Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar -

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 35
31
Liman Kütüphanesi / Ynt: Dikkatinizi Çeken Yayınlar
« : 13 Nisan 2017, 18:08:19 »
Rothfuss'un

Alıntı
Gerçekten iyi kitaplar. Çok farklı kitaplar. Müthiş bir atmosfere sahipler ve daha evvel okuduğum hiçbir şeye benzemiyorlar.

Üçlemenin ilkini matbu olarak okudum, kalanını ise sesli kitap olarak dinledim. Şimdi bakıyorum da keşke hepsini matbu olarak okusaymışım. Öyle yapsaydım kesinlikle daha iyi ve bütünlüklü bir deneyim yaşardım.

Şiddetle öneriyorum.

dediği Southern Reach Üçlemesi çıktı: https://www.eganba.com/kisiler/jeff-vandermeer

Yazar Harikalar Kitabı'ndan bildiğimiz Jeff Vandermeer.

32
Liman Kütüphanesi / Ynt: İndirimler
« : 10 Nisan 2017, 22:09:03 »
Alalım alalım da D&R ve idefix son zamanlarda berbat durumda. Son bir ya da iki hafta içinde buradan kitap alıp memnun olan varsa sevinirim, en azından biraz rahatlarım. Benim pek inancım kalmadı. Haftalarca bekleyeceksek pek önemi yok bu indirimin.

33
Eğlence & Mizah / Ynt: Kitap İsimleriyle Cümleler
« : 04 Nisan 2017, 12:39:44 »
Gidişim suskun olmuştu ama
Dönüşüm muhteşem olacak.

https://youtu.be/dOb8ENteXn4

34
Liman Kütüphanesi / Ynt: İndirimler
« : 07 Şubat 2017, 19:19:40 »
Gençler şuna bir el atsanız da Witcher % 50 indirime girse:
https://twitter.com/kitapyurducom/status/828850747345244161?s=03

35
Duyurular / Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« : 05 Şubat 2017, 10:57:30 »
Birden fazla öyküye aşkımızı ilan edebilir miyiz? Zira her limanda/rıhtımda bir sevgilim var.

36
9. Yıl / Ynt: Hatıraların Ağırlığı – Cixin Liu
« : 04 Şubat 2017, 22:41:48 »
Çok güzel bir öykü. Çevirisi de çok iyi. Ben hiç dokunmadım sayılır, Burak Bey'in ellerine sağlık.
Lakin sitede benim ismim geçiyor. Altta benim biyografim var. Habere ilişik olarak Burak Bey'in ismi yazılmalıydı. Yanlışlık olmuş sanırım.

37
Kurbağalara İnanıyorum
Barış Bıçakçı, Behçet Çelik, Ayhan Geçgin

Üç harika yazarın e-ileti yoluyla birbirleriyle mesajlaşmalarını içeriyor bu güzel kitap. Ve yazarların yetkinlikleri sayesinde yazılanlar, edebiyata ve ona (illa ki) ilişkin hayata dair denemelerden mürekkep güzel bir esere dönüşüyor.

En çok Barış Bıçakçı'nın, en az Ayhan Geçgin'in söylediklerini anlıyorum. Behçet Çelik idrak sınırlarımın biraz berisinde biraz ötesinde. Çoğunlukla "ne konuşuyor bu adamlar ya" diyorum ama dinlemeden de edemiyorum.

38
Eğlence & Mizah / Ynt: İtiraflar
« : 21 Ocak 2017, 07:25:15 »
Çağdaş bir yazarın herhangi bir tanrıya inandığını farketmemle yazdıklarındam soğumam bir oluyor. Kuvvetli bir önyargı bu, biliyorum. Ama yaratıcı yazın ile tanrı inancı aynı zihinde varolamaz gibi geliyor bana bazen. Bunun istisnasını çok gördüm ama benim için hala "istisna".

(Şimdi farkettim de bir tanrıya inandıklarını sezdiğim ama sevmeye devam ettiğim yazarlara dair de hep bir kuşkuyla yaklaştım: İlla ki inanmak ile inanmamak arasında büyük bir mücadele yaşıyorlardır, kuşkusu. Ya da umudu.

39
Kurgu İskelesi / Ynt: Kıpkısa Kulübü
« : 20 Ocak 2017, 00:12:41 »
Stendhal'ın bir sözünü anımsattı. Şöyledir: "Tanrının tek özrü, var olmayışıdır."

Her şeyde onu görebilirsin, görmelisin diyorlar. Varlığının bu denli altını çizdiğine göre bir şeylerden korkuyor olmalı. Mesela yok olmaktan.

40
Kurgu İskelesi / Ynt: Kıpkısa Kulübü
« : 19 Ocak 2017, 23:18:58 »

Tanrıyı aramadığım yer kalmadı. Saklandığına göre büyük bir kabahat işlemiş olmalı.

41
"Kaplan! Kaplan!"ın çevirmen bilgisi neredeyse her sitede (İlknokta dahil) yanlış girilmiş. Çevirmen "Yıkıma Giden Adam"ın da çevirmeni olan Barış Tanyeri. Her yerde Barış Tanyeli yazıyor.

