komedya" ' nın,tarih ve felsefeden dinbilime,gökbilimden geometriye uzanan bir ansiklopedi niteliği taşımasıda bir başka özelliğidir.


22
Genel Kültür / Yunan ateşi nedir? [Hiç duydunuz mu :)]
« : 03 Mayıs 2008, 00:16:50 »
Tarihçilere göre kızgın kömür, kükürt ve zift karışımından oluşan ilk kimyasal silah olan yunan ateşi M.Ö. 423 de Peloponez savaşları sırasında kullanılmıştır. Daha sonra M.S. 660 larda zift, reçine, kükürt, nafta, kireç ve güherçile ile yunan ateşi zenginleştirilmiştir. Su eklendikçe alevi artar.

İlk kullanımı ise;

Perslerin Yunanistan'ı işgal ettiği sırada bir deniz savaşı sırasında ilk kez kullanılmıştır. Dönemin güçlü Pers ordusu Yunan ateşi karşısında gemilerin yanmasını engelleyememiştir. Grejuva ve Yunan Alevi olarak da bilinir.

Suda yandığı gibi karada da rahatlıkla yanabilir. Su dökülünce sönmez, alevi artar. Rum ateşi olarak da bilinir. Deniz savaşlarında gemilerin geçmesini engellemek için kullanılır. Bu ateş çok iyi yapıda bir maddedir.


23
Sinema / Cesur Yürek - (Braveheart)
« : 03 Mayıs 2008, 00:10:05 »


Yapım Yılı: 1995
Süre: 175 dk

Oyuncular :

Mel Gibson
-- William Wallace
James Robinson
-- Genç William Wallace
Sean Lawlor
-- Malcolm Wallace
Sandy Nelson
-- John Wallace
James Cosmo
-- Campbell

Yönetmen:Mel Gibson

Senarist:Randall Wallace

Yapımcı:
Bruce Davey
Mel Gibson
Alan Ladd Jr.

Müzik:James Horner

Görüntü Yönetmeni:John Toll

Konusu

13. yüzyılda İngilizler, İskoçlar üzerinde egemenlik kurmuştur. İngiliz soyluları, yeni evli İskoç kadınlarıyla ilk geceyi geçirme hakkına sahiptir. Çocukken ailesini İskoçya uğruna kaybeden William Wallace'ın karısı da İngiliz birlikleri tarafından öldürüldüğü zaman, onun intikam arayışı kısa zamanda ülkesinin özgürlüğü için amansız bir savaşa dönüşür.

24
Sinema / Zaman Ötesi - Timeline
« : 03 Mayıs 2008, 00:05:32 »


Yapım Yılı: 2002
Süre: 115 dk

Oyuncular:

Paul Walker
-- Chris Johnston
Frances O'Connor
-- Kate Ericson
Gerard Butler
-- André Marek
Billy Connolly
-- Profesör Johnston
David Thewlis
-- Robert Doniger

Yönetmen:
Richard Donner

Senarist:
Jeff Maguire
George Nolfi

Yapımcı:
Richard Donner
Lauren Shuler Donner
Jim Van Wyck

Müzik:Brian Tyler

Görüntü Yönetmeni:Caleb Deschanel

Roman:Michael Crichton

Konusu:

Fransa'daki Dordogne Vadisi'nin ortasında, bir grup arkeoloji öğrencisi ve profesörleri 14. yüzyıla ait kaledeki kalıntıları araştırmaya giderler. Profesör Edward Johnston için bu, uzun süredir hayalini kurduğu bir çalışmadır. Profesörün yardımcısı Andre Marek, oğlu Chris ve öğrenciler, Stern ve François ile Johnston çalışmaları sırasında sadece La Roque Castle keşfetmeyecek aynı zamanda Castlegard kasabasındaki manastırı ve yapıları da keşfedeceklerdir.

