Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - seabiscuitxx

Sayfa: 1 [2] 3 4
16
Kurgu İskelesi / Ynt: Yarınya
« : 16 Nisan 2015, 13:06:29 »
Bilimsel öğeleri ustalıkla kullanıp böylesine eğlenceli bir hikaye çıkarmakta maharet istese gerek. Okurken sıkılmadım ve bazı yerlerinde kendimi tutamayıp kahkaha bile attım.
Eline sağlık.

17
Kurgu İskelesi / Ynt: Düşen Kaplanın Islığı
« : 16 Nisan 2015, 12:48:32 »
Başlık oldukça etkileyici. Sırf merakımdan sayfayı açıp okudum. Kısa ve etkili bir giriş olmuş. Şunu hissettim. Bir fikir gelir aklınıza ya da bir cümle okursunuz. O anda beyninizde binlerce nöron ortaya karışık bir şeyler çıkarır. İnsanda bunu kağıda dökmek ister. Bu karmaşa yazının içinde sessizce dolaşıyor ama nedense rahatsız etmiyor. O hengameden çıkıp son cümleye ulaştığımızda ise kendimizi zirvede buluyoruz.
Hoşuma gitti. Kökenindeki felsefi yaklaşım muhteşem bir eser üretmeye müsait.

Elinize sağlık.

18
Kurgu İskelesi / Ynt: Kıpkısa Kulübü
« : 13 Nisan 2015, 19:04:41 »
Tanrı böyle istiyorsa yavrucuğum küçücük sen ne yapabilirsin ki?

19
Kurgu İskelesi / Ynt: Çok Bilinmeyenli Bir Denklem
« : 13 Nisan 2015, 18:58:40 »
Yorumlara bakarak okudum yazınızı. Benim yorumum size farklı gelebilir. Şimdi Denklem, limit gibi konular sadece kelime olarak vurgulanmış ve ortadan kaybolmuş. Tavşan, kaplumbağa hikayesi sabrımı zorladı. Böyle bilindik bir hikayeyi içine koyacaksan onu farklı gösterecek eklentiler yapman gerekir.
Başta bir eğitimci gözüyle yazılmış sahneler ardından öğrenci bakış açısına sahip espri zorlamaları ve öğretmenin ne olduğunu anlayamadığımız tavırları beni rahatsız etti.

Sonradan yaptığınız açıklamalarla hikayeyi bağdaştıramadım. Yani şu felsefi yaklaşım. Ben göremedim.
Aslında şunu fark ettim. Siz kafanızda güzel bir kurgu yaratmışsınız ve yazdığınız hikayeyle bunu anlattığınızı düşünüyorsunuz. Ama öyle değil. Okuyucuya daha çok ipucu vermelisin. Tamam sen hikayeyle ilgili her şeyi biliyorsun ama maharet okuyucuya bazı şeyleri sezdirebilmekte.

Çok fazla olumsuz şey söyledim ama bütün bunlar tek bir notada birleşiyor. Daha doyurucu ipuçları.
Anlatımın, dili kullanımın çok çok iyi. Okur yazarlık seviyende bir liseliye göre umut vaat ediyor. Hikayenin devamından iyi bir şeylerin çıkacağı kokusunu aldım.

Eline sağlık. Kolay gelsin.

20
Kurgu İskelesi / Ynt: Kartalın Ruhu (14. Bölüm Eklendi)
« : 09 Nisan 2015, 18:05:58 »
Detayları çok beğendim. Hikaye güzel bağlandı. Mavi kubbe beni heyecanlandırdı. Ayrıca kurduğun dünyanın nasıl var olduğu hakkında ipuçları verilmiş. Belli ki çok farklı karakterlerle donatılmış. Oldukça kalite uyandırıyor. Sonu şok edici olmuş. Tam da karaktere alışmışken.

Şunu belirtmem lazım. Başladığın bölümlerle son beş-altı bölüm arasında bağ kurulmuyor yani iki farklı hikaye var gibi. Buna bir çözüm bulmalısın. Ghia nın ismini hatırlamak için geriye dönmek zorunda kaldım. Kai-Han fazlaca öne çıktı.

Her şey güzel özellikle anlatım ama kurguda problem var. Eline sağlık.

21
Kurgu İskelesi / Ynt: Gün Ağrısı
« : 26 Mart 2015, 22:05:11 »
Kısa ve öz. Akılda bir şeyler oluşuyor ve nerede başlayıp nerede bittiğini hayal ediyor insan.

Eline sağlık.

