Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - ryuk

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 34
31
Sapiens (Yuval Noah Harari) ve Tembellik Hakkı (Paul Lafargue). Herkesin okuyup anlayabileceği, dünyaya ve insanlığa dair bilmeniz gerekenleri ( en azından bir kısmını) özet geçen iki kitap. İkisinde de siyasi olarak katılmadığım yönler bulunmaktadır, fakat bu durum kitapların iyi olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Bir de aşağıdaki yazı var ki herkesin ama herkesin, ekonomiyi borsa kavramını (Fiddler'ın uyarısı üzerine düzeltilmiştir ;)) anlamak adına okuması gerekmektedir. Bir Memo Tembelçizer yazısı olduğu için küfürlüdür, ama yine de iyi yazıdır ;D

At ******* Borsası

Bölüm 1:

Spoiler: Göster
"malesef ekonomiyle aram pek iyi değildir. ne makro anlamda ne mikro anlamda. yani ne bu ***** **duğumun dünyasının nasıl bir ekonomik düzen üzerinde yürüdüğünü keşfedebildim bu güne kadar, ne de bir kişi olarak kendimin nasıl bir ekonomik düzen üzerinde yürümem gerektiğini. velhasıl ****** koyduğumun parası geliyor gidiyor, geliyor gidiyor. çorba parası çıkıyor mu? çıkıyor. ama bilader, yaş olmuş otuz küsur, her otuz küsur yaşına gelmiş kendini bilmez gibi ben de artık kendimi bilmem gerektiğini ve artık tez zamanda zengin olmam gerektiğini anladım. ve kendime bir hedef koydum: önümüzdeki on yıl içinde yüz tane daire edinmeliyim!..

bu fikrimi bir yakinime çıtlattığımda bana dedi ki, en iyi yatırım aracı taksi plakasıymış. allah allah dedim, taksinin plakasının bir hususiyeti mi var? arabayı sarıya boyamakla taksi olunmuyor mu? dedi ki "taksilerin özel plakası var, fiyatı da iki trilyon lira". efendim, bu durum karşısında şaşkınlıktan ***üm öyle bir tavana vurdu ki anlatamam. ben de dedim ki: "e kardeşim, taksi dediğin kaç para kazanır ki iki tirilyonu amorti etsin de para kazandırsın?"... o da bana taksi plakasına bu parayı veren kişinin parayı amorti etmek amacıyla vermediğini, bir süre sonra daha pahalıya satabilmek için verdiğini usul usul anlattı.

işte o an aniden aydınlandım! dünyanın ekonomik düzenini inkişaf ediverdim! bir malın fiyatını ne malın maliyeti belirliyordu, ne de işletince getireceği gelir. sadece tek bir şey belirliyordu: alınıp satılma hareketliliği!.. yani taksi plakasının fiyatı taksi nesenesinin dünyadaki var oluş biçiminden, işlevleri, kullanım alanları, getirileri ve götürülerinden bağımsız olarak, sadece ve sadece bir takım manyaklar tarafından alınıp satılıyor olmaları doğrultusunda belirleniyordu. bir şekilde birileri bir şeyleri alıp satmaya başlamış, o şeyin alınıp satıldığı bir borsa ortamı oluşturmuşlardı. ve o şeyin ne olduğunun önemi yoktu.

yani taksiyi oradan alıp yerine at ***** koysak hiç bir şey farketmezdi. düşünün bir, at ****nın tanesini iki trilyona satsak ve bir yıl sonra üç trilyon olacağını garanti etsek, kim at ***** almaz?.. ha? soruyorum, kim almaz!?.. şimdik etiler'de bir bina kiralasak, kapısına "at ****** borsası" yazsak, memleket çapındaki at ******larını alıp satmaya başlasak, bir at ****** bir yılda yüzde elli kar getirse, taksi plakası manyakları "ıyy, at ******, çok iğraaanç" diye at ***** almıyacaklar mı? at ***** borsası büyüse, memlekette altından çok at ***** bulunsa, amerikan dolarından çok at ****** sirkülasyonu oluşsa, memleket ekonomisi at ***** üzerinde dönmeye başlasa, farzı misal bir soros, bir fukuyama "biz çok düzeyli ve seviyeli iş adamlarıyız" diyerekten at *****ndan uzak mı duracaklar? hayır!.. hepsi koşa koşa at **** borsasının kapısına dayanacaklar! "bize de at ****** satın! biz de at ****** istiyoruz!" diye kıçlarını yırtarak feryad edecekler!

işte o gün ben at ****** borsası binasındaki odamda oturduğum döner koltukla onlara doğru dönerek "***tirin gidin i*neler!" diyeceğim, "yüz tane daire alarak başladığım zenginlik maceramı bütün at *****larını alarak nihayetlendirdim. bütün at *****ları bende, ve hiç birini size satmıyorum!". işte o zaman onlar kös kös evlerine dönecekler. bense dünyanın bütün at *****larının sahibi olarak mutlu bir hayat süreceğim... sürecek miyim?.. tabi ki hayır, ben alım satımı durdurunca at ***** borsası çökecek, at ****ının değeri sıfra düşecek. ben müflis bir spekülatör olacağım, soros moros ise alıp satacak başka bir şey bulacaklar. eşşeğin ***ini alıp satacaklar mesela."


