Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Alanna Mosnavi

Sayfa: [1]
1
Pekala, Zaman Çarkı hayran kurgu hikayelerimi paylaşacağım. Umarım zevkle okursunuz.

Bunu bir songfic olarak yazmıştım yani şarkıdan ilham alarak yazılan bir hikayedir. Rihanna'nın Umbrella'sını kullanarak yazmıştım isteyen okurken dinleyebilir. Başlık da bu nedenle ingilizce, şarkıdan bir kısım.

Seriyi bitirmeden okursanız spoiler yersiniz, benden söylemesi:

Spoiler: Göster

Under My Umbrella

Zaida yanında kocası Amel, peşlerinde ise rüzgarbulanı Shielyn ile birlikte dağın tepesine doğru yürüyordu. Çamurlu yamaçlarda kaymamaya çalışırken aynı zamanda aniden esen rüzgarlarla da yerinden uçmamaya çabalıyordu. Yağmur bir şiddetleniyor bir azalıyordu. En azından Zaida'nın üç katlı Gemiler Hanımı şemsiyesi gerçek anlamda bir işe yarıyordu. Yalnızca fırtınada uçup gitmesini veya ters dönmesini engellemek biraz uğraş istiyordu.
 
Amel bu Işık yakasıca toprak parçalarına sanki uzun zamandır kıyıbağlıymış gibi rahatça tırmanıyordu. Zaida yine de ağzını tuttu çünkü bunu sesli söylese Amel çok bozulurdu.
 
Amel'in de elinde bir şemsiye vardı. Normalde şemsiyelerin amacı yağmurdan korumak değildi tabi ki. Resmi kıyı ziyaretlerinde Gemiler Hanımı ve Dalgahanımları ziyaretini belirtmek için kullanırdı. Eh, biraz da güneşten korumaya yarıyordu. Amel'in şemsiyesi de tıpkı kendisininki gibi maviydi ve altın rengi püskülleri vardı. Ancak onunkisinin aksine iki katlıydı. Kılıçlar Efendisi'nin şemsiyesi... Zaida kendini kısa sürede Gemiler Hanımı olmuş bulmaktan ziyade Amel'in Kılıçlar Efendisi olmasını daha garip karşılıyordu. Amel'in yapmak isteyeceği bir iş değildi çünkü. O başkalarını yönetmek gibi işlerden nefret ederdi. Eskiden beri hep böyle olmuştu ve muhtemelen bundan sonra da değişmeyecekti.
 
Zaida Amel ile tanıştıkları zamanları hatırladı. O günler Zaida henüz küçük bir gemide miçoydu ve görür görmez geminin Kargoefendisine vurulmuştu. Zeytin rengi kaslı vücudu ve uzun kirpikleriyle Amel'i birçok defa yatağında düşlemişti. Sonunda Yelkenhanımı olur olmaz da Amel'i kendi gemisinin Kargoefendisi yapmanın bir yolunu bulmuş, sonra da onunla evlenmişti.
 
Gök yırtılırcasına inledi. Yağmur ve rüzgar ani bir artış gösterdi. Bir sorun mu vardı? Zaida biraz uzaktaki vadiye doğru, savaşın durmadan devam ettiği yere baktı. Bulundukları yerden vadinin içini görmek imkansızdı ama savaşın gürültüsü kulaklarına rahatça ulaşıyordu. Durmaksızın patlamalar oluyor, arada güçlü çığlık veya naralar duyuluyordu. Birbirine vurunca çınlayan binlerce metalin sesi birbirine karışmıştı. Vadinin tepesinde durmaksızın birbirinin çevresinde dönen biri beyaz öbürü kara iki bulut kütlesi vardı. Rüzgarbulanlardan oluşan bir zincirin korkunç fırtınalar ve hava koşullarıyla Rüzgarlar Çanağı'nı kullanarak verdiği savaştı bu. Onlar bu savaşı vermese muhtemelen Işığın ordusu fırtınada paramparça olurdu. Zincirde yer almayan Rüzgarbulanlar ya savaşa katılmışlardı, ya zinciri yönlendirebilen karanlıkdostlarından korumakla meşgullerdi ya da İllian'da gemilerde kalmış ve yolculuk ile götürülen Rüzgarbulan ve kıyıbağlılara şifa veriyorlardı. Rüzgarbulanlar şifada genel olarak pek iyi değillerdi ama Aes Sedailerden öğrenilenler birçoğunu bu yetide geliştirmişti.
 
