Kayıt Ol

İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett

Çevrimdışı baybars

  • *
  • 2
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #90 : 28 Şubat 2017, 13:59:36 »
Hadi hayırlı olsun, Epsilon Kafatası Tahtının çeviri hakkını 11 Ocak 2017 itibarı ile almış. Artık 2017 sonu 2018 başı gibi çevirisini okuruz.

Bilgi linki: http://www.petervbrett.com/2017/01/13/turkish-rights-to-skull-throne-sold/

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #91 : 28 Şubat 2017, 18:58:42 »
Çok şükür. Umarım yakın bir zamanda okuruz, hazır beşinci kitabın çıkışı da yakınken... O da 17 Ağustos'ta çıkacakmış bu arada.
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #92 : 25 Mart 2017, 13:11:14 »
Dördüncü kitabın kapak görseli belli olmuş, hadi gözünüz aydın :) Fahrettin abi paylaşmış:

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10155230697997608&set=a.10151045507087608.455662.608222607&type=3&theater

Şu kitabın konusu hakkında düzgün bir yorum istedim ama kimseden gelmedi :/ Yok mu şöyle allandıra ballandıra, spoiler vermeden anlatacak biri? Neden okumalıyım(z) bu seriyi? Klasik fantastiğe doymuş birine neden önerirsiniz?
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Elendil_XX

  • ***
  • 504
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #93 : 25 Mart 2017, 13:46:38 »
Helal olsun Epsilon'a şu seriye hak ettiği değeri verdiği için, güzel haber.

Öte yandan Gürkan'ın sevdiği serilerin yeni kitapları çıkmaya devam ediyordu...ama o hiçbirini okumaya fırsat bulamıyordu...ağlıyordu...

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #94 : 25 Mart 2017, 23:05:36 »
Dördüncü kitabın kapak görseli belli olmuş, hadi gözünüz aydın :) Fahrettin abi paylaşmış:

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10155230697997608&set=a.10151045507087608.455662.608222607&type=3&theater

Şu kitabın konusu hakkında düzgün bir yorum istedim ama kimseden gelmedi :/ Yok mu şöyle allandıra ballandıra, spoiler vermeden anlatacak biri? Neden okumalıyım(z) bu seriyi? Klasik fantastiğe doymuş birine neden önerirsiniz?
Abi açıkçası ne denir bilmiyorum. Kadercilikten uzak, karakterleri derinlemesine işleyen, üzerine de harika bir macera ekleyen bir seri var karşımızda. Bir kere klişelerden uzak bir dünyada geçiyor. Sebebi tabii ki her gece çıkan iblisler değil de buna getirilen bakış bence. Karanlıktan korkmak için yeni bir bakış açısı getiriyor yazar.
Toplumun kaderci anlayışıyla Arlen'in ideallerinin çakışması, karakterlerin zaman zaman verdiği doğru ve yanlış kararlar ve bunların sonuçları çok güzel işleniyor, ayrıca bence iblislerin gözünden anlatılan bölümler de hiç fena sayılmaz, hatta bir açıdan geriyor. Onları okumak sıradışı bir şey.
Epik fantastik kitaplara doymuş birinin hoşuna gider mi? Bilmem, ben doymadığım için bilmiyorum. Yakın zamanda da doymam umarım. :)
O yüzden deneyip kendin görmeni tavsiye ederim.
Bu arada kitap ne zaman gelecek acaba ya, bayağı meraklandım açıkçası, dramatizasyonundan dinlemiştim biraz ama merak hat safada. :)
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #95 : 26 Mart 2017, 11:02:51 »
Öte yandan Gürkan'ın sevdiği serilerin yeni kitapları çıkmaya devam ediyordu...ama o hiçbirini okumaya fırsat bulamıyordu...ağlıyordu...

Ağlama... ama yalnız ağlama. Gel bel beraber ağlayalım! Böhü...

Toplumun kaderci anlayışıyla Arlen'in ideallerinin çakışması, karakterlerin zaman zaman verdiği doğru ve yanlış kararlar ve bunların sonuçları çok güzel işleniyor, ayrıca bence iblislerin gözünden anlatılan bölümler de hiç fena sayılmaz, hatta bir açıdan geriyor. Onları okumak sıradışı bir şey.

İşte bak ben bu tarz şeyler olduğunu hiç bilmiyordum kitapta :) Teşekkürler.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
İblis Döngüsü Serisi’nin Dördüncü Cildi Raflarda!
« Yanıtla #96 : 06 Nisan 2017, 13:37:02 »

Amerikalı fantastik edebiyat yazarı Peter V. Brett tarafından kaleme alınan ve dünya çapında büyük bir beğeni toplayan İblis Döngüsü Serisi‘nin uzun zamandır yollarını hasretle gözlediğimiz dördüncü cildi “Kafatası Tahtı” sonunda Türk okurlarla da buluştu.