22
Kurgu İskelesi / Ynt: Bir Asır Kaç Dakikadır
« : 26 Mart 2015, 21:57:40 »
       Bu kadar şey anlattıktan sonra insanı merakta bırakacak son vurucu bir cümle bekledim ama maalesef yoktu. Son cümlede size göre bir etkililik olabilir ama yukarıda anlatılanlarda bir asırlık süreyle ilgili hiçbir ipucu yok. Hakikaten dakikalar içinde yaşanacak şeyleri anlatmışsınız. Yani son cümlenizin inandırıcılığı oldukça zayıf.

      Yalnız anlatımınız gayet iyi ve özenli. Hiçbir sorun yok. Belli ki farklı bir şey düşünüyorsunuz ama bunu okuyucuya da yansıtmalısınız.

Elinize sağlık.

23
Kurgu İskelesi / Ynt: Kartalın Ruhu (13. Bölüm Eklendi)
« : 26 Mart 2015, 21:40:43 »
"- İki kişiydiler şu okla vurulan, benim başımda beklerken diğeri atları bağlıyordu. Yanımdaki ateşle ilgilenirken tekmeleyip ateşe ittim. İkisinin atları şu büyük kayanın ardındaydı. Sesleri duyunca diğeri geldi beni görmeden arkasından dolaştım, tam atları çözmüştümki peş peşe oklar fırlatmaya başladı. "
Bu paragrafta bir anlam karmaşası var. Anlamak için birkaç kez okudum ama anlayamadım. Düzenlenmeli.

Peş peşe okumadığımız için hikayenin başıyla sonunu kaçırmaya başladım. Akina ortada yok. Hikayenin merkezine Kai Han geçti birden. Tabi ileride hikaye birbirine bağlanacaktır mutlaka.

Bölümde bir sorun göremedim. Bir anda bitti ve merakta bıraktı. Nereye gidiyor bu hikaye bakalım görecez...

Eline sağlık. Kolay gelsin.

24
Kurgu İskelesi / Ynt: Kartalın Ruhu (12. Bölüm Eklendi)
« : 13 Mart 2015, 17:23:09 »
Çalışmalarında başarılar dilerim. Bende Mars kitabının ikinci bölümüne başladım. Bu aralar yoğunum. Başımı kaldıracak zamanım yok ama senin hikayeni okuyabilmek için her zaman vaktim var. Uzatmadan eleştirilere geçeyim.

1.Bölümde bir sıkıntı görmedim.

2.Bölümde;

"Bu ormana Gür Orman denmesinin nedeni, etrafta çok az sayıda cılız ağaç varken, bir anda ortaya çıkan devasa ağaçlar ve bu ağaçlardan oluşan ormanın sık bitki örtüsüydü. Kai Han ormana doğru atı Sain'le birlikte ilerlerken, kendi uydurduğu bir şarkıyı mırıldanıyordu bir yandan:"
bölümünde anlatımda sorunlar var. Ormanı daha güzel anlatabilirdin. Şarkı güzel olmuş.

Şarkıdan sonraki paragraflar sanki özensiz olmuş. Bir daha elden geçmeli. Tek tek eleştirmeye gerçekten vaktim yok. Kusura bakma.

3.Bölümde sıkıntı yok hatta tarzını çok beğendim. Eline sağlık.

25
Kurgu İskelesi / Ynt: Mars Sonun Başlangıcı
« : 13 Mart 2015, 16:59:56 »
9.BÖLÜM

-Yelkenleri indiriiin... Kesin ipleriii... Sıkı tutunun haaa...

            Patlayan fırtınanın gürültüsünde emirler havada uçuşuyordu. Geminin güvertesi tam bir keşmekeşti. Leventler can havliyle gemiyi bu hengameden çıkarmaya çalıştılar. Pala bıyıkları ve haşin yüzüyle çavuşları olan adam sert naralarla emirler yağdırıyordu. Kabaran dalgaların arasında canlı bir hayvan gibi boğuşan gemi oldukça hasar almıştı. Kendini denizin azametli kollarına bırakmak üzereydi. Geminin kaptanı ise hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Gözlerini dikmiş sancak tarafında beliren siluetleri izliyordu. Kararan gecenin içinde bir duvar gibi denizle göğü kaplamışlardı.

-Melunlaaaarrr...diye hırladı kaptan.

