Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - pleasant^^

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 79
31
Müzik / White Lion
« : 10 Ocak 2010, 20:00:08 »




Efsane 1982’lere kadar gidiyor. Mike Tramp, grubu Mabel and Studs’I Danimarka’dan New York’a, ikinci albümlerini kaydettikleri yere getirdi. Bu ülke değişiminden sonra daha uygun bir isim gerekti ve Lion ya da New York’ta yaygınlaştığı haliyle The Danish Lions olarak değiştirdiler. Mike Lion’ın haricinde bir de bar programlarında çalıştığı bir grupla sahne alıyordu. Vito Bratta ile de bu bar konserlerinden birinde tanıştı. L’Amour’s’dan beraber sahne aldılar ve tanışmaları gerçekleşti. İkisi de birbirinden etkilendi. Mike ise Vito’nun seviyesinin o zamanki Lion’dan çok yukarılarda olduğunu söylüyor.

Mike Danimarka’ya döndükten kısa bir sure sonra Lion dağıldı. Bunun üzerine Mike New York’a geri döndü ve Vito’yu aramaya başladı. Eskiden çalıştığı bara, L’Amour’a gitti. Burada görevli bir kadın Mike’I Vito’ya ulaştırdı. Tam dab u dönemde Vito’nun grubu Dreamer dağılmış, Vito da boşta kalmıştı. Bunun üstüne Mike ve Vito güçleri birleştirip beraber çalışmaya karar verdi. Bu mükemmel ikilinin ilk eseri; Broken Heart oldu.

1983’ün başların grup anlamında birşeyler yapmaya karar verdiler ve Vito’nun eski grubu Dreamer’dan Mike Arbeny davulda, bassta ise Bruce Terkildsen olmak üzere birleştiler. Daha sonra grup White Lion adını aldı ve kadro değişikliğine gidildi. Davula Nicky Capozzi, bassa ise Bruno Ravel geldi. Bu dörtlü demo kayıtları yapmak için stüdyoya girdiler ve bu kayıtlar daha sonra ilk album olan Fight To Survive’I oluşturdu.

Grup demo kayıtlarını bitirir bitirmez bassçı Bruno Ravel yerini Felix Robinson’a bıraktı. Elektra Records ile imzalanan anlaşmanın hemen ardından ilk albümü, Fight To Survive’I kaydetmek için stüdyoya girdi grup.

Nicky Capozzi gruptan ayrıldıktan sonra yerine Greg D’Angelo, Anthrax’ın eski davulcusu geldi. Felix Robinson ise yerini yine Anthrax’tan Dan Spitz’in abisi Dave Spitz’e bıraktı. Bu değişiklikler olurken albüm Japonya’da Grand Slam etiketiyle raflara çıktı. Grup albümlerinin Japonya’da çıkışının şerefine bir Japonya Turnesi düzenledi.

Fight To Survive’ın başarısı Amerikalı birçok yayımcı şirketin ilgisini White Lion’a çevirdi. Ve kısa bir sure sonra da grup Atlantic Records ile anlaşma imzaladı. Bu arada da Dave Spitz gruptan ayrıldı ve bassa James Lomenzo geldi. Lomenzo’nun katılımıyla efsane White Lion kadrosu, listelerde en başı çeken White Lion kadrosu tamamlanmış oldu. 1986’da Frankfurt’a giderek Hotline Stüdyoları’nda yeni albüm üzerine çalışmaya başladılar.

Bir yıllık bir çalışma döneminin ardından 1987’de Pride yayınlandı. Albüm 10 tane mükemmel parçadan oluşuyordu. Greg ve James’in can alıcı ritmleri, Vito’nun inanılmaz melodileri ve Mike’ın eşsiz vokali.. Başta albümün beklenen başarıyı kazanamayacağı düşünülüyordu.. Taa ki “Wait” ortalığın tozunu attırana kadar.. Wait’in başarısını Tell Me ve When The Children Cry izledi. Ayrıca albümde All You Need Is Rock N Roll ve All Join Our Hands gibi kült parçalar da vardı.



Bu albümün turnesi yaklaşık iki yıl sürdü. 1988 Kasım’ında bitten turnenin hemen ardından grup hiç dinlenmeden yeni albüm için stüdyoya kapandı. 1989’da Big Game albümü yayınlandı. Big Game yayınlandığı sırada Pride hala listedeki yerini koruyordu. Albüm Little Fighter, Cry For Freedom, Going Home Tonight gibi klasikleşmiş parçaları barındırıyordu. Grup tekrar yollara döküldü ve yine büyük bir tune düzenledi.