Kitabın arka kapak yazısı ve devam kitaplarıyla ilgili bilgiyi haberimizde bulabilirsiniz. Size özel, cicili bicili görsel bile yaptım bakın :D
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #97 : 06 Nisan 2017, 16:49:22 »
Allahım, şu an bütün ayarlarım yerinden oynadı. Geldi, ağlamak istiyorum sayın seyirciler. Ekime kasıma bekliyorduk geldi, aman yarabiiiiiiii!
Yalnız aklımın mantıklı bir tarafı düşünmeden edemiyor, yayın hakları ocakta alınan bir kitap nasıl bu kadar hızlı çıkıyor? :o
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #98 : 01 Mayıs 2017, 21:32:45 »
Kitabı bitireli bir buçuk hafta falan oldu ama buraya bir şey yazmamışım.

Öncelikle şunu belirtmek durumundayım, kitabın çevirisinde çeşitli hatalar göze çarpıyor, daha önceki kullanımların bazıları çevirmen üçüncü kitabı da çevirmiş olmasına rağmen değiştirilmiş. Karasap boyası karakök olmuş, orman iblisleri ağaçlık iblislerine dönüşmüş vs...

Neyse, umarım bu hatalar sonraki baskılarda düzeltilir de daha sonra alacak okurlara daha rahat bir okuma deneyimi sunulur.

Spoiler: Göster
Kitabın kendisine gelecek olursak bu kitapta diğer kitaplardan daha fazla politika olduğunu söyleyerek başlayabilirim sanırım, Jardir'in olmaması Krasia toplumunu bir bölünmeye sürükleyebilir ve Inevera'nın bu bölünmeyi engelleyemeyeceği açık. Ki zaten son bölümlerde diğer damatinglerle kapışması, Asome'nin tahta el koyması gibi olaylar bunun kanıtı.

Hasik'in Jayan'ı öldürmesi içimin yağlarını eritti açıkçası, o arkadaş çoktan ölmeliydi, ben Thamos öldürür diye düşünmüştüm ama adam yanında ailesinin neredeyse tamamını götürerek mezara girdi.

Eh, kitapta üç tane kritik ölüm vardı, bunlardan biri de Rojer'in ölümüydü. Bir açıdan beklenmeyen bir hamle olmasını geçtim, üzücüydü. Gerçi ölmemiş olma ihtimali de var bir arkadaşımın teorisine göre. ben cesedi tam olarak görüp görmediğimizi hatırlamıyorum gerçi, siz ne dersiniz bu konuda?

Arlen, Jardir ve Renna'nın bu kitapta az bölümlerinin olması beni hayal kırıklığına uğratsa da bölümlerin gerçekten güzel olduğunu söyleyebilirim, hele zihin iblisini tutsak ettikleri Anoch sun bölümü...

Renna'nın artık büyüyor olması beni mutlu ediyor açıkçası, üçüncü kitaptaki halleri bir bakıma çocukçaydı, sanki kendini Arlen'e kanıtlamak istermiş gibi... O halleri devam ediyor kızımızın ama yavaş yavaş kendi kimliğini oturtacağına inanıyorum ben.

Ve iblisin bakışından anlatılan bölümler... Of allahım, kısa ama oldukça vurucu bölümler bunlar ve tüyler ürpertici bir yanı var. Nüve halkının insanlara bakışı, kendilerini üstün görüşleri ve nüvelik halkının yapısını oldukça başarılı bir şekilde bizlere aktarıyor yazar. Ancak kitabın sonunda yapılan anlaşma fazlasıyla kırılgan, Arlen ve diğerleri iblisin tam olarak güvenilemeyeceğini iblis onları tuzağına çekmeden anlamalarını umarım.


Sonuç olarak güzel bir kitaptı. Son bölümün daha uzun olmasını beklerdim, hatta belki kitabın daha vurucu bitmesi için de çok yardımı olurdu. Ancak yine de okumaktan keyif aldığım bir devam macerası oldu Kafatası Tahtı.

Düzenleme: Ashia, kahramanımsın.
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #99 : 05 Mayıs 2017, 14:00:16 »
Ben de seriyi yeni bitirdim, dördüncü kitabın editörlüğünü vasat buldum önce onu belirteyim. Anlatım bozukluları kol geziyor. Cümleyi oluşturan yapılar, dolaylı tümleçler, zarflar olur olmadık yerlerde bırakılmış, akıcılığı baltalıyor. Çevirmen değişikliğinden kaynaklı çeviri hataları düzeltilmeden bırakılmış. (Bkz: 2. kitapta Leesha'nın köyünde gerçekleşen salgın, 4. kitapta sel olarak çevrilmiş.) Virgül konulması gereken yerde virgüller konulmamış, konulmaması gereken yerlerde konulmuş, dikkatli okuyucuların tahmin edebileceği çeviri hataları düzeltilmemiş. (Bkz: Kurgu gidişatından çıkaracağınız "Kafasını onaylarcasına salladı.", "Kafasını iki yana salladı" farkı.) Ama çeviri işi zordur ve çevrilmiş bir eseri üçüncü kitaptan devralmak daha zordur. Bu yüzden tüm bu açıkları iyi bir editörün kapaması gerekirdi. Üçüncü kitabı okurken yazarın değiştiğini bile fark etmemiştim. Dördüncü kitapta o farkı açıkça anlıyorsunuz.

Neyse 4. kitapla ilgili çoğu fikrimi cankutpotter dile getirmiş zaten. Ben sadece spoiler kutusu içerisinde Rojer ile ilgili bir fikrimi paylaşacağım. Ağır keyif kaçırır, son kitabı okumadıysanız açmayınız.

