Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular -

Sayfa: [1]
1
Kurgu İskelesi / Hiçe Sayılmış Hayatlar
« : 19 Ocak 2014, 19:13:44 »
Hiçe Sayılmış Hayatlar

Bölüm 1:
Ses Seda Yok

"Sesimi duyuyor musun Ahmet?"

"Ahmet? Orda mısın?"

"Ahmet, beni korkutma hadi!"

"Ahmet.. Ahme.."

***

Güneşli bir gündü. Sonbahar ve kış aylarının ardından ilkbaharın gelmesi havayı günlük güneşlik yapmaya yetmişti. Bir grup arkadaş, işlerinin ardından yepyeni bir tatile giriş yapmak için ve biraz da moral toplayabilmek için uzaklara, çok uzaklara gezi yapmayı planladılar. 3 kişilik bu arkadaş grubu aynı işyerinde, aynı odada çalışıyordu. Hepsi de birbirini gerçekten dost manasında çok seviyor ve saygı duyuyordu. Gidecekleri yer İstanbul dışı bir yerdi. Daha doğrusu Türkiye'nin dışında bir yerdi. Türkiye ile arasında uçak seyahati ile toplam 8 saat olan Machu şehrine gideceklerdi. Machu şehri, bu gezi işlerine daha yeni başlayanlar için birebir yer olması 3 arkadaşın da işine gelmişti. Tüm hazırlıklar önceden yapılmıştı. 8 saatlik uçak yolcuğunun ardından Mahcu şehrine varacaklardı. Ahmet, Aslı ve Yeşim'in belki de yaşayacakları olaylar karşısında ufacık bir tahminleri bile yoktu. Onları bekleyecekleri şeyler hakkında..

Uçakları Machu şehrine inmişti. Uçak yolculukları çok iyi geçmiş olacak ki hepsi indikten sonra etrafa gülücükler saçıyordu. Uçağa binmeden önce ayarladıkları otele gitmek için havaalanının önünden taksi tutmuşlardı. Taksiden indiklerinde erkeklik görevini yerine getirdiğini sanan Ahmet, taksi parasını ödemişti. Taksi parası toplam 53 TL tutmuştu. Ahmet, erkeklik yapacağım diye hiç yoktan 53 TL'sini heba etmişti. Halbuki Aslı ve Yeşim, Ahmet'e 3'ünün de ortaklaşa ödemesinni daha mantıklı olacağını söylemişti. Ama nafile. Otele yerleştikten yarım saat sonra ilk gezecekleri yer olan Ak Ağaç Ormanı'na doğru yola koyulmuşlardı.

"Ne de güzel bir yer.." dedi Yeşim, Ormanda ki ağaçların gerçekten beyaz olduğunu öğrendiği zaman yüzünde bu ilkbahar aylarında açan çiçeklerin güzelliği vardı. Ahmet onaylarcasına başını sallamıştı. Yeşim, Orman'ın büyüsüne kapılmış olacak ki Ahmet'in onayını görmemişti bile. Ahmet en önde, Yeşim ve Aslı ise iki üç adım arkasında ormanın derinliklerine ilerliyorlardı. Hava kararmaya başlamıştı. Ay, Güneş'e üstünlüğünü gösteriyordu. Ve gittikçe hava kararmıştı. Kamp kuracakları yeri arıyorlardı ki, etraf artık simsiyah kesilmişti. Ahmet, arkasına dönüp Aslı ve Yeşim'in orada olup olmadığına bakmaya yönelmişti ki, kafasına bir darbe yemişti. Hava gibi Ahmet'in de gözleri bir anda karardı.

"Neredeyim ben? Noluyor?". Ahmet gözlerinde ki perdeleri yavaşça kaldırmıştı ve kendini ormanın ortasında buldu. Daha doğrusu kendini öyle hissediyordu. Elini kendi üstünde gezdirdi. Herşeyi yerli yerindeydi. Ama peki Aslı ve Yeşim nereye kaybolmuştu. Ahmet bağırmaya başladı. Sesi çıkmıyordu. Ayağa kalkmak istedi ama ayağa kalkamıyordu. Neler olup bittiğine anlam verememişken karşısında ona doğru koşan birini gördü. Ve gözleri yeniden kapandı.

"Ahmet, hadi uyan! Ahmet!"

"Ahmet endişelendirme bizi uyan!"


Ahmet gözlerini tekrardan açtı ve yerde yatarken bulmuştu kendini. Gözünü kapamadan önce hava karanlıkken artık güneş tam tepede boy gösteriyordu. Ahmet iki kolundan da destek almıştı ayağa kalkmak için. Yeşim ve Aslı Ahmet'in koluna girmiş, Ahmet'in ayağa kalkmasına yardım ediyorlardı. Ve bir patlama sesi duyuldu. Ahmet kollarını havaya doğru açmış bir şekilde tekrardan yere düştü. Etraftan küçük kız çocuğunun ağlama sesine benzer sesler geliyordu. Yeşim ve Aslı ise Ahmet'e doğru bakıp, bağırmaya başladılar...

Sayfa: [1]