Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - BlackOut

Sayfa: [1] 2 3 ... 5
1
@muaet Evet siz söyledikten sonra  "Soul crack + Spren Investiture" benzeri şeyleri araştırdım. Nahel bağı bu ruhsal çatlakları dolduruyormuş sanırım.

Spoiler: Göster
Jasnah kendi kendine geçmişini düşünürken "Hayır, bir Shallan vakası daha olmasın." diye düşünmüştüm. Yine biraz araştırdım bu konuyu, çok karanlık yerlere çeken insanlar var Jasnah'nın geçmişini ama ben büyük bir sır olduğunu düşünmüyorum, yanılıyor olabilirim tabii (Daha çok Brandon Sanderson'un hem karakteri ilgi çekici kılmaya devam etmek, zira Jasnah son kitaplardan biri olacak, hem de ileride Jasnah'nın kitabını yazarken ki kurgusuna dair ektiği tohumlar gözüyle bakıyorum). Şu an kafamı karıştıran şey  Jasnah Ivory ile bağını Gavilar'ın suikasta uğradığı gece kurdu (Parlayan Sözler Ön söz). Daha önce gölgesiyle problem yaşadığına dair de göndermeler vardı aynı bölümde, kısaca Ivory'nin Jasnah'yı uzun zamandır izlediğini ama babasının ölümüyle birlikte tam bağ kurduğunu düşünüyorum.

Alıntı
...“He was foolish, as were the other honorspren born after the Recreance. They knew something bad was coming, but wouldn’t do anything. And I heard you calling, even from so far away.…”
“The Stormfather let you out?” Kaladin said, stunned by the confessions. This was more than he’d found out about her since … since forever.
“I snuck away,” she said with a grin...

Mesela Syl Kaladin'in çağrısını duyduğunu söylüyor, sanırım bu "kırılma" olayı bir süreç, başladığında da sprenler bir şekilde seziyorlar bu durumu ve kişiyi izlemeye başlıyorlar. Shallan için de durum biraz karışık çocukken süreç başlayıp sanırım annesinin Shallan'ı öldürmeye kalkmasıyla tam bağ kuruldu? Çünkü Shallan Desen'i kılıç olarak kullandı o gece.
Somut bir şey ortaya koyamasam da size şu harika Jasnah çizimini bırakabilirim. (Çizeri: Botanica)

Sanderson genelde benim merak ettiğim şeylere hep RAFO kartlarıyla cevap veriyor o yüzden çok kafa yormak istemiyorum ben de, en iyisi okuyup öğrenmek.
Pek siz, insanlar aslında Voidbringer'lar ve Odium da onların tanrısıydı konusunda ne düşünüyorsunuz? Şu kısım epey düşündürmüştü beni:
Alıntı
The dark spren flew toward the men, finding welcoming bodies and willing flesh. The red mist made them lust, made their minds open. And the spren, then, bonded to the men, slipping into those open souls.
“Master, you have learned to inhabit humans?” Turash said to Subservience.
“Spren have always been able to bond with them, Turash,” Odium said. “It merely requires the right mindset and the right environment.”
Burada Odium Thrill'i Amaram'ın ordusunun üzerine bırakıyor, yani Thrill birçok insanla aynı anda bağ kurabilen bir spren?
Ayrıca insanlar sonradan geldiği halde Şeref'in sprenleri neden onları seçti bağ kurmak için anlam veremiyorum, Roshar'ın yerlisi olan parshendilerin ne problemi vardı, ya da bağ kurabilen sprenler(düşünebilenler yani) hem insanlar hem parshendiler varken mi oluştular? Açıklanmayan çok şey var. Biraz acı verici olan en az 15 sene daha sürecek serinin tamamlanması, yaşlanacağım  :D. Mesela bir sonraki kitabın çıkışı 2020 hatta belki 2021... (State of Sanderson'da yazılmıştı bu tarih.)


Edit: WoB'leri okurken fark ettim. Bağ konusunda Brandon Sanderson cevap vermiş 18 Kasım 2017 Houston imza gününde:
Alıntı
Questioner: How was Shallan able to bond with Pattern before she was broken?
Brandon Sanderson: She was open to him even before she went through a lot of that turmoil.
Questioner: I thought everybody had to be broken in order to--
Brandon Sanderson: Well, thats their philosophy in-world. But im not going to say its correct or not. I will imply that there are other means as well.
Kırılmış olma durumunu burada söylemese de doğru olduğunu düşünüyorum ama zaten önemli olan başka yolların da olduğunu ima etmiş olması.

2
Shallan Desen'in ağzından zorla laf alırken adı geçiyor. (Parlayan Sözler Bölüm 24 - Tyn)
Batıda tapınılan doğa spreni gibi bir benzetme yapılırken yine aynı şekilde bahsediliyor. (Jasnah konuşurken.) (Parlayan Sözler Bölüm 3 - Desen)
Şeref (ya da Tanrı(Yaradan)) Dalinar'ın görüsünde konuşurken yine ondan bahsediyor. Geleceği görme konusunda kendisinden daha iyi olduğundan söz ediyor. (Kralların Yolu Bölüm 75 - Yukarıdaki Oda)

Ben dijital versiyonlarında hızla bulabildiğim için vakit kazandırayım dedim  :).

Oathbringer'ın çevirmenine ise kolaylık diliyorum ben okurken ara sıra düşündüm nasıl çevirirdim diye epey zor bulmuştum. Başına oturup saatlerce çalışsam ne düşünürüm bilmiyorum tabii, otuz saniyede çevirmeye çalışmakla aynı hissetirmese gerek ;D.

3
Kitabı dün bitirdim, Brandon Sanderson 14 Kasım 2017'de kitabın çıktığı gün okurlarına yolladığı mektupta "I really, really liked this book." demişti. Benim de en özet yorumum aynı, kitabı gerçekten çok beğendim.

Nereden başlasam bilemiyorum çok fazla konuşulacak şey var. Sanırım rastgele bir sıra izlemek en iyisi.

Dalinar'ın geçmişini çok güzel yazmışsınız. Bölüm 19'u fazladan sevmiş olmasam da şu kısım çok hoşuma gitmişti:
Alıntı
“I’ll do it,” Dalinar said, eyes forward. Navani was lost to him. He needed to just storming accept that.

Fazladan söyleyebileceğim şey Cultivation'ın ismine yakışır bir biçimde Dalinar'ı yalnızca "budaması". Son bölümlere etkisi ilk bakışta fark edildiğinden çok daha fazla. Cultivation Odium'u kendi oyununda yendi resmen.

Odium Garaz diye çevrilmiş sanırım. Cultivation da "Terbiye". Bu kitapta biraz daha tanıdık Cultivation'ı. Bir çeviri değişikliğine gidilse hiç takılmam, aksine sevinirim. Terbiye bir türlü içime sinmedi, ama başka çevirisi ne olur onu da bilmiyorum.

