Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Rüzgar Adam

Sayfa: [1]
1
Kurgu İskelesi / Ölümsüz Atrix[Tamamlandı]
« : 14 Kasım 2012, 14:50:09 »

     Bir zamanlar büyük bir İmparatorluk vardı uçsuz bucaksız çöllere, sonu görünmeyen okyanuslara hiç bitmeyen kışlara hükmetmiş bir İmparatorluk ve bu İmparatorluğu dağıtmak isteyen bir adam vardı. Onun adı Darlan’dı sıradan bir asker olarak İmparatora karşı gelmişti. Hiç kimse tarafından önemsenmedi basit bir kaçaktı ta ki kara cehennem hapishanesinden en azılı mahkûmları kaçırana kadar. Azılı mahkûmlarla gücüne güç kattı. İmparatorluğun olduğu kasabaları ve şehirlere kendi bayrağını çekti, oralarda ki halkı yanına aldı. Çok değil sadece iki yılda büyük bir ordu kurup kuzey’in yolunu tuttu. Hedefinde İmparatorluk sarayı vardı son kale’yi ilk devirmek istiyordu. Gittiği yollarda gönüllü savaşçılar ve askerler buldu. Küçük bir mahkûm ordusu ile çıktığı yolda İmparatorun karşısına gelene kadar 40 bine yakın askeri olmuştu. Kendisinden 10 kat daha büyük bir orduyu cesaret ile yenemezdi tek bir seçeneği vardı en iyi adamını İmparatorun en iyi adamı ile dövüştürmek. İmparatorluğun ordusunu moral bozgunluğu olacaktı. İmparatorun kimi öne süreceğini adı gibi biliyordu Ölümsüzlerin başı Atrixten başkası olamazdı. Darlan atı ile öne fırladı ordunun en önünde iki atlı grubu vardı. Karşıda ki imparatorluk ordusu neredeyse tamamı ağır zıhlı atlı birlikleri oluşturuyordu. Darlan düşünmek için atını bir sol tarafa bir sağ tarafa koşuşturuyordu. Savaşmak için iki seçeneği vardı ya en iyi askerini meydana sürecek düşmanın moralini kıracaktı ya da direk saldıracaktı. Darlan kimi öne süreceğini düşünürken imparatorun ordusunda zırhı ile kuşanmış Atrix öne çıkmıştı. Atının heybeti kılıcı mızrağı ile diğer askerleri büyülüyordu adeta. Atrix’in öne çıkması ile bütün ordu tek bir şey söylüyordu ‘’Atrix!’’ Askerler her bağırışında ayaklarını yerlere sertçe vuruyordu. Üzerinde bulundukları topraklar ufak bir sarsıntı geçiriyordu. Atrix İmparatora bir kez baktıktan sonra atı ile ileriye doğru atıldı. Atını hızlıca sürüyordu arkası dev bir toz bulutu oluşturmuştu. Karşısına gelen belinden üstü sadece yaralarla dolu olan bir mahkûmdu. Atrix atını hızlıca sürürken yaralı adam henüz kılıfından çıkarmadığı kılıcı yere sürterek koşuyordu. Atrix atının üzerine çıkıp havaya zıplayacakken atı bir anda devrildi. Atrix kızgın kum’un üzerine düşüp defalarca yuvarlandıktan sonra kılıcını yere vurdurarak durabilmişti. Yaralı adam atın göğsünü kesmişti. Atrix kılıcını sıkıca tutup ayağa kalkmaya çalışırken Yaralı adam arkasını dönüp ona doğru koşmaya başlamıştı. Kılıcını yukarıya kaldırıp koşmaya başladığı an yaralı adam gözden kaybolmuş toz bulutu etrafını sarmıştı. Tek