Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Nihbrin

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 8
31
Düşler Limanı / Deli Saçması
« : 14 Eylül 2009, 16:26:48 »
Rujunu tazelerken aynaya doğru alışıla gelmedik bir vucut kıvrımı sunarak eğilen bayanlara has duruşu ile kimsenin bakmaya cesaret edemediği dudaklarına dik dik bakan birisine çok fazla laf söyleyemezsiniz. Sadece süren kişi kendi dudaklarını müstehcen duygular gütmeden süzebilir. Dudak, aslında ağzın yüze açılan bir kısmı. Neden insanlar onu çekici buluyor? Neden derin ve susuz kalmış çatlaklar bu kadar ilgi görüyor? Herkesin sebebi zannadersem farklı olacaktır; onunki ise sadece bu duruştu. Ruju sürmesinden ötürü çekiciydi o. Ruju sürerken aynaya nasıl baktığının bilinmesiydi onu çekici kılan; o işte öyle bir hatundu.

Lavabonun önündeki bayanı yarım açık banyo kapısından izleyen bir adamın sigarasındaki duman mentol kokuyordu. Tek odalı ve çift yataklı otel odasının sefil döşeğinde bugüne kadar kaç kişi aynı anı yaşamıştı sorusuna cevap ararken alık bakışlarını o malum kıvrım ve dudaklardan odaya çevirdiğinde belli şeylerin cevabını aldı diyebilirim. Alık bakması kişileri onun hakkında her vakit yanlış anlamaya itmişti; salak görünüyordu, salak duruyordu, salak bir tipti. Ne var ki her insan beyaz at olarak davranmak üzere tasarlanmamıştır, bazıları siyah şahtır. Onları tanımazsınız. Onlar güzel kadınları aralık banyo kapısından süzerken odada o güne kadar kaç kişinin kaldığını kestirmek üzere çevrede ip ucu aramaya başlayan ve hemen her şeye ilgisini çabuk yitiren garip insanlardır. "Ah bir kurumuş sakız daha" şeklinde fısıldarken aklındaki son rakam on dokuzdu.

Belki o akşam üstü saatlerine kadar her olayı görmüş geçirmiş banyo kapısı hiç gıcırdamamıştı. Ancak beyaz sıvasındaki malum çatlaklar aynen dudaklar gibiydi ve onu öpecek bir tahta kurusu bulması zor olmamıştı. İçten yok olan kapı bayan ona dokunduğunda sonunda bel verdi. Yeni otelin yeni kapısı ortadan ikiye ayrıldı. Döşekteki garip adam ve banyodaki güzel kadın anının komedisini saniyeler boyunca sessizce sindirdiklerinde güldüler. Hayatlarında hiç yapmadıkları kadar çok derin ve içten güldüler. Adam gözünden gelen yaşları silerken açıkça belirtti, "Artık konuşabiliriz hayatım."

Kadın sanki bir baloya gidecekmişçesine şık giyinmişti. Kırmızı abiyesinin altında ipek bir teni olduğu söylenemezdi fakat ona bakmamak elde değildi, dudakları onun vurucu noktasıydı. Adam bu durumu pek yadırgamıyordu ancak otel odasına o anda giren kimse bunu düşünmezdi. Otel odasına aniden giren birisi elinde av tüfeği ile bir köşede oturan adamın ikiye kırılmış banyo kapısı önündeki güzel bir bayanın gülümseyen yüzüne alık alık bakarken "Artık konuşabiliriz hayatım." dediğini görecektir. Kesin olmasa bile konuşma şu şekilde devam etmiş olabilir;

- Amacım seni aldatmak değildi Reinghald <uzun bir sigarayı minik çantasındaki geniş gümüş tabakadan çıkarırken>
- Amacın beni kızdırmak da değil, ancak bunu fevkalade gerçekleştirdin hayatım. Seni nasıl affedeceğim bilmiyorum, bana yol göster.
- <dudaklara giden filtresiz sigarasını son milimetrede durdurur> Ateş? Centilmenliğini de mi kaybettin yoksa? Para kalbin gibi onuda mı kaptı yoksa?
- Ah yapma ama biraz korkmalısın, elinde ateşli bir silahı bulunan sinirli bir aşığa söylenmesi gereken bir şaka değil bu!
- <kıkırdadı> Öyle ya, gerçekten öyle. Bak Reinghald, sana bunu ilk tanıştığımız gün de söyledim; asla tek erkek yetmez.
<ikisi de duraksadı, kimsenin içlerinden neler geçtiğini kestiremeyeceği o anda sadece ikisi birbirini anlayabilirdi. Ne kadın namlunun ucuna bakıyordu, nede adam onun dudaklarına. Ancak ikisi de bir ötekine doğrultulmuştu ve ikisi de için için kalplerini çarptırıyordu.>

402 no'lu odadan şikayet geldiğinde müdür yardımcısı çok şaşırmadı, o odanın duvarları yapılan son oda olduğu için incecik bir sıva ile kaplanmıştı. Yeni bir binanın açıkları olur ve oda bunu biliyordu. "Çocuklarımızı geride bırakıp tatile geldik, sadece başımızı dinleyebilelim diye! Peki oda nesi? Yan odamda sabahlara kadar sevişen bir çift olsun diye mi?" Otelin merdivenlerini çıkmak ona her zaman idman gibi gelmişti, arkasında sinirli bir çift varken bile durum buydu. Sadece üç katlı bir binanın asansöre ihtiyacı olmaz gibi gelmişti, 4 yıldızda kalmalarının sebebide aslında bundan ibaretti. Aynı şeyi 19. kez yapmanın bayıklığı ile "neden her seferinde yeni evli bir çift bu odaya gelir ki" diye içinden geçirmedi değil. Odanın kapısını çalarken aklında bu vardı, sadece bu.

Reinghald kapıyı açarken yüzünde o malum alıklık ile holde bekleşen 3 kişiyi gördüğünde istemsiz biçimde dile getirdi, "bir sorun mu vardı?". Müdür yardımcısı monoton bir şekilde açıklamaya başladı, "403 no'lu odada kalmakta olan bu çift sizden şikayetçi, gürültü yaptığınız için sizi boş olan ve duvarları daha sağlam bir başka odaya almayı önereceğim. Kabul etmemeniz durumunda otelimizde kalmadığınız süre için size geri ödeme yaparak terk etmenizi istemek durumundayım." Adamın bakışları halen alıktı ancak aklına bir şey gelmiş gibiydi, "ah buna gerek yok bizde tam çıkmak üzereydik." Üzerinde sadece bir bornoz vardı. Aslında bornozlu insanlarda bu yanılsama vardır; altlarında hiç bir şey olmadığını düşündürürler, şaşkın bakışlar altında çırılçıplak kalarak bornozu üstünden sıyırırken, altından bir av tüfeği çıkararak "kapıyı açarken sakladığım için özür dilerim, onu saklamayı sevmem aslında ama her güzel şeyin bir sonu vardır ve engellenmek istemedim." Kapıdaki üç şahıs halen dona kalmıştı. Çıplak ve silahlı adam içeri seyirtti ve 2 el ateş etti. Kan kapıdaki otel yardımcısının yüzüne kadar sıçradı. Dona kalmışlardı, hiç bir şey yapamıyorlardı. Ne 403'ün sakinleri nede soğuk kanlı otel yardımcısı. Onların bakışları altında çıplak adam silah yatağına iki kurşun daha koydu. "Ah ne salağım, oysa bir tane yeterli. İkincisini kendime nasıl sıkarım ki?"

Sonunda üstlerindeki o ilginç şaşkınlık büyüsü kalktığında avaz avaz bağırarak odanın kapısını çarptı ve arkasındaki çift ile beraber hol boyunca merdivenlere kadar koştu. Sağlı sollu onca oda geçerken aklında o korkunç kanlı ve çıplak adamın alık bakışları vardı. Tek el daha silah sesi duyulduğunda herşeyin bitmiş olduğunu anladı. Üç gün önceki baloda onları gördüğünde bunların hiç birinin olacağını düşünmemişti. Kadın sarhoştu ve odasına bırakılması gerekliydi. Adam meşgul biri gibiydi ve onunla uğraşamıyordu, telefonu ve iş görüşmeleri balayında eksik olmayan zengin, işkolik birisi diye düşünmüştü o gece. Eh hiç bir şey hatırlamayacak mükemmel dudaklı olan bir kadın onu yeni kocası sanarken çoğu erkek fırsatı kaçırmayacaktır. Kırk yaşına gelmiş olmanın getirdiği derinlerde yatan kadınsızlık korkusu ile o gece otel yardımcısı kadını ve kendisini memnun etmek için elinden geleni yapmıştı. Nereden bilebilirdi ki tüm bunların olabileceğini. Oda saçma mermileri ile kana bulanmışken herşey deli saçmasıydı, herşey.