Bu sefer dinlenmiş olarak tekrar stüdyoya giren grup son albümleri olan Mane Attraction’u kaydetti. Yeni albümle birlikte Love Don’t Come Easy gibi mükemmel parçalar girdi Hard N’ Heavy dünyasına. Ayrıca Vito-Mike ikilisinin ilk parçası olan Broken Heart dab u albümdeydi. Bunların dışında da Lights And Thunder ve birçok düğünde çalınmışlığı olan Till Death Do Us Apart gibi inanılmaz parçalar vardı. Tabi enstrumental ve bir virtüözlük abidesi Blue Monday ile Vito’nun Stevie Ray Vaughan tribute olarak yaptığı ve kendisiyle harmanladığı War Song’u unutmamak lazım. Hemen ardından da yeni bir dünya turnesi düzenlendi.

90ların başında patlayan grunge furyasıyla birlikte ilgi buraya yöneldi. Tam da bu kritik dönemde Greg ve James gruptan ayrıldı. Mike ve Vito yola bassta Tommy T-Bone Caradonna ve davulda Jimmy De Grasso ile devam etti. Ama uzun sürmedi. Son White Lion konseri Eylül 1991’de, Boston//The Channel’da düzenlendi.

White Lion 1980-1990 yıllarında rock müzik arenasına damga vurdu. WL, müziği, tarzı ve sahne şovlarıyla diğer gruplardan ayrılıyor, özünü ortaya koyuyordu. İnanılmaza ritmler, Vito’nun güçlü gitarı ve Mike’ın vokali White Lion’ın müziğini şekillendiren öğelerdi. Müzik piyasasının zorlukları sonunda Mike ve Vito’yu pes ettirdi ve WL aktif kariyerini bitirdi.*anatolianrocktanalıntıdır.
2005 senesinde hukuk savaşlarından sonra Mike Tramp, yeni bir projeyle gündeme geldi. “Tramp’s White Lion” ismiyle oluşan grup turneye çıkarak 2 CD’lik “Tramp’s White Lion: Rockin’ The USA” adlı konser albümünü yayınladı. Sosyal konulara yaklaşımıyla dikkat çeken White Lion, orijinal kadrosuyla olmasa bile 2006’nın Kasım ve Aralık aylarında İngiltere, Danimarka, Yunanistan ve Türkiye’de performanslarda bulundu.*rockturk

32
Müzik / Spiritualized
« : 10 Ocak 2010, 19:53:34 »



Spacemen 3 adlı trance-rock grubunu dağıtarak kurdu Spiritualized’ i Jason Pierce; yıllar 1989’ u gösterirken, her zaman yanında taşıdığı hipnotik derecede minimalizmi de alarak. Müzik yapmak için mi uyuşturucu alırlardı müzisyenler, yoksa uyuşturucu almak için mi müzik yaparlardı?(katılıyorum. =P ) Jason Pierce’ in tayfası Spiritualized; adından da anlaşıldığı gibi ruhsallaştırılmışlardı ve bir şekilde müzik ve uyuşturucuyu aynı anda üretip tüketen insanlardı. İşte bu sebeptendi ki sadece bu albümü değil grubun diğer tüm albümlerini dinlediğinizde de ruhunuz bedeninizden ayrılmakta ve uzayda süzülürken bulmaktasınız kendinizi, hipnotize olmuşsunuzdur bir kere, şarkılar ne derse yapacaksınızdır.

Açılış şarkısı albümle aynı adlı; bayanlar ve baylar; uzayda süzülüyoruz. Kim hangi ruh halinde yazabilir ki bu sözleri; “Hayatta tek istediğim acıyı uzaklaştırmak için ufak bir aşktı; seni ölene kadar seveceğim, şimdi elini elime koy ve uzayda süzülüp, zamanda sürüklenelim”. Jason Pierce’ ın üst üste dört vokali zamanda kaymış bir şekilde insanı gerçekten hipnotize ediyor. “I Think I’m In Love”; sekiz dakikayı aşan süresiyle yine büyülüyor; birbirini inandırmaya çalışan karşılıklı sözleriyle. “Come Together” gospel korolarıyla bizi birlikteliğe çağırıyor; “No God Only Religion” ise free jazz’ a kulak vermemizi sağlıyor. Albümün senfonik etkisi tartışılmayacak boyutta; oldukça çok sesli. Grup canlı performanslarına da 9-10 kişi olarak çıkmakta. Yer yer doğaçlamaların öne çıktığı konserlerinde 17 dakikaya varan şarkıları “Cop Shoot Cop” u çalmadan elveda demiyorlar kalabalığa. Rock ‘n coke’ un henüz aşırı kalabalık olmadığı yıllardan 2003’ te dinlemiştik onları sahnede. The Rasmus’ un ardından çıkmışlardı ve sahne önünde 30 kişiyi geçmeyecek bir kalabalık vardı; gerçi şimdi olsa yine pek fazla bileni olmaz gurubun ama o gün orda olanlar muazzam bir müzikal şölene tanık olmuşlardı. Jason Pierce utangaç tavırlarıyla seyirciye yan dönüp eline her şarkıdan sonra farklı bir gitar almıştı.

