Kayıt Ol

İçeriden Ölmek - Robert Silverberg

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
İçeriden Ölmek - Robert Silverberg
« : 07 Ağustos 2011, 00:01:25 »


İthaki Yayınları, meşhur Amerikalı bilimkurgu ve fantezi yazarı Robert Silverberg'in 1972 yılında yayınladığı Dying Inside adlı romanını İçeriden Ölmek adıyla yakında Türk okurlarla buluşturacağını duyurdu!

Telepati yeteneğine sahip David Selig’in bu yeteneğini çıkar amaçlı kullanması üzerine yavaş yavaş kaybedişini anlatan eser, 1972 yılında Nebula Ödülü'ne ve 1973′te Hugo ile Locus Ödüllerine aday gösterildi. Kitap, Locus Tüm Zamanların En iyi 100 BK Romanı Listesi’nde 33. sırada yer alıyor.

Robert Silverberg'in Türkçe'de, yine İthaki'den çıkmış olan Gece Kanatları, Baskan Yayınları'ndan baskısı tükenmiş olan Dünyalı İstilacılar adlı eserleri ve Phoenix Yayınları'ndan çıkmış, editörlüğünü üstlendiği Efsaneler adlı kısa öyküler antolojisi bulunuyor.

Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
"İçeriden Ölmek"e hazır mısınız?
« Yanıtla #1 : 01 Eylül 2011, 16:41:17 »

Daha önceden geleceği haberini verdiğimiz İçeriden Ölmek kitabı nihayet 8 Eylül itibariyle raflardaki yerini alacak!

Bu adamın acıklı hikâyesi ne koyuyor ortaya? Önceden olağanüstü olan güçlerinde açıklanamayan bir azalma. Girdilerde düşüş. Henüz yaşarken başından geçen küçük bir ölüm. Entropik savaşlarda verilen bir kayıp değil de neyim ben? Gözlerinizin önünde gömülmüyor muyum atalet ve sessizliğe? Izdırabım yeterince belli, yeterince kuvvetli değil mi? Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda? Isı ölümünü ölüyorum. Spontane bir çürüme. Rastgele bir olasılık seğirtisi felaketim oluyor. Hiçliğe dönüşüyorum. Kömür ve kül oluyorum. Süpürgeyi bekleyeceğim gelip beni toplasın diye.

Alıntı
Hugo ve Nebula Ödüllü Robert Silverberg'den modern bir klasik...

Doğuştan telepatik yetileri olan David Selig'in yaşamını konu alan bu roman, bilim kurgunun en önemli eserlerinden sayılmakla birlikte Hugo, Nebula ve Locus gibi türün önde gelen ödüllerine aday da gösterilmişti.

Ayrıca kitabın ilk beş bölümünü içeren ÖN OKUMAsı ilk defa Kayıp Rıhtım'da! Okumak için BURAYA tıklayın!

Alıntı
"İçeriden Ölmek'te sanatçının yaşadığı ikilemin samimi alegorisi olarak bir sanatçının zirvesini görüyoruz..."
Jonathan Lethem

"İnsanların müşterek kederini, orta yaşla gelen o büyük şoku -hepimizin içeriden öldüğümüzü ve olduğumuz kişinin nihai yok oluşuyla yüzleşmek zorunda kalacağımızı fark edişi- anlatan harikulade bir roman bu."

Michael Dirda, Washington Post


Çevirisini Elif Ersavcı'nın yaptığı ve Evrim Öncül'ün yayına hazırladığı İthaki Yayınlarından çıkacak kitabın tanıtım yazısı ve künye bilgileri için buraya tıklayabilirsiniz.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek // Robert Silverberg
« Yanıtla #2 : 14 Aralık 2011, 18:07:16 »
Daha başlarında olmama rağmen kitaba hayran kalmam?

Robert Silverberg her zaman bir efsane, bir ustaydı ancak onun bu eşsiz eserinin sayfaları arasında savrulmak gerçekten çok ilginç bir his.

Bir yanda insanların düşüncelerini okuyabilen baş kahramanımız, diğer yanda kitabın kendi "birikimli", "dolu" ve "kitap gibi kitap" dedirten yanı duruyor. Öyle ki, her sayfada kurguya dair bir şeyler öğrenirken size genel kültür anlamında bir şeyler katıyor.

Bu kitabın herkes tarafından okunabileceğini ve sevilebileceğini düşünmüyorum. Yalın dili okunaklılığını  çok çok kolaylaştırıyor olduğu halde böyle dolu bir kitabın her kesime hitap ettiğini söylemek zor.

Umarım vaktim olur da yakın zamanda bitiririm. Ayıracak yeterli vaktim şu ara olmasa bile aklım kitapta kalıyor.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek // Robert Silverberg
« Yanıtla #3 : 27 Aralık 2011, 22:03:52 »
Flood olacak maalesef. Kusura bakmayın.

Eğer macera veya aksiyon arıyorsanız aradığınız kitap bu değil. Çünkü bu kitap özel bir karaktere sahip olmasına rağmen edebiyattan tat aldıran, yeri geldiğinde kimseden sakınmayarak söyleyeceğini söyleyen ve en önemlisi, size bir macera vaad etmeyen bir eser.

Normalde okuduğum kitaplarda bir kurgu olması tercihimdir; İçeriden Ölmek de bu kurguya sahip. Ancak o kurgunun sıradışı karakteri, insanların düşüncelerini okuyup, ruhlarını görebilen David Selig ile çılgın maceralara atılıyor değiliz. David Selig, 41 yaşında ve yeteneğinin tükenişini izliyor. Hiçbir zaman tam olarak benimseyemediği bu yeteneğinin yarattığı karmaşık duygulara bir de onun tükenişi, zayıflayışı ekleniyor. İşte bu yüzden bu güzel isimli (ben adını çok beğeniyorum) kitabın adı "İçeriden Ölmek".