Çeviri demişken, bu kitap bende yoğun bir çeviri karşılaştırması arzusu yaratıyor. Gücüm yeterse girişesim var.

42
Vejetaryen - Han Kang

Bu kitap zihnimde o kadar çok çağrışıma sebep oldu ki düşüncelerimi toparlayamıyorum, gittikçe genişleyen bir yankılar zinciri.

43
Liman Kütüphanesi / Ynt: İndirimler
« : 17 Ocak 2017, 23:34:49 »
Bu arada sakın ha sakın idefix'ten alışveriş yapmayın (en azından bir kaç ay yapmayın). Ben siparişimi tam 17 gün bekledim, sadece dört tanesi teslim edildi, bu da 14 gün sürdü. Telefonları açmıyorlar, maillere cevap vermiyorlar. En sonunda 15 dakika bekleyip telefonu açtırdım ve kalan ürünleri iptal ettim. Şimdi paramı geri alabilmeyi umuyorum.

Not: Eganba harika bir site ama kimse Kitapyurdu'nun eline su dökemez. Bir kez olsun beni yüzüstü bırakmadı.

44
Başka Kurgular / OZ - Adam Fawer
« : 13 Ocak 2017, 22:51:23 »


OZ
ADAM FAWER

Çevirmen: Algan Sezgintüredi
384 s.
April Yayıncılık
2016


“OZ Büyücüsü” adlı kitabı ve filmi çoğunuz bilir. “Alice Harikalar Diyarı’nda” gibi bilinen bir eserdir. Adam Fawer bu bilinen hikâyeyi kitabına temel olarak almış. Bunu yaparken yaratıcı öğeler de eklemiş ama temelde hikâye aynı.

Bilinen bir hikâyeyi yeniden yazdığınızda onu “yeni” bir esere dönüştürmek için yapılacakların sınırı yok. Hikâyeyi tersten anlatabilir, parodisini yapabilirsiniz; hikâyenin geçtiği coğrafyayı, zamanı, değiştirebilir, roman kişilerini yeniden başka biçimlerde ve kişiliklerde oluşturabilir, hikâyeyi başka bir karakterin bakışından aktarabilirsiniz.

Bu tür yeniden yaratımlar okuyucuyu heyecanlandırır. O çok iyi bildiği hikâyenin neye dönüştüğünü merak eder; benzerlikleri ve farklılıkları keşfetmek için heyecan duyar.

Fawer’ın OZ’u okuyucuda bu heyecanı ve zevki yaratmada eksik kalıyor çünkü yazarın neyi amaçladığı belirsiz. Eser, ufak değişikliklerle “OZ Büyücüsü”ndeki olay örgüsünü ve karakterleri aynen koruyor. Okurken nerede farklılaşacak diye sayfalarca bekledim ama olmadı. Bunların hepsinin hayal olduğunu, filmi izlemiş genç bir kızın hayal dünyasında yarattığı çarpık bir versiyon olduğunu düşündüm ama değildi. Karakterler ters yüz edilmiştir belki de dedim; iyiler kötü, kötüler iyi olmuştur. Ama bu da değildi.

Bilinen hiçbir yeniden yaratım türüne uymadığı için okur olarak hikâyenin içine girmekte zorlandım, beklentilerim boşa çıktı. Kitabın ortalarına doğru Adam Fawer’ın ne yapmaya çalıştığını biraz olsun anladım. Tamamıyla fantastik öğeler taşıyan özgün hikâyedeki bu öğelerin hepsini bir mantığa oturtmaya çabalamış. Bunun için kuantum fiziği, paralel evren teorisi, temel fizik, psikoloji, yapay zeka ve biyoloji gibi alanları kullanmış.

Aslında bu yaklaşım, özgün hikâyedeki Büyücü karakterinin yaptığı olağanüstü şeylerin ardında basit makinelerin olduğu gerçeğini destekliyor. Kitabın tamamı bu şekilde ilerleseydi daha doyurucu olabilirdi ama maalesef her olanın sebebi bilimle açıklanmıyor.

Bilinen dünyayla benzerliklerde parodi havası var. Örneğin aslanın adı Liberace. Bu, 1950’lerden 70’lere kadar Amerika’daki gösteri dünyasında etkin olmuş ünlü birinin adı. Giydiği kürkler ve abartılı giysilere bakıldığında onu hikâyedeki aslana benzetmek kolay. Büyücünün adı Stephen Jobos, yardımcısınınki Iris (iPhone Siri). Mesela “What does the fox say?” (https://www.youtube.com/watch?v=jofNR_WkoCE) göndermesi çok hoştu. Bunun gibi esprili göndermeler var ama kitap boyunca değişen üslubun içinde eriyip etkisini yitiriyor.