Fakat işler bir süre sonra bozulmaya başlar... Kazı işinde, bir de şüpheli yardımsever International Technology Corporation (ITC) adına çalışan Robert Doniger vardır. Profesör Johnston bazı yanıtları almak için New Mexico'daki ITC merkez bürosuna gittiği sırada öğrenciler 600 yıldan fazla zamandır kapalı olan bir oda keşfederler. Marek ve Kate bu odanın içine düşer ve çok şaşırtıcı iki şey keşfederler; oda mühürlendiği zaman keşfedilmesi imkansız çift odaklı bir mercek ve Profesör Johnston tarafından yazılmış 2 Nisan 1357 tarihli bir yardım çağrısı!

Bu esrarengiz olayı çözmeye kararlı olan öğrenciler Dognier'in yeni bir buluşu olduğunu da öğrenirler. Bu üç boyutlu nesneleri uzaya gönderebilen bir makinedir. Bunun gemicilik konusunda bir devrim yaratacağını iddia eden Doniger, elinde olmadan 14. yüzyıla bağlanan bir yol açmıştır. Kendi hakkında bilgiler elde etmeye çalışan profesör ise şimdi Fransız ve İngiliz feodal savaşının tam ortasındadır. Johnston'ın öğrencileri dünyanın en vahşi savaşlarından birinin içinde,hayatta kalmayı başarabilecekler mi? Daha doğru bir soruyla 21. yüzyıla geri dönebilecekler midir?

25
Ortadünya’da gezen hiç bir varlık Gandalf kadar elflerin sevgisine nail olmadı. Ama hiçbir varlıkta onun kadar merak edilmedi. Gri cübbesi, uzun sakalı ve tepesi sivri külahı ile boy gösterdiği her yerde bir merak ve bu merakla karışan bir sevgi veya nefret gördü. Gandalf’ın kimliği ile ilgili bir çok varsayımın geliştirildiği de bilinen bir gerçek. Hobbitlerin gözünde ara sıra topraklarına uğrayan garip, bazen çocuklarla şakalaşacak kadar sevimli, çokca da onlara fişekler ve ne olduğunu anlamadıkları hikayelerle gelen gizemli bir kişiydi; Elfler ise onu Gri Hacı ya da Mithrandir olarak biliyor ve ona karşı eksilmeyen bir sevgi ve saygı besliyorlardı; halkımın dilinde adı Tharkun’du ve Khuzdul’u konuşabilen çok az kişiden biriydi ama gene de ona karşı beslediğimiz en kuvvetli duygu sevgi olmuştur. İnsanlar arasında ise, o hep kötü olaylarla birlikte gelen ve sıkışık durumları daha da sıkıştıran bir giz di, ama onda karşı koyulamayan bir güç, sevecenlik, hiddet ve ikna kabiliyeti olduğu da bir gerçekti. İşte böyle bilinirdi çemberin Arifi Gri Gandalf Ortadünyanın batı ve kuzeyin de.