Ancak kitap David Selig ile sınırlı değil. Kitap David Selig'in kendi ağzından anlattığı yer yer biyografik unsurlar içerse de tanıdığı ve güçleriyle incelediği insanlara dair kişilik portreleriyle dolu. Bundan da öte, edebi anlamda ciddi incelemeler ve alıntılar da kitabın kendi ana konusundan fazla yer kaplıyor. Çevirmenin kalitesi de burada devreye giriyor ve belki de adını ilk defa duyduğumuz yazarla şairlerden yapılan alıntıları tek tek dipnot olarak sayfa sonlarına ekliyor.

İçeriden Ölmek, Kafka'dan Aldous Huxley'e kadar pek çok edebiyatçıya yapılan göndermeler, bol alıntılar, edebi incelemeler ve kişiyi özel kılan bir gücün zayıflayışını anlatan eşsiz bir kitap. Sonuysa ayrı bir güzelliği ve anlama sahip desem yeridir; çünkü kitap biterken bile adına güzel bir gönderme yapıp sizi oldukça şaşırtmayı başarıyor.

Ama, diyor ve burada bir parantez açmak istiyorum. Her yaşa hitap edecek bir kitap olmadığını söylemem gerekir. Kitap fazlasıyla "dolu", bu nedenle okumak için belli bir birikime sahip olmak gerekir veya böyle şeylerden tat alacağınızdan emin olmalısınız. Sonuçta, kitap size bir macera sunmuyor.
Belli bir yaşa hitap ediyor dememin ikinci nedeniyse "doğrudan" anlatılan cinsel içerikli sahnelerden ötürüdür. Gördüğüm en açık anlatımlı ve detaylı cinsellik sahnelerine sahipti. Yazar bunları yazmakta bir sakınca görmemiş. Kitabın 1972'de yazıldığını düşünürsek de açıkçası iyi cesaret, diye düşünmedim değil. Tabii bu durum herkese göre olmadığının bir başka kanıtı olarak da karşımıza çıkıyor.

Özetle, İçeriden Ölmek sizi düşündürecek, kültürünüzü artıracak ve okuduğunuz hiçbir kitaba benzemeyecek bir yazınsal eserdir bana göre. İthaki'nin kitap kapağının sırtında "Başka Kitaplar" adı altında türünü belirtmesi de belkide bu yüzdendir.

Altı çizilesi alıntı ve cümlelerle dolu bir kitap arıyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim. Ve bitiriken kendi favorimi de burada sizlerle paylaşmak istiyorum:

"Yaşarken, çürüyoruz
Ölürken, yaşıyoruz"

Çevrimdışı anduril

  • *
  • 47
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek // Robert Silverberg
« Yanıtla #4 : 28 Aralık 2011, 11:33:40 »
Bu kitaptan haberim yoktu, gerçekten çok etkilendim.
En kısa sürede edineceğim.

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek // Robert Silverberg
« Yanıtla #5 : 24 Ocak 2012, 22:50:04 »
Bu kitapta aksiyon yok, kovalamaca yok, gücü kaybolduğu için karanlık güçlerle gizli anlaşmalar yapan bir adam da yok. Sadece David Selig var. Gücünün kayboluşunu yorgun gözleriyle izleyen David Selig.

Silverberg gibi bir ustanın elinden de ancak böyle bir eser çıkabilirdi. Edebi değeri çok yüksek, kurgusu harika. Okurken yer yer sıkıldığınızı hissetseniz de aslında sıkılmıyorsunuz; sadece gerçeklerden rahatsız oluyorsunuz.  Çünkü İçeriden Ölmek hiçbir şeyden çekinmiyor, her şeyi tüm açıklığıyla anlatıyor. Rahatsız olacaksanız, okumayın.

İki saattir düzgün bir yorum yapmaya çalışıyorum fakat beceremiyorum. Yorum yapabilecek bir şeyler bulamıyorum. Kitap yüksek dozda genel kültür içeriyor. Elliot'tan, James Joyce'tan, Robert Browning'den yapılan alıntılarla, yazarlar arası karşılaştırmalar ve göndermelerle dolu. Selig de oldukça felsefi derinliği olan bir karakter. Kitap genel olarak onun aklından geçenler şeklinde anlatıldığı için neredeyse her paragrafta altı çizilecek bir cümle var, bazen de bütün paragrafın altını çizmek gerekiyor. İşte yorumumu David Selig'in şu paragrafıyla bitiriyorum:


"Her şeyin ortasında, ölü noktadayım. Hareketsiz, statik; demir atmış gibi. Hayır, yalan bu, yalan değilse bile en azından kötü niyetten uzak ama yanlış bir ifade, hatalı bir metaforlar öbeği. Deniz seviyem alçalıyor. Hep cezirdeyim. Med-cezirin cezirinde, gel-gitin gitindeyim hep. Çıplak, kayalık bir kıyı oldum, demir gibi sert; geride kalan kirli kahve yosun şeritlerinin hızla çekilen köpüklü dalgalara salınmaya çalıştığı. Oraya buraya kaçışan yeşil yengeçler. Evet, çekiliyor sularım, azalıyorum, seyreliyorum. Biliyor musunuz, artık bunu da  kadar dert etmiyorum. Çalkantılar yaşıyor, bir iyi bir kötü oluyorum ama
Artık
Bunu o kadar da
Dert etmiyorum."


Bu paragraftan sonra çevirinin kalitesinden de söz etmeden olmaz. Elif Ersavcı çok iyi bir iş çıkarmış, özellikle  yukarıdaki paragraftaki gibi kelime oyunlarında ve alıntılarda kalitesini belli etmiş.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek // Robert Silverberg
« Yanıtla #6 : 04 Şubat 2012, 21:18:17 »
Yorum yapması kolay bir eser değil gerçekten. Hepsini toparlayıp da bir kaç kelimeye sığdırmak gerekirse kullanacağım kavramlar şunlar olurdu: ilginç, gerçek, etkileyici, derin, açık.