Bölüm 2:

Spoiler: Göster
"efendiiim, bütün at ****larını elde tutup satmayınca alım satımın durması nedeniyle borsanın çöktüğünü daha önce anlatmıştım... bu durum beni pek üzdü. zira hem dünyalığımı düzmek istiyordum hem de at ***ndan vaz geçemiyordum. fakat mevzu üzerine çok düşündüm ve hem bütün at ******larını hiç bırakmadan tutmaya devam etmenin, hem borsayı ayakta tutmanın, ve hem de mevzubahis ******lar üzerinden daha çok para kazanmanın yordamını buldum.

efenim, bunun yolu at *****larını satıyormuş gibi işlem yapmak ve fakat satmamaktır. bu madrabazlığı gerçekleştirebilmek için at ***** mülkiyetini paylaşabilmemiz gerekiyor. yani, bir at ****nın birden fazla sahibi olabilir değil mi? tabi ki olabilir. hatta bin tane, bi milyon tane bile sahibi olabilir. eğer at ******nın mülkiyetini bir milyon hisseye böler ve tek tek satarsak bir milyon kişi tek bir at ***** üzerinde hisse sahibi olabilir. ama bizim amacımız at ******nı gerçekten satmak değil satıyormuş gibi yapmak olduğundan bir miylon hissenin hepsini satmıyoruz. 499 bin tanesini satıyoruz, 501 binini elimizde tutuyoruz. tabi bu 501 bin hisseyi ifade eden tek bir hisse senedini tek bir elimizle tutmamız daha hayırlı olacaktır, çünki diğer elimizde at ***** var. neden at ****** hala biz tutuyoruz? çünki çoğunluk hisse bizde, en büyük hissedar biziz. evet, diğer 499 bin kişi de en az bizim kadar at *** tutmak arzusuyla dolup taşıyor ama bu durum pratikte mümkün değil. pratikte at ****nın denetimi hala bizde.

at *****ını sattık, ama gördüğünüz gibi, el değiştirmedi. dikkatinizi çekerim, şimdiden %50 kar etmiş durumdayız. şimdi efendim, biraz kıyakçılık yapmaya ihtiyacımız var. kıyakçı olaraktan elimizdeki at ***nı kah sıvazlıyor kah sıvazlamıyoruz. at ****ı da kah uzuyor kah kısalıyor. uzadıkça satış değeri yükseliyor, kısaldıkça satış değeri düşüyor. fiyat bu şekilde oynadıkça at ****ndan medet uman hisse sahipleri kah ellerindeki hisseleri satıyorlar kah yeni hisse alıyorlar. biz de fiyatı düşürüp düşürüp piyasadan hisse satın alıyoruz, fiyatı yükseltip yükseltip piyasaya hisse satıyoruz. ve bir elimizde at *****, bir elimizde hisse senetleri, oturduğumuz yerden para kazanıyoruz. peki hisse sahibi keriz kitle neden mevzuya uyanmıyor? çünkü efendim, tek bir at **** yok ki ortada; hatırlarsak bütün at ****larını satın almıştık. bütün at *****ları bizde, her biri için bütün bu işlemleri yapmışız ve her biri birbirinden bağımsızmışçasına fiyat değiştirip duruyor.

ve *****tan medet uman kitle elindeki hissenin değeri düşse bile başka bir at *****nın hissesi değer kazandığı için kerizliği yanlış *****a oynamakta görüyor; genel anlamda *****la iştigal etmekte beis görmüyor. böylece biz de o *****ın hissesini alıp satamazsak bu ****ın hissesini alıp satıyoruz, bu ****ın hissesini alıp satamazsak şu ****ın hissesini alıp satıyoruz. mütemadiyen para kazanıyoruz ve üstelik bütün at ******ları bizde kalıyor!.. işte olay budur!.."



Benzeri iyi tespitler okumak istiyorsanız: Memo Tembelçizer - Fak


32
Müzik / Ynt: Şu Anda Ne Dinliyorsunuz?
« : 07 Ocak 2017, 23:31:44 »
Tunak Tunak Tun!

Çalışmaktan kafayı yediğimde böyle zevzek şeyler ile durumun anormalliğini kabullenmeye çalışıyorum.

33
Sinema / Ynt: Beğendiğiniz Film Sahneleri
« : 07 Ocak 2017, 22:28:08 »
İstanbul Kanatlarımın Altında, Hezarfen Ahmet Çelebi'nin Galata Kulesi'nden atlayarak uçtuğu sahne!

https://m.youtube.com/watch?v=Wm3WuGWGap4

Aslında sadece bir tek sahne yetmez, İstanbul Kanatlarımın Altında her sahnesiyle harika bir filmdir. İzleyin!