Ama her şeyin temelinde her zamanki gibi iyi ile kötünün çarpışması ve bu çarpışmayı izleyen Ortadünya tanrıları vardı. Gandalf’ın esas ismi Olorin’di ve Ortadünya’nın 3. çağının 1000. yılına kadar bir maia ruhu idi. O tarihte 5 tane İsthari batı limanlarından Ortadünya ya, Elf’lere ve İnsanlar’a yardım etmek için, geldiler.Bunlar Gri Gandalf, Boz Radagast, Ak Saruman ve maviler olarak bilinen Alatar ve Pallando idiler. Alatar ve Pallando’nun görevlerinin ne olduğu ölümlülerden gizlenmişti ve onlar kendi yollarına gittiler. Ama kalan üç tane büyücü yollarını Ortadünya ve onun halklarına çevirmiştiler. Bunlar arasında o anda en güçlü olarak görüneni Ak Saruman’dı, ama limanların lordu Cirdan içlerinden bir tanesinde daha başka bir ruh ve kökü derinlere dayanan bir ariflik gördü. Bunun üzerine kendinde olan bir hazineyi ona emanet etmekten çekinmedi. Bu kişi Gandalf’dı ve verilen hazine ise ölümsüz topraklara dönene kadar sahip olacağı Muhteşem güç yüzüğü Kırmızı Narya idi. (Daha sonraları karanlığa yönelen Saruman’ın Gandalf için kötü hisler duymaya başlamasının bir sebebi de belki verilen bu hediye olabilir.)
İşte bu şekilde Ortadünya ya ayak basan Gandalf Ortadünya’dan gene aynı şekilde bir gemi ile ayrılacağı 3021 yılına kadar durmadan daima kötülüğe karşı savaştı.
Bir diğer İsthari ise Boz Radagast’tı, onun yetenekleri ve çalışmaları ise daha çok Ortadünya’nın güzelliklerini arttırmak ve düzenini sağlamak amacı ile Hayvanlar ve Bitkiler üzerinde yoğunlaşmıştı. Genelde iki ayaklı varlıkların işlerine karıştığı çok az görülmüştür. Ak Saruman ise Ariflerin başkanı olarak en güçlü yanı olan konuşma ve inandırıcı olma yeteneğini uzun zaman boyunca kötü olanlara karşı kullanmışken, iradelerin sınandığı son Yüzük savaşlarında yenilmiş ve tutkularının esiri olarak karanlığı seçmiştir. Bu yüzden asası Gandalf tarafından kırılmış ve İsthar Nizamından kovulmuştur. Ortadünya’dan ne şekilde ayrıldığı ise kırmızı kitabı okuyanlar için sır değildir. Görüldüğü gibi gelen beş Büyücünün de diğerlerinden farklı ve ön planda olan bir gücü vardı. Gandalf’ın yeteneklerinin ise hangi yönde geliştiğini bilmek gerçekten zordur. Ama bilinen en kuvvetli yönünün sıcak çatışma anlarında bir anda büyüyen ve Balrog’u bile çaresiz bırakan, Yüzüktayflarından birçoğuna aynı anda karşı koyabilen direnme gücü olduğu düşünülür. Gene de diğer Büyücülere ihsan edilen her güçten bir kısmını üzerinde taşıdığı da gözden kaçmamalıdır. Gri Gandalf Balrog’la yaptığı ölümcül savaştan yenilenen bir ruh ile döndüğünde artık beyazlar içindeydi ve o zamandan sonra Ak Süvari hiçbir savaşın dışında kalmadı. Belki ilgisiz bir anlatım olsa da Gandalf’ın Hobbitler’den öğrendiği Pipo-otu sanatında da ustalaşmakta gecikmediğini ve en sevdiği içkinin kırmızı şarap olduğunu belirtmeliyiz:)
Tom Bombadillo konusunda söylenecek çok şey vardır ama onu anlatmak başka bir yazının konusu. Şu anda onun için söylenecek tek şey bir maia olduğu ve gene kendi gibi bir maia olan eşiyle birlikte yaşayanlardan gizlenen bir görev için Ortadünya’da yaşadığıdır. Barışla kalın...."


Kaynak:yuzuklerinefendisi.com

26
Daha İlkdoğanlar Ortadünya’nın güzellikleri ve zorlukları üzerinde yürümeye başlamadan yüzyıllarca önce Valar demircisi Aulé kendi istediği bir canlı biçimini yaratmakla meşguldü. İlkdoğanlardan daha kaba ama Aulé’nin amaçları doğrultusunda inatçı, güçlüklerden yılmayan, taşlara ve değerli madenlere uğrunda ölecek kadar değer veren tıknaz, savaşçı, upuzun sakallı aksi bir ırk: Ortadünya’nın yorulmaz elleri Cüceler. Ama demirci Aulé’nin bilmediği bir gerçek vardı, o da yaşam verme hünerinin sadece Ilúvatar’a bahşedilmiş olduğu. Ilúvatar Cüceler’de kendi çocuklarında olmayan bir katılık ve hırs görmesine rağmen onları da kendi planları doğrultusunda yaşamaları için Ortadünya’ya yollamayı kabul etti. Ama uyanış anının zamanına kendi karar vererek. Böylece Cüceler kendi biçimlerinde geçirecekleri ve yüzyıllar boyunca sürecek uykularına yattılar. Uykuya yatan Cücelerin sayısının yedi tane olduğuna inanılır. Ve onlara Cücelerin Yedi Babası denir.