            Sanki elleri kilitlenmiş gibiydi. Gözlerindeki kıvılcım avcılardan korkmadığını gösteriyordu. Geminin tam ortasındaydı Fatih. Karmaşanın içinde kalmıştı. En yakınındaki direğe tutundu. Dalgalar gemiyi acımasızca dövüyordu. Güverteye dolan buz gibi deniz suyu can acıtıyordu. Fatih esen rüzgara ve havada uçuşan su damlacıklarına rağmen güvertenin ucunda arkası dönük olan kaptanı gördü.

-Kaptaaann gemi batıyorrr...

             Nasıl bağırdığını kendisi bile anlayamadı. Kaptan gürültüye rağmen sesi duydu ve hışımla geriye döndü. Fatih bakışlarından ürkmüştü.

-Fatih yardım et.Rüzgarın uğultusundan sesler havada birbirine karışıyordu.
-Fatihhh..

            Terler içinde uyandı. Gözlerini açmaya çalışıyor nerede olduğunu kavramaya çalışıyordu. Gördüğü kabusun etkisi altındaydı hala. Eliyle yüzünü sildi.

-Fatih...Fatih. Yeniden sesler duymaya başladı. Bu kaptanın sesi miydi? Gittikçe netleşiyordu.
-Fatih... Hayır bu ses o değil. Bu ses... Gözlerini açmıştı. Karşısında telaşla ona bakan bir çift mavi gözle karşılaştı. Yüzünü algılamaya çalışırken mırıldandı.
"Bu ses bir kadın sesi."

              Karşısındaki güzel yüzü hatırlamıştı. Hala rüyada mı olduğunu kestiremedi.
"Onun burada ne işi var?"

             Hatırladığı kadarıyla hastanedeydi. Bir kaza geçirmişti. Tanımadığı birileri tarafından buraya getirildiğini hatırlıyordu.

-Fatih iyi misin? Kabus gördün galiba.

Terden ıslanan yastığından kafasını kaldırdı. Oturmaya çalıştı ama acıyan yerlerinin olduğunu hissetti.

-Dur dedi kız yastık getireyim.

               Başının altına yerleştirilen yastıklar doğrulmasına yardımcı oldu. Şimdi daha iyi hissediyordu. Boğazını temizledi. Şaşkın gözlerle muhatabına bakıyordu. Karşısında duran kadın kot pantolon ve deri ceketiyle uzun yol motorcularını andırıyordu. At kuyruğu yaptığı kahverengi saçları onu çok farklı göstermişti. Bilinci yerine gelince onu tanıdı.

-Eli burada ne arıyorsun? Beni nasıl buldun?

Endişeli halinden kurtulan Eli tatlı bir gülümsemeyle ona baktı.

-Aslında beni buldular.
-Nasıl?
-Cep telefonundaki kayıtlı numaralara bakmışlar. Sanırım sadece bana ulaşabildiler. Bende ilk uçakla buraya geldim.

            Onunla aynı bölümde değildiler ama kader yollarını kesiştirmiş ve sıkı bir arkadaşlık kurmuşlardı. Eli idealist bir gazeteciydi. Genelde yerel gazetelerde yayınlanan ilginç haberlerin peşindeydi. Fatih'le arkadaşlık bağları ise çok farklıydı. Küçük yaşta ailesini kazada kaybeden Eli hayata karşı olumsuz bir tavır takınmıştı. Ailesinin yokluğu onu derinden etkilerken dünyada yalnız kalmış gibi hissetmişti. Fatih'le tanıştığı zaman onunla yaptığı sohbetlerden, hayata bakış açısından etkilenmiş ve ona karşı güçlü duygular beslemişti. Son zamanlarda sık sık bir araya geliyor hayat ve onun getirdikleri hakkında konuşuyorlardı. Tutunacak bir dal bulmuştu sonunda kendine. Fatih'in çıktığı seyahat boyunca birbirlerinden uzak kalmışlardı. Ama şimdi buradaydılar. Tabi Eli onu böyle görmek istemezdi. En yakın dostunun kaza haberini öğrendiğinde tereddüt etmeden gelmişti. Fatih onun bu fedakarlığını içten içe takdir etti. Ayrıca destek olacak birinin olması ona güç vermişti.

-Teşekkür ederim Eli sana.Buralara kadar geldin.
-Arkadaşlar bu durumlar için vardır Fatih.

        Onun gözlerine dikmişti gözlerini. Hasretle bakan bakışları Fatih'i utandırdı.

-Neler oldu böyle Fatih? John'a da ulaşamadım. Beraber değil miydiniz?

         Fatih zihnini zorladı. Yaşadığı olayları tekrar hatırlamaya çalıştı. Otobüsten düştüğü an geldi aklına. Sırtında bir ağrı hissetti. Sanki yeniden yaşıyordu o kabusu. Kendini topladı.

