Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - SrNimble

Sayfa: 1 [2] 3
16
''Bilmiyorum'' Fahrenheit 451- Ray Bradbury

17
 
Spoiler: Göster
 One Piece'de artık tayfayı daha ileri götürecek gücü kalmamasından dolayı Going Merry'i yakarak ruhunu sonsuzluğa uğurladıkları an.

18
Tartışma Platformu / Ynt: Uğruna Yaşadığımız Anlar
« : 18 Şubat 2017, 17:40:53 »
   Hmm uyarınız için teşekkürler. Acaba bu konu nereye ait biliyor musunuz?
   
   Söyledikleriniz ve benimde yaşadıklarımdan bu tarz olayların genel olarak bir kereye mahsus olduklarını düşünmeye başladım o anın tadını çıkarmamız gerekiyor sanırım. Kıymet bilme meselesi bir yandan da. :)

19
Tartışma Platformu / Ynt: Fantastik Kitaplar gereksiz mi?
« : 18 Şubat 2017, 01:45:39 »
   Öncelikle kitap okumada aşırı absürt şeyler dışında bir sınırlama konulmasını çok yanlış buluyorum. Birisinin fantastik kitaplar zaman kaybıdır ya da okunmamalıdır demesi kesinlikle özgürlüğü kısıtlar. Ayrıca bunları söyleyen insanlar kendilerini ne kadar geliştirdiler de o kitabın bu kitabın gereksizliğinden dem vuruyorlar? Ünlü filozof Nietzsche'nin de dediği gibi en çok namus söylemi verenler en namussuzlardır. Burada da yeterince bilgisi olmayan insanların fantastik edebiyat gereksizdir gibi şeyler demelerinin yanlış olduğunu düşünüyorum.

   Ve her insan bağımsızdır ki biz neden bir insanın fantastik kitapla okuma alışkanlığı kazanmış oluşuna karışalım? Bazen insanları anlamak gerçekten güç oluyor. Ben kesinlikle söylenen olumsuz sözlere kulak verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Fantastik kitaplar bizlerin hayal gücünü geliştirmede büyük rol oynar en basit olarak. Ve her ne kadar düşünce içerikli olmasalarda arka planda başkaldırı, hayalleri takip etmek, kişisel menkıbe gibi içerikler barındıran kitaplar nasıl olur da gereksiz olur! Fantastik kitap okumak bizlere daima bir şeyler kazandırır. Hiç olmazsa bizim için gerçek dünya zorluklarına karşı sığınak olur. Yani zaman kaybı olarak nitelendiremeyiz.

20
Yukarıda dikkat ettiğim şeylerden bahsetmiştim ama bir süre önce tüm düşüncelerim değişti. Artık noktalama ve kelimelerin doğru yazılışı dışında hiçbir şeye dikkat etmiyorum. Yani şuna dikkat edin, buna dikkat edin, burayı böyle yapınları da saçma buluyorum. Kafamın içindekileri, anlatmak istediğim şeyi olduğu gibi yazıyorum; tıpkı Jack Kerouac gibi. Bildiğime göre kendisi hiç durmadan, bazı ihtiyaçlar hariç, yazmış. Ben de öyle yapıyorum sonra düzenliyorum. Diyaloglar uzunmuş kısamış hiç önemli değil çünkü karakter benim söylemek istediklerimi söylüyor, okurun okumak istediklerini değil.
  Söylediğinize kesinlikle katılıyorum. Bir yazı, bir roman, bir şiir veya edebi herhangi bir tür yazılırken tabii ki okuyucu kriterini göz önünde tutarak fakat daima yazarın kurgusuna, düşüncelerine bağlı kalarak anlaşılır dilde ve yazar ile duygularını en iyi şekilde yansıtacak şekilde yazılmasına dikkat edilmelidir.

21
Genel Kültür / Ynt: Bu cümle üzerine tartışalım ?
« : 18 Şubat 2017, 01:27:08 »
   Bence haklı çıkmak için gösterilen çaba karşı taraftaki kişiye de bağlıdır. Siz sizi anlamamakta ısrarcı birisiyle bir konuda konuşuyorsanız bütün çabalarınız boşa gider. Fakat karşınızdaki samimi ve at gözlüklerinden kurtulmuş birisiyse ve saygı çerçevesinde bir konuşma gerçekleştiriyorsanız çabalarınız anlamlı ve mantıklıdır.