Edebi göndermelerin bolluğu ile başlamak istiyorum. LegalMc ve Fırtınakıran'ın da dediği gibi altı çizilesi pek çok bölüm var kitapta. Düşüncelerin aktarılış biçimi ciddi anlamda çarpıcı bir etkiye sahip; öyle ki, David Selig ile birlikte içeriden ölmenin nasıl bir şey olduğunu biz de deneyimliyoruz. Anlatımı baş karakterin beynine tam olarak girmemize olanak sağlıyor; tıpkı onun da başkalarına yaptığı gibi. Ve o beynin içinde görmekten hoşlanmayacağınız pek çok şey var; umutsuzluk, çürüme, ucubelik, üzüntü... Tüm bunlar müthiş bir bilgi birikimi ve belki biraz da boş vermişlikle birleşiyor ve karşımıza düşündüren, etkileyen, mutlaka bir şeyler kazandıran özenli ve kesinlikle farklı bir yapıt çıkıyor.

Kitabın içindeki pek çok gönderme anlatıma harika yedirilmişti. David Selig'in kendi düşüncelerinde yaptığı alıntılar sadece yazarın değil baş kahramanın da kültür birikimini gösteriyor, onu daha iyi tanımamızı sağlıyor. Sayfalar arasında dolaşırken onun yaptığı gibi beyin kıvrımları arasında dolaşıyorsunuz aslında; her şeyi çürümekte olan bir adamın gözünden görüyorsunuz. Eğer sadece bitsin diye okumuyorsanız etkilenmemek gibi bir şansınız yok çünkü kitabın size sunabileceği en büyük nimet bu. Farklı bir görüş, farklı bir tarz, farklı bir bakış açısı, farklı bir düşünce yapısı... Pek çok klişenin aksine hiçbir şey mutlu sona bağlanmak zorunda değil, hiçbir şey olması gerektiği gibi olmak durumunda değil bu kitapta. Her şey çürür, her şey değişir. Selig'in en sevdiği söz de[*]Fırtınakıran'ıon da öyleymiş gördüğüm kadarıyla, benim de öyle oldu zaten.[/*] buradan geliyor işte: Yaşarken, çürüyoruz. Ölürken, yaşıyoruz.

Üslubun David Selig'in düşünce biçimini yansıtıyor oluşunun bir etkisi de cinsellik faktörü elbette. Şöyle bir baktığınızda sahnelerde hiçbir şekilde sansürleme ya da çekinme durumu olmadığı, her şeyin olabildiğince açık bir şekilde anlatıldığını görüyoruz hemen. Ve bu o kadar sıradan bir şekilde, o kadar üslubun içine yedirilmiş halde yapılıyor ki bir süre sonra alıştığınızı hissediyorsunuz. (Bu noktada görüş farklılıkları çokça olabilir, ben böyle hissettim desem daha doğru) Çünkü Selig için sahip olduğu yetenekle paralel olarak her zaman için normal bir şey olmuş. Ben bunu çok mantıklı buldum, hiçbir zaman insanların sırlarını sizden saklayamadığını düşünüldüğünde aksi bir durum daha da garip kaçabilirdi bence. Birazcık abartılmış olsa da bu unsurun da kararında olduğunu düşünüyorum. (Bu düşüncemin içinde yukarıda dediğim gibi bir süre sonra alışıyor oluşumun payı çok büyük, zira dünyaya o adamın gözünden baktığımızda hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.)

İçeriden Ölmek aksiyon barındırmayan ve bunu tek bir cümlede dahi aratmayan bir kitaptı. Derin, vurucu, edebi göndermelerle dolup taşan ve mutlaka bir şeyler kazandıracak olan bir eser. Her şey bir yana, farklı bir eser. Her okuyucu kaldıramaz ama kaldırabilecek olanlar da denediğine pişman olmayacaktır.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek // Robert Silverberg
« Yanıtla #7 : 06 Nisan 2012, 20:42:00 »
Daha önce hiç böylesini okumamıştım. Resmen soğuk duş etkisi yarattı bu kitap bende. Kitap bittiğinde saygıyla andım yazarı, önünde eğildim içimden. Fakat başlayacakları uyarıyorum: kitabı herhangi bir beklentiyle okumayın. Okuyacağınız sayfalarda macera yok, aksiyon yok, haraketlilik yok. Sadece içten içe ölen ve kederli bir arayış içinde olan David Selig var.

Yazarın tarzı, kitabı güzel kılan en büyük unsurlardan. Kısa cümleler, yalın anlatım ve sade üslupla karşılaşınca insan direk kitaba dalıyor, o kadar derinlere dalıyor ki çıkamıyor. Ayrıca ciddi ve soğuk da anlatmıyor Silverberg, yeri geldiğinde eğlenceli ve komik yazımıyla, bir o kadar eleştirel görüşleri ve araya sıkıştırılmış ironileriyle de yüzümüzü gülümsetmeyi başarıyor. Eliot’tan, Robert Browning’den, Shakespeare’den ve diğer birçok sanatçıdan yaptığı alıntılarla sadece kendine değil, başkalarına da hayran bırakıyor bizi. Nadir de olsa yaptığı betimlemeleri ve tasvirleri kitaba uyumlu şekilde karamsar ve açık. Mesela David Selig’in acınası halini acımasız bir şekilde anlatışı, kitabın gidişatını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Kahramanı anlatım şekliyle okur az çok anlıyor nasıl devam edeceğini. Şöyle bir kesit koyayım kitaptan, daha iyi anlarsınız.