Çıktığı yıl olan 1997 yılını da dahil edersek 90’ ların en önemli; en nevi şahsına münhasır albümlerinden biridir Floating In Space; bir ilaç gibi tasarlanmış haliyle; tabletler ve prospektüs. Günde üç defa; yemekten önce veya sonra fark etmez ama dikkat edin; doz aşımı bölümüne. Ağır depresif ruh hali, uyku bozuklukları ve her an aşık olup içinden çıkılamaz bir şekilde uzayda yol aldığınızı hissetme durumu. Çocukların ve yaşlıların uzanamayacağı yerden uzak tutmayı da ihmal etmeyin....I Think I’m In Love..
alıntıdır..

ruhçuluk.
grubun eski üyeleri de Jason tarafından kovulmuşlardı,bu arada. :P ladies and gentlemen we are floating in space,i think i'm in love vs.  :lve hala tamamı dinlenilmemiş bi albüm bekliyor aylardır sabırla.

33
Müzik / The Who
« : 10 Ocak 2010, 19:51:03 »
bu da yök galiba.
(The Who 1960 ve 1970’lerin en önemli İngiliz Rockbandlerinden biridir. İlk başlarda onlara ’’Radau-Combo’’ denilirdi. Müziklerinde ve sahneye çıkışlarında bu İngiliz dörtlüsü Beatles, McFly ve Rolling Stones’a benzetilirdi.)

(1964 yılında kuruldu. İngiliz Rock muziğinde ve sahne şovlarında 60’lı yıllarda patlama gerçekleştiren bir grup olmuştur. İlk sahnede gitar kıran gitarist The Who’nun gitar-vokali Pete Townshend’dir. Rock müzikte ilk bas gitar solosunu içeren şarkı bir The Who bestesidir (my generation 1964)Rock müzikte ilk kez çift kros kullanan grup The Who’dur. Tommy(1969) dünyanin ilk rock operasıdır. 1976 senesinde Guinness rekorlar kitabına en gürültülü grup olarak girmişlerdir (126 desibel).




Daha sonraları Tommy ve Quadrophenia albümleri ile dünyaca ün yapmışlar ve herkes tarafından bilinir olmuşlardır. Grup Keith Moon (1978) ve John Entwistle'in (2002) ölümünden sonra bile gitarist Pete Townshend ve solist Roger Daltrey ile, tur ve müzik yapımlarıyla günümüzde hala aktifdir.
1959 yılında Roger Daltrey (eskiden leadgitarcısıydı,sanırım gruptan daha farklı birşeyler yaratma çabası yüzünden ayrıldı =P) kuzey batı Londrada "The Detours" adlı okul grubunu kurmuştur. 1961-1962 yılları arasında, sırasıyla, bascı John Entwistle ve gitarcı Pete Townshend gruba katılmıştır. Üçü de sonraki yıllarda aynı okullara devam etmişlerdir. Şubat 1964’de aynı ismi taşıyan bir grubun var olması sebebiyle, grup isimlerini "The Who" yaptılar. Bir süre sonra davulcu Keith Moon, gruba katılmıştır. Bu gruptan çok etkilenen PR-Menejer Peter Meaden, grubun ismini "The High Numbers" olarak yenilmeişti ve 1964'de ilk şarkıları "I'm The Face/Zoot Suit" bestelenmişti. Ancak grup, Kit Lambert ve Chris Stamp, menejerliklerini üstlenene kadar başarısız kalmıştı.

İlk ilgiyi çıktıkları televizyon programında enstrümanlarını parçalamaları ile görmüşlerdi. I Can't Explain adlı şarkıları, 1965 yılında, Britanya Single-Charts listesinde 8. sırada ve sonrasındaki parçaları Anyway, Anyhow, Anywhere 10. sıradaydı.