-Biz kaza yaptık Eli. Daha doğrusu kaza yaptırıldık.

          Etrafına bakındı. Diğer hastalar odada değillerdi. Koridorda dolaşan birkaç kişinin dışında yalnız sayılırlardı. Ayrıca İspanyolcanın konuşulduğu bir yer olsa da İngilizce evrensel dil olmuştu. Konuşmalarını dikkatle ve kısık sesle yapıyordu Fatih.

-Çölde araştırma yapıyorduk. İşimiz bittiğinde John'un arkadaşı Kevin'a uğradık. Alma istasyonunun başındaki adam bahsettiğim kişi. İstasyonda tesadüfen Mars'tan gelen bir sinyale şahit olduk. Detayları hatırlamakta zorlanıyorum. Başımı çarptığmdan beri ağrısız bir uykuya hasret kaldım. Neyse daha sonra kaldığımız otele dönerken bir araç tarafından otobüsümüz taciz edildi. Ön kapıdan düştüğümü çok net hatırlıyorum.

-Şanslısın dedi Eli.

Neden böyle söyledin der gibi baktı Fatih.

-Pek öyle görünmüyorum ama?

Eli ona gerçekleri söylemesi gerektiğine inanıyordu.

-Polislerden aldığım bilgiye göre otobüs devrilmenin şiddetiyle alev almış. Ne yazık ki tek kurtulan kişi sensin.
-Böyle mi söylediler? Anlayamıyordu Fatih. Ortada bir cinayet vakası vardı. Eli durumu anlamıştı. Olayın farklı bir açısının olduğu gözünden kaçmadı.

-Bence durum bundan farklı değil mi? Sizi sıkıştıran araç belli ki ortada kanıt yada şahit bırakmak istemiyordu.

         Hızlı kavrıyordu. Gazeteci kimliğinin sağladığı şüpheci tavır vardı üzerinde.

-Kesinlikle ve gördüğüm bir şey daha var. Araçtan çıkmak isteyenleri vurdular.
-Aman Tanrım dedi Eli. Neler söylüyorsun?

         Dehşete kapılmıştı. Yaşananlar hakkında konuştuklarında bazı şeyler daha açık görünüyordu. Fatih dışında olayı gören olmamıştı. Ayrıca bazı şeylerin örtbas edildiği açıktı. Polisler olayın üstüne fazla gitmemişti. Raporlara kaza olarak geçmişlerdi.

-Bu bir skandal dedi Eli. Peki seni sorguladılar mı?
-Hayır dedi Fatih. İnan ne yaptıklarını bilmiyorum. İstasyon...aklına bir şey geldi.

Konuşurken zorlanıyordu.

-İstasyondakiler ne durumda biliyor musun? John ve Kevin'in bundan haberleri olmuştur.

-Maalesef Fatih. Sana ulaşamayınca İstasyonu aradım. Oradaki görevli John'un oradan ayrıldığını söyledi.

İnanmak istedi ama emin olamadı.

-Bize yapılanlardan sonra onun hayati durumundan endişe ediyorum. Eli düşüncelere dalmıştı.
-Aslında asıl düşünmemiz gereken ne biliyor musun? Merakla baktı ona.
-Senin yaşadığını biliyorlar mı? Daha doğrusu yaşaman bir tehdit mi ve insanların canına kıyacak kadar önemli olan bu durumda seni sağ bırakacaklar mı? Bu ana kadar sana dokunmamaları oldukça garip. Polisin sessizliği işin içinde önemli adamların olduğunu gösteriyor.

      İhtimaller ürkütücüydü. Net konuştu Eli.

-En kısa zamanda buradan çıkmalıyız. Hayatın tehlikede olabilir.

Fatih'in zihninde düşünceler uçuşuyordu. Tanımadığı bir ülkedeydi. Hayatına kastedilmişti. Kimdi bu insanlar? Aslına bakılırsa Eli haklıydı. Durum farklı bir boyuttaydı ve harekete geçmesi gerekiyordu.

-Tamam dedi Fatih. Sesinin tonu güçlüydü. İkisi de yapmaları gerekeni biliyordu. Eli sakin bir şekilde yerinden kalktı.

-Sen kalkabilecek misin?
-Kendimi oldukça iyi hissediyorum. Hareket edebilirim.

Bu kendini belli eden bir yalandı ama başka seçenek yoktu.

-Güzel. Toplanmanda yardımcı olayım.