Zaida içinden küfürler salladı. Açıkçası Işığın unuttuğu bu topraklarda bir o yana bir bu yana sallanarak tırmanmaktansa gemisinin sağlam güvertesinde olmayı tercih ederdi.
 
İlk On İkinin fikrine göre Gemiler Hanımı böyle tehlikeli bir mesafeden savaşa katılmamalıydı. Zaida bunu bir saçmalık olarak görmüştü. Son Savaş sırasında güvertesinde oturup keyif yapmayacaktı. Atha'an Miere'den savaşa katılanların onu görebileceği bir yerde kalıp hem onları kolayca organize edebilmeli hem de varlığıyla onlara destek olmalıydı. Şemsiyelerin asıl amacı da buydu zaten. Sonunda İlk On İki karardan memnun kalmasa da Zaida buradaydı işte. Gemiler Hanımı'nın böyle bir kararını sorgulamaya hakları olmadıklarını biliyorlardı.
 
Kısa bir süre daha tırmandıktan sonra dağın tepesindeki düzlüğe çıktılar. Rüzgarbulanların önemli bir kısmı burada Rüzgarlar Çanağı'nı kullanıyor olmalıydı. Olmalıydı... Zaida tam bir kaosa şahit oldu. Düzlüğün hafifçe yükseldiği bir noktada toprak paramparça olmuştu ve şiddetli yağmura rağmen toprak alev parçalarıyla kaplanmıştı.
 
Zaida elini karnına bastırdı. Daha önce çok şey görüp yaşamış olmasına rağmen karşılaştığı görüntü dehşet vericiydi. Onlarca rüzgarbulan cesedi çamurlu toprağa saçılmıştı. Kimisi öyle kötü durumdaydı ki Zaida kim olabileceklerini dahi çıkartamıyordu. Mide bulandırıcı bir katliamdı.
 
Yaklaşık kırk kişilik bir grup hala ayaktaydı. Ancak yıkılmak üzereymiş gibi yorgun görünüyorlardı. Rüzgarlar Çanağı grubun ortasındaydı ve bir zincir hala onun üzerinde yoğunlaşmaya çalışıyordu.
 
Birden karşıdaki dağın zirvesinden bir ateş topu fırladı. Ateş topu süzülerek gruba doğru uçtu ve çarpmak üzereyken yok olarak havaya karıştı. Bir saniye daha geç kalınsaydı onlarca kişi daha ölebilirdi. Rüzgarbulanlar hızla yıldırımlar yollayarak karşılık verdiler. Yine de yeterince hızlı değillerdi.
 
Gruptan bir kişi Zaida'yı görünce ona doğru koştu. Bu Rainyn'di. Yuvarlak, tombul yanaklı kadının tek güçte oldukça güçlü olduğu söyleniyordu. Rainyn yaklaştığında biraz yavaşladı ve yürüme temposuna geçti. Rainyn'in arkasında bir kadın daha vardı ama kadın o kadar sıradan görünüyordu ki Zaida ona bakarak vakit bile harcamadı.
 
Rainyn hemen başını eğerek hızla kelimeleri sıralamaya başladı.
 
"Hemen buradan uzaklaşmalısınız Gemihanımı! Burası çok tehlikeli!"
 
Rüzgarbulanı Shielyn yapmaması gereken bir şeyi yaparak Zaida ağzını açamadan konuşmaya başladı. Ne yaptığını zannediyordu? Uzun boynu bazen bu kızın beynine kan gitmesini engelliyordu. Zaida çenesini tuttu. Azarlamanın da bir vakti vardı. Shielyn cezasını daha sonra fazlasıyla çekecekti.
 