Dehşete düşüren olaylar var kitapta, insanlar parçalanıyor, kafalar kesiliyor, ayaklar kesiliyor, deriler yüzülüyor. Bu bölümler bir korku romanından fırlamış gibi. Bununla ilgili bir sorunum yok. Ama bir yandan komik göndermeler yapılırken bir yandan dehşete düşüren olayların gerçekleşmesi okuru garipsetiyor.

Kitaptaki karakterler ve olayların geçtiği mekanlar çoğunlukla özgün hikayedeki gibiyse de zaman zaman gerçek hayattaki öğelerle karşılaşıyoruz: Arabalar, elektronik eşyalar, televizyon, borsa, hastaneler vs. Yazar her şeyi olduğu gibi bırakmakla onları gerçek hayatla bağlantılı kılmak arasında kalmış gibi. Bu çok rahatsız edici.

Tüm bunlara rağmen hızla okunan farklı bir kitap. Yarım yamalak da olsa bir çok tat barındırıyor. Sırf bunlar için okunabilir.

Ve çeviri:
Algan Sezgintüredi’ye saygım büyük, kendisini hem yazar hem çevirmen olarak takip ediyorum. Okuduğum birçok eserde imzası var. OZ’un çevirisi de güzel olmuş. Özgün metni inceleyemedim ama çevirinin sadık olduğunu düşünüyorum. Özellikle kelime oyunlarında harikalar yaratmış. Zihni dert bulmasın.

Buna karşın bazı sıkıntılarım var. Çevirmenin tercihlerine saygı duyuyorum ama yerlileştirmelerin sıklığı ve bazı az kullanılan yapılar, beni rahatsız edip zaten garipsediğim hikayeyi daha da garip hale getirdi.

Yerlileştirmeler bir çeviriyi kültürümüze yaklaştırıp onu daha tanıdık kılar. Böylece metni daha iyi anlayıp daha rahat okuruz; lakin bu çok fazla yer alırsa metin tanıdık olmak yerine yabancılaşma yaratır.

Roman kişileri “valla” diyebilir, “kıyak, şekerim, bacım, karı, yok ya, şıpınişi, abla, çek bir porsiyon” gibi ifadeleri tabi ki kullanabilir. Bu tür yerlileştirmeler eserden daha çok zevk almamızı sağlar.

Mesela sayfa 308’de su molekülleri şöyle derler: “Cam çek ablama un ufak olsun!”. Harika bir örnek, hem bizden hem kelime oyunu güzel yansıtılmış. Ama aynı su molekülleri “Kayna yavrum kayna! Oyna gülüm oyna!” (s. 320) gibi ifadeleri sürekli kullanınca rahatsız edebiliyor. Ya da ergen konuşmalarına benzeyen karşılıklar okurken sizi hikâyeden uzaklaştırabiliyor: “Büyücüyü görmeye geldik derken?” (s. 160)

Bir de kitaptaki neredeyse herkesin alaycı konuşurken kullandığı “şekerim” ifadesi var, o denli sık kullanılıyor ki bu karşılık, roman kişileri birer kokoş hanıma dönüşüyor.

Bu yerlileştirmelerin yanı sıra şu cümledeki bağlaç kullanımının sık sık karşımıza çıkması günlük hayatta az karşılaştığımız için yadırgatıcı olabiliyor:
“Saman oğlan Jak’in talimatlarını dikkatle dinliyordu ya, yumurtaların çoğu ya yanmıştı ya pişmemişti.” (s. 153)

Diğer yandan günlük hayatta sık karşılaşmadığımız bazı ifadelerin sık sık kullanılması :
“Liberace… Eh, işte kedi çevikliğiyle atıldı.” (s. 202)

Sanırım özgün metindeki çoğu “well” ifadesi “eh” diye çevrilmiş. Bu karşılık çok kullanılıyor ama Algan Bey’in daha bizden bir karşılık bulmasını isterdim.

Bir de “başıyla evetlemek” ifadesi var. Sanırım “nod” sözcüğünün karşılığı. Bu da çok kullanılıyor, hem çeviri hem de telif eserlerde. Ama metinde sık sık geçtiği için rahatsızlık veriyor. Farklı karşılıklar bulunabilirdi.

Çeviride kaybolan bir espri paylaşayım. Dipnot verilmemiş. muhtemelen gerek duyulmamıştır.
“Bundan sonra sana Ten-Ten diyeceğiz. Bayağı metalden yapılmış görünüyorsun sonuçta.” (s. 191)
Çizgi roman karakteri Tenten’in özgün adı Tintin’dir. “Tin” İngilizce “teneke” anlamına gelir.

Tekrar ediyorum: Çeviriye dair tüm bu söylediklerim tercihlerle ilgilidir, okur bu tercihleri beğenir ya da beğenmez. Bu çevirinin sadakatine gölge düşüremez tabi. Çevirmenler başımızın tacı. Onların emekleri asla hafife alınamaz.

45
Eğlence & Mizah / Ynt: Video Paylaşımları
« : 02 Ocak 2017, 17:32:16 »
Samimiyet ve nitelik, helal olsun.
https://www.youtube.com/watch?v=y4tiIbU_x9E

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 35