Spoiler: Göster
Şimdi Rojer'ın ölüşü beni de çok üzdü ancak kafamda onun ölmeyebileceğine dair iki destekleyici bir de köstekleyici fikir.

Köstekleyici olan, Amanvah'ın zarlara Rojer'ı öldüren kişiyi sorması. Eğer zarlar sadece gerçeği söylüyorsa, zarlara yalan şeyleri sorabilir misiniz? Bu kısım Rojer'ın öldüğünü destekliyor.

Ölmeyebileceğine dair destek noktaları ise şunlar;

- Amanvah Rojer'ı iyileştirmeye çalışırken sıkıntı şu ki yanında hora kesesi yok, yani yeterince iyileştirici gücü olmadığından yakınıyor ve kardeş eşi ona hemen kolyesini uzatıyor. Bunun yeterli olmayacağını düşündüğümüz sırada Rojer'ın son sözü "Kemanımı Kendall'a verin." Böylesi sevilen bir ana karakterin böylesi tırıvırı bir şekilde ölmesini bir kenara bırakalım da son cümlenin ne kadar da vurucu olmaktan uzak olduğunu düşünürken aklımıza şu geliyor, kemanın içerisinde de iblis kemiği vardı!

- Diğer nokta ise Rojer'ın naaşı kuleden indirilirken Leesha gördüğünde kitapta şöyle yazılmış. "Rojer'ın kuleden indirilişini gören Leesha'nın ağlama rolü yapmasına gerek yoktu. Avluda şahit olduğu katliamdan sonra gözyaşlarının tükendiğini sanıyordu ama solgun ve kan içindeki arkadaşını görünce gözyaşları tekrar dökülmeye başladı." En yakın arkadaşın öldüğünde neden ağlama numarası yapasın? Demek ki son anda kemandaki hora sihriyle Rojer'ı kurtarıyorlar ve bir oyun çeviriyorlar. Leesha'nın sonrasındaki çok metin tavırları da dikkat çekici.

Kanımca Rojer %90 ihtimalle sonraki kitapta eksik dişleriyle sırıtacak. Bana kendisi Zaman Çarkı'ndaki Mat'i hatırlatıyor çokca, epey de hoşuma gidiyor onu okuması. :)


Bu arada seriyle ilgili yukarıda çokça bir inceleme mevzusu dönmüş, hazır sıcağına okumuşken bir iki güne sizlere bir inceleme yazacağım.
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #100 : 05 Mayıs 2017, 14:36:54 »
Bu arada seriyle ilgili yukarıda çokça bir inceleme mevzusu dönmüş, hazır sıcağına okumuşken bir iki güne sizlere bir inceleme yazacağım.

Oooo... İşte buna asla hayır demem :) Merakla ve elimde dövme kalemiyle bekliyorum.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #101 : 05 Mayıs 2017, 20:15:26 »
Bir inceleme gerçekten güzel olurdu ve evet, dördüncü kitabın editörlüğü cidden vasat.

Bu arada bir eleştirim var, Peter V. Brett gerçekten güzel bir kurgu yapıyor ama adam bence kapanış konusunda başarısız. Örneğin bu kitabın kapanış bölümü bana kalırsa daha uzun olmalıydı, en ilginç yerde kesmiş adam. Şu an spoiler vermeyeceğim ama bu konudaki görüşleriniz nedir ne değildir gençler?
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #102 : 06 Mayıs 2017, 07:30:06 »
Bir inceleme gerçekten güzel olurdu ve evet, dördüncü kitabın editörlüğü cidden vasat.

Bu arada bir eleştirim var, Peter V. Brett gerçekten güzel bir kurgu yapıyor ama adam bence kapanış konusunda başarısız. Örneğin bu kitabın kapanış bölümü bana kalırsa daha uzun olmalıydı, en ilginç yerde kesmiş adam. Şu an spoiler vermeyeceğim ama bu konudaki görüşleriniz nedir ne değildir gençler?

Birinci kitabon sonunu bir kenara koyarsak, diğer üç kitap için yorumlarınıza katılıyorum. Sanki günlük dizi bölümleri gibi lök diye yarıda kesildikleri oluyor kitapların. Hele üçüncü kitabın sonu. :D Aman yarabbi!

Ama Peter V. Brett henüz yeni bir yazar, seride ilk kitaptan bu yana üstüne bir şeyler koydukları da oluyor, ters tepen denemeleri de. Misal yabancı okurlar Arlen'in Renna ile tekrar kavuşmasından ve kendi ismini tekrar kabullenmesinden sonra köy ağzıyla konuşmasına fena halde ayar olmuş durumdalar. İnternette çokça bununla ilgili eleştiri var ancak bizde özel konuşma şekilleri çevrilmediği için bir şey hissetmedik.

