Konu: Legend - Yuda

[Fiddler]

KARAKTER KAĞIDI

Ad ve Soyad: Yuda
Cinsiyet: Erkek
Kökeni: Orta Avrupa
Yaş: 23
Fiziksel Görünüş: 1.75 boyunda, 80 kilo, ela gözler, kirli sakal, dağınık dalgalı ve kestane rengi saçlar. Rengi hafif solmuş beyaz gömlek.Eskimiş kot pantolon. Siyah Deri Ceket.
Bulunduğu Şehir: Londra


Sağlık Durumu: 5/5
İçgüdü: 4
Seviye: 1 (4/10)


Özellikler

Güç: 3
Çeviklik: 3
Zeka: 3
İrade: 6
Karizma: 4
6. His: 5

Yetiler: Çelikten Zihin, Gelişmiş Altıncı His

Para: 495$ (1000$)

Envanter:
Susturuculu tabanca (Ruhsatsız)
Uzun Bıçak x 2
Cep Telefonu



DM Notu: Oyun ilerledikçe karakter kağıdına yapılacak değişiklikler benim tarafımdan bu mesaja eklenecektir.

[Fiddler]

Londra. Gece.

Yuda, ilk kez bu kadar uzun süredir aynı evde kalmıştı. Son 20 yıldır ona yoldaşlık ve ağabeylik eden arkadaşı Hunaahûl'la neredeyse ayda bir mekan değiştirirlerdi. Bunun birkaç sebebi vardı: Birincisi, Londra'da metro istasyonları çok uzun süre kapalı kalmazdı. Eskiden beri kapalı kalanlar da Olimpiyatlar nedeniyle birer birer restorasyona girip açılıyorlardı.

İkincisi, Yuda'nın yaptığı iş yasadışı olduğu kadar pek çok farklı çevre tarafından kin toplayıcıydı (kiralık katilseniz maktul yakınları çok kızgın olabilir, özellikle de alevler içerisinde yanan, dört-beş başlı, boynuzlu yaratıklarsa) ve herhangi bir şekilde yaşadığı yer açığa çıkacak olursa, hemen yer değiştirmesi gerekirdi.

Üçüncü olarak da Hunaahûl tüm iyi kalpliliği ve vicdanına rağmen gözlerinin içinde alevler yanan, el ve ayakları ters duran (sol yerine sağ, sağ yerine sol) bir cindi ve bir yerde farkedilmeye görsün, hemen şehir efsanelerine konu oluyordu.

Ama dediğimiz gibi, son dört aydır yer değiştirmek zorunda kalmamışlardı ve Black Friar İstasyonu'nun bu bölümünü oldukça sevmişlerdi. İşte bu alışmışlık ve kendini evinde hissetme duygusu yüzünden Hunaahûl Yuda için bu sefer cinayet yerine araştırma işi bulmuştu.

"Bak biliyorum sıkıcı geliyor; ama gösterdiğim mektupları okudun mu? Bir haller var bu Faye kadınında. Ve çok iyi para veriyorlar onu bulmamız. Çok para... Ne kadar sürerse sürsün, sorun değil, gizli kalırız, çok görünmeyiz etrafa, ev değiştirmek zorunda kalmayız. Ne dersin?"

[Legend]

Yuda, yanındaki beyaz plastik sandalyeye oturdu. Ellerine baktı , kırışıklık yoktu. Saçlarını karıştırdı , bir beyaz bile yoktu. Daha çıkmasına 20 küsür sene vardı. Huna'nın sa 900 yıl civarı bir ömrü vardı zaten. Niye bu kadar yaşlı hissediyordu? Bu genç yaşında çok şey gördüğü için mi , yoksa Black Friar'ın bu komforlu sayılabilecek bölümünde sadece araştırma işlerine baktığı için mı. Yanındaki alev gözlü adam haklıydı, sıkıcı geliyordu.

Huna sözcüğe vurgu yaptı "Çok para." haklıydı da. tabancasına kurşununu onla alıyor. Kendilerine onla bakıyordu. Kendisini cehennemin dibinden çekip çıkartan adam istediğini hakediyordu. Para ve Rahatlık, hakkı. Cevabı "Yapalım." oldu.