Odium hakkında: (Ağır spoilerları kutu içine alıyorum meraklı gözler yanlışlıkla görmesin.)
Spoiler: Göster
Kendisini kanlı canlı (tam manasıyla olmasa da) görmeyi beklemiyordum. Brandon Sanderson yine farkıyla şaşırttı beni. İyi adamlar kendisini zorlayana kadar meydana inmeyen, hapsedilmiş veya dövüşmeye henüz hazır olmayan kötülere alışmışım o yüzden Odium'u ilk önce Dalinar'ın görülerinde sonra da savaş meydanında görünce epey heyecanlandım. İroni ise tadından yenmiyor, Dalinar'ın tanrı sandığı varlığın Odium çıkması? Bir de sonunda "Unite them" ne olduğunu anladık, oh be! "I am Unity" Odium'u bile kaçırdı. Harika bir sahneydi, hayranlarının bu sahneyi çizmesini hevesle bekliyorum. Başka gözlerden görmek istiyorum bu anı.


Elçiler konusunda: Talenel'in kızacağını sanmıştım ben de Shalash gibi, ama Brandon Sanderson'dan o kadar sıradan (beklendik) bir tepki çıkmazdı zaten.
Spoiler: Göster
Alıntı
Taln gripped Ash’s hand.
Ash looked at his fingers, thick and callused. Thousands of years could come and pass, and she could lose lifetimes to the dream, but those hands … she’d never forget those hands.
“Ash,” he said.
She looked up at him, then gasped and raised her fingers to her lips.
“How long?” he asked.
“Taln.” She gripped his hand in both of hers. “I’m sorry. I’m so, so sorry.”
“How long?”
“They say it’s been four millennia. I don’t always … note the passing of time.…”
“Four thousand years?”
She held his hand tighter. “I’m sorry. I’m sorry.
He pulled his hand from hers and stood up, walking through the tent. She followed, apologizing again—but what good were words? They’d betrayed him.
Taln brushed aside the front drapes and stepped out. He looked up at the city expanding above them, at the sky, at the wall. Soldiers in breastplates and chain rushed past to join a fight farther along.
“Four thousand years?” Taln asked again. “Ash…”
“We couldn’t continue— I … we thought…”
“Ash.” He took her hand again. “What a wonderful thing.”
Wonderful? “We left you, Taln.”
“What a gift you gave them! Time to recover, for once, between Desolations. Time to progress. They never had a chance before. But this time … yes, maybe they do.”
“No, Taln. You can’t be like this.”
“A wonderful thing indeed, Ash.”
“You can’t be like this, Taln. You have to hate me! Hate me, please.
He turned from her, but still held her hand, pulling her after him. “Come. He’s waiting.”
“Who?” she asked.
“I don’t know.”

Burayı okuduktan sonra tüylerim diken diken oldu. Sizin dediğinizin altına da imzamı atarım Taln diye yazılır adam diye okunur.

Kim bekliyor dersiniz? Dalinar olduğunu düşünüyorum, sanırım artık bir Parlayan Şövalye'den ve başka Bağdökümcü'lerden (Bondsmith) daha fazlası. Fırtınababa bile şaşırdı yaptığı şeye.

Ya diğerleri? Jezrien öldü mü? Moash nasıl bir adam, burada yapmayacak olsam da her fırsatta küfrü yiyor benden. Sen nasıl Elhokar'ı öldürür sonra da orada yıkılmış, ruhen bitap düşmüş adama Köprü Dört selamı verirsin ya. Kaladin'e tekrar "Jezrien'ın kılıcını kurtar" görevi düştü sanırım. Moash ile dövüşmelerini istiyorum ama Szeth ile olandan farklı olmalı, daha kanlı daha kırılan kemikli bir dövüş olmasını istiyorum. Brandon Sanderson hayal kırıklığına uğratmayacaktır, inancım tam. (Yani ikisi arasında bir kapışma geçmese bile hayal kırıklığına uğratmayacak şekilde bağlayacaktır.)

Jezrien Talenel'i tek başına bırakma işininin fikir babası gibi görünüyordu (Bunun neresinde Şeref, bir de Rüzgarkoşucuların Elçisi olacak!) o yüzden ölmesini diliyordum aslında kitabı daha okumaya başlamadan önce. Ama kızı Ash'in ve Talenel'in tepkisini görünce üzüldüm biraz. Sanderson "diriltme" konusuna çok sıcak bakmıyor sanırım ama Jezrien'in ölmediğini iddia eden teoriler var.  Diğer Elçileri yazıyı kısa tutmak adına atlayacağım.


Unmade hakkındaki hem benim fikirlerim hem de internetteki yazılar çok belirsiz olduğundan onları bu yazıda atlayacağım. Ama eklemek istediğim bir şey var
Spoiler: Göster
Alıntı
“Thank you,” he whispered again to the Thrill, “for giving me strength when I needed it.”
The Thrill churned close around him, cooing and exulting in his praise.
“Now, old friend, it is time to rest.”

Dalinar'ın Thrill'e "Old friend" deyip durmasına bayıldım. Yapı itibari ile düşünemeyen bir spren olduğu için ona kötülüğün kendisiymiş gibi yaklaşmıyor Dalinar.


Ve tabii ki Hoid:
Spoiler: Göster
Her zaman yaptığı gibi ana karakterlerimize uzattığı destek elini bu sefer de uzattı Hoid. Shallan'a sarılıp beraber "The Girl Who Looked Up" adlı hikayeyi anlattıkları bölümler Shallan'ın karakter gelişimi adına çok önemliydi.
Ben pek sevmedim Shallan'ın hikayesini bu kitapta ama sevmemekten kastım "olmamış" demek değil. Gerekliydi ama sıkıcıydı maalesef. Sorunları olan karakterleri seviyorum ama onları sıkı savaşçılar olarak görmeyi daha çok seviyorum. Shallan biraz savaşçılık konusunda zayıf kaldı sanırım. Belki de yanlış yorumluyorumdur ve Shallan'ın Veil ve Radiant'la savaşmaması gerekiyordur, kim bilir...

Asıl mesele son sahneydi. İtiraf ediyorum ben açıp başkalarından okuyana kadar anlamamıştım ama meğer Hoid Kholinar'daki saraydan Elhokar'ın Cryptic (Muğlak) sprenini kurtarıyormuş. Elhokar'ın ilk ideali söylediğini duymuştuk ama bir Işıkören olacağını hiç tahmin etmemiştim.
Alıntı
“Life before death, little one,” Wit whispered.
Hoid bir Parlayan olur mu ne dersiniz? Şimdi tekrar okuyunca fark ettim bu alıntıladığım cümle virgülle bitiyor, ilk idealin tamamını söylemiş olma ihtimali bile var diyorum ben.