"Neler oluyor Rainyn?" dedi Shielyn. "Neden kapıyol açıp yardım almıyorsunuz?"
 
Kapıyol yeni öğrenilen ve çok yararlı bir yetiydi. Ancak yapması da zor bir örgüydü. Çoğu Rüzgarbulan öğrenememişti bile. Rainyn Shielyn'in aksine mantıklı davranarak Zaida'ya yönelik konuştu.
 
"Düşman saldırıları bizi çok zayıf düşürdü Gemihanımı. Kapıyol açabilen hiçbir Rüzgarbulanın bunu yapabilecek kadar gücü kalmadı. Kimisi tek bir iplik bile yönlendiremiyor. Bu gidişle Rüzgarlar Çanağı'nı daha fazla koruyamayız."
 
"Shielyn" dedi Zaida ince belli rüzgarbulanına dönerek. Sonra etrafını süzdü. Başka bir kadın onlara doğru yaklaşıyordu ama Zaida'nın ilgisini çekmedi. "Hemen İllian'a dön ve İlk On İki'ye haber yolla. Şifa vermekle uğraşan tüm Rüzgarbulanların dakikalar içerisinde burada çanağı koruyor olmasını istiyorum!"
 
Zaida garip bir ürperti hissetti. Bir şeyi gözden mi kaçırmıştı? Etrafına bakındı. O kadınlar... Birisinin kendine doğru yürümekte olduğunu fark etti. Zaida'nın gözleri sanki kadının üzerinden kayıp geçmek istiyordu. Kadının yüzü olabileceğinden fazla sıradandı.
 
"Ruhsuzlar!" diye bağırdı şok içinde. Sıradan kadın ancak bağırmasına yetecek zaman bırakmıştı. Yanına vararak daha Zaida şemsiyeyi bırakıp kırmızı saçaklı kuşağına takılı zümrüt kakmalı hançeri çekemeden Zaida'nın böğrüne bıçağını soktu.
 
Zaida sendeleyerek şemsiyeye sarıldı ve yavaşça yere çöktü. Karnı yanıyordu. Sanki sıcak demiri midesine bastırıyorlarmış gibi bir histi. Zaida bilincine tutunmaya çalışırken Shielyn'in telaşla kapıyol açmasını ve tam geçerken sırtından bıçaklanmasını seyretti. Shielyn'in cesedi kapıyoldan içeri düştü ve kapıyol arkasından kapandı.
 
Zaida başını yavaşça çevirmeye çalıştı. Ağzından kan geliyordu ve kalan tüm gücüyle şemsiyeye sarılıyordu. Bir an için şemsiyeyi bıraksa uykuya dalacağını biliyordu.
 
Görüşü bulanıklaşmıştı. Düşünmekte zorluk çekiyordu. Rainyn'in kafasının çamurun üzerinde ne aradığını kavraması zaman aldı. Amel'in ruhsuzlardan birini öldürmesini sonra da diğeri tarafından bıçaklanmasını kavraması zaman aldı.
 
Buraya kadar... Böyle mi bitiyordu? Şemsiye sanki elinden kayıyordu. Zaida şemsiyeyi tutamayacağını bilse de bırakmamak için çabalıyordu. Çamurun kahverengisi yoğun, kırmızı kanıyla kaplanmıştı.
 
Amel'in süründüğünü gördü. Hala hayatta mıydı? Ona doğru gelmeye çalışıyordu. Zaida yardım edebilmeyi isterdi ama şemsiyeyi ve bilincini bırakmamaya uğraşmak bile yeterince zordu. Artık karnı acımıyordu.
 
Amel sonsuzluk gibi gelen bir an boyunca ona uzanarak yerde süründü ve Zaida bu sonsuzluk boyunca Amel'in ona ulaşabilmesi için dayandı. Sonunda Amel ona erişip şemsiyenin altında ona sarıldığında Zaida hiçbir şey hissedemiyordu. Yine de onun yanında olduğunu biliyordu. Gözlerini kapadı ve başını Amel'in omzuna koydu.
 