İlk albümleri My Generation aynı yılın Aralık ayında, The Who adı altında piyasa sürülmüştü. Parçalar, İngiliz gençlerinde pozitif rezonanslar sağlamıştı. Kulüplerde, parçaları My Generation çalınmaya başlanmıştı ve İngiliz gençlerinin birçoğu onları idolleri olarak görmüşlerdi.

Bir dizi parçalarından sonra ("My Generation", "Substitute", "I'm A Boy", "The Kids Are Alright", "Happy Jack"), The Who grubu Sgt. Pepper's, Beatles, Their Satanic Majesties Request, Rolling Stones ile eşdeğerde görülmeye başlamışlardı ve yeni albümleri The Who Sell Out’u çıkarttılar. Grubun bu başarısı ile birlikte bir de sahneye çıkışlarında parçaladıkları enstrumanları yüzünden bir finansal çöküntüye uğramışlardı. Kasım 1966 yılında Almanya'nın Köln şehrinde Lords grubu ile çıktıkları konserde, 5 parçadan sonra sahneyi parçalamışlardı.

Aynı zamanlarda Moon ve Entwistle’nin Jimmy Page bir grup kurmak istedikleri dedikodusu çıkmıştı. Bir kaç provadan sonra böyle birşeyin olamayacağını düşünmüşler ve Page grubunun ismini Moon’un reddinden sonra başka müzisyenler ile kullanmak zorunda kalmıştı. Moon’a göre Page ile bir grup kurmak, uçan bir geminin düşmesi gibi olurdu ("The Band Will Go Over Like a Lead Zeppelin"). kaynak:herşeyin kaynağı doğa.asdasfşkh.

ilk ntv'de müzik belgesellerinde görmüştüm galiba bayağı oldu artık çok nadir yayınlıyolar öyle şeyler,bi barda yine her konser sonrasında olduğu gibi entrümanlarını parçalamaya başlamışlardı,barın sahipleri falan sahneye dalıp enstrümanları kurtarmaya çalışmışlar falan,çok komikti bence ehemehe.bence güzel bişi,her konser sonrası baterileri falan böyle,üfüf.ama para bol muydu,umurlarında değil,neyse seviyoruz onları, :P

34
Müzik / Jefferson Airplane
« : 10 Ocak 2010, 19:38:54 »
bana yokmuş gibi geldi,arama falan yaptım fekat olabilir de pekala..


Jefferson Airplane San Francisco'dan çıkan ve tüm ulusça tanınan ilk psychedelic rock gruplarından birisidir. Grateful Dead daha uzun süreli devam eden ve tanınan bir grup olsada 1960 yıllarda Jefferson Airplane 1960'larda San Francisco'da müziğin tarzını acid içen gitarist Jorma Kaukonen ve Marty Balin ile Grace Slick'in beraber vokalleriyle hit singlelar çıkararak ve ulusal dergilerin kapaklarında yer alarak belirliyordu. Jefferson Airplane hem uyuşturucu kullanan hippileri hemde savaş karşıtı göstericileri temsil eden bir grup olarak dikkat çekiyordu. Bunların yanısıra grup 1965 - 1972 yılları arasında inanılmaz yaratıcıydı. Devamlı çıktıkları turneleriyle 1960'larda yer alan bütün büyük rock festivallerinde (Monterey, Woodstock '69 -ah woodstock, Altamont) yer alan tek gruptu. 7 adet studyo albümü çıkardılar bunların 5 tanesi altın plak alırken iki adet Long Play ve çıkardıkları 8 single'ı bir arada topladıkları 1 milyondan fazla satan chronicleları vardı. Ayrılmaktan ziyade farklı bir yol çizerek bir nevi mütasyon neticesinde başka konfigurasyonlarla (Hot Tuna ve Jefferson Starship) müzik hayatlarına 70 ve 80 li yıllarda devam ettiler taki 1989 yılında tekrar bir albüm için birleşene kadar.

Jefferson Airplane'in fikri San Francisco'lu ve Town Criers grubu ile başarısız bir folk albümü yapan 23 yaşındaki Marty Balin tarafından çıkarıldı. Beatles'ın Ingiltere'deki başarısını örnek alarak folk ve rock'ı bir araya getirme fikriyle beraber 1965 başında bir grup kurarak hyrbrid stilde şarkılar yapma kararı aldı. 3 yatırımcıyı eski bir Pizza lokantasını 100 kişilik bir Matrix isimli konser salonuna çevirmeye razı eden Marty daha sonra Drinking Guard isimli bardan grup üyelerini seçmeye başladı. Ilk işe aldığı kişi ritim gitaristi Paul Kantner oldu ki Paul aynı zamanda baş gitarist ve vokalist Jorma Kaukonen'ide tavsiye eden kişi oldu. Marty aynı zamanda grupta bir bayan vokalist olması isteğiyle devam ettiği araştırmalarına Sine Toly'i gruba katmayı başardı. 6 kişilik grubun diğer üyelerini bassta Bob Harvey ve bateride Jerry Peloquin oluşturdu. Grubun alışılmadık ismi Kaukonen tarafından ortaya atıldı.