"…Hava tahminleri bugün, bu gece ve yarın havanın açık ve güneşli olacağı yönünde; sıcaklık ortalaması 16 dereceyi bulacak. Yağış olasılığı bugün yüzde 0, yarın ise yüzde 10. Hava kalitesi seviyesi iyi. David Selig 41 yaşında ve yaşlanmaya devam ediyor. Boyu ortalamanın biraz üstünde,kendi yaptığı yavan yemeklere alışkın bekârlarda görülen ince bir vücudu var ve geleneksel yüz ifadesi mülayim, şaşkın bir somurtma hali. Gözlerini çok sık kırpıyor…”

Kitabın kurgusu normal bir bilim-kurgu klişesi olarak görünebilir, fakat yazarın usta elleri ve sıradışı düşünceleriyle kitap diğerlerinden farklı bir kulvarda koşuyor, "ben başkayım" diye bağırıyor. Bu 250 sayfayı özel kılan şeylerin başında ise yazarın bize anlattıkları ve olayların tüm güzelliğiyle ya da tüm çirkinliğiyle yansıtılması geliyor. Mesela kitaptaki bir kız güzel olsa bile, David Selig mutlaka fiziksel kusurlarına da değiniyor. Onunla da sınırlı kalmıyor, kızın zihnini röntgenleyerek geçmişine ve duygularına bakarak onu her şeyiyle tanıyor. Evet biraz rahatsız edici, fakat tamamıyla gerçek. Belki de kahramanımızın doğuştan yeteneğini asla benimseyemeyişinin altında yatan neden de buydu. Eski İngiliz atasözünün de dediği gibi: Kapı deliğinden bakan kişi, görmek istemediklerini de görür. Ne kadar David’i David yapan Tanrı’nın vergisi yeteneği olsa da, aynı zamanda onu çürüten de oydu. Tıpkı beyninde dolaşan bir kurtçuk gibiydi, onu yiyip bitiriyordu.[*]kitap kapağı[/*]

Kitabı güzel kılan bir diğer unsur da, içinde bir çok şeyi barındırması. Genel kültür, edebiyat, biraz bilim, biraz cinsellik, siyaset, aşk, dram, felsefe…Yazar bir bilim-kurgu kitabından beklenenden daha fazlasını veriyor, hatta verdikleriyle boğuyor, hayatın gerçeklerini tokat gibi yapıştırıyor. Her sayfada altı çizilmesi gereken paragraflar buluyorsunuz. O kadar çok çizmek zorunda kalıyorsunuz ki kalemin ucu bitiyor. Hele ki Tanrı’ya yakarış şeklinde geçen o birkaç sayfa var ki, tüyleri diken diken ediyor.

Ve tüm bu anlattıklarımın tam ortasında, 41 yaşında ve ilahi gücü körelen David Selig var. Dışarıdan bakınca düz görünen, fakat içinde entropik savaşlar veren David. Henüz yaşarken küçük bir ölüm geçiren David. İnsanları ve dünyayı her daim eleştiren David. 40 yıllık birikimini sayfası 3-4 dolardan satan David. Röntgenci ve kendini herkesten üstün gören Duvid. Bu adamın acıklı hikayesi ne koyuyor ortaya? İçeriden ölmenin nasıl bir deneyim olduğunu göstermekten başka, hiçbir şey. Ona acımamızı değil, sadece görmemizi istiyor aslında. Atalet ve sessizliğe gömülüşünü görmemizi istiyor.

Oturup saatlerce anlatılır bu kitap, fakat ben yine de burada bırakayım. Kitabı şiddetle tavsiye ediyorum, okuyana katacakları çok fazla. Robert Silverberg’in usta ellerinden çıkan bu 250 sayfa, binlerce sayfalık macera kitaplarından çok daha doyurucu ve aydınlatıcı, en azından çok daha fazla hayranlık uyandırıcı. Kitabın kapağını açmanızla gerçeklerin içinde kayboluyorsunuz ve David Selig’in ölümünü en ön koltuktan izliyorsunuz. Ve kitap bittiğinde de, uzaklardan bir fon müziğinin tınısını duyuyorsunuz kulağınızda. Tanng. Tinng. Tonng.
Planemo Syndrome

Çevrimdışı Sayhh

  • **
  • 189
  • Rom: 15
  • Her şey başladığı yere döner.
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek // Robert Silverberg
« Yanıtla #8 : 27 Aralık 2014, 16:54:17 »
Bazı yazarlar mesafelidir. Okuyucularının, yarattıkları karakterlerle samimiyet kurmasını hedeflemezler. Olanları, uzak bir yerden izlememize izin vardır sadece. Bazıları da tersini yapar neyse ki. Hem de öyle güzel yapar ki…

Kendini hayatındaki herkese kapatmış olan David Selig, okuduğum tüm sayfalar boyunca benim arkadışımdı, öyle hissettim. Kitabında bir başkasının zihnine temas etmenin ne kadar muhteşem olduğunu anlatan Silverberg, sanki okuyucuya da bu deneyimi yaşatabilmek için bilerek Selig ile yakınlık kurmaya olanak vermiş.

Cinselliğin dolaysız anlatımı ve ara sıra karşımıza çıkan argo ifadeler beni rahatsız etmedi, hatta kitabı yarılayana kadar içerikteki varlıklarını fark etmedim bile. Bunu çevirmenin, Elif Ersavcı’nın başarısına bağlıyorum. Seçtiği kelimeler ve onları kullanış biçimi etkileyiciydi. Bu belki bir parça kitabın yarattığı algıda değişikliğe sebep olmuştur, kendi dilinde hangi kelimelerin kullanıldığını bilmiyorum ama daha sert olduklarını tahmin ediyorum. Bana göre çevirmen bilerek bu sertliği kırmış ve Selig’in doğallığını koruyarak onu daha naif bir hale getirmiş. Dolayısıyla kitabın bu kadar beğenilmesinde yazarı kadar çevirmeninin de etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Kendi adıma saygı duydum.