* * * * *
 
Harine geminin güvertesinde dolaşıyor, arada bir kurşun rengi bulutlarla kaplı gökyüzüne bakıyordu. Çok uzakta, ta sınırboylarında ve hatta Shayol Ghul'de, Son Savaş veriliyordu. Harine ise burada durmuş İlk On İki'nin bitmek bilmeyen toplantılarına katılıyordu. İlk On İki'nin arasındaki yeri o kadar düşük bir konumdu ki toplantıda konuştuğunda hiçbiri Harine'i dinlemiyordu sanki.
 
Rüzgarbulanı ve ablası olan Shalon da yanındaydı. Bir başka sıkıcı İlk On İki toplantısından hava almak için az önce çıkmıştı. İllian'ın nemli havası açılmak bilmeyen bulut örtüsünün daha çok farkına varmasına sebep oluyordu. Bu bulut örtüsüne bakınca fırtınalar esecek, yağmurlar boşanacak gibi görünüyordu. Ama havada ne bir yağmur damlası görmüştü ne de rüzgar zaten olduğundan daha sert esmişti. Bulutların varlığı dışında her şey son derece normaldi. Son Savaş'ın böyle olacağını beklememişti Harine. Nasıl olmasını beklediğini bilmiyordu ama bu kadar sakin bir yerde bulunurken aynı kıtada Son Savaş'ın verildiği gerçeği çok garipti.
 
Harine birden gözünün kenarıyla güvertede bir ışık çakması gördü. Harine ışığa döndü. Işık bir daire şeklinde dönerek genişledi ve bir kapıyol ortaya çıktı. Kapıyol açılır açılmaz içeri boğuk bir inlemeyle birlikte bir vücut düştü ve kapıyol daha vücut tam düşemeden hemen arkasından kapandı.
 
Shalon koşarak yüzüstü düşen vücudun kafasını kaldırdı ve iki parmağını boynuna dayadı. Bir küfür sallayarak Shielyn olduğu belli olan yüzü güverteye geri bıraktı ve kapıyolun açıldığı yere yaklaştı.
 
"Kalıntılardan kapıyolun izini süreceğim." dedi. "Geldiği yere kapıyol açabilirim."
 
Harine başını sallayarak yaklaştı. Shielyn öldüyse bunun Zaida için de ne gibi bir anlam taşıyabileceğini biliyordu. Shielyn'in cesedini süzdü. Bacaklarının bir kısmı kapıyol tarafından dümdüz bir şekilde kesilmişti. Sırtındaysa bir bıçak saplı duruyordu ve etrafından kan sızıyordu. Zavallı kadın...
 
Harine içini çekerek Shalon'un yanına geldi. "Shalon..." Elini omzuna koydu. "Lütfen dikkatli ol."
 
Shalon önce şaşırarak baktı ama sonra gülümsedi. Hafifçe geri çekilerek Harine'i de kendisiyle birlikte kapıyolun açılmış olduğu yerden uzaklaştırdı. Sonra orada beyaz bir ışık sütunu belirdi ve dönerek bir kapıyol oluşturdu. Kapıyol çamurlu, engebeli bir yere açılıyordu. Gök gürültüleri ve patlama sesleri geminin güvertesine geliyordu.
 
Shalon kaşlarını çatmıştı. Harine onun endişesini okuyabiliyordu.
 
"Hemen arkamdan ayrılmayın, Dalgahanımı."
 
Harine Shalon'un dediği gibi yaptı ve Shalon hızlı adımlarla kapıyola girerken onu takip etti. Kapıyoldan çıktıklarında Shalon kapıyolu salmadı.
 
Korkunçtu... Tam anlamıyla korkunçtu. Gökyüzünde bulutlar savaş veriyordu. Rüzgar savuruyor, yağmur tokatlarcasına çarpıyordu. İki yüz adım uzakta ateş topları ve yıldırımlar birçok gruba ayrılmış Rüzgarbulanların üzerine yağıyordu. Üç adım uzağındaysa birbirine sarılarak dengede duran, kanlar içindeki Gemiler Hanımı ve Kılıçlar Efendisi duruyordu. Zaida'nın Amel ile kendisi arasında tuttuğu Gemiler Hanımı şemsiyesi hala dimdik duruyordu ve rüzgar ve yağmura rağmen ayakta kalmıştı.
 
