Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Amrasamandil

Sayfa: [1]
1
Tartışma Platformu / Ynt: Fantastik Edebiyat Klişeleri
« : 19 Ağustos 2016, 20:17:28 »
Senaydın bunu gerçekten yazmış olamazsın bence :) biz de biliyoruz onu...

2
Kurgu İskelesi / Ynt: Hikâye I - Torhurm Asilleri
« : 19 Ağustos 2016, 02:20:59 »
Eline sağlık hocam. Öncelikle şunu merak ediyorum, birinci paragrafta bahsi geçen savaş çığırtkanlığı yapan arkadaşların derdi ne? Bunların barışı istememe sebebi cengaver tipler olmaları mı yoksa silah tüccarları mı :D ben severim böyle detayları ondan sordum.
İkinci olarak savaş savaş savaş...  ilk 3 paragrafta çılgınlar gibi savaş geliyor teması var, biraz fazla olmuş gibi.
Savaş sahneleri çok iyi anlatılmıştı. Gerçekten tebrik ederim bu konuda çünkü ben de ordaymış hissine kapıldım orada aldın beni de :)
Galaxie (eleştirmemiş zaten ama) atıfta bulunayım, savaş taktikleri düzen vs hızlı geçilmiş diyor katılıyorum fakat şunun da farkındayım. Sen sonuçta bir roman değil hikaye yazdın. Dolayısıyla bize vereceklerin belli. Bu cümlemden "ha o zaman detaya gerek yok" çıkmasın elbette. Benim kastettiğim beni çok rahatsız etmediği. Gerçi ben tasvirlere ciddi önem veren birisiyim. Bana bir tek odanın tasvirini 5 sayfada anlatın okurum :D
Kleron çok babacan geldi bana. Nedense zihimde Theoden ile bağdaştırdım kendisini. Kaçlı yaşlarında ekselansları acaba :)
Son olarak savaş isteyenlerin savaşa doyacağı türde bir hikaye olmuş. Kurgu zaten... benim söylememe gerek kalmadı. Yorum atana herkesin beğenisini aldı. Tebrikler devamını bekleriz :)

3
Kurgu İskelesi / Ynt: Hikayeler İndeksi
« : 19 Ağustos 2016, 00:51:37 »
Bu adama plaket falan verelim valla helal olsun hocam. Eline sağlık. Umarım güncellenir :)
Not: Plaket konusunda ciddiyim.

