Kayıt Ol

Karanlıkta kısa bir yolculuk

Çevrimdışı Richard Fannin

  • **
  • 58
  • Rom: 2
  • I wish I was something more.
    • Profili Görüntüle
    • kafra şehri
Karanlıkta kısa bir yolculuk
« : 25 Ekim 2011, 21:16:41 »
Karanlık sokakta ilerliyordu. Adım atıyor demek zordu, sanki yerin birkaç milim üzerinde uçuyor, kayıyor gibiydi. Simsiyah bir siluetti, fark edilmeyenin kendisiydi.

Hiçbir yere ait değildi ama her yere gidebileceğini biliyordu. Gidecekti de…
İlk durağı kenar mahallede kalmış küçük bir evdi. İçeriye doğru süzüldü ektiği tohumların büyümesini seyretmek için. Davete ihtiyacı yoktu zira o bir vampir değildi. Kenarda durdu ve yokluk içindeki evde körkütük sarhoş televizyon seyreden adamı seyretti. Adam kocaman göbeğini bebeğinin ağlayıp durduğu yöne çevirdi.

‘Sustur şunu yoksa ikinizin de ölümü elimden olacak’ diye bağırdı.

Korkan çocuk da daha çok bağırdı. Adam daha çok sinirlendi. Kötü bir döngüydü bu ve adamın yerinden kalkıp önündeki sehpayı kapmasıyla son buldu. Sinirle eşine doğru ilerlerken salonun köşesinde bir çift kırmızı göz görür gibi oldu ama sonra bu düşünceyi kafasından sildi. Yaptığı her şey eşi olan güzel insana haksızlıktı. Siyah siluet gülümseyerek evden çıktı.

Şehirde yağmur başladı ve karanlık daha da arttı. Yaşı ilerlemiş bir adamın ardına takıldı kara siluet. Adam paltosuna sımsıkı sarılmış yağmurdan sakınarak evine gitmeye çalışıyordu. Kötü bir his kapladı içini daha da hızlandı sanki peşindekinden kaçabilecekmiş gibi. Bilmediği şey o kaçar ama başkası kaçmazsa asıl tehlikenin o zaman başlayacağıydı. Paçaları iyice ıslanmıştı, paltosundan sular akıyordu.

Sokağın köşesine geldiğinde içindeki sıkıntının nedenini birkaç saniye de olsa anladı. Karnına saplanan bıçağın verdiği sıcaklık garip bir şekilde huzurluydu. Yere düşerken bıçağın sahibi olan sokak çocuğunu gördü. Çocuk birazdan cebindeki cüzdanı alacak ve içindeki azıcık para ile biracık mutlu olacak sırtındaki kocaman yükle karanlıkta kaybolacaktı. Geçirdiği koca ömrün böyle son bulması haksızlıktı.

Kara siluet şimdi her zamankinden daha mutluydu çünki birazdan gideceği yere girmek zorunda bile değildi. Burası gizli bir kumarhaneydi ve beşinci katta olmasına rağmen pencerenin önündeki kırmızı gözler içeriyi seyrederken hiçbir güçlük çekmiyordu.

Binlerce lira etrafta uçuşuyordu. Televizyonda sokakta kalan yüzlerce insanın haberi vardı, altyazıda ise yine ölen gençlerin sayısı geçiyordu. Onların bu insanlar için can vermesi haksızlıktı ama orada önemli olan tek şey paraydı. Siluetin buraya girmesine gerek yoktu çünki çoktan sarmıştı karanlık burayı, sinmişti, en sevdiği gibiydi, umursamazlık doluydu odalar.

İlerideki meydana doğru ilerledi ve market soyulurken korkudan görmemezlikten gelen adamın yanından geçti. Tekrar gülümsedi, her yer karanlıktı. İleride yirmi dört saat açık olan büfenin önünde kırmızı ışıklar saçan yuvasına doğru ilerledi. Toprağın altına doğru süzülmeye başladı. Büfenin sahibi bir an kırmızı bir çift göz gördüğünü sandı. Gözlerini sımsıkı kapatıp tekrar açınca yok olduklarını gördü. Ailesine bakmak zorunda olmasa hayaller görecek kadar uykusuz kalmaz, bu kadar çok çalışmazdı.

Siluet toprağın derinliklerine süzülürken dünyanın hep böyle kalacağını düşündü. Onu görenler vardı hatta ne olduğunu çok iyi bilen birilerini bile görmüştü. Evlerinde, duvarda çerçeveli bir yazı olan aileyi hatırladı. Yazı şöyleydi:

Haksızlık karşısında susan dilsiz ‘şeytandır’.
''Biz yıldız tozuyuz, biz altınız.''