Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Catrouble

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 15
31
Tartışma Platformu / Ynt: Yazarlık Kursta Öğrenilir mi ?
« : 04 Eylül 2012, 18:40:24 »
Bütün tasarım okullarında yaratıcılık bir nebze de olsa kazandırılabiliyor. Problem şu ki yoğun bir süreç ve 4 yıl gerekiyor bunun için, belki de çok daha fazlası gerekiyor ama eğitim sistemi izin vermiyor. Bu nedenle evet, bir kursta yaratıcılık kazandırmak neredeyse imkansız.

Ama hiç eğitilemez bir şey değil, en azından yapılan kabuller bu yönde günümüzde.

32
Tartışma Platformu / Ynt: Yazarlık Kursta Öğrenilir mi ?
« : 04 Eylül 2012, 18:19:54 »
Aslında sanat öğretilemeyen veya eğitilemeyen bir şey değildir. Zamanında böyle düşünülmüş olsa da şuanda hemen hemen her akademik ortamda eğitim ile geliştirilebildiği kesin olarak kabul görmektedir. Keza hayal gücü ve yaratıcılıkta alt dallar olarak eğitilerek daha geniş ufuklara taşınabilmektedir. Dolayısıyla doğru eğitmenler tarafından verilen her türlü eğitim hitap edilen kitlenin büyük çoğunluğu tarafından verimli olarak alınabilir.

OZ'un söylediğine gelince onun biraz idealist bakarak olayı en mükemmelle kıyaslamış olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki eğitim alarak iyi bir yazar olabilirsiniz belki ya da iyi bir ressam ya da tasarımcı... Ama eğer o doğuştan gelen armağana sahip değilseniz en iyisi olamaz, yaşadığınız çağda iz bırakamazsınız. Bu konuda OZ'a tamamen katılıyorum.

Ama genel anlamda iyi bir yazar olmak için eğitimlerin son derece verimli olabileceği kanısındayım. Hatta buna eminim.

PS: Yorumum eğitmenlerin ve öğrencilerin gerekli minimum niteliklere sahip olduğu temeli üzerine yapılmıştır. :)

33
Unutulmuş Diyarlar / Ynt: Faerûn Forgotten Realms Total War
« : 03 Eylül 2012, 22:47:49 »
İki dakikada gömdün ya beni helal olsun :))

34
Unutulmuş Diyarlar / Ynt: Faerûn Forgotten Realms Total War
« : 03 Eylül 2012, 20:25:16 »
Teşekkür ederim iyi dileklerin için, bu arada epilepsi değil (:

Daha ölümcül bir şey yakında göçer giderim bu diyarlardan... =)

35
Unutulmuş Diyarlar / Ynt: Faerûn Forgotten Realms Total War
« : 03 Eylül 2012, 17:56:28 »
Sonuçta oyun motorunu kullanmıyorlar mı? Adamlar oturup kendi kendine oyun yazacak değiller ya :)

Ne yazık ki çiğneyemeyeceğim bir yasak bu :/ neyse işte...

36
Unutulmuş Diyarlar / Ynt: Faerûn Forgotten Realms Total War
« : 03 Eylül 2012, 17:47:16 »
Yapabilirlerse çok harika olur, Total War sonuçta kendini ispatlamış harika bir oyun.. Keşke oyun oynamam doktorlar tarafından yasaklanmamış olsaydı :/

37
Her ne kadar yazarlık becerim olmasa da katılımcı olarak yer almayı çok isterim.

38
Purgatorio / Ynt: Gordon Borcha // Silvarath
« : 03 Eylül 2012, 03:17:49 »
Keşif çalışmamın sonlanmasıyla beraber hastanedeki gariplikler üzerine duyduğum endişeler boyut değiştirip içinde bulunduğum ortam üzerine yoğunlaşmaya başlıyor. Hastanenin farklı cephelerine bakan farklı pencerelerden görebildiğim koca bir hiçliğin yanı sıra hastanedeki odaların hiçbirinde hasta veya görevli olmayışı da içinde bulunduğum durumu anlaşılmaz ve kaygı verici kılıyor. Görebildiğim tek hayat belirtisi ameliyathanenin içinde olsa da ilgimin sokağa kaydığını hissediyor ve merdivenlere geri dönerek aşağı iniyorum.