4
Kurgu İskelesi / Ynt: Son Nokta
« : 19 Ağustos 2016, 00:44:00 »
"Bitti, her şey sona erdi. Bunca yıllık emek, uğraş, atıldığım maceralar, aldığım riskler... Hepsi bu an içindi işte. Ve sonunda başardım. Amacıma ulaştım! Bugünden sonra insanlar adımı anarken bana korku ile bakacaklar! Tüm Gyro Şehri'ne kaosu getirdim. Ben getirdim!" Sesi televizyondan bile gelse cümlesinin sonunda attığı kahkaha tüyler ürperten cinstendi.
Her şey şehirde artan suç oranları ile başlamıştı. Gyro Şehri'ne turist gelir gibi ufak çaplı suçlular akın ediyordu. Teröristler, uyuşturucu tüccarları, hırsızlar, tecavüzcüler, sokak çeteleri, psikopatlar... Bunun sonunu kimse öngöremezdi elbette. Başlangıçta pek de sorun olmuyordu çünkü Gyro Şehri polisi ve askeri birlikleri işlerini çok iyi yapıyor, hiçbir suçluyu bir haftadan fazla dışarıda tutmuyordu. Baskınlar, operasyonlar derken şehirdeki hapishaneler yetersiz gelmeye başladı. Devlet, kaynaklarını daha fazla silahlanma ve hapishane yapımı/güçlendirilmesi yönünde harcamak üzere bir politika izlemeye karar aldı. Zaman içerisinde devletin bu mecburi tutumu halkın refahını yüksek tutmakta zorlamaya başlamıştı. Bunca suçlunun neden ve nasıl Gyro Şehri'ne geldiğine kimse anlam veremiyordu zira olaylar başladıktan 3 ay sonra şehre giriş çıkışlarda denetim arttırıldı. Fakat sorunlar yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. Şehrin kolluk kuvvetlerinin fazla mesaisi, okul, hastane gibi temel ihtiyaçların binalarında bakımsızlık; gelir&gider dengesinin kurulamaması... En kötüsü de önceleri ufak tefek suçlularla uğraşılırken artık sadece yıkımdan, anarşiden keyif alan eli silahlı psikopatların sayısı artmıştı. Dışarıda siren sesleri susmaz olmuş, çevredeki neredeyse her dükkanın vitrinleri kırılmıştı.
En acıklı tarafı ise tüm bunlar olurken başkanın televizyona çıkarak halka sanki her şey yolundaymış gibi yapmacık tavır takınmasıydı. Muhabirin askeri güçlerin devereye girip girmeyeceğini sorması üzerine, "Ülkemiz savaşta değil. Bunlar her ülkede her şehirde gerçekleşen olağan suçlar. Polis güçlerimiz işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Ayrıca ne yapmalıyız? Cadde tank dolaştırmamızı mı? Gülünç olmayın." şeklinde bir cevap vermişti.
Polis şefi 3 gün sonra nihayet evine gelmişti ve sıcak bir duş alıp kanepesine uzandı. Televizyonu açacaktı fakat başkanın yayında olduğunu hatırladı. Babasından ona kalan tek hatıra radyosunu açtı. Eskiyi yad etmek ona biraz olsun iyi gelebilirdi. Çeken tek kanalı buldu. Bir propaganda duydu. Başlangıçta sokak kaçıklarından biri sandı ama...
"...hiçbir yere varamayız. Artık başkan değişmeli. Sokaklarda kıyım başlıyor. Askeri kuvvetleri derhal kullanmalıyız. Başkanın savaşta değiliz tavrından bıktık usandık! Hayatta kalmak istemiyor muyuz? Çocuklarımızı korumak istemiyor muyuz? Şehrimizi-geri-istemiyor-muyuz?!"
"Haklı tarafları var." diye düşündü şef. En azından başkan değişmeli. Aldığı son duyumlara göre yozlaşmaya başlayan polisler yüzünden sınırı kolayca geçenler oluyormuş. Kanepede uykuya dalarken kafasının içinde radyodaki adamın sesi...
Ertesi gün insanlar dün geceki yayını yapan "kahramanı" konuşuyorlardı. Halkın böyle zor zamanlarda en azından gerçekleri korkmadan söyleyenlere ihtiyacı vardı. Adam sadece radyo değil TV yayınına da girerek sesli mesajını Gyro Şehri ile paylaşmış. Şefin tüm gün sokaklarda devriye gezerken (ve elbette kovalamacadan yorulup barda mola verdiğinde) duyduğu tek şey bu herkesin bu gizemli adam için seferber olacağıydı. Elbette kimse ne zaman ne yapacağını bilmiyordu. Sadece "Bir harekete geçse en önde ben desteklerim." diyen tiplerden ibaretti hepsi.
Akşama bir yayın yapıldı. Tüm TV'ler, radyolar hatta polis telsizlerinde bile bu adamın sesi duyuldu. "Sizin için geliyorum!" Askeri kuvvetleri arkasına almış tanklarla, jiplerle şehrin sokaklarına giriyordu. Toplu halde şehre giren konvoy sokaklara dağıldı. Her yerden anons geçiyorlardı. "Evlerinizde güvenli bir şekilde saklanın. Biz sokakları temizleyeceğiz." Tepesinde gizemli adamın bulunduğu tank ise doğruca başkanlık binasına doğru yoluna devam etti. Şef hiç vakit kaybetmeden arabasına atladı ve tankın peşi sıra devam etti. Başkanlık binasına geldiklerinde gizemli adam tanktan indi. Şef aracını durdurup koşar adımlarla yanına gitti. Duruşu tam bir askerdi. Kısa saçları, sert bakışı, keskin yüz hatları... Üç kişilik ekibi ile binanın kapısında durdular. Şef kendini takdim etmeye fırsat bulamadan başından vuruldu. Ekip hızla binaya daldı ve korumaları ateşe tuttu. Başkanın ofisine girdiler.
İnsanlar evlerinde ya da kapıları kilitli bir şekilde barlarda, kafelerde televizyondan olan biteni öğrenmek istiyorlardı. İstediklerine başkanlık ofisinden canlı bağlantıyı görünce ulaştılar. Başkan ve gizemli kahraman bu olayı çözüme kavuşturmak üzere birlikteydi fakat önce silah sesi duyuldu sonra başkan düştü. Bir silah sesi daha ve gizemli kahraman ekrandan kayboldu. Herkesin donup kaldığı sırada yüzü makyajlı, suratına rujla gülücük çizilmiş bir psikopat kadraja atlayıp "Sürpriz!" diye bağırdı ve kahkaha attı. Hayatınızda duyacağınız en içten en zevk alınarak atılmış kahkaha. Ve durmadan tekrar etti. "Sürpriz, sürpriz sürpriz..." Sanki bitmek bilmeyen bir şarkı gibiydi. "Sıra sizde!" Bu emirle birlikte sokaklarda tüm tank ve jip birliklerinde birkaç asker yanlarındakileri vurarak psikopatlarda birlikte mühimmatı ele geçirdi. Hapishanelere yakın olanlar duvarları top atışına tutarak mahkumların kaçışına yardım ederken caddelerdeki tanklarsa rastgele binalara nişan alarak atışta bulunuyorlardı.
"Bitti, her şey sona erdi. Bunca yıllık emek, uğraş, atıldığım maceralar, aldığım riskler... Hepsi bu an içindi işte. Ve sonunda başardım. Amacıma ulaştım! Bugünden sonra insanlar adımı anarken bana korku ile bakacaklar! Tüm Gyro Şehri'ne kaosu getirdim. Ben getirdim! Joker!"

