Sesler, Batı sahili yıllıklarının ikinci kitabı.
Haklı, bilinçsiz, korkak, bastırılmış, patlamış, koruyup gözeten halleriyle her haliyle öfkeyi
barındırıyor satırlarında bu kitap. Ve karşısında eziyetlere rağmen dingin, cehalete rağmen
affedici bir erdem var bu öfkenin.
Bu defa bir işgalin sonucu olarak dünyaya gelen küçük bir kız çocuğu oluyor
hatıralarını bizimle paylaşan karakter.
Düşmüş bir şehrin içerisinde, işgalcilerin tahakkümü altında, kendilerine olan saygılarını
yitirmeden varolma savaşı veren bir medeniyetin çocuğu bir kız... İşte bu kızın gözünden
kendi şehrini ve şehrin kalbi olan Seferbeyi'nin konağını, bir de bu toprakları işgal edip, onların
tanrılarını şeytan, mazbut insanlarını sapkın ilan eden düşmanlarını izliyoruz kitapta.
Çocukluk hayatın en zor dönemidir çoklarına göre. Anlamaya ve bilmeye en muhtaç olduğumuz
dönemidir o yolcuğumuzun. Bu ihtiyacımızın tam da aksine hayat anlaşılmaz sırlar ve bilinmeyen
kurallarla doludur çocuklar için. Çocukluğun en belirgin hali öfkedir o yüzden bana soracak
olursanız.
Çocuklar ister, elde edemezse ağlar ve sonra susup üzüntüsünün yerini bir öfke
tohumu almasını izler ya, Memer de daha bir çocuk bu anlamda aslında. Onun farkı
hiç istememiş ve hiç ağlamamış olması. Bu tür lükslerden uzak ve acı dolu bir öyküsü var onun.
Onun için yalnızca içinde biriktirdiği peşin ve pazarlık kabul etmez
öfkesi var çocukluk namına. Bir de onun o küçük evreninin tam
ortasında yer alan Ev'in gizemlerine duyduğu korkuyla karışık merak..
Kitapta Memer' in, İşgalci Aldların ve tüm Ansul' un öfke ve itaat arasındaki gitgellerini bulacaksınız.
Öyle yoğun oluyor ki bu gitgeller, yazarının bizzat bir taraf tutar hale gelip, zaman zaman
aynı menşeye sahip bir başka öfkenin bir varisi haline geldiğine tanık olduğumu söylesem çok
da ileri gitmiş olmam sanıyorum.
Aldların monoteist bir külte mensubiyeti ve paganistlere zulmedişleri, Ortadoğu ve
İslam eksenli birtakım ayrıntılarla desteklenmiş desem yine yalan olmaz. Eserdeli bu esinlenme zaman zaman fazla bariz hale gelebiliyor.
Le Guin in her kitabında bulabileceğiniz, fantastik öğlelerle gerçeğin harmanıyla oluşturulan
atmosferi merak etmeyenler varsa içinizde, yine de okuyun derim, sırf öfkeyle bilgeliğin
karşılaşmasının nasıl sonlandığını görmek için bile değer çünkü.