32
Sinema / Inglourious Basterds (Soysuzlar Çetesi)
« : 13 Eylül 2009, 23:45:27 »

Yapım: 2009 ABD - Almanya- Fransa
Tür: Aksyon - Dram - Komedi - Macera - Savaş
Yönetmen: Quentin Tarantino
Senaryo: Quentin Tarantino
Yapımcı:  Quentin Tarantino,  Lawrence Bender,  Bob Weinstein,  Harvey Weinstein
Görüntü Yönetmeni: Robert Richardson
Müzik:  Jim Schultz,  Mary Ramos
Filmin Türkçe Websitesi: www.soysuzlarcetesi.com.tr
Süre: 2 saat 28 dk
Oyuncular: Brad Pitt , Eli Roth , Til Schweiger , Gedeon Burkhard, B. J. Novak, Omar Doom , Samm Levine , Paul Rust , Michael Bacall, Michael Fassbender , Mike Myers, Rod Taylor , Mélanie Laurent , Denis Menochet, Diane Kruger , Christoph Waltz, Daniel Brühl, August Diehl ...


Adolf Hitler'in hükmünün doruğa ulaşması ile aynı günlerde Avrupa’nın başka bir köşesinde Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt), Yahudi askerlerin kurduğu ama zamanla anti-nazi almanların da yer aldığı bir grubu düşmana karşı misilleme yapma amacıyla organize etmektedir. Düşmanları tarafından “Piçler” yakıştırmasıyla bilinen Raine’ın grubu, Nazi Almanyasının önde gidenlerine zarar verme misyonunu üstlenmiştir. Bu amaçla, Alman sinema oyuncusu ve gizli ajan Bridget Von Hammersmark (Diane Kruger) ile işbirliği yaparlar. Küçüklüğünde ailesi katledilen Shasoanna’nın kendi intikamını alma planlarını yaptığı bir sinema salonunun çatısı altında hepsinin kaderleri kesişecektir.


Film kolay yutulur değil, Tarantino yapmış yine yapacağını ve mükemmel bir filmi bize sunmuş. Özellikle Christoph Waltz'ın performansı taktire şayandı. Filmle ilgili güzel ayrıntıların dışında, oyuncuların rol için seçimi çok güzel; öyle ki nazileri sadece almanlar, ingilizleri sadece ingilizler ve amerikalıları sadece amerikalılar oynamış. Aksan farkı ve diğer oyuncular için bile güç olan unsurların üstesinden bu sayede gelinmiş. Tarantino yine o "tansiyonu biriktir ve kahkaha ile iğrençliğin yanında katarsis oluşturacak şekilde şahane boşalt" mantığını uygulamış. Almanlar bu filme nasıl yaklaşır bilemiyorum ancak tüm tabular yıkılmış ve tarih baştan yaratılmış.


33
Çizgi & Anime / Garden of Sinners (Kara no Kyoukai)
« : 28 Ağustos 2009, 17:54:28 »

Sırası ile yönetmenler: Ei Aoki, Takuya Nonaka, Mitsuru Obunai, Shinichi Takiguchi, Takayuki Hirao, Takahiro Miura, Shinsuke Takizawa
Özgün adı: Kara no Kyoukai (ayrıca Boundary of Emptiness olarak alternatif bir ad ile sunulmuştur) /türkçe: günahkarların bahçesi
Firma/Stüdyo: Ufotable, Aniplex, TYPE-MOON
Tür: Doğa üstü, fantastik, psikoloji, korku, romantik, aksyon, cinayet
Bölüm(film) sayısı: 7
İlk bölüm - son bölüm vizyon yayın tarihleri: 1 Aralık 2007 - 8 Ağustos 2009
Muzik: Yuki KAJIURA


Serilerin geçmişi:
Seriler orijinalde 1998'de beş bölüm haline Nasu ve Takeuchi'nin (ana tasarımcılar) dōjin temelli web sitesinde yayınlandı. Ağustos 1999'da ise Comiket 56 fuarında son iki bölüm yayınlandı. Nasu ve Takeuchi 2001 yılında Type-Moon adlı şirketi kurdular ve ilk kitaplarını aynı yıl içinde yayınladılar (light novel'lar normal romanlardan biraz farklı)


Eylül 2002'de seriler üzerine hazırlanmış bir drama CD'si yayınlandı ve ağustos 2004'te serilerin ilk ticari reklamı yapıldı ki inanılmaz bir ilgi ile karşılaştıklarında oldukça şaşırdılar. 5000 ile sınırlı CD sayısı ilk günden tükendi. 2009 yılında Del Rey Manga şirketi Kara no Kyokai'nin light novel'ını sonunda (!) mangasını hazırlamaya başladılar. Serilerde ana karakter Shiki Ryogi yine Fate/stay night ve Tsukihime* adlı animelerin geçtiği evren ile aynı evrende yaşamakta ve Tsukihime'nin Shiki Tohno adlı karakteri ile aynı özellikleri paylaşmaktadır.
(*Shingetsutan Tsukihime:)
Spoiler: Göster
 fate/stay night ve Kara no Kyoukai ile aynı evrende yer alan bir animedir. Benzerliğini şu şekilde görmek mümkün: Shiki Tohno, çocukluğunda ölümden döndüğü korkunç bir kaza geçirir. Bu kazadan sonra Shiki, garip şeyler görmeye başlar. Nesnelerin ya da insanların üzerinde çizgiler görmektedir. Bu yeteneği yüzünden Shiki, Tohno evinde uzağa, uzak akrabalarının yanına gönderilir. Shiki'nin bu çizgilerini görmesini engellemek ve normal bir hayat yaşamasını sağlaması için ona bir gözlük verilir. Bu gözlükler sayesinde normal bir hayat yaşamaya başlayan Shiki, artık bir lise öğrencisidir.



Ufotable 2007 yılında 7 filmin adını bir anda açıkladı, bunlar: Overlooking View, A Study in Murder (Part 1), Remaining Sense of Pain, The Hollow Shrine, Spiral Paradox, Oblivion Recorder,  A Study in Murder (Part 2). Ayrıca 6. filmden sonra 6 filmin bir derlemesi niteliğinde 2 saatlik Paradox Spiral adlı bir film yayınlandı, kendi başına yayınlanan filmlerden 50-60 dk arasında yayın süreleri ile ayrılmaktadır.


Hikaye:
Uzun bir uykunun ardından, Ryougi Shiki uyandı.
Bunun bir yan etkisi olarak da, nesnelerin ölümünü algılama yeteneği kazandı.
Her şeyi sadece tek bir bıçakla öldürebilme gücü Shiki’yi karanlık bir dünyaya çekmeye başladı.
İki sene öncesinden bir katil.
Havada süzülen hayalet kümeleri ve onlara seslenen bir akıl.
Nesneleri sadece bakışlarıyla bükebilen bir kız.
İnsanların kaderlerini ve ölümlerini toplayan sarmal bir yapı.
Efsanelerdeki perilere hükmeden bir kız ve sözleri tanrınınkiler ile eş değer nitelikte bir adam.
Sayısız tuhaf olaylar Shiki’nin gizemli gözleriyle birleşince...
Kaybettiği anıları yeniden uyanmaya başladı...


İlk film Overlooking View bize kara no kyoukai evreni hakkında çok az şey anlatmakta. İzleyici ilk sahneden son sahneye kadar o kadar az şeyi kavrar ki devamına gerçekten gerek duyduğunu sorgularken bulur kendisini, yada en azından benim başıma gelen buydu. Ancak çok büyük bir şeyin ufak bir kısmının koklatılmış olması duygusu sizi gerisini izlemeye itmekte. Hikayenin kahramanı Ryougi Shiki geçirdiği bir trafik kazası sonucu derin bir komaya girer ve iki yıl sonra yeniden gözlerini açar. Uyandığı zaman ise “Ölümü Algılayan Gözlerin” sahibi olmuştur ancak bunun yerine içten içe bir şeyi kaybettiğine inanmaktadır.
Ryougi ailesi; normal insanlardan üstün varlıklar yaratmak istemiş, bunun için de çocuklarını birçok dövüş sanatı ve eskrim gibi alanlarda eğitmiş ancak aynı zamanda da onların kişiliklerini ikiye bölmüştür. Bu yöntemle bir kişilik tek bir konuda ustalaşırken, öteki kişilik de diğer alanları çalışacaktır. Shiki de bu duruma bir istisna değildir ve birbirleriyle yer değiştiren biri kadınsı diğeri erkeksi iki kişiliğe sahip olmuştur. Kazanın ardından uyandıktan sonra Shiki, erkeksi yanının kazada öldüğüne inanarak ruhen ölü Shiki’nin kişiliğini kendi erkeksi sesiyle doldurmaya çalışır. Diğer filmlerde Shiki'ye tüm umudu ile yaklaşmaya çalışan oğlan Mikiya Kokuto ve ikisinin altında çalıştıkları büyücü Aozaki Touko adlı kadının maceralarını anlatmaktadır. Esasında üçü birlikte bir dedektiflik ofisini yürütmektedirler ancak Shiki'nin doğası tüm uğursuz ve güce arzu duyan varlıkları onların yanına çekmektedir. Hikayenin başlıca kötü adamı Araya Souren adında bir büyücüdür ve Shiki'nin ölümü gören gözleri 5. bölüme kadar onun ilgisinden kaçabilmişse de bu her zaman böyle kalacak değildir.
Hikaye boyunca Shiki'den başka bir karakterin gelişimine pek şahit olunmuyor (Mikiya'nın abisine aşık olan üvey kardeşi dışında)