   Yine de bana göre haklı çıkmak için gösterilen bütün çabalar boşadır. Biz insanlara farklı bakış açıları sunmak için çabalarız yalnızca. Haklı çıkma çabası gösteren birisinin pişmiş bir birey olduğunu söyleyemeyeceğim. Sokrates yaşamıyla durumu ne de güzel özetlemiş. Fikirleri uğruna ölümü göze almış fakat haklı çıkma uğraşına girmemiş bir filozoftur. Çünkü o zaten haklı olduğunu biliyordu ve kendisini anlamayı denemeyen insanlara harcayacak vakti ve enerjisi yoktu.

   Demem o ki gerçekten olgun insan saygı çerçevesinde fikirlerini ve düşüncelerini belirtir savunmasını ve dayanaklarını da sunar fakat haklı çıkma çabası gibi bir uğraşa girmez diye düşünüyorum. Haklı çıkıp karşımızdakine böyle bir hissi yaşatmaktansa kibarca, haklı olduğumuzu savunarak değil de karşımızdakinin de düşüncesine saygı duyduğumuzu göstererek konuşmayı uygun buluyorum.
  
   Bu arada @ fırtınakıran'ın sırasını aldım gibi oldum ama yazmak istedim. Onun da mazur göreceğine eminim. :)

22
Tartışma Platformu / Uğruna Yaşadığımız Anlar
« : 18 Şubat 2017, 01:09:49 »
   Sizlere uzunca bir süre üzerinde düşündüğüm bir konudan bahsetmek istiyorum.

   Bazen bir kitap okuduğumda bazense bir yazı; bazen bir film izlediğimde , bazen bir müzik dinlediğimde (genel olarak ilklerden bahsediyorum) ya da duygularımı hat safhaya çıkaracak bir an yaşadığımda hissettiğim şeye 'büyü' diyorum. Yani daha önce duymuş olabileceğiniz şekilde o anın büyüsü.

   Bu his gerçekten çok güzel fakat yanında hayal kırıklığı da getiriyor. Tabii duygularımızı dizginlemede yeterince tecrübeli değilsek. Dediğim gibi bazen bir film izlediğimde o an gerçekten çok heyecanlanıyorum ve bana özel olduğumu bile hissettirdikleri oluyor. Film bittikten sonra bir süre daha devam ediyor bu his fakat aradan max 3 gün geçtikten sonra (filmi yeniden izlemediğim sürece izlersem sonuç değişir mi emin değilim, denemedim) 'büyünün' bozulduğunu hissediyorum sanki o hissin yerinde bir boşluk oluşmuşçasına yalnız hissediyorum. Gerçek dünyaya dönmek gibi bir şey oluyor. Bir müzik dinlediğimde de aynı şekilde bazen beni fazlasıyla heyecanlandıran müziklerle karşılaşıyorum. Hatta üzüldüğümde genelde müzik dinlerim. Gerçekten iyi şeyler hissetmeme rağmen dinlemediğim sürece müziklerin büyüsü de her ne kadar istemesemde bir yere kadar benden uzaklaşıyor.
   
   Bazı dostluklarda da aynı şeyi hissettiğim oldu. Ardımda bıraktığım arkadaşlarıma dönüp baktığımda onlarla geçirdiğim anların büyüsüne tanıklık ediyorum hem de o anda hissettiğimden daha yoğun şekilde. Tam pişman olacakken bazı şeyler için ya da hüzünlenecekken aslında bu dostlukların ziyadesiyle yaşandığını ve bitmesi gerektiği yerde bittiğini, yani sonsuz tecrübe sahibi yaşamın bizim için en iyisini seçtiğini düşünerek zarar veren hisleri uzaklaştırıyorum. Yine de bitmiş şeyler için insanın kalbinde bir burukluk hissetmemesi işten bile değil.

   Bazı şeyleri yalnızca yaşamış olmak bile oldukça huzur verici diye düşünüyorum. Belki biraz fazla duygusal olduğum için böyle şeyler yaşıyorum. Sizin de 'büyülü' anlarınız varsa öğrenmek beni mutlu edecektir. :)

   

23
Yazarlar / Ynt: Francis Scott Key Fitzgerald
« : 18 Şubat 2017, 00:01:03 »
    Kesinlikle benim de bildiğim gerek Scott Fitzgerald'ı gerek Ernest Hemingway'i eşleriyle, hayatlarıyla, kişilikleriyle en iyi sunan filmlerdendir. Sürekli eğlence anlayışları, partiden partiye sürüklenişleri gerçekten çok hoş. Kitaplarından Muhteşem Gatsby'i okudum ve Fitzgerald modern hayatın zorluklarından gem vururken aynı zamanda alışkanlıklarımızı ve günlük yaşantımızıda ustaca kaleme alıyor. Gerçekten iyi bir yazar.