Jefferson Airplane Matrix'teki ilk gösterisini 13 Ağustos 1965 yılında yaptı ve daha sonra basının dikkatinide çekerek düzenli olarak sahneye çıkmaya başladı. O zamanlar folk rock grupları arasında Sonny & Cher, We Five, Bob Dylan, the Byrds, the Beau Brummels, the Turtles(bir ben yokmuşum o zamanlar) listelerde en üst sıraları taşuyor ve şirketlerin dikkatini çekiyordu. Eylükl ayından itibaren grup birçok müzik şirketinin dikkatini çekmeye başarmıştı. Bu sıralarda grupta bazı değişikliklerde olmaya başlamıştı. Peloquin gruptan kovulmuş ve yerine Skip Spence katılmıştı. Spence kendini gitarist olarak tanımlamasına rağmen bateri tecrübesi yok değildi. Eylül ayında Signe Toly Matrix'in ışıklarını idare eden Jerry Anderson ile evlenerek Signe Anderson ismini aldı. Ekim ayında Harvey bu sefer gruptan kovulan üye olurken yerine Kaukonen'in bir arkadaşı olan Jack Cassady getirildi. 15 Kasım 1965 yılında Balin, Kantner, Anderson, Kaukonen, Spence ve Casady'den oluşan grup üyeleri RCA Victor yapımcılık bünyesine katıldı. 16 Aralık 1965 yılında grup üyeleri Los Angeles'ta Balin'in bestelediği It's No Secret ın kaydını gerçekleştirdi ve RCA single'ı Şubat 1966 yılında yayınlamasına rağmen single listelere girmeyi başaramadı. Buna karşın Jefforson Airplane San Francisco'da çok daha prestijli yerlerde sahneye çıkmaya başlamış hatta Bay Area dışarısında ufak turnelere başlamıştı. Mayıs 1966 yılında Anderson bir kız çocuğu sahibi oldu ve hem çocuk hem grup ile devam etmek kendisini zorlamaktaydı. Spence'de artan uyuşturucu kullanımı yüzünden güvenilmez bir hal almıştı ve Haziran ayında Spencer Dryden ile yer değiştirildi. Spence ise Moby Grape isimli gruba katıldı.

Temmuz ayında Balin ve Kantner'nın Come Up The Years single'ı listelerde yer almadıktan sonra Jefferson Airplane ilk LP'leri olan Jefferson Airplane Takes Off 15 Ağustos 1966 yılında yayınlandı. Orta seviyede satışları olan albüm Billboardda 128. sırada 11 hafta boyunca yer aldı. Bu sıralarda Anderson'ın ailesine olan bağlılığı gruptan ayrılmasına sebep oldu. San Francisco'lu Rock grubu The Great Society'nin vokalisti Grace Slick(müzik olayı başlıyor) kendi grubundan ayrılarak Jefferson Airplane'e katıldı ve ay sonunda grupla beraber stüdyo'ya girdiler. the Great Society repertuarından getirdiği ve kardeşi tarafından yazılmış Somebody to Love(jim carrey yorumunu da dinleyin lo-o-o-o-o--o-o-o-o-o-o-v) ve ballad White Rabbit (Alice in Wonderland'den sahneler içeren ve uyuşturucunun psychedelic etkilerini içeren bir şarkıydı(go ask alice'i anımsatmaz mı) Jefferson Airplane'in ikinci albümü Surrealistic Pillow'da yer aldı.



RCA bu iki şarkıyıda single olarak yayınlazken bunların yerine gruptan ayrılan Spence'in şarkısı My Best Friend'i Ocak 1967 yılında yayınladı ve bu grubun listelere giremeyen 4. single oldu. Bunun ardından Şubat ayında Surrealistic Pillow yayınlandı. Mart ayının başlarında listelere giren ve Grace Slick'in vokalde olduğu ilk single olan Somebody To Love'ın yayınlanmasıyla albümün yükselişi başladı. Mayıs'ın başlarında hem albüm hem single listelerde ilk 40'a girdi ve bir ay sonra ikiside ilk 10'a girmeyi başardı. Bunun üzerine RCA White Rabbit'ide single olarak yayınladı ve bu single'da ilk 10'a girmeyi başardı. Surrealistic Pillow'da Jefferson Airplane'in altın plak alan ilk albümü oldu.

