Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - BerkeB

Sayfa: 1 ... 32 33 [34]
496
Kurgu İskelesi / Ynt: Zaman Gezgini
« : 03 Ağustos 2009, 14:13:36 »
Segranona katılıyorum onun dışında sade ve güzel

497
Kurgu İskelesi / Ynt: Ruh Alevi
« : 03 Ağustos 2009, 14:12:34 »
Çok güzel ellerine sağlık

498
Kurgu İskelesi / Ynt: Hoffman Kasabası
« : 03 Ağustos 2009, 11:08:55 »
Diğer arkadaşlara ek olarak, "paragraf" işini en baştan sıkı tutmalısın bence. :) Ejderha Mızrağı, Ravenloft, Unutulmuş Diyarlar, Gedik Savaşları -okumadıysan kesinlikle Harry Potter- serilerine bir göz at derim ben. :)
Harry potter serisini adım gibi bilirim ;) Söylediin dier kitaplarada bakıcam

Güzel bir anlatım örneği istiyorsan(güzel ne ya :D) Yüzüklerin Efendisi oku. Bunun dışında her türlü hikaye ve kitap(Darly'nin tavsiye ettikleri) yazı stili hakkında fikir sahibi yapar seni.

 Bugünden itibaren okumaya başlıycam yüzüklerin efendisini.Teşekkürler

499
Kurgu İskelesi / Ynt: Hoffman Kasabası
« : 03 Ağustos 2009, 00:32:58 »
Son editlemeyide yaptım arkadaşlar Yorumlarınızı bekliyorum

500
Kurgu İskelesi / Ynt: Hoffman Kasabası
« : 03 Ağustos 2009, 00:03:59 »
İmlaları sonra düzeltebiliriz Yoldaş. Bu arada hikayeyi değiştirdim arkadaşlar birde bu şekilde yorum yapın..

501
Kurgu İskelesi / Ynt: Hoffman Kasabası
« : 02 Ağustos 2009, 22:07:41 »
Geçişlerin çok sert örneğin, hikayelerde bir mekandan ötekine (örneğin seninki mutfaktan dışarıya çıkıp atı görüyor) geçerken aradaki geçiş kısmını da anlatmalısın ya da bölüm yaparak o farkı kapatabilirsin. Ama senin için en önemli tavsiye daha çok kitap ya da hikaye okuman olacaktır :)

Bidahaki denememde bunu dikkate alıcağım sağol kitap olarak önerebileceğin fantastik bişeyler varmı...

502
Harry Potter / Ynt: Unutamadığınız Dialoglar
« : 02 Ağustos 2009, 18:32:50 »
..::: Ateş Kadehi; OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Priori Incantatem; Sayfa: 774 - 775 - 776 :::..