34
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 02 Ocak 2017, 21:54:24 »
Bence bir ay geçti sanki.
Biraz baskı iyi olabilir diye düşündüm. Merakla bekleyenler var ve vardır eminim :)

Merak etmeyiniz, sadece işlerim biraz uzadı. Onları tamamlar tamamlamaz aranızda olacağım!

İnanınız efendim, başlamamak için kendi kendime baskı yapıyorum. Öylesine özledim yayınlarımızı :)


Açılın, içerden bilgi getirdim.

Efendiler, biliyorum yayın bekliyorsunuz, ben de bekliyorum sizin gibi. Ryuk bey de yayın yapmak istiyor fakat kendisi maalesef hala epey yoğun. Sizi unutmadı, rahatlayınca yayınlar da başlayacaktır. Müsterih olunuz.

Grayswandir'in de dediği gibi, müsterih olunuz. Döneceğim ;D


Elbette dönüşümü öyle boş boş beklemek zorunda değilsiniz. Nasıl mesela?

Aslında benim de, sizlerden beklediğim bir şey var:

Son yayın dizisinin konseptini biliyorsunuz (bilmeyenler de bu başlık altında verilmiş olan kayıtlara bakabilir). Yayınlar sırasında da belirttiğim isteğim, bu sürecin hepimizin katılım göstereceği bir fikir üretim süreci olmasıydı.

Yani, ben dönünceye kadar başlığımıza yazabilirsiniz ;D

Konuya ilişkin her şey yazılabilir. Yayından aklınızda neler kaldı, katıldığınız-katılmadığınız görüşler var mı, yayın sırasında ifade edilen sorunlar ya da çıkmazlar için sizin çözüm önerileriniz var mı?

Kısaca, dünyayı ve insanlığı (ya da en azından iyi insanları) kurtarmak adına söyleyebileceğiniz neler varsa söylemenizi bekliyorum.

Çünkü akıl akıldan üstündür.

Ve kaba kuvvet kısa vadede kazansa da, uzun vadede kazanmak için daima bir felsefeye ihtiyaç vardır.

Sizi, dünyayı ve insanlığı kurtaracak bir felsefe üretmeye çağırıyorum.


Yeniden görüşene dek: Let the legend spread ;D

35
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 28 Kasım 2016, 21:10:22 »
Esen olun efendiler.

Üzerinde çalışmakta olduğum projeyi yetiştirebilmem için bu ay gece günüz çalışmam gerekecek, dolayısıyla (üzülerek) bu ay yayın yapamayacağımı duyuruyorum.

Fakat merak etmeyin.




Çünkü anlatacaklarım henüz bitmedi ;)

36
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Anket
« : 22 Kasım 2016, 20:51:18 »
"Oyunlar" konusunu ankete eklemeyi unuttum, gerçekten şaşkınım :-[ Oysa üzerine konuşmayı çok istediğim bir konu.

Anket sonuçlarına baktığımızda fantastik edebiyat eleştirmenliği ve bilirkişiliği ile evrim konuları başabaş görünüyor. Yarınki yayında her ikisini birden incelemeye karar verdik biz de :)

EK: Maglor, yeni çıkan bir crpg hakkında inceleme yazısı yazacaktı güya, iki haftadır oyalıyor hepimizi. Yayında biraz sıkıştırın da yazsın artık ;D

Yarın (çarşamba) saat 21.00'da sizlerleyiz.

37
Radyo Kulesi / Ryuk'un Radyosu - Anket
« : 20 Kasım 2016, 15:46:00 »
Bundan sonra yapacağım yayınlar için siz dinleyicilere de danışmak isterim.

Çünkü Radyocu Ryuk olarak işi bana bırakırsanız bir çok konu üzerinde saatlerce konuşabilir, konudan konuya çılgınca geçiş yapabilir, bilimin farklı dalları arasında sörf yaparken, oyun incelemelerine yer verebilir, kendim dahil o an bilgisayar başında bulunan herkesin devrelerinin yanmasına neden olabilirim.

İşte tüm bunlardan dolayı, bu sefer de rıhtım halkına sormak istedim :)

38
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 15 Kasım 2016, 23:01:51 »
Yarın, Alternatif Yaşam Teorisi hakkındaki son yayın gerçekleşecek.


Önce fon müziği için buraya tıklayın lütfen ;D



Tüketim toplumu sizi de umutlarınızla birlikte tüketmek üzereyse,

"Yaşamak bu değil" diyorsanız ;D









Dünyayı kurtaracak adamlar ve kadınlar!

İskoçyalılar! ;D

Korkmayın!

Ryuk'un Radyosu'nu dinleyin!




Yarın (Çarşamba) saat 21.00'da görüşmek üzere.