Taravangian:
Spoiler: Göster
Bu meseleseye hiç girmeyeceğim, yaşlı yılan!


Evet şimdi asıl eğlenceli yerlere geldim sanırım,

Jasnah ve işaretler, imalar...
Spoiler: Göster
Jasnah üzerinden daha belirgin olmak üzere Brandon Sanderson birkaç kere Parezırh'lara göz kırptı. Genel kanı Jasnah'nın dördüncü İdeal'i çoktan söylediği ve Parezırh'ı olduğu yönünde (Epigraftaki bilgilere göre Windrunner dördüncü ideali Parezırh'larını edinmelerini sağlıyor). Zira Adolin Jasnah'a yardım (Ha ha, çok ihtiyacı olur ya!) etmek için koştuğunda bir adam Jasnah'nın olduğu taraftan havalanıp(tam kullanılan kelime "fırlamak" büyük ihtimal ile "fırlatıldı") sonra da Adolin'in tarafındaki bir çatıya düşmüştü. Sonra da Adolin'in Jasnah'nın etrafında geometrik şekiller gördüğünü okuduk. (Burada analizini yapanlar "nonplussed" kelimesine falan da özellikle dikkat etmişler. Şaşkına dönmüş anlamında kullanılmıyormuş: Kaynak Ctrl+F ile "nonplussed" yazarsanız okursunuz. Kaynağın Sanderson'ın asistanı olduğunu belirtmekte fayda var.)
Dağıldı biraz, kısaca öyle düşmanı fırlatıp çatılara yollayacak şeyin Parezırh olduğunu konusunda ben de hemfikirim.
Not: Jasnah'nın en sevdiğim karakter olduğu belli olmadıysa belirteyim.

Başka sahnelerde Dalinar ve Kaladin'in(Kaladin'inki biraz belirsiz, sayılmayabilir) de hafiften Parezırh belirtileri gösterdiğini gördük. (Dalinar görüsünde Venli'ye elini uzatırken, Kaladin de fırtınada rüzgâra karşı koyduğunda.)


Adolin:
Spoiler: Göster
Hayat biraz karmaşık olsa da güzel Adolin için, henüz... Dalinar, Evi ile ilgili hatırladıklarını anlattığında bulundukları yerin adeta alev almasını bekliyorum ben. Renarin bir şekilde yaşananları kaldırabilir belki diye düşünüyorum ama Adolin... Yine de burada bile pozitif bir şey var, Nahel bağının "kırılmış" insanlarla daha kolay kurulduğu yönünde bir izlenim var. Bu yaşanacak olay da Adolin'in kırılması olabilir. Hayranların "Uyan Maya" seslerini duyar gibiyim. Lütfen olsun. Brandon PLZ. Adolin bir Edgedancer olmak için biçilmiş kaftan (Adolin'in kılıcının bir Edgedancer'a ait olduğunu doğrulamıştı Brandon Sanderson.), Shallan üzerindeki etkisini biliyoruz. (Ayrıca kılıcın bir sahnede on kalp atışında değil yedincide geldiğini de unutmayalım ve de Mayalaran'ın Adolin'i kurtarmak için Fused'lardan birine saldırdığını...)
"I will listen to those who have been ignored."
"Duymazdan gelinenleri ben dinleyeceğim."


Rüzgârkoşucular ve Dördüncü İdeal:
Spoiler: Göster
Bu konuyu hiç uzatmayacağım yeterince uzadı yazı. Kaladin bir türlü dördüncü ideali söyleyemedi.
Alıntı
My spren claims that recording this will be good for me, so here I go. Everyone says I will swear the Fourth Ideal soon, and in so doing, earn my armor. I simply don’t think that I can. Am I not supposed to want to help people?
—From drawer 10-12, sapphire
Safir=Rüzgârkoşucular, şu "Am I not supposed to want to help people?" kısmını bin kere okudum hâlâ düzgün bir çıkarımda bulunamıyorum dördüncü idealin ne olacağına dair. Başka insanlardan birkaç mantıklı şey okudum ama Rıhtım ne düşünüyor merak ediyorum.

Benim fikrine katıldığım kişi Brandon Sanderson'ın beta okuyucusu Alice Arneson:

Thus, Alice’s best current guess at the Fourth Windrunner Ideal is: “I will not protect those who do not desire it. I will respect others’ choices.” (Did I say that? Wow. I’m smarter than I thought. —Alice)


Ve son olarak Shadesmar:
Spoiler: Göster
Ben Shadesmar'a bayıldım. Spren dünyasını ve kültürlerini tanımak için umarım daha geniş bir fırsatımız olur. Ben Shadesmar'da, oranın ustası olan Elsecaller'lar ve Jasnah ile ilgili bir ara kitap okumayı çok isterdim. Ayrıca Kaladin'in baktığı "acayip" pahalı gümüş gibi kolyenin(zincir?) ne olduğunu konusunda da hayranlar konuşmuş ama benim Cosmere bilgimi aştığı için pek fikir yürütemedim. Ayrıca Maya ile de Shadesmar'da tanışmış olduk, canlan Mayalaran uyan lütfen.


Az kalsın unutuyordum:
Spoiler: Göster
Vivenna! Merhaba Vivenna seni gördüğüme çok memnun oldum. Highmarshal Azure, güzel isim, güzel... Vasher'den (Zahel) sonra Vivenna'yı (Azure) aslında ismini okuduğum an tanımalıydım ama maalesef ifadelerini renklerle anlatmayı deneyene kadar fark etmedim. Yine de elindeki Nightblood benzeri Parekılıç ve Nightblood gibi "bozuk" olmaması ihtimali epey ilgi çekici. Harika hikayeler dönecek burada bence. Ve gerçekten son olarak Hakikatsiz -olmayan- Szeth, bana hep anime karakterlerini hatırlatıyor neden bilmem, Thunderclast'a nasıl vurdun be Szeth! Sanırım Dalinar'ın ışık sütunundan sonraki -belki de eşdeğer- en epik sahneydi. DESTROY!


Aklıma parlayıp sönen bir sürü şey geliyor ama daha fazla yazamayacağım. Yanlış bir şey yazdıysam kusura bakmayın ve düzeltin lütfen. Konu biraz öksüz kalmış ama kitap Türkçe yayınlandığında buralar şenlenir diye düşünüyorum.



4
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - Sohbet
« : 01 Ocak 2018, 23:07:54 »
Merhabalar. İzninizle birkaç sorum olacaktı. Açıklık getiremediğim bazı yerler var. Bunlar burada mı sorulur onu da bilmiyorum ama soracak başka yerim kimsem yok.