7 filmin bir arada izlenmesi şiddetle gerekli olan bir durum. Ayrı zamanlarda izlendiği taktirde kafa karışıklığına sebep olacak bir akış şeması izlemekte. Bunun sebebi filmlerin hikaye üzerindeki tarihleri sırası ile izlememeleri. Örneklemek gerekirse:
1- Overlooking View - Eylül 1998
Spoiler: Göster

2- Murder Speculation (Part 1) - Ağustos 1995 - Mart 1996
Spoiler: Göster

3- Remaining Sense of Pain - Mayıs 1998
Spoiler: Göster

4- The Hollow Shrine - Mart 1996- Nisan 1998
Spoiler: Göster

5- Paradox Spiral - Kasım 1998
Spoiler: Göster

6- Oblivion Recorder - Ocak 1999
Spoiler: Göster

7- A Study in Murder (Part 2) - *belli değil.
Spoiler: Göster



Filmleri Sinemaya çıkış sırasına göre değil hikayenin geçtiği tarihler olarak izlemek onu anlamak adına önerilen bir durum. Hikaye Shiki etrafında dönse de esasında onun etrafındaki insanları ele almakta. Diğer insanların Shiki ile ilgili olan izlenimleri ve onun hakkında hissettikleri Kara no Kyoukai'nin genel temasını oluşturmakta. Shiki "eğer tanrı yaşıyorsa onu bile sadece bir bıçak ile öldürebilirim" diyebilen bir kişiyken diğerlerinin onu olduğu gibi kabul etmesi ve sevmeleri izleyici kendisini ne kadar kötü bir insan olarak görürse görsün (sonuçta neresinden bakılırsa bakılsın Shiki bir katildir) dışarıda bir yerlerde kendisini sevecek birilerinin olduğunu anlamasına olanak sağlıyor. Benim en "favori" animelerimden birisidir bu ve tanıtımını sonunda yapabilmiş olmaktan inanılmaz mutluyum. Müzikleri "Kalafina" adlı grup tarafından bir Yuki KAJIURA projesi olarak ele alınmıştır. Bana sorarsanız her biri de gelmiş geçmiş en iyi anime OST'u olmaya adaydır ( özellikle ilk film açılışı)




34
Çizgi & Anime / Blood+ / Blood: The Last Vampire
« : 25 Temmuz 2009, 04:25:12 »

Bölüm Sayısı: 50
Yayım Tarihi: 8/10/2005 ile 26/9/2006 arası
Lisans: Sony Pictures Television International
Firma/Stüdyo: Aniplex, Production I.G., MBS, Angle, TBS, ACTAS Inc.
Yönetmen: Jun'ichi FUJISAKU
Senaryo: Reiko YOSHIDA, Shigeru MORITA, Shotaro SUGA, Kurasumi SUNAYAMA, Jun'ichi FUJISAKU, Michiko YOKOTE, Yoshiki SAKURAI, Midori GOTOU
Animasyon: Akiharu ISHII, Haruko IIZUKA
Müzik: Mark MANCINA
Dizayn: Akiharu ISHII, Kenji TERAOKA, Chizu HASHII
Tür: Aksyon, Vampir, Fantazi, Gerilim, Seinen*, Kılıç dövüşü


Saya Otonashi, Japonya'da ailesi ile huzurlu bir şekilde yaşayan liseli bir kızdır. Saya'nın sorunu 1 sene öncesine kadar yaşadığı tüm hayatını unutmuş olmasıdır. Zaten yanında kaldığı aile de onun gerçek ailesi değil onu kızının ölümünden sonra evlatlık almış eski bir Vietnam gazisi amerikalı George'tur. Saya çok geçmeden George'un ve onu son zamanlarda sık sık ziyarete gelen David adlı arkadaşının kendisi ile ilgili konuştuklarını farkeder. Bu sırada okulundan geriye dönerken ilk kez gördüğü yakışıklı bir çello müzisyeni ile karşılaşır ve onun müziği Saya'ya eski bir takım görüntüleri anımsatır. Bu adam geçmişin sadece bir gölgesi midir? Yoksa geçmişinin ta kendisi midir bunu yakın zamanda öğrenmek üzere maceralar baş gösterir.

Hagi ve Saya

Saya hemen ilk bölümden 1 senelik barış dolu hayatını geride bırakır. Çellocu Hagi'nin okulunda ona bir Chiropteran'ı Saya'nın kanına bulanmış bir katana (japon kılıcı) ile kestirmesi ve Saya'ı gerçek formuna "uyandırmaya" çalışması ile hikaye tam anlamıyla başlar. Chiropteranlar en az evrimlerşmiş vampirlere benziyor. Hantal, kaba, güçlü ve büyük. Sokakta gördüğünüzde "işte bu bir vampire benziyor" diyebileceğiniz bariz yaratıklar. Yine ilk bölümlerde öğrenileceği üzere Saya'nın üvey babasını ziyarete gelen David aslında Saya'nın hafıza kaybı yaşamadan önce birlikte çalıştığı anti-vampir örgütü "Red Shield" in üyesidir ve onu kanatları altına almaya hazırdır. Yine de Saya henüz kimliğinden tam olarak haberdar değilken hikaye yavaş ilerliyor. Onun Çellocu Hagi ve geçmişi ile olan bağlantıları hikayeye tad veren birincil unsur. Kılıç sahneleri akıcı ve göze hitab ediyor, oduna savurulan balta nizamı gütmeden keskin ve ölümcül kombolar görmeniz mümkün.


Serideki vampir düzeni ile ilgili merak güdenler için eklemek gerekirse: Bir süre sonra öğrenileceği üzere vampirler sadece Chiropteranlardan değil onlardan daha üstün Chevaliers ve son olarakta Queens'ten oluşmakta. Queen (kraliçe)ler gerçek vampir kökenlerini oluşturuyorlar, asil ve saflar. Her jenerasyonda en fazla 2 Queen var, ikiz dişiler. Saya bu iki Queen den biri olduğunu öğrendiğinde ve Diva adındaki diğer Queen'in varlığından haberdar olduğunda anime doruk noktasına çıkıyor. Bol bol kan ve orijinal bir vampir serisi görmek istiyorsanız diğer herşeyden sıyrılın ve Blood+'yı izleyin. (not: vampirlerin insan formu ve kendi formları ile 2 hali mevcut bu kurulumda, insan formundayken tüm güçlerini kullanamıyorlar ve nispeten zayıf oluyorlar -queenler dışında- kendi formlarını güneş altında aktif tutamıyorlar ve güçleri oldukça zayıflıyor ancak güneş onlar için ölümcül değil uzun süre maruz kalmadıkları sürece)

Diva

Bölüm Listesi:

Spoiler: Göster

01. First Kiss
02. Magic Words
03. Where It Began
04. Dangerous Boy
05. Beyond the Dark Forest
06. Father's Hand
07. If I Don't Do It
08. Phantom of the School
09. Every Rainbow
10. I Want To See You
11. After the Dance
12. Drawn by the White Fog
13. Jungle Paradise
14. The Last Sunday
15. I Want to Follow!
16. Siberian Express
17. Do You Remember The Promise?
18. The Moon In Yekaterinburg
19. Broken Heart
20. Chevalier
21. Sour Grapes
22. Zoo
23. The Two Chevalier
24. Lightly Singing
25. Red Shield
26. Those Who Follow Saya
27. Paris, Je t'aime
28. The Limited Ones
29. The Cursed Blood
30. Joe's Diary
31. The Broken Shield
32. Boy Meets Girl
33. Faith in the Heart
34. The World We Are Living
35. A Tomorrow Without Hope
36. Passing Thoughts
37. Maddening Force
38. Showdown Island
39. Magic Words Once More
40. Dreams of the Chevalier
41. The Place Where I Belong
42. Echoes, Singing Voices
43. Confused Mind
44. Into the Light
45. When The Sun Shines Through Our Palms
46. May the Weather be Fine Tomorrow
47. Beyond All Blood
48. Skyscraper Opera
49. The Two Queens
50. Nankurunaisa

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
--- Blood: The Last Vampire----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Yayım Tarihi: 18/11/2000
Firma/Stüdyo: Production I.G.
Lisans: Manga Entertainment
Yönetmen: Hiroyuki KITAKUBO, Kazuya KISE, Shinji TAKAGI
Senaryo: Kenji KAMIYAMA, Hiroyuki KITAKUBO, Mamoru OSHII
Animasyon: Akiharu ISHII, Hiroyuki OKIURA, Ikuo KUWANA, Kazuchika KISE
Müzik: Yoshihiro IKE
Dizayn: Katsuya TERADA, Atsushi MATSUMOTO
Orjinal Eser: Mamoru OSHII


Kısaca hikayenin başlangıcını özetlemek gerekirse; Saya, gizli bir devlet kuruluşun da görev alan bir vampir avcısıdır. Son görevi, Yokotada bulunan ABD'ye ait bir hava alanı yakınlarındaki Yokota lisesinde meydana gelen esrarengiz ölüm olayının faili olan vampirleri yok etmektir. Görevi zorda olsa kabul eden Saya ekip amiri olarak görev yapan David tarafından okula sıradan bir öğrenci gibi yerleştirilir. Böylelikle göreve başlamış olan Saya kısa sürede vampirleri bulur ve aralarında büyük bir mücadele başlar.