Harine Zaida'yı sevmezdi. Her zaman onunla bir yarış içersinde olmuştu ve kadının davranışları onu çileden çıkartıyordu. Ama şu anda kadına o kadar derin bir saygı duyuyordu ki onun hakkındaki düşünceleri bile bunu değiştiremezdi.
 
Bir kez daha etrafına, Rainyn'in yerde yatan bedeniyle kafasına ve soluk tenli kadına, verdikleri savaşı kaybetmekte olan Rüzgarbulanlara baktı. Sonra hala Amel ve Zaida'ya bakan Shalon'a döndü.
 
"Shalon," dedi. "Derhal İlk On İki'ye durumu raporlamanı ve "tüm" Rüzgarbulanları buraya getirmeni istiyorum."
 
Shalon'yun gözleri yuvalarından fırlayacak kadar büyüdü. "Dalgahanımı, henüz bir İlk On İki toplantısıyla yeni bir Gemiler Hanımı seçilmeden böyle bir emir veremeyeceğinizi biliyorsunuz."
 
Harine başını şiddetle iki yana salladı. "Işık İlk On İki'yi kavursun! O kadınlar efsanelerdeki Ogierlerden bile yavaş karar veriyorlar. Şu anda burası acilen yeniden organize edilmeye ihtiyaç duyuyor ve bunu en hızlı ve başarılı şekilde yerine getirebilecek kişi benim. Bu yüzden ne diyorsam onu dinleyecekler. Lanet toplantılarını dünyayı kurtardıktan sonra da yapabilirler!"
 
Shalon ikna olmamış gibiydi. Harine onun gözlerine baktı. Yapmaya çalıştığı şeyin ne kadar aptalca olduğunu Harine'in yüzüne vuruyordu.
 
"Abla..." dedi Harine. "Lütfen. Bu tek şansımız. Tarmon Gai'don şu anda yapacaklarımıza bağlı. Kendime dikkat edeceğim. Ama önceliğim dünyanın hayatta kalması."
 
Shalon başını kızgınlıkla iki yana salladı ama itiraz etmeden ve dudağını ısıra ısıra döndü ve hızla kapıyoldan çıkıp uzaklaştı. Kapıyol Shalon girdikten sonra dağıldı.
 
Harine dağılmaları engellemek üzere Rüzgarbulanlara koştu. Kısa bir zaman önce, deseni okuyabilmek gibi garip bir yetisi olan bir kız ona bir gün Gemiler Hanımı olacağını söylemişti. Belki de kastettiği gün bugündü.
 
* * * * *
 
Harine açık gökyüzünü izlerken keyifle gülümsedi. Rengarenk kır çiçekleri ile dolu zirvede yürürken Shalon da neşe ile çiçeklere bakınarak yanında yürüyordu. Belki de karada olmak o kadar da kötü değildi.
 
Sonunda istediği yere vardıklarında gördüğü şey Harine'i hayran bıraktı. Ölüm en fazla ne kadar güzel olabilirse o kadar güzeldi. Zaida ve Amel'in etrafında çiçekler sanki daha sıktılar ve daha renkli parlıyorlardı. Sanki kasıtlı yapılmış gibi duruyordu.
 
İki sarılan bedenin arasındaki şemsiye ne kadar derbeder hale gelmiş olursa olsun dimdik duruyordu. Şemsiye batmak üzere olan güneşin ışınlarının yüzlerine vurmasını engelleyemiyordu. Yüzlerine çarpan güneş ışığı tenlerinde saçılıyor, parlamalarına neden oluyordu.
 
Harine saygıyla başını eğdi. Ne olursa olsun Tremalking'e bu anın bir heykelinin yapılmasını sağlayacaktı. Böylece kimse bu önemli fedakarlığı unutmazdı.