Romantizmin canına okunmuş diyenler var, cinsellik boka sarmış diyenler var, dördüncü kitapta çok radikal bir G.R.R. Martinvari denemeler olmuş diyenler var ki bu sonuncusunu hem sevip hem yerenler var. Benim şahsi kanım son kitap seriyi epik fantaziden daha da başka bir şeye dönüştürdü. İhtiyacımız olan taht siyaseti açlığını bir nebze olsun dindirmiş oldu, lakin var olan vahşet beni biraz germedi değil. Ölümlerin bu kadar aşırı betimlenmesi çok da hoşuma giden bir şey değil doğrusu. :D
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #103 : 07 Mayıs 2017, 20:56:25 »
Tüm Seriyi son bir ay içerisinde bitirmiş birisi olarak izlenimlerim oldukça taze, şimdi sizleri şu ihtiyacınız olan incelemeye boğayım. Ama ilk incelemem olduğu için, üslup konusunda sıkıntılarım olabilir ya da gereksiz şeylerden bahsedip önemli noktaları kaçırmış olabilirim, affola. Elimden geldiğince seriden ne beklemeniz gerektiği hususunda bilgi edinebileceğinizi düşünüyorum. İyi okumalar.

Hazır mısınız çocuklar?
Hazırız kaptan!
Sizi duyamadıım!
HAZIRIZZZ KAPTAAAN!
Ooooooooooooooo...



(Yasal Uyarı: Bu yazıda mümkün olduğunca büyük 'keyif kaçırıcıları' saklı tutmaya çalışacağım ancak gerek gördüğümde ufak tefek şeylerden de bahsetmekten çekinmeyeceğim.)

Kurgu

Yeşildiyarlarda bir çocuk

Büyük maceraların köyde başladığı malum. Biz şehirde doğacak kadar şanssız olanlar büyük ihtimalle bizleri alıp dünyayı kurtarmak üzere daha büyük bir tuvalin içerisine aktaracak ne gri büyücülerle ne de Aes sedailerle karşılaşacağız.

Ama bir köyde doğan Arlen Bales da bu konuda en az bizim kadar şanssız...

*Boru sesi duyulur*

Savaş borusu mu bu? "Hayır," diyebilirsiniz, "köylerde savaş olmaz." Ama bu evrende nefes aldığınız her gün verdiğiniz savaşın sonucudur. Savaş dediğime de bakmayın hani, akşamları yer yüzüne çıkan bu karanlığın ürünleriyle savaşmayı göze alacak kadar yürekli insan evladı da her ananın karnından doğmamıştır yeşildiyarlarda, doğanlar da zaten ya saçları ağırmadan nüveyi boylamış, ya da yine çok uzun olmayacak ömürlerine Ulak olarak devam etmiş, yerleşkeler arası haber aktarımı ve malzeme ticaretini mümkün kılmaya adamışlardır hayatlarını. İnsanlık, hayatlarını göğüs göğüse çarpışarak değil, kadim bilgilerin günümüze ulaşmış ufacık bir parçası ile müdaafa etmektedir. Kadim dönemden kalma, sihirli yaratıklara karşı etki ve tepki gösterebilen bu yazımlara muhafaza diyoruz.

Her gün, güneşin batımından hemen sonra dünyanın merkezinden, nüveden çıkıp gelen binlerce iblis yeryüzünde kol gezmeye başlar. İblislerin şerrinden kaçmanın yeşildiyarlarda tek yolu, uygun şekilde muhafazalandırılmış evlerin güvenliğine koşmak ve tanrının izniyle, çizilmiş muhafazaların bir gün daha onları korkunç geceden korumayı sağlamalarını ummaktır. Yeşildiyarlardaki inançlıların da iddia edeceği üzere bu belayı insanlar kendi başlarına sarmış ve cezalandırılmayı hak etmişlerdir.

Ancak dünya, insanların hapishanesi haline gelmiştir artık. Geceler onlardan çalınmıştır, canları ise gece tarafından... Tüm köylü çocuklarının hayallerini kurduğu ve çok çok azının görmeye nail olduğu Hür Şehirler'de de durum bundan biraz farklıdır yalnızca. Büyük, muhafazalı duvarlar içerisinde mahkum olmuş Hür Şehirlerin insanları, günlük yaşantılarında ufku bile görmekte hür değillerdir.

Ne demiştik? Boru sesi. Tıbbet Dereli Arlen Bales'ın köyünde sabaha karşı çalınan boru sesinin anlamı acıdır. O gece nüveye kurbanlar verildi demektir bu. Bir evin muhafazaları zayıflamış, iblisleri dışarıda tutamayacak duruma gelmiştir. Belki evde devrilen bir mum tanesi evi içten yakıp bitirmiştir, belki evin dış pervazına çizilen muhafazaların üzerine gece vakti bir kuş pislemiştir. Kim bilir? Ama her insan bir gün nüveliklerle karşı karşıya kalır hayatında, çok azı onların pis nefesini ensesinde hissedip de hayatta kalabilmiştir.

"İblislerle dövüşemezsin Arlen. Kimse dövüşemez. Hayvanlar kaçabildikleri zaman kaçar, dövüşmek zorunda oldukları zaman da dövüşürler. Gerektiği zaman, gerçekten gerektiği zaman tüm insanlar dövüşmeye isteklidirler lakin bu ruh, ancak ihtiyacın olduğu zaman ortaya çıkmalıdır. Yemin ederim ki eğer sen ya da annen dışarıda nüveliklerle karşı karşıya kalacak olsanız, onların size yaklaşmalarına izin vermeden önce deliler gibi dövüşürüm."