Hastanenin girişinde de kimsenin olmaması endişelerim konusunda ne kadar haklı olduğumu bir kere daha bana hatırlatırken yürümeye devam ederek kapıdan dışarı çıkıyorum. Her ne kadar sabahın erken saatleri olsa da hiçbir yaşam izine rastlamamak ciddi anlamda sinirimi zorlamaya başlarken yolda ilerlemeye ve nerede olduğumu anlamaya çalışıyorum. Gecenin soğuğu içime işliyor, sokak öylesine sessiz ve sakin ki sanki bir hayalet ordusu tarafından yutulmuş ya da bir zombi filmi gibi terkedilmişe benziyor. Bilinmezlik ve anlamsız sessizlik sinirlerimi daha da gererken belki de sadece geç saat olduğu için böyledir diye kendimi kandırmaya çalışıyor ancak başarılı olamıyorum.

Ağırlığıyla elimi ağrıtan baltayı omuzuma doğru atmış yürümeye devam ederken sokaklarda elinde baltayla bir hiçliğin içinde tetikte bir şekilde yürüdüğümü fark ederek gülümsüyorum. Gerçekten de bir zombi filminde gibiyim… Hava puslu olmasa da sanki pus ve yanık kokusuna benzer bir koku-tat aldığımı hissediyorum. Sokakta hiçbir ses yok, rüzgar bile adeta şehri terk etmiş, kediler ve köpekler kaçmış ve insanlar… Kim bilir neredeler.

Sokağın sonuna geldiğimde kesiştiği caddenin sağına ve soluna bakıyor yine de sorularıma bir cevap bulmayı başaramıyor, hiçliğin yarattığı gerginliğimi azaltamıyorum. Sol tarafa doğru ilerlemeye karar vererek sola dönüyor ve yürüme devam ediyorum. Nerede olduğumu, ne olduğunu, neler döndüğünü öğrenmek ve soru sorabileceğim birini bulmak umuduyla yolda yürürken her şeyin bir cevabı olması gerektiği konusunda kendimi şartlıyorum.

Belki de hastane çok kötü, hiç hastası olmayan ve elektrikleri kesilmiş bir yerdir. Belki de çalışanlar grev yaparak iş yerini terk etmişlerdir. Belki de kendimi şiddetle kandırmaya ihtiyacım vardır…

39
Şişedeki Mısralar / Ynt: Sonsuza Dek
« : 02 Eylül 2012, 01:56:13 »
Son kıtanın ilk iki dizesini pek yakıştıramamış olmakla beraber geri kalanı gayet iyi bana göre, tebrik ederim =)

40
Purgatorio / Ynt: Gordon Borcha // Silvarath
« : 01 Eylül 2012, 21:14:45 »
Sabaha karşı 3.. Neredeyse bir gündür kendimde olmadan yattığım anlamına geliyor bu durum ve nerede olduğumu dahi bilmiyorum. Hemen sağ tarafımda gördüğüm karanfillerin solmuş olduğu gerçeğini değerlendirince bana gelmemiş olduklarını, muhtemelen benden çok daha uzun süredir burada olduklarını anlıyorum. Her kim için geldilerse o kişinin şuanda odada olmadığı ise kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımda duruyor. Elime kumandayı alıp televizyonda güzel bir şeyler açmayı ve içinde bulunduğum kasvetli havayı dağıtmayı planlıyorum. Gerçi yüklü para kazanmam gereken bir iş sonucunda para kazanmak bir yana vurulmuş olmam ve beni bir kere vurup öldürmeyi başaramamış adamların bunu tekrar deneyeceğini bilmek için çokta zeki olmama gerek olmadığını düşünürsek hayatımdaki kasvetli havayı dağıtmam pek mümkün değil gibi gözüküyor.

Kumandanın tuşlarına birkaç kere bastıktan sonra hastanede elektrik olmadığı gerçeğini fark ediyorum! İyi ama bir hastanede nasıl elektrik olmaz? Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Terliklerimi giyerek neler döndüğünü anlamak umuduyla koridora çıkıyorum ancak koridora çıkmış olmak merakımı dindirmekten çok dehşete kapılmamı ve merakımın çok daha derinleşmesine neden oluyor. Yürümeye devam ettikçe ne olduğunu tam anlayamadığım sesler duyuyorum ve sesin geldiği odanın levhasına bakınca burasının ameliyathane olduğunu görüyorum. Elektriği olmayan bir hastanenin ameliyathanesinden telaşlı bir takım konuşmalar duymak ve odamdan buraya geldiğim süre boyunca hiçbir hasta, refakatçi, bakıcı, hemşire ve doktor görmediğim gerçeğiyle yüzleşmek tüylerimi ürpertiyor.

