Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Alanna Mosnavi

Sayfa: 1 [2] 3 4 5
16
Tartışma Platformu / Ynt: Betimleme Yapma Sanatı
« : 17 Kasım 2016, 15:28:16 »
Mürekkep Dünya serisine bakabilirsin oldukça ilginç bir konusu vardır, betimlemeleri de son derece hoştu diye hatırlıyorum.

17
Tartışma Platformu / Ynt: Tuzlu Çay
« : 15 Kasım 2016, 21:23:22 »
Bu konuda hafızamda yer eden çirkin bir anım var.

Bir keresinde dedem çayına şeker yerine tuz koymuştu yanlışlıkla. Kahvaltı masasındayız bir de tabii. Adamın yudumunu almasıyla masaya püskürtmesi bir oldu.

Ben denemeyin derim, ama engel olacak da değilim tabii :D

18
Ben Akılçelen'in Fırtınaışığı baskılarını çok beğenmiştim bence hem kitap, hem de baskı verdiğiniz parayı hak ediyor.

19
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı
« : 10 Kasım 2016, 15:28:29 »
Özellikle 8, 9, 10 da tempo düşüyor. Daha çok geçişler, hikaye ve karakter gelişimlerine yer veriliyor. Birçok kişi bu kitapları serinin kalanı kadar sevmese de ben zaten aksiyondan çok karakter etkileşim/ gelişimi, evren gelişimini ve hikaye işleyişini sevdiğim için bu kitapları oldukça fazla sevmiştim. (Özellikle Kışın Yüreği serideki ikinci favorimdir.)

9'un temposu 8'den, 8'inkisi 10'dan biraz daha yüksek ama.

Ancak dediğim gibi, heyecan arıyorsanız bu kitaplar belli kısımları dışında diğerlerinden sönük kalacaktır.

7. Kitap daha tempolu bir durumda (ki zaten 3 günü 500 sayfada falan anlatarak serideki en kısa süreci içeren kitap olma rekoru da vardır bu kitabın. Totalde bir haftayı anlatıyor.) 11, 13 ise hemen hemen 6'nın temposunda diyebilirim.

12 ve 14 de bir tık daha yüksekte yer alıyor bence.

20
Oyunlar / Ynt: Final Fantasy Serisi
« : 29 Ekim 2016, 20:45:17 »
Foruma bir bakayım, araştırayım dedim ve Final Fantasy XV için açılan konu bulamayınca afalladım. FFXV'nin çok yakında çıkacak olması nedeniyle FF serisinin yalnızca ilk iki oyununu bitirmiş ve pek de fanı sayılamayan ben bile muhtemelen asla oynama şansımın olmayacağı (Oyun konsollarıyla aram yok, masaüstü PC'm bana yetip de artıyor <3 PC'ye düşerse hiç acımam alırım ^^) gerçeğine rağmen son derece heyecanlanıyorum.

Bahsetmişken forumun bu eksiğini elimden geldiğince doldurup size Final Fantasy XV'ten biraz bahsedeyim.

Bu oyun başta Final Fantasy Versus XIII olarak tanıtılmış olup (Taaa 2006'da) sonradan bu oyunun seriye ana oyun olarak ekleneceği açıklanmıştır.

Hikaye Eos adlı, dünyamıza oldukça benzeyen bir gezegende geçmektedir. Hikayenin ana karakteri Noctis, Lucis krallığının veliahtıdır. Lucis krallığı ise diğer tüm krallıklar teker teker Niflheim tarafından ele geçirilmişken Niflheim imparatorluğunun bir parçası olmayan tek ülke olarak kalmıştır. Bunu da başkentte saklı tutulan büyülü kristalin ülkeyi korumasına borçludur. Ayrıca Lucis'in krallarının vasiyet olarak kendilerinden sonra gelen krallara devrettikleri Lucii yüzüğü sayesinde bu kristalin yaydığı büyü gücüne erişilebilmektedir.

Şöyle de bir şey vardır ki bu Niflheim büyü ile Lucis gibi içli dışlı olmadığından teknolojik yönde çok daha fazla gelişebilmiştir.

Oyunun asıl hikayesi Lucis'teki kristalin Niflheim tarafından kaçırılması ile başlıyor. Bu da Lucis ve Niflheim arasında barış anlaşmaları yapıldığı dönemde oluyor. Veliaht Noctis'in(Yani oyunda oynadığım karakter)artık imparatorluğun bir parçası olan Tenebrae'nin eski prensesi Luna ile evlenmesi koşulunu sunuyor Niflheim ve belirtilen günde Altissia şehrinde evlenmeleri gerekiyor. Lucis'in şimdiki kralı Regis bu koşulu kabul ediyor.