...
     "Ve şimdi de - düelloya başlıyoruz."
     Voldemort asasını kaldırdı ve Harry daha kendini koruyacak bir şey yapamadan, hareket bile edemeden, Cruciatus laneti onu tekrar çarptı. Acı öyle yoğun, öyle yakıcıydı ki, nerede olduğunun bilefarkında değildi artık... Akkor kesilmiş bıçaklar teninin her santimini deliyordu, başı kesinlikle acıdan patlayacaktı; hayatında haykırmadığı kadar yüksek sesle haykırıyordu -
     Ve sonra durdu. Harry yana yuvarlandı ve güçlükle ayağa kalktı. Tıpkı eli kesildiği zaman Kılkuyruğun titrediği gibi,   kontrolsüzce titriyordu; sendeleyerek yan yan gidip, seyreden Ölüm Yiyen'lerin oluşturduğu duvara çarptı; onlar da onu  geriye, Voldemort'a doğru ittiler.
     "Küçük bir mola," dedi Voldemort, yaratıktan farksız burun delikleri heyecandan titriyordu, "küçük bir mola... Acıdı, değil mi, Harry? Sana bunu tekrar yapmamı istemezsin, değil mi?"
     Harry cevap vermedi. Cedric gibi ölecekti, o acımasız kırmızı gözler ona öyle diyordu... ölecekti ve bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu... ama onun oyununa uymayacaktı. Voldemort'a boyun eğmeyecekti... yalvarmayacaktı...
     Voldemort usulca, "Sana bunu yapmamı ister misin diye sordum," dedi "Bana cevap ver! Imperio!"
     Ve Harry, hayatında üçüncü kez, aklından bütün düşünelerin silindiği hissini duydu... Ah, ne mutluluktu düşünmemek, yüzüyor gibiydi, rüya görüyordu... bana "hayır" de yeter... "hayır" de... bana "hayır" de yeter...
     Başının gerisindeki daha baskın bir ses, demeyeceğim, dedi, cevap vermeyeceğim...
     "Hayır" de yeter...
     Yapmayacağım, demeyeceğim...
     "Hayır" de yeter...
     "YAPMAYACAĞIM!"
     Ve Harry'nin ağzından bu söz çıktı; mezarlıkta yankılandı. Rüya hali, sanki üstüne soğuk su dökülmüş gibi bir anda ortadan kalktı - Cruciatus lanetinin bedeninin her yanında bıraktığı acılar bir anda geri döndü - nerede olduğunu ve neyle karşı karşıya olduğunu da bir anda fark etti...
     "Yapmayacak mısın?" dedi Voldemort yavaşça, Ölüm Yiyenler artık gülmüyorlardı. " 'Hayır' demeyecek misin? Harry, itaati sana ölmenden önce öğretmem gereken bir erdem... belki bir doz daha acı gerek, ha?
     Voldemort asasını kaldırdı, ama bu sefer Harry hazırdı; Quidditch eğitiminden gelen reflekslerle kendini yanlamasına yere attı; Voldemort'un babasının mermer mezar taşının arkasına yuvarlandı ve lanet kensini es geçerken, taşın çatladığını duydu.
     Ölüm Yiyen'ler gülerken, Voldemort'un gittikçe yaklaşan yumuşak, soğuk sesi, "Saklambaç oynamıyoruz, Harry," dedi. "Benden saklanamazsın. Yoksa bu, düellomuzdan bezdiğin anlamına mı geliyor? Benim artık işi bitirmemi tercih ettiğin anlamına mı geliyor? Çık oradan, Harry... çık oradan da oyna, öyleyse... çabuk olacak... hatta acısız bile olabilir... ben bilemem... ben hiç ölmedim..."
     Harry mezar taşının arkasına çömeldi, sonunun geldiğini anladı. Hiç umut yoktu... hiç yardım da yoktu. Voldemort'un daha da yakına geldiğini duyarken, sadece bir tek şey biliyordu, korku ya da mantığın ötesinde olan bir şey: Burada, saklambaç oyanayan bir çocuk gibi çömelmiş halde ölmeyecekti... babası gibi dimdik ölecekti ve kendini savunmaya çalışarak ölecekti, savunmak mümkün olmasa bile...
     Voldemort yılan yüzü gibi yüzünü mezar taşının yanından uzatmadan, Harry ayağa kalktı... asasını elinde sımsıkı kavradı, önünde tuttu ve kendini mezar taşının yanından öne doğru atıp Voldemort'la yüz yüze geldi.
     Voldemort hazırdı. Harry, "Expelliarmus!" diye bağırırken, Voldemort da, "Avada Kedavra!" diye feryat etti.
...

İşte karşınızda benim unutamadığım dialoglardan birisi bu bölümü her okudğumda tüylerim diken diken oluyor... :-\ :-\
 :-\

Filmdekinden kat kat daha güzel bi bölüm 7. filmi izlemiycem karar verdim bu ne ya filmler berbat :(