Dün gece gördüğüm rüyanın gerçekçiliğini düşününce şuanda içinde bulunduğum ortamında bir rüya daha doğrusu kabustan ibaret olabileceğini düşünsem de ortada olan şey hayatım olduğundan dolayı ciddi bir risk alamayacağıma karar veriyorum. Önümde iki seçenek var, ya doğruca buradan kaçabilirim ki akla en uygun gelen seçenek bu çünkü içinde bulunduğum şartların hiçbiri burasının gerçek anlamda bir sağlık kuruluşu olamayacağını bana açıkça belirtiyor. Şuanda aklıma bir organ mafyasının kaçak kuruluşlarından biri olabileceğim gibi şeyler gelse de bunlara hiçbir anlam veremiyorum, sonuçta Londra’nın ortasında vurulmuş bir kişi nasıl olur da kaçırılabilir ki? Belki de kolaylıkla yapılabilir, bilemiyorum.

Hastaneden kaçmayı başarsam dahi gidebileceğim tek yer olan evimde beni bulmaları hiçte zor olmaz ve ben bir hamle yapamadan, neler olduğunu öğrenemeden benim hayatta olduğumu öğrenirlerse fazlasıyla savunmasız kalmış olurum, bu nedenle kaçıp eve dönmeyi aklımdan çıkarıyorum. Geriye kalan seçenek ise neler olduğunu öğrenmek için en azından bir süre daha hastanede kalmak…

Korktuğum gibi Diktatörün ya da silahlı bir başka grubun elinde esir durumundaysam silahsız ve savunmasız olarak dolaşmamın intihar niteliğinde olduğunu varsayarak katta gezerek silah olarak kullanabileceğim bir şeyler arıyorum. Umudumu kaybetmek üzereyken yangın söndürme araçlarını barındıran bir köşe buluyorum. Hemen duvara asılmış bir şekilde duran baltayı alarak yol boyunca önüme çıkan odaları kontrol ediyorum. Hastanede başka bir hasta, hatta canlı olup olmadığı konusunda bilgi toplarken odaların penceresinden dışarı bakarak nerede olduğumu ve çevrede bir gariplik, hareketlilik ya da olağandışı bir sakinlik olup olmadığına bakıyorum. Keşfimi tamamladıktan sonra sessizce ameliyathaneye doğru ilerliyorum.

41
Güncel / Ynt: Bayram
« : 30 Ağustos 2012, 17:59:58 »
Kalbinde Türk bayrağı dalgalanan bütün büyüklerimin ve küçüklerimin bayramını kutlarım.

42
Purgatorio / Ynt: Gordon Borcha // Silvarath
« : 30 Ağustos 2012, 17:58:32 »
Bu sabaha karşı saat 6:40 sıralarında Hadley Road’da korkunç bir kaza meydana geldi. Güney istikametinden gelen R.C yönetimindeki araç, fabrika işçilerini taşıyan otobüsün şeridi aşıp karşı yola geçmesiyle büyük bir çarpışma yaşadı. Otobüsün yoldan çıkıp şarampole yuvarlanmasıyla sonuçlanan kazada yaralı sayısının 13’ün üstüne çıktığı belirlendi.

….

18 yaşındaki bir kız dün gece saat 3 sularında kendini 3. kattan aşağı atarak intihara teşebbüs etti. Caddeden geçen bir vatandaşın S.M’yi fark etmesi üzerine ambulans arandı, acil müdahale sonrasında kız en yakın hastaneye kaldırıldı. Basına konuşmayı reddeden ailesi, S.M’nin durumunun kritik olduğunu söylemekle yetindi.

3. kattan atlayarak ölmek istemek mi? Kesin kandıracağı zavallı bir çocuğa seni çok sevdiğim için canıma kıymak istedim derken ailesine de büyük bunalımdayım, çok baskı kuruyorsunuz, dayanamıyorum artık ölmek istiyorum diyecektir. Eh nede olsa 18 yaşında bir kız çocuğundan başka ne beklenir ki? Herkesle oynamayı alışkanlık haline getirmiş ve sadece kendisini zeki sandığından hiç şüphem yok. Gerçekten ölmek isteseydi kesinlikle daha yüksekten atlardı, en azından ben öyle düşünüyorum.

Brezilya’nın Sao Paulo eyaletinde bir noterin, üç kişilik ‘medeni beraberliği’ resmi olarak tanıması tartışma yarattı. Yetkililer, kanunlarda bu tip bir sözleşmeye aykırı herhangi bir madde bulunmadığını belirttirken, noterin bu açıklaması bazı dindar kesimlerin tepkisini çekti.