Sayısız yıllar sonra Ortadünya topraklarında uyanacak ve Elf’lerin ardından dünyayı tanıyacak olan bu Yedi Cüce Babası’nın boyları kendilerinden sonra gelenler gibi yaklaşık 120-150 cm idi ve ömürleri ise 250 yılı bulmaktaydı. Aulé’nin bu ilk Cücelere verdiği hediyelerin en başında kendilerine ait olan bir dil gelmekteydi. Sırrı kendilerinden başka çok az kişi tarafından bilinen efsane Cüce Lisanı Khuzdul. Bu lisan bilinen bütün Ortadünya dillerinden bağımsızdı ve kendine özgü bir yapısı vardı. Cüceler de, yapılarına uygun olarak, bu dili kıskançlıkla korudular ve başka halklar tarafından kullanılmasını engellediler. Bilinen çok az örneğin başında yüzük Kardeşliği üyesi Gloin oğlu Gimli’nin kullandığı Cüce savaş çığlığı gelir. “Baruk Khazad! Khazad ai menu!” Bir de ünlü Cüce sarayı “Khazad-dum” un (sonradan Moria olarak da bilindi) ismi. Bu lisanı Ortadünya’da kullanabilen çok az İnsan ve Elf vardı, ki onlar da tam anlamıyla konuşamazlardı. Nedeni tam olarak bilinmese de Cücelerin bir başka gizi de isimlerinde gizliydi. Hiçbir Cüce gerçek ismini kendi ırkından olmayan birine söylemezdi. Bu isim onlarla beraber mezarlarına gider ve ne için saklandığı tam olarak anlaşılamayan bir sır olarak kalırdı. Bazı yerlerde bu saklama töresinin ilerde de anlatılacağı gibi ölümden sonraki yaşama dair olan cüce inanışına dayandığı söylenir. Bu yüzden kitaplar ve şarkılarda geçen bütün Cüce isimlerinin ortak lisan ya da başka bir lehçede söylenmiş olması şaşırtıcı değildir. Aulé tarafından verilen bir başka hediye ise Cüce’lerin taş ve değerli madenlere karşı olan bitmez, tükenmez sevgileri idi. Gerçekten de cüceler metaller ve taş işçiliği konusunda bilinen bütün halklardan daha yetenekli ve becerikliydiler. Demir, çelik, altın ve son olarakta Mithril işçiliğini inanılmayacak bir çabukluk ve mükemmellikte öğrendiler. Gene Yüzük Kardeşliği’nin hikayesinde anlatılan Frodo’nun zırhı (Bilbo tarafından hediye edilmişti ve kökleri “Yalnız Dağ”ın altında bilinmeyen yıllara dayanırdı), fark edilmeyecek kadar hafif ama normal bir insanı öldürecek şiddetteki bir darbeyi savuşturabilecek kadar dayanıklıydı. Bu zırh Mithril işçiliğinin 3. çağda görülen en iyi örneklerinden biriydi.

Zamanın gelmesiyle Ölümsüz Durin’in önderliğinde uyanan Cücelerin Yedi Babası’nın Ortadünya’da yedi ayrı yöne dağılıp, yedi ayrı saray inşa ettiği inanışına rağmen kitaplarda anlatılan sadece üç tane saray vardır: Belegost (Gabilgathol ), Nogrod ( Turnunzahar) ve Khazad-dum (Moria). Cücelerin uyanması sadece kendilerini değil aynı zamanda o ana kadar Ortadünya’da kendilerinden başka halkların varlığından habersiz olan Elf’leri de etkiledi. İlk defa Belegost ve Nogrod Cücelerini tanıyan Elf’ler onları Naugrim (Ehiller) ve aynı zamanda Gonnhirrim (taş ustaları) diye çağırmaya başladılar. Ve ilişkileri bu dönemde gelişti. İlerleyen dönemlerde Demirci Telchar öncülüğünde sanatlarının zirvesine varan Cüceler Elf’lerle yakın ilişkiler geliştirdiler. Menegroth (Bin Mağara) sarayının yapılışı bu dönemlere rastlar.