O şanssız gecede daha yüzünde tüy bitmemiş Arlen, annesini nüveliklerden uzaklaştırmak için sırtında taşıyarak ahıra giderken kafasında, tüm olan biteni evin muhafazalı pervazından izleyen babasının geçen gece sarf ettiği bu cümleleri yankılanıyordu. “Kurtarıcı,” derdi inançlılar, “bizi gelip bu beladan kurtaracak!” Daha babası Arlen’in annesini kurtarmak için kendi korkaklığından ödün vermezken, birisinin gelip de hiç tanımadığı insanları kurtaracağına nasıl inanabilirdi ki?

Arlen’in hikayesi burada bitmiyor tabii ancak burada amacım lise ödevleri için kitap özeti çıkarmak değil. O sebeple Arlen’in annesini gece vakti canını dişine takarak kurtarmaya çalışışını, evden kaçışını ve muhafaza çemberiyle 5 metrelik bir kaya iblisine nasıl yem olmaktan kurtulduğuna atfedilmiş şarkıları kendiniz okuyun. Ama tüm bu olaylar yaşanırken Arlen’i koruması altına alacak, en sıkışık durumlarda çıkıp ona yol gösterecek ve özgürlüğünü elinden alacak bir rehberi olmadığını bilin. Ulak olmak yolunda, ‘özgür’olmak yolunda canını tehlikeye atışını kendiniz okuyun.
 
“Başkalarının sana kıymet biçmesine izin verirsen başlamadan kaybedersin, zira kimse bir başkasının ondan daha kıymetli olmasına izin vermez.”

Nüve nedir, Nüvelik nedir, neler oluyor yahu?


Ufak bir tarihçe:

Cehalet Çağı'nda nüvelikler, insanları yok edebilmek için çok az sayıdalardı. Yüzyıllar sonra bir noktada insanlık medeniyet kurmaya, yazılı dil geliştirmeye ve muhafazaları icat etmeye başladı. Dönüş’ten önce 3000 yıl önce Kaji, halk arasında bilinen ismiyle Kurtarıcı dünyaya geldi. İlk Eş’i Inevera’nın da yardımlarıyla iblisleri dünyadan temizleyecek bir orduya önderlik etti, muhafazalı silahlarıyla onları bertaraf edip dünya insanlarını iblislerin şerrinden korkmaktan ve onların pençelerinde can vermekten kurtardı.

Bunun ardını Teknoloji Çağı ve insanlığın ilerleyişi takip etti. Büyük uygarlıklar kuruldu, insanoğlu kendi içinde çatışmaktan kadim çağları ve iblisleri unuttular. Muhafazalar raflara kaldırıldı, çoğu kayboldu. Ve insanların her şeyi unuttuğu o anda nüvelikler misliyle geri döndüler. Bu yeni çağın başlangıcıydı ve tarihte bu olaya Dönüş adını verdiler.

Eski düşmanlarını unutan, savunmalarından mahrum kalan insanların yüzbinlerce nüvenin karşısında hiç şansları olmadı. Tüm teknolojik silahlarına rağmen ‘muhafazasız’ silahlara karşı ölümsüz olan nüvelikler insanlığı birkaç gecede yok etti. Kadim sanatları hala bir kenarda tutmayı akıl etmiş birkaç insan topluluğu bu kıyımdan sağ kurtulabildi ancak. Eskiden milyarları bulan insan nüfusu yüz binlerle telaffuz edilir oldu. Teknoloji yok oldu, kadim sanatların büyük bölümü unutuldu, insanlık eskiden sahip olduğu heybetin içi boş bir silueti haline geldi yalnızca.


Şimdi gelelim nüveden ve nüveliklerden bahsetmeye. Öncelikle nüvenin, core için güzel bir çeviri olduğunu söyleyeyim. İlk kitabı önce İngilizce sonra Türkçe bitirmiş bir okur olarak, İngilizcede evrene özgü türetilmiş core (nüve), coreling (nüvelik), get cored (nüvelenmek) kelimelerinin -ve yine aynı kökten üretilmiş başkalarının ve küfürlerin- çekirdek anlamına gelen nüve kelimesiyle hiçbir anlam kaybı yaşanmadan aktarıldığını söyleyebilirim.

Nüvelikler, gezegenin çekirdeğinde yaşayan ve yaşam güçlerini sihirden alan yaratıklardır. Kendilerinin çeşitli arazilerde çeşitli türleri bulunmaktadır. Kaya, ateş, ağaç, kar, kum iblisleri ve niceleri kendilerine özgü saldırı, savunma özelliklerine sahip olup, yine dış görünüşleri birbirlerinden farklıdır. Genellikle akla sahip olmaksızın temel öldürme içgüdülerine göre hareket etmektedirler. Doğadaki çoğu hayvanı da tıpkı insanlar gibi avladıklarından dolayı doğada var olan hayvanların ancak en güçlüleri, en hızlıları ve en kurnazları hayatta kalmayı başarmışlardır.