Blood+ Vietnam savaşından 1 yıl sonrasını anlatırken bu film vietnam savaşından 3 ay öncesini anlatmaktadır. Yine seride olduğu gibi Saya chiropterans adlı yarasa DNAsı taşıyan yaratıkları sadece kendi kanında bulunan antioksidanlar ile öldürmekte. Filmdeki Saya ile Blood+'daki bildiğimiz çıtı pıtı şirin Saya arasında dağlar kadar fark var karakter dizaynı aşamasında bunu belirtmem gerek. Film görsel açıdan daha tatmin edici pek çok dövüş sahnesinde, buna rağmen serilerdeki müziklerin insanı geren havası daha hafif tutulmuş.


Hikaye Blood+'dan hiyerarşik olarak öncesini anlatıyor olsa da 50 bölümlük seriyi izledikten sonra izlenmesi amaçlanmış film hazırlanırken ve bende size bunu öneririm, gerçekten daha verimli olacağına inanıyorum. Tabi "50 bölümü ben şimdi neeeeereden bulacağım da izleyeceğim yapma eyleme izliim kurtulayım filmi" derseniz de makul bir şey olur zira sadece tek bu anime filmini konu alan bir Live action filmi çıktı bu yıl. Film bana göre iyi değil, Saya'yı oynayan kız güzek oynuyor- cast güzel - genel oyunculuk güzel - müzik güzel ancak senaryo uyarlaması zayıf, yönetmene sanki yeterinden az para verilmiş oda mızıkçılık yapıp hantal çekmiş - bütçesi düşük bir film olmuş; önermiyorum (2009: tık) Vampir animeleri arasında en iddialısı diyebileceğim güzel bir seri Blood+ ve Bloodtlv bütünlemesi. Manga olarak hikaye 50 bölümlük seriden sonrasını anlatmaya devam ediyor ve büyük olasılıkla yapımcısına kalitesi ile çok sattırmış bu serinin devam sezonları önümüzdeki yıllarda karşımıza çıkacak.


Ayrıca 4 farklı Soundtrack albumu mevcut şu ana kadar çıkan tüm Blood serisinin. Son derleme albumunu japon müziği  ve klasik müzik seven insanlara öneririm.



*Seinen: İçerdiği şiddet yüzünden 18+ erkekleri hedef kitle olarak seçmiş (burada pornografi algılanmasın lütfen) anime anlamına gelir.

Ayrıca, animeye ait birkaç screenshot:

Spoiler: Göster








35
Müzik / Yoko Kanno
« : 20 Temmuz 2009, 15:00:16 »

Yoko Kanno (菅野 よう子), 19 mayıs 1964 japonya doğumlu besteci, aranjör ve ünlü müzisyen. En çok bilinen işleri; birçok oyun, anime serisi, anime filmi ve film için soundtracklerdir. Sayısız esere imza atmıştır. Aynı zamanda yetenekli bir Keyboard ve vokal olarak The Seatbelts adlı grupta yer almaktadır.

Ghost İn the Shell Stand Alone Complex soundtracki için yaptığı yorumunda; "Orijinal hikayede erkeksi ve kesin hatlar ile bir görüntü beliriyordu gözümün önünde. Yapmaya çalıştığım şey bu dünyayı yıkmak oldu. Aklımdaki tema "insan olmak", bu "neden daha rahat olmuyor ve daha insan gibi davranmıyoruz?" sorusuna işaret ederek iş düşkünü ve sadece şirketi için var olan bir işçi olmaktan fazlasını gösteriyor."

Başarısının sebeplerinden biri olan çeşitlilik (blues, klasik, jazz, techno, ve J-Pop) sebebi ile ona "yaptığınız hangi müzik türünü daha çok seviyorsunuz" sorusu sorulduğunda bir ayrım gütmediğini "burada klasik müzik kullanmalıyım" gibi bir düşünceden çok sahnenin o türü çağırdığını söylemiştir.

Çoğu zaman oyunlar ve animasyonlar için beste yapması için yapımcılarca hikaye şemaları ve taslaklar önüne konan Yoko başka bir sınırlamasının olmamasından memnun olduğunu belirtmiş aynı röportajda."Karakter isimleri ve hatta hikayenin adı bile belli değilken o eser için beste yapıyorum"
2004 yılından beri The Seatbelt ile birlikte çalışan Yoko'nun müzik geçmişi bir hayli kabarık. Animasyonlar, oyunlar ve filmlerin yanı sıra reklamlar için de besteler yapan Yoko bugüne kadar; Canon, DoCoMo, Fuji Xerox, Seven-Eleven, Microsoft, Nissan, Toyota, Shiseido, Avon, ve Master Card için çalışmış.

Yine kendisi gibi besteci olan kocası Hajime Mizoguchi'dan 2007 yılında boşandı. Yoko japoncanın yanı sıra ingilizce ve fransızca biliyor ancak ingilizcesinin henüz olgun olmadığını belirtiyor. Gabriela Robin adındaki ünlü vokalin aslında Yoko Kanno'nun pseudonym'i olduğu (farklı ad ile hayranlarınca bilinmeden yapılan çalışma) 7 Haziran 2009'da ortaya çıktı.

Bugüne kadar çalıştığı eserler; (kısaltmalar; OAV= orijinal anime video / OP=açılış /ED=kapanış / TV=tv serisi / Live action-movie'den kasıt bir anime
uyarlaması olması)

Animasyonlar ve anime uyarlamaları;

Spoiler: Göster
Aquarion (FİLM) : Müzik
Aquarion (TV) : Müzik, Tema şarkısı aranjmanı (OP/ED), Tema şarkısı kompozisyonu (OP/ED)
Aquarion: Wings of Betrayal (OAV) : Müzik
Arjuna (TV) : Müzik
Brain Powered (TV) : Müzik
Cardcaptor Sakura (TV) : Tema şarkısı aranjmanı(OP3), Tema şarkısı kompozisyonu (OP3)
Cowboy Bebop (TV) : Müzik,  Tema şarkısı aranjmanı (END), Tema şarkısı kompozisyonu (OP/END)
Cowboy Bebop: The Movie : Music
Dai-Guard (TV) : aranjman (ED), Tema şarkısı kompozisyonu ("Rocking Horse of Stars")
Darker than BLACK (TV) : Müzik
Escaflowne: The Movie : Müzik
Ghost in the Shell: Stand Alone Complex (TV) : Müzik
Ghost in the Shell: Stand Alone Complex - Individual Eleven (OAV) : Müzik
Ghost in the Shell: Stand Alone Complex - Tachikoma na Hibi (OAV) : Müzik
Ghost in the Shell: Stand Alone Complex - The Laughing Man (OAV) : Müzik
Ghost in the Shell: Stand Alone Complex 2nd GIG (TV) : Müzik
Ghost in the Shell: Stand Alone Complex: Solid State Society (movie) : Müzik, TTema şarkısı aranjmanı (OP/ED), Tema şarkısı kompozisyonu(OP/ED)
Honey and Clover (live-action movie) : Müzik
Jin-Roh - The Wolf Brigade (movie) : Müzik (Piyano)
Kamikaze Girls (live-action movie) : Müzik
Macross 7 (TV) : Yardımcı müzik
Macross 7 Encore (OAV) : Yardımcı müzik
Macross Dynamite 7 (OAV) : Yardımcı müzik
Macross Frontier (TV) : Müzik
Macross Frontier ~Itsuwari no Utahime~ (FİLM) : Müzik
Macross Plus (OAV) : Müzik
Macross Plus Movie Edition : Müzik
Macross Zero (OAV) : Yardımcı müzik (Ayrıca aynı eser; "Earth Girl Arjuna" Cameo)
Magnetic Rose (FİLM) : Müzik
Mind Game (FİLM) : Müzik("Rhapsody")
Noiseman Sound Insect (movie) : Müzik
Oban Star-Racers (TV) : Theme Song Composition
Please Save My Earth (OAV) : Müzik
RahXephon (TV) : Theme Song Composition
RahXephon OVA : Theme Song Composition (OP)
RahXephon: Pluralitas Concentio (movie) : Tema şarkısı kompozisyonu (ED)
Record of Lodoss War: Chronicles of the Heroic Knight (TV) : Tema şarkısı kompozisyonu (OP)
Turn A Gundam (TV) : Müzik
Turn A Gundam: Earth Light (movie 1) : Müzik
Turn A Gundam: Moonlight Butterfly (movie 2) : Müzik
(The) Vision of Escaflowne (TV) : Müzik
Wolf's Rain (OAV) : Müzik
Wolf's Rain (TV) : Müzik