Kitabın bir yerinde yeteneğini ikinci bir kişi olarak (beynindeki kurtçuk) içinde hissettiğinden bahsediyordu David. Bununla birlikte kitaptaki bazı bölümler, David'in ağzından ama 3. tekil şahıs bir anlatımla yer alıyordu. Yeteneğini onun da ölümlü bir varlık olduğunu görerek kişileştirmişti belki ama başka birinin gözünden anlatır gibi kendini anlattığında, konuşan kişi kendinden ayırdığı ve kişileştirdiği yeteneği olmuyordu. O noktada biraz kafam karıştı. Kendi içinde ikiye değil de üçe, hatta belki daha fazla kişiye ayrıldığını düşündüm.

Kitabı bitirdikten sonra üzerime korkunç bir ağırlık çöktü. Sanki benim içimde bir şeyler ölmüş gibi hissettim. Buna karşın David için üzüntü duymadım okurken. Tüm kendine acımalarının arkasında aslında oldukça güçlü bir duruşu vardı. Sadece son noktada değil, tüm hayatı süresince aynı kabullenmeyi göstermişti, hırsların çok ötesindeydi. Bütüne baktığımızda, arzu edip de elde edemediği hiçbir şey yok, çünkü istemeye ihtiyaç duymayan bir insan David Selig (aşkına karşılık vermeyen kadınları saymıyorum). Dengeli ve huzurlu buldum ben onu hatta.

Her şey sona erdikten sonra ortaya çıkan sakinlik de çok güzel aktarılmıştı.

“...Sevgi vermekte zayıf çünkü insanlara çok güvenmiyor: Onların küçük kirli sırlarına gereğinden fazla vakıf ve bu durum hislerini öldürüyor. Sevgi veremediğinden, alamıyor da...”

Bilgi ve sevgi arasında kurulan bağ, kitabın sonunda yaşanan yer değiştirme ve anlatılanın gerisinde kalan göndermeler çok değerliydi.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: İçeriden Ölmek - Robert Silverberg
« Yanıtla #9 : 25 Nisan 2015, 00:24:57 »
İçeriden Ölmek anlatması zor bir kitap. İçinde herhangi bir aksiyon, herhangi bir macera, sizi heyecanlandıracak, sayfaları hızlı hızlı çevirmenize neden olacak bir şey yok. Sadece David (ya da annesinin ona dediği gibi Duv) Selig var. İnsanların zihinlerini okuma yeteneğine sahip olan ama bu yetiyi yavaş yavaş yitiren, içeriden ölen bir adam…

Okurken David Selig’le herhangi bir bağ kuramıyorsunuz, düşüncelerini benimsemiyor, hatta yaptığı bazı şeyleri itici buluyorsunuz. İnsanların düşüncelerini tüm çıplaklığıyla okuduğu için anlatımı da bir o kadar tabulardan, adaptan yoksun. Ne düşünüyorsa onu söylüyor. Konu seks mi? Her ayrıntısıyla bahsediyor. Küfürler gırla gidiyor, insanları hor görüyor, en çok da kendini aşağılıyor.

Peki nedir o zaman bu kitabı ilginç kılan? Silverberg… ve onun eşsiz yazım tarzı. Robert Silverberg bu kitabı öyle akıcı bir dille, öyle bir üslupla yazmış ki zihin okuma yeteneği dışında tamamen normal, hatta sıkıcı bir hayatı olan Selig’in anlattıklarını büyülenmiş gibi okuyorsunuz. Okul yıllarında başından geçenleri de aynı akıcılıkla anlatıyor banyosundaki köşesi kırık aynasını da… Okuyor, okuyor, elinizden bir türlü bırakamıyorsunuz.

Kitaba bile ortasından başlıyor anlatmaya Silverberg. “Yani yine şehre inip okula gitmeli, dolar peşine düşmeliyim,” diye başlıyor roman. Tıpkı bir hayata ortasından dahil oluyormuşuz gibi… Silverberg çıkıp “Selig aslında benim,” ya da “David Selig gerçekten yaşadı, ben onun anılarını size aktardım” dese hemen inanırsınız. O derece…

Tabii burada Elif Ersavcı’nın da hakkını vermek lazım, tek kelimeyle muazzam bir çeviri gerçekleştirmiş. Üslubu ve akıcılığı aynen koruduğu gibi kelime seçimleriyle de çok keyifli bir okuma seyri yaşatmış okura. Ben olsam böyle çeviremezdim mesela. “İşte yetenekli çevirmen dediğin böyle olur,” dedim hatta kitabın ortalarında…

Hiç mi beğenmediğim yanı yok peki? Var elbette… İşin ilginç yanı hiçbirinin cinsellikle veya dini sorgulamalarla ilgili olmaması (ki ikisi de bol miktarda var). Benim sıkıldığım kısımlar Selig’in dönem ödevleri hazırladığı ve Kafka’dan, Elektra’dan vs uzun uzadıya bahsettiği kısımlar oldu. Evet, yazarın kültürel birikimini gördüğümüzü biliyorum bu satırlarda. Ama konunun ilerleyişine hiçbir etkisi olmadıkları ve ilerleyen sayfalarda ne olacağını merak ettiğim için buraları sıkılarak, bitsin artık diyerek okudum. Belki biraz daha kısa tutulsalar o kadar dert etmezdim, bilmiyorum.

Son olarak;
Spoiler: Göster
Nyquis… seni gidi anasına lanet eden seni…

Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: İçeriden Ölmek - Robert Silverberg
« Yanıtla #10 : 25 Mayıs 2015, 19:40:41 »
Yaşarken, çürüyoruz. Ölürken, yaşıyoruz. -David Selig

Yeterince geç kalmıştım Robert Silverberg okumak için.

