Kayıt Ol

Yeni Dünya'nın Öyküsü

Çevrimdışı Mu

  • *
  • 26
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Yeni Dünya'nın Öyküsü
« : 01 Ekim 2011, 02:04:49 »
Yıllar yıllar önce,

Yıldızlar delikanlı, evren minicikken,

Dünya denen bir yer varmış, tek başına bir bilye.
 
Ne bir Güneş’i varmış ne de bir uydusu,
Karanlıkta tek başına dururmuş, çok yalnızmış doğrusu.
 
Kendi ışığına sahipmiş, masmavi parlarmış engin karanlıkta,
“ Nasıl parlıyorsun Dünya, Güneş’in mi var arkanda? “
 
Işığı kendi içinden gelirmiş ve üzerindeki çocuklarından,
Ağaçlar mavi mavi parlarmış, ışık saçarmış her yanından.
 
Her biri kendi ışığına sahipmiş, tıpkı masmavi bir orman.
Gelen geçen mest olurmuş, gözlerini alamazmış Dünya’dan.
 
Mavi mavi yanarmış toprak olmasa bile Güneş,
Dünya’nın çocukları kendi ışığını saçarmış, masmavi bir ateş.
 
İki kardeş yaşarmış bu fantastik Dünya’da,
Bir kız ve bir oğlan, ikisi de aynı yaşta.
 
Bir yaşlı kadın varmış çok sevdikleri,
Hikmet Ana derlermiş ona, olmasa bile anneleri.
 
Hikmet Ana’nın yüzü kırış kırış, dalgalı bir deniz.
Uzun yılların izleri, yaşlılığın getirdikleri.
 
Kendilerinden başka kimse yaşamazmış bu Dünya’da,
Ağaçlar, hayvanlar, cinler ve periler dışında.
 
Çok hastaymış Hikmet Ana, kalkamazmış yerinden.
Nefesi hırıltılı çıkarmış, konuşamazmış öksürükten.
 
Arayıp durmuşlar bu hastalığa bir çare,
Ne hayvanlar ne periler şifa bulamamış bu derde.
 
“ Lütfen Hikmet Ana bizi bırakma, “
“ Yapayalnız koyma göçüp de uzaklara. “
 
İki kardeş telaşlı; aramışlar tüm ormanları,
Her yere bakmışlar bulmak için doğru ilacı.
 
Kimsecikleri yok, yapayalnızlar bu Dünya’da.
Kim akıl verebilir onlara büyük cinden başka?
 
“ Söyle büyük cin var mıdır bu hastalığa bir çare? “
“ Hikmet Ana ölüyor, ne yaptıysak nafile. “
 
Cin süzmüş iki kardeşi kocaman gözleriyle,
Mavi ve yeşil, ikisi de ayrı renkte.
 
Tüm cinlerden daha yaşlı büyük cin, çok bilge.
Pek çok dostu göçmüş öteye, o ise kafa tutarmış ölüme.
 
“  Söylediklerimi iyi dinleyin, bilmez başkası. “
“ Hayat Ağacı'na gidin,  o ağaçların en yaşlısı. “
 
“ Boyu yüz kulaç, kökleri nehirler kadar, “
“ Gökyüzünü kaplar çatısı, yıldızları elinde tutar. “
 
“ Usulca girin kovuğuna, o sizi sınayacak. “
“ Bakalım ne der size, bu ilacı o verebilir ancak. “  
 
“ Dikkat edin insancıklar, Hayat Ağacı kurnazdır. “
“ Kalbinde kötülük olduğu kadar iyilik de vardır. “
 
İki kardeş hoplaya zıplaya varmışlar Hayat Ağacı’na,
Sevinçten ağızları kulaklarında, usulca girmişler kovuğuna,  
 
Hayat Ağacı silkinmiş, sevmezmiş uyandırılmayı.
Kalın sesiyle korkutmuş iki maceracıyı.
 
“ Söyleyin bakalım ne ister yürekleriniz? “
“ İşte size bir sınav geçin, sizindir dilekleriniz. “
 
Birden önlerinde masmavi bir ateş belirmiş, ötesinde bir kapı.
Kovuğun girişi kapanmış, seslenmiş Hayat Ağacı,
 
“ Girin kapıdan içeri ama önce ateşten geçmeli. “
“ Büyüm engin ve sınırsızdır, görelim yüreğinizi. “
 
İki kardeş tereddüt etmiş, ateş çok sıcak.
Dönüş yok geriye, bir iki adım atabilmişler ancak.
 