39
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 13 Kasım 2016, 15:24:14 »
Tüm yorumlara cevap vermek isterim:




Ekonomik olarak orta düzey olalım örneğin, eh Amerika'ya gitsek paranın değeri düştüğünden yarı yarıya fakirleşiyoruz, Avrupa'da 2.5 kat... Yani ekonomik bağımsızlıktan bahsederken bizi her yerde rahat ettirecek bir gelirden söz ediyorsak Türkiye de bunu yapmak çok zor. Çok iyi meslek dallarının bile aldığı miktar bizi o refaha eriştiremiyor maalesef.
Muaet'in söylediği gibi. Makro ve mikro sistemler söz konusu burada. Her sistemin koşulları farklı. Buradaki mikrosistemde sizi rahat ettirecek miktardaki para, başka bir sistemde hiçbir ihtiyacınızı karşılamayabilir.

Ekonomik bağımsızlık ile kastım: İçinde bulunduğunuz sistemde (artık hangi sisteme dahilseniz orası işte :) ) ihtiyaçlarınızı karşılayıp insanca yaşayabilecek bir düzen kurmanız gerek.

"Çok iyi meslek" ifadesi herkes için farklı algılanabilen bir ifade. Her sistemin el üstünde tuttuğu meslek farklıdır. O yüzden, içinde bulunduğunuz sistemi anlamanız gerek.

Gelelim şu fizyolojik rahatsızlık kısmına. Kendinize iyi bakın diyorsunuz da bunu en layığıyla yapan insan bile genetik olarak o hastalıktan muzdarip olabiliyor ve bu onun hayatını etkiliyor. Daha da basitleştirirsek yurt dışından aldığımız meyvenin sebzenin içinde ilaçlar var ve bunların uzun vadede farklı hastalıklara sebep olunduğu biliniyor.

Evet, %100 sağlıklı bir çevrede yaşayamıyoruz. Fakat bu, sağlığımızı korumak için hiçbir şey yapamayacağımız anlamına gelmiyor. Sağlığı korumanın öneminden neden söz ediyorum? Çünkü alternatif yaşam teorisinin amacı mevcut durum içinde kendine yetebilen, bilgili ve becerikli insanlar meydana getirmek. Bir insanın uzun süre kendini eğitip yetiştirdikten sonra, önlenmesi mümkün olan bir hastalık ya da kaza nedeniyle kaybedilmesi üzücü olur. Önleyemeyeceğimiz şeyler var sağlık adına, haklısınız. Fakat en azından önleyebileceklerimizin üstesinden elebilmeliyiz.


Eskiden oturduğumuz evin çatısında baz istasyonu vardı. Oradan aldığım zarar ileride etkisini gösterecek olsa ben artık sistemin içinde mi kalmak zorunda olacağım.

Şu an hiçbirimiz sistemden tamamen kurtulmuş değiliz. Hepimiz sistemin içindeyiz. Sistemden bir anda özgürleşmek de öyle kolay görünmüyor (the matrix has you  ;D) Zaman içinde, yavaş yavaş gerçekleşecek her şey. Evrim kavramının anlaşılmasının önemine bu yüzden vurgu yapıyorum sürekli. Böyle şeyler asla birden olmaz, belli bir süreç dahilinde olur.

Anlamadığım bir diğer konu da zaman. Bakın bir sürü şey yapmamız gerek ve kalan minik zamanlarda da hayallerimize ulaşacağız. O zaman dinlenmek çok çok az mümkün. İşe git, hayatta kal, boş vakitlerde hayallerine odaklan ee zaten o sevmediğimiz hayat düzeni de bunu istemez mi? Robot gibi yaşamak.

Net bir gerçek: Hayallerimizin çoğuna ulaşamayacağız (son yayında bunu da söylemiştim :) ). Bence bunun farkına varmak uyanışın ilk adımlarından biridir. Yaşamımız (zamanımız) ve enerjimiz sınırlı. Bu yüzden hayallerimiz arasında bir seçim yapmalıyız. Mümkün olan en gerçekleştirilebilir ve bizim için en yararlı olacak amacı seçmeliyiz (bunun nasıl yapılacağını da yayınlarda anlatacağım). Alternatif yaşam teorisinin ilkelerinden biridir "gerçekçi olmak" :)

Daha önce ilkeleri yazmıştım, tekrar yazıyorum:

    1-Mümkün olduğunca ekonomik ve az tüketerek yaşamanın yolunu bulmak.

    2-Kendi kendine yetecek bir insan olabilmek için gerekli yetenekleri kazanmak. Hem maddi anlamda hem de psikolojik anlamda geçerli bu ilke. Çünkü görüyorum ki iyi insanlar, özellikle de farklı ve özel insanlar çoğunlukla yalnız oluyorlar. Böyle insanların, yığınların aptallığı ve kötülüğü karşısında yok olup gitmekten kurtulmalarının yolu; yalnız başına kendine yetebilmeyi öğrenmeleri.