          Eli'nin yardım etmesi onu içten içe güçlendiriyordu. Bu durumdayken bile onun temiz bir kalbe sahip olduğunu düşüncelerinin arasına sığdırıyordu. Hızlıca toplandılar. Fatih giyinirken Eli'de hastaneden çıkış için bir yol arıyordu. Öğle tatili ve sıcak hava herkesin sakin bir köşe seçmesini sağlamıştı. Kimse kimseyle ilgilenmiyordu. Aradıkları kaçış ortamı beklemedikleri şekilde oluşmuştu. Odaya geldiğinde Fatih hazırlanmış onu bekliyordu.

-İşin garip yanı ne biliyor musun Eli? Polislere her şeyi olduğu gibi anlatacaktım. Polis bu olayı öylesine görmezden gelmiş ki benim yaşadığımı bile dikkate almadılar. Tabi şu ana dek.

Eli saçlarını geriye doğru çekip Fatih'e baktı.

-O zaman buradan hemen kaybolsak iyi olacak.

26
Kurgu İskelesi / Ynt: Mars Sonun Başlangıcı
« : 13 Mart 2015, 16:48:56 »
8.BÖLÜM

27
Ben bulmuyorum o beni buluyor; sonra da kurtulamıyorum.

Dışarıda bir yerlerde, dergilerin arasında, ucuz korku filmlerinde, küçük bir çocuğun inatçı çabasında karşıma çıkıyor. Kendi kendine birikiyor, toplanıyor ve bir bakmışım her şey yazıya dökülmeye hazır bir şekilde masamda beni bekliyor.

Bulmak için arama. Bırak kendi gelsin. Hannibal Lecter'dan alıntı yapayım.
"Kurbanı ürkütme yoksa pişirdiğinde eti lezzetsiz olur." :) Böyle bir şeydi sanırım.

28
Kurgu İskelesi / Ynt: Kartalın Ruhu (12. Bölüm Eklendi)
« : 13 Mart 2015, 14:51:18 »
Bu hafta erken davranmışsın. Bölüm iyiydi ama Ghia ve akina nerelerde diye sormadan edemiyorum. Ayrıca bu bölüm aceleye gelmiş gibi ve acilen düzeltilmesi gereken yerler var.

Girişteki bölümlendirme güzel olmuş. Okumaya devam. Eline sağlık

29
Kurgu İskelesi / Ynt: Göktengelenler
« : 08 Mart 2015, 16:51:27 »
Eleştiriye başlayayım taze balık için :) Tabi ki hikayeyi kastediyorum. Anlatımda bazı aksaklıklar var. Nerede dersen tek tek uzayabilir ama genel olarak yaptığın şu. Sol elinle sol kulağını rahata tutacakken sağ elini kafanın üstünden uzatarak tutmaya zorluyorsun. Bazı cümleler daha basit olabilirdi.

Bugün şölen günü, şölen havası, bugün şölen günü...tekrarlar tekrarlar...

Çocuğun şölene gidemeyip dükkanda kalması kendime ait bir anımı depreştirdi. Hoşuma gitti.

Diyaloglar adeta bağırıyor. Biliyorum diyalog yazmak kolay değil ama üzerinde çalışılmalı. Betimleme yetersiz. Merak uyandırma dozu biraz daha artırılmalı.

Gökten gelenlerin okla vurulması beni düşündürdü. Hani gökten gelenlere hep insanüstü güç vehmederiz ya belki ondan takıldım bilmiyorum. Gökten geleni durdurmak için sihirli kalkanlar, büyü de olabilir ya da Gandalf gibi özel güçlere sahip varlıklar ne bileyim belki daha iyi bir fikir...

Yazan ne yazarsa yazsın emek önemlidir çünkü damdan düşenin halini damdan düşen anlar. Eline sağlık.

Bu arada Saradis şu cüceleri eğiten komutan değil miydi?

30
Kurgu İskelesi / Ynt: Kartalın Ruhu (11. Bölüm Eklendi)
« : 07 Mart 2015, 22:29:33 »
Ya zaujas hangi dünyada yaşıyorsun. Bu bölümde de döktürmüşsün. Hayal gücüne hayranım.  Anlatım, diyalog ve geri dönüşlü anımsatmalar kusursuz olmuş. Karakterler çok olsa da takibi hiçte zor değil. Konunun sabit bir duruşu yok sanki sürükleniyor okuyucuyu da sürüklüyor. Merakta bırakan bir yolculuğa çıkarıyor.
Arada geçen köftehor kelimesine bile takılmadım. Olsun dedim.

Çok güzeldi. Eline sağlık.


Sayfa: 1 [2] 3 4