İçeriden Ölmek, her şeyden önce iyi bir kitap. Bunu daha birkaç bölüm okuduktan sonra fark ettim zira çünkü bende etki bırakan kitapların birçoğunda entellektüel bir birikime sahip, kitap okumayı seven karakterler bulunuyor. İlk aklıma gelenler Selim Ilşık (Tutunamayanlar), Hikmet Benol (Tehlikeli Oyunlar), Nicholas Urfe (Büyücü), Morwenna (Ötekiler Arasında), İsimsiz karakter (Yolun Sonundaki Okyanus) gibi...

Yukarıda saydıklarımın arasına artık David Selig (İçeriden Ölmek) de katıldı. George Elliot, Aldous Huxley, Franz Kafka, James Joyce gibi daha onlarca büyük yazarın adını sayfaların arasında görmek, kitaplarının isimlerine rastlamak, onlardan alıntılar okumak paha biçilmez bir duyguydu. Hatta kitabın en seviğim bölümlerinden biri de hiç şüphesiz Selig'in, Kafka'nın eserleri Dava ve Şato'yu karşılaştırdığı dönem ödevi oldu. Mükemmel bir eleştiri örneğiydi, ders olarak okutulsa yeridir.

David Selig 41 yaşında, kelleşme yüz tutmuş kafası ama hala çekici olan benliği ile oradan oraya sürüklenmekte ve geçimini ise üniversite öğrencilerine dönem ödevleri yazarak sağlamaktadır. Kendisinin özel bir gücü vardır: İnsanların beyinlerinin içerisine girebilmekte ve en derinlerine dek yüzerek o insana dair tüm bilgileri kolayca edinebilmektedir.

Küçüklüğünden beri bu böyledir. İçerisinde yaşayan güç ile çevresindeki herkesten farklıdır. Fakat bu farklılık ona kendisini insanlardan üstün görmek gibi bir özellik kazandırmamıştır, ki kitabın gerçekliği de tam olarak burada yatmaktadır. Çünkü David Selig bir süper kahraman değil. Yaşının tüm getirilerini kabullenen bir insan nasıl olursa, o da işte tam olarak öyledir.

Telepati var olan bir şey. Bilimadamları tarafından da üzerinde çalışılan bir olgu. Bu sebeple Selig uçarı bir karakter gibi görünmedi gözüme. Yarattığı karakterin okurlar tarafından hor görülmemesi, onu da sıradan bir insan olarak görüp bağrımıza basmamız hatta Selig'in sorununu kendi sorunumuzmuş gibi düşünüp üzülmemiz Silverberg'ün karakter yaratımındaki başarısının takdire şayan olduğunu bizlere kanıtlıyor.

Sorun? Evet, David Selig'in bir sorunu var: Yeteneğini yavaş yavaş kaybediyor ve "içeriden" ölüyor. Kitabın adı da buradan geliyor zaten. Gözlerinin önünde eriyip giden yeteneği ona hem acı çektirmekte hem de normal gelemektedir. Yine de, yıllar boyunca yanında olan, bedeninin içerisinde bir yerlerde saklı olan bu yeteneğin bir anda tamamen yok olabileceği düşüncesi Selig'i çok korkutmaktadır. Tabii bir okur olarak bizi de bir merak sarıyor kitabın sonuna dek.

Bu olgu haricinde ise kitapta herhangi bir merak duyma hissi bulunmuyor. Hatta kitabın sürükleyici olmadığını söylemek bile pekala mümkün. Peki neden sevdim İçeriden Ölmek'i? Burada da yazarın ustalığı ortaya çıkıyor yine ve üstte belirttiğim gibi benim için önemli bir konu olan "entellektüel karakter" etkisi.

Zor bir kitap. Her kitapseverin rahatlıkla okuyamayacağı, kolaylıkla sevemeyeceği bir kurgu ve sıra dışı anlatım tekniği. Silverberg bizleri 40'lı, 50'li, 60'lı 70'li yıllara konuk ediyor zaman zaman. En azından herhangi bir kronolojik sıra bulunmuyor kitapta. Selig'in son derece normal olan yaşamının her dönemine girip çıkıyoruz. Sevgilileri, üvery kız kardeşi ve ailesi ile olan ilişkilerini okumak da pek bir keyifli oluyor. Özellikle kız kardeşi ile olan diyaloglarda her iki tarafın da ağzı son derece bozuluyor ve küfürler havada uçuşuyor.

İşbu sebeple, bu kitabı herkese öneremeyeceğim. İlginizi çekiyorsa okuyun diyor ve birkaç alıntı bıraktıktan sonra gidiyorum.

"Sana bütün yaptıklarına rağmen onu kaybetmekten ödün kopuyor. Mücadele etmenin beyhude olduğunu bile bile gücünün son zerresine dört elle sarılıp savaşacaksın. Savaş o halde. Huxley'i bir daha oku."

"En iyilerimiz bile aşk adına, barış adına eşitlik adına mücadele ederken zıvanadan çıkma kapasitesine sahipti."

"Kendime acımaya başladığımda kendimle vakit geçirmekten çok sıkılıyorum."

"Yavaş ilerleyen bir gerçeklik sıkıntısından muzdaribim."

"İnsanlar duymak istemedikleri bir şey söylendiğinde sinirlenirler."

"Evlilik toy, güvensiz ve ahil insanlar içindir."

"Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda?"

"Hakikiş toplumların her daim yalnızlığa yaklaşmaları gibi, en mükemmel konuşmalar da sonunda hep sessizliğe döner. Sessizlik her zaman, her yerde, herkes tarafından duyabilir."

"Neden oy vereyim? Oy vermeyeceğim. Ben oy vermem. Ben sistem adamı değilim. Bu döngünün parçası değilim. Oy vermek onlara göredir."