Bestelerini yaptığı oyunlar;

Spoiler: Göster
Romance of the Three Kingdoms
Nobunaga's Ambition Zenkokuban
Genghis Khan
Nobunaga's Ambition Sengoku Gunyūden
Ishin No Arashi
Uncharted Waters
Nobunaga's Ambition Bushō Fuunroku
Nobunaga's Ambition Haōden    
Uncharted Waters 2: New Horizons
Nobunaga's Ambition Tenshōki
Silent Hill: The Room
Napple Tale: Arsia in Daydream
Cowboy Bebop
Cowboy Bebop: Tsuitou no Yakyoku
Ragnarok Online 2 *(kesinlikle öneririm soundtrackini)


Ayrıca eserlerinin büyük kısmını içeren 4 solo albumu bulunmaktadır (Listelerde adı geçmeyen eksikler var, kesinlikle tam değiller)


36
Çizgi & Anime / Anime Duvar Kağıtları
« : 19 Temmuz 2009, 22:29:59 »
Olay şu; Bugüne kadar kullandığınız ve sevdiğiniz en fazla 5 anime içerikli wallpaperınızı diğer anime severler ile paylaşmak ve haklarında konuşmak. (Bilinen bir animeye ait olmak zorunda değiller, orijinal birer çalışma da olabilirler ancak anime literatürüne girecek nitelikler -bkz; göz, burun, beden dizaynları- görülebilmeli resimlerde) *not; kota derdi olanlar bu başlığa girmekten kaçınsın çünki her yanıt tahminen +4mb olacak

Bunlar benden  :P

Spoiler: Göster

Spoiler: Göster

Spoiler: Göster

Spoiler: Göster

Spoiler: Göster

37
Çizgi & Anime / The Animatrix
« : 08 Temmuz 2009, 01:36:15 »

Yönetmen(ler); Koji Morimoto, Shinichiro Watanabe, Mahiro Maeda, Peter Chung, Andy Jones
Yapımcı: Wachowski Kardeşler
Yazar(lar); Wachowski Brothers, Koji Morimoto, Shinichiro Watanabe, Mahiro Maeda, Peter Chung, Andy Jones
Anlatıcı; Julia Fletcher
Müzik; Don Davis, Machine Head, Photek
Dağıtımcı şirket; Warner Home Video
Çıkış Tarihi; Nisan 3, 2003
Toplam seyir süresi; 90 dakika (uncut 102 dakika)
Studyo; Studio 4°C - Madhouse


Animatrix, Matrix üçlemesinin öncesini ve bildiğimiz olaylar gerçekleşirken yer almakta olan bazı adı geçen ama üçlemede sahne olarak yeri olmayan birkaç olayı anlatmaktadır. Böylece insanların önlenemeyen düşüşünün tarihini anlarken makinalarla insanlar arasındaki savaşın nasıl ateş aldığına ve sonuçlanışına tanık olacaksınız. Matrix paralel evreninin anlatılamamış veya bilerek gizemler arkasında bırakılmış gerçeklerini öğrenmek sıradan bir anime tecrübesi değil. Studio 4C sıradan bir studyo da değil.


Toplam 9 kısa animeden oluşuyor.
İçerik listesi;
Spoiler: Göster
1- Final Flight of the Osiris
2- The Second Renaissance I
3- The Second Renaissance II
4- Kid's Story
5- Program
6- World Record
7- Beyond
8- A Detective Story
9- Matriculated


Kısaca her birini tanıtmak gerekirse; The Second Renaissance (ikinci renösans) biz Matrix izleyicilerine en çok ışık tutan hikaye I. ve II. kısımlar ile bir bütün şeklinde düşünülürse. Her şeyin insanların bencilliği ve rahat düşkünlüğü ile başlayarak nasıl çığ gibi büyüyen bir baş kaldırıya dönüştüğünü izliyoruz. Mahiro Maeda tarafından yönetilen iki kısımlık The Second Renaissance B1-66ER adlı bir hizmetçi robotun sahibi tarafından işlevini tamamen yitireceği bir tehtid altında kaldığında onu öldürmesi ile başlıyor. Robot yargılanıyor ve cevabı oldukça basit oluyor, "Sadece kendimi savundum." Bir insanın haklarına sahip olamayacağı vurgulunarak aynı sahibini öldüren bir köpekmişçesine itlaf ediliyor. Bu olayın ardından dünyanın dört bir yanındaki mega kentlerde robot ayaklanmaları baş gösteriyor. Hikayenin değinmediği kısım Asimov'un 3 kuralının Matrix evreninde uygulanamaması çünki robotlara çok fazla zeka verilmiş durumda. İnsanlar kendi tembelliklerini onlara yükledikçe sınırlarını kaldırmak zorunda kaldılar ve sonucu ağır oldu.
Spoiler: Göster



______________________

Final Flight of the Osiris (osirisin son uçuşu), Bölüm Thadeus ve Jue adlı iki kişinin gözleri bağlı, bir dojoda kılıç dövüşü yaparlarken başlar. Bir süre sonra anlaşıldığı üzere Osiris adlı gemide bir programda alıştırma yapmakta olan Thadeus ile Jue Sentinellerin gemiyi kovaladığı haberini alır almaz gerçekliğe dönmek zorunda kalır. Farkında değillerdir ama makinelerin gelişini insanların son kenti Zion'a ulaştırma görevini bir ölüm uçuşunu yaparak gerçekleştirme fırsatının yükü Osiris'in omuzlarındadır. Açıkça söylemem gerek "Final Fantasy CG-Movie'lerden beri bu kadar iyi animasyon görmedim" şeklinde bir yorumum olmuştu 2003 yılında ve şu anda bile halen arkasındayım bu sözümün. Kısa olabilir ama arkasındaki emek muazzam, her anınının tadına vararak izleyin. Yönetmeni Andy Jones.
Spoiler: Göster


______________________

Kid's Story (oğlanın hikayesi) Shinichiro Watanabe tarafından yönetilmiş olup Neo'nun bariz yer aldığı tek The Animatrix bölümüdür. Bir çocuğun açıkça Neo'dan davet aldığı bu bölümdeki "Kid" karakteri 3. filmde Neo'ya onu kurtardığı için teşekkür eden (Clayton Watson) oyuncu ile aynı karakterdir. Davet sonrası okulda ertesi gün ajanlar tarafından çatıya kadar kovalanan oğlan Neo'ya katıksız bir inanç ile çatıdan kendisini bırakır... Bu bölüm benim en çok sevdiğim bölüm, Kid'in seslendirmesini Keanu Reeves yapmakta.
Spoiler: Göster


______________________

Program Yoshiaki Kawajiri tarafından yönetilip, Yutaka Minowa tarafından karakter dizaynları yapılmış feodal japonyada geçen bir Dövüş sahneleri dizgisidir. Gerçek dünyada bir gemide alıştırma programının içnde geçmekte kısa film. Sevdiği kadını kendisi ile birlikte Matrix'e geri götürme hayalinde olan bir adamın hikayesi.
Spoiler: Göster


______________________

World Record (dünya rekoru) Takeshi Koike tarafından yönetilmiş, hikayenin Studio 4Cdeğil Madhouse'a ait tek yapımı. Tamami ile felsefi bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Basitçe, Dan adlı siyahi bir 100 metre koşucusunun sınırlarını zorlaması ile ilgili. Dan özgür olmak ile takıntılı, neden daha hızlı koşamadığını, neden havanın ve kaslarının ona izin vermediğini sorgularken 8.72 saniye ile dünya rekoru kırar ancak vucudu geri dönüşü olmayan bir hale geldiğinde asıl dünyadaki bir insan çiftliğinde pembe bir sıvının içinde uyanırken bulur kendisini...
Spoiler: Göster


______________________

Beyond (ötesi) Matrix'te oluşan Bugların ne kadar eğlenceli olduğunu keşfeden bir grup çocuğun ve Yoko adlı genç kızın perili bir evde geçirdiği zamanı anlatmakta. Hayalet efsaneleri, vampirler, zombiler vb okült oluşumların aslında birer Matrix hatası olması ve hayal gücünün sınırlarının ötesine geçebilecek bir gücün en sonunda ajanlar tarafından temizlenmesini konu almakta. Hiç bir bug uzun süre hayatta kalamaz ve birer efsane olurlar. Yönetmeni Koji Morimoto.
Spoiler: Göster


______________________

A detective Story (bir dedektif hikayesi) Shinichiro Watanabe tarafından yazılıp yönetilen bu hikaye Ash adlı bir dedektifin Trinity (!) takma adlı bir hackerın peşine düştüğü bir davayı konu alıyor. Araştırması sırasında öğrenir ki ondan önce aynı şeyi 3 dedektif daha yapmaya çalışmıştır; biri intihar etmiş, biri kaybolmuş ve öteki ise delirmiştir. Ash uzun süre sonra Trinity ile iletişim kurmayı başarır, tüm davaların çözümü olacak bir dava dediği davanın kendisini umutsuz bir kovalamacaya sürükleyeceğini bilmeksizin...
Spoiler: Göster


______________________

Matriculated (olgunluk sınavı) Peter Chung tarafından yönetilmiştir. Hikaye yer yüzünde hayatta kalmış olan bir direnişçi insan ekibini konu alır. Yer yüzündeki robotlara kendi programlarını yükleyerek evcilleştiren bu ekip onları diğerlerine karşı kullanmakta ve özgürleştirmektedirler. Ele geçirilen bir robotun direniçi kadına aşık olması ve bir gün gerçekleşen saldırıdan sonra kadını matrixe ve ardından kendi belliğine bağlayarak kurtarmış olması gerçeği artık robotun aklında yaşamak zorunda kalan kadını dehşete düşürmesi ile son bulur.
Spoiler: Göster


______________________


Görüşüm 3 Matrix filmini karşınıza aldığınızda izlemeden önce bunu izlemeniz. Gerçekten daha büyük bir keyif alıyor insan. World Record her defasında midemi bulandırdığı için onu çok az izledim, ancak The Second Renaissance I-II'yi kaç defa izlediğimi anımsamasamda her seferinde yeni bir ayrıntı gözüme çarpmaya devam ediyor. Her bölümün lezzeti farklı ve herkesin seveceği en az bir şey bulacağına eminim. Kalitesi ve derinliği ile izlenmesi şart bir şey işte, okuduğunuz için teşekkürler.