duyduğu üç kılıç sesiydi, kemikleri gevşemeye başlamıştı. Bedeninde boşluk açılmış eti o boşluğu doldurmaya başlamıştı. Toz bulutu dağıldığında yere baktığında kandamlalarının yere aktığını görmüştü. Atrix daha arkasını dönmeden göğsüne kılıç saplanmıştı. İlk baktığında ne tür bir kılıç olduğu hemen anlamıştı. Mor renkli kılıç kestiği ve deldiği yerleri morartmaya başlamıştı. Yaralı adam Atrix’in boynuna yaklaşıp
‘’Senin ölümsüzlüğün bana sökmez Atrix’’ dedi. Nefesini Atrix’in boynuna üflüyordu.
     Yaralı adam kılıcı Atrix’in göğsünde ters çevirip sırtını Atrix’in sırtına dayadı. Kıvrak bir hareketle kılıcını sırtına doğru çekti. Atrix’i sırtında taşıyarak toz bulutunun içinden çıktı. İmparatorun askerleri hala Atrix sesleri duyuluyordu. Toz bulutundan çıkan yaralı adam ve onun sırtında ki Atrix’i her iki tarafta görmüştü. Askerlerin bir anda sesi kesilmiş isyancı ordusunda zafer çığlıkları atılmaya başlanmıştı. Üzerinden indirdikten sonra yere çömelmesini sağladı, Atrix kendinde değildi sayıklıyordu. Hızlı bir şekilde kılıcı onun bedeninden çekti. İmparatorluk ordusu ile tam karşı karşıyaydı kılıcını havaya kaldırdı büyük bir bağırışla Atrix’in kafasının ortasına indirip hızlı bir şekilde çekti. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Yaralı adam kılıcını kınına soktu. Askerler hala onun ayağa kalkıp dövüşeceğini inanıyorlardı. Yaralı adam onu getirirken kestiği bütün yerler kapanmıştı fakat Atrix’in bedeni mor rengi almıştı. İmparator ve onun yardımcısı Tian şaşkınlıklarını gizlemeye çalışıyorlardı askerler içlerinden Atrix için dua ediyorlardı. Yaralı adam Atrix’in boynuna yaklaşıp üfleyince Atrix’in ortadan ikiye bölünmüş bedenleri farklı yönlere düşmüşlerdi. Darlan çoktan saldırma emri vermişti. İmparatorluk ordusu gördükleri karşısında dona kalmıştı. Mahkûmlar bütün güçleri ve bağırışlarıyla saldırırken imparatorluk ordusu öylece duruyordu. Her kes etkilenmişti sadece Komutan Wahbe bu etkilenmeden çabuk çıkan olmuştu. Onun kükremesi ile birlikte askerlerin hepsi kendine gelmiş ve düşmana Atrix için saldırmaya başlamıştı. Tian İmparatorun bakıp
‘’Efendim buradan gitsek iyi olacak onlar güçlü ve hızlılar’’ heyecan içerisinde dedi.
‘’Haklısın fakat güçleri bittiğinde hızları tükenecektir’’  yutkunarak söylemişti. Hala olanları inanamıyordu. Hiç bir saldırı düzenine sahip olmayan mahkûmlar hızlı bir şekilde kendilerini ordunun içerisini attılar çoğu hafif zırhlı veya zırhsızdı. İmparatorluk ordusu küçük isyancı ordusunu kısa sürede etrafını sarmıştı. Mahkûmlar hiçbir yere kımıldayamazlardı. Ya bütün bir imparatorluk ordusu yok edecekler ya da yok olacaktı. Darlan savaşı çok uzaktan izliyordu emrinde ki atlı askerlere
‘’Gidiyoruz’’ donuk bir ama güçlü bir sesle söylemişti.