Sihir ise gezegenin merkezinden yükselen ve iblisler tarafından doğal olarak sönümlenen bir yaşam kaynağı. İnsanlık muhafazalar ile sihri suni olarak değiştirmeyi, hapsetmeyi, yönlendirmeyi öğrenmiş durumdadır. Ancak kadim bilgilerin çoğunun unutulduğundan bahsetmiştik, bunlardan en önemlisi de kayıp olan muhafazalar arasında savaş muhafazalarının da bulunuşudur. Zaten bu sebeple insanlar tıpkı kümesteki hayvanlar gibi kapatmışlardır kendilerini. Zira nüveliklerle sıradan savaş araçlarıyla dövüşe tutuşmak neredeyse her zaman ölüm anlamına gelmektedir çünkü nüvelikler ölümcül noktalarına ani hasarlar almadıkları sürece sihirleri sebebiyle, kendilerini süratle iyileştirme yeteneğine sahiplerdir.

Yukarıda sıkça neredeyse dediğimi fark ettiniz mi? Sanırım sürekli yeşildiyarlı dediğimi de fark etmişsinizdir o zaman. Şimdi sizleri sıcak kumların olduğu, giydikleri cübbenin rengi kadar gözü de kara bir kabileye götüreceğim.

 “Bırak insanlar kendilerini tavuklar gibi hapsetsinler evlerine. Korkakların hak ettikleri budur ancak.”
-Dövmeli Adam

Krasialılar, Çöl Savaşçıları

“Hayat bir sınavdır,” der Krasialılar, “alagailer de bu sınavın bir parçası.”

Çöl kavminin cesur savaşçıları, her gece kale surlarından içeri, kendi belirledikleri savaş alanı olan labirentin içerisine sokarlar iblisleri. Gecenin canavarlarıyla savaşmak Everam’a, yaratıcıya adanmış bir ibadet biçimidir. Bir alagainin ölümüne yardım eden her savaşçıyı şan ve şöhret, bu uğurda ölen herkesi öbür dünyada kurtarıcının sofrasında pek kıymetli yiyecekler, türlü zenginlikler ve güzeller güzeli huriler beklemektedir.

Labirentte, güneş doğana kadar süren bu mücadelenin amacı, Krasia insanlarınca bilinen özel tek taraflı muhafazaların -iblislerce içine girmenin ama çıkmanın mümkün olmadığı- içerisine çekilebildiği kadar alagai çekmek ve hapsolmuş bu mahlukların gün ışığı tarafından tüketilmesini seyretmektir. Yok edilen her alagai bu şerefli savaşın bir hediyesidir.

Çöl Mızrağı şehrinde çocuklar, hayatlarını belirleyecek olan sınavlara tabii tutulurlar. Onlu yaşlarına gelmiş her erkek çocuğu çetin bir savaş kampına sokulur, çok zor şartlarda yetiştirilirler. Yeteneklerini kanıtlayan her çocuk ya sharum haline gelip, ömürlerinin sonuna kadar kutsal savaşa katılmaya hak kazanır ya da dama eğitimlerini almak ve ileride dini liderler olmak için yetiştirilirler. Kabiliyetsiz bulunanlar ise savaşmaya layık görülmeyip, khaffit -domuz yiyen- adıyla kadınlara denk hale gelip aşağılanırlar.

Krasia’da alt sınıf olarak kabul edilen kadınlar, pazardaki bütün işleri, aklınıza gelebilecek bütün insan gücünü karşılarlar. Kız çocuklarının çoğunun yapacağı iş, gizemli dama'tinglerce tayin edilir. Kadınların erkeklerden üstün olabileceği tek konum olan dama’ting mertebesine erişmek halkın, ancak çok azının eline geçebilecek bir şanstır. Dama’tingler, Zaman Çarkı’ndaki aes sedai benzeri şekilde mucizevi alanlarda uzmanlaşmış ve herkesçe huşu duyulan bir kadınlar topluluğudur. Beyaz giyinen bu kadınlar Hora adı verilen iblis kemiğinden yapılma araç ve gereçleri kullanabilmektedirler. Bu araçların en büyüğü ise geleceğe dair kehanetlerde bulunabilen Hora Zarlarıdır.

Krasia soyundan gelen Kurtarıcı Kaji, bin yıllar önce Anoch Sun adı verilen bir şehirde ebedi uykusuna yatmıştır. Bu şehrin kalıntılarının bulunması, dünyanın kaderini değiştirecektir.

Eser, çöl topraklarından ve yeşildiyarlardan çıkan iki kurtarıcı adayının dünyayı binlerce yıllık esaretinden kurtarma mücadelesini anlatır. Tekrardan bulunan savaş muhafazaları, dünya insanlarını iblislere karşı tek yumruk olma hayallerini mümkün kılacak ancak potansiyel kurtarıcılıarın insanları birleştirme yöntemleri birbirlerinden farklı olacaktır.

Tahlil

Ana Tema

Eh, madem bir inceleme yazıyoruz, kitabın hikaye olarak vaad ettiklerinden sonra, yazarın önümüze koyduklarını da güzelce eleştirmenin vakti geldi. Öncelikle her zamanki iyi ve kötünün, Nie’nin ve Everam’ın iradelerinin çarpışmalarından, zaman boyunca süre gelmiş bu yin ve yang savaşından daha azını konu edinmiyor kitap. Zamanın başlangıcında yaratıcı Everam tarafından kurulmuş mükemmel dünyanın onun dişil ve kötücül karşılığı olan Nie tarafından nasıl çarpıtıldığı rivayet edilir İblis Döngüsü evreninde.

Yani bu açıdan büyük, farklı bir ana tema beklemeyin.