Birinci çağ Cüceler için git-gel’lerle geçen bir çağdır. Genelde aydınlığın yanında yer almalarına rağmen, İlkdoğanların kanını döktükleri de görülmüştür. Ve bu çağda ülkelerinin yıkılmasını takiben Nogrod ve Belegost halkı da Sisli Dağlar yolculuğuna başlamışlar ve bu yolculukları Khazad-dum’da sona ermiştir.

Bu çağdan sonra Cücelerin tarihleri bir anlamda da Khazad-dum’un tarihi olmuştur. Batı kapısı yakınlarında bir diğer halk olan Elf’lerle ilişki geliştiren Cüce’ler sanatlarının yardımıyla tekrar güç ve zenginliğe kavuştular. Bu dönemlerde yapılan Güç Yüzüklerinden haberdar olan ve yapılışına dolaylı da olsa katılan Cüce’lere bu yüzüklerden yedi tanesi Sauron tarafından verildi. Ancak beklenen etkiyi göstermedi, çünkü Sauron’un amacı bu Yüzüklerle halkların aklını çelmek, güç ve uzun yaşam isteklerini kışkırtarak onları karanlığın köleleri yapmak idi. İnsanların dokuz Kral’ının aksine, (bu Krallar ilerleyen günler boyunca yüzüklerinin çekimlerine kapılarak karanlığın köleleri haline gelmiş ve Yüzüktayfları olarak adlandırılmışlardır) Cüceler Yüzüklere karşı böyle bir reaksiyon göstermediler. Bilinen en son Cüce Yüzüğü ise Thrain tarafından taşınırken Dol Guldur’da işkencelerle elinden alındı ve sahibi öldürüldü. Zarar görmeden kalan üç veya dört tane Yüzük olduğu inanışı bu dönemden sonra hakim oldu, zaten üçüncü çağın sonunda yapılan büyük savaşta Sauron’un Cücelere yediden daha az sayıda Yüzük vaad etmesi de bunun bir göstergesi olarak ele alındı, ki kalan larda zaten ‘Bir’in düşmesiyle işlevlerini sonsuza kadar yitirdiler. İkinci çağda genelde sayıları azalan Cüceler başka halklardan nispeten yalıtılmış bir halde Moria’da yaşadılar ve orayı bilinen Cüce eserlerinden en mükemmeli haline getirdiler.

Üçüncü çağla birlikte büyük uğursuzluk Moria’da ortaya çıktı. Büyük hırslarına yenilen ve Moria’nın çok derinliklerini kazan Cüceler burada Morgoth’un lanetli varlığı Balrogu uyandırdılar. Kral Durin IV ve oğlu Nain öldü. Bu zamandan sonra Cüceler, sonsuza kadar kovuldukları, eşsiz Khazad-dum’u sadece şarkılarda ve efsanelerde andılar. Bu olaylardan sonra Cücelerin macerası belli bir yurtları olmadan bir süre devam etti. Daha sonra Yalnız Dağ’a yerleşen ve şaşaalı günlerine kavuşan bu küçük halkın hikayesi Kırmızı Kitapta daha geniş olarak anlatılır, fakat burada bahsedilmeyecektir. Saygıyla anılması gereken tek şey, Thorin Meşekalkanı’nın Beş Ordular savaşında gösterdiği yiğitlik ve efsanevi kılıcı Orkbiçen’ (Orcrist) dir.

