33
« : 07 Temmuz 2015, 16:47:34 »
"Sizden hoşlanmıyorum. Kim olduğunuz önemli değil. Hepinizden. Sonradan görme denizcilerden, kendini donanmadan üstün gören şarlatanlardan. Kimin himayesinde olduğunuz ya da ne düşündüğünüz de umurumda değil. Krallığın emri olmasa bırak subayı, limandaki sıçanlardan birini bile sizinle yollamazdım."
Albay masaya ellerini dayayıp ayağa kalktı, sağ tarafındaki raflardan büyük bir kitap alıp masaya koydu. Ayaktayken kitabı açtı, parmağını sayfaların üstünde gezdirerek bir süre okudu. Aradığını bulunca kafasını yine ifadesiz bir suratla sallayıp karşısında oturanlara döndü.
"Franz de Poéy. Geminize atanan subay. Bir alt kata inip koridordaki kaskafalardan birine adını söyleyin, yolu göstersin. Başka sorunuz yoksa zamanımı harcamayı bitirebilirsiniz."
Xavier merdivenlerden ağır ağır inerken aklında Albay Roncevaux söylediği onca şeyden sadece Franz de Poéy ismi kalmıştı. Biranda Xavier'in hayalinde albayın yıllar sonraki hali canlandı; yine odasındaki masasında oturmuş ve yine aynı ifadesiz bakışla odaya girenleri süzüyordu ama tek bir farkla bu kez örümcekler kaburga kemikleriyle omurgaları arasında ağ örmüş ve karşısındaki adam sonradan görme denizci Xavier değil, babadan denizci yeni kıtayı keşfeden şanlı Kaptan Xavier Le Couverte'di.
Xavier gülümseyerek son basamağı da indi. Bu kattaki koridor oldukça uzundu ve eski dönemlerden kalma şövalye zırhları ile süslenmişti. Gösterişten uzak ama asil bir dekorasyona sahipti. Pierre zırhları baştan aşağı süzerek, tek tek inceliyordu; kim bilir hangi yiğit şövalyeler bu zırhları kullanmış ve bu zırhlarla ne maceralar yaşamışlardı. Pierre nispeten diğer zırhlara göre daha yeni görünen bir zırhın yanında durdu ve elini omzuna atarak biraz daha arkadan gelen Xavier'e poz verdi. Tam bu sırada zırh hareket ederek Pierre'in elini ittirdi.
"Ahmak adam ne yaptığını sanıyorsun burada nöbet tutmaya çalışıyorum. Elinizi kolunuzu sallayarak burada dolaşamazsınız!"
Xavier söze girerek; "Ukalalık etmene gerek yok teneke yığını, karşında Eglantina gemisinin kaptanı ve serdümeni var. Bize Franz de Poéy'in odasını göstermen kafi. Çok fazla zamanımız yok. Haa birde sanırım zırhının biraz yağlanmaya ihtiyacı var... Hareket ettiğinde eski bir kadırga gibi sesler çıkarıyorsun."
Nöbetçi hiç bir şey söylemeden sinirli bir şekilde eliyle merdivenin yanında ki kapıyı işaret etti. Pierre alaycı bir şekilde reverans yaparak döndü ve geriye doğru yürüdüler. Kapının önüne geldiklerinde Pierre kapıyı tıklattı. O an ikisininde aklından içeride nasıl bir adam olduğuyla ilgili farklı şeyler geçiyordu. Pierre söylenenin aksine orta yaşlarda olgun bir subay, Xavier ise toy bir delikanlı bekliyordu. İçeriden yaşını belli etmeyecek bir tonda "girin" sesi duyuldu ve Pierre, kaptan Xavier'in geçmesi için kapıyı araladı.