38
Çizgi & Anime / Size göre, en iyi ve en kötü 10 anime
« : 04 Temmuz 2009, 15:31:37 »
Bir klasik ve yazması eğlenceli bir konu anime severlerce. Oldukça basit; genel olarak en iyi ve en kötü olduğunu bildiğiniz değil "kendi" en iyi ve en kötünüzü yazacaksınız hiç bir dış yorumdan etkilenmeden. Yanlarına kısaca sebeplerini yazmanızı istiyorum, ayrıca 10ar tane doldurmak zorunda değilsiniz. Sıralamada bulunmak zorunda da değilsiniz çünki 1. liği veya diğerlerini paylaşan animeler olabilir sizce. Başka kimse sevmese bile adı duyulmasa bile veya adı reklam afişi yerine bile kullanılıyor olsa farketmez kişiliğinizi yansıtır sevdikleriniz ve sevmedikleriniz. Hadi görelim.

"Under Maintance"

39
Düşler Limanı / Üzüm
« : 03 Temmuz 2009, 01:57:36 »
İnsanların yüzlerinde duymak istemedikleri bir sözü sarf etmeleri gerektiğinde ekşi ama anlayış dolu hoş bir ifade oluşur. Öyle bir ifadedir ki onu görmek kötü bir haber alacağınız anlamına gelir, kötü bir haber almadan önce böyle bir yüzün hoş olduğunu düşünebilecek sadece 2 tür insan vardır ve ikisini de sıradışı başlığında ele alabilirsiniz.

İlki aşık kimsedir. Red kabulu sırasında evrensel bir seremoni edası ile karşınızdaki o anda aşınmakta olan kalbinizi usulca ikiye ayırırken bu yüzün hoş olduğunu düşünmeye devam edebilirler. İkincisi ise daha kabul edilemez insanlardan oluşur; anlayışlılar. Karşınızdakinin sözlerini sarf ederken acı duyduğunu, acıyı bildiğini ve kendisi de tattığı bu duyguya bildik yaklaştığını gördüğünüzde anlayışlı iseniz saf bir insanın o hoş yüzüne "Teşekkür ederim (vb)" diyebilir ve rahat bir şekilde ondan uzaklaşabilirsiniz. Buna pek çok örnek verilebileceği gibi en uç örnek bir vefat habercisi olacaktır. Anlatılmasının ve bilinmesinin önem taşıdığını düşündüğüm şu olayda ise o yüzden nefret etmemek için anlayışlı veya aşık olmanız yeterli olmayacaktır zira aynadaki siz olacaksınız. Bilinmeli ki bir insanın asla empati kuramayacağı zat yine sadece kendisidir. Yapabildiğini sansa dahi bunu bir başka insanı ele alır gibi kendisini kendisinden ayırarak 2. veya 3. göz ile yapmak zorunda kaldığından eksik olacaktır.

Tüm bunlar göz önüne alınırsa;

Soğuk metalin parmak uçlarından eklemlerine, sonra bileğine doğru hayali yayılışını duyumsamak onun bu kalabalık gürültüden arınmasını değilse bile uzak durmasına olanak veriyordu. Etrafında insanlar vardı ama hiç tavandan sarkan tekil lambanın rahatsız edici ışığından muzdarip görünmüyordu. Aksine çok ateşli bir tartışma içindeydiler "Onun buradan çıkması için elimizden geleni yapmalıyız, bunun yerine sen sanki hep burada kalmamızı istiyor gibisin?" En çok onun kalın ve derin sesi duyuluyordu, tiz ve titrek bir bayan sesi ona karşılık verdi, "Sadece birimiz buradan çıkabilir, diğerlerine asla izin vermeyecekler. Sakin olun ve düşünün, onları alt etmeliyiz." Hepsi de odadan çıkmak istiyordu, hepsini de tanıyordu, hepsinin de kendi sorunları ve düşünceleri vardı. Tek problem hiç birinin bir ötekini dinlememesiydi. Soğuk sandalyede oturan adamın biricik isteği sessizlik ve yanlızlıkken o pek çok insan ile küçücük bir odaya kapatılmıştı. Elleri masada bir ritim tutturmaya çalışıyordu ama titreyen elleri ona izin vermiyordu. O esnada kapı yeni menteşelerinde kusursuzca kayarak aralandı ve beyaz önlüklü güzel saman sarısı saçları ile orta yaşlı bir bayan masanın karşısındaki boş sandalyeye oturdu. Ellerini masaya koydu ve aynen adamın pozunu alarak gözlerini onunkilere dikti. Odada ayakta duran her milletten ve her yaştan insan sessizce ikisine bakıyordu.

İlk konuşan beyaz önlüklü kadın oldu, "Benim adım Miranda Junebie, buradaki amacım senin ilerlemeni gözlemlemek ve yardımcı olmak. Bu işe adını bana söyleyerek başlayabilir ve işimi kolaylaştırabilirsin, hepsi sana kalmış" Yüzünde kendinden emin hafif bir gülümseme vardı, gözlerindeki bakışlar "elimdesin ve kaçamazsın şimdi konuş" der gibiydi, kendine hakim olamadı "hatırlamıyorum" kelimesi çıktı dudaklarından zoraki. Kekelememişti ama emin ve sert değildi harfler. Kadın anlayış dolu bir iç çekti, yüzü hoş görünüyordu. Sanki onun söylediği basit kelime onun için dağlar kadar anlam yüklü kaliteli bir destan gibiydi. Bu durumda önce adını bulmalıyız.

2 yıllık tedavi sürecinin ardından durumunu sınamak için genç adamın alındığı odaya giren doktorun işi başından aşkındı, "Merhaba bay Otto, yoksa bay Sheniuo mu demeliyim?" Bir elinde not tomarı ötekinde kalemi ile fazlalık kitapları metal masaya koyarken sandalyeye oturma gereği bile görmedi çünki bu umutsuz bir vaka idi ve sonucu tek bir kelime ile ön görmek mümkündü. Kapının hemen diğer yanındaki iki geniş omuzlu hasta bakıcı her zamanki sakinleştiriciler ile beklerken doktor kendinden öylesine emindi ki duyduğu şey ile beyni birkaç saniye dondu, "Otto iyi, ancak bana nasıl seslenmek istiyorsanız onu seçin lütfen kimseyi zorlamak istemem. Sonuçta hep bir başkası beni başkaları ile tanıdı." Doktor bakışlarını hastanın ellerine ve ardından yüzüne dikti. Yüzünde kendinden emin hafif bir gülümseme vardı, gözlerindeki bakışlar "elimdesin ve kaçamazsın şimdi konuş" der gibiydi. Doktor ona "Sesler sustu sanırım?" demek ile yetindi, sandalyeye istemeden oturdu, bu ani değişim onu oldukça şaşırtmıştı. Dünyada multi kişilikli çok fazla yoktu ama bilinen gerçek hiç birinin böylesine kısa sürede düzelme göstermediği yönündeydi.