İnsanlardan daha uzun ömürlü olan Cüceler de her yaşayan varlık gibi bir gün ölümle tanışırlardı. Ortalama 250 yıl kadar olan yaşamları sonrasında ne olduğu ise yaşayanlardan gizlenmişti. Elfler cücelerin yaratıldıkları taşa dönüşeceğine inanırken, cüceler ise Mahal’ (Aule)ın yanında kalacaklarına ve son savaş ve büyük yıkımdan sonra yaratıcıları ile birlikte dünyayı tekrar eski haline getirmek için çalışacaklarına inanırlardı. İsimlerini diğer canlılardan saklamalarının ardında ise o gün geldiğinde Mahal’ın onları teker teker adları ile çağıracak olması olabilir.



Ortadünya’dan kalan bir sürü güzel efsanenin içinde böylece yer aldılar Aule’nin çocukları. Yaradılışlarından itibaren hep güzellikleri sevdiler ve içlerinden yalnızca biri diğerlerinden ayrılarak batıya gitti ve sonsuz ışığın ve müziğin günlerine katıldı. Elf dostu Gimli’nin hikayesi dışında birer birer yok oldular çağlar boyunca ama zanaatları hep yaşadı... birde her savaşta olanca güçleriyle haykırdıkları ünlü Cüce savaş çığlığı “Baruk Khazad, Khazad ai menu!!! “.....


Kaynak:yuzuklerinefendisi.com

27
Kurgu İskelesi / Kayıp Elf Ordusu
« : 27 Nisan 2008, 14:22:53 »
(Başlamadan önce bir açıklama yapayım. Bu hikaye Y.E. serisinin hiçbir bölümüyle ilgili değildir. Bu yüzden yüzde yüz yeni bir yaratımdır.)

Günler değişmeye başlamıştı. Karanlık Mordor'dan taşmaya başladığında Lindon'daki Gil-Galad'ın endişeleri artıyordu. Eregion'dan bir haberci geldi. Hırpalanmış bir zırhı, çentik bir kılıcı yarılmış bir miğferi vardı. Kent düşmüştü ve orklar her yeri yağmalıyordu. Celebrimbor, Sauron tarafından öldürülmüştü. Elçinin elinde bir paket vardı. Ölümünden önce Celebrimbor'un verdiği bu paketin ne pahasına olursa olsun Krala gitmesini istemişti.

Haberci gittiğinde bu haberler kralı düşündürüyordu. Moria kapıları kapatılmıştı. Durin'in bahadır halkı dahi cesaretle direnemişti. Birden boru sesleri duymaya başladı. Kulenin penceresinden baktığında Limana koca bir donanmanın geldiğini gördü. Hayretle ve sevinçle Numenore ordusunu karşılamaya koştu. Ordu gelip geçti. Çok kalablıklardı ve Elflerin gelmesine gerek olmadığını söyleyen Tar-Palantir tarafından doğuya götürüldü.

Gil-Galad'a Sauron'un yenildiğini ve esir edildiği haberleri ulaştığında o derin düşüncelere daldı. Bu bir kurnazlık olabilirdi. Sauron daha önce de onun halkını kandırmıştı. Ona hiç mi hiç güvenmemişti ama şimdi insanlığın kalbine, Armağan Edilen Ülkeye götürülüyordu. Yeni bir alevle tutuşan Numenoreanlar Gil-Galad'ın öğütlerine kulak vermediler. En sonunda bu kendi felaketleri oldu.

Numenore adası yıklmış, Elendil ve oğulları kaçıp Orta Dünya'ya yerleşmişti. Krallıklarını kurdular ve büyüdüler, büyüdüler ve büyüdüler. Ordularının görkemi, yıkılışndan önceki Numenore'yi andırıyordu. Ama Sauron da harekete geçmişti. Durmadı, uyumadı, izledi,çalıştı. Barad-Dûr'a ordularını biriktirdi. Orklar sinekler gibi ürediler.

Tehlikeyi hisseden Gil-Galad orduya toplanma emri verdi. Henüz saldırmayacaklardı. İkl hamleyi Sauron'un yapması gerekiyordu. Çünkü onun gücünü tahmin edemiyorlardı.

Herşeyin sonunda Gondor Kralı İsildur, bozguna uğrayarak kuzeye kaçti. Son İttifak oluşturuldu ve hazırlıkların sonunda yola çıkti.