Çoğu soru daha çok düşüncelerimi onaylama amaçlı gibi ama merak ediyorum yine de. Durduk yere insanın aklına gelip canını sıkıyor gerçekten  :D Yanlış hatırladığım bildiğim bir yer varsa özür diliyorum. Ve cevaplayan olursa diye herkesten şimdiden teşekkür ediyorum.

Spoiler: Göster
 İlk olarak bana şunu açıklayabilir misiniz? Rand ve Moridin nasıl yer değiştirdi? Ek olarak Rand o pipoyu tek güç kullanamadığı halde sadece düşünce yoluyla nasıl yakabildi? Görünüşte çok cool gerçekten ama açıklaması ne? Bunların ipuçları gösterildi ve ben mi kaçırdım yoksa yoruma mı bırakıldı?

Edit: Buradaki eski mesajlara baktım ve cevap sanırım yoruma bırakıldı olacak :D

2. olarak Rand ve Moridin yer değiştirdiğine göre Rand'in DNA'si ile doğan tek çocukları Elayne'den oluyor. Min ve Aviendha'dan da çocukları olacak ama onlara Rand'in çocukları diyebilir miyiz? Moridin'in spermleri kullanılmış oluyor o yüzden aslında Ishamael'in çocukları diye düşünüyorum ben.  Min'in çocuğu kızıl saçlı uzun boylu bir aiel yerine siyah saçlı birisi olacak. Aynı şekil Aviendha'da böyle değil mi?

3. olarak Rand görünüşte öldüğüne göre Aviendha ve Min hamile kaldığında kimse bunu yadırgamayacak mı? Diğer karakterlerin olayı hemen anlaması gerekir o zaman. Aynı şekilde Aviendha'nın geleceği gördüğü sahnelerde çocukların atalarının Rand olduğunu biliniyor diye hatırlıyorum? Bu nasıl oluyor? Herkes Rand'in öldüğünü ve ölmeden önce sadece Elayne'nin çocuğu olduğu biliyor.

4. olarak Moridin'in ölümü Şerateş tarafından olmadığına ve tek arzusu hiçliğe kavuşamadığına göre ileride Desen onu yeniden canlandıramaz mı? Yani yine çark dönemeye devam edip Ishamael ve Ejder olarak karşılaşacaklar değil mi? Tıpkı hep adamın daha önce söylediği gibi.

5. Bilinen en ileriki tarihte dünyaya Seanchanlar hükmediyordu. Ve Rand'in zamanında bile ateşli silahların kullanıldığına göre neden hala teknoloji altın çağını yaşamadı da hala kılıç mızrak kullanılıyordu? Sonuçta Seanchanlar disiplinli bir imparatorluğun atılım yapması gerekirdi savaş aletleri konusunda. Diğer ülkeler için de geçerli.  Yüzyıllar boyunca sadece top mu kullanıldı yani?

6. Haritaya göre Seanchanlar'a en yakın kıta Shara. Neden koca bir okyanusu aşmak yerine Shara'dan girip memleketlerinden çıkmamışlar? Gemi yapmakla uğraşacaklarına dünyayı fethetmiş olurlardı.

7. Afet'in konumu hatta aslında biraz dağların konumu beni rahatsız ediyor. Bu afet dediğimiz yerler nasıl oluştu? Neden hep kuzeydeler ve kuzeyde olmalarına rağmen kuraklar?  Shara'nın hatta Seanchanların kuzeyi bile Afet ve okyanusu geçip birleşiyorlar. Dağlar çok kesin bir şekilde sınırlamış resmen. Dünya kırılırken nasıl böyle bir tesadül oldu de dizildiler?

8. Land of Madmen hakkında bilgisi olan var mı? Haritada sırf biz merak edelim diye mi duruyor yoksa :D
 


Şimdilik bu kadar  :P

Edit: Kimse yok mu  :-\


Bildiğim ve araştırdığım kadarıyla:

Spoiler: Göster
 İlk sorularınız herkesin sorduğu ama kimsenin cevabını almadığı sorular, Brandon Sanderson'un da cevaplamasına izin verilmediği (veya cevabını bilmediği) sorular. ( Kaynak)

İkinci soru hakkında epey okuduktan sonra size tek bir cevap değil birkaç farklı şey söyleyeceğim istediğinizi seçin  ;D. Yüksek ihtimal ile Aviendha zaten hamile, çadırda birlikte epey zaman geçirdiklerini biliyoruz. Bu da geriye Min'in çocuklarının nasıl görüneceği problemini bırakıyor: Birisi, Rand ve Min'in -bağışlayın- "tavşanlar" gibi olduklarını ve Min'in de savaştan önce çadırda vakit geçirdiğini dolasıyla onun da çoktan hamile olabileceğini iddia etmiş. Başkaları ise Min'in çocuklarının Moridin'e benzeyeceğini söylemiş. (Bir de Min'den doğacak çocukların pek de bir öneme sahip olmayacağını düşünüyorlarmış o yüzden üstüne düşmemişler bunları yazanlar.)

Üç zaten iki ile epey bağıntılı, ben Aviendha'nın zaten hamile olduğunu (Son Savaş'tan 1 ay sonra öyle olduğunu fark eder sanırım.) düşünüyorum o yüzden onu atlayacağım. Min hakkında da eğer aradan çok vakit geçmezse aynı şekilde savaştan önce hamile kaldığını iddia edebilir.
Not: Gına geldi çocuk işinden (epey okudum çünkü), hiç aklıma takılmamıştı bile  :D.

Daha detaylıca okumak isterseniz Kaynak

Dördüncü soruda ise büyük bir ihtimalle tekrar karşılaşacaklardır reenkarnasyon yoluyla, ancak bu sefer Karanlık Varlık'ın desteğinin eksikliğinden dolayı büyük bir olay yaşanacağını düşünmüyorum.

Beşinci soruda hafızam taze değil ama bahsettiğiniz Seanchan hükmündeki dünyanın teknolojisinin tanımı şöyle yapılmış
Alıntı
By then, the Raven Empire seemingly dominates the Westlands uncontested. The Empire's technology has advanced to the point that firearms, automobiles, and electric lights are commonplace, and a railway is being built across the Aiel Waste to link the Empire with Shara.

It is ambiguous as to whether this vision shows what will occur or what could potentially occur. Since Aviendha forces Rand to include the Aiel in the Dragon's Peace as a result of her vision of the Aiel's fall, however, it is possible that this particular future was circumvented.

Seanchan=Raven Empire olarak biliniyormuş o çağda. A Wheel of Time Wiki: Fourth Age

Altıncı soruda da Shara'nın kesin olarak nerede olduğunu gördüğüm bir harita bulamadım, ama yine de diğer kıtayı fethetmek için kocaman orduyu Aiel'lerin kurak dağlarından geçirmek denizden gitmekten daha zor olurdu bence. Yanınızda yük taşıyacak hayvanlar vesaire götürmektense gemilere yükleyip gitmeyi daha akıllıca buluyorum.