Noctis arkadaşları Ignis, Gladiolus ve Prompto ile Altissia'ya gitmek üzere yola çıktıktan sonra Niflheim, anlaşmaya ihanet ederek Lucis'in başkenti Insomnia'ya ani bir saldırı başlatıyor ve kristali ele geçiriyor.

Oyunun hikayesi de Noctis ve arkadaşlarının kristali Niflheim'dan geri alma çabalarını anlatıyor.

Oyunun yanı sıra bu yıl çıkmış olan Final Fantasy XV: Brotherhood adlı kısa bir animesi ve Kingsglaive diye oyunun hikayesinin öncesini anlatan bir filmi de çıkmış bulunmakta.

Oyun 29 Kasım'da çıkacak.

Resmi bilgiler için:

http://www.finalfantasyxv.com

Trailerlarına ulaşmak istiyorsanız şu link uygun:

https://m.youtube.com/channel/UCQSuIHSbDFH6Enz3AXeUHaA

Bir de şu son çıkan hayran bıraktıran trailerını ayriyetten vereyim:

https://m.youtube.com/watch?v=8ivTFP7Qa-Y

Ne denilebilir ki? Şahane yapmışlar.

21
Oyunlar / Ynt: En sevdiğiniz Flash Oyunlar
« : 29 Ekim 2016, 01:34:15 »
Lafımı olur efenim, bu oyunlarla gurur duyarım ben. Başkalarını da onlarla tanıştırabileceksem mutlu olurum bunu yapmaktan :)

22
Oyunlar / Ynt: PS4 almalı mıyım?
« : 29 Ekim 2016, 00:02:52 »
Yakında şu gördüğünüz oyunun çıkacağını düşünürsek bence almalısınız :D :

https://m.youtube.com/watch?v=8ivTFP7Qa-Y

Ama malesef sorularınız hakkında pek bir fikrim yok :(

23
Oyunlar / Ynt: En sevdiğiniz Flash Oyunlar
« : 28 Ekim 2016, 23:49:50 »
Woah! Ben bu konuyu daha önce göreydim....

Evet, elime düştünüz sizi binlerce Flash oyuna boğmak zorundayım :(

Şimdiii, öncelikle derin anlamları olan oyunlar hep favorilerim olmuştur onlarla başlayayım sonra sırayı bozaraktan giderim:

The Infinite Ocean - Point and Click tarzı bu oyun görünüşte her ne kadar son derece sıradan olsa (kimileri vasat da diyebilir, kabulümdür.) bu oyunun Yapay Zeka kavramıyla ortaya çıkardığı o mükemmel konu, insanlığımızdan bizi şüphe ettiren o mükemmel oyun içi mesajları (tabi bir de arka plan müziği var!) gönlümü fethetmiştir. Her zaman da gönlümde birinci kalacağına inanıyorum. Tebrikler Jonas Kryatzes...

The Company of Myself: Platform ve bulmaca oyunu olmakla birlikte son derece özgün bir tarzı vardır. Yine çok anlamlı ve derin bir yapıt. Bir de Fixation diye geçmişi anlatan devamı var.

Loved: Bu oyunu oynarken ne yapacağınızı siz belirlemelisiniz, hiç spoiler vermeyeyim. Yine platformer tarzı bir oyun.

YFYIAR(You Find Yourself In A Room): İlginç bir Interactive Fiction. IF oyunlarını sevip de bunu oynamayan varsa sakın ama sakın kaçırmasın.

No One Has To Die: İşte bu oyun mükemmel! Daha çok okuma odaklı bulmaca tarzı bir oyun. Ancak hikayesi o kadar müthiş ve sürükleyici ki! Çokça şaşıracağınıza emin olabilirsiniz oyun esnasında.

Submachine serisi: Başka bir Point and Click. Benim bu kategorideki favori oyunumdur ve Mateusz Skutnik'e bu 10 bölümlük başarılı eseri için şapkamı kaldırırım. Bir yandan birbirinden gizemli bulmacaları çözerken bir yandan sonsuz Submachine evrenini keşfedecek, öbür yandan da Murtaugh ve etrafında dönen sır perdesini yavaş yavaş kaldıracaksınız. Kaçırmayın bu oyunu, aklınızdayken oynayın :D Ayrıca Mateusz Skutnik'in aynı türdeki Covert Front serisi de oldukça güzeldir. Demedi demeyin.