Hithaeglir'in(Dumanlı Dağlar) batısına geldiler. Sauron bu topraklardan sökülüp atılmıştı. Yeniden harekete geçtiler.

Gil-Galad'ın çok sevdiği bir komutanı vardı. Mareldar'dı ismi. Başlangıçta Aule'nin maialarından biriydi. Sonradan İlkdoğanların arasına katıldı ve gücünün bir kısmı kendisinden alındı. Arda'ya ilk geldiğinde Valar'a yakın bir güce hükmediyordu. Sonraları Melkor ve Sauron ile olan savaşlrında elflere dost oldu. Bilgelği ve irfanı fazlaydı ama asla Olorin kadar değil.

Ordu ilerlerken Mereldar ve ordusu Hithaeglir'in pusları içinde kayboldu ve bir daha halklarının arasına dönmedi. Gil-Galad bu kayba çok üzüldü. Çünkü halkı çok bahadırdı Mereldar'ın. Kendisi de büyük bir güce sahipti. Denir ki Barad-Dûr kuşatmasının gecikmesinin nedeni de bu kayıp ordunun savaşmamasıydı.

28
Orta Dünya Günlükleri / Gondorun Lordu
« : 25 Nisan 2008, 18:57:48 »
Vekilharç soyunun asil torunu
Dağlar kadar dayanıklı, Mithril kadar değerli
Lothlorién ormanlarından zarif,
Bruinen sularından berrak,
Gondor'un Lordu... Gondor'un Lordu!

Cesurdu, mağrur olduğu kadar
Belki korkutmuştu Yüzük Taşıyıcısı'nı;
Belki de faydası oldu gitmesine...
Ama dürüsttü, dürüst gitti ebediyete,
Gondor'un Lordu... Gondor'un Lordu!

Yalan olmadı son sözleri,
İtiraf etti tüm gerçekleri,
Ardına koymadı elinden geleni!
Şanlıydı, çekinmeden gitti ölüme...
Şanıyla karşıladı Ecel, Gondor'un Lordunu!

Borusunun sesi duyuldu son kez
Emyn Muil'in çıplak kayalıklarında,
Buçuklukları korudu, feda etti kendini
Gondor'un Lordu... Gondor'un Lordu!

Bekler hâlâ Denethor, elinde kırık boruyla,
Ithilien Prensi'nin acısı yüreğinde hâlâ,
Batı'nın Halkı anıyor onu kederle,
Rauros hâlâ ağlıyor arkasından...
"Boromir, Boromir! " diye..."

29
Filmler / Orlando Bloom (Legolas)
« : 25 Nisan 2008, 18:34:10 »
13 Ocak 1977 yılında İngiltere'nin Canterbury şehrinde doğan Orlando Bloom babası Harry Bloom'u henüz 4 yaşındayken kaybetmiş. Orlando annesi ve ablası Samantha ile yaşıyor. Orlando çok küçük yaşlarda aktör olmayı kafasına koymuş. Onu aktörlüğe iten en önemli unsurdan biriside çok sevdiği Süpermen'in aslında Christopher Reeves tarafından canlandırılan bir karakter olduğunu öğrenmesiymiş. 1993 yılında aktörlük kariyeri için Londra'ya taşınan Orlando ilk kariyerini bazı TV dizileriyle gerçekleştirmiş. 1999 yılında burs kazanarak girmiş olduğu Guildhall tiyatro okulunu bitiren Orlando, adını tüm dünyaya duyurmasını sağlayan Yüzüklerin Efendisi filminde Legolas rolünü oynaması için seçilmiş. Daha önce çevirdiği filmlerden en önemlisi bence Black Hawk Down. Yüzüklerin efendisinden sonra çevirdiği filmler gelecek baharda İngiltere'de vizyona girecek olan

"Ned Kelly", "Calcium Kid" ve şu aralar Jonny Deep ile birlikte çekimine devam ettikleri "Pirates of Carribean" .

