23
« : 03 Şubat 2011, 05:19:05 »
Hiç, bir kadını sevdin mi,
Almadan veya ticaret etmeden,
Onu ticaretle baştan çıkarmadan?
Bu adamı hiç sevdin mi?
Biraz içki, biraz sigara kullandığım zamanlardı. Hayal meyal hatırladığım anılar arasında, Günah/sız var. Okulda, kaçak sigara içecek kadar ergendim, lise sonda hocayla karşılıklı içtiğimiz ve adamın gayet rahat olduğu düşünülürse, sadece gereksiz ergen macera arayışından başka bir şey olmadığını görmek zor değil.
Erotika'dan yeni ayrılmıştım. Garip müziklerin dinlendiği vakitler. Okula uyumadan gidip, derslerde uyunduğu vakitler. Zaten notlar yerde, cool olduğum için ve tabi puanlar düşük olduğu için popülerim ya. Zaten saçımı da kestirmiyorum, müdür yardımcısı peşimde... Cool ve popülerim dediğim gibi. Ergen gibi. Buram buram sivilce kokuyor.
Lisede en az sivilcesi olan adam da bendim herhalde. Bazen pes ediyorum demiştim ya, öyle bir şeydi Erotika. Pes ettiğim bir şeydi, yapılabilecek bir şey olmadığını anladığım demek, en azından kendime haksızlık etmemek olacaktır sanırım.
İnanır mısınız, pf, şu anda gözlerim kapalı yazıyorum bunları. Çünkü umurumda değil pek, ne yazdığım ne okuduğunuz. Veya okuduğun. Uzun süredir yazmıyorum sadece.
Ne demiştim... Hah Erotika.
Güzel kızdı. Aynı okuldaydık elbette, ilginç turuncu saçları kıvırcıktı. Aslında kıvırcık denemez ona ya, çok dalgalıydı denilebilir. Hafif çili de vardı zaten. İlginç bir kızdı yani. Renkli giyinmeyi de severdi.
Benim aksime.
Popüler ve cool'um ya. Okula kışın deri ceketim, yazın da içime giydiğim Slayer ve benzeri grupların t-shirtleriyle geliyorum. Lise böyle bir şey. Her neyse, Erotika güzeldi. Baya güzeldi aslında. Niye ayrıldığımı hatırlamıyorum, uyandığımda masaya düşmüş ve altıma işemiştim. Arkadaşlar bir şeyler söyleyip kendimden geçtiğimi söylediler. Boşversene.
O zamanlar kılsızım pek, sakalım falan da yok. Ha bu arada, 'felan' diyenlere kıl oluyorum biliyor musunuz? Ağzı yaya yaya söylüyorlar ya, tersime gelse... Neyse, sakallarım denilen şey 6 tane telden ibaretti. Öyle bir anım bu, söyleyeyim dedim.
İlgilenmediğim halde büyüyle falan ilgilendiğimi söylüyorum o zamanlar. Babam zengindi, gerçi şimdi ölmüş olduğu için zengin olan benim. O parayla kitapları bastırıyor, biraz var olan el becerimle güzel kapaklar yapıp, evremde popülerliğimi arttırıyordum işte. Ergen zihni.
Günah/sız hayatıma böyle bir senenin ilkbahar başında geldi. Siyah ve düz saçları vardı. Teni beyaz değildi. Maalesef. Erotika güzeldi.
Konu aşk filan sanmayın, aslında uzun süredir, şu anda büyük ihtimalle banyoda unuttuğum sigaram hariç bir aşk hayatım olduğunu sanmıyorum. Lise bitene kadar Erotika ve Günah/sız'ı izledim ben. Ya, çıkma teklifi etsem kabul etmeyeceklerinden değil. Ben sadece bunu yapmak için çok popülerdim. Kız gururu varmış onlarda da, çok da umurumda değil.
Erotika'nın inançları değişikti işte. Kız pagandı. Ama ilginç bi pagan. Kimseye söyleyememişti, hatta ben bile zor öğrenmiştim. Bilme takıntım var, etrafımda gizlenen bir şey görürsem üstüne gitmeden edemiyorum.
Sex falan inancı çok rahattı Erotika'nın. Gerçi, kezbandı. Sevişmedik. Popülerim, ilk adımı ondan bekledim. Çok da umurumda değildi hani. Giyinmesini ve kendine bakmasını bilen bir erkek olarak Taksim'e inince kırk tanesini kaldırabilirdim.
Ben... Burnumu silmeyi tercih ettim. Bazen intikam istiyorum dedim ya. O intikamı istiyorum.
Sin/Pacedo nedir biliyor musunuz? Moonspell albümü ve aynı zamanda çok güzel bir kelime oyunudur. Sin, İngilizce'de, Pacedo ise Portekizce'de günah demektir. Sin Pacedo ise Portekizce'de Günahsız anlamına gelir. Ne kadar tatlı değil mi?
Günah/sız öyle bir kız işte. Bir gezegenin iki yüzü aydınlıksa, bir sorun vardır.
O günden beri Günah/sız'ı aradım. Hiç bulamadım kendisini. Halbuki bir albüm hediye edecektim ona. Ama Nirvana'nın Nevermind albümünü kaybetmişim, bulsam da edemeyeceğim gibi duruyor.
Sessiz.
Not: Sembol, alegori vs yok anacım. Hadi işinize bakın.
Not2: Şarkı göndermeleri sadece Moonspell'e değil. Var bi iki tane.