Yedinci olarak Afet Karanlık Varlık'ın dünya üzerindeki etkisi. Kuzeyde olmak kurak olamamak anlamına mı geliyor? Afet zaten doğal bir şey de değil. Ayrıca dağlar da doğal değil diye düşünmüştüm ben onları Dünya'nın Kırılması sırasında yükselen dağlar olduğunu düşünüyorum, belki deliren Yüz Yoldaş kendileri ile Shayol Ghul arasına bir şeyler sokmak istemişlerdir  :D. Daha fazla okumak isterseniz: A Wheel of Time Wiki: Great Blight

Son olarak hiçbir fikrim yok, araştırmak için vaktim de yok sanırım. Eğer sorularınızı yanıtlarken yanlış bir şey yazdıysam affedin, kolay gelsin.



Sorularınızın bir kısmı benim de kafamı karıştırdı aslında, ama şayet Robert Jordan hayatta olsaydı bu soruların cevabı elimizde olurdu çünkü karakterlerle ilgili birkaç seri ya da kitap yazacağıyla ilgili bir şeyler duymuştum buralarda.
Spoiler: Göster
Rand'ın piposunu nasıl yaktığına gelirsek, bir arkadaşım Rand'ın piponun yandığı olasılığını çağırdığı teorisini söylemişti, yabancı sitelerde de çok konuşulan bir teoriymiş bu, eğer Rand'ın Çark'a bağlandığını varsayarsak mantıksız bir sav değil bu. Neden Çark'a bağlandığına gelirsek belki de Karanlık Varlık'la savaştığı tinsel düzlemle alakası olabilir, yani tasvirlerden ve orada olan olaylar bana bunu düşündürdü açıkçası. Ama Moridin'le nasıl yer değiştirdiğini bilemiyorum, yine de bu konuyla bir alakası olabilir, son sahnelerde anlaşılması güç bayağı şey vardı, örneğin Rand ve Moridin Delik'ten çıkarken Rand'la konuşan kadın kimdi? Bana kalırsa Aviendha'yla Kıraç'ta konuşan Aiyel kadınla aynıydı.
Zaman Çarkı konusunda cevaplanacak çok soru var aslında, Işığın Anısı'yla ilgili özellikle. Fakat o kadar soruya rağmen kitap beni çok eğlendirdi ve oldukça heyecanlandırdı. Belki dizisi çıktığında aradığımız cevapları bulabiliriz. Ha, diziyi çekerken olayların akışını bozmasınlar da inşallah...

Spoiler: Göster
Benzer sorulara verilebilecek cevapları bu konuda Alanna Mosnavi isimli üye yazmıştı aslında ama yine de yukarıda linkini verdiğim Brandon Sanderson’s Wheel of Time Answers From #TorChat bu soruların cevaplarının verilmeceyeceğini söylüyor, zaten teorilerden ise siz de haberdarsınız. Robert Jordan yaşasaydı belki başka kitaplarda birkaç bilgi daha öğrenebilirdik ama yine de bizi süründürüp "Read and find out" diyeceğine eminim.


Bir soru daha sormak istiyorum

Spoiler: Göster
Bu soru sanırım Yenidendoğan Ejder'den beri kafamda. Mat'in anıları kendisinin önceki yaşamlarına mı ait yoksa kendisinin düşündüğü gibi Eelfinnler  Ter'angreal kapıdan içeri giren adamların anılarını mı verdi Mat e?



Aynısını ben de uzun süre düşünmüştüm:
Spoiler: Göster
Hep o anıların Mat'e ait olduğunu varsaymayı yeğlerim ama gerçekte bunun kanıtı tabii ki yok. Bu konuda da sizin yazdığınız iki olasılık söz konusu: Birincisi bunların gerçekten Mat'in Desen'e yeniden dokunan yaşamlarının hatıraları veya bireysel olarak başka başka yaşamların anısı olabileceği. İkincisi ise Eelfin'lerden dilekte bulunmaya gelenlerin anıları olabileceği.
Alıntı
Mat's memories raise questions as to the nature of reincarnation through the Wheel; Mat remembers dying, "more times than he could count," but whether his memories are from many individual lives, or are the memories of a single person who has been re-woven into the Pattern many times, most recently as Mat Cauthon, has not been established. It's also possible that the memories are those who previously received wishes from the Eelfinn, as they rummage through the sensations of their visitors.

Daha fazla okumak isterseniz Matrim Cauthon (Odin ile benzerlikleri kısmındaki "Ölü adamların anıları" cevabını kendim için yeterli buluyorum, kesin bir cevaba sahip olmayı istemezdim zaten  :D.


5
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - Sohbet
« : 31 Aralık 2017, 11:25:34 »
Spoiler: Göster
Bildiğiniz gibi  çark kahramanları desene tekrar tekrar dokuyor. En basit örnek olarak olarak Birigitte ve Gaidal Cain  gibi. Jain Uzakgezgini'nin Falme de olmamasının sebebi Boru çalındığı sırada hayatta olması olabilir diye düşünüyorum. Ama  Mat Boru Kahramanları arasında yer almıyor. Artur Şahinkanadı'na yönelttiği soru da buydu sanırım. Benim sorduğum da neden onlardan biri olmadığı veya olamadığı.

Tuon konusunda da ben Mat' in ona Aes sedailer hakkında veya Fetihler hakkında birşeyler konuşmuş olabileceğini düşünüyordum  ama dediğiniz de olabilir.


Cevap vermeden önce sorduğunuz soru için teşekkürler, Zaman Çarkı hakkında yıllar sonra bir şeyler araştırmak iyi geldi.
Spoiler: Göster
Alıntı
To repeat: Mat Cauthon is not a Hero of the Horn, though he has done enough to earn a place:

"No, you are not one of us," Hend said. "Be at ease. Though you have done more than enough to earn a place, you have not been chosen. I do not know why."

A Memory of Light, A Field of Glass

The reason is that he is a Trickster first and foremost, and Tricksters have to be free, or break free:

"Well, you wouldn't find Mat trading places with him. Noal might enjoy it, but Mat wouldn't dance at another man's command. Not for immortality itself, no he wouldn't."

A Memory of Light, Tendrils of Mist

Too cool for school, that’s Mat.

Mat'in konu hakkındaki kendi sözü:
Alıntı
Maybe because I don't like the idea of having to hop whenever anyone blows on that bloody instrument.

Bu konu hakkında detaylıca bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz ben sizin ilk sorunuzun cevabını alıntı şeklinde ekledim zaten. Başka mecralarda gördüğüm okur yorumları da bu yazılanları onaylar nitelikte. The Thirteenth Depository - A Wheel of Time Blog: Horn of Valere
Not: The Thirteenth Depository'nin Zaman Çarkı konusunda büyük ve güvenilir bir blog olduğunu belirteyim.