503
Kurgu İskelesi / Hoffman Kasabası
« : 02 Ağustos 2009, 18:21:27 »
Hoffman kasabası için alışılmadık bir günün ardından kasaba halkını karlı ve gizemli bir gece bekliyordu. Kimi zaman dağlarda uluyan kurtlar kimi zamanda ağaçların üstünde rahatsız edici sesler çıkartan baykuşlar kasabanın bir çok insanı gibi Andy ‘ i de uyutmuyordu. Andy çok asi ve meraklı bir çocuktu . Bu özellikleri bazen onun başına büyük belalar açabiliyordu. Mutfağa su içmeye indiğiğinde komşuları Bay Wolder’in bahçesinde hareket eden bir şey gördü ama aldırış etmedi.Suyunu içti şöyle derin bir nefes alıp odasına çıktı ve yatağına yattı fakat hala aklında aşağıda gördüğü şey vardı. Neydi bu ? Kafasında kalan soru işaretleri yüzünden gece bir türlü geçmek bilmiyordu. Bir o yana bir bu yana dönerken uykuya daldı ve sabah oldu. Andy herkezden erken kalkıp sabahun erken saatlerinin keyfini çıkarıyordu. İlk önce aşağıya inip kahvaltısını hazırlamaya başladı.Herzamanki gibi Andy en sevdiği yiyecekler olan yumurta,taze ekmek ve bir gün önceden toplanmış domatesleri güzelce tabağına koydu. Afiyetle yemeye başladı hızlıca yemeğini bitirdikten sonra sofrayı toplayıp kız kardeşini uyandırmak için üst kata çıktı. Evdekileri uyandırmamak için gıcırtılı merdivenleri çok dikkatli bir şekilde çıktıktan sonra kız kardeşinin odasına vardı.İçeri girdi.
“Rosi Rosi hadi kalk artık.” , “Tamam Andy geliyorum.” Andy kardeşi Rosi’yle birlikte bişeyler yapmaktan çok zevk alırdı ama Rosi hiçbir zaman kardeşiyle vakit geçirmekten bu kadar zevk almadı.Merdivenlerden aşağıya inerken fısır fısır konuşuyorlardı. “Rosi dün gece çok garip bişey gördüm” “Şşşt sessiz ol annemleri uyandıracaksın! Eee ne gördün bakalım”
“Gece su içmeye indiğimde Bay Wolder’in bahçesinde kıpırdayan bi şey gördüm” “Andy bence bu kadar meraklı olmamalısın başına kötü şeyler gelebilr”   “Hıh! Boşversene ben gidip Bay Wolder’in bahçesine bakmaya gidiyorum “Bekle Andy. Düşündümde bende geliyorum”Rosi sohbetin tadından aşağı kata nasıl geldiklerini fark etmemişti bile
 O daha bunları düşünürken Andy ayakkabılarını giyiyordu. Rosiden hemen onun yanına gitti içinden "Bu kadar acele edecek ne varki" diye geçiriyordu.Oda kırmızı tokalı beyaz ayakkabılarını giydi ve kapının Nemden oksitlenmiş yokmağını çevirdi.Andy'nin aklında sürekli dün geceki şey vardı.Bay Wolder'in evine doğru ilerlerken bahçede toplanmış bir kalabalık gördüler.Rosi kendi kendine kim bunlar acaba diye sordu.Andy ise büyük bir merakla bahçeye doğru koşuyordu.Rosi biraz arkada kalmıştı. Andy bahçeye vardığında insanlar fısıldaşıyorlardı. " inanamıyorum" " bunu nasıl bişey yapmış" "çok ürpertici" Andy kalabalığı yarmaya çalışırken Roside ona yetişti.Abi kardeş birlikte kalabalığı yararak öne doğru savruldular.Rosi sendeleyerek yerde kanlar içinde yatan Bay Wolder'in güzel atının üstüne düştü.Andy ona kalkması için yardım etti.Rosiyi bir çalının yanına oturttuktan sonra düşünmeye başladı. " ya geçen gece o şeyin yanına gitseydim kim bilir bana neler yapardı" Andy nin kafası çok karışmıştı. Başı dönüyordu, dizleri titriyordu. Buram Buram kan kokusu midesini bulandırmıştı daha fazla dayanamayıp bir ağacın altına gitti ve biraz kendine gelmeye çalıştı.Bu sırada Rosi annesine olanları anlatmak için eve doğru koşuyordu.Bir yandan korkuyor bir yandanda o şeyin nasıl bir yaratık olduğunu merak ediyordu. Merak duygusu onu içten içe kemiriyordu....
                              BÖLÜM 2
                     SOLUK YÜZLÜ GEZGİN