2
Tartışma Platformu / Fantastik Edebiyat ve Hayran Kurgu
« : 05 Haziran 2016, 01:57:30 »
Benzeri bir konuyu yalnızca Zaman Çarkı forumunda açmıştım. Ancak bu sorunun yalnızca Zaman Çarkı'nda olmadığını düşünerek burada da açmaya karar verdim o yüzden öncelikli olarak şu konuyu okumanız faydalı olur:

http://www.kayiprihtim.org/forum/zaman-carky-evreni-ve-hayran-kurgu-t17688.0.html

Bağlantıda da belirttiğim gibi arkadaşlar, özellikle fantastik edebiyatta büyük bir Türkçe Hayran Kurgu eksiği var. Hayran kurgudan  yine kısaca bahsedeyim. Hayran kurgu bir eserin karakterleri veya evrenini kullanarak kendi olay örgünüz ve kurgunuzu kullanarak yazdığınız hikayelere denir.

Peki niye Hayran Kurgu yazalım ki? Bunun ne yararı var?

Öncelikle Hayran Kurgu yazarak karakter oluşturmak zorunda kalmadan, üslubunuz ve diyaloglarınız gibi konularda evren ve karakter tasarlamalarıyla boğuşmadan daha çabuk bir şekilde gelişmenizi sağlar.

Ancak bence daha önemli olan sevdiğiniz bir eser hakkında yeni fikirler üretmek, bu fikirleri paylaşarak ilginç ve değişik şeyler ortaya koyabilmek. Ve bir seriyi bitirdikten sonra hala o seriyi okuyabilmeyi diliyorken o seriyle ilgili bu tarz bir hikaye okuyabilecek olmak güzel olmaz mı? Evet, sanırım çok kısa bir şekilde böyle özetleyebilirim.

Geliyoruz Türkçe hayran kurgudaki problemimize. Çeşitlilik az. Gerçekten, onlarca seride güzel bir birikim oluşturulabilecekken Türkçe'de hayran kurgular genelde bir yöne yığılıyor.

Şöyle bir istatik vereyim size anlayın. Harry Potter Türkçe hayran kurguda en ünlü kategori. Hayran kurguların eserlere -nette bulabildiklerim kadarıyla- kaçar tane Türkçe hikaye ile dağılmış olduğuna bakacak olursak:

Harry Potter: 1000+
Kralkatili Günceleri: 0
Yerdeniz: 0
Fırtınaışığı Arşivi: 0
Centilmen Piç Serisi: 0
Kara Kule: 0
Dune: 0
Yüzüklerin Efendisi: 6-7
Zaman Çarkı: 8
Buz ve Ateşin Şarkısı: 7-8

Liste bunun gibi uzayıp gider. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır? Gördüğünüz gibi bu kadar kaliteli ve önemli eserlerde birikim 0. Hayran Kurgu yalnızca Harry Potter'dan ibaret değil oysaki.

Ben yalnızca size çağrıda bulunabilirim. Siz de isterseniz gelin biraz hayran kurgu yazarak bu birikimi artıralım. Emin olun ortaya çok güzel şeyler çıkıyor. Ve hayran kurgu yazmanın da okumanın da ayrı bir tadı var. İstiyorum ki bu eserleri ve hayran kurguyu göz ardı etmeyelim.

Bunun için biraz çaba ve cesaret gerekiyor. Görüyorum ki birçok kişi "Yazılırsa severek okurum ama yazmaya cesaret edemem, bu tarz evrenler ve karakterlerin altından kalkamam, yazarın üslubuyla yarışamam." diyor.

Arkadaşlar, ben de diyorum ki bir yerden başlamak gerekiyor. Denemekten zarar gelmez. Ayrıca önemli olan yazarın üslubunu yakalamanız değil, hayran kurguyu hayran kurgu yapan yazarın üslubu değil zaten. Karakter ve evrenin hakkını vermek istemenizi de anlarım ancak denemeden bunu aşamayız da. Siz yapabildiğinizi yapın, önemli olan bu.