Hem iblis peşinde koşarken de yorulmuyor muydu? Sakinlik ve dinginlik istemiyor muydu? Olay buydu işte. Sakince geçinip gitmek. Mektupları tekrar fikir süzgecinden geçirdi. Bu kadın akıl hastanesinden 5.gün önce çıktığına göre Londra sokaklarına yeni bir bedenle geleli çok olmamış bir iblisi bulmak için en doğru başlangıç, doğru cinlere sessizce sormak olurdu. Bunu yapacakta Huna'dan iyisi yoktu.

"Nerden başlayalım abi?"

[Fiddler]

+1 Deneyim (Başlangıç)

Şarkı: Lily Allen - Smile

Hunaahûl'un gözleri parladı. Masanın üzerinden telefonunu ve cüzdanını aldı, güneş gözlüklerini, pardesüsünü ve eldivenlerini geçirdi.

"Bir bakalım. Ben gideyim bir soruşturayım bilen var mı bu kadını, bir gören bir duyan. Belki bilgi alabilirim birilerinden. Sen de şu akıl hastanesi olayını araştır. Bir yerde bir kaydı bir şeyi olsa gerek. Hadi görüşürüz."

Toparlanıp el sallayarak hızla çıktı, çıkarken de geriye bakmadan "Dikkat et!" diye seslendi.

[Legend]

İş başlamıştı. Huna yeraltını yoklarken ona da Yukarı Londra düşüyordu. 4 aydır abone oldukları bu eski istasyonun hemen yukarısında ki marketten bir altılık bira , bir tomar da ulusal ve yerel gazete aldı. Akıl hastanesinden kaçan bir kadının haberini bulmak için kurcalamaya başladı.

[Fiddler]

Gazetelere uzun uzun göz gezdirdikten sonra Yuda akıl hastaneleriyle ilgili hiçbir haber olmadığnı görerek lanet etti. Belki de yakın zamanda kaçmamıştı kadın akıl hastanesinden? Belki de birkaç yıldır dışarıdaydı? Ya da kaçmamış, tedavisi bittiği için salıverilmiş olabilirdi; ya da Yuda gibi ölülerin canlılardan daha etkin hareket ettikleri bir sektörde, yıllardır ölü olan, hatta hiç yaşamamış olan bir kadını arıyor bile olabilirdi. Bildiği tek bir şey vardı. Aradığı cevaplar o günün gazetesinde değildi.

[Legend]

Gazeteleri bir kenara atan Yuda, keyifsizce etrafına bakındı, birasını yudumladı.  İnternet kafeye  küçük bir araştırma için koyulurken durumu gözden geçirdi. Böyle şeyleri çözmekte kullandığı bazı yöntemleri vardı genelde ilk elindeki bilgilerden bir künye çıkarmak olurdu. 

Faye Laraye

Orta Yaşlı - İngiliz?

İblis girmesi neticesinde aralıklarla aile katli

Huna'nın bir kaç soruyla bulacağı bir iblisin halledilmesiyle çözülecek klasik bir vaka gibi duruyordu. Ama işiniz sinsi iblis bozuntularıysa hiç bir şey durduğu gibi olmadığı
gerçeği her zaman araştırmanın en başlarında bile her bilgi kırıntısını tekrar tekrar irdeletiyordu.

Kendini bilgisayarın başında bulan Yuda

Faye Laraye
Laraye
Londra Akıl Hastaneleri hasta listeleri

3'nü sırayla arama motoruna arattı.

[Fiddler]

"Laraye" şeklinde arattığı zaman üç aileyle ilgili bilgi çıktı karşısına:

Bunlardan bir tanesi Florean Laraye adlı Fransız bir adamın 1900lerin başında kurduğu bir aile şirketiydi. Laraye Sigorta. Şu anda şirketin CEO'su Thommé Laraye adında, 30lu yaşlarında bir beydi ve şirketin İstanbul kolu da vardı. İstanbul ofisinin başından Ahmet Ceviz adında bir adamın bulunduğu yazıyordu internet sitesinde.