Bu başarıdan sonra grup medyanın dikkatinide çekmişti ki bunda Slick'in fotojenik görünümünde etkisi vardı. Yeni albüm çalışmaları sırasında turneye çıkmayı ihmal etmediler.17 Haziran 1967 tarihinde Monterey International Pop Festival'inde San Francisco'nun Rock gruplarından biri olarak sahneye çıktılar ve Summer Of Love'ı çaldılar ki favori şarkılardan biri haline geldi. Jefferson Airplane sahnede kameralarca takip edildi ve kaydedildi. Monterey Pop ile ilgili 1968 yılında piyasaya sunulan belgeselde High Flying Bird ve Today isimli şarkıları yer alıyordu.


Jefforson Airplane grubun tabiyatından dolayı hiçbir zaman ticari boyuta çok fazla önem vermedi. Grubun uyuşturucu ile anılmasından dolayıda radyolardan çok fazla destek gelmediğinden dolayı listelerde yükselmeleri çok fazla kolay olmuyordu. Grubun kendisini hit yaratan bir grup olarak görmemesinden dolayıda ortaya çıkan şarkılar içerisinde birçok değişiklik barındırıyordu. Ağustos'ta yayınlanan Kantner'in The Ballad of You and Me and Pooneil adlı single'ı Slin ve Balin'in birleşimini temsil eidyordu. Listelerde 42 numaraya kadar yükselmesi aslında ilginç bir mihenk taşı olarak karşılarına çıkacaktı çünkü grup bir daha listelerde ilk 50ye girmeyi başaracak bir single çıkaramayacaktı.

1970'ler Jefferson Airplane için değişiklerin olduğu bir dönem olarak karşımıza çıktı. Kaukonen ve Cassady gruptaki yerlerini korumalarına karşın Hot Tuna isimli bir yan projede çalışmaya başladı.Yılın başlarında Spencer Dryden gruptan kovuldu ve yerine Joey Covington geldi. Hot Tuna grubunda yer alan John Creach ilk kez Ekim 1970'de bir showde Jefferson Airplane ile beraber sahneye çıktı.Grubun tüm üyelerinden yaşlı olan Creach grubun bir değişikliğe gittiğinin kanıtı olarak karşımıza çıkarken daha radikal değişiklik Marty Balin'in grubu terk etmesi oldu ki bunun resmi açıklaması Nisan 1971 yılında yapıldı.

1970 için bir albüm hazırlayamayan Jefferson Airplane'in bu boşluğunu RCA The Worst of Jefferson Airplane isimli bir albüm ile doldurdu ve kasım ayında satışa sunuldu. Albüm kısa zamanda ilk önce altın plak aldı daha sonra platinium plak kazanmayıda başardı.Paul Kantner'in solo albümü Blows Against the Empire , Jefferson Airplane'den birçok grup elemanını içinde yer alırken teması olan uzay taşıtı kaçıran hipilerin ve bilim kurgunun içermesi sonunda Kantner Jefferson Starship adlı bir albüme destek oldu. Böyle bir kavram olmamasına rağmen Kantner bu ismi daha sonra bir grup için kullandı.



RCA ile olan plak anlaşmaları bittikten sonra grup yeni bir plak şirketi aramasına rağmen sonunda RCA'in bir alt şirketi olan Grunt plakçılık ile anlaştı. Grunt tarafından çıkarılan Jefferson Airplane'in altıncı albümü Bark 1971 Ağustosunda yayınlandı. Albüm kısa zamanda ilk 10'u zorlamaya başladı ve altın plak almayı başardı. Covington , Casady ve Kaukonen'in Pretty as You Feel adlı şarkısı single olarak yayınlandı ve Jefferson Airplane'in son başarılarından birisi olarak yer elde etmesine rağmen ancak 60. sıraya kadar çıkabildi.

Grup üyeleri ilerleyen vakitlerde yan çalışmaları ile çok daha fazla uğraşmaya başladı. Hot Tuna ikinci albümleri First Pull Down , Then Pull Down ı 1971 sonbaharında çıkardı.Kantner ve Slick evlenerek bir çocuk sahibi oldu ve ikili birlikte Sunfighter isimli bir albüm çıkardı. 1972 Nisanında Covinton gruptan ayrıldı ve John Barbata ile yer değiştirdi. Grup 7. albümleri üzerinde çalıştı ve Long John Silver 1972 yazında piyasaya sürüldü ve listelerde ilk 20 ye çıkarken 6 ay içinde altın plak almayı başardı. Destekleyen tur projesi için vokal ve birden fazla enstruman çalabilen David Freiberg gruba geçici olarak katıldı. Tur San Francisco Winterland balo salonunda 22 Ekim 1972 de sona erdi ki resmi olarak duyurulmasada bu grubun ayrılış tarihi olarak hafızalarda yer elde etti.