    Zelda hakkında da çoğu zaman Scott'ı engellediği ve onun başarısının önüne geçtiği söylenmiştir. Ve bende Zelda Fitzgerald'ın Romanı isimli kitabı okuduğumda (biyografik roman) Zelda ile olan ilişkilerinin çok çalkantılı olduğunu ve gerçekten insanın bir şeyler yazabilmesi için gerekli psiokolojik durumdan uzaklaştığını gördüm. Yani hayatları gerçekten tartışmalı bir konu ve hoş bir ortamla birlikte boğucu bir atmosferide beraberinde getiriyor. Yalnız filmde iki karakterde gerkeçten oldukça başarılı yansıtılmıştı. Mutlulukları görülmeye değer.

    Bu biyografik romandan sonra bir kadının amacımıza ulaşmamızda önümüzde bir engel olup olamayacığını sorgulamaya da başladım açıkçası.

24
Tartışma Platformu / Ynt: Hangi kitabı, Neden seviyoruz?
« : 16 Şubat 2017, 17:42:09 »
Çalınan Çocuk   Öncelikle kitap sizi tamamen farklı bir dünyaya götürüyor. Bu kitabı okumadan önce de kitaplar okudum fakat hiçbiri bu şekilde gerçek dünyadan koparmamıştı beni. Kurgusu, anlatımı, karakterleri ve havası gerçekten çok iyi bir kitap. Macera, dram tarzı sevenlere tavsiye ederim.

Zeka Oyunları - Maurice Leblanc   Bu kitapta İngiliz edebiyatının en önemli dedektiflerinden Sherlock Holmes ile Fransız edebiyatının en önemli 'kibar hırsızı' Arsen Lupin arasındaki düelloya Paris'te şahitlik ediyoruz. Olaylar, mekanlar, karakterlerin birbirlerine karşı tavırları ve yaşananlar karşısında soğukkanlılıkla hareket edişleri insanı şaşırtacak nitelikte. Gerçekten beğendiğim bir kitaptır.

25
Eğlence & Mizah / Ynt: İtiraflar
« : 15 Şubat 2017, 23:36:05 »
Bu forumda güzel vakit geçirdim. Güzel insanlar tanıdım, güzel paylaşımlar gördüm. Herkese teşekkür ederim. Eğer devam edebiliyorsanız edebiyatla ilgili çalışmalarınıza devam edin. Edebiyat, hayal gücü insanı her yere götürür çünkü. Ben artık yazacak gücü ve isteği kendimde bulamıyorum, zaten bir süredir burada vakit geçirmez oldum. Bir şey demeden gitmek istemediğim için bunları yazdım, hoşçakalın dostlar. :)

    Vay be, sizi hiç tanımadığım halde vedanızdan çok etkilendim. Herhangi birinin edebiyata ve hayallerine olan ilgisinin bitebileceğini düşünmezdim. Tabii haklı sebepleriniz olabilir ama nedense içimde bir burukluk oluştu  :(

26
Eğlence & Mizah / Ynt: Nick'lerinizin Anlamları
« : 09 Şubat 2017, 17:18:19 »
   Jonathan Auxier'in Peter Nimble ve Sihirli Gözler kitabındaki karakterlerden Peter Nimble ve Sir Tode'un isimlerini karıştırarak bulmuştum zamanında ama sir kelimesinden i harfini neden çıkardım hiçbir fikrim yok gerçekten :D

27
Eğlence & Mizah / Ynt: Hayat Felsefeleri
« : 09 Şubat 2017, 17:05:46 »
  Düşünmek hayatı anlamayı sağlar. Düşün, ne istediğini anla ve bunu gerçekleştirmek için elinden geleni kesinlikle esirgeme. Girdiğin yoldan dönme, yolun sonunda seni bekleyenleri düşün. Yoldaşınsa yalnızca seni anlayanlar olsun.

28
Harry Potter / Ynt: Sizin Patronus'unuz Ne?
« : 05 Şubat 2017, 14:56:49 »
  Benimki de Dolphin çıktı :D

29
Tartışma Platformu / Ynt: .
« : 01 Şubat 2017, 13:56:31 »
   Aynen bir önceki tartışmamızda görmüştük güzel bir örnek olabilir. Ben bahsettiğiniz her şeyi araştırdığınıza eminim zaten :).