S.O.N












Spoiler: Göster
‘’Mühürlü kılıcı olan birisini arıyorum’’
‘’Güzelim boş ver odamı’’
‘’Seninle de anlaşamadık bir öpücük vereyim o zaman’’



2
Kurgu İskelesi / Yolların Katili
« : 29 Eylül 2012, 02:26:21 »
Ufak bir mini hikaye

‘’Tekrar ediyorum Arbor sokağında benzin deposu soyuldu. Soyguncular Colorado ve G8 kullanıyorlar.
‘’Anlaşıldı tamam’’
‘’Colorado’nın arkasında tanker var’’
‘’27’inci 48’inci ve 22’ci polis birlikleri 78’ci yol doğru hareket edin tamam’’

       Polis radyosunu kapattı. Arabanın anahtarını çevirdi, araba motordan gelen yüksek ses ile birlikte çalıştı. Sürücü direksiyonun yanında ki benzin deposunu ibresine baktı, 800 litrelik benzin deposundan sadece 100 litre civarı kalmıştı. Direksiyonun önünde ki hız ibresinin önünden sigara paketinden bir adet sigara çıkartarak ağzına götürdü. Kahvelik yerinde ki çakmağı alıp sigarayı yaktı. Arabanın açık kapısını kapattıktan sonra arabayı vitese takıp gaza sonuna kadar bastı. Araba hızlı bir biçimde toprakta kontrolünü kaybederken. Sürüsü direksiyonun sağa sola oynatarak arabada ki dengeyi sağlamaya uğraşıyordu. Araba hızlanınca dengeyi sağlamış yola girmişti. Kasaba yolundan ayrılıp hızlı bir şekilde 78’ci yola doğru gidiyordu. Karşıdan gelen iki arabayı da görebiliyordu. Polis arabaları hızlı bir şekilde peşlerine düşmüşlerdi. Colorado’nun sırtında benzin tankeri olduğundan hızlı ilerleyemiyordu.G8 ise onun tam arkasındaydı. Peşlerine takılan polisleri yok etmelerini gerekiyordu.G8 tavanı açılmıştı, içeriden dışarıya eli silahlı bir kadın çıkmıştı. Kadın arkadaki yan yana giden iki polis aracını da rastgele taramaya başlamıştı. Polisler daha yakınlaşmadan böyle bir mücadeleye gireceklerini tahmin etmemişlerdi. Mermiler rastgele de olsa iki aracında motoruna isabet etmişti. Motorlarından duman çıkan araçlar yolda daha fazlada tutunamadan yolun dışına çıktılar ve çok geçmeden takla atarak savruldular. Arkadan gelen araçta hızlı bir şekilde yaklaşmıştı onlara. Araçın sağ tarafından polis kendini dışarıya çıkartarak kadın’a ateş etmeye başlamıştı. Kadın hemen arabanın tavanından kendini çekti. Çok geçmeden yan tarafa geçip arkaya doğru ateş etti. Mermi polis arabasının tekerleğine isabet etmiş araba yoldan çıktı bir süre sonra durdu. Arkalarında hiç polis arabası kalmamıştı ama yan taraftan gelen bir siyah araba vardı. Kadın içeriye girdi.
‘’Yan taraftan eski bir araba geliyor’’
‘’Farkındayım hazırlıklı ol onu da avlayacağız’’
‘’Tamam’’
      Siyah araba hızlı bir şekilde ana yola girmişti. Önünde ki araç ile fazla mesafesi yoktu. Sürücü el freninin yanında ki kırmızı tuşu çekti. Arabanın motor sesi iki katına çıkmıştı. Bu tuş motoru 6 silindirliyken 8’e yükseltiyordu. Hızlı bir şekilde öndeki arabaya yaklaşmaya başladı. İyice yaklaştıktan sonra tek eli ile arabanın üzerinde ki demir kulpun arasına sokmuştu. Biraz daha yaklaştıktan sonra kadın yan taraftan dışarıya çıkmıştı. Hemen direksinin sağa doğru çevirdi. Kadının attığı mermi arabanın ön tampon zırhına çarpıp sekmişti. Kadın tekrar içeriye girdi. O sırada sürücü daha da hızlanarak önünde ki araca sert bir şekilde çarptı. Araç bir süre yalpalandı fakat dengesini korumayı bildi.
‘’Siktiğimin aracı zırhlı’’
Kadın pompalığı arka tarafa koydu eline makineli tüfeği aldı.
‘’Bu onun işini görür’’ dedi.
      Hızlı bir şekilde kendini dışarıya saldı. Araba aniden yavaşlayıp sol tarafa geçti. Attığı mermileri hepsini boşa atmıştı. Pencereden içeriye girdi tavanı açtı. O sırada araba sol taraftan yan yana gelmişlerdi. Sürücü elinde ki pompalı ile gülümsedi ve mermiyi ateşledi. Pompalı mermisi adamın suratını tamamen dağıtmış kadının kıçını da kısmen parçalamıştı. Sürücü arabaya çarparak yol dışına çıkarttı. Araba çölün inişli çıkışlı kumları arasında kendi etrafında dönerek durdu.

3
Kurgu İskelesi / Bacaksız[11/24]
« : 25 Temmuz 2012, 04:55:15 »
Spoiler: Göster
Ég Átti Erfiða Æsku adlı müziğe göre yazılmıştır.Bu Tarz bildiğiniz müzikler var ise lütfen bana özel ileti yoluyla ulaşabilirsiniz...



                                      



      Buraya geldikten sonra bütün hayallerinden vazgeçmişti çevresi tamamen dağılmış o eski arkadaşları artık yanında değildi uçsuz bucaksız bu evrende tek başına kala kalmıştı. Şimdi adını bile bilmediği bir kasabada bir otelde salonda denilebilirdi buna tuvalet temizliyordu. Eski günleri aklına gelince kendi kendine gülüyor,dalga geçiyor sonra tek bir noktaya uzun süre bakmaya başlıyordu. İçeriden bu dış dünya kolay gözükmüştü fakat kolay değildi, bütün sevdiklerinin geride bırakmanın acısını kalbine gömmüştü.



       Eskilere dalarken kafasını sağa sola hızlı bir şekilde çevirerek olanları bir kenara fırlatmış gibi düşürdüğü fırçayı eline alıp tekrar kaldığı işine geri dönmüştü. Hızlı bir şekilde temizliyordu aksi takdirde Baston bacak Betty kızacak ona bugünlük ekmeğini vermeyecekti. Bu otelde para için çalışmıyordu zaten Betty kimseye para vermezdi çalışanlara her gün çalıştığı kadar ekmek veriyordu. Betty’nin dediği yapılmazsa o gün ekmek vermiyor aç bırakıyordu.