Hastanın cevabı uzun ama netti, "Beni anlamanızı beklemiyorum, siz sadece tek bir kişisiniz ve bu kapıdan çıktığınızda halen tek olacaksınız. Oysa doğmadan önce iki kişiydiniz, doğduktan sonra ailenizin her ferdi için birer fazladan kişi oldunuz. Tanıdığınız her insanın gözünde ayrı bir siz vardı ve siz her yerde bir köpeğin sidiği gibi kendinizden bir parça bıraktınız. İnsanların benliklerindeki sizi toplamayı hiç düşünmeden oradan oraya virus gibi yayılan diğer insanlardan bir farkınız yoktu ve şimdi benim kendimi bir bütün kılmış nadir insanlardan biri olduğum için tutulduğum hastanedeki sıradan sorgumda karşımda oturmuş ileri kişilik bozukluğu ile ilgili gereksiz bilgiler karaladığınız A4'ünüz ile bir 2 sene daha hücreme kapatmayı düşünyorsunuz. Ben kim miyim? Adım Miranda ve burası oldukça sessiz"

Bunu demek istemişti ama odadaki Miranda, gerçek doktor onu göremese de, adamı susturdu, "Hayır efendim bu sabah uyandığımdan beri hiç bu kadar huzurlu bir sessizlik olmamıştı"

Metal masanın ardındaki adamın iç sesleri sessiz kalacaktı, hepsi onu bırakıp gidene kadar. Artık yeni insanlar tanımadığı bu deli evinde eski benliklerinin tek tek yitip gitmesini beklemişti. Onun tek sorunu ardında kendisini bırakmamak ve hoş yüzlerdeki o acıyı görmekten korkmasıydı. O hoş gülümsemeyi aynada gördüğü gün... hastanadeki günleri kesinleşmişti. Sahi karısı Miranda'ya ne söylemişti o son gün? "üzümler dolapta hayatım." Otto'nun kendi ağzından çıkan son sözler onlardı, karısını mutfakta açık dolabın karşısında kapağa ekmek bıçağı ile mıhlanmış görene kadar herşey tekti. Aynada kendisine anlayış göstermeye çalışan adamın gördüğü kırık cam parçalarından başka bir şey olmadığında zaten tek başına sürdürdüğünü sandığı hayat son bulmuştu bile. Tanıdığı yüzlerce insanın akıllarındaki diğer yüzlerce kendisi ile...

3 ay içinde o ve yüzlerce kendisi beyaz duvarların arasında beyaz önlükleri ile gezen tiplerden ayrı kalabalık ama sessiz hayatını sürdürmeye devam ediyordu. Odadan çıkmalarının tek yolunu Miranda yani öldürdüğü karısı vermişti ona, onu öldüren hangisiydi? Bunu kendisi de bilmiyordu.


40
Güncel / Michael Jackson 50 yaşında vefat etti
« : 26 Haziran 2009, 01:15:27 »
Popstar Michael Jackson'ın kalp krizinden geçtiğimiz 25 haziran akşamı 12.20pm saatinde Holby Hills California'daki evinde öldüğü haberi şu sıra hemen her yerde dolaşıyor. Acil yardım ekipleri evine geldiklerinde kalp krizi sırasında baş gösteren solunum yetmezliği odaklı bir ölüm ile karşılaşmışlar söylenenler doğru ise. CNN henüz doğrulamadı

Haberin doğruluğunu teyit etmek için başlığı açtığımı belirtebilirim, gerçek çıkmazsa yine bu konu altında incelenebilir ^^

41

Orijinal Kitap kapakları;
Spoiler: Göster








Silahşör:
Michael Whelan tarafından,
Spoiler: Göster







Üçün Çekilişi:
Phil Hale tarafından,
Spoiler: Göster




Çorak Topraklar:
Ned Dameron tarafından,
Spoiler: Göster












Büyücü ve Cam Küre:
Dave McKean tarafından,
Spoiler: Göster







Eluria'nın Küçük Hemşireleri:
Michael Whelan & Erik Wilson tarafından,
Spoiler: Göster



Calla'nın Kurtları:
Bernie Wrightson tarafından,
Spoiler: Göster








Susannah'nın Şarkısı:
Darrel Anderson tarafından,
Spoiler: Göster







Kule:
Michael Whelan tarafından,
Spoiler: Göster












Sanırım en çok sevdiklerim 7. kitaba ait olanlar, durumu ve sahneyi aklımdaki gibi betimleyerek bir söz ustasının yapabileceğinin ötesinde onu renklere dökmüş Michael Whelan, kitabı kaç kez okuduğunu merak ediyorum. Resimlerin forumdaki eksikliklerini uzun zamandır hissediyordum ve bunu giderdiğime memnunum. Orijinal türkçe baskı kitaplarda buradaki iç resimlerden bazılarına rastlayamazsınız.

Çok fazla resim var ve açılmaları zaman alabilir, sabır gümüştür. ilk hotlink denemesindeki durum beni sabaha kadar güldürecek sanırım


42
Çizgi & Anime / Black Lagoon
« : 08 Haziran 2009, 03:02:12 »

Yönetmen: Sunao KATABUCHI, Kenichi KAWAMURA
Senaryo: Sunao KATABUCHI, Satoshi NISHIMURA
Bölüm Sayısı: 12+12 (2. sezonun adı; Black Lagoon Second Barrage)
Yayım Tarihi: 9/4/2006 ile 20/12/2006 arası
Firma/Stüdyo: Madhouse Studios, Geneon Entertainment, Inc., Shogakukan
Tür: Macera, Psikolojik, Drama, Aksiyon

Okajima Rokuro çalıştığı şirket için önem taşıyan bir diskle yolculuk yaptığı Güneydoğu Asya gezisi sırasında Black Lagoon adlı korsanlar tarafından saldırıya uğrar ve kaçırılır. Korsanların fidye talebinin şirket tarafından muhakkak kurtarılacağını düşünürken şirketin gözünde aslında hiç bir değerinin olmadığını ve daha ucuza kiralık askerler tutularak disketin kendisi ve korsanlardan alınacağını görür. Black Lagoon'un teknesine yapılan saldırıdan kurtulan Okajima geri dönmeyip ismini , geçmişini ve işini bırakarak Revy’in ona taktığı isim Rock olarak Black Lagoon’un bir üyesi olur. Şehirli bir hesap uzmanı ve pazarlamacının tropikal bölge korsanlarının macera dolu hayatına alışması çok zaman almaz ancak süreç sancılı ve bir o kadar eğlencelidir.


Black Lagoon Rock dışında 3 kişiden oluşmaktadır. Revy, Dutch ve Benny. Revy daha çok grubun kas gücüdür. Tüm ateşli silahlarda uzman adeta bir Lara Croft ancak bazı konularda yavaş kalabiliyor. Dutch grubun siyahi kaptanı niteliğinde, bağlantıları olan sağlam adam rolü ile izlemesi eğlenceli bir tip. Benny ise basit tabir ile bir hacker. Rock'ın aslında grup içinde hiç bir yeri yok ama nasıl oluyor bende geriye dönüp baktığımda tam anlam veremiyorum; onların bir parçası oluveriyor.

Benny   Rock   Revy    Dutch

Black Lagoon asla unutamayacağım bazı şeyleri bana öğretti diyebilirim. Bunlardan ilki, bir ölünün değersizliği. Ölmüş biri sadece kemik ve ettir, yaşayan ise bazen insanların gözünde bundan farklı değildir ve yaşam zaman zaman bu gözlere sahip olmanızı gerektirir. Çünki o kadar çok acı ve elem kol geziyor ki her birine üzülmeye kalkarsanız ya yaşayamazsınız yada gerçekten mutlu olmayı bilen insanlar sizden kaçar. Tabi animenin ana fikri tam olarak bu değil. Özgür yaşamanın ne kadar muhteşem olabileceğini, kanunsuzluğu ve sonraki gün canlı uyanamama ihtimali taşıyarak mükemmel nasıl bir hayat sürülebilir bunu inceliyor diyebilirim. Bir yandan rus mafyası (Hotel-Moscow) öte yandan tüm pis işlere göz yuman polis ve aslında kötü insanlar olan ana karakterlere 3. ve zarar görmeyen izleyici gözü ile bakan bizler. Her bölümü bol aksyon içeren, gerek felsefesi gerekse içerdiği konular ve hikaye akışı ile ciddi anime izleyicisini mest edecek yüksek puanlı iyi bir anime.



Not; Revy en seksi anime karakteri olması ile oldukça ünlüdür, kişisel görüşüm değil anime severler söylüyor- ancak onlara oldukça içten bir şekilde katılabilirim (sonrasında Gurren lagann: Yoko)
Not2; Yaş sınırı yok ancak bazı şeyleri anlamak için ciddi izleyici gerektiriyor.
Not3; Mangası devam ediyor, 3. sezonunun çıkacağı söylentileri uzun zamandır hakim ve 1. ile 2. sezon arasında ara vermeden izleyin, aynen devam ediyor.
Not4; Sanki 2. sezon 1.den daha iyi ama bir bütün olarak görmek lazım dediğim gibi.
Not4; Çocuk pornosunu inceleyen kısımın sonundaki endingi görünce uzun düşüncelere dalacaksınız (uyarı gibi bişi bu)

Bölüm Listesi:

Spoiler: Göster
1.The Black Lagoon
2.Mangrove Heaven
3.Ring-Ding Ship Chase
4.Die Rückkehr des Adlers
5.Eagle Hunting and Hunting Eagles
6.Moonlit Hunting Grounds
7.Calm Down, Two Men
8.Rasta Blasta
9.Maid to Kill
10.The Unstoppable Chambermaid
11.Lock`n Load Revolution
12.Guerrillas in the Jungle
----------------------2. sezon------------------
01. The Vampire Twins Comen
02. Bloodsport Fairytale
03. Swan Song at Dawn
04. Greenback Jane
05. The Roanapur Freakshow Circus
06. Mr. Benny`s Good Fortune
07. Fujiyama Gangsta Paradise
08. The Succession
09. Two Father`s Little Soldier Girls
10. The Dark Tower
11. Snow White`s Payback
12. The Gunslingers





rock - para tanrı mı?
revy - hayır, para güçtür ve tanrıdan daha çok işe yarar...