1967-68'den janis,grace pozu(çok sıkı arkadaşlıkları varmış malum,birlikte olduklarını bile söyleyenler var,beklenilmedik bir şey de değil hani. )(bir de bu fotoğraf $500.00 - $700.00'den satılıkmış sanırım almak isteyenlere  :P )
Kaukonen ve Casady Hot Tuna'da çalmaya devam etti. Kantner , Slick ve Freiberg üçlü bir albüm çıkardı. Slick daha sonra Manhole isimli bir solo albüm çıkardı. Kantner ve Slick daha sonra jefferson Airplane'de yer alan grup üyeleriyle beraber yeni bir grup oluşturdu ancak Kaukonen ve Casady gruba alınmadı. Gruba Jefferson Starship ismi verildi.

1970 ve 80'lerde grup üyeleri ayrı ayrı birçok farklı projede çalıştı. Grubun haklarını elinde bulunduran Bill Thompson eşliğinde 1989 yılında Kantner , Slick , Kaukonen , Balin ve Cassady bir araya gelerek yeni bir tur ve albüm için tekrar birleştiler. Tur 18 Ağustos ile 7 Eylül tarihleri arasında yer aldı ve Epic Records tarafından yayınlanan Jefferson Airplane albümü pek başarı elde etmeyince grup yeniden inaktif hale geçti. Slick müzik piyasasından ayrıldı(bir yerde dişlerim döküldüğü için gibi birşeyler okudum gibi geliyo ama bence benim bilinçaltımın çılgın oyunlarından birisi bu) , Kaukonen ve Casady Hot Tuna olarak devam etti.alıntıkırtıkır..

35
Televizyon / Ynt: L O S T
« : 10 Ocak 2010, 19:29:32 »
Bazen böyle olur ya hani Lost izlemezseniz patlayacağınızı hissedersiniz.İşte o zaman Juliet,Kate filan düşünün.Hiç olmadı ilk bölüm John'un çorabının nasıl koktuğunu,nebleyim.
Nessima.com'un yaptığı Hitler parodisini de izleyin,hayatı yakalayın,mutlu olun.hem de ayda sadece internet faturası fiyatına her yöne sınırsız.saçmalamak.

Bi sitede geçen sezon sonu şöyle bir yazı karalamışım,kopyalamak istedim uzun ya çünkü. :P :P
gizli ama spoiler değil.
Spoiler: Göster

Teoriler su gibi akınca yazıya dökmek çok zor yahu

Jacob benimle karşılaşsaydı kazadan önce adaya falan dönemezdi söyleyeyim.Bırakır mıyım ya,oturur "mükemmel türkçe" konuşurduk,adada havalar nasıl derdim o da iyi işte gerilim yok henüz bir 10 yıl bekleyeceğiz(ada sahillerinde bekliyorum) derdi ben de dalga geçerdim iyi bir de dizisini çekin diye takılırdım onunla

sezon finalinde hayal kırıklığına uğradığım bir şey vardı,benjamin sen ne şerefsizin oğluymuşsun öyle ay ay seni eve götürsem gelir misin tavuklu sandviç yapar mısın bana dedirtmedi.yahu tamam öldürdü falan jacob'ı da bu sefer de al başına belayı jacob'ın kankası çıktı,jacob tanıdık falandı alışmıştık ona

juliet içine jacob kaçmış gibiydi bu bölüm eskiden benjo'nun ne yapacağını kestiremezdik şimdi bu onun için geçerli oldu,sorun değil ama hep erkekler yönetecek adayı aa,kate'e de güvenemiyorum ki vereyim ipleri eline

jacob meğer adada gitarla akdeniz akşamları'nı çalıyormuş boş zamanlarında,zaten işsiz güçsüz serseri adamın tekiymiş ya sawyer'a kalem ver,hurley'ye taksi tut,jack'e çikolata ver,kate'e çanta al vs.vs. neyse osiris ra seth gibi bir şey çıkarlar,çarpılmayalım bir fatiha okuyalım arkasından jacob'ın