5
Kurgu İskelesi / Ynt: Kıpkısa Kulübü
« : 18 Ağustos 2016, 23:29:00 »
Varlıktım. Onunla tanıştım. Doğdum.

6
lordoftheread yürü be hocam arkandayız. Böyle adamlara ihtiyaç var. Hazır olunca uygun görürsen at bize, tabii öncelikle bu işin ustaları sonra bizler okuyup değerlendirir fikir alışverişinde bulunuruz. Kolay gelsin bileğine kuvvet

7
Tartışma Platformu / Ynt: Okuduğunu Anlayamama
« : 18 Ağustos 2016, 00:04:52 »
Khentis bir yerde daha aynı görüşteydik burada da birebir... Aynı şey benim de başıma geliyor. Zira ben kitabı okurken kafamda film sahneleri oynar fakat o kısımda bir anlam karmaşası yaşar ya da zihnimde canlandıramazsam geri döner tekrar okurum. Aksi halde okumamın ne anlamı var :)

8
Tartışma Platformu / Ynt: Fantastik Edebiyat Klişeleri
« : 17 Ağustos 2016, 23:40:35 »
Özellikle o son büyük savaşta umutsuz bir an gelir. Tam kahramanlarımız yenildi, öldü, bitti derken ya birisi kendini feda eder ya da mucizevi bir güç gelir [Bknz. Seyit onbaşı :)] ve savaş kazanılır.

9
Khentis bir olumlu yorumda benden olsun :) mit'in yazdıklarını da son derece haklı bulduğumu söylemeden edemeyeceğim. Kesinlikle bu mizahı yanlış ülkede yapmışlar bu bir. İkinci olarak önce düzgün biyografi yazıp ardından bu mizahı kondursalar hoş olabilirmiş. Zira birkaçında tebessüm ettim. (Birkaçında. hepsi değil...) Ha bunu kitapta değil başka platformda yapsalar nasıl olurdu? Olabilir daha hoş karşılanabilirdi. Özür dileyerek yerinde bir hareket yapmışlar.

10
Sonunda kötülere (!) hak ettiği değer veriliyor. Güzel başlık :) Açıkçası konuyu biraz farklı boyuta taşıyacağım mazur görün fakat ben bu iyilerin kazanmasından bıktım usandım artık. Her oyunda filmde aynı senaryo. Güncel filmden örnek vereyim, Xmen ve suicide squad filmlerinde boss bir base de büyüler müyüler yapıyor. Kahramanlarımız küçük adamları döve döve geliyor. Boss yeniliyor ve ta daaa! Artık bir kötünün galibiyetini, yıkımı, kaosu görmek istiyorum. psikopat Jared Leto'lu Joker'in, Alduin'in, Raistlin'in, Sithler'in, Orclar'ın destan yazdığı, yönettiği bir dünya görmek istiyorum :D Sizlerin de bu kadar "kötülük zaten içimizde" yorumlarından sonra (referans da tamamdır) haklı olduğumu düşünüyorum. Ayrıca buradan önümüzde çıkacak iyilik savunucularına sesleniyorum: Bir müsaade edin kötülüğü hükmederken görelim ki iyiliği özleyelim :)

11
Bay_Karamsar eline sağlık hocam. Bu yönden bir bakış açısı... özellikle Canavarın çağrısı ve 5 küçük afacan tespitleri süper. Şenaydın'ın da dediği gibi elf peksimeti konusu ise bambaşka bir pencere benim için. Benim verecek bir örneğim yok zira ben fantastik dünyaları çocukluğumdan beri bu dünyanın sıkıcılığından kaçmak için kullanırım. Burada ne kadar uzak o kadar güzel :) (benim görüşüm tabii.) Geceleri bunlarla hayal kurar, uzun araba yolculuklarında pencereden dışarı bakar gördüğüm arazilerde hayaller kurardım, hala da kurarım.
Düşününce elbette bu tarz örnekler var okuduğum kitaplarda da fakat ben onların bize yaklaşmasındansa benim onlara yolculuğumu düşünüyorum. Belki Ejderha Mızrağı'ndaki Raistlin Majere'nin, o kudretli büyücünün, hasta duruşu ve öksürük nöbetleri bize ne kadar güçlü olursak olalım zayıf anlarımızı, yönlerimizi gösteriyordur. Elder Scrolls V:Skyrim'de Paarthanax'a, Alduin'i yenme istediğimizden bahsedince "Sırf kaderinde yazıyor diye bunu yapmak zorunda değilsin. Ayrıca unutma ki Alduin de kendi kaderinde yazanı gerçekleştiriyor." deyip bizi çılgın bir felsefe ile başbaşa bırakması ve kötülerin (!) penceresinden bakma fırsatı vermesi aklıma gelen bir başka örnek. (Cümlemin başında vereceğim örnek yok mu demiştim :D Bay_Karamsar düşünmeye ittin eyvallah..)

Sayfa: [1]