  Rosi eve vardı.Kırmızı tokalı beyaz ayakkabılarını çıkardı.Ayakkabıları koşarken kirlenmişti.Bembeyaz parlak yüzeyi yerine gri ve soluk bir yüzey gelmişti fakat Rosi hiç umursamıyordu.Gördüklerini hemen annesine anlatmalıydı.Bir yandanda aklından Andy yi geçiriyordu onu orda bırakmıştı ancak bu düşünceleri çok uzun sürmedi Andy kapıyı sertce açarak içeri daldı ayakkabılarını ayağından fırlattı ve Rosiye eşlik etmek için hızlı bi şekilde yanına gidiyordu fakat yerde duran eski ve tozlu antika kilime basıp yere düştü.Birden kulakları inleten bi ses duyuldu.Rosi endişeyle Andy’nin yanına koştu.

__Andy iyimisin bir yerin acıyormu.

   Andy tam cevap verecekken bir çığlık patladı.

__Andy noldu sana.

  Bu Bayan Rozmertaydı.

__Sakin ol anne bir şeyim yok ve ayrıca sana anlatmam gereken çok önemli şeyler var.

__Anlat..!

__Biraz önce Bay Wolderin bahçesine gittik. Bay Wolder’ in atı kanlar içinde yerde yatıyordu.

  Bayan Rozmerta çömeldiği yerden kalkıp pencere kenarına gitti.Perdeleri örttü,bir şeyler fısıldıyordu.

__Hayır.  Bu kadar çabuk olmamalıydı !!

Andy birden gürledi.

__Ne bu kadar çabuk olmamalıydı!!

__Eğer bu sandığım şeyse kasabayı çok kötü günler bekliyor.

__Adam!! Adam!! Buraya gel.

__Noldu Rozmerta?

__Kasabada garip şeyler oluyor gidip neler oluyor örenmelisin.

__Neden bahsediyorsun sen bu kasabada garip şeyler olmaz.

__Öyleyse gitte kendi gözlerinle gör.

__Pekala…!

Adamdın hoşuna gitsede gitmesede hormudanarak kapıya doğru ilerliyordu.Evin biraz bakıma ihitiyacı vardı duvarlardaki sıvalar dökülmeye başlamıştı fakat Adamın böyle işlere ayıracak fazla bütçesi yoktu. O sadece ailesini doyurabilecek kadar para kazanıyordu.Şimdi bunları düşünecek vakti yoktu gidip neler olup bittiğine bakmalıydı.
Eski yamalı ceketini sırtına geçirdi sivri burunlu siyah ayakkabılarını giydi ve dışarıya çıktı.Aheste aheste Bay Wolder’in evine doğru ilerliyordu.Andy ise annesiyle geçen gece gördüğü şeyin bir ilgisi olduğunu düşünüyordu.Bay Wolder’de olayın olduğu yere gelmişti.Hemen hemen herkez oradaydı.Adam meraklanıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladı uzun yaşlı söğüt ağacının altından geçerek çitlerin üstünden atlayıp bahçeye daldı. Hiç vakit kaybetmeden Bay Wolder’ e sordu.

__Aman tanrım ne olmuş burada?

__Lanet olsun Adam.Bende bilmiyorum

O sırada kasabanın şerifi kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu. Zorlu bi uraş sonucunda kalabalığın bi kısmını evlerine gönderdi . Diğerleri hala neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.Etraf çok sessizdi. Her sabah öten kuşlar bu sabah çıt bile çıkarmıyorlardı.
bir şeyler ters gidiyordu.


504
Kurgu İskelesi / Ynt: Segragon
« : 02 Ağustos 2009, 17:45:04 »
Güzel Yoldaş Bu işten pek anlamam ama Güzel geldi :)

505
Kurgu İskelesi / Ynt: Vampire
« : 02 Ağustos 2009, 17:42:33 »
Çok güzel yazmışsın yenilerini bekliyorum ;)

Sayfa: 1 ... 32 33 [34]