    3-Yeteneklerini geliştirmek. Çünkü kötülerin bir adım önde olduğu dünyada iyiler güçlü olmak zorundadır.

    4-Gerçekçi olmak. Sonu hüsran olacak uçuk idealleri izlemektense gerçekçi hedeflerin peşinden gitmek daha mantıklıdır.

    5-Değerli olan şeylerin peşinden gitmek, değerli olanı aramak ve değer üretmek için çalışmak.

    6- Sürdürülebilirlik. Yaptıklarınızın, hayatın zorluklarıyla başa çıkmak ve değer üretmek için geliştirdiğiniz yolların sürdürülebilir olmasını sağlamalısınız. Çünkü gerçek değişimler, uzun çabaların sonucudur.



Ben açıkçası tüm bunların yapılması, global bir şekilde uygulanması sonrası bile Dünya'nın kurtulabileceğine inanmıyorum. (Global uygulanmayacaksa en başa dönüyorum bu sizi tamamen özgür kılmaz zaten, ekonomik yetersizlik kendini gösterir sınırların dışına çıkılırsa.) Bunlar yapılsa bile buna ayak uyduramayacak kişiler olacak, o zaman onlara ne olacak?

Hadi birey olarak yaptığımız bir değişim olsun, sınırlar içinde kalsın bu yaptığımız. Hatta sadece kendi adımıza yapalım bunları. Bizimle sınırlı kalsın, bu seferde Dünyayı Kurtarmak yanlış olur, kendimizi kurtarıyoruz. Birey olarak kendimizi kurtardık diyelim, sonra diğer bireylerde kurtardı, tümevardık toplumca faydalı işler yaptık, çok güzel bir yer haline getirdik ama herkesin kafasındaki Uyum, Düzen bir mi?

Demek istediğim Global genel-geçer bir düşünce, yaşam düzeni oluşturmadıkça yapılan tek şey okyanusta su üzerinde kalmaya çalışıp, nefes alabilmek. Bu konu da -Dünyayı kurtarmak-  su yutmadan nasıl nefes alırız gibi bir yere çıkıyor?

Bu fikrinize ilişkin düşüncemi yukarıda açıklamıştım "Şu an hiçbirimiz sistemden tamamen kurtulmuş değiliz." diye başlayan paragrafta :). Bir anda olmayacak hiçbir şey. Anlık bir hevesle "haydi dünyayı kurtaralım" demiyorum. Önce dünyayı kurtaracak insanların yetişmesi gerek.

Bu arada yayın harika, bir sürü soru türüyor. Yani herkesin cevaplarını bulup bulmamasından ziyade herkese belli soruları soran bir yayın. Ya da o soruları oluşturmasını sağlıyor. Cevabın olması için önce sorunun olması lazım, gibi bir üfürizmayla bitireyim :D

Buna çok sevindim, teşekkür ederim :) Yayınların amacı zaten dinleyicilerin de katılımıyla yeni fikirler üretmek. Bu yüzden insanları hem yayın sırasında, hem de yayın dışında fikirlerini paylaşmaya teşvik etmeye çalışıyorum. Akıl akıldan üstündür çünkü.

Va haklısınız. Doğru yanıtlara ulaşmak için önce doğru soruları sormak gerek.



Muaet ve Tenekeci: Sizi kutluyorum, görüyorum ki şimdiye dek konuştuklarımızı ve tam olarak ne söylemek istediğimi gerçekten anlamışsınız. Teşekkür ederim :)

-Kötü karakteR-: Sınavlar önemli, zaten alternatif yaşam teorisine göre birey önce kendine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmelidir. son iki yayında kayıt almadım fakat önümüzdeki yayında güzel bir şekilde konuyu toparlamayı düşünüyorum. Eksik kalan yetleri de yazılı olarak tamamlayacağım.

Hepinizi fikirlerinizden, eleştirilerinizden, sorularınızdan ve katılımınızdan dolayı teşekkür ederim.



Asıl amacım biraz da yayınlarda meydana gelen fikirleri toplayarak yazılı bir metin elde etmek. Hatta hepimizin düşüncelerini yazılı olarak bir yerde toplamak. Katılmak isteyen beri gelsin ;D


40
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 08 Kasım 2016, 22:55:50 »
Alternatif yaşam demişken, ryukun önerdiği "sehirdekiler icin surdurulebilir yasam rehberi" adli kitabi okuyan var mi benden baska aramizda? Muthis bir kitap, muthis bir rehber. Nasil ufak arac, gerec ve onlemlerle yasantimizi daha verimli, daha dogadaki konumumuza yarasir bir sekilde duzenleyecegimizden bahsediyor.