İkinci soru hakkında da yine aynı yazıda bulabileceğiniz şu cevap var:
Alıntı
As a favour to Mat, he kindly had a few words with his distant descendant, the Empress (A Memory of Light, A Field of Glass), words which caused her some angst:

Nick: How do you think Fortuona reacted to speaking with Hawkwing? Brandon Sanderson: With great consternation.

Twitter, 2013

Tuon'u Şahinkanadı'nı görmesi mi afallattı yoksa konuştukları şeyler mi size kalmış :D. Makalenin yazarı şöyle bir yorumda bulunmuş:
Alıntı
This would have greatly raised Mat’s status in her eyes, especially if Hawkwing told her that Mat’s deeds qualified him to be a Hero of the Horn.

İngilizce metni çevirmediğim için kusura bakmayın.

6
Sanderson'ın sitesinde gördüğüm Shinovar'ın Hakikatsizi (Truthless of Shinovar)
Spoiler: Göster


7
Finallerin bitmesi şerefine benden herkese, öhöm pardon benden değil Tor.com'dan, Fırtınaışığı Arşivi Cep Rehberi (The Stormlight Archive: A Pocket Companion to The Way of Kings and Words of Radiance). Daha seriyi okumadığım için konuyu gözle taradım sadece önceden paylaşıldıysa kusura bakmayın  :). Şuradan Tor Newsletter'a kayıt olduktan sonra gelen emailden indirebilirsiniz. Kitap neye benziyor derseniz:

Spoiler: Göster


Spoiler: Göster


Spoiler: Göster


Kısa, küçük bir kitap o yüzden çok resim koymuyorum.
Eğer verdiğim linkte problem yaşarsanız (Çünkü ben kitabı edineli bayağı oldu hala indirilebiliyor mu bilmiyorum.) özel mesaj yoluyla ulaşırsanız kitabı sizinle Google Drive üzerinden paylaşabilirim. Resimleri küçültemedim kusura bakmayın  :D.

8
@Fırtınakıran Bağışlayın efendim, başka bir işle meşguldüm ancak neyse ki o da Rıhtım için. Umarım beğenirsiniz, yakında sizlere göndereceğim ki kontrol edilip beğenilirse yayınlansın.

@mit Eğer dosya işi üç hafta içinde henüz sahiplenilmediyse onunla da ilgilenebilirim, ancak final haftam yaklaşıyor ve benim çalışılacak çok dersim var (şu an yapıyor olmam gerektiği gibi), yani geçiştiriyorum gibi olmasın  :D.

9
Dinlediğim podcast şu: Link

Şimdi kendimden şüphe edip Locke'un karakterinin ilk nerede ortaya çıktığına yönelik kısmı ( Dakika 19:40'da soruluyor.) tekrar dinledim, çok kısaca belirtip geçmişim meğer yazar daha fazlasından bahsediyormuş. Sanzalar kısmında (1:00:40 buradan önce de feminizm adına ufak çaplı bir demeç veriyor :D)   eveleyip gevelememden en uzun kısım olmasından zaten anlaşılıyordur ben de yazıp yazmamak konusunda emin olamadım, çünkü büyük ihtimalle hiçbir zaman kitaplara ulaşmayacak olan "nerd" bir bilgi. Hem insanların kafalarındaki ikizler imajına uymamasından çekindim ama bilmiyorum belki de silerim bugün, insanların kafasında oluşan Sanza İkizleri ile çelişmemesi adına. Nedeni hem politik doğruluk olabilir hem de yazarın geyiğini yapmak istediği bir şey, birçok yazarın şakasını yapmak isteyip bir türlü yeterince komik hale getiremediği şeyler olmuştur. (Bunu yazdıktan sonra tekrar dinledim bu kısmı da, yazar kendisi "...this is getting really long and boring so im just gonna say..." diye unicorn şakasını tekrar yapıyor, yazar kafası aklında bin bir türlü şey vardır.)

Rıhtım'a özel dosya işini üzülerek size bırakmak zorundayım hem kızların aksanından hem de kendi İngilizce dinleme yeteneklerimden (ve de tembelliğimden) dolayı kaçırdığım, yazmadığım, yerler olmuştur. Sizlerden birinin çok daha temiz bir iş çıkaracağına eminim. Ben dinlerken çok eğlendim umarım herkes benim kadar eğlenir  ;D. Ayrıca ilginizi çekmesine sevindim  :D.

10
Üçüncü kitabı bitirdikten sonra yazarın nasıl biri olduğuna dair merakımı gidermek adına Scott Lynch'in bir podcast'ini dinledim, konuşulanları da Rıhtım ailesi ile paylaşmak adına not aldım. Hikayeyle ilgili olan spoiler'lar alttakinin içinde tekrar gizli, yani kitabı okumayanlar da rahatça okuyabilirler.

Spoiler: Göster

Dük'ün Örümceği, Jean ve Zamira'yı yazarken çok eğlendiğini söylüyor.

Locke karakteri bir "role playing game" ürünüymüş, aslında Star Wars temalı bir oyun oynarken oluşturduğu süper güçleri olan bir kaçakçı (smuggler) olarak tasarlanmış. Hikayeye ait Spoiler [spoiler]("Locke is basicly that character minus the super powers." Arada geçiştirerek söylediği bir cümle ancak üçüncü kitaptan sonra büyü yapmaya başlamayacağına duyduğum güveni arttırıyor :D.)


Falconer (Şahinci) yazarın World of Warcraft'taki PvP için oluşturduğu Warlock'unun ismiymiş, hikayeye ait spoiler,
Spoiler: Göster
diğer oyuncuları öldürmek hoşuna gidiyormuş. ("Bu herkese bir ipucu olmalıydı." "Which should have been a hint for everybody.)


Jean Fransızca olarak okunuyormuş, Jean (jēn) değilmiş. Google çeviriden dinlerseniz bulabilirsiniz okunuşunu. Dinlemek için.
Ancak soyadı Tannen İngilizce okunuyor Fransızca değil  ;D. ("...because reasons!")

Zincir'in hikayesini, gençliğini veya daha sonralarını yazmayı planlamıyormuş ancak Zamira Drakasha'nın Zamira olmadan önceki hikayesini yazmak istiyormuş.

Zincir'in başka(gerçek) bir ismi varmış ancak söylemiyor.

İlk kitaptaki camlı torba işkencesini kendisinin yazdığını söylüyor yani araştırırken falan bulup yazdığı bir şey değil. Şiddet içeren sahneleri olduğu gibi yazmasının nedeninden de bahsediyor "Rahatsız edici olmaları gerekiyordu, okuyucunun aklına sorular getirmesi gerekiyordu, 'Bundan hoşlanıyorum, neden? Bu karakterler ilgimi çekiyor, neden?' sonuçta onlar birer katil bu acımasız bir dünya."