İkinci internet girdisi, Laraye Aile Mirası adında bir internet sitesine yöneliyordu ve haklarında pek bilgi olmayan; ama servet sahibi bir Laraye Ailesi'nin dünyanın dört bir yanında para vererek kurtardığı, restore ettiği kültür mirası eserlerinin bir listesiydi. Mısır'da, Türkiye'de, bir de İngiltere'de pek çok eser sıralanmıştı. Hiçbir aile bireyinin adı geçmiyordu. Sadece iletişim için verilen bir telefon numarası ve Londra'da bir adres vardı.

Üçüncü ve son başlık ise 1800lerde, Salem, Massachusetts, Amerika'da yaygın olan cadı avıyla ilgili tarih kitabı bölümüne yönlendiriyordu. İlgili bölümde cadı oldukları iddia edilerek yakılan bir Laraye ailesinden bahsediyordu. Ailenin bir de küçük kızı olduğu yazılıydı; ama aile fertlerinin adı yoktu.

"Faye Laraye" diye arattığı zaman birkaç Hollywood filminde makyaj departmanında çalışmış olan bir kadına rastladı. Tarihlere göre baktığı zaman, bu adı bir kazayla, bir trajediyle eşlemeye çalıştığı zaman karşılaştığı tek şey ise 1978 yılında, Londra'da bir kimsesizler  mezarlığında ölü bulunan bir küçük kızla ilgiliydi. Kızın raporlarda suda boğularak öldüğü yazıyordu. Polis olayın üzerine gitmiş, bu muhtemel cinayeti kimin işlemiş olabileceğini bulmaya çalışmıştı; hiçbir sonuç bulunamamış, zaman aşımından 1992 yılında dava kapanmıştı.

Londra Akıl Hastaneleri hasta listeleri ise bir sonuç vermemişti; ama pek çok akıl hastanesinin adı ve adresine ulaşabilmişti. Özellikle aramasının beşinci, altıncı sayfalarından birinde "...Faye Laraye adındaki hastanın tehlike arz etmediği..." sözü geçen bir haber bulmuştu; ama haberin bulunduğu arşiv sitesi yayından kalkalı uzun zaman olmuştu. Yine de arama motorunda bu maddenin üzerinde "John Kischap Zihinsel Rehabilitasyon Merkezi" yazdığını farketmişti.

[Legend]

Hemen küçük bir not kağıdına not aldı,

Thomme Laraye,Ahmet Ceviz,Laraye Sigorta

Aile Mirasının adresi ve telefonu

ve en büyük ipucuyu da yuvarlak içine aldı "John Kischap Zihinsel Rehabilitasyon Merkezi"

Kadınla ilgili göz önündeki bilgiler bunlardı şimdi işin diğer tarafına gelmiştik.

Faye Laraye yazdığında karşısına çıkan cinayet ise görünüşe göre bir iblis vakasıydı. Tarihte bunu kanıtlar nitelikteydi zaten. 1978; Annesine ilk mektubu yazdığı yıl. İçinde öldürmeye aç bir iblisin gezdiği yıl.

Salem Cadı olayları diye arama motoruna yeni bir cümle ekledi. Pek bir şey ummuyordu ama ailenin iblislerle ilgili geçmişi konusunda yardımcı olabilirdi.     

Bulduklarını gözden geçirdi en azından elinde aile fertleri olabilecek kişilere ulaşabileceği kaynaklar ve araştırmaya başlayabileceği bir yer vardı. Acaba Hunaahûl ne yapmıştı? Arama motoru karşısına yeni bir sayfa açarken o da mesaj gelmiş mi diye cep telefonunu yokluyordu.

[Fiddler]

+1 Deneyim

Şarkı: Radiohead - Morning Mr. Magpie

Yuda telefonuna baktığı zaman Hunaahûl'dan herhangi bir mesaj gelmemiş olduğunu gördü. İnternet kafeye, orada olduğu her dakika için daha fazla para vermeyi istemeyerek arama motoruna "salem cadı olayları" hakkında anahtar sözcükler girmeye başladı.