Seçilmiş Kişi

Hemen her fantastik eserde bulunabilecek seçilmiş kişi, şampiyon ya da bu eserlerde bahsi geçen şekilde kurtarıcı, bu defa farklı ele alınmış. Şöyle ki, bir insanın kaderi tam olarak doğuştan belli olmuyor. İşte falanca günün birinde bir çocuk doğacak ve o çocuk ilerde bizi tüm dertlerimizden kurtaracak adam olacak deniyor ancak o adamın kim olacağı belli değil. Kimsenin kaderinde sen kurtarıcısın yazmıyor. Seride uzak geleceğe dair kesin kehanetler yok. Bu sebeple ancak insanın içindeki potansiyelin varlığı, onun kurtarıcı olabileceği olasılığını vurguluyor yalnızca. Hora Zarlarının da belirttiği üzere:

“Kurtarıcı doğulmaz, Kurtarıcı olunur.”

Bu yönden kurtarıcı kavramının kitapta yer alış şeklinin hoşuma gittiğini belirtmeliyim.

Kehanetler

Yukarıda bahsettiğim üzere Dama’ting denen iblis kemiklerinin verdiği güçleri muhafazalar aracılığıyla yönlendirmeyi iyi bilen kişiler, yine bu iblis kemiklerince yapılmış zarlarla çeşitli kehanetlerde bulunabiliyorlar. Everam’a yöneltilen soruların cevaplarını iblis kemiği zarlarının üzerine oyulmuş çeşitli işaretleri okuyarak yorumlayabilmekteler.

Robert Jordan’ın kehanet kartını çok iyi kullandığını bilen ve bu bilmecelerden hayli zevk alan ben, bu seride aynı ince zekayı göremedim. Her ne kadar zarların cevaplarının tamamen okuyan kişinin yorumlama kabiliyetine bağlı olduğu defalarca belirtilmiş olsa da zarların, sorulara çoğu noktada çok açık şekillerde cevap veriyor oluşu ve zarların gün içerisinde sayısız defa kullanılabiliyor oluşu bu kartı çok basite indirgemiş durumda. Sürekli çok kıymetli, kutsal olduğu belirtilen bu zarlar kimi dama’tinglerce günlük burç yorumundan farksız olarak kullanılırken, kimilerince ise çeşitli bilgileri öğrenmek için arama motoru vazifesi görüyor.

İlişkiler

Karakterler arası ilişkileri şu şekilde özetliyorum: PEMBE DİZİ!

İlk kitapta alışılagelmiş aşk üçgeni olarak karşımıza çıkan ilişki ağı, takibi güçleştirecek raddelere varıyor. Başlangıçtaki ABC üçgeni, uzayda bükülüp üç boyutlara ulaşıyor, sağdan soldan gelen çeşitli harflerle adlandırılmış ışınlar bu üçgeni kesip bin bir parçaya ayırıyor. Ana karakter üç kişiye birden aşık olup tam gerçek aşkını bulduğu zamanda… *Öhöm*

Elimizde koca bir geometrik şekiller cetveli bulunuyor diyeyim! Okuyucular istedikleri ilişki ağıyla karşılaşamıyorlar ve hatta önünüze konulan ilişki sizi dumura uğratabiliyor. Köyünüze gelen ve gelirken yolda düzinelerce kadına tecavüz etmiş ve adamlarıı kılıçtan geçirmiş bir adama aşık olur muydunuz? Eh gönül işte.

Kitapta çok eşlilik olayı da sıkça göze sokuluyor. Okuyun, bu durumun eğreti durup durmadığına kendiniz karar verin.

“Kültürlerimiz birbirlerine doğal birer hakaret Par’chin!”
-Ahmann Jardir

Cinsellik ve Şiddet

Kitaplarda cinsellik olması gerekir. Tuvalet ihtiyacı kadar bu da hayatın içerisinde bulunan bir insan ihtiyacı ve davranışıdır. Lakin ben bir kişinin gün aşırı tuvalete gidişini okumak istemem.

Kitap serisinde diğer çoğu eserden fazla yer verilen sevişme ve tecavüz sahnelerinden -ki eşcinsel ilişkileri de kapsayıp bu açıdan tek tipliliği yıktığını belirtelim- yer yer bunaldım. Kitaplarda miktarı fazlaca denebilecek tecavüz sahneleri, şiddetli dövüşler ve sonuçları özellikle dördüncü kitapta insanın zihninde görsel çağırışım bulundurcak raddede aşırı şekilde betimlendiği için, beni biraz yordu diyebilirim. Tabi bir Berserk çılgınlığı da beklemeyin.