43
Karanlık Öyküler içinde var olan bir kara kule öyküsüdür

Eluria'nın Küçük Hemşireleri, King tarafından Legend adlı fantezi öyküleri koleksiyonu için yazılmıştır. Daha sonradan Everything's Eventual  Karanlık Öyküler adlı kısa hikayeler kitabında da yayınlanmıştır.

Bu hikaye Roland'ın Silahşör ve Büyücü ve Cam Küre arasındaki zamanda başından geçen bir macerayı anlatıyor.

Eluria'nın Küçük Hemşireleri'nde Roland'ın tecrübesiz zamanlarını görüyoruz, amatör silahşör hala siyahlı adamı arıyor. Aynı zamanda Roland'ın yumuşak taraflarını görüyoruz , aynı zamanda ağır değişkenlerle de karşılaşıyoruz.

Karakterler

Hemşire Jenna
Hemşire Mary
Hemşire Coquina
Hemşire Louise
Hemşire Michela
Mehşire Tamra
Doktor Böcekler
Can Tam
Yeşil Halk
James Norman
John Norman
Jesse Norman

7lemenin dahilinde bir öykü olsa da eksikliğini asla duyumsamazsınız. Sonradan eklenen bir dal gibidir daha çok.

44
Kara Kule / 7- The Dark Tower - Kule
« : 17 Mayıs 2009, 11:59:25 »

Kara Kule serisinin bu son kitabında, Roland ve ka-tet'in Gökgürültüsü'nden geçerek uç-dünya'nın kalbine, Kara Kule'ye varması anlatılır. (daha fazlasını açıklamak yeni okuyucular için tatsız bir durum oluşturabilir)

Karakterler

Roland ve Ka-tet'i (19 ve 99 Ka-tet'i)
Gilead'lı Roland Deschain
Edward Eddie Cantor Dean
Susannah Dean
John Jake Chambers
Orta-Dünya'lı Oy (Hantal Billy)
Peder Callahan

Ka-tet Dostları

Stanley Sheemie Ruiz
Theodore Ted Brautigan
Dinky Earnshaw
Patrick Danville
Irene Tassenbaum
Robot Nigel (robot)

Gül Ka-tet'i

Moses Baba; MoseCarver
John Cullum
Aaron Deepneau

Kırıcı Dostları

Dani Rostov
Fred Worthington

Düşmanlar


Mordred Deschain: (The Dan-Tete ; Küçük Kızıl Kral) (insan-örümcek-şekil değiştiren)

Kızıl Kral: (Kızıl Baba) (bilinmeyen-ölümsüz-tanrı?)

Walter O'Dim: (Randall Flagg, Walter Padick (orijinal adı), Marten Broadcloak, Maerlyn(?), Yürüyen Adam, Yaşı Olmayan Yabancı, vs.) (bilinmeyen-yarı insan)

Finli o Tego: (The Weasel)
Paul Pimli Prentis
Rando Thoughtful: (Austin Cornwell)
Dandelo: (Joe Collins) (empatik vampir)
Bryan Smith:
Kalenin Altındaki Şey: (eski-dünya iblisi) (kırkayak-solucan-iblis)

Önemli Mekanlar

Bizim Dünyamız
Doğu Stoneham General Store (Bridgeton, ME)
Turtleback Yolu (Lovell, ME)
Route 7 (Lovell, ME)
Hammarskjold Plaza (New York)
The Dixie Pig (New York)

Roland'ın Dünyası

Mohaine Çölü (orta-dünya)
Fedic (uç-dünya)
Gökgürültüsü (üç-dünya sınırında)
Algul Siento (Gökgürültüsü içinde- uç-dünya sınırında)
Discordia Şatosu (Gökgürültüsü'nün yanında)
The Badlands (Gökgürültüsü'nün yanında)
Kral Yolu (badlands yanında, Kızıl Kral'ın köyüne doğru)
Le Casse Roi Russe (Kızıl Kral'ın kalesi  Kızıl Kral'ın köyü)
Beyaz Topraklar (emphatica)
Odd's Yolu ve Kule Yolu (Can-Ka No Rey) (emphatica)
Gül Tarlaları (Can-Ka No Rey) (emphatica)
Kara Kule (Can-Ka No Rey içinde)
Takuro Spirit  Nozz-A-La Dünyası

Central Park (New York)

Terimler

Ka, Ka-Tet, Gan, Dan-Tete, Can-Tah, Aballah, Gül, Bulunmamış, Büyük Yazı, Devar-toi, Taheen, Büyükbabalar, Sığ Adamlar, Can-toi, Ves-Ka Gan, Ka-shume, Kes, Can-Ka No Rey

Açılış Alıntıları


Childe Roland To the Dark Tower Came , Roland Adlı Çocuk Kara Kuleye Geldi (33-34 kıta) (orjinali daha anlaşılır  :P)

Kıta 33
Not hear? when noise was everywhere! it tolled
Increasing like a bell. Names in my ears
Of all the lost adventurers my peers,--
How such a one was strong and such was bold,
And such was fortunate, yet each of old
Lost, lost! one moment knelled the woe of years.

Kıta 34
There they stood, ranged along the hillsides, met
To view the last of me, a living frame
For one more picture! in a sheet of flame
I saw them and I knew them all. And yet
Dauntless the slug-horn to my lips I set,
And blew, Childe Roland to the Dark Tower Came!

Bad Company

Elimde altıpatlar ile,
Doğdum.
Son duruşumu da,
Bir silahın arkasında yapacağım.

I was born
Six-gun in my hand,
behind a gun
I'll make my final stand.

Hurt ; Trent Reznor

What have I become?
My sweetest friend
Everyone I know
Goes away in the end
You could have it all
My empire of dirt
I will let you down
I will make you hurt

Not: sonunda büyük olasılıkla ömrünüzde küfretmediğiniz kadar şiddetli küfredeceğiniz ama son söz ile yatışacağınız yegane uzun kitap.

45
Kara Kule / 6- Song of Susannah - Susannah'nın Şarkısı
« : 17 Mayıs 2009, 11:53:22 »

Susannah, Mia'nın kontrolünde kaçmış, ka-tetin kalanı şaşkınlık içindedir. Ayrıca Stephen King'i de Korku Ağı'nı bularak keşfetmişlerdir. Sesler Mağarasındaki kapıdan geçerler ve New York'a gelirler. Gül'ün olduğu arsayı Balazar ve adamlarından korumaları gerekmektedir. Ayrıca siyah on üçü de kötü amaçlı ellerden saklamaları gerekmektedir. Callahan ve Jake siyah on üçü alıp Susannah'ın peşine takılırken, Roland ve Eddie de arsanın sahibi Calwin Tower'ı Balazar'a satmaması için ikna etmeye gider. Bu arada hiçliğin kızı Mia, Susannah'a kendisini, Gökgürültüsü'nü, Kızıl Ölüm'ü ve en önemlisi hamile olduğu bebeği anlatır. Bebek Mordred kehanete göre Roland'ın felaketi olacaktır.

Karakterler

Ka-Tet :
Roland
Susannah Dean
Eddie Dean
Jake Chambers
Oy
Peder Callahan

Diğer Karakterler :
Stephen King (şaka değil adam cidden kendisini karakter kılmış)
Richard Sayre
Walter O'Dim
Mia
Aaron Deepneau
Calvin Tower
Trudy Damascus
Earl Harrigan

Önemli Mekanlar

New York : Eddie, Susannah ve Jake'in geldikleri yer, Gül'ün olduğu şehir.
Maine : John Cullum ve tabi ki Stephen King'in memleketi.
Hammarskjold Plaza : Gül'ün olduğu arsaya yapılan bina.

Açılış Alıntıları

"O halde git, bundan başka dünyalar da var." John Jake Chambers

Maid of Constant Sorrow : Anonim

I am a man of constant sorrow
I've seen trouble all of my days
I'll bid farewell to old Kentucky
The place where I was born and raised
Oh, six long year I've been blind, friends
My pleasures here on earth are done
In this world I have to ramble
For I have no parents to help me now
So fare you well my own true lover
I fear I never see you again
For I'm bound to ride the Northern railroad
Perhaps I'll die upon the train
Oh, you may bury me in some deep valley
For many year there I may lay
Oh, when you're dreaming while you're slumbering
While I am sleeping in the clay
Oh, fare you well to my native country
The place where I have loved so well
For I have all kinds of trouble
In this vain world no tongue can tell
Dear friends, although I may be a stranger
My face you may never see no more
But there's a promise that is given
Where we can meet on that beautiful shore

Tanrı'nın bizden yapmamızı istediği herşey adildir. Leif Enger Peace Like a River

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 8