o kulübedekini jacob sanıp nasıl yüceltmiştik gözümüzde ya,bütün karizması gitti şimdi o görüntünün oysa çok takılmıştım o avrupa yakasındaki deri satan adam diye

ateşli oklar şimdi de demir oklar..ceycey sinir bozucu karekterleri nasıl öldüreceğini iyi biliyor.
Ilana'ya alıştım hemen,Ana-Lucie'den daha heyecanlandırıcı.Çok şey çıkacak bu kızdan.Ricardo dediği zaman Richard'ın others'daki karizmasını nasıl da söndürdü

of off,o değil de DS yüzüğünü görmek çok güzeldi.kamp da nostalji oldu zaten ahh eski dostlar eski dostlar
charlie dönerse 7/24 you all everybody dinleteceğim herhalde.sahi bu dizide anası,çocuğu ölen herkese başsağlığına gittiler bi onun abisine falan allah rahmet eylesin iyi çocuktu az iş açmadı başımıza ama olsun güzel türkü çığırıyordu falan diyen olsaydı.neyse dönüş yolunu bekliyoruz raksıtar'ımızın.

sun da jin'den sonra alkolik olmuş.hadi ya richard'ın çantasından vokta-cin-tonik-raki olsaydı,beraber efkar falan mı yapacaktınız

neyse gelecek sezon 2010 gibi geliyorsa juliet son sahnede bütün süre boyunca söyleyeceğimizi söyledi zaten:

-come on son of a bitch,come on,come on!

ha bu arada ros teyze saçlar güzel olmuş keşke inzivaya çekileceğine örövizyona falan el ataydın,o karizmayla 12 puan verirdik sana nigır tiyzem

börnırd amca sözüm sana robinson kuruz'a dönmüşsün yaramamış sana ada.

benjamin gelecek sezona kadar topla kendini,pislik yap,john kılıklı adamı da dinleme takıl yine eskisi gibi.

hala hak vermiyor değilim kendime.

36
Diğer Fantastik Eserler / Ynt: Ulysses Moore Serisi
« : 10 Ocak 2010, 19:22:47 »
7. kitabı okudum biraz hayal kırıklığı tabi,önceki kitapların seriyi sürdürmek için o şekilde olduğu düşünülünce.(yani en azından bana öyle geldi)

Spoiler: Göster
Jason da sonunda sevgili buldu kendine asdasfşkhşkh

37
Televizyon / Ynt: Heroes
« : 10 Ocak 2010, 14:00:40 »
bu dizi Benjamin Linus'la,T-Bag'i kendisine transfer etmedikçe bu hero'ların hepsi bööööyle hödük kalmaya devam edicek. :P
dilimi ısırsaydım da t-bag demiyeydim..

38
al senin olsun. :P
vaktim olunca yaparım tabi merlin şeyleri de.nimueh'yi severim.

Edit:Eylül 2008

Spoiler: Göster
































39
Müzik / Ynt: Skid Row.*
« : 10 Ocak 2010, 12:11:21 »
Sebastian Bach!  :lve

40
Müzik / Ynt: Led Zeppelin.*
« : 10 Ocak 2010, 12:10:35 »
çok baba gruptur ama bu ordan burdan çalmalarına da engel olmamıştır. :P

41
Müzik / Ynt: The Beatles.*
« : 10 Ocak 2010, 12:07:31 »
dünya tarihinde kurulmuş en harika grup,beatles.
bu kadar.
bence.

42
Müzik / Ynt: Joan Baez
« : 10 Ocak 2010, 12:01:51 »
Ablamın anlam veremediği bir şekilde idolüm.Zamanında Bob Dylan'la sevgili olup It Ain't Me Babe de söylemiştir.Zülfü Livaneli kavırları da mevcut,bir gün canlı izlerim diye umuyorum.

43
Müzik / Ynt: Imogen Heap.
« : 10 Ocak 2010, 11:59:54 »
hide and seek çok şeker bi şarkı.hallelujah kavırı da şekerdir,arada koyar.

44
Müzik / Ynt: Grateful Dead
« : 10 Ocak 2010, 11:57:33 »
ayıpsın,bilinmez mi.cocaine ve touch of grey de çogzeldir.altmışlarda yaşamak vardı.
jerry garcia :ulanokadarifadeyüklemişsinizbitapmaifadesikoymamışsınızkızgınım:

45
Müzik / Ynt: King Crimson
« : 10 Ocak 2010, 11:49:12 »
In the Court Of The Crimson King binlerce defa hatim etmelik bi albüm.
(yalnız Beelzebub beatles'ı ilk albümlerinden mi ibaret sanıyosun anlamadım ki? :P )

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 79