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek - Robert Silverberg
« Yanıtla #11 : 20 Eylül 2015, 14:35:44 »
Bu kitabı Kahramanın Yol Türküsü'nde bir ödüllü yayın sırasında kazanmıştım. Teşekkürler Kayıp Rıhtım, teşekkürler Kahraman, teşekkürler Hazal :D

Kitabın bana gelişi de olaylı oldu. Biraz bahsetmek istiyorum izninizle. Önce 14 Şubat'ta kitap Hazal'la beraber İzmir'e geldi. O günü biliyorsunuz, fotoğraflarımız falan var. İnsanların şaşkın bakışları, kumrular, kalpler arasında biz geyik, kitap muhabbeti, gırgır ve de en önemlisi GIYBET yaptık.

İşte o gün evlere dağılırken kitabı İhsan abinin çantasında unuttum. Yaza kadar tekrar fırsat bulup da alamadım. Sonra haziran ayına geldik, İhsan abiyle İzmir'in EN YAĞMURLU GÜNÜNDE[*]gerçekten[/*] buluştuk. Yolda giderken duşumuzu aldık, kapalı mekanlarda mahsur kaldık falan. Güzel bir gündü. Bu günün akşamında da Kayıp Rıhtım Tartışıyor'a katıldım konuk olarak. Bir Lordmuti olmak kolay değil gördüğünüz üzere.

Ve ben bunca maceradan sonra sonunda kitabı okuyabildim, diyeceğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Tatilde eve dönerken kitaplarımı yanıma alamadım maalesef[*]Perdido'nun yarısındaydım o sırada, onu bile tatilden geri dönüşümde okuyup bitirebildim[/*]

Eylül ayına geldiğimizde sonunda İçeriden Ölmek ile birbirimize kavuştuk sonunda.

Silverberg kitabı öyle bir yazmış, çevirmen de öyle bir çevirmiş ki kitap resmen yağ gibi akıyor. Çok kısa sürede okuyup bitirdim ve durup bir nefes alayım bile demedim. İçinde macera yok, aksiyon yok ancak dil o kadar başarılı ki hiç sıkılmadım. Dönem ödevi kısımları var kitapta belki sıkıcı bulunabilecek ancak bunlar da aslında Selig'in yaşadıklarıyla alakalı şeyler. O ödevlerde anlatılan temaları Selig yaşıyor, kendi yaşadıklarını yazıyor gibi biraz. Kız kardeşiyle olan ilişkisi, ölümle, sonuçla olan ilişkisi aslında o ödevlerle paralel gibi geldi bana.

Üstteki arkadaşlar da bahsetmiş, herkesin rahat rahat okuyabileceği bir kitap olmayabilir içindeki cinsellik ve argo yüzünden. Okulda ben kitabı okurken bir arkadaşım aldı kitabı, içinden rastgele bir yeri açıp okudu. İkinci sayfaya geçmeden kitabı kapatıp geri koydu, bu bana göre değil dedi mesela. "Ay kafirler seks yapıyorlar, şirk koşuyorlar." gibi değil kitaptaki bu kısımlar ancak herkes bunları açık açık görmek istemeyebilir.

Ayrıca Nyquist'e de helal olsun diyorum. Selig'in aksine çok daha güçlü bir karakter ve gücüyle bir sorunu yok. Selig gibi kendine acıyan, mızmız baş karakterleri sevmem fazla(Rüyanın Öte Yakası) ancak bu anlatılan karakter Selig yerine bir başkası olsa bu kadar etkileyici olmazdı bunu kabul etmek lazım.

Bu kitap bir olaylar kitabı değil, bir fikirler kitabı. Fikir kitaplarını herkes sevmeyebilir doğal olarak. Ben de fazla sevmem ama bu kitabı sevdim. Daha fazla yazacak şey, söyleyecek söz bulamıyorum. Böyle kitapları okumak şahsi bir deneyim bence. Kendiniz okuyup bu kitabın ne olduğuna karar vermelisiniz.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Oliver_

  • **
  • 216
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek - Robert Silverberg
« Yanıtla #12 : 04 Mart 2016, 17:53:45 »
Bir haftadır İçeriden Ölmek'i okuyordum ve sonunda bitirdim. Bu kadar uzun sürmesinin nedeni kitabı beğenmemem değil Ygs'ye az kalması nedeniyle "Son bir haftada Ygs'ye çalışmak","Ygs için kısa notlar" gibi konulara yönelmem. 

Kitabın belli bir kurgusu yok. Selig'in zihin okuma gibi bir gücü var ve o gücü yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor. Kitaba başlamadan önce Selig'in bu gücü kaybetmemek için ne yapacağını ya da bu gücün nereden geldiğini anlamak için bilimsel araştırmalara yönelmesini okuyacağımı düşünmüştüm. Ancak bunlar yerine gücün Selig'in yaşantısını farklı evrelerde nasıl etkilediğini okuyoruz. O yüzden bu kitap için ne kadar bilimkurgu diyebiliriz bilemiyorum.  

Aynı şekilde kitap belli bir zamanda da geçmiyor. Selig'in çocukluğu, arkadaşlıkları ve sevgilileri hakkında farklı zaman dilimlerinde bilgiler ediniyoruz. Bu zaman atlamaları bazen kafamı karıştırdı çünkü kitaba bir iki gün ara verdiğim zamanlar oldu. Birden kitaba dönünce neyin ne zaman olduğu karışabiliyordu. O yüzden kitabın kısa bir sürede okunmasını öneririm.

Bu zaman dilimlerinden en eğlencelisi ve ilginci bence Selig'in çocukluğu idi. Bir çocuğun böyle bir güce sahip olması ve onu nasıl kullandığını görmek güzeldi.