One Step Back: Yine çok anlamlı bir Platformer/Bulmaca tarzı oyun. Geçmişimizle yüzleşmemiz gerektiği mesajını çok güzel bir şekilde vermektedir.

Still: Kısacık ama şahane bir oyun. Kişinin kendisine bile bencilliğinden ötürü zarar verebileceğini gösteriyor.

Air Pressure: Visual Novel sevenler bu oyunu kaçırmasın! Oldukça kısa olmasına rağmen imgeler kullanarak mesaj veren bir oyun.

Freedom Bridge: Kesinlikle oynayın! 1 dakikanızı bile yemeyecek ve emin olun buna değiyor. Bir "not game" diyebiliriz aslında buna.

The Last Door serisi: Point and Click. Aşırı derecede gizemli bir oyun. Burada neler dönüyor yahu!? dedirtecektir. Oynayın, oynatın. Güzel bir hikayesi var çünkü.

Deep Sleep serisi: Yine bir Point and Click. Lucid rüyalar ile ilgili. Bir yandan sizi ürkütürken diğer yandan merakınıza yenik düşüp oyunda ilerlemek isteyeceksiniz. Scriptwelder'den harika bir oyundur.

Cube Escape serisi: Bir Point and Click daha. Hafif ürkütücü öğeler içermekle birlikte yine oldukça gizemli bir atmosfere sahiptir. Samsara Room'un yapımcılarından. Sürrealistik öğeler yine hat safhada ve oyuna farklı bir aroma katıyor.

I can hold my breath forever: Başka bir anlamlı, kısa oyun. Oynamaktan zarar gelmez.

ImmorTall: İnsanların her şeyi "normal" kutusuna koyma çabasını, koyamadıklarını ise yok etmelerini dillendiren güzel bir oyun.

Despair: Bu oyun için diyebileceğim pek bir şey yok. Sonu çok güzeldi, o yüzden bu listeye girme hakkı kazandı.

Get Home: Uyuşturucu bağımlılığına dair güzel bir platform oyunu. Oyun yapımcılarının yaptıkları kendi arka plan şarkıları gerçekten ayrı bir güzellik katıyor.

Loondon: İşte bu oyun anlatılmaz oynanır. Point and Click kategorisine giren bu oyun yine farklılıklar, yozlaşma, çarpık medenileşme anlayışı üzerine kurulu derin bir yapıttır.

Bars of Black and White: Her şeyin bir barkotunun olduğu hayatımızı anlatıyor bu oyun. Point and Click kategorisinde olmakla birlikte yine derin anlamlara gebedir.

This is a Work of Fiction: Kanınızı donduracak dosyalar içeren ve size bazı şeyleri sorgulatacak bir oyun. Bulmaca tarzında olsa da oyunun gövdesini bu dosyalar oluşturur.

Light Cut: Bu konuda hiçbir şey söylemeyeceğim. Bence bir bakın. Mikrofonla oynamanızı öneririm.

Love's Cadence: Özellikle son sahnesiyle bu yeri kazanmış bir oyundur yine. Platformer.

People: Anlamlı bir oyun. Spoiler vermek istemiyorum bu tür şeylerde. Kesinlikle zaman kaybı olmaz kısa bir şey zaten, oynayın.

Covetous: Yukarıdakiyle aynı şeyleri yazabilirim buna da sanırım. Bir de bu oyunun garip bir yanı var... Sanki biraz rahatsız edici...

Grey: Bu oyun da güzel bir mesaj içeriyor. Bakalım siz bundan nasıl bir anlam çıkaracaksınız. Platformer tarzıdır.

Armed With Wings serisi: Özellikle 3. oyunuyla bu yeri kazandı. Platformer/Fighter tarzı bir aksiyon oyunu. Hoş bir hikayesi var ardında. Ve de ilginç bir konsept. İlk oyun biraz can sıkıcı olabilir.

All That Matters: Bu oyunu alma sebebim bir Türk tarafından yapılmış olması. Duygusal bir anlatımı olan bir bulmaca oyunu. Bence bir şans verilmeli.

PRIOR: Platformer tarzı bir oyun. Hikayesini fazla hatırlamamakla birlikte gerçekten de çok güzel bir yapıt olduğunu hatırlıyorum. Zavallı ana karakterin başına gelenleri çözerken ırkı ardındaki gizemleri de çözüyorsunuz.