Ah süper bir haber daha, genel kanının aksine ben ‘bir kadın – iki erkek’ kombinasyonunun ‘iki kadın – bir erkek’ten daha yoğun bir şekilde hayata geçeceğini düşünüyorum. Son yıllarda tanıdığım kadınlara bakılırsa şeytan tohumlarını yıllar önce dünyaya serpmiş olmalı, artık bir de yasaları var. Ne harika!

Yaklaşan yerel seçimlerle ilgili halka yönelik yapılan anketlerde şok edici sonuçlar elde edildi. Hepsi az sonra Sabah Bülteni’nde…

“Eee, bu seçimler oyun kime genç adam?”


Adama dikkatlice bakıyorum. Yaşı biraz ilerlemiş, saçlarına aklar düşmüş, iyi giyimli ve konuşmasından eğitimli olduğunu sanıyorum.

"1 dakika önce televizyonda duymamış olsaydım 'Yakında seçimler mi var ki' diye size sormayı düşünebilirdim." derken gülümseyerek adamın gözlerinin içine bakıyorum. "Güzel bir aday var mı bayım? Yoksa yine fazlasıyla çirkin adamlar tarafından mı yönetileceğiz?" Çayımdan bir yudum aldıktan sonra konuşmaya devam ediyorum. "Her gün bir başka yalan içinde yaşarken ve çoğu zaman gerçek diye bir şeyin varlığından bile şüphe ederken sizce yerel yönetimi kimin idare edeceği umurumda mı?"

Adamın anlam veremeyen bakışları karşısında birkaç lokma zeytin ve peyniri ağzıma attıktan sonra konuşmama devam ediyorum.

"Ben size bir soru sorayım bayım. Gerçekten, oyunuzu kime vereceksiniz?"

43
Müzik / Ynt: Şu anda ne dinliyorsunuz?
« : 30 Ağustos 2012, 17:23:20 »
Beş - Gripin =)

44
Müzik / Ynt: Bu şarkı kesinlikle benim dediğiniz
« : 30 Ağustos 2012, 13:07:03 »
Her zaman böyle olduğunu düşünmesem de şuanda hissettiğim:

James Blunt - Goodbye My Lover

45
Purgatorio / Ynt: Gordon Borcha // Silvarath
« : 28 Ağustos 2012, 01:43:57 »
Gözlerimi açtığımda kendimi evimde, yatağımda, rüyadan uyanırken buluyorum. Rüyamın gerçek olduğuna o kadar inanmışken geri dönmüş olmanın verdiği hayal kırıklığı ve şaşkınlıkla yatakta yavaşça doğruluyorum. Rüyada gördüğüm her şey, özellikle köşk ve huriyi göz önüne alırsam tam anlamıyla zevkime uygun hatta bilincimin de ötesinde uygun olduğunu fark ediyorum. Bilinçaltımın bana görsel bir şölen hazırladığını düşünsem de duyduğumu düşündüğüm ve hala zihnimde yankılandığını hissettiğim şiirin ne benimle ne de bilinçaltımla bir alakası olduğunu sanmıyorum. Eski bir kız arkadaşımdan öğrendiğim ve sonrasında kullanmaya başladığım bir yöntem olan rüyalarımı unutmamak için not etme ve arşivleme işini gerçekleştirmek amacıyla sehpanın üstünde duran kağıt ve kalemi elime alıp hatırladığım kadarıyla şiirin sözlerini yazıyorum.

Hurinin teninde sarhoş oldun
Yemediğin meyveler celp etti seni
Mutlu cennete kavuşmaktasın ama
Devam edecek misin bu saltanata?


Şiiri anımsayabildiğim kadarıyla yazdıktan sonra tekrar okuyorum ve bana hiçbir anlam ifade etmediğine bir kez daha kanaat getiriyorum yine de bu konu hakkında yapabilecek bir şeyim olmaması nedeniyle kağıdı diğer notlarımın arasına yerleştirip banyoya gidiyor ve yüzümü yıkıyorum. Soğuk suyun tenime değmesiyle biraz da titreyerek kendime geliyor ve daha iyi hissetmeye başlıyorum. Banyodan çıktıktan sonra telefonumu kontrol ediyor ve Diktatörden hala mesaj gelmediğini görünce yüzümü ekşitiyorum. Paramın ödenmesi ne kadar sürecek bilmiyorum ama kumar oynama isteği gitgide ruhumda daha büyük bir açlığa sebep olurken acilen bir çözüm bulmam gerektiğini biliyorum. Üstüme rahat bir şeyler giyip araba anahtarımı da alarak kahvaltı etmek için bir kafeye doğru yola çıkıyorum.

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 15