Şehirdekiler İçin Sürdürülebilir Yaşam Rehberi çok güzel bir kitap. Dinleyicilerin edinmesini öneririm. Özellikle post apocalyptic survival tarzi şeyleri sevenler için harika ;D




Yarınki yayında yine dünyayı kurtarmak için hepsi birbirinden süper olan teknikler anlatmaya ve sizi acayip şarkılarla ve gruplarla tanıştırmaya devam edeceğim. Bir önceki programda kaldığımız yerden devam ediyoruz, bu sefer de konu Alternatif Yaşam Teorisi!

Evet, alternatif yaşam teorisi ile nasıl birer modern zaman kahramanı olacağınızı öğrenmek istiyorsanız bizi dinleyin ;D

Yarın (çarşamba) saat 21.00'da görüşmek üzere!

Ek: Yayından önce şurada yazılanları bir okuyun:



Dünyayı kurtarmak mı istiyorsunuz? Önce onu anlamalısınız.

Dünyayı anlamak uzun bir süreç. Uzun bir süre var olabilmelisiniz ki, anlayabilesiniz.


Fikirlerimizi geliştirmeye ihtiyacımız var. Çevrenin bize sunduğu fikirler çoğunlukla dünyayı anlamak ve içinde kaldığımız labirentten kurtulmak konusunda yetersiz. Ara sıra bazı hikayeler duyuyoruz labirentten çıkanlar-çıkmaya çalışanlarla ilgili, fakat işe yaramaktan uzaklar. Neden?

Alıntı yapılan: memo tembelçizer
Çünkü artık isyan hikayelerini de otorite anlatıyor.


Popüler kültürün sunduğu özgürlük hikayeleri ya gerçek olamayacak kadar uçuk, ya da cesaretinizi kıracak kadar kötü sonlanıyor. (bkz: yine bu başlıktaki kahramanlardan söz eden yazı) Bize ilham verecek fakat gerçekçi ve uygulanabilir bir yola ihtiyaç var.


Alternatif Yaşam Projesi

Başlarda sadece arkadaş ortamındaki bir geyik olan bu proje, zamanla uygulanabilir olduğunuz düşündüğümüz bir fikir haline geldi. İlkeleri çok basit:

1-Mümkün olduğunca ekonomik ve az tüketerek yaşamanın yolunu bulmak.

2-Kendi kendine yetecek bir insan olabilmek için gerekli yetenekleri kazanmak. Hem maddi anlamda hem de psikolojik anlamda geçerli bu ilke. Çünkü görüyorum ki iyi insanlar, özellikle de farklı ve özel insanlar çoğunlukla yalnız oluyorlar. Böyle insanların, yığınların aptallığı ve kötülüğü karşısında yok olup gitmekten kurtulmalarının yolu; yalnız başına kendine yetebilmeyi öğrenmeleri.

3-Yeteneklerini geliştirmek. Çünkü kötülerin bir adım önde olduğu dünyada iyiler güçlü olmak zorundadır.

4-Gerçekçi olmak. Sonu hüsran olacak uçuk idealleri izlemektense gerçekçi hedeflerin peşinden gitmek daha mantıklıdır.

5-Değerli olan şeylerin peşinden gitmek, değerli olanı aramak ve değer üretmek için çalışmak.

6- Sürdürülebilirlik. Yaptıklarınızın, hayatın zorluklarıyla başa çıkmak ve değer üretmek için geliştirdiğiniz yolların sürdürülebilir olmasını sağlamalısınız. Çünkü gerçek değişimler, uzun çabaların sonucudur.


Bu ilkeleri izleyen herkesin kendine göre bir yolu olacak. "Hayatta nasıl kalınır ve hayat nasıl değerli kılınır?" sorusuna herkesin kendince bir cevabı olacak.



Alternatif yaşam projesinin temel ilkelerinin ikisine dair detaylı açıklamalar yapak istiyorum şimdi.

2-Kendi kendine yetecek bir insan olabilmek için gerekli yetenekleri kazanmak. Hem maddi anlamda hem de psikolojik anlamda geçerli bu ilke. Çünkü görüyorum ki iyi insanlar, özellikle de farklı ve özel insanlar çoğunlukla yalnız oluyorlar. Böyle insanların, toplumun aptallığı ve kötülüğü karşısında yok olup gitmekten kurtulmalarının yolu; yalnız başına kendine yetebilmeyi öğrenmeleri.

3-Yeteneklerini geliştirmek. Çünkü kötülerin bir adım önde olduğu dünyada iyiler güçlü olmak zorundadır.

Dağcılıkta "kendini taşıyabilmek" diye bir deyiş vardır. Bu, kendi ağırlığını ve ihtiyaç duyduğu ekipmanını, başkalarına ihtiyaç duymadan taşıyabilmeyi, kullanabilmeyi ifade eder. Alternatif yaşam projesi de kendini taşıyabilmek üzerine kuruludur.