İnşallah denemeniz için size yeterli gerekçeyi verebilmişimdir :) Hayran Kurgu yamana atılamayacak önemli bir kategori, gelişmesi gereken yönlerde onu geliştirmeye yardımcı olmanız dileğiyle.

3
Zaman Çarkı / Zaman Çarkı evreni ve hayran kurgu
« : 01 Haziran 2016, 21:06:33 »
Öncelikle merhabalar :) Siteye katılma amacım bu konuyu açmaktı ve bu yüzden kendimi tanıtmadan direk konuya dalıyorum burada :D

İlk olarak ne olduğunu bilmeyen varsa hayran kurgu ya da yaygın olarak kullanılan ingilizce adıyla "fanfiction" nedir kısaca ondan bahsedeyim. Hayran kurgu okuduğunuz bir evrenin karakterleri veya mekanlarını kullanarak yazdığınız hikaye, yazı, kurgu vs.lere denir. Canonun sınırlarını yıkmadan eklemeler yapılarak da yazılabilir, o sınırları da yıkarak yazılabilir. Örneğin alternatif evren gibi. Nasıl yazacağı yazara kalmıştır.

Açıkçası ben normalde hayran kurgu yazan birisi değilim. Ancak seriye başladığımdan itibaren bu mükemmel evrene dair bir şeyler yazmayı istedim. Böylelikle birkaç Zaman Çarkı hayran kurgusu oluşturup yazmış oldum. Hayran kurguya da saygıyla yaklaşırım.

Hayran kurgu genelde karakterleri kendi istediğiniz etkileşimlere sokmak, canona kendinizce bir ekleme yapmak, sevdiğiniz karakterleri kullanmak gibi sebeplerle yazılır. Yahut okuyup da kitapta bulamadığınız etkileşimleri de daha iyi kafanızda canlandırıp üzerinde kendinizce kurgu oluşturmanızı sağlar.

Şimdi, asıl konuya gelirsek nette araştırdığımda Zaman Çarkı'nın Türkçe hayran kurgusunu yazan ben ve başka bir arkadaş dışında başka kimse görmedim. Ki Zaman Çarkı'nın Türkiye'deki hayran kitlesinin sayıca ne kadar az olduğu düşünülürse yine de hala garip geliyor bana. Bu arada ingilizce yazılmış netteki Zaman Çarkı hayran kurgusu sayısı 2000 civarında veya üzerinde bir şey sanırım.

Robert Jordan'ın hayran kurguya tepkisi G.R.R.Martin'inki kadar sert olmamakla birlikte hatırladığım kadarıyla bir röportajında kendi karakterlerinin kullanılması ve online paylaşılması konusunda pek rahat olmadığını söylemişti. Ancak RJ'nin asıl tepkisi bundan kazanç sağlamaya çalışacak olanlar ve karakterlerini eroticalarda kullananlara karşıydı. Ki kazanç konusunda sonuna dek kendiaine hak veriyorum. Eroticaya gelirsek... Kimse karakterlerinin kendisinden habersizce fantezilerde kullanılmasını istemez heralde? :D

Bu arada şimdilik netteki tüm Türkçe Zaman Çarkı hayran kurguları kısa ve canon sınırlarını aşmayan, ona eklemeler yapan hikayeler. Açıkçası daha farklı şeyler görmek de güzel olurdu. Her ne kadar ben Zaman Çarkı'na o tür hayran kurgular yazmayı pek düşünmüyor olsam da...

Son kitap spoilerı:
Spoiler: Göster
Aslında Demandred'in Shara'daki yolculuğunu anlatan uzun soluklu bir şey yazmayı çok isterdim ama sanırım bunun için ne sabrım ne de azmim var :D :D


Bu konuyla sormak istediğim sizin bu konuda görüşleriniz neler? Hayran kurguyu nasıl karşılıyorsunuz? Sizce Zaman Çarkı evrenine Türkçe hayran kurgunun daha çok yazılması iyi olur muydu, okumak ister miydiniz? Hatta hiç Türkçe Zaman Çarkı hayran kurgusu yazmayı düşünür müsünüz?


Sayfa: [1]