Uzaklarda Hikmet Ana son nefesini vermiş.
Hayat Ağacı bilir ama iki kardeş bilmezmiş.
 
Kalın sesi yankılanmış büyük kovukta,
Gövdesi sarsılmış, yer titremiş rüzgarıyla.
 
“ Hikmet Ana öldü, çabanız nafile. “
“ Ben bile geri getiremem ölüyü, dönün geriye. “
 
İki kardeş üzüntüyle çökmüş toprağa
Gözleri yaşlı, yürekleri ise bin parça.
 

Her biri perişan, seslenmişler ağaca.
“ Madem bu kadar bilgesin cevap ver şu soruya: “

“ Söyle bize annemiz neden öldü? “
“ Niçin iyileşemedi bir türlü? “

Hayat Ağacı hüzünlü, belli ki yüreği sızlar.
Onun da bir derdi vardır, bilemez ki insancıklar.

“ Annenizi öldüren karanlıktı. “
“ Ne bir Güneş’i ne de bir Ay’ı vardı. “

“ Ben Hayat Ağacı’yım, yaşamı yaratan, “
“ Ancak gücüm yetmez, yoksunum ışıktan. “

“ Bu Dünya’nın ne Güneş’i ne de bir Ay’ı var. “
“ Kendi saçtığımız ışık yetmez, karanlık her yeri kaplar. “

İki kardeş o an karar vermişler.
Ağaca seslenip dileklerini söylemişler.

“ Ey bilge ağaç işte sana bir dilek, “
“ Ben Güneş olayım o da Ay. “

“ Dilekleriniz gerçek olur ama önce ateşten geçmeli, “
“ Ne güzel bir istek, karanlık artık çekip gitmeli. “

İki kardeş tereddütsüz; geçmişler mavi ateşten,
İkisi de cesur, korkmazlarmış ölümden.

İki kardeş yaşardı bu fantastik Dünya’da,
Biri kız, biri oğlandı; ikisi de aynı yaşta.

Kız Ay, oğlan ise Güneş oldu.
Karanlık kimseyi öldürmesin, dilekleri gerçek oldu.

Güneş ısıtır Dünya’yı, kucaklaması çok sıcak.
“ Işığım büyütsün sizi, karanlık gece gelebilir ancak. “

Ay aydınlatır geceyi, sanki bir fener,
Beyaz ışıkları bir kızın elleri, karanlığı çözer.

İki kardeş de ışık saçar, dönerler Dünya’nın etrafında.
Yeni Dünya’nın yaratıcılarıdır onlar Hayat Ağacı’yla.

Dünya şimdi capcanlı, üzerinde canlılar.
Merak etmeyin, onlar bizi hep aydınlatırlar.

Çevrimdışı safir

  • **
  • 57
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yeni Dünya'nın Öyküsü
« Yanıtla #1 : 02 Ekim 2011, 21:53:48 »
Beğendiğim, zevkle okuduğum bir yazıydı. Elinize, kaleminize sağlık.
Yalnız, buradaki,
"Uzaklarda Hikmet Ana son nefesini vermiş.
Hayat Ağacı bilir ama üç kardeş bilmezmiş."
ve buradaki;
"Üç kardeş üzüntüyle çökmüş toprağa  Gözleri yaşlı, yürekleri ise bin parça." Üçüncü kardeş kim, onu anlamadım.  :-\

Çevrimdışı Mu

  • *
  • 26
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yeni Dünya'nın Öyküsü
« Yanıtla #2 : 03 Ekim 2011, 00:57:54 »
Çok teşekkürler, beğenmenize çok sevindim.

Yazının ilk taslağında üç kardeş vardı; daha sonra iki yaptım. Belli ki bir kaç tane 'üç' benim kör gözlerimden kaçmış^^ Benim hatam, teşekkürler.  

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yeni Dünya'nın Öyküsü
« Yanıtla #3 : 07 Ekim 2011, 18:12:43 »
gayet güzel olmuş tek eleştirim şiir fazlasıyla kafiyeli giderken arada bir kafiye fazlasıyla kaçmış. normalde edebi olarak bir sıkıntı mıdır onu bilemem ama benim gibi kafiye seven birisinin dikkatini çekti :) sonuç olarak zevkle okudum

Çevrimdışı Son

  • *
  • 35
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yeni Dünya'nın Öyküsü
« Yanıtla #4 : 24 Ekim 2011, 17:31:00 »
 Destan gibi geldi güzel. Yeteneklisin bence.