Yetenek Kazanmak ve Yeteneklerini Geliştirmek

Bireyin kendi kendine yetebilmesini sağlayacak yetenekleri kazanması gerektiğini söylemiştim, kendine yetebilmek için gerekli en önemli şeyin, işe yarar ve geçerli (yani para kazanabileceğiniz ve kimseye muhtaç kalmadan yaşamınızı sürdürebileceğiniz) bir meslek sahibi olmak olduğunu vurgulamak istiyorum, fakat bununla ilgili detaya girmeyeceğim. Zaten önceki yazılarımda değinmiştim çünkü.

Yukarıdaki paragrafta söz edilenler haricinde kazanacağınız yetenekler (yani kandine yetmeyi sağlayanların dışındakiler), yaşamdan zevk almanızı sağlarken aynı zamanda kişiliğinizi de yükseltecek şeyler olmalı. Bu tür uğraşları temelde iki grupta topluyorum: Fiziksel uğraşlar ve zihinsel uğraşlar. Fiziksel uğraşlar ile stres atmayı, eğlenmeyi ve bedenen sağlıklı kalmayı amaçlarken; zihinsel uğraşlar ile düşünsel kapasiteyi ve entelektüeliteyi artırmak olmalı hedef. Bunlardan çok sayıda seçip hepsinin içinde boğulmaktansa, bir adet fiziksel ve bir adet zihinsel uğraş seçip ustalaşmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Elbette size en uygununu bulabilmek için bir çok uğraşı denemeli, fakat sonunda size en uygun olan birer tane seçmelisiniz.

Not: Resim-heykel-müzik aleti çalmak, tiyatro vb. sanatsal uğraşları hangisine dahil etsem bilemedim. Ama dansı fiziksel uğraşlardan sayıyorum.

 Öyle ki:

1- Zevk alarak öğrenmeli ve sürdürebilmelisiniz: Zevk almadığınız, size ilginç gelmeyen bir şeyi öğrenmek çok zordur, hatta olanaksızdır. Bir işi iyi öğrenmek, uzun zaman alan bir süreçtir ve ilginizi çekmeyen, size zevk vermeyen bir şeyden (o şey ne olursa olsun) kısa bir süre sonra sıkılır ve uzaklaşırsınız. Dolayısıyla da o konuda derin bilgi ve beceri sahibi olamazsınız.

Saygı duyduğum biri, ustalık gerektiren bir uğraşta kişinin işi öğrenmeye başladığını hissetmesi ve kendini tatmin edebilmeye başlar hale gelmesinin genellikle altı ay, işin temeline hakim olup gözle görünür bir şeyler yapabilmesinin iki yıl aldığını, o işi gerçekten iyi yapar hale gelmenin beş, ustalaşmanın ise on yıl aldığını söylemişti. Bunlar elbette kişiden kişiye ve uğraştan uğraşa değişmektedir.

2- Söz konusu şey her ne ise; ulaşabileceğiniz, hakkında kaynak bulabileceğiniz ve uygulama yapabileceğiniz bir şey olmalı, aynı zamanda sizden büyük maddi fedakarlıklar beklememeli.

Örneğin

Zihinsel uğraşlar için

A) Satranç, mantıklı bir tercihtir çünkü internette ya da kitapçılarda onula ilgili sayısız kaynak bulabilirsiniz, her gün bu kaynakları kullanarak çalışarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Hemen her yerde de oynayacak birilerini bulma şansınız vardır. Ek olarak go öğrenmenizi şiddetle öneririm. (bkz: satranç & go)

B) Fakat briç öyle değildir; öğrenecek kaynak bulmak satranca göre zordur, oynayacak kişi bulmak da öyle. Üstelik pahalı bir uğraştır.

Fiziksel uğraşlar için

A) Koşu yapmak mantıklıdır (ama pazar sabahı eşofmanla gezen emekli teyzeler gibi koşmaktan söz etmiyorum. Teknik ve düzenli bir spor olarak bakıyorum koşuya), kendiniz dışında hiçbir şeye ihtiyacınız olmadan yapabileceğiniz (bir de koşacak düzgün bir alan bulmanız gerekecek elbette), en temel sporlardan biridir çünkü. Ve ömür boyu da sürdürebilirsiniz.

B) Poi çalışmak mantıklıdır (çok sirkvari oldu ;D günün bu saati aklıma bu geliverdi işte, idare edin) çünkü kendi ekipmanınızı evdeki malzemelerden kolayca üretebilirsiniz. İnterneti kullanarak teknikleri öğrenebilirsiniz ve evinizde istediğiniz zaman çalışabilirsiniz.

C) Golf, tenis vb. mantıklı değildir. Malzemeleri pahalıdır, öğrenmek de öyle. Ayrıca her yerde her zaman yapamazsınız.

D) Eskrim, Kendo ve benzeri savaş sanatları ya da dövüş sporlarını her türlü destekliyorum zaten. Çalışabileceğiniz düzgün ve maddi anlamda sizi zorlamayacak bir yer bulabilirseniz kaçırmayın :) (üniversitelerde bu tür uğraşlara ilişkin kulüpler bulabilirsiniz) bu sporlarda kazanacağınız disiplin ömür boyu size güç verecektir.