Calo ve Galdo'nun cinsel hayatı sorulduğunda "Bir tekboynuzu düzecekler" diyor "beşinci kitapta!" ("They are going to fuck a unicorn in book five!" (Şaka için birkaç kez daha aynı muhabbeti çeviriyor :D.)

Calo ve Galdo'dan birinin biseksüel olduğundan bahsediyor, Centilmen Piçler  hangisi olduğunu çözemiyormuş ama ikizler pek bahsetmiyorlarmış, gizliyorlarmış hatta. Camorr'un durumundan dolayı olduğunu falan söylüyor homofobiklik olmasa bile tam kabul olmadığına benzer şeyler söylüyor. Bu Centilmen Piçler'in hangisinin biseksüel olduğunu çözememesi yazmadığı (arka planda olan) bir şakaymış.  ("Terrible secret of Sanza twins is one of them is actually bisexual, but i never known how to bring it into the book. Because at this point... Its a joke and its a dumb joke its always been background material that one of the Sanza's is bisexual and the other Gentleman Bastards have never figured out which one it is because the twins don't talk about it, conceal it. The thing is Camorr has problems with what we would call homophobia... So Camorr is not overly homophobic but they have some issues yet to work through...")

Altıncı kitabın ismi "The Mage and the Master Spy" değişmesi muhtemel bir isimmiş. "Büyücüler ve bir usta casus var ancak kitabın onlar hakkında mı olduğuna tam emin değilim." ("There are mages and a master spy but im not sure if the book is about them.") Ancak beş ve yedinci kitapların isminin kalacağını söylüyor.

Locke'un Hırsızlar Cumhuriyet'inde biraz daha büyüdüğünü belki birazcık daha büyüyebileceğini ima ediyor. Yalnızca birazcık diye ekliyor.

Beşinci kitapta ikizler hakkında daha çok şey işleneceğini de söylüyor.

Genç yazarlara da önerisi var: "Yazmak istediğiniz türdeki her şeyi okuyun, yazmak istemediğiniz türdeki her şeyi okuyun, aç gözlü okuyun." Kendisinin bir ara yılda yüze yakın kitap okuduğundan bahsediyor. ("Read everything in the genre you want to write, read everything outside of the genre you want to write, read hungry.")

Bir de nasıl çevireceğimi bilemediğim ama yazmadan geçemeyeceğim bir cümle var "Fuck is the comma of Lies of Locke Lamora."
[/spoiler]

Bunlardan ayrı olarak kitaplar hakkında düşündüklerim burada yazılanlardan çok farklı değil. Kitaplar çok iyi, hatta benim gözümde burada yazılanlardan daha iyi, kusursuz değiller ama eksikleri de gözüme batmıyor. Kitapların ismi hakkında: Son kitabın ismini kendisi de çok seviyor yazarın, gerçekten de ne güzel isimdir "Inherit the Night".

İkinci kitabın benim için tema müziği olmuştu: Hoist the Colours High "Heave-ho thieves and beggars never shall we die!"

11
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı Serisi Kitapları
« : 26 Mart 2017, 13:58:58 »
Zaman Çarkı zevkinize hitap eder mi bilmiyorum ama içinde Ejderha Mızrağı'ndan esintiler tabii ki var. (Gerçi benzerlikleri bir elin parmaklarını geçer mi bilmiyorum.) Doğaldır, zira Ejderha Mızrağı serisi D&D ile iç içe yaratılmış bir evrende geçer ve birçok fantastik yazarı D&D ve benzeri masaüstü rol yapma oyunlarından hoşlanıyor. (Bknz: Patrick Rothfuss, siz de sevdiğinizi söylediğiniz için örnek verdim.). Varmak istediğim sonuç: Her ne kadar hoşunuza gitmese de Ejderha Mızrağı, Yüzüklerin Efendisi gibi bir mihenk taşıdır.

Buradan Zaman Çarkı için varacağım sonuç ise çok basit temeller üzerinde efsanevi bir seridir. İyi ile kötünün savaşı destansı ve mükemmel bir biçimde işlenmiştir. Gerektiğinde politika ve güç savaşları ile ayakları yere basarken gerektiğinde kehanetler ve büyülerle fantastiğin sınırlarını zorlar. Diyardan diyara, kültürden kültüre gezerken kendinizi kaybedebilirsiniz, fazlasıyla detaylıdır. Birçok insanın okurken not aldığını duymuştum zira mekânları ve karakterleri takip etmekte güçlük çektiklerini söylüyorlardı. Eğer detaylı anlatımdan (karakterlerin giydiği kıyafetin işlemelerinin bile yazıldığı bir kitap çünkü) hoşlanmıyorsanız önermem. Ancak tüm bunların yanında Zaman Çarkı'nın çıkarttığı yolculuk ve ulaştığı son eşsizdir. Okumadığım çok kitap olsa da bugüne kadar okuduğum en güzel seridir.

12
Oyunlar / Ynt: Overwatch
« : 09 Kasım 2016, 11:14:57 »
Blizzard hayranlarını yine Blizzcon ile heyecanlandırmayı başardı. Overwatch için bir Dünya şampiyonası düzenlendi ve Kore bir Blizzard oyununu daha domine ettiğini bizi pek de şaşırtmayarak kanıtladı. Overwatch'un yeni karakteri Sombra'nın tanıtımı ise ilk defa Blizzcon yayını sırasında gösterildi. Ben de görmediyseniz diye sizinle paylaşmaya geldim.
Infiltration
Burada sevgili kötülerimiz Widowmaker ve Reaper'ın bir işine Sombra'nın yardım(?) etmesini izliyoruz  :D.
"I'm all over it!"

Şurada ise Sombra'nın hikayesinin bir parçası var:
Sombra Origin Story


13
Radyo Kulesi / Ynt: Ryuk'un Radyosu
« : 10 Ekim 2016, 19:53:52 »
Bir şeyler öğrenmeye hevesli herkesin dinleyeceği yayınlar olacağına eminim. Çarşamba günü görüşmek dileğiyle.

14
Harry Potter / Ynt: Sizin Patronus'unuz Ne?
« : 23 Eylül 2016, 10:23:09 »
Bir Hippogriff çıktı  :D.
Spoiler: Göster

Ender yazısını görünce araştıran ben, buldum ki Pottermore'da yüz elliye yakın farklı Patronus varmış. Ender olanları ise Rowling şöyle açıklamış:
Alıntı
...While a rare and magical Patronus undoubtedly reflects an unusual personality, it does not follow that it is more powerful, or will enjoy greater success at defending its caster.
Alıntı
...Nadir ve büyülü bir Patronus kesin olarak sıradışı bir kişiliği yansıtsa da, nadir olması onun daha güçlü olduğu veya sahibini daha iyi koruyabileceği anlamına gelmez.