        Çalışanların hepsi Betty dediklerini yapmak için elinden geleni yapsa da bazı isteklerini yapılmadı zaman çalışanları aç bırakıyordu. Bazı çalışanlar açlık yüzünden ölmüştü. Tuvalet temizliğini bitirmek üzereyken ‘’Bacaksız buraya gel hemen!’’ İsmi bacaksız değildi fakat Betty ona bu şekilde sesleniyordu. Hemen ayağa kalkıp elindeki fırçayı kovanın içine attı. Kapıyı açıp içi su dolu kova ile birlikte dışarıya çıktı. Kapıyı sessiz bir şekilde kapattı. Gündüzleri Salon boş oluyordu, birkaç kişi dışında kimse gelmezdi gelenlerin çoğu yabancı kişilerdi. Günde bir veya iki yabancı gelir oda kiralarlar birkaç gün kaldıktan sonra giderlerdi. Sürekli kalan müşterisi yoktu odaların çoğu boştu. Odalar daha çok geceleri zevk eğlenceleri için kullanılıyordu.



       Betty koltuğunda oturmuş ayaklarını tahta sehpanın üzerine atmıştı. Baston olan ayağı yerdeydi, Bacaksız karşısına dikilmişti. Betty oldukça şişman yanakları tombul dudağına sürdüğü ruj ağzından taşmış yanaklarına bulaşmıştı. Normalde komik bir görüntü oluşturmasına rağmen her zaman asık suratı ile yüzündeki o ruj karmaşasını insana komikliğini unutturabiliyordu. Bacaksız ellerini birbirine kavuşturmuş boynunu eğmişti. Betty neredeyse üç insan genişliğinde boyu da 2 metre civarıydı belki de daha fazlaydı. Bacaksız onun hakkında duyduğu tek şey eskiden Soylular için çalışmış olmasıydı. Bu kasaba da istediğini yaptırabilmenin gücünü Soyluların verdiğini düşünüyordu.



       Betty sinirli bir tavırla ‘’Git dışarıda salon’umun önünde ölen adamı kasabanın dışına göm’’ Bacaksız hiçbir şey söylemeden Betty’nin yanından uzaklaşmıştı. Boynunu kaldırıp yürümeye başladı salon’un çift taraflı açılan kapısının iki eli ile açtıktan sonra kapının tam önünde merdivenlerinin önünde ölen adama baktı. Yanında iki cüsseli adam önlerine bakıyordu. Bunlar Betty köpek olarak tabir ettiği adamlardı Betty tuvalete gitmelerine izin vermese oldukları yere sıçacak kadar Betty bağlıydılar. Bacaksız onlara hiçbir şey sormadı zaten sorsa bile dönüp yüzüne bile bakmazlardı.



       Onlar sadece Betty’ye ve ara sıra gelen önemli kişilerle konuşurlardı. O da Betty istediği için. Bacaksız adamın kafasının olduğu yere gelerek eğildi. Elleri ile adamın başını yokluyordu. Adamın kafasını kendisine doğru biraz çevirdi. Ağzını açtı kafasını biraz aşağıya indirdi. Burnu ile koklamaya başladı. Adamın açlıktan öldüğünü anlamıştı. Bu sefer bir çalışan değil sıradan bir yabancıydı. Ayağa kalktı adamın ayaklarını tuttu. Merdivenlerden aşağıya attı. Adam çapraz bir şekilde uzanıyordu salon’a karşı. Bacaksız ölü adamın ayaklarını yeniden tuttu. Ona arkasını dönerek sürüklemeye başladı.



        Kasabanın giriş yönüne doğru götürmeye karar verdi zaten bütün ölen adamları oraya götürüyordu. Bu işi pek çok kez yapmıştı. Ölü insanları kasabanın girişindeki ufak tepeye götürüyor oraya gömüyordu. Başına da bir tahta parçası dikiyordu. Şimdiden o ufak tepe mezarlık gibi olmuştu. Gömdüğü her adam veya kadın’ın başına tahta dikiyordu. Rüzgâr kasabanın giriş tarafından neredeyse hiç esmediği için Tahtalar yerinden fırlayıp uçsuz bucaksız çöle karışmıyordu, yinede birkaç ayda bir eksinini ve bütün mezar tahtalarını götürdüğüne şahit olmuştu. Bacaksız adamını kasabanın dışına sürüklerken her zaman söylediği ‘’Boş ver dünya’’ şarkısını söylüyordu.Verilen görevi en hızlı şekilde gerçekleştirmek için oldukça hızlı bir şekilde hareket ediyordu.Tepeye vardığında ise adamın önemli eşyası olup olmadığına bakacaktı.






Sayfa: [1]