Tam bir doğa sporları delisi olan Orlando bu uğurda defalarca kaza geçirip kaburgasını, kolunu ve bacağını kırdığı halde bu sporlardan asla vazgeçmiyor. Yüzüklerin efendisi filminin çekimleri sırasında Yeni Zellanda'nın muhteşem doğasında bu sporları yapmak için oldukça fazla fırsatı olmuş. Sakar olduğunu her fırsatta dile getiren Orlando, filmin senaryosunda yeralan at çekimleri sırasında yine yaralanır gerekçesiyle çekim ekibine epeyce ter döktürmüş.

Şu aralar herhangi bir kız arkadaşı olmayan Orlando'nun yanından asla ayırmadığı Maude isminde bir köpeği var. Uzun süreli arkadaşlıklar edinememesinin bir sebebinin de sürekli seyahat etmesi olarak açıklıyor.Ne diyelim. Gönlünün "prensesini" en kısa sürede bulur :)
Çok romantik birisi olduğunu ve aşk için hertürlü çılgınlığı yapabileceğini söylüyor. Bu arada onun hakkında önemli bir bilgi, kendisi bir vejeteryan.

30
Genel Kültür / İlginç Yaratıklar
« : 22 Nisan 2008, 15:49:19 »
Kedi Başlı Dana
Mısır - Gize şehrine bağlı Mensuriye köyünde, kedi başlı iri kemikli garip bir dana yavrusu dünyaya geldi. El Ahram gazetesinde yer alan habere göre, Kahire Üniversitesi'nde uzman Prof. Dr. Muhammed Taha Şerif konuyla ilgili bir açıklama yaparak, bu garip doğuma, anne ineğin gebeliğinin ilk haftalarında kimyevi çevre kirliliğinin zehirlediği yemden yemesinin neden olabileceğini ifade etti. Öte yandan aynı köyde geçen yıl da sakallı ve iri başlı bir çocuğun dünyaya geldiği bildirildi.
(Nisan 1994, Zaman)

---------------------------------------------------------------------------------------

Rusya'nın da Bir Canavarı Var
Moskova - Volgagrad (eski Stalingrad) kenti yakınlarında büyük başlı bir yılan görüldüğü öne sürüldü. Moskova'da yayımlanan Kontinet gazetesinin haberine göre yöre halkı, gün battıktan sonra, canavar korkusuyla evlerinden dışarı çıkmamaya başladı. Birçok kişinin canavarı gördüğünü söylemesi üzerine, araştırma için Volgagrad'a gelen uzmanlar, yılanın uzunluğunun 5 metre, başının ise normal bir insan kafası büyüklüğünde olduğunu hayretten donakaldılar. Bunun gibi birkaç yılanın daha olması gerektiğini belirten uzmanlar, Volgagrad'ın güneyindeki zehirli sanayi atıklarını toplama havuzlarının bu tür yılanların üremesine neden olduğunu öne sürdüler.
(Ekim 1996, Siyah Beyaz)
------------------------------------------------------------------------------------

Yarı İnsan Yarı Keçi
Gana'nın başkenti Accra'da yarı insan yarı keçi bir yaratık ölü olarak dünyaya geldi. Accra'daki bir veterinerlik merkezinden yapılan açıklamada, yaratığın kendilerine getirildiğinde ölmüş olduğu ve yüzünün insan, kulaklarının ve dört bacağının ise keçi gibi olduğu belirtildi.

(Ağustos 1981, Hürriyet)

-----------------------------------------------------------------------------------

Üstü Kedi Altı Tavşan
Sıvas'ta oto tamirciliği yapan Erdal Tutuş ve Orhan Erdoğdugil'in altı ay önce buldukları kedi görenleri hayrete düşürüyor. Kedinin bel ve arka ayaklarıyla kuyruğu tıpkı tavşana benziyor. Hayvan, normalkediler gibi yürüyerek değil zıplayarak ilerliyor. Sahipleri kedi-tavşanı özenle besliyorlar. Beslenme şekli de, özelliklerini taşıdığı hayvanlarınki gibi.
(Aralık 2001, Milliyet)

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 18