Not: Ilvermorny'de hangi binada olduğunuzu da öğrenebiliyorsunuz artık. Thunderbird'e seçildim, Greylock'ta görüşmek üzere  ;D.

15
Genel Kültür / Ynt: Dünyayı Kurtarmak İsteyen Var Mı?
« : 21 Eylül 2016, 23:42:38 »
Bu yazınızın karamsarlığından yola çıkarak bir şey söyleyerek başlayacağım: Çevrenizde iyiye çabalayan ve ilham veren insanlar bulmanız dileğiyle. Burada oturup insanlığı aklamaya çalışmayacağım zira suçumuzu kabul etmek gerekir. Ancak bir gerçek var -bundan o kadar memnunum ki anlatamam- her gün "iyi" insanlar görüyorum ve bu "iyi" insanlar yalnızca kendi dünyalarını düzeltmeye uğraşıyor. Bunun bencilce olduğunu düşünüyorsanız, tekrar düşünmenizi istiyorum. Kimse elinde sihirli değneği ile gelip insanlığa yön göstermeyecek, büyük çapta değişimler böyle küçük toplumsal grupların(Aile ve arkadaş grubunuz gibi küçük gruplar da dahil.) değişmesiyle olacaktır. (Gençliğin -daha doğrusu, doğruyu öğrenmeye çalışan herkesin- bu "iyi" yöndeki değişime özenmesi durumu hızlandırır. Özellikle özenme dedim zira elimizde bulunan reklam organları ile pek basit.)

Şunu söyleyerek devam edeyim: İnsanlık kavramı yakın gelecekte o ütopik hayallerimize ulaşmayacak. Ben insanlığın bu bahsettiğim hayallerdeki gibi muazzam bir birlik içinde olamayacağını düşünsem de bir gün birleşeceğimize eminim. Bu başlık politik ve siyasi saçmalıklardan uzak ele alınmış olmasıyla benim kalbimi kazanmış yazılarla dolu, aynı şekilde Dünya'nın kurtuluşunun politik ve siyasi olayları değerlendirerek olacağına inanmıyorum. Şu an hızla değişen "şeyler" var ve insanlar bunun sancısını yaşıyor. Bu sancı ya ölü bir gezegenin ya da yeni bir doğumun habercisidir benim gözümde.

"Var olmaması gereken konumlar" durduk yere oluşmuş şeyler değil. İnsanların en büyük korkusunun kaos olduğuna inanıyorum ve insanlar devletleri ve kurumlarını -haliyle bunların başındaki insanları- kaosu sonlandırmak, düzeni sağlamak için kurmuştur. Sosyal birer varlık olan insanlar her zaman bu tip liderlere ihtiyaç duyacaktır. Zira büyük gruplar düzen olmadan hiçbir şey başaramaz. Bu düzeni de ya bir zümre ya da bir lider sağlamıştır bugüne kadar, belki ileride insanlar daha farklı sistemlerle bu lider ve zümrelere ihtiyaç duymayacak ama ben bunu yakın ihtimal görmüyorum. Ayrıca bunun doğanın da bir kanunu olduğuna inanmaktayım. Birçok hayvan bu yönde evrilmiştir. (Alfalar, baskın olan bireyler vb.). Yani bir gün benim inandığım insanlığın birleşmesi geçekleşir ise, bu işin de başında birileri olacak.

Arada bir olan "iyi" şeyler şans eseri değil, "iyi" insanların gece gündüz yılmadan çalışmasıyla olmakta. Bu kelimeyi özellikle tırnak içinde yazıyorum ki burada kavramsal olarak anlaşmazlıklar oluyor. Eğer bu kavram üzerinde ortak bir anlaşma sağlanacak olursa eğitim sistemleri -kökten değişmesi gerektiğine inandığım sistem- de bu "iyiyi" insanlığa tanıtabilir. Ancak bu üzerinde saatlerce konuşulup tartışılacak kavramsal konuyu burada uzatmamayı öneriyorum. Yalnızca neden özellikle işaretlediğimi söylemek istedim.

Daha önce söylediğim kimsenin sihirli değnekle bize yardım etmeyeceği konusunu son kez konuşmak istiyorum: Burada insanlığı kökten değiştireceğimizi iddia etmiyoruz. Burada fikir alışverişinde bulunup, doğru bildiğimizi test etmekteyiz ki henüz ortaya ne çıkaracağı belli olmayan fikirler doğru yolda ilerlesin. Bu fikirlerin ürününü büyük bir ihtimalle ömrümüz yetmez ve göremeyiz ama bu gerçek bizi alıkoymamalı. Bizden sonraki evlatlarımıza mirasımız bu çalışmalar olabilir. Bunları beyhude çabalar olarak görecek birçok insanı hiç de zorlanmadan bulursunuz. Ben onların gerçeklikle boğulduğuna inanıyorum, onlar da benim hayaller ile boğulduğuma inanıyordur büyük ihtimalle ama bir şeyler hayal edilip tasarlanmadan gerçekleşmeyecektir de. Bu yüzden yılmadan bu iş için çalışmalıyız; evet, somut sonuçlar almak neredeyse imkansız. Yanlış hatırlamıyorsam Ryuk daha önce birçok iyi insanın örselenerek veya farklı nedenlerle mücadeleci ruhunu kaybettiğini söylemişti ve ben de bu fikre katılmıştım. Mücadele etmekten vazgeçmeyin iyiyi isteyen insanlar çünkü savaşmaya değer. (Evet, farkındayım Sam'in Yüzüklerin Efendisi'ndeki konuşmasına benzer bir cümle oldu.)

Son olarak ben çevremdekileri bile etkileyip değiştirmeyi başaramazken bunları yazabiliyorum çünkü Dünya için çalışan insanlar olduğuna eminim. Yaşayan ve son zamanlarda etkin bir örneğini de size söylemek istiyorum, zira hayatını ve çalışmalarını okuyup biraz inanç bulabilirsiniz: Elon Musk
İngilizce kaynaklarda hakkında çok daha detaylı bilgiler var. Bundan yalnızca birkaç ay önce ise büyük projelerinden birini açıklamıştı. Ben özellikle enerji kaynakları, doğanın tahribatı ve korunması konularıyla ilgilendiğim için biliyorum kendisini. Şu resim de bugüne kadar yaptığı şeylerin kısa bir listesi bulunmakta:
Spoiler: Göster

Bu bir girişimcilik örneği olsa da benim buradan anladığım şudur: Dünyayı kurtarmak mı istiyorsunuz, ilk önce başarılı ve güçlü olun.

Not: Yazılış tarzı size hitap ediyormuş gibi olsa da ilk cümle haricindekileri genel olarak söyledim.

Sayfa: [1] 2 3 ... 5