Topluluklar ve Gerçek Dünyadaki Yansımaları

Belki de kitaptaki en çok eleştirilen kısım bu. Zira her ne kadar yazar onları oluştururken birçok farklı kültürden esinlendiğini belirtse de okurlar, Kraisalıların eski çağ arap yarım adası kültürünün ve çarptılımış bir islam anlayışı benzeri olduğunu iddia etmekte. Benzerliklerin üzerinde çok durmayacağım, zira kitapları okurken siz de neden bu kadar tartışıldığını açık şekilde anlayacaksınız.
Ancak belirtmeliyim ki diğer fantastik eserlerde de görüldüğü gibi çoğu kültürün Hristiyanlık ve batı kültürünün bir varyasyonu olarak önümüze sürüldüğü düşünüldüğünde, aynı şekilde islami kültürlerden de esinlenilmesinin çok tepki çekmemesi gerekir. Nitekim islami esintiler Frank Herbert’in Dune serisinde de önümüze konulmuş ve iyi yönde ilgi çekmişti. -Gerçi bilmiyorum bu konuda farklı düşüneniniz var mı 😃- Krasia’lıların bu kadar tepki çekmesinin sebebi kanımca serideki konumlarının kötü, kötüye yakın ya da büyük iyilik için 'küçük' kötülükler yapan bir konumda oluşları. Artık orasına okuyup sizler karar verin.

Büyü Sistemi

İlk kitapta önümüze konulan büyü sistemi ilgi çekici ancak yukarıda kehanetler kısmında da belirttiğim gibi, çok gelecek vaad eden evren bir süre sonra sığlaşıyor, “Al sana muhafaza seni gidi hain iblis!”, “Öldün çık!”, konsolu açıp ‘geleceği göster’ komutu yazmaya falan dönüşüyor. Potansiyel çarçur edilip sistem mistem kalmıyor ortada.

Karakterler ve Gelişimleri

Yazar önümüze sürekli ilginç karakterler koymakta başarılı. Daha önce bahsi geçmiş karakterlerin geçmişine dönüp bizleri onlarla tanışık hale getirmek yöntemi takır takır işliyor. Geçmişler önümüze günümüz zamanında geçen olaylardan daha ilginç bir şekilde sunuluyor diyebilirim. Tabii bu bir artı olduğu kadar eksi de.

Ama oluşturulan, benliği tamamlanmış karakterlerin yaşadıkları süreçte değişimleri aynı oranda iyi bir şekilde önümüze konuluyor mu? Buna maalesef evet diyemeyeceğim. Duyguların betimlenmesindeki başarının, psikolojik tahlillerde de yakalanmasını isterdim doğrusu. Genelde insanda büyük değişiklikler bırakacak olaylar pek üstünde durulmadan geçilip, tam terslerinin çok büyük etkiler bıraktığıyla da karşılaşabiliyorsunuz.

Karakter gelişimi konusunda diyebileceğim tek şey ise, parabolik olduğudur. Karakterlerin yer yer yerinde saydıklarını da görebilirsiniz.

Özet
Seri, yeni bir yazarın ilk serisi olarak bakıldığında başarılı. İyi ve Kötü'nün savaşını farklı bir şekilde önümüze koyup, kötüyle savaşan her iyinin 'beyaz' olmayabileceğini bizlere aktarıyor. Karakterleri iyi, gelişimleri dengesiz. Kurgu gidişatı hakkında kesin bir şey söylemek kolay değil, zira yazarın her yeni kitabında farklı şeyler denediğini görebiliyorsunuz. Örnek vermek gerekirse epik bir fantazya olarak başlayan ilk kitabın ardından seri, dördüncü kitapta daha karanlık, daha G.R.R. Martin'imsi bir havaya bürünüyor. Bu bana göre iyi bir şey, zira yeni yazarların kendi üsluplarını bulmaya çalışmaları, yeni şeyler denemeleri gelişime açık olduklarına dalalet. Ha biz okuyucular bundan kimi zaman kötü etkileniyor muyuz, varsın olsun o kadarı.

Nitekim beşleme olması beklenen ve ilk dört kitabı tamamlanıp dilimize kazandırılmış olan bu seriyi alıp okuyun. Birkaç kusuru yeni bir yazarın hatrına görmezden gelirseniz, keyifle okuyabileceğinizi düşünüyorum.

Puanlama usüldendir, verelim gitsin: 7/10


Seri hakkındaki düşüncelerim bunlar, unuttuğum konular hakkında, kurgu üzerine iki lakırtı etmek isteyen başka okuyucular varsa buyursun, spoilerlı spoilersız sohbet edelim. Çevremde bu seriyi okumuş kimse yok henüz. 😊

Oooo... İşte buna asla hayır demem :) Merakla ve elimde dövme kalemiyle bekliyorum.

Bu arada Anathem sözümü unutmadım, onu da bir gün elbet yazacağım. :D
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: İblis Döngüsü Serisi - Peter V. Brett
« Yanıtla #104 : 08 Mayıs 2017, 09:36:21 »
Ellerine sağlık muaet, keyifle okudum. Taa çıktığı günden beri hep kulaktan dolma, onlar da yarım yamalak bilgilerle tanıyordum ve hep merak ediyordum bu seriyi. Sayende hem bol bol bilgi sahibi oldum, hem de okurken eğlendim :)

Nüve/nüvelik çevirisi oldukça ilgimi çekti (gahrolsun işkoliklik damarı) ve beğendim. Güzel olmuş cidden. Core kelimesinin bu anlamını bilmiyordum mesela. Bir tek "pembe dizi" ve "cinsellik" olayları yüzünden biraz geri adım attım, onun dışında ilginç bir seriye benziyor. Belki bir gün, high fantasy damarım kabarırsa okurum ben de :)

Teşekkürler, ellerine sağlık.

Nota not: Hahaha, ben unutmuştum valla :D
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.