Aklıma gelen, en sevdiğim oyunlar bunlar. Geneli fena halde hak ettiği değeri görememiştir. Ama sizin o değeri göstereceğinize emin olduğumdan teker teker hepsini paylaşmaya çalıştım. Şu an hatırlayamadıklarımdan da gerçekten özür diliyorum :P Hoşunuza gitmesi dileğiyle. İyi oyunlar.



24
Tartışma Platformu / Ynt: Okumayı Sevdirmek
« : 28 Ekim 2016, 00:50:01 »
Eğer amaç kitap sevdirmek ise bildiğim en uygun kitaplar şunlar:

Polisiye: Agatha Christie, On Küçük Zenci
Fantastik: Cornelia Funke, Mürekkep Yürek (Kitapların büyüsünü daha iyi ne anlatabilir ki?) ve C.S. Lewis, Narnia Günlükleri
Yerli: Zülfü Livaneli, Kardeşimin Hikayesi
Klasik: Lewis Caroll, Alice Harikalar Diyarında
Tiyatro: William Shakespeare, Fırtına

Hepsi okuması kolay ve sürükleyici eserlerdir.

25
Merak Etmeme Rağmen Hala Okuyamadığım:

Cosmere'in bütünü
Yerdeniz Serisi
Agatha Christie, Last Cases of Miss Marple (?)
The Lighthouse
Tahsilli Bir Domuzun Anıları
Sevgi Bağı (Bir kedinin gözünden anlatıyor hikayeyi, sırf bu yüzden almıştım ama vakit bulabilecekmişim gibi durmuyor bu kitap için)
Faust
Mülksüzler
Avalon'un Sisleri
Buz ve Ateşin Şarkısı (Önceliğim olan onca kitap varken muhtemelen asla okumayacağım)
Hayalet İzler

Başlamama rağmen devam edemediğim kitaplar:

Dune
Locke Lamora'nın Yalanları
The Tempest

Devamını okumayı ertelediğim seriler:

Açıkçası yok. Asla ama asla başladığım bir seriyi bitirmeden bırakmam. Bkz Alacakaranlık serisi.

Emin olmamakla beraber sanırım şu anda bu kadar. Şu sene bir geçsin de hepsini okuyayım bir güzel :)


26
Yazarlar / Ynt: Dan Brown
« : 18 Ekim 2016, 00:56:52 »
^Kayıp Sembol'ün sonu bence güzeldi. Ancak sorun şu ki çok belliydi. Resmen hikaye boyunca bağırıyordu hikayenin bu sona ulaşacağını. Bir de yazar şaşırmamızı beklermiş gibiydi sanki. Ancak Çehov'un Silahı'nın bir okurun gözünün içine ancak bu kadar sokulabileceğini düşünüyorum açıkçası.

27
Yazarlar / Ynt: Dan Brown
« : 17 Ekim 2016, 22:10:17 »
Kayıp Sembol'ü çok sevmiştim ama Cehennem nedense beni kendine bağlayamadı. Kayıp Sembol'deki Katherine karakteri çok hoşuma gitmişti, belki de bu yüzden Cehennem'e oranla çok daha akışına kapıldığım bir kitap olmuştur.

28
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - Sohbet
« : 12 Ekim 2016, 20:37:14 »
^3. kitap aslında oldukça olaylı bir kitaptı bence. 7-8-9 ve 10. kitaplarla kıyaslacak olursak hele. Ben açıkçası geçiş kitaplarını daha çok seviyorum, karakter gelişimini ve olayların zemininin hazırlanmasını daha fazla odak alıyorlar. 4'ün başları olaysızdır ancak sonra temposu artar.

29
Çizgi Roman & Manga / Ynt: En iyi Manga?
« : 12 Ekim 2016, 01:12:00 »
Kesinlikle Umineko no Naku Koro ni (Martılar Ağlayınca)... Ama VN'si daha da hoş.

30
Harry Potter / Ynt: Harry Potter Hakkında Sorum Var
« : 10 Ekim 2016, 22:20:19 »
Harry Potter'da çeşit çeşit büyü var Milenya ve çoğu farklı şekillerde oluyor, yıldırım,, kamçı veya fırlayan bir ışık çubuğu gibi farklı şekillere bürünen büyüler var. Kelimeyi sesli söyleme mevzusunda ise, kullanılan kelime odaklanmayı kolaylaştırıyor büyüleri yaparken. Usta büyücüler bu kelimeleri söylemeden, daha doğrusu içlerinden söyleyerek de büyüyü yapabilirler. Kitapları okuyalı çok oldu, ben de tam hatırlamıyorum her şeyi malesef :(

Sayfa: 1 [2] 3 4 5