Ayrıca Tom Nyquist bölümleri de güzeldi. Selig ne kadar depresif ise Tom o kadar eğlenceli. Selig gücünü kullanma adına mantıklı bir adım atamamasına rağmen Tom gücünü doğru bir şekilde kullanabiliyor. Kısacası yazar Selig'in zıttını yaratmış.

Silverberg dil olarak yine kendini aşmış. Belli bir kalıba bağlı kalmadan her bölüm farklı bir üslup ile yazabiliyor. Bazen bir rüyadaymışcasına bazen de Selig karşımızda ve bizi azarlıyormuş gibi hissettim.
Şimdiki zamanda Selig ödev yaparak para kazanıyor ve biz yer yer bu ödevleri okuyoruz. Dava, Şato ve Algı Kapıları hakkında yaptığı incelemelere yer verilmiş. Bu kitapların hiçbirini okumadım ve kitapta bir eksiklik hissetmiyorsunuz. Ancak imkanınız varsa okuyun, daha iyi olur.

Silverberg ince ince Amerika'yı ve Rusya'yı eleştirmekten kaçınmamış. Hatta Tanrı hakkında düşünceleri olan öyle bir bölüm vardı ki sürekli kafamı sallamaktan okuyamadım.

Gece Kantları ve Cam Kule için birbirinden farklı demiştim ama İçeriden Ölmek ikisinden dahada farklı. Diğer iki kitabı okuyup çok seven biri bu kitaptan nefret edebilir. Ancak ben üç kitaba da bayıldım. Umarım daha fazla kitabı çevrilir.  

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: İçeriden Ölmek - Robert Silverberg
« Yanıtla #13 : 17 Temmuz 2016, 20:39:23 »
Yaşlanmak! Yaşadığı dünyada varlığını ortaya koymasını, dünya ile iletişiminde kalmasını sağlayan yeteneklerindeki yetkinliği azar azar kaybediyor olmanın yarattığı huzursuzluk! Varoluşsal-iletişim mekanizması çözülüp işlevsizleşirken, zamanın ve çağın önlenemez dönüşüm ve değişmesiyle toplumdan daha da soyutlanıp yalnızlaşma! Anlatıcının alaycılık ve umursamazlık perdesiyle örtmeye çabaladığı çaresizliği, kitabı daha da melankolikleştiriyor. İçeriden Ölmek'i tanımlamak için aklıma bunlar geldi.

Silverberg, mevzunun melankolisi ile okuyucuyu boğup uzaklaştırmamak için basit ama etkili merakla-yemleme yöntemini iyi ki kullanmış. Önceki bölümlerde oluşan soru işaretlerini aydınlatmaya sıra gelince kurguda yapılan ileri geri atlamalar sayesinde kitabın ritmi canlı. Bu canlandırma yöntemi çerçevesinde, yeri kestirilemeyen iç hesaplaşma-kederlenme bölümlerinin araya serpiştirilmesi, zaten kitabın aktardığı ruh hallerinden ötürü düşme tehlikesi geçiren temponun üstüne gereksiz yük binmesini engellemiş.

Konu sıradan birinin zihin okuma yeteneği üzerine kurulu olsada, odak noktası bu değil. Tamam, kitapta ortaya attığı zihin okuma kabiliyetinin şekli ve yöntemi haricinde, ahlaken ve yarattığı algılar kapsamında olumlu ve olumsuz yönleride gayet başarılı aktarılıyor. Odak noktasından kastım, telepati gibi üstün iletişim türünden bahsederken, bilipte fark edemediğimiz varoluşsal-iletişim çeşitlerine yapılan dolaylı vurgu. Cinsel hayat, kariyer, kültürel bilgi birikimi, zamanı takip edebilme, başarılı olmak, başarısız olmak ve bunlar gibi sayamayacağım yığınla olgunun, etrafımızdaki dünya ile kurmaya çalıştığımız bağda önemli birer iletişim aracı olması ve varlığımızı anlamlandırmadaki yerleri, kitapta önemli yer tutmakta. Elde, telepatik iletişim yeteneği ile hayatındaki bu olguları, iletişim ve bireyi kimliklendirmeden yoksunca deneyimlemiş bir ana karakter mevcut. Beklenmedik yönlerde değişip dönüşerek yol alan toplumda yaşamak ve zihnen de varolmak adına ayak uydurulması gereken zamanlarda, uyum için avantajı olabilecek zihin okuma etkinliğinin azalması böyle biri için daha da trajik. Bu bağlamda, David'in sıradan insanlar ile yaşadığı gerilim, onlarla olağan yöntemlerde iletişim sağlayamamaktan; zihin okuyan dostuyla yaşadığı gerilim ise, kendi ilacını tadarak sıradan birinin konumuna düşmenin verdiği rahatsızlıktan geldiği söylenebilir.

Kitabın içerdiği cinsellik, Silvberg'in Cam Kulesi'ndeki "verdiği hazza kaptırılırsa yozlaştırır" altmetninden farklı anlam ve işlevsellikte. Çiftler arasında yaşanan cinsel birlektilik, duruma göre, çiftlerin ortak olarak farklı algı ve beklentilerde deneyimleyebildiği bencilce hazzın kaynağı veya birbirine değer veren sevgililer arasında yaşanabilecek fiziki bağlamdan duygusal bağlama taşan "bir" olma deneyimi olarak yaşanmakta.

İletişim ile cinsellik kategorileri açısından bakınca, David'in ciddi beraberliklerinin telepatik yeteneği sayesinde değil, karşısındakilerin bireysel olarak David'i seçmesi; David'in zihnini okuyup beraber olmaya ikna ettiği bireylerin ikinci seferde David'i reddetmeleri, bireysellik ve mahremiyet kavramları açısından düşününce gayet anlamlı geliyorlar.