Belli ki tarihte oldukça popüler bir olaydı bu; zira Salem Cadı Duruşmaları adı altında bir Wikipedia sayfası bile mevcuttu. Bulduğu bilgiler çoğunlukla, özellikle 1692-1693 yılları arasında Amerika'da Massachusetts eyaletindeki Salem kasabası ve yakınlarında yaşanan olaylara işaret ediyordu. Bu dönemde yüzlerce insan (çoğunluğu kadın ve kız olmak üzere) cadılıkla suçlanmış ve bunların çoğu, çıkarıldıkları mahkemelerden ölüm kararıyla dönerek canlı canlı yakılmışlardı.

Yuda bir yandan bunun Faye Laraye'le ne kadar bağlantılı olabileceğini düşünürken arkasında beliren İnternet Kafe sahibi ona bir saatinin dolduğunu bildirdi.

[Legend]

Laraye ailesininde içinde olduğu yüzlerce 'cadı' nın yakılması şöyle bir sonuç doğurabilirdi ki bu çok tehlikeli ve güçlü bir birleşimdi; Faye Laraye'nin soyunda cadıların olduğunu var sayarsak kendisinin de bir cadı olduğu. Daha önce Cadı-İblisleri duymuştu, bir kere cadı bizzat diğer dünyaya bağışık olduğundan iblisi içinden atması zor oluyordu. Bazen iblisi bu dünyadan kovmak için cadı'yı bile feda etmek gerekiyordu. Cadı'nın güçlerini kontrol edebilen iblisin neler yapabileceğini saymıyordu bile. "Eğer durum buysa işimiz iş." diye mırıldanan Yuda, omuzlarını gevşetti.

Arkasındaki adamı duyan Yuda , gideceği adresi bulmak amacıyla arama motoruna John Kischap Akıl Hastaneleri yazdı. Arama motoru önüne cevapları getirirken adama dönüp parayı uzattı ve bir kaç saniye daha rica ederek teşekkür etti. 

Hala Huna'dan gelecek olası bir mesaj ya da arama bekliyordu.

[Fiddler]

+1 Deneyim

John Kischap Akıl Hastanesi'nin adres ve telefonunu bir kağıda yazarak süresinin bitmesiyle bilgisayarın başından kalktı. Huna hala iletişime geçmemişti Yuda'yla. Onun bir şeyler bulup bulamadığını merak ederek internet kafeden çıktı.

[Legend]

Genel duruma tekrar baktı bir iblis vakası ya da bir üstü düşük ihtimal cadı-iblis vakası. Bir her zaman ki işti, iki ise uğraştıracak olsa da işti. Hunaâhul'den hala bir şey gelmemesi de canın hafiften sıkmıştı. Çünkü şu durumda büyük bilgi kapısı oydu,kendisi değil.

Bir taksi çeviren Yuda, adama adresi söyledi ve araba ilerlerken telefonundan telefonu tuşladı.

'Alo, Merhaba John Kischap Akıl Hastanesi?'

[Fiddler]

Taksi Akıl Hastanesi'nin yolunu tutarken Yuda'da telefonunu tuşladı. Telefonun açılmasıyla,

'Alo, Merhaba John Kischap Akıl Hastanesi?' diye sordu.

Bu sırada telefonu, ona bir kısa mesaj geldiğini belirtecek şekilde bir "bip" sesi çıkardı. Muhtemelen Hunaahûl'den gelmişti. Telefonda hoş bir bayan sesi onu karşıladı.

"Evet, John Kischap Mental Rehabilitasyon Merkezi, nasıl yardımcı olabilirim size?"

[Legend]

Hunaahul'den beklediği Kısa Mesaj 'bip' inin  sevinciyle ses tonu canlanan Yuda bayana

"Merhaba, ben Faye Laraye adlı bir hastanızın kayıtlarını soracaktım." dedi.

Resepsiyonist bayan kayıtları kontrol ederken kendisi de kısa mesajını kontrol etti.