3- Zamanla ustalaşmalı ve kendinizden bir şeyler katabilmelisiniz. Örnek için buraya bakabilirsiniz.

4- Uğraştığınız şey her ne ise, onu yalnızken de çalışabilmelisiniz. Gerekçesi:
Çünkü görüyorum ki iyi insanlar, özellikle de farklı ve özel insanlar çoğunlukla yalnız oluyorlar. Böyle insanların, toplumun aptallığı ve kötülüğü karşısında yok olup gitmekten kurtulmalarının yolu; yalnız başına kendine yetebilmeyi öğrenmeleri.

Önemli bir nokta: Uğraşı kendi kendine öğrenmekten söz etmiyorum. Örneğin eskrim öğrenmek isteyen biri bunu internetten video izleyerek yapamaz. Fakat yeterli temeli oluşturacak kadar eğitim aldıktan sonra, formunu korumak ve tekniğini geliştirmek için evde kendi başına çalışmasını sürdürebilir.


EK: Bir fiziksel, bir de zihinsel uğraşta ustalaş. Felsefesine ek olarak eğer şansınız varsa, marangozluk vb. bir zanaat öğrenebilmek, şapka çıkarılacak bir başarı olur. Çünkü böyle bir başarı, üretmeyi de kapsar ve dünyayı kurtaracak kişinin de tüketen insan olmaktan çıkıp üreten insan haline gelebilmesi gerekmektedir.

Sonuç: Bu ilkeleri izlerseniz uzun vadede (uzun zaman sürdürebileceğiniz uğraşlar seçmelisiniz zaten) hem daha gelişkin bir birey olacak, hem de yukarıda verdiğim bağlantıda söz ettiğim gibi uzmanlık döngüsüne girerek üretken bir insan haline geleceksiniz.

Dünyayı mahveden şeylerin temelinde, değersizleşme yatmaktadır. Dünyayı kurtarmak isteyen birinin yapması gerekenlerden biri de, değer üreterek değersizleşmeyi durdurmaktır.


41
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 02 Kasım 2016, 15:44:47 »
ryuk, radyo yayınınız bu akşam kaçta? link alabilir miyim?

Yayın saat 21.00'da. Fakat genellikle 10-15 dakika önce radyoyu açmış oluyorum soruları almak ve yayın başlamadan bir ön tartışma yapmak için.

Link:

http://radyo.kayiprihtim.org/

42
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 02 Kasım 2016, 07:51:17 »
Şu an saat 07.50, yani forumun saat ayarı doğru :)


43
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 01 Kasım 2016, 19:29:21 »
Bu çarşmba, sizlere dünyayı ve insanlığı kurtarmak için bulduğum akıllara ziyan tekniği anlatacağım: Alternatif yaşam teorisi!  ;D


Hayatınızdan çok mu sıkıldınız?

Dünyanın çivisinin çıktığını mı düşünüyorsunuz?

İnsanlığın ve gezegenin geleceğini karanlık mı görüyorsunuz?

Umutsuzluğa mı kapıldınız?

Üzülmeyin, Ryuk'un radyosunu dinleyin
:P



Çare alternatif yaşam! ;D





44
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 25 Ekim 2016, 19:56:53 »
Yarın da aynı saatte yayın gerçekleşecektir, duyurulur.

Yarın gerçekleşecek yayının bir özelliği var:

Herkese merhaba,

Dünyayı kurtarmak isteyen var mı? temalı yayınlar yakında başlayacaktır :)

Gerçekleşecek yayınlar, linkte verilen başlıkta yer alan düşünceleri açıklamak ve pekiştirmek için yapılacak. Temel olarak aşağıdaki konular işlenecek:

* Dünyanın mevcut durumu.

* Bu durumun nedenleri.

* Çözüm önerileri.


Yukarıda gördüğünüz gibi, konuyu üç temel unsur üzerinden işleyeceğimi söylemiştim. Yarın, 1. ve 2. unsurlar üzerinde son kez duracağım ve daha sonraki yayınlarda artık içinde bulunulan koşullarda, mevcut sorunların nasıl çözülebileceğine ilişkin konuşacağım.

Görüşmek üzere :)

45
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu - Çarşamba 21.00
« : 19 Ekim 2016, 23:05:34 »
Yayın başlamadan önce çalan şarkı



Bilinçli olarak başarıyı gizleme ya da başarısız olmanın doğrudan avantaj sağlayabileceği aklıma gelmezdi. Dumura uğradım :hönk.

"Burada hiçbir başarı cezasız kalmaz" (Devrim Arabaları)

Bazen cezalandırılmamak için başarısız olmak gerekir ne yazık ki. Eh, lafı geçmişken Devrim Arabaları'nı da izlemenizi önereyim :)




Not: Başlıkta da gördüğünüz üzere yayınlar artık çarşamba günleri saat 21.00'da yapılacaktır.


Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 34