   Öncelikle haklısınız bana göre de yolda kötü giyimli ve savsak adımlarla yürüyen birisini gördüğümüzde kaygılanmamız ve daha dikkati davranmaya başlamamız olasıdır. Bu bazen yararlı bazen de hayatın bizlere sunduğu fırsatlar açısından dezavantajlı bir durum olabilir. Bu böyle fakat böyle olmamasını isterdim. Yani her insanın birbirine kıyafetine göre değil insanlığına göre davranmasını ama haklısınız işte günümüzde kimin ne olduğu belli olmuyor. Ne üzücü!

   Verdiğiniz örnek de  konuyu destekler nitelikte yani mutlaka her şeyin iyi veya kötü yanları olabilir ve bunları kabul etmek ve insanların bu konu hakkındaki düşüncelerini dinlemek ve saygı duymak mantıklı olacaktır.

   Benim de daha çok yakındığım konu sizin bahsettiğiniz yıpratıcı, zararlı olan ön yargıdır. Sınıflandırmanız için teşekkürler :D .
  
    

30
Tartışma Platformu / Ynt: .
« : 01 Şubat 2017, 02:19:29 »
   Söyledikleriniz sağlam temeller üzerine kurulmuş anlatılar hepsine saygı duyuyorum.

   Fakat 2+2=5 gibi temel, basit ve bilinen bir şey için bile kafa yormadan cevap vermek bana göre ön yargıya girer. Kısa bir düşünmenin bile ön yargılar arasında bir tarayış anlamına geldiğini düşünüyorum. En azından birisi bize 2+2=5 gibi bir şey söylediğinde '' Ben senin gibi düşünmüyorum ancak seni bu düşünceye iten nedir bilmek isterim ve belki de benim bildiğim doğru sorgulamaya açıktır.'' gibi bir cümleyle cevap vermek daha hoş ve mantıklı olacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta insan aklı ve düşünceleri daima genişleme üzerine kurulu. O halde 2+2=4 demek gelişmeye kapalı olduğumuzu ve bazı şeylerin bizim zihnimizde putlaşmış tabular gibi yer edindiğini göstermez mi? Yani söylemek istediğim şey size söylenen bir fikre karşılık aklınızda bu fikrin yansıması olarak bulunan kesin bir şey olsa bile daima bildiğimizi karşımızdakinin söylediğiyle karşılaştırarak doğruya ulaşmaya çabalamanın daha anlamlı olacağıdır.

   Bu konuyu açmadan önce wiki tanımına bakmıştım bende zira sıfır bilgi üzerine bir şeyler yazmaya çalışmak pek de anlamlı olmazdı. Ve dediğiniz gibi buradaki tanım anlamlı ve mantıklı.

   Haklısınız, kesinlikle çoğu insanımızda araştırma, öğrenme, anlama ruhu yok denecek kadar az. Fakat benim bu konuda düşüncem araştırmanın, öğrenmenin ve anlamanın temelinde merak denen o naçizane duygunun yattığıdır. Yani karşımızdaki kişiye telkin edeceğimiz düşünce halihazırda bulunabilecek bir düşünce değil araştırma gerektiren ve karşımızdaki kişide ilgi uyandırması muhtemel bir düşünce olmalıdır. Bu bağlamda insanlara direkt olarak bilgiyi sunmayı değil de bilginin ucunu açık bırakmayı ve onları araştırmaya davet etmeyi uygun buluyorum. İyi bir noktaya değinmişsiniz :).

   Eleştirel bir akıl insanlarımızdaki en büyük eksiklerden gördüğüm kadarıyla. Bir düşünceye, bir habere ya da söylenilen bir cümleye, mantık dahilinde düşünmeden ve şüphe süzgeçlerinden geçirmeden bağlanmak ya da inanmak hiç de sağlıklı bir davranış değildir. Önerdiğiniz yöntemler bu konuda faydalı olabilir bana göre de.

   Ve insanın yapması gereken ilk şey yanılabileceğini ve bildiğinden daha doğrusunu bulabileceğini anlamasıdır. Bunu anlamak, kabullenmek ve farkında olmak gerçekten çok önemli bir husus.

    Bunun haricinde söyledikleriniz benim için de geçerlidir elinize sağlık :).
    

Sayfa: 1 [2] 3